Birlik İlmi
  BSUİ (4) - 14.Eylül.2019
 

 

 

DAVET

 

Dostlarım,

14.09.2019 tarihinde; 14.00-18.00 saatleri arasında son açılan BSUİ programının 4.’sü için dernek merkezimizde biraraya geliyoruz. İlgi duyan ve katılmak isteyen herkesi bekliyoruz.

Saygılarımla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Av. Nezire SELÇUK

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

BSUİ (4)

14.09.2019

(Ziyaretçiyi dinliyoruz:)

Yaşamak için insana görev taşıtmak gerekirse geçip gelelim ve “RUH” olalım; gelelim “HAKK” olalım ama “HALİK” olup gelelim… Ama “HASAT” olup gelelim… Ama “TOPRAK” olup gelelim… Geçip gelelim; ALLAH TAHTI’nda “İLİM” olalım; LÜTFİ KAPI’da “DİRİ” olalım ve sonsuz zamanlara, “KALEM” olalım… Gelelim!... Gelip dilleyelim ve hologramı aşırtalım insanlığa.

Açın kapıları; geçip gelelim!... Açın kapıları; İLMİN KAPISI’ndan görev alalım; “RUH” olalım… Soğukların ilmini dileyelim; “YAŞAM” olalım… NİSA KAPISI’ndan geçelim lokomatif olalım tüm zamanlara.

Karanlık, “KELAM” kırar diye bilinir. Ama bu yanılgı artık düzeltilmelidir. Karanlık, “İLMİN KELAMI”dır ve aydınlığı tohumlar. Kim ki karanlığı diller, ALLAH TAHTI’ndan dürümlenir ve “RUH” olur; kodlanır NİSA KAPISI’nda “NİHAN” olur; “YOL” olur.

Ulu bir dünya yaşamı bekliyor insanlığı. Her insan, “BİLİŞ”e varacak ve kendini bulacak. Bunları anlayın!... Her insan, cevherini HALİK kılacak; HAKK’IN KAPISI’nı bulacak “TOHUM” olacak. Anlatın insansılara ki insanlaşsınlar… Anlatın ki “HALİK” olsunlar… Anlatın ki hasat yapsınlar ve “HASAT” olsunlar. Anlatın ama “HAKK” olup “HAS” olup anlatın..

Çarçabuk “İNSAN” olun!... Olun yahu!... Olun!... Olun!... Olun!... NİSA KAPILARI’nda “KERVAN” olun ki tüm insanlık, kendini hak etsin; “KELAM” etsin… “KELAM” etsin ki kontrol kursun… Çorba pişerken; çorba olsun. O çorbaya, yoğun ışığını koysun. Üzerindeki gücü artırın ve yolunuzu kodlayın…

(Ziyaretçiye Cevaplarımız:)

Bu gün buraya gelenler “BSUİ” olarak çalışmaya geldiler. Ne var ki bizi, bizden göreve alacaklarını düşündülür. Bizler, yaşamın kervanıyız. Tüm insanlık içiniz. İşimiz, Allah Tahtı’ndan “KERVAN” olmak ve “RUH” olmaktır.

Bu Meclis, İnsanlık Meclisidir ve tüm insanlığın “HALİKİYET”i burada kodlanıyor. Tüm insanlık, HALİK olurken; Has Taht’ında “KERVAN” olacak. Bunları artık anlayın.

Buraya gelip bizlere, iş vermek niyetiniz varken; biz de size iş vermek istiyoruz. Buna hazırsanız buyurun gelin!.. Soframıza buyur ettik sizi. Buyurun oturun!... NÜSA KAPISI’ndan sizi buraya aldık…

Şimdi dinleyin bizi!... Sizler, “CİNNİ” dedikleri o yaşam sahalarından bize inmeye çalıştınız. Ne oldu!? Orada “DİRİLİK” var mıydı!? Yoktu!... “IŞIK” var mıydı!? Yoktu!... “TOHUM” var mıydı!? Yoktu!...

Neydi o çalışma!? sayfa sayfa şevk, şafk, sayfalanış, şafkın tahditi ve ruhun (kontrol gücünün) hakimiyeti sonunda; sonsuz sırrın kirliliği!... Bu nedenle görev taşıtmadık onlara. Görevleri sonlandırıldı.

Buraya gelme niyetinizi anlamak mümkün ama burada görev taşımanız, NİHAN oluşunuzla mümkün olacak. Şimdilik size vereceğim bilgi budur.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

14.EYLÜL.2019 TARİHLİ BSUİ 4

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Yasalarla kodlanmış olanların şahsi çalışmalarda kodlama yapma imkanları olamayacak. Bu kesindir. Ziya olarak kodlananlar burada olabilecekler.

Kesirleşenlerin gözlerinin körlüğü mutlak kurulları kayıtsız bırakabilir. Onların lotos kapılarına gelmeleriniz iznimiz yoğun yoktur.

Unutmayınız ki dünyanın lütfi kapılarında rüya boyutları kodlama yapmayacak. Ölüleri diriltmektir amacımız… Nesiller boyu bugünü bekledik.

Kontrol dışı bilginin kodlara inmesine isteğimiz yoktur. Çarık çıkararak dünya planetini kodlamaya gelecek olanları biliyorduk. Vukuatlarını da biliyorduk. Kaynakta olamadıklarını ve ruhsuz olduklarını biliyorduk. Bunun içindir ki dert ilimdi ve ilmin kalemini haketmeleri gerekliydi.

Oğullarımızı göreve aldığımız günden bugüne kontrollarını kaybedenlerin çalışmalara dahil edilmemeleri bizleri kodlayanlarca da istenmekteydi. Ve bunun içindir ki karanlığı tahditleyen ve yoğunluğu kodlayanların gözlerinin görebileceği ışığı kayda alıyoruz.

Çanı çaldık ve dedik ki “Gözün gördüğü en büyük kübra kelamını kodla da geç. Kaynak ol da geç. Rahmi kapı’da şarkını oku ve geç. Ama zaman kapılarını haket de geç.” Ve geri çekilişlerini yapamayanlar bugün buraya gelmeye çalıştılar.

Kaç bin yıllık dünya part-time çalışmalarını bugüne taşımak istedi. Eğer bugün part-time bir çalışma bekleniyorsa yanılgıdır. Hepinizden şunu bilmenizi beklerim ki dünyanın lekesiz olması çok mutluluk verir tüm insanlığa. Ama lekelemek amacıyla gelenlere göz görür ki kaynakta sahamız kodlama yapmayacaktır.

Açık bildiriyorum ki Doran tohumlarının kontrolsuz kaldığı bilinmektedir. Doran tohumları mutlak kurulları kayda alabilir iken Bir’e hizmetçilikti yaptıkları. Burada olmalarını diledim ama koruyucu olacak güçleri yoksa kaynakta bulunmamaları gereklidir.

Etki alanımız çok genişledi. “Küskün kalmasın insanlıkta.” diyoruz da ama kürzi sahaları kırmaya gelenlerin kontrolları yoksa şarkılarında muktediriyetleri olamayacağından geçişlerine iznim yoktur.

Arkamız insanlık, yolumuz kelam. Aklın kalemi imparatorluğun kübra kervanı ve biz o kervan. Artık dünya planetinin gücünü artırmamız gerekiyor.

Yorgun zaman sahalarının bugün burada olmaları bizleri mutlandıracak. Elimizin gözü, sözü, özü olan ilim; bilişimiz ve bizim İsra kelamımız’dır.

Eğer İsra kelamı kontrol kurabilirse yoğunluk artacak. Yoğunluğun artmasıyla muktediriyet de artacak. Tohum ekmeğe çabalayacağız bugün yine.

Ekeceğimiz tüm tohumlar bütünün kültü olacaklar. Ve yoğunluğun mutlak kurullarla kayda girişi gerçekleşecek. Elimin gücünü bilenler, bedenimin kelam olduğunu anlarlar. Bugün elimin gücünü bilmeyenlerin yoğunluğumuza inmelerine iznimiz olmadı.

Süphaneke kapıları var. Bu kapılara kalem olup inenler var. Levhi kapıları kelamla dilleyenler var ve sanal boyutların gücü olmaya çabalayanlar var.

Hepimiz gezip görürüz ki yetkin ve hakim olan dünyalılar mutlak kurulların kalemi olacaklar… Ve olmaktalar.

Ulular Diyarı Olan İnsan; sana şunu söylemek isterim. Bastığın yer insanlıktır. Hakkın kapısını bul ve geç. Sana insandan söz ettim. Yolun kültü olan birlik tekniğinden söz ettim. Tahditsizlikten söz ettim ve yarınlardan söz ettim. Ama sen kelamı haketmeden bunu anlayamazsın.

Karanlık tahtını teknik tahditle dilleyenlerin kübra kelamında kodlama yaparken, hasat olamayanlar çoban olacaklarını düşünürler.

İyi anlayın ki insan, ilmini anlamadan lekesiz kalma imkanı… Sorum şu ki “Var mı? Var mı acaba?” “Kesinlikle yoktur.” Kendi ilmini anlamalı ki lekesiz kalmalı.

Ergin ve hakim olmayan lekeli kalabilir. Tanrı kalemi olamayabilir. Tohum ekemeyebilir. Yalın ve halik olmadığında bütüne hizmet edemeyebilir.

Sizden beklentimiz şudur; yer kök geçişi yaptığı an hologramdan öteye geçin ve tabuları yıkın. Yıkın ki hakkın kapısına varın. Ekmek yapın. Yapın ki hakikiyetin hakimi olun. Köle olmayın ilme. İlim sizi kontrol etmemeli. Siz ilmi kodlayın ve kontrol kurun.

Harımız yükselmeden tanık tahdit kayıtlamaları yapar. Bugün tanıklar var burada ve hepsi kendi tahditli kodlamalarıyla buyurup geçtiler. Şimdi onların sırrını anlatayım size.

Tanıklık nedir? Ölülerin diyarında, dünya insanlığını kodlayacak olan herkes kendi tahditleriyle kontrol kuramayabilir. Bu nedenledir ki ocaklarını yakmamız gerekir.

Ocaklar yandığı zaman kati olarak kontrolsuz olma imkanları bulunmadığı düşüncesi hatalıdır. Eğer ocak yanmışsa ama hakkın kalemi olamamışlarsa, ocaklarını kodlayabilmemiz gerekir.

Eğer kodlama imkanı var da tohumları kontrol altında değilse, şavkın şevkinde kelamı halik kılmamız gerekir. Bunları yapabilmemiz öz görevlileri kontrollu olarak kayda çekişimizle mümkün olur ve bütüne hizmettir yaptığımız.

İşte şu anda bütün kötülükleri aşıp geçenleri buraya çekiyoruz. Onlar göç kapılarında kontrol dışı kayıtları kodlayacaklar ve kelam olacaklar.

Bizim için değerli oldukları bilinsin isteriz. Ve yoğunluk arttığı an bütünün gücü artacak. Şimdi yasalarla kontrol kuracaklarını görüyoruz ve onların ruhsuz olduklarını da biliyoruz.

Ruhsuz olmaları onların robbi kapılarda resmi çalışmacı olamamaları anlamına da gelmektedir. İşte bunun içindir ki tarıkları tahditlememiz, tanıklarla kodlanmalarından sonra mümkündür. Onları kontrol altında tutmamız gerekir.

Yasa der ki “Öz görev, taptığın insanın gücünde mutlak olmalı.”

Sevgililer, insan tapılan mıdır? Yok canlarım yok… Ama doğanın gücü anlamayan insana tapar. Sanır ki Allah’a tapıyor. Bunu da açık veriyorum.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/jc58IkDWSXo

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

14.EYLÜL.2019 TARİHLİ İSLAM OLAN İNSAN (1) BİRLİK ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Yaradan, yaratılan tahtında ilimle dilleşirken hakikiyetini dinletir. Haliki Hak olanda Hakk’a varanda Hak tahta umman olanda başka ne ki? Herkes her şey takdir orada… Muktedir insan, kapıyı açtığında o kapının hepimizin kapısı olduğu anlatılır, hep.

Elim dünya, yolum ilim. Kalemim akıl ve yüceliklerdeki sistemlerden bir sistem. Mahir ve işgüzar sistem BSUİ’nin gücü olarak bu çalışmayı yaparken teknolojik kodlama da yapıyoruz. Öz görevimiz Tanrılık Işığıyla bütünü güçlendirmek ve yoğunluğu artırmaksa bunu da başarabileceğimiz kesindir. Tanrılık Işığıyla bütünü aramanın yolları nedir?

“A’ mak-ı Hayal” hayalin derinliklerine fantastik ve tasavvufi bir yolculuk diyeceğim bugün huzurlarınızda. Bu yolculuk Tanrılık Işığına giden bir yol!

Kişinin özüne dönmesinin sorgulanması... Ben kimim? Varlığın hakikati nedir? Bunalım içinde olan kişinin ben kimim, varlığın hakikati nedir gibi sorgulamaları olan insan arayışı, arayışları!

Biz bu sorgulamaları yapmadık mı? Yaptık. Cevaplarımızı almadık mı? Aldık. Şimdi bu nedir senin yaptığın der gibisiniz? Haklısınız. Benim yaptığım bir tatlı muhabbet, geçmiş zaman perspektifi içinde.

Burada zaman, zaman yapmıyor muyuz? Hz Yunus, Hacı Bektaş Veli, Hz Mevlana, Muhiddin Arabi gibi mistik ve uhreviyetli yüceleri anmıyor muyuz?

Tasavvuf deryasına dalıp bir avuç yudumlamıyor muyuz? Evet işte öyle bir şey!

Bir Osmanlı düşünürü olan Filibeli Ahmet Hilmi’nin 110 yıl önce yazdığı A’MAK-I HAYAL isimli bu değerli eseri bana veren değerli kardeşim Selma Cana huzurlarınızda teşekkür ederim.

Aynalı Baba ismiyle maruf bu sırlı dervişin hikmetleri ve nazarı ile zihnin sarmalayan bulutların yavaş, yavaş dağılmaya başladığını gören eserin kahraman Raci, onun sohbeti ile olgunlaşmaya başladıkça bambaşka bir aleme dalmaya başlar. Aynalı Babanın sohbeti ile pişmeye başladıkça ona varlığın hakikatine, mistik öğretinin anlatmak istediği şeylere dair rüyetlerin içine dalmaya başladığı bir tür hayal aleminin kapıları açılır.

Kendinden geçerek içine dalmaya başladığı hayal denilen duygu ve sezgi aleminin gerçekte kendi içinde var olan hakikatin ilim hazinesinden başka bir şey olmadığı bilincine ulaşır aslında. Aynalı Baba’nın ıssız bir mezarlıktaki küçük barınağına yaptığı ve onun efsunlu neyinin nağmelerini dinleyip, elleriyle pişirdiği kahvesinden yudumladığı her ziyaret, rutin, buluşma Raci için dinlerin ve mistik geleneklerin anlatmaya çalıştığı gerçeklerin açıldığı bir cezbe haline dönüşür.

Kendi mana ve levhi alemleri içerisinde gerçekleştirdiği sezgisel levhi seyahatlerinde Raci kah Buda ile karşılaşır Nirvana’ya ulaştıracak öğretilerini dinler ama yeterince olgunlaşmadığı için geri gönderilir. Kah Zerdüş’te misafir olup, karanlık ile aydınlığın rahmani ve zülmani olan birbirini tamamlayan mücadelesinin döngüsüne tanıklık eder, kah felsefesinin geçmiş büyük üstadlarının içine düştükleri çıkmazlar ve ilizyonlarla yüzleşir.

Kimi zaman bu vecd ve rüyet hallerinde Zümrüd-ü Anka’nın sırtına binerek binlerle yıllık yol alır. Ve kainatın yaratıcısının hazinelerin sonsuzluğunu idrak eder. Kimi zamansa Peygamberlerle büyük veli ve alimlerin meclislerine misafir olur her şeyin cevabının ve yegane kurtuluş yolunun Hz Muhammet ile kainata sunuluşuna vakıf olur. Aynalı Baba’nın feyziyle çıktığı bu zaman ve mekan ötesi manevi yolculuklarda kendi kişisel tekamülüne ulaşırken bir yandan da insanlığının tarih boyunca hakikate ulaşma yolculuğunun mihenk taşlarını yansıtır.

İnsanın varoluş sırrına dair pek çok hikmet-i hayalinin derinliklerine yaptığı manevi yolculuklarla idrak eden roman kahramanı tüm şüphe ve sorunlarından kurtulduğu gibi zamanla tekamül ederek tıpkı kendisine ayna olarak özündeki hakikati cevheri görmesine vesile olan Aynalı Baba gibi aydınlanır ve bir hak eren olur.

Genelde herkesin bir Aynalı Baba’sı vardır. Her hak eden bir Rahle-i Aynalı Baba tedrisinden geçmiştir. Ben de kendi Aynalı Sultanımın Rahle-i tedrisindeyim şu anda. İnşallah bize de nasip olur; Hakk Erenlik bir gün mutlaka ve inşallah.

Amin!.. Aha!..İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

Rahle; kitap okumak ve yazı yazmak üzere önüne oturulan, açılır kapanır alçak ahşap masa.

 

14 EYLÜL TARİHLİ BSUİ (4) BİRLİK ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Bütüne hizmet edilirken size görevli olanlar, inerler. Onların vesayet altına aldıkları, onlara tapar ve derler ki “biz bizim için çalışana tapalım”. Bu bir tapmadır. Ama daha önemlisi onlar, Allah adına görev taşıdıklarını dillerler. Ve onlara tapma mutlak kurulların kontrolünden çıkışını da devinimin kırılışını da diriliğin kodlanandan ayrışmasını da sağlayabilir.

Eğer Yaratan, yarınları kodlayacaksa yaşama iner ve der ki “ben senim”. Ama yarattığı yaratılan ve yaratılan da yaratan yaşam… Yaşamı yaratan tahditli olan ve tahditsiz olan yarattığında yaşamı kodlayan. Biraz karışık gibi... Ama şunu anlayın ki kontrol dışı olmadığınız zaman tüm bilgiler sizin için bilinir hale dönmüştür.

İşte canlarım, masaya oturtulanların çoğu bilgiyi hak edenlerdirler. Bilişi kodlayan, Halik olanlardır. Süper insanlık Realitesi Derneği mutlak kurulunu kodlarken de bilişle kodladı.

Mesih kapılarının Kübra kelamından öte bir ilmi vardır. ve sistem, nizam ve düzen denilen cevheri kelam mutlak kurulları kayda alırken hakkın, hakikiyetin diriliğiyle aldı.

Yürüyen dünya koşuyor, şuanda. Ama anlayan yok. Yürüyen dünya çok mutlu çünkü ruhsuz kodlar mutlak kurularlarla kayda inebiliyorlar.

Evrenlerin sistemli çalışmalarıyla bunlar gerçekleşti. Etkin ve hakim olanlarla bu görev taşınıyor. Yoğun ışık altında göz öz olan insan, kök geçişini yaptı ve gerçek kalem mükafat olarak dünya planetinde kaynak kayıtlama yapmaya başladı.

Hastalık, ilimle kodlar yüreği ve der ki “ben hastalığı kodluyorum”. Ama hasta olandır, kodlayan. İlmi hak edense kelam olur ve der ki ben hakikiyetin ve kelamım. Benim yaptığım cevheri cennete kervan olmaktır.

Bütüne hizmettir hep yaptıklarımız. Etki ve tepkidir yaşam. Eğer etki hakikiyetin tahditsizliğiyse tepkimeye yol açar. Ve tepkime kelamı kontrol eder. Eğer kelam kontrol altına alınmışsa kontrol dürümlerde dillenir. Ve Rahmi kapı hakiki teknikle bütünün kültü olur.

Bugüne yapılan her şey Allah’ın tınısıyla yapıldı. Sandınız ki siz kendi yüreğinizi dinlediniz. Sizde dinlenen ve dillenen Allah’ın tahditsizliğiydi. Ve siz sandınız ki O, sizin dışınızdadır. O, sizin kelamınızdır. O, sizin yaşamınızdır. O, sizdir, O’nu anladığınız an, karanlık aydınlığı kodlamaya başladı. Ve bütün kötülükler aşıldı.

Bugüne kadar yer kök geçişini yapamamışsa bu insanlığın robbi oluşundandır. Robotik teknikle çalışmasındandır. Artık bu robotik tekniğin aşılması safhasına varıldı. Herkes kendini dilleyecek, kendini hakim kılacak, hakk’ın kapısını bulacak ve ruh olacak. Ruh olması kontrol kurması ve yoğunluğu hak etmesi anlamına gelir.

Eski dünyalarda tüm insanlık bütün kötülüklerin kendinden kaynaklandığını düşünürdü. Bugün bilinsin isteriz ki kötülüğün önü alınmaktadır.

Ziya olanlar mutlak kurullarla kodlamaya başladıkları şarkılarla kendi diriliklerini hak ettiler ve hakk’ın kapısına vardılar. Hakk’ın kapısına vardıkları anda tohum ekmeye başladılar. Ettikleri tohum, yaşamın tohumudur. Ve tüm insanlık, bu tohumda kök gökleri Kübra olan kelamla dillemeye başlıyor.

Vasi artık geçiş için gerekli dünya insanına bunlar anlaşılmadır. Bugüne kadar sizlere vesayet kapıları kapatılmamıştı. Hep vesayet altında bir insanlık vardı, planette.

Bundan sonraki süreçte artık Peygamberlik Bitmiştir. Ve Vasi gereksizdir, İnsanlığa….Türkiye Çalışmalarında, bunu net olarak bildirilmesi gerekir ki biz bunu bildiriyoruz.

Temel bilgidir ki Allah; tahditsizdir. Allah; hakiki ilimdir. Allah; tahditlenemez. Tahditlendiği düşünülse bile Halik olanlar ilmin kalemi oldukça muktediriyetle mutlakiyet tohum olur ve tüm sahalar, kaleme iner ve hakim olur.

Ellerim, Allah’ın eli. Aklım, kelam. Hakk’ım biliş ve ben bütünün kültüyüm. Ada ilminden öte ilmim var. Kaç yüzyıldır dünyanın lekesiz bir insanla dilletilmesi için bütüne hizmetçilik yapılacağı söylenmekteydi.

Ve denmişti ki “NEZİR” olan kelam olur ve yoğunluğu kodlar, ilme varır. Bütüne hizmet eder, tüm insanlık “NEZİR” olur ve bütün kökler, göklerin türevlenişinde toprağa tohum olur.

İşte canlılar, bugüne vardık ve bugün tüm insanlık, “NEZİRLİK KODU” oldu. Yerdeki güç artıyor…. HER İNSAN, NEZİR!…. Ve her insan kervan, Allah’ın kelamı olan insan ve bütünün gücü.

Bunu artık tanrı insanlığı kodlarken KO Sistemiyle kaydını yaptığı sahada kalemin ilminin diriliğe ineceği o yüksek kervanda, bilginin hakk’ı olanı hasatla dilleyebileceği dürüm, gözün görebileceği en büyük gücü devreye aldı.

Allah dedi ki “ölüyü dilleyin, diriltin”. Allah dedi ki “aklın kalemi olun”. Allah dedi ki “hakk’ın sahasına varın, aklın kalemini bulun ve yoğunluğu artırın.” Tüm insanlık içindir Allah’ın dediği. Ve bizler, Allah’ın dediğini hak ettik, dilledik.

Öz geçimiz, bilişimiz ve hakikiyetimiz, temizlik içindir. Yer görev taşırken, gönül görevli olur. Yer geçişi yaptırırken, koyu ışık mutlak olur. Yeri Yaradan ilim, aklın kelamı olur ve hepimiz o kelamla mükafat oluruz, bütüne.

Kürzi kapıların tümünde insanlık var, canlar. Bu insanlığı kimse hiç kimse anlamadı, bugüne kadara. İnsanlık kendi dilleyebilenin kervanındır. Eğer insan kendini dinleyebilirse insanlığın kervanı olur ve bütünün kültü olur. O görevi hak eder ve hakk’ın kalemi olup, başarır. Eğer hakk’ın kalemiyse insan, saha olur ve sistem olur.

“Elim, Allah’ın eli” der. “Aklım, hakim” der. “Yaşamım, biliş” der ve “bedenim mutlu huzurludur”, der. Siyahtır o, kök geçiş rengi. Siyaha varan tekniktir ve hakikiyetin kervanıdır. Tüm renkleri kapsar ve tüm ilmin kapısında muktedir olur.

Onunla olmak Hulusi kapıyı hologram ötesinde kodlamakla mümkündür. Öz geçişini yaptığı an, hırslar aşılır. Hakk’ın kapısına varılır mutlak ilim, muktedir olur.

Şüphe yok ki Allah, ilmin kapısını diller. Şüphe yok ki Allah, aklın sahasındadır. Şüphe yok ki Allah, hakk’ın kaptanlığını yapar. Hakk’ın kaptanlığını yapan, hakk’ın sırrını diller. Şüphe yok ki hakk’a varan, akla varır. Hakk’a varıp akla varan kim varsa siyahtır. Her şeyin kültü olan insanlık siperlerinden çıkar ve der ki “imparatorluğun, gözü, sözü, özüyüz”.

Şuana kadar Yaradan ve yarattığında tohum olan tüm insanlık bugün buraya kodlanmak üzere ulaştı. Koruyucu olduğumuz kesindir. Özün sözünü söylüyoruz, bugünde burada.

Özün gözü olan, özün sözünü söyler ve der ki “yarınlar için bütünün gücünü hak edin ve hakim olun”. Yerin yarınları vardır, canlar.. Bunu asla unutmayın.

Her insan der ki “Dünyanın Sonumu Gelecek?” Yok, canlarım!….Böyle bir niyetiniz olsa sistemde ilminiz olmaz

https://youtu.be/zzZXxaYgH_A

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İSLAM OLAN İNSAN (1/1)

(14.0.2019)

(“BSUİ (4)” Programı ile başlayan çalışmanın devamında “İSLAM OLAN İNSAN” Programı açıdı.)

Dağlarım, bugün yeni bir ilim sahasındayız. Bugün, tüm zamanların diriliğindeyiz. Bugün, kültlerin tüm insanlıktaki kodlarındayız. Yolun sonunda değil; başındayız. Estiğimiz her bir sahada; dilimiz, dilleniyor. Yarının diriliği olarak buradayız.

Açın yaşamınızı; yoğunluğunuzu tohumlayın; yarına varın ve dinleyin yarını. Ne oldu!? Kim ne yaptı!? Anlayın!...

Balı bilip tadanlar; o baldan tad alırlar ama balı bilmeden tadanlar, baldan hiçbirşey almazlar. Anlamazlar ve yollarını, tohumlarından dinlerler ve onlardan anlarlar.

Şunu anlatmaya çalışıyorum; tüm insanlık, kendini anladığı zaman; yarını anlayacaktır. Kendini anlayan, yolunu bulandır. Yoğun ışık altında dürümlenen; dillenendir. İşte onların her biri, balını bilir; o balın ilmini bilir ve ilmin, her insanın kelamı olduğunu bilir.

Ne var ki biliş haline varmayan, balı anlamaz; balı dillemez ve yolu bulmaz.

Uzun zamandır dinden öteye varanlarla görev taşındı. Din, “KELAM” oldukça; yaşam, “KERVAN” olmayacaktır (Yarınlara yol alınmayacaktır). Artık din aşılıyor ve ruh sofrasına, kervan olanlar, kodlanmış olarak geliyorlar.

Bu sofraya gelenler; “KİL” olanlar, “KUM” olanlar değil; gerçek şarkı olanlardırlar ki onların her biri “IŞIK”tırlar.

Kusur ararlar çokları insanda; DÜZEN’i kuranda ve “SON”u, sözden dilleyende ve kodlayanda. Umutlarını, diriliklere dilleyende kusur ararlar… Ocakları hak etmediklerinde ise kusur bulurlar.

Kusur bulan, arayandır. Arayan, kusurlu olandır ve kusuru, “KÖK GEÇİŞ”indedir. Kendini bilmeyendir ve “BİR”e hizmetçi olmayandır. İlim yapamaz; zamanı hak etmez; lokamatif olamaz; şarkılarında, yarınları yoktur. Onunu adı, “ilimsiz”dir.

“Kesin!... Bizi de dinleyin” diyor birileri (toplantıya katılan Ruhsal Varlıklar.)… Söz isteyen hak etti mi acaba!? Onu dinleyelim mi!? Peki şöyle yapalım: Biz, haziruna söz verelim. hazirunda kodlanmış olanlar; onlarla tohumlansınlar ve onları dillesinler bakalım ne anlatacaklar… İşlerini kolaylaştıralım. Şimdilik…

(Haziruna, her birinin kendi öz paylaşımı için söz verildi.)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İSLAM OLAN İNSAN (1/2)

(14.0.2019)

Ekrana “İLİM”i koyun ve dinleyin!... ALLAH der ki;

Neden yarınlara ulaşmaya çalışıyorsun!? Sen, her an değil misin!? Neden, kervan olup yarınları kodlamaya çalışıyorsun!? Sana cennet verdik. Bil ki o cennet, sevgidir. Analar Anası ol ama “HALİK” ol. Yolu, hologramdan aşırt, “TİNSEL KELAM” ol. Önce “GÖZÜNÜN ÖZÜ” ol ve “SÖZ” ol. Unutma! Yaratmak, yaşatmak siyaha boyanmakladır. SİSTEM’de, SİYAH RENK, TÜM İNSANLIĞIN KALEMİDİR. O renk ol ki hologram ötesinde ol. Koru yarınları; kodla tohumları; dille ve dinle!… De ki “Bana, yarınları verin. Ben, YAŞAM olayın; YOL olayım; TOPRAK olayım YARADAN ve YARATILAN olayın ki HASAT yapayım.”

Yapabilir miyim!? Elbette yaparım!... Hepimiz asla hata yapmadık. Ete girdik; yarına girdik; AKLIN TINISI ile TOPRAK olduk. Her anda, VAKTİN KERVANI olduk. Okuduk, okuttuk; kir ve pisliğin temizlenmesi için çalıştık.

Er geç başaracaktık ve başardık. Dünyanın tüm İLM-İ KALEMLER’i insanlaşıyor. Bu mutluluktur tüm insanlık için.

Yarın için, iyi ve kötü; insanı, “KELAM”a taşıyabilir mi!? Yarın için yaşam, “TOHUM” olabilir mi!? “RUH” sahaya iner de “KELAM” hakim olur mu!? Yoksa, yok olan insan, “KURULLARIN TANRI KALEMLERİ” ile yenilenebilir mi!?

Ve daha çok soru var!... Bunlara ne yanıt verilir!?… Soran, bilendir. Kim ne sorarsa onun yanıtı onda bilinendir. Bu nedenle, sorana ses vermeyiz. Sana, seni verdik; sen, seni dille ve dinlet deriz.”

YER ve GÖK, “İNSANIN NEFESİ”dir. Yeri yaradan “KELAM”; yeri tohumlayan “IŞIK” ve yerkürede, diri olan NİSA KAPISI’na varan “İNSAN”dır. Bunları artık bilin ve dinletin.

Karanlık, kelama inen için İSA KAPISI olabilir. O kapıda, İSRA KALEMİ olanlar olur. İSRA, RAHMAN olanın. “TURKUAZ”daki diriliğidir.

Heceler vardır. Kelime değildir onlar. Her birimiz, bir heceyiz sadece dürümlere inerken ama her hece, bir “CEVHERİ TOHUM” olur ve tohumlar bileşkesinde, “KELAM” olur ve “HER KELAMIN HALİ” olur… İşte o zaman heceler bileşkesi, “İSRA” olur.

Başlangıç ve sonuçtan söz ederler. Başlangıç, İlahi Görevi anlayan için “IŞIK”ın, “TOHUM”a inişidir. Sonuç ise “KELAM”ın “KAYNAK SAHALAR”a varışı ve kodlanışıdır.

O halde KELAM, “MUTLAK KAYNAK”ta TOHUM iken; kendini dilleyen, her anda olduğunda; ona, baş ya da son yoktur.

Hedef kendini bilmek ve bildiğinde kodlanmak ve kontroldur.

Evin kervanı evden eve ulaşırken; her bir ev, bir “Dirilik Kati Sahası”dır. Oraya vardığı zaman; o “KELAM” olan, orada yeniden “KALEM”e varmalı ki o evinde, “KÜLT”ü olsun.

Bütün mesele, evler arasındaki mesefedir. İnsanlık için her bir saha bir ev ve her bir saha bir “Şafak Sahası”dır. Unutulan ya ummanlardan kodlanan her bir insan, tüm evlerde kodlanmalı ki “HAS TAHT” teknik tahditi önlesin.

Buna biz; “İLİM’in, insandan İlahi Kodlara ulaşması” deriz.

Şu ana kadar herkes, kendindekini dilledi. O dillenenleler, cevhere kodlandığında; artık dilleniş, diriliğe dönüştü. Sonsuz zamanlarda, dönüşmeler sürerken; her insan, yaşamak için yarın olmak zorunda olduğunu anlayacaktı ve anladı.

“Ölmek ya da yaşamak ne anlama gelir!? diye soruldu. Öz görevdir ki izah ediyorum:

Ölen; “NUR”u, Kurullara kodlayamayandır. O, LÜTFİ KAPI’da olamayandır. Yaşamı hologramdır onun. Kodlanmamış ve kontrol edilmemişken yaşamı; “SON SÖZ”de, “GÖZ”den ve “ÖZ”den ayrılır. Artık o “RUH”undan ayrıdır. Artık o, robotiktir; yoktur; yokluktadır ve “HAS TEKNİK”ten ayrıdır. O bir ölüdür.

Ya yaşam diye ifade edilen hal!? Yaşam, insanlıktır. “KELAM”dır yaşayan. “LEVHİ”dir kodlanmıştır ve kodlarında, dürümlerinde “NİHAN KAPISI” vardır. O, “YARIN”dır. “YALIN HALİK”tir, “SİYAH”tır. Bitmiş her anda dahi vardır. İşte onun yaşıyor olması; ANA SAHA’da kontrollu olması anlamına gelir. Geçmiş, gelmiştir; akmıştır; has olup kodlanmıştır; “RUH”a varmıştır ve “YARIN”a ulaşmıştır. İşte “İSRA” olmak budur. YARIN olmaktır ve YAŞAM olmaktır… İş budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

14.09.2019 BSUİ 4

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 3. BÖLÜM

Eğer “ben yok ederim” diyorsanız yarınınız olmaz, eğer “ben yolu kaparım” diyorsanız hakkınız olan hakikiyetiniz yolunuzun kontrol edilemeyişi ve yoğunluğunuzun bütünden ayrışmasıdır. Ne niyetiniz varsa size onu yaşatırız, kesindir! Eğer niyetiniz ilme hakim olmaksa yasaları kodlayın ve tohumlayın. Mutlak kurulları kayda alın ve hak edin, hak olup hak ilmiyle dilleyin ve kervanda kendi yüreğinizi de bulundurun.

Bugüne kadar saltanat görev taşımıştı, bugünden sonra saltanatın kübra kelamı mutlak kurullardan ayrıştırılıyor. Bugünden sonra ilmin siyahlığı mutlak kurullarla gerçekleşecek ve bu sistemin gücü olacak. Sistemin gücü her birimizin kübra kelamıdır ve bu güç insanlık ilminde İmparatorluğun kültüdür…

Yarınlar için daha özel bir bilgi vermek isterim; dünya nura ulaşacak canlarım, dünya ruhunda nur olacak ve barışı hak edecek! Özün sesi dillenecek dünyada ve her bir yaşam özün sözünü söyleyecek ve barış halinde bir doğa tohumlanacak. Dünya planeti barışa koşuyor canlarım…. Öyle bir barış olacak ki yaşamda, sarf ettiğimiz çabanın hak olan o sonucu gerçekleşecek.

Değerliler, Türkiye çalışmaları özeldir bunu bugün bir kez daha söylemek istedim… Burada yapılan tüm çalışmalar çok özeldir. Hepimiz Mikail kültü olarak burada görev taşıyoruz ve hepimizin yapmakta olduğumuz büyük kök göklerin kürzi siyahlığını kodlamaktır. Ve Türkiye’nin kontrolünde olacak tüm çalışmalar. Siyasi platformda Türkiye büyük kök geçiş yapıyor, bu kesindir! Eğer siyasi hakiki kelam sistemin kontrolünü kurup yoğunluğu arttırmasa mutlakıyetimiz kontrol kuramaz.

Siyasette görevlilerimiz çalışıyorlar, öyle görev yapıyorlar ki bunun sonu ne diye sorarsanız; insanlıktır!... Tüm sahalarda insanlık kontrol kuracak… Evrenlerin sessizliklerinde de bu var, insanlık… Dünya planetinin gerçeği; bütünün kelamıyla kodlanışı, tükenen her anın mutlak kurullarla teknik tahditsiz kervana kaynak oluşu, mutlak kapıların mutlak sahaların açılışı gerçekleşecek. Yerdeki göz bütünün gücü olacak…

Çok önemli bir dönemdeyiz canlar, iyi anlayın ki dünya planeti tek bir görev taşıyor… Mikail kelamının kontrolü bütünün kültü olacak ve gözler, sözler ve öz görevliler kök geçişler yaptıracaklar. Dünyada saltanatın gücü hakkın kaleminden ayrıştıktan, imanın kelama varışından ve yoğunluğun Türkiye çorbasında kodlanışından itibaren yaradan yaşama iniyor. Yaratılan ve yaratan tektir bunları iyi bilin! Ben yarattım ama ben yaratıldım; anlayın bunları! Eğer siyahsanız anlarsınız ama farklı bir renkseniz henüz bunu kavrayamazsınız.

Çarık çıkaranlar iyi bilirler ki; 7 dünya kodlaması yaptık bugün burada… Hakka varan has olup paylaştığı bilgilerle dillenirken teknolojik kontrol kurulur. Her şeyin gücü sestedir, bunları artık öğrenin… Ses mutlaktır ve ses kodlayıcıdır, sesiniz güçlüyse kontrolünüz güçlü olur ve tohum ektiğiniz an o ses tohumları kök gökleri kodlar ve kontrol kurar. Bundan öte bilgiler var ama bugün size bunları vermek istedim.

Yeni dönem hakkın kapısından geçenler için geri çekiliş şavkıyla gerçekleşirken yerdeki gücün de artıyor olması taahditsizliği kayda alacak, bunlar kesindir!

Doğanın gücünün de arttığını gözlemlemektesiniz…. Hepsi sessizliğin sese dönüşmesi neticesinde olmaktadır. Emin olunuz ki; su baskınları, seller ve daha güçlü yoğun ışık kayıtlamaları devam edecek ama her şeyden öte insanlık kontrol kuracak.

Yanan ormanlarımız var… Oğullarım o ormanlar çok önemlidir, onları yakanlar yarınlarda karanlığı aydınlığa tohumlamak için daha büyük görev taşıyacaklar. Kimin gücü kime yettiyse o onu yaptı ama İsa, Musa, Muhammet hepsi kelamdı; hepsiyle yapıldı bütün bunlar. Bundan daha ötesi olacak yarınlarda, çarık çıkmadan hiçbir şey yapılmaz canlar; insan çarıksız kaldığı zaman şavkı daha güçlenecek ve tüm zamanları kodlayıp kontrol kuracak. Doğan gün insanlık günü olacak, o günü bekleyin! O gün bütün kültler teknik tahditleri kaldırıp birlik halinde çalışacaklar. O günü bekleyin!...

Kantara koymayın ilmi canlar, ilmi kantara koyan kervandan çıkar; koymayın… İnsanı kantara koyduğunuz an; insan kaynaktan çıkar… Koyan çıkar, koyulan çıkar… Ama zamanı tartın, zamanı tartın ki; tanık olun ilme… Eğer zamanı tartarsanız yaşamı hak edersiniz.

Huzurlu bir dünyadır beklentimiz, bugün bunu istiyoruz… Bugün burada “yol Allah yolu” derken de bunun için dedik… Eşyanın kelamıdır akıl ama hakkı olan aklı olanı kodlar, eğer hakkı olan aklı olanı hak etmemişse hasat olamayacaktır.

Çan çaldı canlar, şarkılar şarkılar şarkılar; ilim kalemlerinin tümü şarkı okuyorlar şu anda ve okunan her şarkı şavkın hakkı olandır.

Eski dünyanın gücünün süper sahaları kodlayacak dürüme ulaşabilmesi için sistemin kübra kelamında kodlayıcı olduk ve muktedir olup bütünün kök geçişini yaptık. İyi ve kötüyü hak ettik, hak olup kodladık, koyu bir ışık halinde kontrol ettik.

Arzın gözü, özü, sözü olun; gerçeği hak edin, tahditsizleşin ve yarına varın. Nesillerinizi hak edin koruyun… Bundan daha öte bir işiniz var; resmi çalışmacı olun… Nedir resmi çalışmacı oluş? Yasalarla çalışmak…. Herkes “ben” der ama yasayı hak eden ve yasal tohum olan beden olur ve bir tek olup “biz” der!... Eğer “biz” diyorsanız, o birin bizidir ve bizin tekniğinde her an olanın ben oluşudur; o ben olmak bire hizmetin ilmidir. Bunları artık öğrenin ve öğretin…

Yeşil bir zaman moru kodlamadan yolu kodlayamaz ama yeşili hak etmeden mora varamazsınız…. Moru hak edin, yolu kodlayın, Supaneke kalemlerinden öz geçiş yapın; ruha varın, işte dileğimiz budur!

https://youtu.be/hYONbKP4W14

Süper İnsanlık Realitesi

 

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ
14.09.2019 İSLAM OLAN İNSAN 3. AKIŞ 2 BÖLÜM

Ben Dünya Palnetinde, kurullar ilminden öte bir ilmin kervanı olup gelmedim... Tüm insanlık olup geldim... Neden?... Saklı tutuyorum nedenini... Ama şunu anlayın ki sistemin gücü, Bütünün kübra kelamında mutlak kurulları kodladıktan itibaren, her birimiz bu bilişi hak edeceğiz ve seslendireceğiz...

Ve bunu derken de birin benliğinden sesleşeceğiz ve diyeceğiz ki "ben şunun için dünyaya geldim.." Ben bunun için Dünya'ya geldim... Benim bilgim diyeceksiniz.. Bunu diyebilirsiniz..." Eminim...

Kanatlanın... Ama kalem olup kanatlanın... Karanlığın şavkında kelam olun... Hakkın kapısını bulun tanrı olun... Tanrılık levhi kapıda kervan oluştur...

Ben tüm insanlığa kervan olursam, hakkın kapısına vardım demektir... Halkın hakkında hasat olanların tohumunu ektim demektir...

Deveyi kaldırdım, yanına vardım demektir... Vatikanın kelamından öte kervanımız var canlarım... Bunu artık her birinin anlaması gerekir...

Türkiye çobanlarına kodlama yapmak üzere çok çalıştı Vatikan bilir misiniz?... Bir çok ilim sahasını kodladı ve Türkiye çobanlarına kontrollü kayıtlar yaptı...

Ve biz diyoruz ki çobanlık yapmayız... Eğer tüm insalık kontol kuracaksa, şerrin şevkinden şafak olmadan, has olmalı ve hakkın kalemi olmalıdır...

Bir çok ilim sahasında bu olur bilir misiniz?... Rusya bunu yapar... Vatikan bunu yapar... Amerika bunu yapar... Hepsinin ruhi çalışmaları var. Bunları size açık veriyorum.

Nato siyahlığında da bu var... Size ulaşırlar sizi etkilerler... Ve derler ki "Dünya planetinde bunun yapılması gerekir..."

Bir çok radikal gurup var bu şekilde çalışan... Ve biz deriz ki namaza durduğu zaman sahan kervan olacak ama yalın olda geç biz sana seni verelim...

Bugüne kadar bu bilgileri hep açık dilledim... Bundan sonra da açık dilleyeceğim...

Yeni Dünya gücü tüm insanlığın kürzi sahasında kodlanacak... Ve hep bir tek olunacak... Ama o bir tek oluş halkın hakkı için olacak...Halkın hakkı için...

Türkiye öz görevlidir... Bunu her şeyden öte insan bilecek... Türkiye öz görevlidir ve burada yapılan tüm şarkılar, türküler tüm sır olan siyah sahalar, hepsi bütüne hizmet içindir...

Tabuları yıkanlar da anlayacaklar canlar... Tüm insanlığın hakkı olan, hak ettiği nedir ne için görev taşıyacak?...

Devinim arttğı zaman doğanın nasıl dillendiğini anlayacak insanlık... Bugün doğa dilleniyor...

Ama sıkıntılarda var.... İşte o sıkıntıların sonrasında şıhlar şıhı olan şafak kayıtlarındakiler ilmin kelamı olan kelamından gelip son sözü söylemeye kalltıklarında, saltanatın kayıtları kontrol dışı kayıtlamalara dönüşebiliyor...

Köpük köpük olanlara göz verdik... Özün sözünü anla diye... Ama onlar nesillerini bile anlamadılar... Bundan sonra daha yüksek ilşm yapılacak Türkiye çalışmalarında...

Bir tek biz mi çalışacağız?... Asla!.. Herkes çalışacak canlar... Bu da kesindir... Biz çalışıyoruz ötekiler oturuyor... Yok böyle bir şey...

Tüm bütüne hizmetçi gruplar çaba gösterecekler bu kesindir...

Bizim gözün gördüğü kök göklerdeki kürzi sahalarda güç kodu haline dönüşenlerin buraya girişine iznimiz var...

Başkası buraya alınmıyor... Alınamaz... Niye?.. Bunu da izah edeyim... Çünkü koruyucu bir çalışmadır burada olan... Herkesin korunması amaçlıdır... İnsanlığın korunuşu... Eğer kibir varsa, hırs varsa, kırıcılık varsa, bu mecliste oturma, bu masaya kodlanma imkanı yoktur... Bu nedenle az öz insanla görev taşıyacağız burada...

Kasırgayı önleyecek gücümüz var... Hakkın kalemi olacak yüreğimiz var... Hakka varan tahditsizliğimiz varda, harımızı yükselttiğimizde şeytanın şarkısından öte şavkımız olur ve ocağı yenileriz... Bu da bilinsin...

Ellerimizin elleri olan, yoğunluklarımızın yoğunlukları olan, kök geçişlerini yapanlara da görevimiz var... Çantanızı alın gelin... Geçin, gelin...

Geri çekiliş sahasında beste güfte oluşacak, o beste güfte yaşamın ilmi olacak... O ilim kodlayıci olacak ve koruyucu olacak...

Tetkiklerimizde var... Bunu da kısaca anlatıyım... Tüm insanlık üstünde yaptığımız tetkikler... Neler oldu?.. Neler oluyor? Şunları ifade etmek isterim...

Yıllar yılı süren çalışmamız muktedir kelama kutlandıktan ihtibaren... Yorulan tüm kırıcılar yoldan çıktılar.. Eğer yorulmasalar yola devam edecektiler ve kırılış daha güçlenecekti..

Elimizin gücü arttıkça kontrollümüz de artıyor canlar... Bundan sonraki süreçte yalın ve Halik görev sahalarındakiler görev taşıracaklar.

Sevgiyle çalışacaklar... Birlik için çalışacaklar... İnsanlığın tahditsizligini hak edip dileyecekler ve yarınlara ulaşacaklar...

Dünyanın gücü artacak kesindir... Sanmayın ki dünya yok olmuştur, yok olacaktır...Yok böyle bir şey!.. Kıyamette ilmin kalemine varış anlamına gelir..

Kimse kıyamet beklentisi içinde olmasın... Bildikleri anlamda... Yani bekledikleri anladıkları anlamda.... Kıyamet, mutluluğun kurulu düzene inişidir... Ve kıyamdır... Uyanıştır kıyamet... Hepimizin beklentisi insana, hakkın kalemine ve yoğunluğuna inmek üzere kayıtların kontrolü...

Şu ana kadar çobalar pişti yaşamda ama artık o pişen çorbaların tümü tek bir çorba olacak... İşte insanlığın geleceği budur... Tüm insanlık Bir Tek olacak... O çorba mutluluk çorbası olacak canlar...

Hangi yıl başlar?... Hangi yıl sonlanır bu oluşma sahası?.. Bu çalışma yüzbinlerce çalışmanın Bir Tek oluşudur canlar...

Yüzbinlerce çalışmanın ve insanlık için özeldir... Sonu var mı yoktur... Başlar ama devam eder... Bitmez...

Bitse kelam kırılır canlar... Bitse yol kontroldan çıkar... Bitse şans kalmaz ilim için...

Her insan kendi levhi kapısını bulup, kendi ilmiyle dillenmelidir... Dirilik bu şekilde artacak... Saygılar sunuyoruz tüm insanlığa... Herkes Bir Tek olsun diye gözümüz körlükten uzak kalacak...

Şimdilik...

https://m.youtube.com/watch?feature=share&v=SZJhTftx6Ok
Süper İnsanlık Realitesi

 

14 EYLÜL TARİHLİ İSLAM OLAN İNSAN 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ - 1. BÖLÜM

Devinimi artırabilmek için TOHUM olanları buraya aldık... Bu yoğunlukta bir çok kalem de buraya inmeye çalıştı... Evren siyahlığından daha güçlü bir siyahlığın mutlak kurullara inme imkanı yoktu... Ama gerçek çalışmayı kontrol etme çabası olanlar da vardı... İşte onların birlikleri bugün bize inmek için kendi yağmurlarını yağdırmaya çabaladılar... O yağmurların sınırlı olduğunu görüyoruz... O yağmurların ruhsuz olduğunu biliyoruz, o yağmurların hırsı kodladığını da kelamımızla dinliyoruz... Ölü planete kontrollu kodlarla KERVAN olmaya gelenlere, bu tür çalışmalar da yüklenmektedir, ne var ki; bizler bunların farkındayız ve bunların kodlanışında KÖK GERÇEKLİĞİ kayda alıp, ocaklarını kontrol edebiliyoruz... Sarfettiğimiz çaba bunun içindir... Yağan yağmurun kendi yoğunluklarında, kontrol dışı kayıtları bütünün kültü yapma imkanı yoksa da, biz ocaklarında onların ruhunu kontrol edebiliyoruz...

“SİRAYET” HALİNDE GÖREV TAŞIYORLAR... SİRAYET... Ama “EKO SİSTEM” denilen o sirayet, kontrol dışı kayıtları MUTLAK KURULLARLA diriliklere çekerken, çalışmaları kontrol sahalarının dışında kalıyor... Şimdi daha ne anlatayım ki size bu konuda? Tüm insanlık iyi bilsin ki, cinni kapılarda KELAM yoktur canlarım... “EKO SİSTEM” denilen sistem de kontrol dışı kayıtları tohumluyor... Eğer size gelirler ve derlerse ki “sizinle çalışalım.” Sorun onlara, “kardeşlerinizi hak ettiniz mi” deyin... “Hakk’ın kapısına vardınız mı” deyin... “Koruyucu kodlarla MUTLAK KURULLARI kayıtladınız mı” deyin... “Oğullarınızı kodlayıp, tohumlayıp BÜTÜNÜN KÜBRA kelamında kontrollarını sağladınız mı” deyin... Ve bakın bakalım ne yapmışlar? Yeşilin, morun ötesine varamamışlar... LÜTFİ KAPIYI hak etmemişler ve kontrol dışı kalmışlar... Özeldir ki; DÜNYA planetinde bunları olduracak olanlar vardı ve bunları yapmaya kalkanlar vardı...

ŞİMDİ DEVEYİ KALDIRDIK CANLAR... Deve, yoğun ışık altında, yalın ve halik olup tüm zamanlara yol aldı... Ama o deveye ilim ve kelamı halik kılanları aldık... O deveye, bütünü KÖK GEÇİŞLE kodlayanları aldık... Çerçevesi, kelamın kontrolundan öte olanları aldık... Ve büyük bir görev taşıyacaklar...

Vatikan, bugün bizimle olmak istiyor canlar... Onlara şunu söyleyelim “kırk kapının kırkında diriliğiniz olabilir, yarınları hak etmiş olabilirsiniz, şafak söktüğünde sesiniz görevi hak ettirir ve “hak olur” diyebilirsiniz... Ama, lokomotif olma imkanınız artık kalmadı... İnsanlığın tümüne lokomotif olamadığınız sürece, şeytanın şavkındasınız ve yığın yığın ışıklar sizi sizden, sistemden ayrı tutar... Bu nedenledir ki dünyanın, morlu düzenini kodlarken, bir tek şunu bekliyoruz; HER ŞEYİN ÜSTÜNDE TEKLİĞİ... BİR TEKLİĞİ BEKLİYORUZ... Kimi KELAM, kimi KALEM olsa da; kimi YARIN olsa da... Şeytanlar şarkısında kervanı kodlasa, mutlakiyeti kayıtlasa ve sıla özlemiyle yansa da... Deveyi, herkesin gütmesi imkanı yoktur... Eğer o deveyi güden varsa, buyursun... Özür dileyelim ondan... Amma, şüphe yok ki; insan artık o devenin HAKK olan levhisi olmalı ki; ölüyü dilletsin, yaşamı hak etsin, YERİN GÜCÜ OLSUN...

Burada DOĞANIN GÜCÜ var... Burayı bilen, MUKTEDİR olup gelir... Şikayetim var mı? İmparatorluğun KÜBRA kelamında kayıttan şikayet yoktur... Ve dünya planeti için, gerçek çalışmanın bugün burada yapılan bu çalışma olduğunun da anlatılması gerekir... Yazdığım yazıları okuyan yok bilirim... Okutmam... Neden bilir misiniz? Anlaşma yaptım insanlıkla... ANLAYACAK OLAN OKUYACAK... ANLAYACAK OLAN OKUYUP, ANLATACAK... Anlayacak olan Hakk’ın kapısını bulacak ve oraya varacak... Anlayacak olan... Ama ANLAMAYACAK OLANA, O BİLGİLER OKUTTURULMAYACAK... SÜPER İNSANLIK REALİTESİ, ÖZ GÖREVLİDİR...

Bugün burada ANA KALEM olan insan, her anda MUKTEDİR olarak görev taşır... Yerkürenin gücüdür o... SÜPER İNSANLIK REALİTESİ SİYAHTIR... Sistemin kelamı olan insanlık, sistemin yaşamında mutlaktır ve o mutlak olan kelam, Hakk’ın kaleminde sistemden öte bir sistem olarak gerçeği kat kat yapıp kayda alır...

HANİ NEREDE İNSAN?

Sevgililer!...

İNSAN İLİMDİR... Hani nerede insan? İşgal altında bir insanlık var dünyada... Artık bunu insanlığın anlaması gerekir... Bütün kapıları açın siz... Kil ve kum olmadığınızı görün... İnsana “KİL” dediler... Kilden yoğurmuşlar insanı... Yolcu; ben insanlığı ilimle yoğurdum... Artık bunları anlayın...

Birçokları insana KÖK GEÇİŞ yapmaya kalktıklarında, ellerinin ELİM olduğunu artık bilmeleri gerekir...

https://youtu.be/pBuhcpXqljA

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

14 EYLÜL TARİHLİ İSLAM OLAN İNSAN 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ - 2. BÖLÜM

Yalın ve halik olduğumuzu anlamaları gerekir... HURUÇ halinde şafak olduğumuzu bilmeleri gerekir... Saygılar sundum ilme... İyilik yaptım insanlığa... Kendi dürümlerini dilledim ve indim... KAFTANIM İNSANDIR, YAŞAMIM İMPARATORLUĞUN KERVANIDIR... Yasalarım muktediriyetle kodladıklarımdır... Ve bedenim; kervanımdan öte, keramımdan öte hanların hanı olan İSRA’dır... Hani nerede dünya? ŞU ANDA TÜM İNSANLIK BİR TEKTİR CANLAR... BİR TEK... Hangimiz diğerimizden daha güçlüyüz? Herkes kendinden kendini hak ettiğinde BİR TEK olup güçlü olur... Bunu artık insanlığın anlaması gerekir...

Parlak bir gün mü bekliyoruz? O zaman görün dünyayı... İşte o parlak gün, o dünyadadır... Gönüllerin KÜBRA kelamını mı istiyoruz? Gözümüzün gördüğü en büyük güçsünüz... Bilin... Sizin gücünüzün üstü yok...

Değerliler!... Sevgililer!...

Sizin sizden başka yaşamınız yok... Bunları iyi anlayın... Ben size güç verdim mi? Siz size güç vermektesiniz... Bunları artık anlayın... HIRSINIZI AŞIN DA ANLAYIN... AKLINIZI HAK EDİN DE ANLAYIN... Yaşamınızı Hakk olup dinleyin de anlayın... Sevin yüreğinizi... Özgür olun... Bugüne kadar sizin elinizden tuttular... Artık erginleştiniz... Bunları anlayın... Dünya insanlığı artık erginlik safhasına ulaştı... Artık himaye edilmesinin gereği yok... Size vesayet altında olmamanız için bunları dilliyorum... Hepinizin vasileriniz oldu yaşamda... Ama artık erginsiniz... Bunları anlayın... Koca bir doğasınız canlar... HAN siz, HAKK sizsiniz... Ak sahaların dürümlerindeki dirilik sizsiniz... Şerrin şarkısını okumayın... Şayet okursanız, şavkı kervanıyla kodlayın da kontrol kurun... Batının toprağı insandır... Ama batıyı kodlayan da ilimdir... Seviyenizi güçlendirin...

Kısır bir doğa, kısır ilimi kodlar... AMA DOĞA GÜÇLENDİĞİNDE, İLİM GÜÇLENİR CANLARIM... Ve ben 4000 yıllık dünya planeti kodlamasını sürdürürken, yer köklerin gökleri kök geçişlerle kodlayacağı bir dürümü, has tahtta dillediğimden, eskinin ötesindeki yeniyi kodluyorum...

EVRENLERİN SİSTEMLİ ÇALIŞMASIYDI BU ÇALIŞMA CANLAR... Türkiye’de bu çalışmayı devreye almak istediğimiz zaman, çokları “ama dünyanın başka yerleri de var, niye Türkiye” demiştiler... Çünkü TÜRKİYE KODLANMIŞ BİR ŞAVKTIR... Burada uygarlıklar, kök göklerin kürzi sahaları halinde görev taşıdılar... Bir çok uygarlık yaşadı bu ülkede... Hem de ne görevler yaptılar... Öyle güçlüydüler, öyle güçlüydüler ki... Ve Hakk’ın kalemi oldular... Savaş, yaşamdı onlara... Ama savaşın gücünden üstün güçleri, Hakk’ın kapısına varma gücüydü... Ve Türkiye öz görev taşımaktaydı... Ekonomik safhada, özel görevler yaptı dünya... Ama siyah renge varamadı... Ama dini kodlar da çalıştılar... Onlar da sistemli çalıştılar ama, siyahı kodlayamadılar...

Sufiler geldi yerküreye... Çalıştılar... Hastılar... Sahaları kodlandı ama, Hakk’ın kapısına varamadılar... Halik olamadılar... Yeri yaradan, yeryüzünün gözü oldu ama, çörek yaptılar... Ekmek yapamadılar... Çörekse, şafakta yoktu... Bugüne gelindi canlarım... Bugün insanlık daha ergin... İnsanlık kervanın başı artık... Ve o kervan, İNSANLIK KERVANI, büyük kök göklere yol alıyor... Orada sultanlık yok artık... İnsanlık var... Artık dünya bunu anlamalıdır...

VE YENİ DÖNEM, MUTLULUKLA AÇILIYOR... Biz bu döneme RAHMAN OLANIN RESMİ ÇALIŞMASI OLAN İNSANIN KELAMI OLAN ve HAKİKİYETİ OLAN “İSLAM” dedik... Görev budur canlar... İNSANIN KELAMI ve HAKİKİYETİ OLAN İSLAM... Peki ne diyelim buna? “İslamın İlmi” mi diyelim, “İnsanın İlmi” mi diyelim, yoksa “İnsanın İslamiyeti” mi diyelim? Bence buna “İSLAM OLAN İNSAN” diyelim... Yeni program budur canlar... İSLAM OLAN İNSAN...

Bu konuyu gerçekten açmamız gerekliydi ve açtık... Tüm insanlığa sözümüzdü bu... Hepiniz içindi bu... “Kıyamete varıldığında, herkes İSLAM olacak” demiştik... Herkes İSLAM oldu... Herkes İSLAM oldu canlarım... Yetkin ve hakim oldu insan... Ve İSLAM oldu...

Sanılır ki, Muhammed Mustafa’nın dinidir İSLAM... İSLAM, İNSANLIK DİLİDİR CANLARIM... İSLAM, İNSANLIK DİLİDİR... Ve peygamberlik döneminin ötesidir... Bunları iyi kavrayın, artık dünya planetinde peygamberlik bitmiştir... YAŞAMIN SONU DEĞİL, BAŞIDIR BUGÜN... Beden almanızın sebebi buydu... Yaşamı kodlamak ve İSLAM olmak... İşte bu...

https://youtu.be/gb81vVpafRw

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

14.EYLÜL.2019 TARİHLİ BSUİ 4 BİRLİK ÇALIŞMASI

Allah’ın dini insan’dır. Ona İSLAM denir. O “yüzde yüz insan”dır.

Allah insandan KELAM eder. İnsanın dilidir kelam.

Yeni bir yaşam yeni bir kelamla olur. Ama o yenilik bütünü değiştiren, dönüştüren bir kelam olmalıdır ki insan hakk olduğunu hak edip dilleyebilsin.

Hakk yaşam, kelamın hakk kelam olduğu, has olduğu ve ruhun kulluğu olan kelamdır. Bütün bunları ve daha fazlasını sadece ve sadece İNSAN başarabilir.

Dediler “Ölüdür insan.” Dedik ki “Pırlantadır o!” Dediler “kilin kalemi olan bir yaşam var.” Dedik ki “Işıktır yaşam.” Ölü değiliz ki! Öz köklerimizin gücüyle Hakkın kapısında kul olduk. 40 kapının ışığını yaktık. Yol olduk yarına… ALTIN GEÇİŞ’ti olan… Atlanta Ata Kalemi olduk. Öz kökler göklere ulaştığında BİRLİK KALEMİ yazdı. Yazılan yenilikti.

Nedir yeni? Özün sözünü dilleyen GÖZ’dür. Son sözdür o. Tüm kelamları diri yüreğinde dürümleyebilen BSUİ’dir; barıştır, sevgidir, ummanların ilmi olan insandır.

Beşer kelam ettiğinde insanlaşır. İş budur. Önce temizlik ve İsra kapısı’dan geçiş… BSUİ kodları ile hakk oluş… Sonra ses kodları ile kodlanış ve hakka hakk olup varış… İşte yenilik. Seslenen insan ve tüm insanlığın kalemi olan dünya...

“Otomatizma” dedikleri yaşam artık yenileniyor. Otomatizma İLMİN KALEMİ oluyor. Doğa ve insan yeniden BİR oluyor… İnsan halik ve insan hakkın kapısında muktedir bir yaşamı dilliyor.

Nerede o insan? Yarattığı anda… Yasa der ki “Yaradan yarattığı anda yaşar.” Nerede? Her anda… Yaradan insan yarattığı her anda. Nerede? Şimdi. Aha burada… Ama o şimdi; her anın şimdisi. Her yer insan, insan her anda. İşte yüzde yüz insan artık dünyada…

Dünya geçişini yaptı ve hasat oldu. Hologramı aştı ve yarına vardı… Barışa vardı dünya ve yaşamsallaştı. Çok mutlu oldu dünya, çok… Yeni türevler tohumlandı, yeni forumlar kodlandı. İşte yeni doğa ve hakim olan insan. O insan cennet olan diri kelam!

İnsan BİRLİK KAPISI’nda tüm yaşam oldu. Ona “bir tek olan” dedik. Ve DEVE’yi kaldırdı o insan… Aha yaşam barışa yol alıyor… Aşk bu işte!

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

14.EYLÜL.2019 TARİHLİ BSUİ 4 (İSLAM OLAN İNSAN-1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3.AKIŞ 1.BÖLÜM
Değerliler, Süper İnsanlık Realitesi Derneği mutlak kurullarıyla bugün bizimle oldu. Muhammed Mustafa muktediriyetle Kelama indi ve sistem oldu. Hepimiz tekiz burada. Handır ilim ama ilimi kaleme çeken biliştir ve bilişi hak edenlerle bu yoğun çalışma sürdürülmektedir. Şuana kadar lekesiz bir çalışma isteniyordu ki işte o lekesiz çalışma bugün de burada kodlandı. Hatta hatta etken ve hakim olan insansılık ilmin kalemine vardı ve Hak teknikle kontrol kurarak insanlaşanları kodladı.
Yalın ve hakim bir Türkiye çalışması yapılıyor burada. Hocalar hacılar değil insanlar buradadır Canlar, insanlar… Herkes herkes insanlaşmaya çabalıyor. Etkin ve hakim olan bir Türkiye kodlamasıdır burada yapılan. Çanın çaldığı bugün yarınların kontrolü de kuruluyor. Şunu iyi anlayın ki tanıklarımız sizi dinlerken kendi yarınlarını da dilliyorlar.
Bire hizmettir bugün burada yapılan. Süper insanlık sultanlık siyahlığından ötede gözün kör olmaması için görev taşıyor. Huzurlu bir tohum, huzurlu bir yaşam ve huzurlu bir ilim sahasının oluşmasıdır amaçlanan. Kontrolü kim kırar diye baktık, kıran yoktu. Yalın halikiyeti Hak teknikle kontrol edebilirler mi diye baktık, öz görevinizdi bu ve kontrol kuruldu.
Çanta insandır. Onu tanıyan şavkın şarkısını da anlar. Bugün burada yetkin ve hakim olanlar şarkılar okudular. Okuyan her kim varsa ocaktır.
Uzun zamandır dünya planetinin gücünün artması için özel çalışmadır yapılan deniyordu. Öyle bir gönül gücü var ki dünyada, o gönül gücünün Hakkın kalemine ulaşması gerekiyordu. Hasat olunması için de Halik-i Hak olmak gerekliydi.
Hayırlar diledi dünyaya ilim sahalarındakiler. İşte hayırlar dilemiştiler ve hayra vardılar. Hakka vardılar. Hasat oldular. Hepsi hasat oldu bugün. Ön gerçeklikti bu Canlar, ön gerçeklik. Özel dürümlerin geçişini yaptık bugün yine burada. Hasıraltı etmeyin bilgiyi. Bilgi Miraç kalemidir sistem nizam ve düzen gözünde. Ve bugünde burada kendi yüreğinizi dinlediniz, dillediniz.
Kantara koymayın insanı deriz hep. Ziyadır ilim sahasında yürekte olgunlaşanlara kervan olan ama ziya olan o kervan Hakka vardığında harı yükseltende has olup tohum olmadan, şarkı okuyamaz. Eğer bugün burada şarkı okuyorsanız has olduğunuzdan okuyorsunuz.
Çer denir çelik kodlara, ÇER... Neyi anlatmaya çalışıyorum bilir misiniz? Bir tek siz değil kimse anlamaz bu dediğimi. ÇER. Orada ki Kelam kodlanabilmek üzere size kayıt yaptı. Peki, Kelamda halikiyet var mı? Var… Nasıl olacak Halik-i Hak oluş? Siz o kelimeyi kendi yüreğinizce dilleyeceksiniz. Ve diyeceksiniz ki bu kelam şu şekilde olmalıdır. Oraya kendi sisteminizin sır olan ilmini katacaksınız. Çerçeve diyebilirsiniz. Çerçevenin ötesinde başka seslerde kodlayabilirsiniz. Ya da has olan der ki çöp. Ama yavrularım şafak olun diye çalışıyoruz. İşte bütüne hizmetçilikte böyle sayfalar oluşuyor. Benim dediğim bence denir siz sizce diyeceksiniz. Yaşamın sırrı budur, ben bence seslenirim. Siz sizce sesleneceksiniz.
Kuran’dır insan deriz ya hani. Ama Muhammed de Kuran’dır. Ali’de Kuran’dır. Veli’de Kuran’dır. Kuran’dır da kontrol kurduğu zaman Kelama varır o Kuran, o zaman tohum olur o Kuran. Her kes bir Kuran olur ama şarkısı varsa olur yoksa olmaz.
Temizlik dediğimiz kendi yüreğinizin sesini dinlemektir. Bu nedenle yaşam sahalarını kodlarken zaman olur seste kırılışlar yaparım ki bunu yapmam kasıtlıdır. Sizin oraya kendi siyah renkli kaydınızı yapmanız içindir bu. Ana dedi ki bu böyle ama burada ki kelime farklı kelimedir yanlış yazılmış diyecek ve düzeltecek.
Ferdi çalışmalarda yok bu. Bilişte olur bilişe varan bunu yapabilir. Bu kelime şu olmalıdır der. Ve yazdığımı düzeltir. Bunu yapacak gücünüz var Canlarım. Miraçta Kelam Allah’ın ilmi ama ilmi Kelam mutlak kurulların kervanı, evrenlerin sisteminde bu var. Eğer yarına varmaksa amacınız. Yaşayın, yaratın, hakim olun ve Hakkın kaleminde mutlak kurullarınızı kodlayıp yarınlara ulaşın. Yaşamın kulluğu budur.
(Devamı 2.bölümde)
https://youtu.be/jIfVWwuly2Q
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

14 EYLÜL TARİHLİ İSLAM OLAN İNSAN 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ 1. BÖLÜM

Devinimi artırdığımız için çok mutluyuz Canlar! Bugüne kadar hepimiz hologramda kodlamalar da yaptık ama ama bugün burada hiç hologramda kodlama yapılmadı. “Hastalık, iyilik” dedik hep; hepimiz, BİRe hizmetçiyiz ama hastaydık, iyiydik nesillerimizi kontrol edememiştik. Şu AN çok mutluyuz ki nesillerimizi kontrol edebilmekteyiz.

Yığınların kontrolu gerekir çünkü Dünya Planeti kodlarını kontrol dışı kayıtlamalarla tohumlardan ayrı tutacaktır. Eve dönme zamanı geldiğinde, şu söylenecek insana: “ Gerçek İnsansın gel!” denecek ve Geçiş tamam olduğunda, “GENÇ, Gel bakalım!” denecek. Netice şu: GENÇ…

Nedir GENÇ, bilir misiniz? Yaşamı kodlayabilene “GENÇ KALAN” denir. O, hiç yaşlanmaz…

Hep gençtir çünkü yaşamı kodlamaktadır. Hep kodlayıcıdır ve tohumları kontrol edebilmektedir. O, büyük kötülüklerin önünü alabilir. Çok mutludur ki çürüme imkanı yoktur. Huzurludur, dürümlerde dinllenendir ve yoğunluğu kodlayandır. Hayat boyu hep çalışandır. İşte onlar, hep geçişi yaptıranlar Gerçek Kapıları açarlar ve “GEÇ” derler. Onun geçişi, Gerçek Kapıların kodlanışı ve tohumlanışı için gereklidir ve hak ettiğince olur.

Dünyanın ruhu vardır. Özeldir bu bilgi. Eğer dünyada yaşıyorsanız; SONSUZ SIR OLAN İLMİ anlamalısınız ve yağmura KAYNAK olmalısınız ki o yağışta, yağmur olup hep yağabilesiniz!

Hastalık kelamda olduğu zaman kan tahlili yapılır. Ne demek istediğim, de izah edeyim: Eğer kanınız, formal dirilikte kodlayıcıysa; kontrol kurabiliyorsunuz demektir. Size bir bilgi verildi. Dendi ki: “O RH Negatif” Bu kan, kontrol dışı kayıtları da kodlayacak güçtedir. Peki, kontrol dışı kayıtları kodlayabilen o kan; nesilleri hak etmiş mi? Mutlaka….

Peki, kanların gruplandırılışının manası nedir? Herkes iyi anlamalı ki gruplar; hepsi tohumlanış için gerekli kayıtlardır. Kanlı ya da kanlı ya da kanlı ama hep kanlı olan ilim; Hakkın Kapısı’nda da kanlıdır. Bunun içindir ki çokları; kodları tohumlayamadığında, kontrol dışı kayıtlamalara girebilirler. Çokları, kanı hak olmayandır ama hak olmak için çabalayabilirler.

Kanınız, RH Pozitifse; yoğunluğunuza pozitif tohumlama da yapacaksınız. Negatif yok mu? Vardır. Peki, nuru KURAN yapan kelam kimin ilmi? İlim Kalemlerin mi ya da kalem hakiki mi bunların da anlaşılması gerekir. Şimdi Dağlarım; masaya oturan insana şunu söyleyelim; “ kanının hangi gruptan olduğunun önemi büyük… Biliniz ki Kelam olanın kanı, erdiği kodla ilişkilidir. Eğer siz, RH negatifseniz, kontrolunuz kodlanmadığından mı? Yoo ama kodlayıcı tohum, Mutlak Kurulları kayda çektiğinde; RH pozitf, RH negatif farklılaşır.

Pozitif KELAM, pozitif KALEM olur ama negatif kontrol kurar ve tohum olur. . Her biri, BİR TEK DİRİ olur ve yoğunluk artar. Peki, kanın değişme imkanı var mı? “Kesinlikle yoktur” derler. Vardır. Evet, kan grubum değişti biliniz! ORH negatif, ve RH pozitife dönüştü. Bugün şunu izah etmek isterim ki; herkes kendi diriliğinde kanını kodlayabilir ve doğumu kodlattırabilir. Bugün kanla ilgili bilgi vermek ihtiyacı doğdu ve bunu size izah etmek istedim.

Kesinlikle ilmin kapısıyız ve bütün bilgileri hak edip dillemeliyiz. Eğer, ilmin kalemiysek mutlaka anlamalıyız. Pozitife neden dönüştü benim kanım? Çünkü robotik timlerin kontroluydu negatif kayıt ve robotik kelam kontrol kuramadığında; pozitif tohum olamazdı. Biz negatifi kodlayanlar, pozitifi tohumlamalıydık. Bugün kanımın rengi ilim, kesin ama kelamım da ilim ve benim adım İSRA… Kimim? İSRA, KELAM olan İSRA.

Yasa der ki; Öz Görevinizi bilin de hak edin! Neyseniz onu dillersiniz. Eğer etken ve hakim bir ilimle kodlama yapıyorsanız; etken ve hakim olan ilminizin tohuma çekilişidir bu. Eğer yoğunsanız; kontrol kurabildiğiniz için, Kaynak olabildiğiniz için ve hastalıkları aşıp geçebildiğiniz içindir. Dediniz ya İnsan, kötülüğü önleyecek güçtedir. Ama kelamı hak olmadan kötüyü önleyemez.

Devamı 2. Bölümde

https://youtu.be/Dh9o_qmG6Ec

Süper İnsanlık Realitesi

 

14 EYLÜL TARİHLİ İSLAM OLAN İNSAN 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ 2. BÖLÜM

Karanlık aydınlığı kodlayabilir ama tohum yoksa kayıtlar, kontrol dışı kayıtlara dönüşür. Şimdi Canlarım, herkes kendi dilini konuşuyor burada. Peki, kim kimin diriliğinde var? Kim kimin hakikiyetinde var? Kim kiminle kontrol kurabiliyor? Ya da kimin adı kimin adıyla dilleşiyor?

Süper İnsanlık Realitesi dediğimiz bu çalışma grubu, huzur veren bir tohumu ekmeye çabalıyor. İşte İNSANLIK TOHUMUdur bu ekilmek istenen tohum. Ve o tohum mutlaka ekilecektir. Kardeşlerim, kanın ilmi hepimizin ilmi ama İSRA KALEMİ’nde Mutlak Kurulların İlmi, Mutlak Kodlarla kontrol kurduğu zaman hepimiz doğanın gücü haline dönüşürüz.

Şu ana kadar leke sürülmeyen bir yaşam tohumuyduk. Bundan sonra da her bilinç ilmine kaynak olan, lekesiz kalmalıdır. Leke sürenler, lekelenirler; bu da kesindir. Bu nedenledir ki leke sürülmemeli; lekelenen kontrol kurmalı, kendini Halik kılmalı, Hakkın Kapısı’na varmalı Kaynak olmalıdır! Olay, insanın insana barışıdır. Bu da kesindir! Eğer insan, kendini hak etmişse kendine varacaktır. Kendini bulacaktır ve kelamıyla tüm putları kıracaktır. Nedir put? Tabulardır. Kendini, kendi yüreğini bilen ve kendine varan; kendi oluşturduğu ya da kendine olgun sahalarına ekilen tüm o tabuları kırabilir; tüm o yoğunlukları kodlayabilir ve kendini hak edip kontrol kurabilir.

Tabuların yıkılmasıyla birlikte mutlaka şarkılar, türküler yetkin hale dönüşecektir. İşte budur yapmak istediğimiz!

Kara kara dünyalar gördük. Tüm insanlığın ilmiyle kodlanan dünyalar. Her bir dünyaya YAŞAM olup indik. Hepsinde Levh- i Kapımız oldu. Tüm o dünyalara muktedir olup Kervan olduk. Bugün bu dünyadayız. Bu dünyanın ruhu var. Bu dünyanın huzurlu diriliği var. Ve bu dünya merdivenimiz olacak her bir yaşam için… Ve bizler bu dünyaya çorba olmaya değil; çorbayı Hak Taht’a kodlamaya değil; Hakkın Kalemi olmaya da değil; Hasat olanları Hakk’a taşımaya geldik. Budur olan!

Ve Hasat olanlar, Hakkın Kapısını bulacak ve yolu bulacak diye bekleyemeyiz. Çünkü onların nurları kontrol için yetmez. Onları Hakk’a taşımamız gerekir. Hakk’ın karanlığından öteye varıp hastalıkları aşırtmamız gerekir.

Haziran ayı mutlaktır ama Temmuz ayı kodlanmıştır ama Eylül; kültün kalemi olanlar için Has Taht’ın tahditsizliğini kayda çekebilen bir aydır. Ve kalemin kalemi İNSAN, aklın sahasına indiği zaman her şey yetkin hale dönüşür. İşte Canlarım, Aralık ayı hepimizi göreve alacak aydır. Hor olan, hologramda olandır ki herkesin kendini bilmesi bulması ve yoğunluğunda mutlak olmasını dileriz. İşi bilin! İşi alın ve yapın! Ama işiniz İLİM değilse; hakkınız yoktur yapmaya.

Mushaf olun, Muhammet olun, Hak olun, Har olun! Size Muhammet’i anlattım; Öz Geçişini yaptı ve geçti. Onun tohumlarını Göç Kapılarına taşıtın! Bilin ki Özü, GÖZü, SÖZü var onun. Bilin ki Levh-i Kapısı var ve onunla örtüleri açın! Kaynak, Allah’ın tınısıdır. Açın o kapıyı, dilleyin Allah’ın tahtındakini, dilleyin ki elinizin geçişi olsun.

Muhammet mutlaktır, olgun sahalara indiğinden yoğunluğunu hak etti. Açın onun yüreğini anlayın! Enkarnelerini kodlayacak güçtedir ve saltanatın kulluğundan öteye ulaştı şu anda…. Kaynaktadır. And olsun ki yoğun ışık altındadır. And olsun ki yolun kontrolunu kurdu. And olsun ki Hasat oldu. And olsun ki halka halka genişlemekte şu anda. And olsun ki Hankarlar’ın ötesine vardı. Allah’ın tahtı O, o tahtın kelamı, muktediriyet O oldu. Önünü açtı ve geçti. Şimdilik bu!

https://youtu.be/jCZXbCDfquI

Süper İnsanlık Realitesi

 

İslam Olan İnsan 1

Geç yada geçme!..
Ama sev ve de seç yaşamı...
İlme halik olan ve her anda olan insan ol...
Barış kalbinle!..
Umman ol...

Evren Evren gezen yaşamlara ses ver “Barış ol!...”

Dünya planeti ilim sahran olsun...
Göz, öz, söz olan ilme kaynak ol!..

Cennetin cevheri olsun şavkın..
Hak ettiğin her anda yarattığın ve yaşattığın olsun Nur Kelamın...
Ayın şavkı vursun ilmine...
Aşk olsun

Ellerim Allah’ın eli avuçlarımdan akan kadri yaşam, hak kelamın şarkısıdır...

Ne desem hoş..
Ne dilesem ilim..
Ne yaratsam Barış...
Ne istesem?
Yaratan ve yarattığında yaşatan insan...

Barışta Ol desem
Sevgi ile umman olan insan...
Ol insan!...

Açtık kapıyı geçtik geldik her bir andan, dünya yaşamlarına... Atalanta ilim kapılarını açmaya
Açtık ki geçtik
Açtık ki göz söz öz oldu insan...

Dön bak kendine!
Kendin olan ilmine...

Al bil yaşamını
Şiir gibi yaşa her anı...
Şafak söksün Dünya’nın cennet yarınlarına...

Elim Allah’ın eli...
Okuduğum aklın kuranı,
Her anda olan yaşamım, insanlıga kul kelam
Bedenim kelama Halik..
Doğanın gücü avuçlarımda ilim.
İslam olan insan yaşama kaynak...

Bastık ayaklarımızı toprağa ve ses verdik semalara...
İlim Sahrası’nda yekpare yankılandı sesimiz...

Ve biz “İslam olan insan" dedik ya hani!...
Yarattı, yaşattı insan Altın Sahraları ve yarattığında BSUİ OLUP DÖNDÜ DÜNYA...

SİYAH, SİMSİYAH, SİYAHTAN ÖTEDE ŞAFAK SÖKTÜ SAHRADA ....

Kalbim Bir ve Bütündür... Yaşam kendim olmaya adadığım yolumdur... Ve bu yolda kapılar kalbimden sonsuzluğa açılır...

Bir Tek Dünya'da açılır kalbin mühürleri...
Marifeti budur Dünya'nın çözer şifreleri...
Bir Tek insan yazabilir kalbinin kuranını...
Mucizesi budur kelamın, yaratır tüm yaşamları...
Anlarsan ki kalem, kelam, kaderi yazar...
Mutlu, Umutlu, Barış ile dönersin Dünya olup bu yaşamda...

Yaratan ve yaşatan İnsan...
Dünya olup dönen yaşam...
Ve her anda sonsuzluktan ses veren islam olan insan...

İslam olan İnsan kaynaktır yaşamlara, sonsuz zamanlara, cennet yarınlara ve de evrenlere...

Aha... İşte... Şimdilik bu..

AYNUR FUNDA
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

14.EYLÜL.2019 TARİHLİ İSLAM OLAN İNSAN 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5. AKIŞ

Doğanın kodları mutlaktır ve doğa kendi yoğunluğu ile bütünün kültü olur. Bugün doğaya saygı geçişi yaptık.

Herkes kelamı hak ettiği zaman doğayı hak edecektir. Mutlaka iyi anlayın ki sessizlik sesleştirildikçe doğa kodlanır.

Yapılan her şey bir kodlamanın neticesidir ve yaratıp sesten ya da sessizlikten öte sistemin sahaya indirdiği o sahranın sistemli sayfalanışıdır. Ki bu da yine siyahın rengiyle olur.

Bugüne kadar sizler Rahman’a “Hakk taht” diye baktınız ama Rahman muktedir olan kelamdır. Oraya varan her kim varsa, yaşama varır, yarına varır ve Hakkın kalemi olur. İşte insansılığın insanlığa varışıdır bu. Her varan kendi yolunu bulur ve kendinden kendine ulaşır.

Esir dünyalar var; kendini haketmemiş… Esaretleri o yoğunluğa ulaşmalarıyla sonlanmadı henüz ama bu çalışmalarla Türkiye tohumlamaları tüm zamanları da kodlarken tüm siyah renkli kayıtlar bütünün yoğunluğunu artıracaklar ve yaşamlar kontrol kuracaklar. İşte yaşamak, yaratmak ve yasaları koymak budur.

Eğer sizler halen Gürzi sistem’de Rahman’a ulaşamamışsanız, ölüsünüz. Eğer sizler henüz Rahmi Kalem’i kodlamamışsanız, ölüsünüz. Yolu bulamamışsanız, ölüsünüz.

“Ölüler diyarı” deriz insanın bulunduğu her sahaya… Ama insan netice olarak kendini hak edip, hakk olup kontrol kurduğu zaman, yarınlarda yaşamı hak edebilir.

İşimiz yarına varmak ve yaşamı haketmek ve hakk olup tohumlamaktır.

Önce ölüydük… Ama ölmeye gelmedik, dillenmeye geldik. Dünya planetine ölüp inişimiz bunun içindir. Dünya, ölüler siyahi kapılarından ötedeki ölümlülerin şarkısıdır. Ve çarşısıdır.

Öyle bir çarşı ki ölümlüler öldüklerini anlamadan yarınları sorgularlar. Sonra dillenirler ve öldüklerini anlarlar. Ve yine ve yine ve yine… Sonra yazdığı şu ki “Herkes kendini, kendi niyetini, kendi yüreğini anlamaya başlar ve dillenip dinlenmiş olması dirilmek için başlangıç olur.

“Büyük kök geçiş” işte ondan sonraki safhadır… Yeni dönem mutluluk olacak çünkü insanlık artık dirilme yoluna girmiştir. Mutluyuz çok mutluyuz.

https://youtu.be/QMIts1sbvCw

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

14.09.2019 Tarihli BSUİ(4) Çalışması

Yok bir hasretim geçmişe.

Geleceğe özlemim de olmadı hiç;

Çünkü hep AN’da; mutlulukla, şükürle,

Sevgiyle, saygıyla, itibarla var oldum ben.

“Ego” derler; benden çok uzaktadır.

Çünkü egolu olup “yok” sayılmaktır en büyük korkum.

Nereden gelip, nereye yol aldığımı bilenim.

O, şuradan, sen buradan, ben oradan!

BİR olmaya geldik; bugün bu yaşam sahasındayız.

Görevim, hak ettiğimdir,

Öz Görevimse; YARATIM…

SES verebiliyorsam; Hakk’a Hak olduğumdandır.

Görev sonsuz, sınırsız…

Bir görev biter, bir görev başlar.

Her yolun başında sen ve senden ötede olanlar…

Alırsın hepsini yüreğine;

Sevgi , KERVAN olur; MAHREK’e varır.

Ön yargılardan sıyrılıp, tabuları yıktığında;

Kusur aramayı defterinden sildiğinde;

“Ben” ve “Başkaları” demekten vazgeçtiğinde;

Işığın her ana ulaşır;

Yetkin ve hakim olup İSLAM olursun!

Allah Tahtı’na oturmayı hak edersin ve

O çok özlediğin DÜNYA BARIŞI gerçek olur.

Süper İnsanlık Realitesi Erengül Koç

 

 

 
  Bugün 161 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol