YAŞAMLARA IŞIK OLMAK:
Zaman sayfalanışında tüm Rahman Kuranlar, Birleşik Işık halinde dürümlenirler ve sınır aşıp yarınlara ulaşırlar.
Türlerin, tinsel sayfalanışında Din Tohumları yoktur. Sınırlı Tür Birlik’likler kurulur ve Tohumları, “Bütünlük Kürzi Kayıtlaması” ile birleşirler.
“Değerli Tohumlar; sizleri, her birinizi zamana katıyoruz. Zaman sizi yarınlara tahditsiz şekilde kodlayıp, yaşamsallaştıracaktır. Hepiniz, insan ırklar için yaratıldınız. Bütün Meclisler bunu bilsinler ve sonsuz ışıklar halinde dillenerek yarınları kontrol etsinler.” Denir. İşte bizler, bu nedenle yaşamlara ineriz.
Hepimizin, Zinnur Işıklar halinde dürümlenmemiz ve kontrollu olmamız gerekir. Cennet İnsan, cevherinde dil yoksa, yüreğinde Kuran olmayacaksa ve yol açamamışsa dürümlerinde insanlığa, o kodlanamamış ve Tanrısal’laşamamıştır.
Bütün kötülükleri aşan birleşenler, Kendi yarınlarında Tohumlanırlar ve tohum ektikleri seyfada dürümlenirler.
Yeni sayfalara geçtikleri zaman; kontrol, yine o Yücelikler’e ilmi dilleyenlerindir.
Mürüvet görmek ister dünya insanı. Der ki “ben yaptım. Allah mürüvetini göstersin.” İlimde de bu böyledir. Her yapılanın sonucu görülmek istenir. Ve Din Tohumları ekenler, Din Kaynakları’ndan ışık alıp birlik kurarlar. Diri yüreklerden ilmi hak edip dinleyenler, yeni cevheri kodlamalar ile Birleşik Işık İlmi’ni hak ederler ve dillenirler. Bütün Meclisler kendi yoğunluklarında var ettiklerini hak etmek isterler.
Işık Kodları, dünyayı yaşam sayfaları ile dürümlerken, yeni bir Işık, dillenmeye başladı. Bu Işık, Atlanta Okuyucusu olan bir Taht’tır. İslam Dini, Allah İlmi’ni bilen bir yüreğin dürümleneceğini ve zamanı kodlayacağını bildirdiğinde, bu kodlamayı anlayamayanlar, kanat alıp geçtiler ve sandılar ki koruma kalkanları oluşturulacak ve herkes korunacak.
Dört Göksözü Sözleşmesi tahditsiz biçimde uygulanırken, bu sözleşmede insan ırkların kontrol edilebilmesi için İslam Dini Hakimleri’nin Kürzi Yaşamları kodlayacakları söylenmişti. İşte bugün artık dünyaya, Kürzi Tohumlar’ı kodlayacak olan Bütünlükler geçmeye başladılar.
Nar (ateş), analara güç gelir. Orada ışık çok yücedir. Ortak kodlamalar yapılır. Ancak, verdikleri ve aldıkları farlı olabilir. Bu halde, ne yaşam sayfalanır orada ne de kodlanan, tohumlanan ışıklar korunur. “Nesillerimizi yıkmak isteyenler, dünyayı ziyaret etmeye başlayacaklar ve bizler kimseyi hak edip kodlayıp, toplayıp kendi yüreklerimizde saklayamayacağız” diye hayıflanırlar. İşte bizler bu nedenle tohumlarımızı kurtarmaya çalışmaktayız.
Sizlerin her biriniz, Allah İlmi ile kodlanmış olan Birlikler’siniz. Sizleri, herkes kendi yüceliği diye bilir. Ama her yerde cennet olmaya çalışan Bütünlükler var ve onlar, kendi yollarında birleşemediklerinden kısırlaşmaktalar. Onları mutlaka korumalıydık. Bütün amacımız, İlmin Tahtı’nda Altın Tohum’un olması idi. Ve zaman geldi. İnsan, İlmin Hakimi oldu. Şükürler olsun ki oldu. Ard arda Din Hakimleri, dünyayı horlarlarken, “Birler Kapısı açık tutulacak ve her Dünya Cevheri bu kapıya gelip, Hak Tohum olup bu kapıyı, kendi yoğunluğundan kontrol kurup aşıp geçecek” dediğin zaman, senin kaynağa ulaştığını bilmekteydik. Her güçlüğü aşan birleşen, her Yüksek Işığı da aşıp geçmiştir.
Senin yolun İlmin Yolu’dur. Artık senden üstün sen olmayacağını bilerek, servet yapan (Yaratıya eser olan servet-Nüsa Serveti) birleşenlerle tohum ekmeye inmek istemekteyiz.
Atlantalı, seni hak etmek isteyen Birlikler ile birleş ve tüm yaşamları kodla. Yarınları kayıtla ki her Yüce; Altın Toplumları, Birleşik Işıklar’ı bilsin.
Mesele insan!... Altın Tahtın İnsanı. Sen Kuran ol; ben toplum için çalışayım. Sen Kaynak ol, ben nefes için çalışayım. Sen ekran ol. Ben, Rahman olup Kutsal Kayıtlama yapayım. Her yerden, ilmin tertibi ile birleşik ışık çekip, Yüce Canlar’a katabildiğimizce; cinler ve inler ve diri yüreklerde var olan her Yüksek Kod, bizi hak edecektir. Şimdilik bu!…
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ
