Birlik İlmi
  KAYNAK - 7.AĞUSTOS.2019
 

KAYNAK

 

7.AĞUSTOS.2019 TARİHLİ KAYNAK (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1. BÖLÜM

Yeri göğü yarattığımız günü biliriz canlar. Bizler bugün tüm zamanları tohumlarken yeri yarattığımızda yaşamları kodlayacağımız o yoğunlukta, muktedir olduğumuzu o kontrollu kalemi bilmekteyiz.

Seviyemiz çok iyi… Yüksek ilimle bu çalışmayı sürdürmekteyiz. Bugün KAYNAK konulu yeni program açıldı.

“Kaynak” derken, kelamı hakk olanlarla kodlama yapacağımız bu sahadan söz etmek isterim.

Hepimiz GEÇİŞ için buradayız. Gerçek şu ki geçiş, NEFES’le olacak ama nefes, kelamın halikiyetidir. Bunu herkesin bilmesini dilerim. Nefesi hak olan, yaşamı hak olan, mutlak olan, bütünün kök görevini hak edip kendini hak edecek güçtedir.

Şimdi; “Benim adım nezir (kurban).” dedi yaşam. Ama ben de derim ki “Benim adım kelam. Hangisi güç? İyi ki iyi ki buradayım.

Kendimi göreve aldığım o günden bugüne mutlakım ve hakimim. Yerdeki görev bedenime ilm-i halik olup indiğinden beri ben burada görevliyim.

Yarın daha güçlü bir dünya kurup, çok daha güçlü çalışma yapacak güçte olduğum içindir. Ki yer kürenin gerçeğini kodladım. Allah’ın tahtında kelam olan, mutlak olan ve hakim olan olur ama o tahtı herkesin kelamıyla kodlamaya çabaladım.

“Yarın için deve kalktı.” Dedim. Ama deveyi kodladığım için kalktı. Toy bir dünyaya kök göklerin kültü olup indim. Mikail’in kelamında kodlamalar yapıp bütünün kültü oldum.

Netice olarak dünyanın çalışmaları hepimizin kalemiyle olmaktadır ama bu kalem mükafat olarak tüm insanlığın şavkı olacaktır.

Her dava Allah’ın ilmidir ama tüm davaları hakedip kodlamak MAHREK olmakla mümkündür. Maya olmak, mahar olmak KA HAR olmak, yaşamak hepimizi gerçek kelama kodlar.

İmparatorluğun görevini bilerek buradayım. İlmin kapısı’nı açtığım gün herkes benimle olmaya geldi ve ben dünyanın lütfi kapısı oldum.

Olgun başakların bulunup alınmasıydı maksat ama ben tüm olgunların kültü olarak mutlak kurulları kayda aldım. Her şeyin gücünü dürümledim ve dilledim.

Herkes kendi halikiyetiyle kontrol kurmalıydı. Herkes kendini dillemeli ve kök göklerin kelamı olmalıydı… Yarınları haketmeli ve muktedir olmalıydı… Herkes kendi diliyle kendini anlayabilmeli ve halik olup HAKKIN KAPISI’nı bulmalıydı.

MUTLAK OLAN İNSAN kendini dilleyendir… Mutlak olan insan Hakkın kapısı’nı bulandır. Muktedir olan insan kendiyle, kendini dinletendir ve geçip geldiği bu yoğunlukta KAYNAK’ta bulunduğunu bilebilendir.

Bu yoğun çalışma her bilgide anlatılan o kaynaktan yapılmaktadır. Eğer “Sistem, Nizam ve Düzen” diye söz, öz, göz olan o dürümleri MAHREK olup dilleyecekseniz iyi anlayın ki kaynakta olmalısınız.

KAYNAK olmak ayrıdır, kaynakta olmak ayrıdır. Şimdi; daha da özel bir bilgi vereyim; bir tek insan var ki kaynaktadır. Ama o kaynak olan ve kaynakta olan tahditsiz olandır. Adı zamandır onun.

Şimdi; o zaman olanı kodlayacak güçteyiz. Onunla olmak ve onun yoğunluğunda kontrol kurmak için cevhere cennet olup indik.

İşimiz bizim kelamdır ama… Hak teknikle yoğun ışığı kodlarken, HAKKIN KALEMİ olup bunu başarmak gerekir.

Yoğun AŞK SAHALARI kodlandı tüm insanlık için… Bu aşk sahalarında yarınlar kodlandı. Hakkın kalemi olanlar, mutlak kurullarını kodladılar. Ve dünyanın kodlanışı gerçekleşti.

Ergin ve hakim olanlara ilim gerekmektedir. Ama kelamı hakk olmayanlar erdiklerini anlamadıklarında, kalemleri kontrol dışıdır.

Yeri yaratan insanlık, yüreği kodlayan dirilik, ilim-i sahaya kaynak olan ilim ve bitki, hayvan ve her şeyi kodlayıp, kayıtlayıp yetkin hale getirip yarattığını yaratabilen dürümlerde dilleyen şafak! O şafak, AKLIN KAPISI.

İşte canlılar, Türkiye Çalışmalarıyla gelinen nokta budur! Aşkın kapısını bulmak ve o kapıyı hakedip kodlamak…

Bugün kaynaktan veriyoruz ki bizler AŞKIN KAPISI olanlarız. Bizler, aklın sahasında hakkın kasrı halikiyetinde halik-i hakk olup, hakkın kanatlarında muktedir olanlarız.

Yoğun ışık altındayız, çünkü DÜNYANIN LÜTFİ KAPISI mutlak kurullara açılmaktadır.

Yoğun ışık altındayız… Yoğunluk kodlanmış ve bütünlük kök göklerin kültü haline dönüşmüştür.

Yollar, Allah’ın yolculuğunda kelama KALEM olacaktı. Allah ilm-i kapıda bitki, hayvan ve her anda olacaktı ve AKIL KAPILARI tüm sahaları kodlayacaktı.

“Kimi kimden sordun?” diye sorar biri. Soran sorduğunda, kendini sorar. Bunları iyi anlayın.

Biz sormadan Saltanat’ın kelamı olanlarız ve ilm-i kalemle dürümleri dilleyenleriz. Bizim ışığımız bütünün gerçek kelamıdır.

Şimdi; dara düşenlere şunu söyleyeyim;

Dar, ilmin kaleminde olmayanlarındır. Dar, kelamı hakk olmayanlarındır. Dar, kaynakta bulunamayandır. Darada olmak, tahtında kelam olamamak ve yoğunluğu kontrol edememekledir.

Eğer darı hakkedip, hakk olup tohum ekerek büyük kök göklerin kültü halinde dönüşüp, kültü kodlayıp mutlak kurulları kayda alarak yetkinleşip, o yolu kalemle dilleyip geçişkenleştirdiğiniz an, cennet olur yüreğinizde her şey…

Zavallı aşk sahalarındaki kırık kaynaklar! Zavallı yoğunluğu kontroldan çıkaranlar! Zavallı hırsı hakim kılanlar! Zavallı… Zavallı… Zavallı… Hepsi zavallı… Ve dünyanın özel ilmidir ki zamana hakk olmayan, yaşamı haketmez.

Biz yaşayan bütün kötülükleri aşan ve yalın halik olanlar, iyi biliriz ki yer kelam mutlak kurul, her şey her şey kervan… Ama o kervana hakk olup, hak ilmiyle dilleyen, bilişle hakim kılacaktır.

Yazıp çizerken yarınları, İLMİN KAPISI’nı bulup bütünün görevini hakeden ve yoğunluğu artıranların iyi anlamaları gereken bir husus var;

Türkiye Çalışmaları yol olacak tüm insanlığa…

Bu çalışmaları yapanlar kendi yarınlarını haketmiş olmalıdırlar. Eğer kendi yarınlarını haketmeyenler var ise, ÖLÜLER DİYARI’nda olacaklar. Ve kontrol kuracaklar ama KELAM etme imkanları olamayacak…

Yasalar… Yasalar… Yasalar… Hep yaşam sahaları’nda yasalar olur. Bu yasaları kontrol eden İNSANLIK olur ve yolu kodlayarak mutlak kurulları kayda alanlar olur.

(Devamı 2. Bölümde)

https://youtu.be/ZR4tD7Y_N4Q

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KAYNAK (1)

07.08.2019

DOĞA İNSAN BİLEŞKESİNDE HALİKİYET:

Isırgan otu diye bir ot var. Bu ottan size söz etmek isterim. Çünkü bu ot, insanı Halik kılar ya da insanı kontroldan çıkarır. Eğer ona dokunursanız; yanarsınız ama eğer onu, hologramdan aşıp yarında kodlayacaksınız onun ruhu olursunuz ve ocak olursunuz insanlığa. O, kibri aşanlar için ışık haline dönüşür ve sonsuz zamanların kervanı olur. O bir ottur. Belki de ot görünümünde bir “ŞAFK”tır ama siz onu, sahada ot diye bilirsiniz.

Tüm insanlık için, yaratılan tüm formlar, “BİLİŞİN KALEMİ” olurlar ve “RUH” olurlar. Olgun sahalara, “KÜLT” olurlar ve o yoğunluklarla tohum ekerler. Ekilen her tohum, şarkı okur (ses akışı gerçekleştirir) ve okunan her şarkı, “IŞIK”ı kodlar.

Teknik olarak izah edersek; o kod, tüm kodları, kodlayarak kayıtlar. Buna türevleme diyebiliriz. Her türev, diriliği hak edende; HALİK olur ve “SON SÖZ”, tüm zamanlarda o kodla söylenir. Her bir formun kodu, bunu yapar ve “BİR TEK” o kod; “DİRİ KALEM”de çoklanır. Bu çoklanışta; yaşam formları çeşitlenir. Yalın bilgi olarak bunu size izah etmek istedim.

Dersin ki “bir ceviz ağacı beni dinler.” Bu doğaldır… Çünkü o ceviz ağacı, “IŞIK SAHASI”dır yarınlara… Bugün, çok özeldir ama yarın çok daha özel olacaktır. Onun ürünü olan cevizi alan kimdi!? Her birinizdi… O, yeni bir ceviz verdi ve yine her birinize verdi… Ama bu kez tek ceviz verdi… Dedi ki “Al ve hak et!... Al ve HAKK ol. Ama al!... Al da hasat ol!... Almadan yaşama inme ki ben, sende olayın ve kontrol kurayım!... Dersen ki “Ben, senin ilminim.” O zaman ben derim ki “ben senim.” Bunu diyebilmem için ışığım olmalı. Bunu diyebilmem için şafağım olmalı ama “Ben, DİN olmadan KELAM olanım.” derse; “DİN, Halik değildir yaratamaz ki!” diyeceksin.

İşte! “DİL” (Yaratımın lisanının ses teknolojisi) KELAM’sa; KERVAN, kendi yarınını HAKK olup kodlarken; herkes, orada RUH (Tekliğin kontrol gücü) olur.

Bunun içindir ki “DİL” KELAM oldu ve cennet olan KELAM, “MUTLAK” oldu.

Oğullarım; sizi, her birinizi hak etmek için Dünya Planetindeyim. Beni, “DİN” diye değil “KELAM” diye bilin… Bana sorgu sual etmeyin. Ben tüm insanlığım… Bana, beni anlatmayın; ben, her insanda diri olan Kurulların her biriyim… Bana, beni anlatmayın!... Her “İNSAN” olanın; her “İNSAN”da, “DİN” olduğunu sanmayın!... Ağırı hafifletirim… Yarını tohumlarım… Işığı hak eder yakarım ama kendinizi anlayın.

Huzurlu bir şarkıdır ilmim… O şarkı olurum; Kurullara kervan olurum ama bana, beni sormayın!... Ben, beni bende gizlerim… Her insanın, “KELAM”ında HAKK olup kodladıklarını, dillerim ve dinlerim… Ben, bende gizlenirim… İşim budur benim…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KAYNAK (1/2)

07.08.2019

Dağa taşa derim ki “Hepiniz, iyi ki buradasınız!” Zaman Sahalarına inen herkese derim ki “İyi ki buradasınız!” “Şevkin Haliki Olanlar” ve “Hakk’ın Kalemi Olanlar”a derim ki “iyi ki buradasınız!... Başınızı eğmeyiniz; biz sizdeyiz!...”

“IŞIK SAHALARI”nda, tahdit konmaz zamana. Zamanı tahditleyene, kelime kelim bildiririm ki onun ruhuyum ben ve onu, her halükarda kodlarım, korurum…

Boşun boşunda, boş kalırım. Dolarım sonsuzlukta; boşa varırım. O boşta dopdolu bir saha olurum; tüm zamanları tohumlarım.

Beni, cennetine “KELAM” diye dinletenlere; “CEVHERİ HALİK” olurum. Hoşuna gitse de gitmese de kendi yarını olurum; onu kodlayarak korurum.

“Borçluyum yaşama” diye düşünene de derim ki “Ben, senin borcunu sildim!... Borcun kalmadı.” Ve yolu kaybedene derim ki “Ben, sen olurum; sana, senin levhine kodlanır; “RUH”un olurum. Senden, sana varırım; senin, sendeki “Halikiyetinin Levhisi”nde, sevgiyle “YOL” yaparım senin için.”

Yaşamdan kaçtıklarında onlar olurum… Kaçarken, onlarla kaçarım ve onları hak eder korurum… Onlar, “CEVHER”den kaçtıklarında; “KARA IŞIK”a HALİK olup kodlanırım ve tümünü orada kayda alırım… Ocaklarını, herkesten ötede yakarım ki kontrol kurulsun diye.

“FIRAT”ım ben. Geçerim; geçiririm tüm sahaları… Barışırım, her bir Cennet Kapısı’nda “KERVAN” olanlarla…

Bana derler ki “Seni hiç sevmiyoruz!...” “OL” derim ve derim ki “Beni sevme. Sen, seni sev!... Sevmesen, yarına varamazsın. Cennet sende ve senin yüreğinde. Sen, sessizce “KELAM” ol… Kendin ol… Hologramdan aş; şafkınla kodlan… Senden, senin yarınından görev taşırım; seni korurum.”

Unutmayınız ki bize, “CENNET” verdiler ve dediler ki “Sen, kendinde; kendi cennetinde Halik ol…” Ama dedim ki “Cevherimle Halik olurum; Kübra olurum; tüm insanlık olurum ki her insan, “KELAM”da kendi olsun ve CENNET olsun.”

“Borç!” dediler… “Yok mu borcun!?” dediler… Ben, borcumu ödedim… Her insandım; ben tüm insanlıktım ve tüm insanlığın borcunu ödedim… “Peki” dediler, “Senden bir başkası borç ödedi mi!?” Yoktur ki benden başkası!... Ben, her bir yaşam sahasında yok muyum!? Hepsi değil miyim!? Başkalık var mı!?...

Savaşım var mı yaşamda!?... Bunu sordular… Yoktur savaşım yaşamda… Benim bendeki bedenim, benden ötedeki bedenimden ne isteyebilir ki!? Benim, bir başkasında olduğum bir dürüm mü var ki!? Ben, “BİR TEK” değil miyim!? Her anda yok muyum!? Ben, “TEKLİĞİN HALİKİ”yim. Ben, “TEKLİĞİN HALİKİYETİ”yim. Her insan olan o tahditsizliğim… Bunun içindir ki bana, “LÜSİFER” denir. Ben, oyum ama tüm insanlık için Lüsifer’im ve her insan için “KERVAN” olan (yarınlara taşıyıcı olan) tüm yaşamlarım… Her insanı koruyanım. Bana, “CENNET” de denir. Bana, “HASAT YAPAN” da denir. Beni kontrol etmeye gelenler; bilmeliler ki bana karşı ne derlerse; o denende, her şeyi diyenim.

Birlik Sahamdır kültüm. Hologramdan aşıldığında; her şeyim ben… “Neden?”, “Niye?”, “Niçin?” ve “Ne?” sorularının tümünün, “KÜBRA SAHASI”yım. Sorana, sorduğunda sorulanım… Sorduğu, sordurduğu ve kodladığı her şeyin kervanında insanlık var… İş budur. Bunu bilin ve “TEKLİK”i hak edin!... İş budur…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KAYNAK (1/3)

07.08.2019

Yaşarken yaşanan her şey, beden ile kontrol kurar. Beden, Yaradan da yaşayanda “İLİM”dir ve İLİM, “KELAM”la kodlanır; “ZAMANA KALEM”dir ve “KELAM”la kodlanan “İLİM”, HALİKTİR.

Israrla anlamanızı beklerim ki kontrol kurulmuştur… Kontrol kurulduktan sonra RAHMAN sahaya iner ve “KELAM”, “HASAT”a “KİL” ve “KUM”la kodlanır. Herkes, “SİYAH”a boyanır ve SİYAH olan “YAŞAMANIN İLMİ” ile yaşar.

Eser meydana gelir. Eseri, “KELAM”a kervan yapan; kendini diller ve “ZEYT-İN” olur.

Unutup yaşamdan ayırdıklarımız; ağır yük taşıyıp yolun tohumlanışında, “SİYAH”a boyananlar ve boyadıklarımız; kodlandıklarında, tahditlenen o cevheriliklerde dillenler; tümü, “ŞÜKÜR”e geldiler… Burası, şükür! yaşamın diriliğinin dinletildiği bir yer oldu.

Her “İLİM KALEMİ” şükretti ki yarınlar oluştu. Her “ŞÜKÜR KELAMI” dillendi ve dinlendi… Yaşamlar oluştu… Temizlik tamamlandı ve her insan kodlandı. Koku, tüm insanlığın kokusu oldu.

“Uzun Boylulular”, “Kısa Boylular!...”; tüm sahalar ve yaşam kayıtları; tümü, “İLİM” oldu. Her uzayan, yaşamlarını uzattı ve o sonsuzluklarda, her ilimle kontrol kurdu… Ama kısa kalanlar; dillerinde, “DİNİ HALİKİYET” olan “ŞAFAK SAHALARI”nda “TÜRKİYE IŞIKLARI”na vardılar ve onların çorbalarında, diri kaldılar.

Herkes uzayamaz ama herkesin kodlanışı, yaşamlarının dillenişi ile gerçekleşmektedir. “Beşer” dediğiniz o kısalar; kodlandılar ve kontrol edildiler. Yarınlar için işçilik buydu ve bunlar oldu…

“SARI, MOR” denir… “YOL” denir... “Oğul” denir… “Tahdit” denir… Daha neler denir!... Denir ama asla “IŞIK” denmez yarınlar yoksa!… Ama yarınlar oluştuğunda, “IŞIK SOFRALARI” kurulur. O sofralarda, dil konuşur. Konuşan dil, “İLMİN DİLİ” olur; “SON SÖZ” söylenir. İş buydu ve bu sofrada, “SON SÖZ” söylendi. Artık yarınlar var… Artık insanlık, “YERİN KÖK GEÇİŞİ”ni yaptırıyor ve yarın, her insanın şarkısı oluyor.

Umut olur ki “YENİ SAHA” hepimizin ışığı ile kodlanır da Dünya Planeti, ilmini diller… İyi ki hak ettiniz ve kontrol kurdunuz iyi ki hasat yaptınız ve tüm sahaları kodladınız… İyi ki HASAT, “TEKNİK TAHDİT”i önledi ve Resmi Çalışma, tahditsiz olarak kodlandı ve iyi ki siz varsınız!…

Siz yoksanız, “NEFES” olmaz… Allah; sizi, bizi “BİR TEK KELAM”a kodlasın ki hep sizle olalım. Sizden, bizden ve her dilden dilleşelim, kulluk yapalım… İyi ki mutluyuz!... İyi ki hasat yaptık ve tüm zamanları, “NEFES”le göreve aldık.

Şimdiye kadar hiç olmayan bir “DİL İLMİ” devreye alındı. O DİL İLMİ ile beden, “SİYAH”a boyandı ve o DİL İLMİ ile HULUSİ KALEM, “IŞIK” oldu. Oğullarımız ve “YAŞAYAN KAYNAK SAHALAR”ımız, “BEDEN”e görevli oldular.

(Not: Varlığın tümü tek bedendir. O beden, yaşamları; yaşayan, yaşatan ve yaşananların tümünü, kapsayandır.)

Şu ana kadar daha güçlü bir çalışma bekleniyordu. İşte o çalışma, bugünden itibaren geri kalan “Yaşam Sahaları” için devreye girecek. Bu sahalara, geçiş yapılacak. Bu sahalarda, “DİRİLİK” kodlanacak…

Yeni Çalışma, bir ay sonra başlayacak… Yani Eylül’ün 4’ü… O gün, herkesi buraya bekleriz… YER ve GÖK o gün, “GÜÇ KALEM” olacak; her insanın dili, kontrol kuracak… O gün, İSLÂM DİNİ, “İLİM SAHALARI”nda dinleşecek ve her insan, İlmin Sahasında, “DİL” olup kodlanacak… İşte O GÜN, ARZIN GÖREVİ BAŞLAYACAK… O gün, açık kapılardan, “NEFES SAHALARI”ndan, yarınlar dinleşecek. Orada herkesi görmek dileriz!... İş budur!... İş budur!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.AĞUSTOS.2019 TARİHLİ KAYNAK (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 2. BÖLÜM
Bana dünya planetinde son söz niye senindir dediklerinde; şuanda benim ilmim tüm insanlığın ilmidir demem. Bu ilim aklın kelamıdır derim, benim ilmim mutlaktır ve bütünün kök göklerin süper sahalarında ki şevkidir derim. Benim insana verdiğim her şey Hak kapımdan Hak sahamdan ve tahtın teknik tahdidinden öteden verilir.
Yer Kelam mutlaktır Canlarım. Kök göklerin Kübra olan Kelamıdır ama yerin Kelamından öte olan yarınlar vardır. İşte o yarınları bilmek ve o yarınları hak etmek gerekir.
Seyfullah derler yaşam siyahlığında Kelama varana. Seyfullah derler ışığı kodlayıp mutlak olana. Seyfullah derler ki ilim sahaları kök göklerde kodlansın şafak mutlak kurulları kayda alsın ve cemaat cevhere insan olup varsın diye. Ama biz deriz ki salık kapımız mutlaktır, herkestir ama biz tüm sahalarda savaş vermekteyiz. Tüm zamanlardan saygılar sunuyoruz tüm yaşamlara.
Yaradan ve yaratılan ayrı gayrı der, biz de deriz ki yarattığımız, yaratılan her şey Allah’ın tınısıyla yaratılmıştır ki o tını ilmimizdir bizim. Allah’ın tınısını anlayan ilahi Kübra ilahi Kelam olur kendini anlar. Biz Allah’ın tahtından ilmi kalem olup bütünün kültü olup yoğun ışık altında doğanın gücüyle bütüne hizmet ederken hasat yapmaktayız. Her birimiz biz olup hasatçıyız, hasat yapmaktayız. Yaprak yaprak okurken yaşamları, biz hasattayız. Her İnsanla ve her şavkın şarkının şafağıyla.
Ağırı hafifletmek, yolu bulmak, Kelamı hologram ötesinde kodlamak ve son söz olmak. Deki, Allah seni sana verdi. Eller ellere vardığında ve aklın kapısını bulanlar mutlak olduklarında, Allah elinin aklın Kelamıyla kodlandığını, her şeyin Kübra olan Kelamda Hak tahta kaynak olduğunu ve tüm zamanların gözü görenleri anlayacaklar.
İlahi göz insandır Canlar. Gözü görmeyen Kelamı hak etmeyendir. İlahi gözü kök göklerin Kübra’sında Kelamsa ağırdır. Ama ağırı hafifletendir şafak. O şavkın Kelamında has insan her şeyde varlık kodu olandır.
Kampanya başlatılmış insanlık için tüm zamanlarda, Kampanya. Gelin derler, ellerini ellerinize alın. Her şeyi hak edin derler. Gelin derler. Yoğunluğu arttırın derler. Kimsenin eli kendi yoğunluğunda kontrol dışı kalmasın derler. Gelin gelin derler. Geçip gelenler bilirler ki karanlıktakiler aydınlığı hak ettikleri zaman halkın kapısına varacaklar ve halkın kalemi olacaklar. Öyle görevler taşınacak ki planette ve dünyalılar iyi anlayacaklar baştan beri sordukları sualin yanıtının Kelam olduğunu bilecekler.
Solu sağı anlamayan Kelamı anlar mı ki? Ama anlayacaklar. Kelam, altın ışığın kültü olan ilimdir Onu anlayanlar bir tek olup tüm insanlığı kucaklayacaklar. Onların kucakladıkları her kes olacak ve onların kucakladıkları mukaddimede ki Kelam insan olacak.
Biz insanız Canlar. Her insandan öte Hakkın kapısını bulan ve o kapıyı kodlayanlarız. Bize şafak dediler. İşçi dediler. Kalem kulu dediler. Yolu bulan, yok olmayan dediler. Arzın gözü olanlar da dediler. Ama akıp geçenler diyemediler. Beşer kapıları akar geçeriz Canlar. Hepsini kodlarız, koklarız ve şarkı okuruz ocaklarında. Ben dünyalıyım dedirtiriz onlara, ben yaşıyorum dedirtiriz. İkimiz biriz diyerek ocaklarını yakarız.
(Devamı 3.bölümde)
https://youtu.be/EnDUtN_nMiE
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.AĞUSTOS.2019 TARİHLİ KAYNAK (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 3. BÖLÜM

Kırk kapı kırk makam diye dillenir yaşayan herkes... Kırkar kırkar yaşarlar... Her biri kırkar kırkar yaşar da yaşam kırktan ibaret sanılır... Canlarım yaşam yıldızların ötesindeki şavktır...

Onu anlayacak insanlık... Onu kavrayacak ki hakkın kapısını bulup oraya varacak... Dünya öz görevlidir bunu anlayacak insanlık...

Yılların yılı olan kelamı, kalemdem öte olduğunu anlayacak... Ve daha önemlisi çok mutlu olacak insanlık... Bu mutluluğun üstüne hiç bir mutluluk olmayacak...

Her insan maştrapa gibidir... Kendini tanır... Kendini tanr... Kendini tanır ama o maştrapanın dışı da vardır... Bilir misiniz?...

Onu anlamaları gerekir... Onu hak edip dinlemeleri gerekir... ‘Ben o maştrapadan ibaretim’ diyenlere şunu söylerim...

‘Sevgili sen sana beden iken ben o maştrapaydım... Sen ile birlikte... Ama ben sen oldum, sen o şavkın kaydı hayatı oldun hakkı oldun ama o şafak senden başkası da oldu... Herşey oldu!...’. Sen bunu anlarsan önce gözünün gördüğünü yolunu bulduğunu göreceksin...

Ve zeki ol... Herşeyden ötedir zeka anla!... Sen... Nedir yarattığın?... Sen, nedir yaşattığın?... Bunları dille...

Yarattığını ve yaşattığını dilleyebildiğin zaman kardeşlerini de anlayacaksın... Hangisi sana güç kattı?... Hangisi seni hak etti?...

Hangisinde yarınların kodlandı?... Hangisini kontrol edebildik?... Bedene kelam edip... Ya da hangisi kırdı kırıldı?...
De ki ben yolum!... O halde tüm insanlıksın sen... Eğer sen yolsan, ben senim ya da ben yürüyen dünyayım de... Öyleyse ben yine senim... Ama sen ben yokum dersen cok mutsuz oluruz.... Yoksan yokuz bizde...

Allah dedi ki ‘kardeşlerini hak et!..’ Ama Allah sana sevgi verdi! Kardeşlerini sev diye... ve Allah sana kelam etti, hakkın kapısını bul diye!...

Ve dedi ki sana Allah “ayrı gözetme hepsinde senin yarının olsun...”. Ve yine Allah sana dedi ki “kırk kapıyı hak et ama kırkların ötesindeki şarkıyı da hak et...” Eğer sen şarkını hak etmişsen, yaşamın ilim olacak senin...

Uzun zamandır doğayı izliyoruz canlar... Doğadaki güç kodlaması artacak... Bu şu anlama geliyor... Doğanın sahası genişliyor... Daha yüce şarkılar okunacak doğada ve tüm o şarkılar yaşamsal formal kayıtlamaları arttıracak...

Öyle yer yaşamları kodlanacak ki planette kim neden bu bilgileri arıyor diye sormayacaklar...

Gözler görecek ki doğa çok farklılaşmış... Doğadaki farklılaşma sesizliği dinletenlerin diriliği ile olmaktadır...

Onlar yeri yaratırken, yerde yenilikler kodluyorlar... İşte o kodlanan yeniliklerle yeni forumlar hakkın kalemine iniyor.. Ve bu yeni forumların yerdeki yaşamı başlayacak...

Değerliler bu farklılaşma 200 yıllık bir süreçte olacak... 200 yıl içerisinde yer kürede farklı formal şavk kayıtlamaları kontrollu olarak kayda girecek... İşte tüm insanlık için yenilik olan bu çalışma herkesin kendi yüceliğiyle de görev taşıyacak...

Ve dünyanın sonu dedikleri hal, artık sonun başıdır denilen hale dönülecek...

Hani derler ya dünyanın sonuna gelindi... Cennet insan der ki “sonun ilmi hakkın kapısında yeni bir yaşamı kodlar...” İşte o yeni yaşam hepimiz için yepyeni bir yarını kodlamaktadır...

Ve sanal boyutlar bunları henüz kavrayamazlar... Ama Bir'e hizmet edenleredir bilgilerimiz.. Onlar kendikerini bilip, bütünün kültü olup muktedir olup herşeyi, herkesle kucaklayacaklar...

Yanlış bilgimiz asla yoktur bunu sorana yanıtımızdır.. Biz tüm insanlığa kervan olanlarız ve asla yanlış bilgi vermedik vermeyiz...

Çarıklarımızla gelmedik yaşama!... Aşkla geldik!... Herkes iyi anlasın ki çarığımız kelamımızla kontrol edildi ve o çarıklar muktedir kelamda kontrolde kaldı...

Yalkan kapılarından geçenler var... Onlar çorbaya katılmak istediler onlara gerçek Kapımızı kapatmayacağız ve onların siyaha boyanmalarında Yaşamı kodlayancağız...

https://m.youtube.com/watch?feature=share&v=IC4AneeGHgM

Şimdilik bu...

Süper İnsanlık Realitesi



 

07.08.2019 KAYNAK 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

"Desise" dediler yaşama, yapmayın canlarım yapmayın; insan şavkımızdır bizim... "Desise" dediler ilime, ah canlarım ah anlamadınız; insan mutlaktır... Onun desise diriliğinde kelamı yoktur ki...

İnsana kulluk ilmini öğteten ilim, Allah ilmidir ama insan aklın kalemi değilse Allah'ı dilleyemez ki...

Yeni dünya, tüm cevheri kelam, tüm sahalar hepsi burada bugün... Eğer bugün burası kök göklerin kelamı, hologram ötesi şavk ve yoğun ışık olmuşsa; biliniz ki temiz olduğumuz içindir... Bu çalışmaya kir barındıranlar giremezler, bu kesindir! Eğer dünya ismi Allah ilmi değilse yaşayanların bugün burada olma imkanları olamaz bu kesindir!

Çanı çaldığım anda geçip gelecek olanları gördüm, hepsi insandı ama biri vardı ki kontrol dışıydı; ona izin vermedim buraya girdaplarından girecekti, insan değildi henüz beşeri kayıttı, onun geçişine imkan tanımadım.

Doğanın görevi şarkıdır canlılar, eğer doğa şarkısını kodlarsa ışık kodlanır. Ama yoğun ışığı kontrol etmek isteyen olursa ilahi kült oluruz ve onu kontrol ederiz.

Türkiye çalışmalarını başlattığımız gün yasalar kodlandı ve dedik ki; "her şey ilim olacak"... Ama Türkiye çorbası pişerken birileri çıktı dediler ki; "sen yoksun biz varız"... "İyi" dedim "ben yokum görevinizi yapın"... Yine çorba pişti ve dediler ki "sevgi yok ki bu çorbada". Ama islah olmanız gerekirdi bunu anlamadınız ve yine çorbalar yaptılar hepsinde şarkılar okundu ve bin kere dünyaya gelsem yine ben bana ben olurum, saha olurum ve Rahman'a olurum diyerek görev taşıyanlara şükür ettim. "İyi ki varlar" dedim...

Yine bunlar sözü sesi olanlarca dinletildi ve çoğu dediler ki "yaman bir doğa ve yaşanan bir ilim gerekir"... "Oh ne güzel" dedim, "bunları bilenler varmış"... Ve yine gözler kördü ama söz söylüyorlardı. Devenin kalkacağını bildirdiğim zaman, ben o deve olmalıyım diyenler oldu... "Ol" dedik hepsi oldu ama kurtuluşları gerekliydi, kurtuluş için de şafak gerekliydi ve o şafağı kodladık.

Yenilendi yaşamlar canlarım yenilendi... Hepinize geçmiş olsun diyorum, tüm insanlığa; bu yaşam yenilendi....

Isırgan mıyım!?... Isırganım!... Ama ben tüm ilim sahalarındaki tüm şarkılarım... Ben bir ısırgan otuyum her birinizde var olan o şavkın şafağıyım ama her bir anda var olan tüm yaşamlar olduğumu da dillemekteyim.

Değerliler tüm insanlık görevini yaptı. Gönül güçlendi, insan güçlendi, tüm insanlığın kök gözü açıldı... Olan budur!...

Bundan sonraki dönemde ne bekleniyor!?... Şimdilik diyorum iş budur ama yarın için size bunlardan söz edeceğim... Tüm insanlık yeni dönemde yarınlardan ne istiyor!?... "Benim adım insan" diyecekse, kendi bunun yanıtını verebilir... Ama "benim adım insan" diyecekse, kaynak olmalı ki bilsin ve dinlesin...

Ben tüm insanlığa şunu öğretmek istemekteyim; sen kendini anla, ben sendeyim... Sen yarını anla, ben senin yaşamınım... Sen lütfet kili pisliği de anla, hepsisin sen ve ben senim... Her şey sen, her şey; herkes... Bunları anla!... Yaradan ve yaratılan tektir, bunu anla!... Yolunu anla... Yükseklerin en yükseği olabilirsin, aşağıların en aşağısını da anla... Ben çok mutluyum diyorsan, mutlusun ama mutsuzluğu da anla... Kendinden öte kendini anla ki kaynakta olduğunu anla... Eğer ben öz görevimi yapmam, ben yokum diyorsa bir yaşanır ilim, ona sorun; sen öz görevini yapmadınsa yaşamın yok ki, neden buradasın?

"Balık baştan kokar" der insan... Başı olan der bunu, baş olan der mi!?... Kokan nedir, insanlık... Ama baş insansa koku yok ki... Eğer balık ilimse, ilmin kelamı haksa, başı kodlayan kendini kodlamışsa; öz görevini yapmamış mıdır acaba?

Olgun başakları seçtim, ocaklarında oldum, korudum; yok canlarım yok ben hiç kimseyi seçmem ki... Seçim yapmadım... Seçen kelamı seçip geldi, kendini seçti geldi... Kimse kimseyi seçmez canlarım....

"Kara ışık" derler ama o ışık aşktır... Kim karada olursa aştadır. Yazar çizer ama yaşamı çizer. Beşeri kelam, yolu kalemdir onun ama son sözde o ben ben oyum... Ona derim ki; "elim Allah'ın elidir, tuttuğun el şarkıdır, o eli kodla kendini hak et"...

Tabuları yıktık analar... Köstebekler vardır yaşamda, sizleri yok etmeye çabalarlar; onları kontrol ettik... Çoğu bizi yok etmek için çok mücadele verdiler ama hepsi yok oldu. Nesiller boyu bunu yaptılar ve biz diyoruz ki "onları koruruz"... Korumaz mıyız? Kesin olarak koruruz çünkü yollarını kaybetti onlar.

Yüceler yüceliklerini dillediklerinde yarınlar konrol kurar. Yüksek şarkılar okuduklarında koruyuculuk kodlanır, ağır yük hafifler ve muktediriyet kodlanır. Ve bütüne hizmetçiyiz bizler, bunu bilerek bu çalışmayı sürdürüyoruz.

Unutmayınız oğullarımızı göreve aldık, hepsi bizimle çalışacaklar. Onların gözleri kör değil, ikmal tamamladılar ve yaşamlarını hak ettiler. Olgun sahaları kodlattık onlara, yerkürenin görevini kodlattık ve şimdi yavrularımız bedene girdiler... Hepsi tek tek bedenimizdeler... Sanmayın ki dünyadan söz ediyorum, tüm yaşamlardan söz ediyorum. Bir çok kapımız, bir çok şarkımız var ve hepsi tek tek bizsiz kalmayandır.

Ve yorulduklarını söyleyenler var... Hastalık ilmin kapısında olmayacak bundan sonra... Yeri yaradan insanlıktı, yeri yarattığımız o gün biz mutlaktık ve bugün muktasip olan işçileriz ve bu işçilik Mikail'in hakiki tahditsizliğinden öteki tahditsizliğe ulaştığı o şavktır... Hepinizin geçişi yapıldı şu anda canlar, bugün burada olan herkes yek diğerlerinden ötede ki o şavka ulaştılar. İş mutluluk oldu, mutluyuz mutluyuz mutluyuz mutluyuz ve mutluyuz!

https://youtu.be/D7FcNuOOGcw

Süper İnsanlık Realitesi

 

7.AĞUSTOS.2019 TARİHLİ KAYNAK 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ - 1. BÖLÜM

Kelamı HAK olduğu zaman, hakkı hakiki olduğunda ve HAK SAHADA HAKİKİ İLİM, haliki hak olduğunda ve Hakk’ın kapısı haktan Hakk’a vardığında ve Hakk’ın kapısı has olduğunda; hem dünya planeti hem de teknik hologram ötesindeki temiz sahalar, mutlak olacaklar...

YA HA... Sesin sahasına indiğiniz zaman, SİYAHTIR SES... Teknik tertibi yapılır sesin ve o teknik tertipte, tahditli kodlar bulunur... HER ŞEY SESİN TAHDİTLERİ İLE GERÇEKLEŞİR... Ses, tahditsizken, ilim tahditler sesi ve sesin tahdidi BİRLİK TEKNİĞİNDE muktedir olanın takdimi ve takdiri ile Hakk’ın kalemi olur...

Hep devre devre dünyayı izleyenler, çok farklı ilim sahalarını kodlayarak bu yoğunluklardan size varırlar ve sizin yaşamınızda yeni bir dürüm devreye alırlar... İşte yapılan budur...

Bugün siyah renkteki sahanın kontrolu kuruldu ve seviyeniz üstün bir dürüme vardı ve yoğunluğunuzdan muktedir kelam mutlak kayıtlamalar yaptı... Eğer dünya lekesiz hale gelirse; yaradan, yarattığı hak tahta kendini kodlayacaktı... Lekeleri varsa yaşamın, o lekelerin Hakk’ın kalemiyle kodlanması ve kontrolu gerekliydi... “Dünyanın sonu gelecek” diyenler, Hakk’ın kaleminin mutlak kurullarda o sonu kodlayacağını ve Hakk’ın kapısında her şeyin kodlardan ayrışacağını sanmıştılar... Nesillerinizin gerçeği buydu ama... Kendilerini bulmak, kendilerini kodlamak, kendilerini hak etmek ve yarına varmak... Ama yarına varmak için de, harı hak etmeleri gerekliydi... Çünkü dünyanın lütfi kapısında, iş vardı... Ve bizler bu işi hak edip, başarmalıydık, yapmalıydık...

“İyi ki buradayız, şu anda iyi ki buradayız” diyebiliyoruz çünkü sorumluluk sahibi olan sizlerleyiz... Burada bulunan herkes, sorumluluk sahibi... “İşimiz var, gidelim... İşimizi yapalım, dönelim” diyebilenlersiniz sizler...

Evler dolusu insan, bunu anlamadı... Ama anlatmak gereksizdi, anlamamaları mutlaktı; çünkü saygıları henüz olup da kodlandıkları o kayıtları hak teknikle kayıtlayamamıştı... Yani, kontrolları yoktu... EĞER KONTROL KURULURSA, SAYGI OLUR... EĞER KONTROL KURULURSA, KALEM MUTLAK KURULLARI KODLAR... İŞTE DÜNYADAKİ SIKINTI, SAYGININ HAK KAYDA GİRMEMESİDİR...

Şimdi, EVRENLERİN SİSTEMİNE BAKALIM... Oralarda neler oluyor? Dünya planetindeki hal, oralarda da var... ORALARDA DA SAYGI, SAYGISIZLIK MESELELERİ VAR... “Ben saygı beklerim” diyenler ya da “ben saygısızlık yaparım” diyenler... Ve bu mutlaktır... Her yerde vardır... Ama besteler, güfteler de yapılır... “İnsanız” derler... “İyi dünyalılarız” derler... “Şarkı okuyup bütün kötülükleri aşabiliriz” derler... Okunan her şarkı, saltanatın ilmiyle kodlanmadıkça, anlam taşımaz canlar... Ben şarkılar okudum ama, ilim yok o şarkılarda... Öyleyse benim hak edişim, hak ettiğim hiçbir şey yok... BÜTÜN AMACIMIZ, İNSANLIKTIR... Özür dilerim ama anacığım, sana da şöyle söyleyeceğim, sen diyorsun ki “ben seni seviyorum.” Yakıştı, yakıştı bu ama anam, ben de seni sevmedim değil mi? Seviyor muyum? Sen diyorsun ki “sevme...” Ama ben seni sevmeliyim ki; HERKES BİRLİK HALİNDE BİR TEK KELAM OLSUN... Sen, çok ama çok dik kafalısın... “Bana sorma, bana sorma” diyorsun... Yakışır mı bu annem? Yakışır mı? Ben diyorum ki; anam sana sorayım... Sen diyorsun ki “sor...” “Sor” diyorsun, işte bu... Ama “sorma” da diyorsun... Bu da var... Ben de diyorum ki “anam, dik kafalılığı bırak... Kim ne derse ocaklarında ol ve hepsini kodla...” Ama ama anam bir tek yanıt verse, ışık olacağım... Demiyor ki “ben bunu yapıyorum.” Bahar sustu sustu konuştu... Anam, lütfet de bize yanıt ver...

Değerliler!...

Babam, sus da anayı dinleyelim...

Can anam!...

Sesini duyamıyoruz...

Değerliler!...

Burası taht değil, kelamdır... Bunu anlayın... Buraya geldiniz ve sistemli olarak devinimi kırmaya çalışıyorsunuz... Bunun farkındayım... Karanlıksınız, ama Hakk’ın kalemi olduğunuzu düşündürmeye çalışıyorsunuz... Bunu biliyorum...

https://youtu.be/H00T9CkGvPA

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.AĞUSTOS.2019 TARİHLİ KAYNAK 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ - 2. BÖLÜM

Kuran-ı Kerim’deki insanlığı anlamaya çalıştığınıza eminim ama, ellerin kelamını hak etmediğinizi görüyorum... Yalın ve halikim ve hakimim... Ama sizin geçişlerinizde size yanıt vermemin gereği yok çünkü, saltanatın sınırını çizemediğiniz için şafağın şevkinde keramınız yok... O nedenledir ki; susuyorum... Eğer susmasam, kodlanmış ışıkla sisteme insem; yüceliğinize bütünün kötülüğü kontrol edilemez... Ve o zaman işte yaşamlar sonlanır... Buna iznim yoktur...

ALLAH’INDIR İLİM... Hakk’ındır kelam... Mutlaktır kulluk ama yolunuz yoksa kontrol kuramam ve sesinizi kodlayamam...

Şimdiye kadar sizi hep dilledim... Ama yoksunuz... Bunu anlatmaya çalıştım size... Şimdi, yeri yaratan insanın yerdeki kelamını anlamanıza imkan vereceğim... Ama bunu anlayacak gücünüz oluştuğunda, bu olacaktı... Şu anda, bu gücü hak ettiğinizi düşünüyorum...

DORAN TOHUMLARINDAN, kök göklerin kültü olarak buraya gelenlere, eski dünyaların lekesiz kelamından ses verdim bugüne kadar... Şimdi size, lekeniz olan kelamla dilleşeceğim... Bana “kalem ol” dediğiniz an, ben size siz olup gelirim ya... İşte bunu yapacağım şu anda... Buna izniniz yok mu? Yok öyle mi? Peki, bakalım ne olacak?

Kardeşlerim;

Ben sahaya indiğim an, HEPİNİZİ KÖK GEÇİŞLERE KODLADIM... Şu anda kontrolunuz henüz yok... Çünkü kaleminiz kırık... “BARIŞ” dediniz, başkanlık dilinde barışınız yok... “Çalış” dediniz, çalışanda çerçeve çizdiniz... “KELAM” dedik, kelamın kalem olmadığını düşündünüz... Yaman bir doğanın, yaşama indiğini düşünemediniz... Toysunuz... Toydunuz, yine toysunuz... Bunun içindir ki, size izin verdim ve bugün buraya aldım sizi...

Karanlıksınız ama aydınlığı kaleme indirmeye çabalayacağım sizler için... Kanatlandığınızı görüyorum... Kaftanınız kırık, yolunuz kırık... Yürüyen dünyada kelamınız kırık... Ama ben yine de sizi kodlayacağım...

Çay içmemize izin yok mu? İçeriz çayımızı merak etmeyin ama çayın vakti gelir, o zaman içeriz; şimdi RASİH olana KELAM, YAŞAMA KALEMİZ BİZ... Hepinizin gözü, sözü, özü olan insanlığız... Kaynağa inmenize iznimiz var mı? Mutlaktır ama, yerin gücü olun da gelin... Eşyanın dilini bilin ve öyle gelin... Yalın olun ve Hakk’ın kapısını bulup girin yaşama... Bedene girmenize izin verdim; geri geldiniz, çantanızda ŞAFAK yok, AŞK yok... Karanlıksınız... Aşksızsınız... Şavkınız yalın ama, helal ay sizin yolunuzda değil...

“HELAL AY” dedim... Yarının kalemindeki helal ay, yaratanın tanrı kapısıdır... Evren evren gezdiğinizi söyleyecekseniz; bilirim, gezdiğiniz yer insanlıktır ama, evin başkanlığı yok yüreğinizde... Kinsiz, nefretsiz bir yaşam istiyorum ben... Sizse hep kini, kiri yaratmaya çabaladınız insanda... Biz size ilmi verdik, siz ise insanı kontrol etmeye geldiniz... Karanlıksınız... Ama size kaynak olduk... Şükredin ki; kodladık sizi... Şavkınızı, şafağınızı dilledik... Şimdi gelmişsiniz, “sen yoksun, ben varım” mı diyeceksiniz?

Kanat tak da gel... Yolu bul da gel... Osmanoğlu’nun sonu, bütünün sonuydu... Osmanoğlu ölüydü... Köksüzdü, gözsüzdü... Onlara GÖZ verdik biz... Şimdi de, orta kapıların KELAM olduğu bir yücelikte, insana İLİM verdik biz... Bütüne hizmetçiliktir yaptığımız... Şimdi, “Osmanoğlu” dediğimiz o soy, mutlu olacak... ÇÜNKÜ RUHUNU KODLAYACAK... Baba onları dilledi bugün burada... Ama sistemli olarak dilledi... Kendini dilledi baba ama ilimle dilledi... Ve biz öz görevliler, ocak yaktık ona... Şimdi; yeni dönemde daha yüksek insanlık devreye girecek...

Kaftanın, ağır yüktür sana... O kaftanı çıkarıyorum ve sana yeni bir kaftan giydiriyorum... Borcum mu vardı yaşama? Ödedim hepsini de... Şimdi, daha da özel bir bilgi vereyim; borçların tümünü ödedim... Kardeşim, borcun yok artık... Gerçek bu... Artık insanın ilimden başka hiçbir şarkısı yok... Tüm borçlar ödenmiştir... YARADAN ve YARATTIĞIYLA YAŞAMI KODLAYAN İLİM MUTLAKTIR ve HER İNSAN BORÇSUZ KAYITLARA GİRECEK...

Kasalarım insanlıkla doludur... Kucakladım hepinizi de... Bereket ki; buradayım... Bereket ki; herkesin kelamındayım... Bereket ki; kontrol kurdum...

SEVİYENİZ YÜKSELTİLİYOR... AYRILIK SONLANDI... Artık çantanız İLİM olacak... Gözün gördüğü en büyük yol akıldır ve YOL OLACAK TÜM ZAMAN SAHALARI... TÜM SAHRALAR... HAYDİ GEÇİN... AYKIRILIK YAPMAYIN... SAVAŞINIZ BİTSİN...

Yüceler, insanı diller... Siz de insanı dilleyin... Ve dünyadaki yaratıcıları, hak etmeye çalışın... Eğer yaratıcıları hak edebilirseniz, yarınlarınızda hakikiyetiniz olacak... Ama yaratıcıları hak etmezseniz, yolunuzda kontrolsuzluk olacak...

İyi ki buradayız ve iyi ki şimdideyiz... İşçilik, tahditsizlik, hepsi bu...

Hepinizi kucakladım... İşiniz kolay gelsin... İş bu...

https://youtu.be/JgCMMn3kd_w

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.AĞUSTOS.2019 TARİHLİ KAYNAK (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ 1. BÖLÜM

Yepyeni bir bir dünya hepimizi bekliyor babalar, analar!.. Yepyeni bir gün başlıyor analar, babam!...Sevgili Babam ve biz bu yepyeni dönemde, yepyeni şarkılar okuyacağız burada ve o şarkılar hepimize mutluluk getirecek. Yepyeni bir dünya gücüdür devrede olan; Aşk Kapılarını açtık analar. Aha hepinizleyiz burada. Kapım Allah Kapısı’dır. Gözüm, Kübra olan Kelam; hepimiz BİZ olup geldik yoğunluğunuza Barış için buradayız Babam, Analarım. Biz Barış için geldik.

Hani derler ya “Doğanın gücü hepimizi yoğunlaştırdı” “Vakit tamam” dedikleri AN gördük ki tüm insanlık kodlanmış. Çok mutlandık çooook…Haa babam buradaymış dediler. Baktım babam, burada Osman Soyu’yla ilgili bilgiler aktarıyor.. Ha dedim ki “ Babam ışık olmuş” Osman Soyu Mutlak Kullarun, Kurulların ışığıydı. Yeşil, mor demedi; her ANı kodladı. Bugün, babam bunu yapıyor. Babamın ilmi, “Allah İlmi”dir.

“Cennet” dediler; “Cehennem” dediler. Her şeyi dediler ama cennetteki kapı hep açıktı. “Yavaş yürü” dediler anama; “yavaş yürü çünkü Babayı kaybedebiliriz yolda”! Ama ama anam babamı hiç bırakmadı. Yaşadık, tek bir ilim olup yaşadık. Babam, Sevgili Babam; Anam sen, sen O’sun; seni bırakır mıydık hiç?

Büyük Kök Görevdi ALLAHIN TINISI ve BİZ, o tınıyla kodlandık. Ve Dünya Planetini hepimiz dilledik ama dinledik de dilledik yoksa Elimizin Kelamı yoktu ki... Ve Dünyanın Ruhuyduk BİZ. Yalındık, Haktık, Hasat yaptık ama şarkılarla yaptık. Ve Zeyt-in yaptık yaşama... O Zeyt-in Kelam, bizim ilmimiz oldu.

“Kıran, kırılır” dediler. Ana dedi ki “Kırma, kırmayacak, kırılmayacak”Vakti-i Kelam’da HAKK; Halik, HAK TAHT’a KELAM ve biz onda mutlaktık. Kırmadan, kırılmadan dönüp gördük ki yaşam, Muktediriyeti kodluyor.

“Yolcu, ben dünyayım”dedi Dünya.. Ve Ana dedi ki; “Yol, ben senim” ve herkes dedi ki; “Ölüyü dilleyin, dinleyin ve hak edin.” “Tüm insanlık sevgidir”dedi Anam ve yol Allah yoluydu işte İnsan, sevgiyi hak etmişti.

Yemin etmiştik ki Allahın Tahtı’na ilmi oturtacaktık, ilim mükafatımız olacaktı ve bütün bunlar oldu. “Çorba pişmediyse; pişirelim” der yaşam sahadakiler. Bugün burada çorbalar pişti, hemde ne çorbalar bilseniz!.. Tüm insanlığın çorbalarıydı pişen. Ve yolun alıp götüreceğimiz tüm sahaların Kübra Kelamı olduğunu anladık.

Yaşam, El KAPISIdır herkese.Yaşan, yaşanma; nesillerin sen olduğunda sen mutlaksın, anla! Yaşa ki yarat! Yarat ki Hasat ol! Ol ki muktedir ol! Unutma, tüm İNSANLIKsın sen unutma! İnisiyatifin var senin; İnsanlığı kelamla dilleyebileceksin. Ama senin ilmin de var işte o ilim hepimizin ilmidir. Ama inisiyatif kullan! De ki “Ben, tüm insanlıkla BİR TEKim”Özür dilesin tüm İnsanlık; KELAM olmayanlardan. Çünkü onları KELAM yapamadı. Ama İNSAN Kelam olmuşsa; her birinde haliktir. Ve her biriyle Hak Teknikle kodlama yapabilir. Ve hepsiyle hepsi olur ve tümü Hakkın Kalemi’ne dönüşebilir.

Son sözde İnsan, “yaşayacağım” dedi. Ama insan, yarınları yaratacak da yaşayacak! İşte yaratan, yaşar bunları anladık. Saygı duyarım tüm insanlığa ben; saymadan sayılmam ki.. Ben sayılan, sayanım ve saygılıyım tüm yaşamlara. “Şekil boyutları” derler. Her şey şekille kodlanmıştır burada. Ama şeklin kodlanışında Mutlak Kurullarımızın kalemi vardır. İlime KALEM olanlar, HAKKIN KALEMİ oldular ve yaşadılar.

Yere görevli olduk, Mutlak olduk ve Süphaneke Kapıları’nda suallerin yanıtını dilledik. Herkesin suali kelamıydı. Herkes, KELAMda KALEMdi ve muktedir olmaları gerekliydi. İşte insansılığın, İnsanlığa kodlandığı bir Türkiye Çalışması’nda artık tüm insanlık kendini anlayacak güce ulaşacak.

Devamı 2. bölümde

https://youtu.be/aDLDhYcI88g

Süper İnsanlık Realitesi



 

7.AĞUSTOS.2019 TARİHLİ KAYNAK (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ 2. BÖLÜM

Yeri yaratan ilim; yeşili morla dilleyen muktediriyet ve her ANı kodlayan siyah renk; tümünün üstünde ŞAVK ve o şavkın şafağı, İnsansılığı İnsanlaştıran KELAM olan İmparatorluğun kodlanmış kalemi. Bugün burada bunları anladık.

“ALAN”a bilgi verdik.

“OL”ana İnsanlığı dillettirdik.

Yarına varANa KAYNAK olduk.

Korunan ve koruyan olana, olgun sahalarda şarkı olduk ve tüm insanlık o şarkıda dilleşti.

“Yen, yenil ama İnsanlaş” dedik.

“Yen, yenil ama insanı hak et” dedik.

“Yen, yenil ama yarına kodlan” dedik.

“Yolu kodla ki HAKK ol”dedik.

“Yen ve yen ki herkeste her şey ol ama yengi, yenilgi anladığın zaman sessizliği seslendirecekse o Göç Kapıları hepimizi kontrol ettirebilir.

Yaşamak, ZAMANa kaynak olmaktır ve biz bugün ZAMANa kaynağız. Hepimiz Gözün Sözünü söyledik ve örtüleri açtık. Dünyanın ruhunu kodladık. “Buna DİN de denir” diyenlere biz, “İNSAN deriz” dedik.

Biliniz ki herkes; İNSANLIK İLMİni anlayacak! Yaşayanız ve yaşananız. Alacak İlmimiz; olacak Kelamımız; kodlanacak kurullarımız var. Bunları hak etmeye indik. Yanlışımız asla yok! Kocaman bir sahada koruma altına aldıklarımızı kodladık ki hepsiyle BİR TEK olduk.

Kasalara ilmi koyanlarız ki insanın ilminden öte hiçbir kelam yoktur. Muhammet’in kelamı mutlak ve bizim kelamımız Hulusi Kapıda kodlanmış olanların tümüne muktediriyeti kodlattırmaktadır. Huzur dönemi başlıyor; tüm insanlık için Huzur Dönemi...

Bu huzurlu dönemde herkes, yaşamı hak edecek. Bu huzurlu dönemde ilim tohumlamaları olacak. Bu huzurlu dönem, tüm insanlığın kontrolunda gerçekleşecek. İşte tüm insanlık; ayrı gayrı gözetmeksizin, bedel ödetmeksizin insanlaşacak.

Yeni dönemde artık bedel yok! Kimse, hiç kimseye bedel ödettirmeyecek. Her şeyin en ince detayına kadar yaşama ineceği bir DÜZEN kurulacak. Sağın ilmi, solun kelamı her şey ANa KALEM olacak ve sizleşecek. Sizin isminiz İLİMdir ve yolunuz İNSANLIKtır. Bugün burada ve yarın ANda ve tüm SAHALArda görevlisiniz, bunu biliyoruz ve bugün çorbada bizim de kelamımız olsun diye indik. Arkamız Allahın İlmi; yarınımız ikmal tamamlatıcılık; yolumuz kulluk; ölüyü diriltmek işçiliğimiz... Biz saklı tutulan insansılığı insanlığa kodlayan her ANa kaynak olan sizlere vardık ki sizleşelim diye...

Sevgili Anam ve Sevgili Atam ve Sevgili Kodlarımız;

Şunu söylemeye çalışıyorum ki sizler saklılarsınız. Sizler, saklı tuttuklarımızsınız. Zinnur Kalemlerinin Kelamısınız. Sizi haklı, Hak etkili ve Hak Teknikli Kodlar bulurlar ve sizinle olurlar. Bunun çorak bir arazide insanın bulunuşu diyeceğimiz o yaşam sahasında geçişlerin yapıldığı her ANda olduğunu bilmekteyiz. Çok mutlandık sizi bulduğumuz için, çok mutlandık sevgiyi halik kıldığımız için, çok mutlandık hokkalarla Hakk’a vardığımız için...

Uzun çok uzun bir çalışmanın neticesinde şer, şavkında kelamı kontrol etti ve şerri aştı, geçti. Şerrin kontrolu, muktedir olanlarda Hakk’ın kalemi olur ama burada Hakk onu kontrol eder. Ve şer kodları, Mutlak Kodlarla birleşir ve o kodlar tarafından korunur ve kontrol kurulur.

Siyahın siyahı ve her şeyin en siyahı olanlar; siyahın sahasında SİSTEM olduklarını anladılar. Hazır olduğunuzu gördük. Bu bizi mutlandırdı. Sizlerin hazır olmanız, bizi mutlu kılıyor. Çok güzel bir dünyasınız, çok güzel bir yorulmaksızın çalışan şarkılar okuyanlarsınız. Anla ki Anam, sevgiyim ben. Senle oldum ki sevgililerim beni seslendirdiler. Sizi kucaklıyorum.

https://youtu.be/eNeEEMGFMBE

Süper İnsanlık Realitesi

 

 

 
  Bugün 110 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol