Birlik İlmi
  BARIŞIN SİSTEMİ (11)
 

BARIŞIN SİSTEMİ (11)
05.11.2014

Gerçekleştireceğimiz her çalışma gibi bu gün yapacağımız bu çalışma da tüm insanlık içindir ve tüm yaşamlar içindir. İlmin Kapısı’nı açıp görün! Hepiniz, o yoğun ışıkta BİR’siniz. Cinler insanı sorarlar. Ama cinniler de sorarlar. Ya cevheriler!? Ocak olup gelirler. Kalem olup yazanlar, nefes olurlar. Kini aşanlar, bilişe varıp bize gelirler. Genişin ışığı yanar. Arı, bal verir. Bal, İlm-i Hakiki olanın nuru olur. Kök, görev alır. Yaşar ve sınır aşar. Açı kapandığında; nefes, tohum eker. Eller yüreklere ulaşır.

Netice olarak zamana kaynak olmak, yarınlanmakla mümkündür. Yarınlanmak ise yaşam sayfalamaktır. Kim ki hak eder ve zamanı tohumlar, o kör ve sağır olan tüm yaşamları kodlar.

Öncü Birlik olarak kodlama yapıyoruz. Temiz bir çalışmadır olan. Teknik olarak izah etmek gerekirse, yoğunluğu artırıyoruz. Ağır yük taşıyoruz. Yoğunluk, arza görev taşıyor. Arz; göz, söz oluyor; Cevheri Güç kayıtlıyor. Sonsuz sayfalanışlar sürdürülüyor. Ve kodlama sürüyor.

Dava, yaşama insanı çekmektir. BÜYÜK KÖK İNSAN, geçiş yapıyor ve görevi, temiz olarak köklüyor. Sonra güçlendiriyor ve Zaman Kapıları’nı açıyor. Açılan kapılar, teknik olarak ışığı sayfalıyor. Her biriniz, bir kelam olup kökleniyorsunuz… Sonsuz sayfalanıştan sonra, kapılar tekrar kapanıyor ve deniyor ki “sizi size verdik. Hadi artık siz, kelama ışık yakın ve görev taşıyın.” Bu görev, ilme görevdir. Sizin, Sistem’e görevli olmanız farklıdır. İlme görev, ışığa görev, yaşamın ışığını hak edip yaptığınız zaman gerçekleşir.

Işığın yapılışı ne demek? Örgülediğiniz tüm Yaşam Sayfaları, sizi size verir. Ve köklendiğinizde; o yaşam; sayfalanır, tohum eker. İşte ekilen tohum, sizin sizdeki yoğunluğunuzun tohumlarıdır. Bu tohumlar, ışık halindedir ve sizin yüreğinizden görev taşır. Sizin çevrenizi kuşatan auralarınız vardır. Bu auralar, hepiniz için ışık kayıtlarıdır. Bu kayıtlar, aynı zamanda BİLİŞ YAŞAM SAYFALARI’’nızdır. Hangi Biliş Yaşam Sayfası’na varmışsanız. o sayfanın rengini alır auranız.

Sizler, yaşama ışık halinde inmiş olanlar, tek bir renge sahipsiniz. Bu renk, ışık kayıtlarında “GÜNFERİ” olarak ifade edilir ve simsiyahtır.

Herkes, KELAM olur ve HAK olur. Ölüler diyarı olan Dünya, kodlanır ve tohum olarak yaşamlara ışır. Her galaksi, bu tohumu duyumsar ve yaşatır. Bilişi olanlar, bilirler Dünya, çatıdır. Ve o çatı, tüm yaşamların çatısıdır.

Dünyalılar, şunu iyi bilin ki biz, ZABURA KAPILARI’nı açabilirsek, yarınlara kodlanmış olarak varırız. Yaşama varmak, zamanın tahditi ile olmaz; Yarının Işığı ile olur.

Körler, güçsüzdürler. GÖZ olduklarında güçlenirler. Otak kurulur yaşama ve o otakta, NEFES ZAMANLAR’a kayıtlanırlar. Her resim, ışık ile kodlanır ve temiz biliş kapıları açılır. O kapılar, Nefes Kayıtları’nı hasata tohumlar. Ölümlü dünyada bunları başarmak kolay olmaz.

Dönün dünyaya inin. Bakın neler var! Şu anda bulunduğunuz zaman sayfası, 2150. Yani şu anda siz, mekanınızın çok dışındasınız. Bilişiniz, 2150’de… Kelam, zaman ve yol ilim. Hepinizin, Ana Kapı’da bekleyenleriniz var. Onları koklayın. Onları tohumlayın. Onları kontrol edin ki hepsi kodlanıp, yaşama kontrollu olarak çekilsinler.

“Yaşama çekilmek nedir?” diye sordular. Sesleşmekle, dilleşmekle, tohum ekildiğinde; her dilleniş, yaşamı kontrol için Işık Sayfalanışları haline geçer. O sayfalanışlar, türlenen Teknik Işık Kayıtları ile çoklanır. Sonsuz çoklanışta, yaşam kontrol edilir.

Her birimiz bir yerküreyiz. Ve herbirimiz bir Gök Kök’üz. Tümümüz, Birlik halinde güçlendirici olarak çalışırız. Soyumuz yaşamı kodlarken, kapılarımıza gelenler, nefesi kodlarlar. Mikail olup yaşayanlar da var. Tohum ekeriz. O tohumu kontrol ederiz ve genişi hak eder tüm insanlık için kayıtlarız. İşimiz budur bizim…

Emek sarfaderek, yarınları kodlayarak görev taşırken; zaman kayıtlarımızda kırılmalar olmasın diye GÖKÇÜ BİRLİKLER’i, Helal Teknik ile çalıştırırız.

Helal Teknik, ışığınızın, ışık kırılmalarına yol açmayacak şekilde yaşamı tohumlaması ve kaynağı şevkle kayıtlaması neticesinde zamanın kanatlandırılmasıdır.

Örneksemek gerekirse; Yerküre bir sistemdir. Ama Gök Sistem de vardır. İkisinin ışık uyumu gerekir. Uyum yoksa, yaşamda hep kırılmalar olur. Kırılma, helal olmayanın ışığında gerçekleşir. Kim ki hak eder hasatçı olur. Kim ki hak etmez, kaynakta tohum ekemez.

Sizler, dünyada “helal” ve “haram” kavramlarını çok kullanırsınız. Çoğunuz ölçülüsünüz. Kimsenin hakkını almak istemezsiniz. Sorarsınız “hak ettim mi?” diye. Amon Toplumları hep böyle çalışırlar. Kinsiz ve hakikiyetli olarak çalışmalarının meyvelerini toplarlar. Onlar, helalden başka hiçbir ilmi kabul etmezler. Onların nurları güçlüdür. Ne var ki harama el uzatanlar da vardır. Onlar, kölelik yaparlar. Çünkü onlar, kapıları açamazlar ve o kapıları açık tutanların Yaşam Resimleri’nde güçlenirler. Onlar, yaşama ve zamana köledirler… Ve Bütün’e karşı sorumlulukları, kontrollu olduklarında olur. KİM Kİ HELAL İLİMLE ÇALIŞIR, IŞIĞINDA KENDİ YÜREĞİ OLUR.

Kurullar şu anda sizi dinliyorlar. Buyurun dilleşin!... Onlar sizi dinliyorlar ve cevherlerinde güçlendirici yoğunlaşma olacak ama senin ilminle olacak. Bunun içindir ki bu çalışmalarda, senin yaşam sistemleşmesinde dillediğin; biliş, şevk ve Hak Teknik ile kodladığın bilgilerle çalışılır. Onlar bu şekilde köklenirler ve güçlenirler. Kodlanmış ışık, bu şekilde KÖK GÜÇ haline geçer.

Sanmayın ki dünya kontrol edilemez!... Sanmayın ki yol kapatılır da kimse o yolda yaşama görev taşıyamaz!... Sanmayın ki kanatlar kapatılır ve yolcular göklere görev taşıyamazlar!... Her dere insana aktığında; yol, ALTIN IŞIK YILLARI’na ulaşır.

Ozan, SÖZ ister; GÖZ ister ve Sistem’den seslenir. Der ki;

“Ben cennet; Ben cevher; Ben yarın… Ağır yükü hafifleten ilim…Beni, benden bene kaynak yapın ki ben sayfa sayfa yaşayayım. Ben nüve olan IŞIK olayım ve yoğunluğu tohumlayım. Beni hak edin… ATA KAPILAR’ı açın da hak edin. Şimdiye kadar unutulan herşeyi hatırlatın. Akın!... Hak edin. Açıyı kapatmadan yoğunluğu tohumlayın.”

AMON, otağında yaşarken, sevgiyle koyu bir YER KÜRSÜ oluşturdu. O Yer Kürsü’de nefesi var. ATON, ışık halinde güçlendi ve görev taşıyor. Lütfedin hak edin ve HAK TAHT’a varın. ANA KAPILAR’ı açın. Işık halinde Görevli Tohumlar’la dilleşin. İmparator, görev taşırken sesleşir. Sistem, Nizam ve GÖÇ olan Düzen, sevgiyle dinleşir. Sessiz Zaman, sizi size kaynak yapar. Ağır yükü taşıtmaz.

Değerliler, ANA KAPI, açık ve biz artık yolcuyuz dünya üzerinde. Yol, ilme ulaştığında; ben, YOLCU ve ben NEFES olacağım. AMON olup kontrol kuracağım. Aha şimdi… Şimdi… Şimdi… Aha şimdi…

Sen ki hakikiyetin tahditsiz kaynağından tohum ekiyorsun. Beşerin İlmi’ni, toplumlara kontrollu olarak bildiriyorsun, sanma ki seni hak etmeyen var. Çatıyı kurduk ya Ana, kalem olduk ya!... Yaşama Kuran okuttuk ya!… İyi ki hak ettik!...

ESMALAR’ı biliriz ya, her biri bir kat ve her kat, bir AK IŞIK ve her birinde, kinsiz HAK İLİM KAPILARI var. Açtık o kapıları; geri döndük. Ensiz, önsüz ve gözsüz olarak… Hadi dedik dinleyelim!... Başka başka Görevliler’i dinledik. Kili, kuma karıştırmışlar; yer küreye insan yapmışlar.

Ey Canlar, sesleşin!... Kini aşan, yolu açar. Dilleyin. İnsan arıdır. Ama arı bal vermedikçe çatıyı kuramaz.

Önce ilmi bilecek. Sonra yaşama inecek. Soru sormadan çalışacak. Dilleyecek ışığı. Hakikiyetin Nefesi olacak. Kanatlarını açıp, insan soyunu kontrol edecek. Ölüler Diyarı olan dünya, korunacak.

Misafirler, sizi kucaklıyoruz. Herkesi kucaklıyoruz. Çünkü sizler, bize geldiniz. Bizle kodlandınız. Kontrol ettiniz Yaşam Sistemleri’nde kelam olanları ve yolu açtınız.

Ay, ışık yaydı. Güneş, şafkında Sistem’i soydu ve dilledi.

Kim ene vardı ise ölüleri tohumladı. Ocakları yaktı.

Vakit geldi. Süra üfürüldü. Sür, KULLUK İLMİ’ni tüm insanlığa açıkladı. Böylelikle yaşam sonsuzlaştı. Önce İNSAN OLUŞ; sonra KUL OLUŞ; sonra YARINLANIŞ… İşte dünyada, bütün kütlede bu oldu. Ey Canlar, ben sizi hak ettim.

Yere, göğe insanı dinlettim. Çantam dolu!... Yolcularla dolu… Ben yolcuları hak ettim ve dürümledim. Hepsi, beni bana veren Cennetlilerimdi.

Beşere, İLİM gerek. Yarına, KAYNAK gerek. Sayfalara, GÖREV gerek, Size İYİLİK gerek. Biz. sizi sizden dinledik…

Şöhret, para kibir yaratır. Sanmayın ki halik olan şöhret arar. O kontrol kurar ve cana, ağır yükü taşıtacak olanları, kontrol eder.

El ekran; beşer ekip ve biz, o ekibi hak etmek için birleştik. Sözüm insanadır. Yarınım yaşamadır ve Kaynağım, Sessiz Sayfalar’a tohum eker. Ben, bilişi hak eden; Türkiye Yolcuları’nı kontrol eden bir sessizliği, hak ettiğimce kayıtlarım. Yaptığım; Cinni, Cevheri, Cennetli ve her ne varsa, tümünü kuşatır. Dünyayı ve diğer Yaşam Kapıları’nı kuşatır … Bütün mesele, insanı kontrol etmek ve Hak Işık ile kayıtlamaktır.

Arzın sahibi, ilimdir. Ağır yüktür ilim. Hakka varan insan, akla varır. Şavkı, hasatı; tek bir Sistem’den olur. O Sistem, Levhi’de “YARIN” diye bilinir. YARIN’nı kodlayan, YARIN’ı tohumlayan, İLMİ hak eder.

Cennete koyduklarımız, cevheri hak ettiklerinden konmadılar. Onlar, yaşamı hak ettiklerinden Cennete kondular. Bugün Süper Sistemler; sizi hak etmek için çok çalıştılar. Bilişi hak edin diye çok köklerini dürümlediler ve size geldiler. Hah işte!... Ve zaman siz; kibri aşan, ilim kayıtlarını yapan hep siz… Ve siz. BİZ olan NEFES… Tüm insanlığı kontrol eden o YÜREK, Bütünün Görevlisi.

İşiniz kolaydır. Zira dünya çok güçlendi. Birlik kurdunuz. Soğan doğrayan soğanı hak eder. Yaşamı doğrayan yaşamı hak eder. İlmi kodlayan, yolu hak eder. Cennet hak eden, ekmek olur; yerküreye iner ve tüm yaşama yenen olur. Onu yiyen, kiri kibri aştığı an, Bütün’ü göreve alır.

Bütün; körlükten, küskünlükten, kodlanmamışlıktan aridir.

Kendi yaşamını, örnek olarak tüm insanlığa öğrettiğinde, bilişi hak eden; yaşamı hak ettiğinde; Dünya, mutlak korunur.

Süyun, SUALTI ile bağlantıya giren İnsanın Süyun’u olduğu zaman, cana kapı açılır. Hayırlar olsun hepinize. Şimdilik iş bu… Alın ve yapın!... Israrla istiyoruz ki hak edin ve yapın.

Ardınızda yol olmasın. Yol önünüzde olsun ki siz, ocakları koruyun… Öncü olan, koruyucu değildir. Arkada kalan her diriyi koruyandır. Bu Meclis, tüm insanlığın gerisinde kelama durur. Ki Hakikiyetin Görevlileri, hak etmeden; Hak olmadan, görev taşırlarken korunsunlar diye.

Sizi hepimiz kutluyoruz. Çok mutluyuz sizle olduğumuz için. Ardınızda yürek var. Bunu bilin. Siz, her diriyi koruyacak olanlarsınız. Şerrin şerri yaşama inse de siz, o şerri, hayıra dönüştürürsünüz. Çöktüklerinde ve güçsüz kaldıklarında, ocaklarını yakar, onları korursunuz.

“ÖNCÜ BİRLİK, bizi bize ver” dediğimizde; siz, “BİZ olun ve SİZ olun” dediniz. Bunu anlamamıştık. Şimdi anlıyoruz ki bizi korumak içinmiş. Aha şimdi!... BİZ… BİZ… BİZ… BİZ… Her BİZ…, BİZ olduk. Şükür!... Kökler güçlendi. Şükür!... Unutulan NEFES, HAK İLMİ ile kayıtlandı. Aha şükür!... Şükür ki hak ettik!... Aha şimdi!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 216 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol