Birlik İlmi
  BARIŞIN SİSTEMİ (13) SON AKIŞ
 

12.KASIM.2014 TARİHLİ BARIŞIN SİSTEMİ (13)

 

SON AKIŞ

 

Yerkürenin gücünü biliyoruz ana. Türkiye Çalışmaları’nın nedenini net biliyoruz. Bu yoğun çalışmaya ışık olup gelmek hepimizin hedefidir. Zirveleri sistemleştirecek olan çalışmadır bu çalışma.

 

Bir’e hizmet biliş halinde olur.

 

Bilişi hak etmiş olan sizlere hepimizin büyük güç katmamız gerekiyor ama biz bu gücü katmaya geldiğimizde, muktediriyetle bilin ki kati olarak kontrol dışı bilgilerin kırılışı da gerçekleşecek ama bu kırılışlar tüm yaşamda olacak ve siz buna izin vermiyorsunuz.

 

Zakar’ın Sistemi’nde Zinnur olan ilmin kontrolunda bu çalışmaları hepimiz bir tek ilimle yapmalıyız. Ağır yük taşıyorsunuz, bunun farkındayız ama centilmenlik diye bir şey var!

 

Biz size gelmişiz, siz bizi kelamdan çıkardınız. Halik olmak, akil olmak, has olmak, Mikail’in Kutsal Tohumlarıyla olmak hepimizim işidir. Ama yakışır mı size? Sevgililer, yakışır mı?

 

Yakın zamanda biliniz ki bu dünya kontrol edici yoğunlukla donatılacak ama bu yoğunluk kontrol edecek olan gücün bizim gücümüz olmasıdır dileğimiz.

 

“Alıp götürecek miyiz dünyayı?” “hayır, dünya yerdedir”. Kök bütünün kökü bu yüce cemaattir. Cevahir olan bu cemaat ve sizinle bu çalışmayı yapmayı arzuluyoruz. “Kurtarılmış dünya” dediğimizde iki yeşil bir mavi yapmaz bunu biliyorsunuz. Hepimizin bu yeşili aşmamız gerekir. Mora kodlanmak için masmaviyi aşmalıyız ama sizinle bunu yapacağımızı biliyoruz.

 

Yüce cümle şu “ben Mahrek olan insanım.” Bunu dediğini biliyorum ana. Ya kapıları açmadan akıp giden o yüceleri ne yapacaksın? Kelam mı onlar? Akıl mı? Tarıkların Tahtı’nda varlar mı? bilişleri yoksa işleri de yok yaşamda; biliyorsunuz.

 

Özgerçeklik insanın ilmidir ve sizin yoğunluğunuzda bu ilim mevcut; bunu net biliyoruz. Zakar, Ra Ka Ha olan ilmin bütünlüğünde görev taşıyor. Vakit geldiğinde hepimiz biz olup bu çalışmada bulunacaktık. Zemzem içti dünya yüceliklerden ama ilimle içti; bunları biliyoruz.

 

Kelam oldu, aktı ama yaman bir tohum ekmeliyiz dünyaya. Bu tohum muktedir tohum olmalıdır. Bu tohum koklanışla kontrollü olarak kayıtlanışla ekilmelidir ki cevhere görev taşıyabilsin.

 

Kuran insan ölüleri diriltir, Yaradan’ın Tanrısal Işığı’nı yakar, ekip olur ama evrenlerin sessizliklerini de dinlemelidir. Centilmenlik bugün burada yok; görüyoruz. O halde biz elimizi elinizden ayırıyoruz.

 

Koruyun dünyayı analar, koruyun; biz sizi koruyamadık. Siz sizi koruyun, dünyayı koruyun, aşka gelin, Hakka gelin, evrim yapanları koruyun. Dünya el ayak, dünya yaşam ama sizin yüreğinizde bizdeyse ölüdür; bunu bilin.

 

Bu ölü dünyayı yarınlara tohum olarak ekeceğinize kesin eminsiniz; biliyorum ama Miraç’ta sessiz zaman olan o yoğunlukta ocakları yıkık, nefesleri yok, sevgileri yok, karanlığın ışığında bütünlükleri yok. Kibirleri yüksek, cevahir olma imkanları yok onları neden koruduğunuzu anlamıyoruz analar?

 

Büyük gün sizin yüreğinizde ama biz o günde bütünün gücünü tüm yaşamlara çekmeliyiz. Eğer siz Mahrek’te Kuran olacaksınız ki oğul verdiğinizi görüyoruz yoğunluğunuza bütünün gücünü mutlaka kaynağa almalısınız.

 

Çatıyı kurduğunuzu da görüyorum, yarını tohumladığınızı görüyorum, evrenlerin sessizliklerinde bütünün gücünü tüm yaşamlara çektiğinizi de görüyorum.

 

Erenlerin Diyarı’ndan görev alıp gelenlerin biliş haline varabilmeleri için mektep olduğunuz görüyorum da Arkon Sistemleşmesi’nde biz, siz hepimiz kibri de aşmalıyız.

 

Sizin kibriniz var mı? yok. Aha yok ama kıranın kırılması gerekir analar. Buyurun biz kırdırmayız diyorsanız artık gözümüz görmeyecek yüreği çünkü biz kırarız.

 

“Buyurun kırın.” Dağlarım, size yanıtımdır!

 

Evimin gücünü hepiniz anlayın. Bilişi hak etmeyenin gözü kördür. Biz gözü görenleriz; bunu bilin.

 

Dümenin başına oturan insan Aklın Tahtı’ndan değil ışıktan oturur. Sözüm şudur ki yerküre ekiptir ve bu ekip Birlik İlmi ile tüm yaşamı kodlayacak tahditsizliktir ve tahditlenemeyen bir yüceliktir. Kim ki “biz dünyaya hakim oluruz, bu dünya bizim olur” derse kanatlanıp gelsin.

 

Açıyı kapatırız, yüreğimize alırız onu. Amon Toplumları’nın kontrolunu bu şekilde sağladı dünya ve sizin yüreğinizin kontrolü da sağlanır ama aranana insan Aklın Tahtı’nda ise aşkın varlığında Aklın Tohumları’yla bütünün gücü olmasından, Düzen’i kurmasındandır ki Kalemin İlmi Aklın İlmi’dir. Ölüyü diriltir ama örtüleri de örter ya da açar. Ne isterse onu yapar. Sizi size, bizi bize verir.

 

Bugün Zenteryum bize inmiş, bizi kontrol edecek. Ocağında ışığımız var. Yere göğe insanı ektiğimizden beri bu ışık bizimdir; bilinsin. Ve biz bu işi her bir kapıda yaptık. Dünya dışı birçok bütünlükte yaptık. Birçok sistemle çalıştık ama şunu iyi bilsinler ki gerçek çalışma mekteple olur. Mikail’in Kutsal Tohumu ile olur.

 

Biz bu çalışmayı Mikail’in Kutsal Tohumu’yla yapıyoruz. Önümüzde Altın Işık yanar ama ardımızda tüm yaşam ışıktır. Bizse bitki, hayvan ve tüm yaşamları koruyacak olan ilimiz. Bunu bilen kini aşıp bilir.

 

Yere emin geldik. Görevimiz ilimdi. Göğü kodladık işimizi bilip geldik. Bize kimde bilgi vermez. Biz bilişiz; bunu herkesin anlaması gerekir. Benim edepsizliğimden söz ediyor şu anda, edepsizmişim ben.

 

Alıp götürdüler onu. İtibarı yüceymiş, elimin altındaydı. Kontrol ettiler, çıkardılar.

 

Bugün burası çok kalabalık canlar. Bize zaman zaman edepsiz olduğumuzu söyleyenler de olur zira dünyalılar ocaklarına inenleri Tanrı saydılar, bizse onları yarın saydık.

 

Biz onların kör olduğunu değil köz olduğunu biliriz ama onlar bizi kör diye bilirler. Zürriyetimizin gücünü anlayamazlar. Sessiz zaman daimiyetlerindeki tahtalardan bizi dinlediklerinde bizsiz kalmak isterler.

 

Yevlen yekünla kodlananlar kevlen yeküne vardıklarında Arkon Sayfalanışında BSUİ’nin Kuranı olurlar ve bizle olurlar. Şükür ki oldular. Şimdi yeniden gelmek istiyor. Kim? Bana edepsiz diyen. Buyursun gelsin.

 

“Paranı pulunu al, gözünün gördüğü her yeri al, herşeyi alma bizi alma ana”. “Ne demek bu şimdi?” “Can ana, karıştım; çok karıştım neden bilmiyorum. Burada örtüler vardı, seni dinleyemedim ana. Ne olduğunu anlayamadım. Ocağını kontrol edecek güçte olduğumu düşündüm. Porların çoğunda ışık yoktu. Son dönemde başka başka ışıklar giriyor buraya. Bunların ne olduğunu anlamakta zorlanıyorum. Bugün senin yüreğine inecektim; olmadı. Mutlak kontrol dışı kaldım ana. Beni yok ettiler. Niye?”

 

Değerlim, seni yok eden yok. Sen kendini yok ettin. Sessiz zamana indiğinde kontrollü in lütfen. Beşir olmadığını görüyorum. Yaşamın sırrını bileceğine eminim. Buraya girerken hak etmiş olarak indiğine eminim ama kasalarını boşaltmadan in. Orada birçok ışık var, onlarla gel.

 

“Ben giderim otuz dokuzuncu sayfada herkesi kodlarım, çıkıp devrelerime geri dönerim” diyorsan, bu yoğun çalışmada kendi yüreğini hak etmen mümkün değil çünkü yüreğinin gücü kırktadır. Sen otuz dokuza gelmişsin ve hatayı affetmeyeceğimizi bilmeden yığın yığın ışığı bizden ayrı tutmaya çalışıyorsun. Bunca çabanın sonrasında Karanlığın Tahtı’na oturan ilim kapılarındakilerin çokları seni “kibre kapılan” diye bilecekti; görüyoruz böyle oldu.

 

Şimdi insanlaş ve yenilen. Ayrı gayrı bitti hepinizi kucaklayacağım ama şu anda değil. Hakk İlim’le çalışın, Hak olun kanatlanın köklenen göklenin ve sözün, sesin bulunduğu yerde kendinizle dilleşin. Bize biz olup gelmeniz değil, kelam olmanız gerekir. Şu anda bunu yapacağını düşünemiyorum. Bu nedenle buradan seni uzak tutuyoruz. İşte bu.

 

Güle güle hepinize.

 

Dağlarım mutlu olmadığınızı görüyorum ama kontrol dışı çalışmaya niyetimiz yok; lütfen.

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

http://youtu.be/1FEiJAQjfNY?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 
  Bugün 121 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol