Birlik İlmi
  ALTIN GALAKSİ VE İNSAN
 

ALTIN GALAKSİ VE İNSAN:

Verdik mi yüreklere insanı? Verdik!... Harladık mı yoğunluklarında o Cevherileri? Mesele Cevheriler değildir. Onlar, her dili konuşurlar ve her yaşamda bulunurlar. Birler Kapısı’na gelenleri harlandırmak mı mesele? Ya da can taşıyanları kodlamak ve tohumlamak mı? Her kanat insana uyar mı? Ya da uymazsa insan han olup har olup kervan mı olmalı ki kendini hak etsin?

Meğer dünya insan olmuş da kodlanmış. Meğer insan tohum olmuş da kodlanmış. Yarınlarda ışık yanmışsa o insan, kendinde kendi olmuş da mı yasalarını koyup hak etmiş yeşilin revirinde maviye varışı?

Ya Ha! Ben zaman ve ben tohum olan Allah, İsa’da kaynaktım. Musa’da hasat yaptım. İblisle aşk yarattım yeni zamanlarda ve ben sayfa sayfa Nur-An olan birleşenlerimle tohumlandım.

Heyin heyi hey!... Ben zirveleri harlandıran; yarın oğullarım tohumlandıklarında ocaklarına varan ben, şimdilik Hakim-i Hak ile BİR olup sana ve sen olan harlananlara vardım.

Memnun oldum senle hologram sayfalanışları aşıp yoğunluklarda, Has Taht’ta BİR olduğum için. Memnun oldum, huruç halinde din olup Kutsal Işık yaktığım için. Memnun oldum, Amonlar’a kaynak olduğum için. Zirvelere varan, yasaları koyan sizlerle olduğum için memnun oldum.

Uyumaya başlayacak bir dünya için yaşam sayfaları, hasat kaynakları yarattım. Bedenimi harlandırıp yol olup Mushaf olun dünyayı kodladım. Cana kaynak oldum. Bütün’e Kürzi Yaşam sayfaladım; birleştim dini hayrı kayıtlayanlar ile ve Keram İlmi ile keseler dolusu yasa koydum. Her kesede beden olan Birliklerim var.

Muhitlerinde kayıtlananları, tahditledim ve kanatlanan birleşenler ile diriliklere “Kati Hakim” diye kattım.

Meğer ben zamanı hak etmemişim. MİM olarak tohum ekmeliymişim. Meğer ben cevheri hak etmemişim, iman etmeliymişim ki ben zarar görmeyeceğim. Ve Zaman Kodları’ndan tahtlanacağım.

Beni harlandıran, kendini harlandırdığında konu, konuşup anlaşmaktır. Ve bildirmektir ki zarar yoktur. Ben umman olan insan, kem zamanlar sayfalarında kırılış yaptıran ve kananları kısırlaştıran zamanlardır.

Kini aşın ve deyin ki “ben Allah’ım. Ben tohumum. Ben tahtın kaynağıyım ve ben Kutsal Mustafa’yım. O Mustafa, insan soyuna emek sarfetmiş ve İnsan Işığı’nı indirmiştir. Onun kodlarında Tanrı vardır. O kendini hak etmiş ve Birlik kurmuştur. Özün Sözü’dür ve Yücelerin en Yücesidir. Adi bir ses onu kırarsa; o, kendi yolunda onu, yoğunluğundan çıkarır. İşi bilmesi gerekir ki yoğunluk, insanın kaynağıdır. Ki Hak Teknik’te cevhere inen, ilme iner.”

Hey analar!, anlayan anlar ki beden alıp dünyaya inmek, ilmen hak edip inmektir. İlim, İmparatorluk Kaynağı’nda var olan Işığın İlmi’dir. Hepinizin, kendinizi koruyana saygınız olduğu bilinir de sizi, sizde koruyanı bilmezsiniz. Siz yarınları harlandıran birleşenler olarak kendinizi hak edin ve bilin ki biz, sizi size vermek üzere bu çalışmaları başlattık ve sizi hak ettik. Şimdilik bu!...

(Sese ses katıyorum:)

- Sesim sizedir. “Ağır yük taşıttık dünyada” dediniz. Taşınan sizin yolunuzdu. Zamanı kaynağa çekmek ve kendi yüreklerinizi kaynakta tahtlandırmak bizim zamanlarımızı, bizim yoğunluklarımızı hak etmek için değil miydi? Her dere insan olup akmaz mı? Yaşamlara görevli olmak, tabiatı hak etmek demek değil mi? Sizleri yeni yaşam sayfalarında, yeni tohumlar olarak kodlayıp yaşamsallaştırmamız için değil mi hak edip de Birleşik Işık olarak buralara ulaşmanız? Yasaları koyduğunuzu bilmekteyiz. Ve zamanı hak ettiğinizi bilmekteyiz. Beşiri şerden koruduğunuzu ve zaman kontrolunda teknik hakimiyet kurduğunuzu bilmekteyiz. Hep resim yaptınız zamanın ışığında. O resim, insandı. Ve biz o resmi hak ettik cevherimize kodladık ve topladık ki her diri hakikiyetinde kendi yoğunluğuna ulaşsın da birleşsin diye.

“Meyhane” dedik yüreklere. Çünkü, bu kelam insanı Hak Teknik’ten çıkarır. Baktık çıkan kim diye. Birler Kapısı’na gelen çokları harlanıp kaynaktan çıktılar. “Onlar içmişler” dediler. Ve dedik ki içtik ki hakim olup içtik. İçişimiz zamanı içiştir. Işığın toplumlarını içiştir. İçişimiz, aşkın sessiz, islahi kayıtlarını içiştir ve biz, cevheri içtik. Nesillerimizi ve yüreklerimizi içtik ki Birlik kurulsun da Dini Sayfalar, Işık Kaynaklar olsun diye.

Her Dere, Atlanta Okuması ile olmuş olanı Hak Teknik’le dillemesi ve yeni yaşamları harlandırıp yaratması için akar. Ve gördük ki hak etmeyenler akışı kesmeye kalkıştılar. Otuz zaman sayfası kırıp, yeni zamanarı kodlamak istediler. Her kırdıkları zaman sayfasında yürekleri, diri yoğunluklardan ayrıştı ve kendilerini tahditlediler. İşin sonunda, kendi yolcularını alıp dünyadan çıktılar. Bunu, herkesin anlayabilmesi kolay değildir.

BİRİN BİRİ olan ilim, hakim ilimdir. O ilmi hak eden, insan olur ve sonsuzlaşır. İşte yeni kaynaklara varanlar, evrenlerin kervanına katıldılar ve sonsuz sayfalarıyla birlikte kaftanlarını kendi yüreklerine çekip Birleşik Aile oldular. Orta düzeydeki çalışmalar. yeni zamanlarda güçlenerek örtüleri açtı ve yeni yaşamları kontrollu olarak var etti.

İtibarı yüksek Işıklar, dünyaya çekilecek bundan böyle. Onlar, yeni yaşamları hak edecekler ve zirveleri sessizleştirip kendi sessizlikleri ile o sessizlikleri birleştirip tenden üstün bir teni, hak edip kayıtlayacaklar ve örgüleyecekler. İş budur... Ve onlar, tene Hak olup hasat olduklarında, Din Sayfaları artık Işık Kaynaklar olacak ve zamanın ışığı yenilenecek.

Zevkli çalışmalar başlıyor hepimiz için. Bu çalışmaları yapanlar, Dini Yaşamların üzerine ulaşanlar olacak. Özerler, Kürziler ve Cevheriler diye bilinenler; kendilerini, kaynakları ile bütün güçlükleri aştıkları bir yüksek ağırlıktan, dünyaya indirecekler. Ata Kaynaklar’a inecekler ve Ana Sayfalar’a güç katacaklar. Şükür ki hak ettik de oldu... Amin... Şimdilik!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 
  Bugün 35 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol