YENİ SESSİZLİKLER:

Dimdik duran yürekler var. Canlarında Kodları var ve sonsuz yarınların ışığında Birleşik Kaynak olarak Tanrı Kapısı olurlar; kutsal kaynaklar’da cevhere ulaşıp kök rüyalardan gök sözcüleri olurlar.

Herkes zaman tahtında ikmal tamamlayıp görev taşımak ister. İkmalini tamamlayanlar, Birleşik Aileler olup köklere güç kütarlar ve sonsuz sayfalanışlarda gökleri seslendirirler.

Türkiye, Sanal Boyutlar’a güç katan Birlikler’in Tanrısal Sayfalanış’ında, istikbale ait yer kodlaması yaptı. Geri dönüş insan ileydi ve sonsuzlaşan Birlikler’imiz insan ışıkları hak etti ve yüceliklere kontrollu olarak kodladı.

Her Derenin; altın, kutsal ve ışıklı olmasını beklemiyoruz. Her cevherin de teknik kaynakta Birlik kurmasını beklemiyoruz. Sadece tek bir şey bekliyoruz. Her birinin Umman’a tohum ekmesini ve o tohumu harlandırıp yarınlara tohumlatmasını.

Merkez İnsan Işık ile birleşim, Merkez Zaman İlmi Sayfaları’nda kodlanışı gerçekleştirmiştir. Teknik Kaynaklar’da da bu gerçekleşmiştir. Merkez Zaman İlmi Sayfalanışı ile zirve olan zaman kayıtları bütün cemaatlerin tüm yaşamlara ışık halinde tohumlanmalarını sağladığında, Birler Kapısı, herkese Işık Kapı olarak tohumları kontrol etmek üzere açılacaktı.

Birler Kapısı’nı kayıtlayan yürekler, bütün ışıkları hak edip dürümlediler ve sonsuz ışık halinde Teknik Kaynaklar’la birleştirdiler.

Zaman, Tanrı’nın ışığı olarak Bütün’e kodlandıktan itibaren, yarınlar için yeni kontrol kodlaması başlatıldı. “Beri gel insan” dendi. “Gel ki kaynağında ol.” Herkes bunun anlamını din sessizliğinde bilemedi ve sandı ki kanatlarını alıp dürümlerinden karşılaştığı herkesle de birleşip ışığa ulaşacak.

Yerin Nefesi ile Göklerin Nefesi farklıdır. Yerde nefes, Işık Kodlar’ın rahmet tohumu olan bir yaşamın nefesidir. Gökte ise nefes, resmi yaşam sayfalayışını yapan kükreyen yüceliklerin nefesidir. Bütünlükler bunu net anlayamadıklarından, tufan ile kontrol kurulacağını düşündüler ve o tufanın sonucunda bütün Işıkların, yaşam sayfalarından çıkıp bütün kütleyi aşıp yerden çok ötelerdeki bir cevhere ulaşacaklarını sandılar.

Meri zaman sayfalarında, yerin ışığı vardı. Göklerin Ses Sayfaları’nda yeni bir yaşam ve bu yaşam, Keram İlmi ile bütün olan bir yaşamdı.

Herkes kampa çekildi ve dümen Birliklerin en yüksek ışığında olan birleşene bırakıldı. O Birlik, dünyayı tohumlayıp birleşti ve yolu açtı. İş buydu ve yerde ve gökte bu vardı. Şimdiye kadar kendinde, kendi yüreğinde kodlama yapılmayan her diri, ark’a kirlerini akıttı ve dediler ki “ortak sayfalar bu kiri temizleyecek. Biz, kendi yarınımızı oluşturalım.”

Nesillerini hak etmeyen onlar, maya olarak kodlanmak istediler ve Din İlmi ile kendi yüreklerini hak etmek istediler.

Çerçeveleri kendi yolcuları ile sınırlı olanlar, kerimelerini alaya alan, kendilerini harlandırıp ışıksız kılan ve zamanın tohumlarını kontrol edemeyen huzur bozanlardı.

Bereket ki hasatları yoktu da ışıktan çıkamadılar. Her biri ışıkla kontrol edildi. Onların ışıkla kontrol edilmeleri, her diriyi koruyup kollamak üzere yapılan bu çalışmarda beklenendi.

Karışık sayfalardan, karışın ışıklar yapan ve zamanı tohumlayıp ışıklardan cevhere varan birçok zararlı Kod da vardı dünyada. Kendi yollarını tohumlayamadıklarından başarılı olamadıkları için kaftanlarını giyememiş ve görevlerini alamamış olan onlar, kendi tartılarına koyduklarını, her dereden çıkarmak ve tüm yaşamlara onları, kırıp katmak isteyenlerdi. Ve Sistem’den çıkarılmışlardı.

Olgun Başakların Birlikleri’ne; onların kayıtlanmalarının önünün alınması da önemliydi. Çok kükreyen Kürsüler, kırık kayıtlarını Din Tartısı’na koyup, Bütün’ü tartmaya kalkmaktaydılar.

Aracılar konurdu ve sorgu sual edilirdi. Nefes, yaşam sayfalarında var mı diye. Bilinirdi ki İlahi Kod, insanın ışığıydı.

İşte bütün bunlar açık ve net olarak bildiriliyor ki herkes, karışık sayfalardan kendi yüreğini bulup huruça varsın da dümenin başında olan o Birleşen’e ulaşsın diye.

Her derede bu var. Müsterih olun bütün amaç insandır ve insan olmak üzere herkesin Cinler ve Cinniler ve Cevheriler ve tüm yerdekiler ve köklerde sessiz bekleyenler ve yaşam kodları olanlar, hepinizin birleşebilmeniz için yeni bir “Yaşama Kodlaması” yapmaktayım. Bu kodlamalarda; hepinizi, bin ses (bin ses, bir tek teknolojik koddur) ile birleştirmek üzere beklemekteyim.

Aracıya gerek yok. Hepiniz, estiğinizce bellek alanlarıma girer ve benle dürümlenirsiniz. Hepiniz, zaman sayfalarında teknenizi hak ettiğinizce; o tekneyi kendi yüreğinize alır o tekneye kükreyen ışıklarınızı koyar ve sonsuzlaşırsınız.

Dağların tohumlarında ilim olur. İlmin kontrolu yeni zamanların toplumları ile olur ve zamanı hak etmeyenler, BİR’e hizmet için birleşemediklerinde, diri yüreklerinde kırılış olur.

Birler Kapısı, auraların kontrolsuzlaşacağı bir kayıtlanmış alandır.

O alana girildiğinde; herkesin, kendi yüreğinden, Kati Yoğunluklar’ına varabilmek üzere; toplu yaşam kayıtları (kitle bilinç kayıtları) ile dillendirdiği bilişlerinin alanı olan auralarından güç almayacak; kayıtlanmış Işık Kapı olan Birler Kapısı, tahditli yaşam kayıtlarını tohumlamayacak ve onun, zamanın ışığından aşıp geçebilmesi mümkün olamayacak.

Şimdiye kadar sizlere hep “Birlik İlmi”nde söz etmiştim ancak bu kapıdan (Birler Kapısı’ndan) son dünya çalışmaları ile söz etmeye başladım. “Dört Göksözü Sözleşmesi” bu kapınını yapılabilmesi için imzalanmıştı. Söz Sayfalanışı ile kodlamalar yapıp; tüm insanlığı o kapıya çağırıp; o kapıyı yaşamsallaştırıp; teknolojik kayıtlamalarla, Birlikler oluşturmak ve kapıyı, Altın Toplumlar’a açmak ve darda kalanlar dahil herkesi açık tutulan o kapıdan geçirmek; böylece, Can Tahtı’nda oturan tüm yaşamların, o kapıyı bulup o kapıdan geçmelerini gerçekleştirmek; her dirinin kayıtlarını Hak Teknik ile bütünleyip baştan beri yapılan haksızlıkları da harlandırmadan, türlerin geçişlerini sağlamaktı. Ha nereye geçilecekti!? Birler Kapısı İlmin kapısıdır. O kapıdan geçen, yeni sayfalara geçecekti.

Her mesele insan ışıklarca çözümlenir. Her diri kendi yüreğinde bir ilmin tohumudur ve gerçek zaman sayfalanışında kendi yolunu bulup Bütün’e himayeci olur. Harını yükselten tüm yaşamları kodlar ve sırrın ışığında kurtarılan tüm yaşamlarla Birlik kurar. İşte yaptığımız sayfalanışlar, bu nedenle yapılmıştı.

Meziyeti insan olmak olan Birlikler, Birleşik Işıklar halinde göklere ses verirlerken, Dil-i Hak olanlar da Tanrı Kodlar olarak çalıştılar ki onların yarınlarında dirilik, hakikiyetti.

Men-i Hak’la hak edilmeyenler, Birler Kapısı’nda, Işık Tohumları’nda güçlenemediler ve zirvelere ulaşamadılar.

Hatırlayınız, zirveler sizden ilmin kaynağına varıp ışık yakmanızı beklediklerinde, sizler, “biz yok ettik tüm yaşamları artık ilmin kaynağı bizim yaşamımızdır” diyebilmiştiniz. Bugün de bunu demek isterdiniz ama buna izin vermedik. Her dere insana güç katacaktı ve insan, yaşam sayfalarını kontrol ederek, Kara Şafk’ı Yücelikler’den çekip tüm yerdekileri yok edecekti. Buna izin vermedik.

Hepinizin kir ve pisliklerinizi temizleyecek teknik var mı? Mutlaka yoktur. Herkes kendi kirini temizleyecek. Biz size sadece kodlama yaptık ki hak edin de birleşin diye. Kodlanmak sizi yırtılmaktan koruyacaktı. Sizi kontrol etmek değildi maksadımız. Sizleri harlandırmak ve yaşamsallaştırmaktı.

Çoluk çocuktunuz. Zavallı sizler ve zavallı ışıksız Kuranlar, Kaf Dağı’nda kendi yüreklerinizi zirve olarak gördünüz ve her dürümü kendi yüreğinizin ışığından çıkarmak istediniz.

Eğer “beri gel” demeseydik gelen kimse olmayacaktı. Her cevhere “gel” dedik. “Gel de OL” yahu bunu dahi anlayamadınız. Sandınız ki sizi sizden değil yüreklerinizden çağırıyoruz. Ya canlarım, “memleket ilim” dedik. Yoktunuz. Merkez zamanların ışıklarında yoktunuz. Köklerinizde ışık yoktu ve yolunuz yoktu. İşte size her bilgiyi bildirdik ama yoktunuz.

Sessiz sayfaları dürümledik bugün birlikte. Beşir Işığı, Hak Teknik’le diriliklere kayıtladık. Has Tohumları kodladık ve sonsuz ışıkları kanatlandırdık. Amin... Bu gün de yarınları kodlayacak bu satırları yerdeki Yücelikler’le Dil-i Hakim olana dinlettik. Hepsi şimdiliktir...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ