BEDEN İNSAN (1/2)
30.11.2016
Bize “DÜNYA” denir. Dert değil yaşam bize. Biz, dine inaçlı olanlara ve yolu açanlara, yarınları kodlarız ama Halik olmaları gerekir… Kaynakta tohum olmaları gerekir… Bütün kütleyi hak etmeleri; hasata varmaları gerekir… Bize “DÜNYA” denir… Dere, Altın Işık’ın gücünü alır; akar; geçer ama yarınları kodlamalıdır ve kontrol kurmalıdır…
Dünya olarak ses vermek istiyorum:
Dün çok güçlüydük. Doğa çok güçlüydü; dünyada din yoktu… Işık yoktu… Nefes yoktu… Dirilik yoktu… Herşey yarın içindi!... Ve sonra, yarınları kodlayacak olanlar yaşama inmeye başladılar…
Dünyanın adı “İNSAN” oldu. Korktuk!... Nihan (sır) olan ilimden korktuk!... Nihan İlmi, hakiki insanın nefesinde olur… O halde bu ilmi, hak etmiş olan insan, yaşamda kontrollu olabilir mi!? Kini aşabilir mi!? Yarınları kodlaya bilir mi!? Hak edebilir mi!? Dünya toprağında yaşam olduğunda; dünya, Atlanta Kodları ile kontrol edilebilir mi!? Herşey, NİHAN’da gizliydi.
Birlik Kapıları açıldı. Yaşam, tahditsizleşti. Yol, Lütfi Hakikiyet’i kodladı. Murat, ilmin kapısını açtı ve yolcular, insan olup yaşama tahditsiz olarak inmeye başladılar… “İnsan geliyor!” dendi. “Din Kelam, kalem olur mu acaba!? dendi… Ve dedik ki “OL” deriz; olur!...”
Kurullar, An Kelam’da kalemdi… Dürümlendiler ve dünyayı hak etmek için istedikleri PİRAYE KAPILARI’nı (SİSTEM, NİZAM, DÜZEN KAPILARI’nı) açıp yaşamı dürümlediler… Kendi yarınları içindi herşey ve Dünyalılar, her anda kalem olan tüm insanlığı, hak etmeye çabaladılar.
Murat ilimdi. Biz ise insanlık için çalışanlardık… Dünya olarak dünyayı hasata kodladık ve yolu açtık… BÜYÜK GÜÇ devreye indi… BÜYÜK GÜÇ, ilim gücüydü… Bugün, bu gücü, tüm insanlık için aktive ediyoruz…
İnsan, etken bir kalem olduğu zaman, göz görecek ki hakim olan yaşar.
DÜNYANIN AN KAPILARI açılıyor. DÜZEN KURULUYOR ve RUH KAPILARI açık kalmak üzere yarınlar kodlanıyor…
Dünkü dünya ile bugünkü dünya farklıdır… ASTRAL IŞIK KAPILARI’ndan geçenler, yolu buldular ve görev alacaklar.
Bundan sonra RUHLAR KULLUĞU başlayacak. Ruhlar Kulluğu!… Bu, Mutlak Kalem’in, kalem olarak, insanlıkta Kök Gök olmasıdır.
“Aşağıda neler oluyor!?” diyorlar ya hani!… Hani “yerde, neler oluyor!?” diyorlar ya hani!… Hani “yarında, Işık Kalem, kontrol kurabilecek mi!?” diye sorulur ya!… Hani “İman Kapıları açılacak mı!?” denir ya!… Bilin ki biz, artık dünyayız. Her anız!…
AN SİSTEMLEŞMESİ başladı… Bundan sonra, DÜZEN kurulacak ve yol; NEFES’e, KALEM’e, BİLİŞ’e ve BİZ’e varacak… BİZ’e varan, NEFES’e varacak; CENNET’e varacak… CENNET, insanın ışığında kodlanmış; has tende, sonsuz zamanlarda, koruyucu ışığını hakiki Levhi’de kayıtlamış, İMPARATORLUĞUN KULLUĞU’dur. Kuran olan o yolculukta; herkes, cennet için insan olur… Herkes, cennet için ışık yakar ve Rahaman’a kalem olur.
ÖZ’e GÖZ olur… SÖZ olur…. KURAN olur… Ulu bir cennet kurar… Yaşar!... Yaşar!... Yaşar!... Aslın ışığında KAYNAK olur. Öz Geçiş yapar. Ak kalem’den kodlanır NİHAN olur. SUYUN UMMANDAKİ SİSTEMİ’ni kurar. ÖZ’e, GÖZ’e, BİZ’e kaynak olup gelir… BEDEN olur. O BEDEN, nefeste KAHA olan İNSAN SIRRI’dır. Biz ona, “beden ilmini tohumlayan; insan sırrını tohumlayan ve yaşatan İNSAN” deriz.
Alın olun. KÖK GÖKLER’den görev taşıyın. Aşk ile çalışın!…
Sayın Bayanlar ve Baylar, sizi sevgiyle kodladık. Aslınızı ve hakkınızı bilin. İnsanı bilin, yaşamı bilin… Misafir değilsin yarınlara… Orda bir sevgi var… O sevgi, İlmin Kapısı olan IŞIĞIN KAYNAĞI’dır. İşte o biz, biz oyuz… Şimdilik!…
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
