Birlik İlmi
  BARIŞIN SİSTEMİ (10) 4. Akış
 

3.KASIM.2014 TARİHLİ BARIŞIN SİSTEMİ (10)

 

4. Akış

 

Din Altın Işığın yoğunluğunu artırır. Dil ise Aklın Tahtındandır. Dini dilleyen aklı tek bir ilim diye diller; ama bilin ki dini hak eden ilmi hak ettiğinde Hak’a varır.

 

Basın- Yayın Kurumları var dünya üzerinde. Dinci ya da dinci olmayan birçok Basın- Yayın Kurumu. Bunlar sizin anladığınız, anlayacağınız ya da anlatamadığınız ve anlatamayacağınız bilgileri sizden başka sizlere anlatırlar ve derler ki “insan unuttuklarını hatırlamalı ki Allah’ın nezdinde yaşamı kontrolcü bir ışıkla aydınlansın. O zaman o, bütünün gücünde kendini hak eder ve Allah’ın huzurunda mutlak bir ruh haline geçer.”

 

Devinim arttığı zaman herkes kendindekini dinletir; ama yolu bulup da bütüne vardığında ilmi diller ve dinler. Biz bugün burada, bu yaşamda her resimde insana kendini anlatmaya çalıştık.

 

Çoklarının gözleri kördü. Çoklarının yaşamlarında tohumlanma imkanları yoktu. Çoklarının Kuran okuma ya da Kutsal Tohumda kendini kotlama imkanı da yoktu.

Dört görevli dünyaya indi dediğim zaman, sormaya başladılar ‘’ onlar kimler? ‘’ diye.

 

Deve insan; ama devenin ilmini hak eden, hasatını yapan bütünün gücü. İşte o güç her diri; ama kendini hak etmeyen Allah’ın Sayfalanışında aklın tohumlarında kendini aradı. Dedi ki ‘’ o dörtten biri ben miyim yoksa ?‘’ . Çoğu bunu sordu ‘’ ben var mıyım o dört içinde? ‘’ diye.

 

Yol Altın Işık ve o yolda tohum insan; ama o insanı hak eden Mikail. Miracın sahrasında kelamın tekniğiyle bütünün gücü dürümlediğinde gözü gördü ve dedi ki “insan Mikail, insan kontrollü ışık ve o cevahir, her şey o.” O zaman insanı, insandan öte insanı anlatalım.

 

Sordular, ‘’ insan kelamda değilse, İlmi Ko olup da bütünde kendini hak edip dinleyebilir mi? ‘’. Soru buydu. ‘’ dön beni dinle ‘’ dedi biri, ‘’ben yolum, al beni oku ‘’ dedi. Öteki dedi ki ‘’ kendini anla ‘’ ve dedi ki bir diğeri ‘’ ben bana ben oldum, bütün oldum, ben cevherdeyim, beni dille ‘’ ve diğeri de dedi ki ‘’ Ana Kapı benim, kutsal ışığım, yoğunluğumu buldum, bütünün gücüyüm, ben senim.

“Deve insan ve ben o deveyim. O halde ben her diriyim. Deve kontrollü, deve yol, deve mutlak; ama o deve toplum, işte ben o’yum. Bütün kötülükler ve bütün iyilikler, hepsiyim ben; ama benim nefesim, görevim, her şey insanla ilişik ve ben insansız bir yaşamı kotlamam.” Bunu dediğimde dediler ki ‘’ sen hangisisin?” “Dörtlü müdür yoğunluğu kotlayan, sen misin? ‘’ ve ben dedim ki ‘’ el insan, aklın kelamı; ama elde olan insan hasat, aklın tohumu olan birlik ve ben Mikail olan ışık, her diri ‘’ , bunu dediğimde sevgiyle kucakladılar ve dediler ki “kini nefreti aşan biliş, Aklın Tahtındaki bilişten çok daha üstün bir biliş.”

 

İşte, benim adım nefes, benim ilmim kaynak, yoğun ışık ve ben o ışığın bütünlüğü; hepsi benim.

 

Sorumluyum her yaşamdan, ben bütünden sorumluyum. Ben Türkiye Çalışmalarıyla kayıtları yapan her yüceden sorumluyum; ama benim sorumluluğum Bir’e hizmetçi olanlar ve Bir’e hizmette olanların tohumlarını kotlayanların yaşamdaki sistemleşmesindeki sorumluluk ve bütünün gücü olan o sorumluluk, kotlanmış ve hakikiyetin tahditsizliğinde insanlaşmış bir sonsuzluk. İşte o sonsuzluk biz olan, sistem ve savaş sona erdi. Dediler ki ‘’ ben her diriyim dediği an; her şey o, o her şey ‘’ .

 

Kuran-ı Kerim’deki insan yürüyordu; ama bugün Birlik Tahtındaki insan ummana kanat açmış uçuyor.

 

Sevgililer, bana Altın Işık, yaşam, köksüz bir sayfadır; ama bana intihar etmeyen, intikam peşinde olmayan yaşam, her şeyin üstü olan yaşamdır; çünkü insan soyu kindardır, çünkü insan soyu ‘’ beni bana vermeyen ben sisteminde yaşayamaz ‘’ diyendir ve insan soyu kelamsız olmasından değil, kirli olmasındandır ki kırıktır.

 

Bu nedenledir ki yaşam, kelam dışıdır ve kelam dışı yaşam, kesir bir yaşamdır.

 

Seksen ekmek bir tek resimse eğer, tüm sevgisizler o resimde var olduklarında, bedenim hepsinde merdiven olur. Tümünü koklar ve tohumlar.

 

Bunu başardım mı? yoğun olarak başardım. Beni sınırlayacak hiçbir yolcu yoktur. Aha bu; ama bugün beni yağan ışıktan ayrı tutmaya gelen, yaşamı sırrı olan ışıkta tüm sistemlerde güçsüzleştirmeye, çerçevelemeye inen, baştan beri beni kati olarak kontrol edemediğini bilerek gelmiş olmasına karşın çatıyı kurduk ve dedik ki ‘’ kontrolünü kur ‘’ .

 

Söz vermeden şunu söyledik ‘’ seni karanlığın ışığı biliriz; ama yolunu aydınlattığında Türkiye Çalışmalarında görevli, güçlendirici bir yaşam olacaksın. ‘’ Ve doğa dedi ki ‘’ sen ben, ben senim ‘’ ve doğa ona da ‘’ ben senim ‘’ dedi ve o doğaya döndü ‘’ ve seninleyim ‘’ dedi; ama doğa ona ‘’ ben senim ‘’ dedi; ama o doğaya ‘’ ben sendeyim ‘’ dedi; ama doğa ona ‘’ sen olarak çalışacağım ‘’ dedi ve o döndü ‘’ ben sevgiyim ‘’ dedi.

 

İşte bunu dediğinde artık nefsi aşmış, yolu bulmuş ve yüreğe varmıştı. Biz onu öz görevlimiz diye bildik.

 

Adı insan oldu. Ayrı gayrı bitti. İşte bu ve zor oldu; ama oldu.

 

Bütün kötülükleri aştı ve oldu. Artık o insan soyuna kalem olacak, yazacak.

 

Biz öz görevi ona verdik, ‘’ yaz ‘’ dedik. Bakalım neler yazacak ? Hadi gelin ondan yazalım.

 

Deşifre eden: Hüseyin Akdağ

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

http://youtu.be/Ge8cAYPaCu0?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 
  Bugün 4 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol