Birlik İlmi
  12.KASIM.2014 BARIŞIN SİSTEMİ (13) 2. AKIŞ
 

12.KASIM.2014 BARIŞIN SİSTEMİ (13)

 

2. AKIŞ

 

Değerliler, bugün burada melik olan İlim Toplumları var. Hepsinin ışığında biz ve bizim yüreklerimiz var. Bilişi tohumlayan İnsan Soyu var bugün burada.

 

Ortak kapıları açtığımızdan mıdır? Hepimizin kapısı ilimdir. Bu kapı birliğin kaydıdır.

 

Buraya gelen her yüce Aklın Tekniği ile gelir. Kimse kimsenin ilmini kontrol etmek istemez ama şunu iyi biliriz ki bizi hak edip dilleyen birlik halinde dillediğinde orada dillenen Birleşik İlim’dir.

 

İlimle dilleştikçe yaşam dilleşir. Zirvelerin sessizliklerinde bizim ilmimiz bütünün gücüdür. Ölüyü dirilten bu güçtür. Kimse kimsenin ışığını kontrol etmek istemez ama bilin ki elimizin gücü arttı. Burada bulunan herkesin yoğunluğu çok güçlü.

 

Çörek yapmayanlar bugün buradalar. Çörek ferdidir. Ben sevdiğim bir kökle o ilmi tohumlarım ve kendime ait olanı yaparım o bana aittir ve bir çörek niteliğindedir. Ama ben bir ekmek yaptığım zaman o bütünündür. Yani, siz her biriniz o bilişi, o yoğunluktan alır kendi kayıtlarınızla o ekmek olursunuz ve bütünü güçlendirirsiniz. Çöreğin ve ekmeğin farkı budur.

 

Dünyanın Uluları, Dünyanın Toplumları ekmekçidirler ama dürümlerinde kapı olamayanlar ve yol açamayanlar çörekçidirler. Sistem, Nizam ve Düzen’in gözü olan insan Aklın Tekniği ile tohum ektiğinde ektiği hakiki kaynak ışıktır. İşte o bilişle çalışır. Yaptığıysa ekmektir.

 

Sizin doğal gücünüz bütünün gücü haline dönüştüğünde özgöreviniz Aklın Tahtı’nda olmaktır. Bugün dünyanın kontrolunu sağlayacak olan ilim Birlik İlmi’dir.

 

Bilgiyi hak edip anlamak yetemez, bilişi tohumlamak da gerekir. Eğer ben bir bilgi veriyorsam ve bu bilgi dürümlerde dilleşiyor ise artık bu bilgi benim değil, bütünün bilgisidir. Doğanın gücü bu şekilde tohumlanır. İkmal tamamlamak bu şekilde olur.

 

Görevi hak ettiğimizde gönüllerin gücü bütünün gücü olduğunda ve biz bizi bize kayıtladığımızda İnsanın Ekibi ertelediği hiçbir şey olmayan bir ekip olur.

 

Ertelemek bir sonraya bırakmaktır. Bir gün sonra yapmak üzere bırakmaktır. O gün zamansızlıktır. Bu nedenledir ki, bu yoğun çalışmaya kaynak olacak olanların ilmi ertelememeleri kesin gereklidir. Sanmayın ki “ben bunu bugün yapmam ama yarın yaparım.” Olan sizin sizi aldatmanızdır.

 

Elimizin Gücü, Bilişin Sözüyle dilleştiğinde orada biliş ilme kaynaktır ve an’da o bilgi akışa geçer. O zaman o bilginin, o anda kodlanmış olduğu bilinir ve o an’da kodlanmış olan o bilgi bütünün gücü olur. Öz görev o an’da olur. “Ben bunu sonra yaparım” diyen ortak zamanda yoktur; bunlar kesindir.

 

İbrahim Soyu Mikail’in Gücü’yle dürümlediği, dillediği bilgiyi akış haline geçirdiği andan itibaren İnsanlık Işığı’yla kayıtlanmış bir soydu. Özgörevi Birlik Tahtı’na gökleri oturtmak değil kodladığı ışıkları tohumlayıp kontrol altına alıp kayıtlamaktı.

 

İşte, izin verdiğimiz ölçüde İbrahim Soyu Dünya Sayfalanışında bizim yoğunluğumuzda ışığını yeniden yakabilir. Ama şunu iyi bilin ki; İnsanlık Ekibi Bütünün Gücü’nü teknik olarak kodladığı andan itibaren yarını kayıtlayacak ve bilişi toplumlar için kayıtlarında dürümleyecek olan soydur.

 

Dini bilgiler sizi kontrol içindir. Çoğunuz dini bilgilerle kaynak oldunuz ama bu bilgiler sizi hasatınızı yaptırmak için kayıtlarınızı kontrol etmek için ve bütünlüğünüzü kaliteli bir çalışmada dürümlemek için değildir. Sizi sizle birleştirmek içindir.

 

Yani, ben bir ışığım ama bu ışık ağır yüktür. O halde “ben bu ışığı ilmimle dürümleyim ve bilişle kayıtlayım” dediğiniz an, İnsan Kapıları’nı kapatırsınız ve kendi yaşamınızdaki birliklerle birlikte çalışırsınız. Bu çalışma sizin sizle çalışmanızdır ama birlik haline gelmek istediğinizde artık Işık İlmi’yle çalışmanız gerekir.

 

Işık ilmi, ilim dediğimiz görev tahdididir. “Ben bir ilim çalışması yapacağım.” O halde mutlaka ışıkla çalışmalıyım. Kalemin İlmi, Aklın İlmi değilse orada yaşam yoktur.

 

Size daha güçlü olarak bilgi vermem imkanı var ama ben size sizin düzeyinizden bilgi veririm ki sizinle yaptığım bu çalışmalarda sizle birlikte yola, yoğunluklara borçlanmayalım. Size geçen çalışmada bunu anlatmıştım.

 

Hepinizin Atlanta Ata Kapısı’na Işık Tohumlaması yapma imkanınız var ama oraya varabilmeniz için sizin sizi kodlamanız gerekir.

 

Benim size verdiğim her bilgi, sizi size kayıtlar ama sizin yoğunluğunuzu bütünün tohumları ile kodlayabilmeniz için semanın sizi dilleyebilmesi gerekir. Dinlemek yetmez, dillemesi gerekir.

 

Benim elim dünya ama yolum akıl olmalıdır ki yaşam sessizleşmesin, bütün görevini tahditsiz biçimde yapsın. Bütün bunları ölçerek yapmaktayım tüm akışlarımı.

 

Size vereceğim bilginin sizi aşmaması gerekir. Size vereceğim bilginin sizin levhinizde tohum ekecek dürümde olması gerekir. Eğer ben size “evim çok güçlüdür, yüreğimdeki değil ilmimdeki bilgiyi bildireyim” dersem eminim ki o bilgi sevgiyle kodlanamaz ve Rabbi Tohumlama kontrol edilemez. Bu nedenledir ki ölüm sonrasında bir borç çıkarılır size.

 

Bu borç hepimizin değil, sizin borcunuz olur çünkü siz o bilgiyi İlm-i Kapılar’dan değil Işık Tahtları’ndan çektiniz ama yarınlara tohumlayamadınız; tohum olarak ekemediniz. Öncelikle bu önemlidir.

 

Verdiğimiz bilgi sizin algılarınız ölçüsünde olduğu zaman artık siz her bir yücenin bilişi ile kodlanmış hale gelirsiniz.

İnsan alıp götürür dünyayı ama Altın Işık’la götürmeleridir.

 

Bugün ben dünyayı Elimin Gücü diye değil, Yolumun Işığı diye değil ama resim olarak taşıyorum. Dünya bana bir resimdir; ışığın kelamı olan resim. Bu resmi ben yaptım. Sevgiyle yaptım. O bir ışık kelamdır ama ben bu resmi bilişle yaptım. O halde ben Rahmi Kuran’da ressamım ama yoğunluğumda, yerkürede Kervan’ım.

 

Ben kimim? Mahrek’im. Hepinizde olmayan ama köklerde olan. Tüm yaşamı koruyan, tüm yaşamı tohumlayan, mahir olan, hakiki olan; haaa diri olan! Ölmüş müydük? Ölmemiştik ama ölmüş gibiydik.

 

Sevgililer, bizim ilmimizde ölüm yokluk değildir. Unutulmak da değildir. Bizim ilmimizde ölüm körlüktür; sadece körlük. Ama bizim ilmimizde yücelen insan köklerini görev olarak güçlendirdiğinde ve gerçek ilmi tohumladığında artık o diridir. Ölülerin dirilişi de budur.

 

Zannetmeyin ki yeryüzünde birçok ölü mezarlarını açıp çıkacaklar ve dürümleyecekler yoğunluklarda kelamı. Olmayandır bu. ama “kıyam” dendiğinde saf yaşam bunu zanneder. Dünyayı ölü diye bilirler. “Ol” dediğimizde ölüler dillenir. “Oku” dediğimizde dürümlenir, “ak” dediğimizde hak eder, “yaşa” dediğimizde sınırları kaldırır; Rahmi Kuran olur, kati olur ve korunur. “Biçim biçim insan var” dedik ya; hepsi bu. Ama bir tek yaşam var; bunu bilin.

 

“Ben geri dönerim”. Ohhh ne iyi, gözün aydın geri döndün. Kulluk bu mu yahu?

 

Canlarım, reenkarnasyon özgeçişte yoktur; kesinlikle. Ama reenkarnasyonun Rahmi Kuran’da kati olduğunu söyleyenler çoktur. Yardım ederler Dünya İlmi’yle kodlanmış olan birliklere ve derler ki “sizi size verelim hadi bakın, izleyin yaşamı.” Yaşamı izletirler.

 

“Bakın şurada şu vardı, görün ne büyük hatalar yaptı. Şurada da şu vardı, görün izleyin ne oldu izleyin” derler. “Sorumluluk sizin olacak bunları hak edip anlamazsanız” derler ve dirilikleri kodlayacaklarını düşünenler bir gün gelir doğarlar yaşama kontrol için bakarlar “biz bunları daha evvel yaşamıştık” diye düşünürler, sanırlar. Aha yanlışlık buradadır.

 

Kimse daha önce yaşamaz. Yaşam tektir; bunu anlamazlar. Bundan daha başka ne diyelim ki insana.

 

Sanırlar ki geldiler, kapılar açılmadı yine gelecekler. Kapılar açılmazsa bir kez daha gelecekler ve bir kez daha gelecekler. Aton Toplumları bunu öncelikle anlatmak istedi. Size gerçeği anlatıyoruz.

 

Dünya yolcuların toprakları değil kontrolllu olarak kayıtladıkları ışık kalemidir. O kalem tek bir kez yazdı. Seni yazdı, beni yazdı, onu yazdı. Bir’i yazdı ama tek bir kez azdı. Bir kez daha yazmayacak; bilinsin.

 

Ben Ana Kaynak’ta İlim Ko olan sayfaları okurken, size bu bilgileri mutlak olarak vermek istedim. Çokları karanlıktadırlar, ışıksızdırlar, yıldızların sırrında kanatlanmaya çalışırlar. “Ol” dedik, öldüler, “ol” dedik, yine öldüler ama “ol” dedik, öldüler. Ölmeleri körlenmeleriydi.

 

Canlarım, Altın Işık insandır. Aklın İlmi’dir insan. Bir dava açtığınız zaman o davanın mutlak olması, kontrollü olması, yerkürenin ilmiyle dürümlenmesi, yere çekilmesi şarttır.

 

Eğer o dava halikse, hakikiyse yaşamda, o dava birliğin davasıdır. İşte o dava Mutlak Kuran’ın Tohumu’dur. O davayı hepimiz kaybetmek isteriz ki birlikler kazansın. Eğer biz o davayı kazanırsak tüm birlikler kontroldan çıkar; bunu bilin.

 

Orta zamanların gücü bugün burada ama yerkürede daha güçlü yoğunluklar da var. Sözüm şudur ki; Kalemin İlmi, Aklın İlmi’yle birlikte tahditsiz İlm-i Ko olan ışıkları tohumladığında artık yaşam hepimizin kapısı olur.

 

“İyi ki buradayım, iyi ki yaşadım” diyecekseniz deyin ama bir daha düşünün. Acaba yaşadınız mı? bir daha düşünün acaba yaşattınız mı? bir daha düşünün acaba halik olup Hakk’a vardınız da harınızı yükseltip kontrol kurdunuz mu? Bir daha düşünün insanlaştınız mı? kimse kimseye insan ışık diye bakmasın. Hepiniz yaşamsınız ama insanlaşmak ilimledir. İlime varmadıkça insanlık yoktur.

 

Ortak ölülerin dirilmesini sağlar. Biz ortağız. Ölüleri diriltiyoruz ama bir ortak diğer ortağı “senden öteyim” diye kontrol etmeye kalkarsa o zaman ortaklık yoktur. Bunun içindir ki biz bu çalışmada her daim ortaklarlayız ve hiçbir ortağımızı kelamdan kopartmaz, kopartmayı düşünmeyiz. Herbirinin kalem olmasını, kaynak olmasını, kendinden olmasını ve ışımasını dileriz. Bugün burada olan her diri bizim ortağımızdır. Otağımızda olur ama yaşamımızda olmayacaktır; bunu bilin.

 

Değerliler, çok konuşuyorum; biliyorum ama kontrollü konuşurum. Ağzımdan çıkan hiçbir kelam kontrol dışı değildir. Hepinizin yaşama inebilmeniz, yerkürede bütüne güç kayıtlayabilmeniz ve kıranın kırılmayacağı bir sayfayı kodlayabilmeniz için ses gerekir.

 

İşte ben o sesi örmekteyim. Bu ses ilmin sesidir. Hepinizin örmesi imkanı olmayan bir örümdür yaptığım ama bu örümü yapmak durumundayım ki Kalemin İlmi tüm insanlığın teknik tahditi ile Bütünün Gücü olabilsin.

 

Ben bu örümü yapmak zorundayım ki kıranın kırılmayacağı bir tahditsizlikte hakikiyetin tahditini kodlayabileyim. Ben sesleşmek zorundayım. Örtüleri açabileyim.

 

Hepinizin yaşama inişiniz, hepinizin tohum ekişiniz, Birleşik Işık oluşunuz şart ama o yaşamı kontrol edecek olan örüm ilmin örümüdür. Biz burada bunu yapmaktayız; bilin. Şimdilik.

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

http://youtu.be/edTwk23c8Fw?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 
  Bugün 95 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol