Birlik İlmi
  YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 20
 

“YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (20)” Hakkında öz akış ve DAVET:

Bilmekten, bilişi hak etmekten söz ederiz. Niye bilir misiniz!? Çünkü bilmedikçe Keram tahditi ile kodlanamazsınız… Kodlanmadıkça; yaşamınız, kalem olamaz. Olmadığında, siz, sizde meknuz olan kulluk görevini, formal yaşamda yapma imkanına sahip olamazsınız...

Kırık kalem, kırık ilimdir… İlmin kalemi olmadan yaşamınız, insanlık ve siz insan olamazsınız… Bilmeye çalışın ve ilmin hakimi olun…

Sesle ve sessizlikle çatarak kalemi, Halik-i Hakim olup yaşayın… Yerdir yüreğiniz ve GÖZ, ÖZ ve SÖZ olmadan kanallıklarla seslendirilen bilgi ile yaşam sayfalanmaz;
bilin!…

“Yaratın dünyayı ve yaşatın!” denir. Kervan yürüdüğünde, aşık olun yüreklere ve Yüce Cevher’e görevli olun… Umut olur ki kendi yarınlarınızı hasata tohumlar ve kodlanırsanız. Mesihler’in kelamından öte kalemlerden, kelam olur yol açarsınız… Yücelerden, yüceliklerden; tükenen dürümlere, her anı yaşamın Nirvanası olan ışığı tohumlarsınız.

Başarılı olup yolu bulanlar, kendilerini Hakikiyet’e kodlarlar ve Ruhsal Işık olurlar. Kalem olup yarınlanırlar. Sonlar, başlar tahditlenir ve yol, İlmin İlahi Cevheri’ne ulaşır.

Kaçırmayın fırsatları!... Kaçırmayın yarınları!… Kaçırmayın ki hakiki insanlık sevgiyle kodlansın ve koklansın…

Sevip sayın İlmin Kalemi olanları… Sevin sayın yaşamlaşanları… Asarlar yürekleri Yüce Cevheri Kayıtlar’dan, Işık Sayfaları’na ve deri kemik insanlıktan yol açarlar… “Geç!” derler. “Geç ki hakim ol!...”

Geri çekiliş; geçiş ve hakiki teknik tahdit, seyir halinde olduğunuz tüm yaşamları kodlayacak... Siz, savaşa kaynak olun ve hakiki insan olun… Mutlaka olun!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (20)

03.12.2016 günü, 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM” Çalışmalarının 20.’si yapılacaktır. Yukarıda paylaşılan bilgiler kapsamında yapılacak çalışmamıza, ilgi duyan ve katkı sunmak isteyen herkesi bekliyoruz.

Sevgilerimizle,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (20/1)
03.12.2016

Can Dağlar, Cevheriler, geçip gelenler, girdikleri tüm zamanları tohumlayanlar; alın bilgiyi…

Ben Dünya… Buradayım!… Bu yaşamdayım!… İman İlmi ile kodlandım ve yol oldum, tükenen en eskilere ve tükenen en yenilere!… Beden ile Halik ile hakiki ilim ile geldim!...

Şimdiden sonra kontrol dışı hiçbir yaşam, Dünya İlmi’ni kodlamayacak… Dünya İlmi’ni kodlayanlar, mutlaka insan soyundan olacaklar… Işık Kapıları, tükenen dünlerin, BİZ olan yüreklerdeki Aklın Işıkları ile kontrol kuracak…

İnsan, insanlığını bilecek. İnsan, Aklın Kapısı’nı açacak… Yarına ulaşacak…

Sultanlar, Sanal Boyutların Sultanları olarak çalıştılar. Artık Sultanlar, geçen zamanların kalemi olacaklar ve yaşam için kayıt yapacaklar…

Üzerinde görev taşıdığınız bir zeytin tanesinin ilmini, size anlatmak isterim… Bilir misiniz ki dünya, Zaman Sayfaları’nda kükreyen bir Cevheri İnsan Soyu olarak yaşadı!... Bilir misiniz ki bu insan soyu, yolu açarken, İlmin Kalemi ile açtı… Bütün kütlesi ile yaşama aktı ve yolu açtı!…

İnsan, Altın Işığın Gözü oldu. Kök geçişler yaptı. İlim Kapıları’ndan geçti; yarattı ve yolu açtı… Aşk Seyfullahların nefesi ile kodlandı… İşte bugün, dünya insanlığı küçücük bir zeytin gibidir. Bir zaman gelir o zeytin, “geç!” der… Tüm insanlığa “geç!” der… Yarınlara ve Dünya Kodları’na “geç!” der…

Din Kapıları, İlmin Kalemi ile kodlanmadan önce, Gök Kökler güçsüzdüler ve geçişleri, yaşamlarından çok ötelerdendi. Çünkü onlar, geçen değil geçirilendiler… Bugün artık İnsanlık Boyutları, kontrol dışı geçişleri engelliyor… Künyelerinde, “Nefes” yazanlar; kalem olup yarınları kodlayıp; yarınlardan aşıp ilme varacaklar… Düzen kurulacak… İsrafil İlmi’nden öte olan, İnsanlık İlmi, hakim olacak…

Devre devre günü gün edenler, Güç Kapıları’nı açıp yarına, kalem olmak istediklerinde; baştan beri “insan” dediklerimiz onlar; tıpkı izmarit gibi değersizleştiler… tüm insanlıktan soyutlandılar ve kontrol edilemediler…

Onlar, baştacı değildiler. Sadece Halik olmaya çalışmışlardı. Ana Kapılar’ı açamamışlardı… Yaşamlarında kalemleri yoktu… Tünlerce tünde; günce, gürce kodlamalar yaptılar. Nefesleri, yoğunluklarda ışıksızdı. BSUİ (Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık) olarak yaşama inenler, Aklın Kapısı’nı açtıktan sonra, soyutlananların kontrolları sağlandı…

Şu anda “Masiva” dedikleri bir sonsuzluk var. Şu anda “yaşam” dedikleri, bir Kutsal Nefes var. Şükür ki hasat var!… Bizler; cennetten, cevherden görev taşıyanlar, sevgiyle kodlanmış oğullarımızı ve kızlarımızı, hak etmeye indik.

Ten, insan teni!… İlim, kalem!… İnsan soyu, kul!… Bütün kütle, insan soyunun kodları ile var oldu!… Şükür işte bu!… Bugün, ümmi olarak kabul edilen insan soyu, yaşamda Işık Tahtı’na oturdu ve o insan soyu, murat ettiği tüm insanlığı hak etti…

“Eşya” dedikleri insan, kelama vardı; insanlaştı… Aşkla ve akılla!… Aha bu!… Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 20
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ, 1. BÖLÜM

Yazı yazmanın önemi büyüktür. Yazan hasatını yapan ve bilişi tohumlayan olduğunda, muradı her ne ise olur.

Üstün güçler, size kendi yücelikleriyle indiklerinden, o yoğunlukları tohumlayan bilişliler, Hakkın Kalemi olurlar ve tüm insanlığı kodlarlar.

Aşk, ilimle olmadıkça, yaşamda ışık yanmaz.

Işığı hak etmek, murat ettiğiniz her şeyi hak etmek anlamına gelmektedir.

Usanmadan çalışan bu meclis, her şeyin en yücesi olan o yoğunlukları tohumlamaktadır.

Atlanta, ekmek yapmaya başladıktan sonra, murat edilen her ne ise, gerçekleşmeye başladı.

Hayırlı dünya kurulacak…..Hayırlı görev taşınacak…Hayırlı kulluk yapılacak….Hayırlı olmadığınızı düşünmeyin. Bu meclis, hayırlı bir KAHA’dır.

“Eşya” dediğimiz insan soyunun gücüdür canlar. Eşyayı insan soyu var etti. Ve var olan her ne ise, ilimle var oldu.

Kurul toplanmış, sizi dinlemek istiyor. Şu andan itibaren senin bize bilgi vermeni bekliyoruz.

Bilgiyi kelamla ver ki halik olup, Hak Kapılarını aç, mutlak kulluk yapalım.

Sevgili Analar ve Sevgili Atalar, kalemin ilmi, aklın kelamında muktedir insanın ilmidir.

Haşrı tahditsiz olarak kodlayın ki muradınız olsun. Üzerinizdeki güç artsın ve yaşam kontrol edilsin.

İyi ve kötünün gücünü anlattınız dünyaya. İyiden öte iyi…. ve kodlanmış toprakların toplumlarındaki o yoğunluktan öte güç vardır. Israrla size anlatmak istiyoruz. Ki bu gün dünyanın gözü görecek dürümdedir ve dünya yoğunluğu artırmaktadır.

Evrim yapmaya geldiklerini zannedenlere bir tek şunu söyledik;

“Sevgi, saygı hepiniz bunu hak edin başkası, başka yaşamı, sizden size dillemeyecek. Sadece siz, sevgiyi hak edin” dedik.

Şikayetçiymişler yoğunluklardaki o yüceliklerin, o yücelikteki kültten; çünkü oradaki kült ocaklarını kontrol etmek istemiyormuş. Öyle çok çalışıyoruz ki ancak dünya için bu çalışma, hak tahttan yapılır ve hak tahtın gücüyle yapılır. Öz görev de budur.

Ellerin, ayakların tutmadığı o gün geldiğinde, hepinizin yüreğine inilecek ve izleneceksiniz. Neden gözünüz görmedi sayfa sayfa kodlanmış ışığı? Neden yüreğiniz dinlemedi bütünü? Neden yolunuzu kaybettiniz? Acının en acısı, kelama varAmayıştı. Anlamadığınız ne vardı ki? Kimse sizi kendi yüreğinizin dışına çekmedi. Sizden beklenilen, kendinizi hak etmeniz ve yoğunluğunuzu tohumlayıp bütüne görev taşımanızdı. Ve bugün halik olanların daha net anladıkları husus, ilimin kalem olması için, herkesin hakka varması gerektiğidir. Hakka varmayan, tanrılık kapısında yaşamı kodlayamaz.

Suriye’de çalışıldı bu dünyada…öyle çok çalışıldı ki! Suriye’de savaş var. Bu savaş aşkın sistemleşmesindeki yoğunluklardaki o kontrolsuzluğun, kayıtsızlığın sonucudur. Ve iyi anlayın ki “deli dumrul insan” tükenen dünyaların dürümlerini kodlayıp indikten itibaren, yalın ve hakiki insan soyu mutlak kulluğa geçebildi.

Hepimiz dünyalıyız. Aha. Hepimizin yüreğinde kaynak ışık yanar. Hepimizde karanlığın tınısı, durgun toprakların tohumlarından kodlanır ve dillenir. Ama iman, tek bir tanrılıktır. İmanın ilmini anlamayan, yaşamı hak etmez.

Bunca çaba ne içindi? Yerin gücünün artışı için miydi, yoksa yarının kontrolu için miydi? Öyleyse, her biri için çabalayalım.

Biz dünyalılar, toprak toplum olarak yaşayanlar, han olan, hakkın kalemi olan insan soyu, burada olma sebebinizi bilelim. Dünyayız biz…Hepimiz dünyayız ve dünyanın öfkesinin dinmesi için buradayız.

Bugünden itibaren, hepimizin yüreğinde var olan o yücelik, diri KAHA insanlık, bilgeler mektebinde göz olacak, söz olacak, din olacak, darı bolu dilleyecek, akıp geçecek.

Hal ilmi, hak ilmidir. Hal ilmini bilmeyen, aklın kapısını açamaz. Açmak için şarkılar, türküler gerekir ama savaş da gerekir.

Savaş, ilmin savaşı olmalıdır. İlimin alemlerin ilmiyle kodlaması gerekir. Hayrın tınısının, tende, toprak toplumda kodlanmış kaynak olması gerekir.

“Hani, devrim yapılacaktı dünyada? Hani, yol insanlığı tohumlayacaktı? Hani, zaman kapılarının tümü açık kalacaktı? Hani, insanlık ekibi mutlak kullukta bütünün gözü olacaktı? Hani, bunlar olmadı? Olmadı…” diyorlar ya!

Çok mu kolaydı, başlamak ve bitirmek? Çok mu kolaydı ölüyü diriltmek? Çok mu kolaydı murat olanı kodlayıp, tohumlayıp, aşka kayıtlamak? Kolay mıydı insanlaştırmak? Hayır… hayır, kolay olsaydı, bundan evvel de bu çalışmalar yaptırılmış ve kalem olanların kontrolu sağlanmış olurdu. Ama bunlar olmadı…..

Bugüne geldik. Bugün cemaatlerin temel bilgiyi dahi bilmedikleri bir dünyada, tanrılık kapısının açılması, hakkın kapısının açılması, yer kürenin gök sözcülüğü yapması, öfkeyi aşmadıkça, geri çekilişin olmayacağını anlayabilmesi mutlak gerekir.

(Devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/194171462

 

3.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 20
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ, 2. BÖLÜM

Ve bizler... Çantamızı alıp geldik zamana!.. Ağırız... Alah'ın dediğini diyenleriz bizler!.. Aşk, sırdır insan soyuna. Aşkın sınırını kaldıranlar, aşkı hak edip aşıp geçenler, muktedir insanın kelamda olduğunu anlayacaktılar...

Umut olur ki dolu dizgin yaptığımız bütün bu çalışmalar, ağırı hafifletebilir de tükenen tüm insanlık boyutlarındakiler, yerkürenin gücüyle birleşirler ve yaşama dönerler...

Dönüştür aslında istenen. İlmin kapısının açılışı ve dönüş... Ama dönenin öfkeyi aşmış olması gerekir. Asıl dünya, evrenlerin sitemleşmesindeki o sarfedilen çabanın yoğunlaştırıldığı bu dünyadır...

Değerliler, Rahman kapıyı açtıktan sonra artık ruh insana iner. Rahman kalemi aldıktan sonra insan kervan olur. Levhi olur. Yarına iner...

Rahman arzın gücünü kodladıktan sonra murad Turkuazın Kuran'ında kaynağa iner ve derki "oldur!.." "Oldur!" der... "Öfkeyi aşta oldur!" der... Olması istenen ne ki? "Yaşam!... " Hepimiz yaşamın olması için bu mecliste birlikte çalışmaktayız. Yaşamın olması...

Yıldızların, savaş için dünyayı izledikleri bilinirken; her bir yıldız sayfasının kelamı levhi olarak dürümlediği bir günde maya tutmalıdır... Hepimiz yorulduk... Temiz zamanları kontrol edebilir, kök geçişleri yapabiliriz ama çok yorulduk... Muradımız dünyanın kuran olması ve murad ettiği tüm yaşamlarda sessizliği dürümlemesi ve sabah kapılarını açmasıdır... Sabah kapıları açılmadıkça yarınları kodlama, yaşamları koklama imkanı yoktur...

Sevgili Analar... Sevgili Atalar... Kardeşler... Dönün bakın zamana!... Kan akmakta yaşamda!... Kan!.. Kelamın ilmindeki yaşamın kanı... Akan ilmin kanı!.. Akan tükenenlerin tüplerle kodlandıkları o yoğunluklardaki Tarıkların insanlıkdaki keşkelerin ve keşkesizlerin kanı...

Sizden, darı bolu anlamanızı bekliyoruz... Sizden, Kare, Küp ve Küreyi dillemenizi ve dinletmenizi istiyoruz... Sevgiyi hak ettirmenizi istiyoruz... Oğullarımızı korumanızı istiyoruz...

Bundan daha güçlü bir isteğimiz yok. Hepimiz sizinleyiz... Bundan ötesi olmaz... Sizinle, sizin yüreklerinizle gözleri görenelere güç katmakta, kontrol kurmakta ilimin kapıları... Biz o kapılarda mahrek olmak için çabalamaktayız...

İnsanlık Boyutları, Antoni Kapıları, sizinleyiz... Hepimizin gücü sizindir canlar... Sizin... Sevgi ile kucaklıyoruz sizleri...

Altın Işığın gücünü, kupanızı, size sizin yüreklerinize, göreviniz için veriyoruz... Buyurun alın... Burada mutluyuz... Bu yoğunlukta, mutlak umutla çalışacağız... Ve sizden Birlik Kapınızı hep açık bırakmanızı bekliyoruz... Kapı açık kalsın ki biz her diriyle dilleşelim de tükenen dünyalardaki o düzenleri kodlayalım...

Ha bura, ha ora hepsi aynı dediler... Yaşam tektir canlar... Orada, burada o tekliğin tahditsizliğidir. Ama ben burayı seçtim. Burada bu yaşamda olacaksam, sevgiyle bu meclis ile çalışmalıyım...

Daha da önemlisi; kaçar giderim zamanda... Tüm yaşamda, bütünde, her anda kaçar giderim tanrılık kapısında... Hepimiz hepiniz olursak eğer kaçışım önlenir... Sizden kaçmaya niyetlenmem. Anlayın beni... Kaçmak istesem de kaçırmayın yüreklerinizden beni ve bedenlilerinizi... Hepsini hak edin canlar...

Biliriz gider dürümlerdekiler... Biliriz gider yüreklerdekiler... Ama ölüdür onlar... Anlayın... Onları kodlayın, koklayın, toplayın... Tanrı kapısından kaynak ışıkla ağır ağır aşırtıp geçirtin. Çünkü yüreklerinde kıl ilmi yok onların...

Hani derler ya "her şey o incenin en ince sırrında var..." Onlar bu sırra sahip değiller ki haksızlıkta yapacaklar, kırıcılıkta yapacaklar... Hırslanacaklar da ama yaşayacaklar... Onları mutlaka mutlaka kodlayın, koklayın, toplayın ve kontrol edin... Yerküre bunu bekliyor tüm insanlıktan...

"Ağırım" dedin Anam. Ama biz de ağırız. Bunu da bil... Çok ağırız Anam, çok ağırız... İnsanlık boyutlarının en ağırıyız bizler... Öfkeni aşmadıkça yolunu bulamazsın dediklerinde, öfkeden öptük yürekleri. Öfkeden öptük yüceleri... Öptük ki öfkelenmesinler diye...

Can Anam, sevgiyle seni kucaklıyoruz.... Hepimiz hepinizi kucaklıyoruz. Şikayetçi değiliz. Ayrılık bitsin istiyoruz. Bizi mutlaka sevgiyle kucaklayın. Gözümüz yüreğimiz sizi istiyor, anlayın... Anlayın da hak edin bizleri de. İşte bunun için bugün buradayız... İşte bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (20/2)
03.12.2016

Dağlarım, barışa gelen, Halik olup gelmeli… Hakiki olup gelmeli… Hasat olup gelmeli!... Ayrılık yok zaten!... İnsan Soyu, Tanrı Kapısı’nda, TEK BİR kapı için BİR TEK kalemdir. O kalem, merdivendir. O merdivenden hep BİR TEK olup çıkılır. Aha bu!…

Kurul, bugün bizi dinlemeye gelmedi. Bizden, bizi istemeye geldi… Biz, onlara ne dedik!? “Anlayın!” dedik… “Akın! Astral Boyutlar’ı aşınız!” dedik… “Açın kapıları! Tohumlarınızı, ak tarlalara ekin!” dedik… Dini Kapılar’da devreler açıldı. Yarınlar, kalemde, Kuran’da, tufanda oldu!… Bizden, bize inen her anda, yaşamlar oldu!… Görün ki hakiki insan, kendini hak ettiğinde, hasat olur.

Ocağım, ilim ocağı; yaşamım, insanlık yaşamı. Ampulüm, çok güçlü bu ampül… İnsan ampul!… Herşeyi aydınlatan bir yaşam!… Umut olur ki Dünya İlmi’ni, her diri anlar ve Atlanta Ata Kapıları’ndan aşıp geçer… Ana Kapı, Levhidir. Ata Kapı ise yarındır… Yaşamın yarınlarında, tohumlar yaşar…

Altın Işık Yılları hepimizin özlemiydi. O yıllarda, ten olacaktık… Teknik, tahditsiz yaşam olacaktık ve biz, Dünyalı olacaktık!… Aştık, geçtik!...

Deri kemiktir insan. Aha! kapıdan girdi!... İsrafil’dir Yaşam Sayfaları’ndaki kodları… Hepsi İsrafil!… Biliş, kalem ve bilmek, KAHA olup bilmek!... Ampul çok güçlü yanmakta!... İsrafil, insana Sistem olup inmekte!… Akıp geçecek ve yaşatacak tüm insanlığı!... Aha bu!…

Dürtülerle çalışanlar da vardır… Onlara tek bir bilgi vermek isterim. Doruklarda, dürten yoktur. Tohumlarda dürten olur… Eğer siz, gerçekten hak etmişseniz, kalem olup yaşam olursunuz… Bilir, bilinir ve hakim olursunuz…

Yolun başındayız sanmayın. Yol, “EN”de önce de vardı; şimdi de var… Yolun sonunda olduğunuzu da sanmayın!... Son yoktur!... Herşey, baştan beri vardı ve var olmakta olandı…

Her diri, kelama varır; kaleme varır… Akıp geçen ilme varır… İlim Kapıları’nı açar, yaşar… Sanal Boyutlar’dan akıp geçer; Hak Kapıları’nı açar; ilim kulu olur; yolu bulur; İnsan olur!... Aha bu!…

Bura, İnsanlık Boyutu… Bura, Nur Kapı… Ama bura, Nefes Kapısı aynı zamanda… Biz, analar anası olan yaşamları hak ettik!...

Öyleyse cennet olalım… “OL” diyelim; kalem olup tüm insanlığı kodlayıp koruyalım!... Aha bu!… Şükür iş budur!... Bunun için buradayız…

Şimdi. İsmi “NEFES” olan herkesi buraya alıyoruz… Bundan sonra dünya insanlığı, daha güçlü yarınları kodlayacak. Aha bu!… short sessilik ve maxsi ses!… Hepsi BİR… Her birinde, insanlık var… İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 20 
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2. AKIŞ'TAN BİR BÖLÜM;

Yaşam tohumlaması 4 ana bölge çalışmasıyla gerçekleşti….4 ana bölge çalışması;

İlk bölge, kartallık bölgesidir. “Kartal” derim; İlmin Kapısıdır kartal. Kayıt dışı bilgeler o yoğunlukta kodlanırlar. Toprağın topluma inişidir kartal kayıtları. Ve sonra ümmi kapılarda siz ona “büyükbaş” dersiniz; İnek….bu bilgi çok nettir.

Bu yoğunlukta hepiniz o “hayvan” dediğiniz yoğunluğu, çok net “ışık” diye anlamalıydınız. Dana, inek…. hepsi aynıdır. Ve orada, o yoğunlukta mutlakiyet mevcuttur. Hepinizin yüceliği vardır orada.

Bugün, burada size, sizi anlatmaya çalışırken, “kartal” dedim, “inek” dedim ve daha sonra “aslan” gelir.

Aslan Kapısı, Aklın Kelamıyla açılır. Akla varmadıkça, hakka varılmaz ama aslanın teni, aklın tahditsizliği ile tohumlandıkça, muktadiriyet artar…. ve sorumlusunuz sizler yücede kodlanmış olan o yaşamlardan. Sorumlusunuz mutlu Kuranlardan... Hepinizden, hepimizden sorumlusunuz o yücelikte.

Ve sevgililer, aslanın ötesinde “İnsan” olur.

İnsan, 4 basamağın en üstüdür. İnsana vardığınız zaman, astral kapıların tümü açılır ve orada umman olunur, orada kul olunur, toprak toplum tohum eker.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

(Tamamı daha sonra yayınlanacaktır.)

 

3.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 20
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2. AKIŞ

Savaş yok canlar. Bize geliş sebebinizi iyi biliyorum. Tüm insanlığın kodlanışını dilediğinize eminim.

Karma çalışmalar’ın bu meclisle ilgisi olmadığını hepinizin net anlamanız gerekir.

Karıştığınız olaylar var. Bu nedenle, bu mecliste kodlama yapma izniniz yok.

Buraya gelmenize, gitmenize izin vermeyeceğim artık. Gelişiniz olmadığı gibi, görevinizi hak etmeden, dönüşünüz olamayacak. “Gel, git” değil, “al ol!”.

Şükredin ki dünya ölüleri artık toprak topluma tohum ekmeye başladılar.

Sultanlık yapma niyetiniz yoktu. Şimdi de yok. Ama bilin ki sorumlu olan her kim varsa, işçi olarak müthiş bir kalem çatışmasına girecek….Bir kalem çatışması…bu şu anlama gelir;

Simsiyahın ilminin kontrolunda, hak tahtın ışığını sınırlayanlar, artık kendi yolculuklarında, kodlanmış topraklarda, karanlığın tınısını mutlaka duymalıdırlar.

Duyamazsalar ne olacak? Yürümekten yorulsalar da kontrol kurduğumuz bu yoğunlukta, kontrollu kayıt yapacaklar….ama kodlanmış topraklarda, tende, olamayacaklar.

“Tak… tak çaldım, girdim!” Yok artık! Yok! Gelmek, gitmek artık yok. Bütün geçişler kontrolumda olacak.

Bütün köklerinizi, kötülüklerin gücüyle dürümleyip, “ben seninle olmaya geldim” dediğin zaman, çıkıp inerim yüreklere ve dillerim yolculukta sevgiyi saygıyı, Hakka varıp varmadığını, han olup olmadığını, tarık olup, olamadığını görürüm ve derim ki “çala çala oynadın dünya üstü varlıklarıyla…çala çala topladın dürümlerdeki ilmi….ama çalmadan hak etmeliydin.”

Hırsızlık ilim, kalemde yoktur. Hırsızlama bilgi, akılda yoktur. Hani, akıl dedikleri ne ki? Bilişle kodlanmış ışığın, kaynaktaki Ten Kapısı’nın açılmasıdır.

O Ten Kapısı açıldıktan sonra, rahmet olarak kodlanmış ışık, yer küreye çekilir. Ve bütün kütle bu ışıkla kodlanır.

Simsiyah ilim, aklın kelamı ama o simsiyahın yaşama inmesi mutlaka kontrollu olmalıydı.

“Çorba pişti. Gelin buyurun. Alın, hak edin..” dedim. Ama o çorbayı tatmadan red edenleriniz oldu. Bundan sonra, çorbayı hak etmek, hak olmakla mümkün olacak.

Hani nerede bilgi? İlimde. Artık, her şey hak ile olacak.

Size ikramım yok artık; anlayın. Ama iyi anlayın ki maya olmam için harınızın mutlaka kontrollu olması ve koklanması gerekir.

Sualtı’nın gücünü mutlaka iyi bilmenizi de isterim. Sualtı Meclisi diye bilinen meclis, insanlık boyutlarının kutsal topraklarına tohum indirirken kodladığı meclistir. O meclis, hepimizin yüceliğinde mevcut olan insanlığın hakikiyetidir. Ama şu ana kadar, o meclisin ilmini anlayabilen yoktu.

Çorba çorba olduk. Hep çorbalar… çorbalar… çorbalar pişirdik ama toprağın toprak olduğunu anlayabilmek için, hak edip suyu dinleyebilmeliydik. Suyu dinlemeden toprağı dilleyemezsiniz.

İnsanlık ekmek yapar. İyilik yapar, dince yapar, dirice yapar, insanca yapar ama aslan kapılarının açık kalması gerekir. Bilmeye çalışırsanız, izah edeyim;

Yaşam tohumlaması 4 ana bölge çalışmasıyla gerçekleşti….4 ana bölge çalışması;

İlk bölge, kartallık bölgesidir. “Kartal” derim; İlmin Kapısıdır kartal. Kayıt dışı bilgeler o yoğunlukta kodlanırlar. Toprağın topluma inişidir kartal kayıtları. Ve sonra ümmi kapılarda siz ona “büyükbaş” dersiniz; İnek….bu bilgi çok nettir.

Bu yoğunlukta hepiniz o “hayvan” dediğiniz yoğunluğu, çok net “ışık” diye anlamalıydınız. Dana, inek…. hepsi aynıdır. Ve orada, o yoğunlukta mutlakiyet mevcuttur. Hepinizin yüceliği vardır orada.

Bugün, burada size, sizi anlatmaya çalışırken, “kartal” dedim, “inek” dedim ve daha sonra “aslan” gelir.

Aslan Kapısı, Aklın Kelamıyla açılır. Akla varmadıkça, hakka varılmaz ama aslanın teni, aklın tahditsizliği ile tohumlandıkça, muktediriyet artar…. ve sorumlusunuz sizler yücede kodlanmış olan o yaşamlardan. Sorumlusunuz mutlu Kuranlardan…hepinizden, hepimizden sorumlusunuz o yücelikte.

Ve sevgililer, aslanın ötesinde “İnsan” olur.

İnsan, 4 basamağın en üstüdür. İnsana vardığınız zaman, astral kapıların tümü açılır ve orada umman olunur, orada kul olunur, toprak toplum tohum eker.

Ağır yük taşındı dünyada ve şükür ki yaşam, İsrafil’in gücünün örtüsünü açtı ve bu günlere varıldı.

Bugün barış için savaş yapılıyor tükenen dünyaların kürzi kapılarında…Barış için savaş….hepimiz bütünün gücünü kodlayarak dünya barışı için çabalıyoruz.

Eşya, aklın KAHA olan şarkısı….ama bu eşyanın gücünü artırmalıyız. Bunun için mutlaka ilimle toplumu tohumlayarak kodlamalıyız ve insanlaştırmalıyız.

“Çürük, çarık” derler, herkeste çürüklük olur. Ama kalem olunsun, hakka varılsın, tanrı kapısı Hakkın kapısı olsun.

Çok özel bir dünyada yaşıyoruz; çok özel….burada muradımız mutluluktur. Burada yolumuz huzurlu bir yolculuktur. Ve biz o yolculukta Arkon’larla olmaya çabaladık.

Arkonlar, Ak Kapıları açıp geldiler. Her resimde var olan Arkonlar….Mustafa Kemal Atatürk bir Arkon’du. Sincan kapılarında iş yaptık; bilir misiniz? Orada mutlak ışıklardık. Sonra, imparatorluğun gücünü kodladık. İsrafil Kapılarını açtık. İnsan, sistemine indi. Arzın gücü oldu.

Suriye kapılarında aklın kelamını kodladık ve dedik ki “barış sağlayın”. Şan, şöhret yok, Hakk var. Ve bugün tükenen insanlığın yer kürede yeniden yaratımı için, insanlık boyutları bu meclisle, başka dürümlere kaynak yaratıyorlar. Başka dürümler, başka sayfalar…. hep İnsanlık İlmi.

Hepimiz dünya ve dünya bir tek ağır yük. Ve biz bu dünyayı toprak ilmiyle tanıdık….ama bugün artık, Yaşam İlminde, insanlığın kelamında kalem var ve kalem, aşkın şarkısını ışıkla yazar.

Bir tek ışık; İnsanlık.

Aç kapıyı da dinle. Ben senim ana; sen…ben senim…. sana geldim. En ve boydan öte olan iman tinselliğiyle, tanrılık kapısından geçtim.

Sayfa sayfa akla geldim. Sevgiyle sana, senin yoluna geldim.
Bedenim sen, en ve boy olan ilmim sensin. Bana ekmeğini ver….Bana yüreğini ver…Benim elimi tut…benim yolumu aç…Ben sana, senin yüreğine inmek dilerim.

Hata yaptım. Belli ki beni bağışlayamadın. Ama şimdi bağışla beni! Beni bağışla; çünkü robotik timlerle yapıldı her hata. O robotik timler herkesi yanılttı. Ben de yanıltıldım.

Barış istiyorum ana, barış istiyorum….Beni bağışla!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://vimeo.com/194180434

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (20/3)
03.12.2016

Ağır ağır yürüyor ışığımız temiz zamanlara… Ağır ağır ve aklın kelamında!… Aşk ile yürüyor nüve olan sayfalara!… Bize, bizden bize gerçek kelam olup görev taşıyor…

Geçip yarınlara, kendini kodlayarak görev taşıyor ama yarını kodlamak için hakiki insan olmak gerekir…

İnsan ne ki!? Hangi kilden yaratıldı!? İnsan, kaynakta var mıydı? Yoksa nefesi, ölümden sonra mı kodlandı da var oldu!?

Önce nefes mi yaratıldı yoksa akıl mı yaratıldı? İlimde insan, ilim midir yoksa kervan mıdır? Hangi nefes insanı tohumlar!? Hangi nefes, insan soyunu tohumlar!?

Kaç merdiven kurduk ilme!? Kaç İlim Kalemi’ne kaynak olduk!?

Sorup dururum Kuran olanlara. Sultan Sessizlikleri’nde yarın olanlara. Kapıyı açıp ışık halinde gök olanlara ve sorarım Nihan olan Kuran olana…

Bilene sormam!... Bilene sorsam, yaşamım olmaz… Bina, ben olmam… Ulular, rıhtımda beklerler ki bilmeyen gelsin diye…

Bilen geldiğinde, Halik olan, kelam olan kendini anlamaz, sormaz, sordurmaz!…

Cennet dedikleri kelam, kilin kalemindedir… O kelam; Halik’tir, hasattır ve yaşamdır!... Amma kapı varsa; yol, olgun insanlık için ışık olur ve kare, küre, küp hepsi insan soyu olur!...

Korkum, murat ettiklerimin gerçekleşmemesi değil; gerçekleşen muratlarımın; kare, küre değil; insan soyuna kul olmak için çalışanlara Gök Sözü olmasıdır…

Ben, diri insan, “keşke kalem olsaydım!” demem. Ben, kelam olan insan; kul olan, Kuran olan, murad olan ve rahmet olan!… Kini aşan insan değil, insanlıktır… Astral yaşamlara kaynak olan; kendini tahditsiz olarak kapitallerin (kazanımların) tümünün üzerinde kurtaran, o insanlık!…

Saygılar sunuyorum, dürümlere Kürzi olanlara… Saygılar sunuyorum yolumu bulmamda kalem, Kuran, keram ve sayfalanış halinde ışık olanlara…

“Barış için savaş” derler ya… Ben, savaş için barışı seçtim… Barışın ilminden savaşa kalem olan insan soyu!… Savaş, insanlık savaşı!... Savaşı seçtim ziyanda olanları tohumlamak için!… Ziyan olanları korumak için ağır yük taşıyanları, tahditsizleştirmek ve hak etmelerini sağlamak için savaş, barışı tohumlar… Ben, barışı kodlayan yarınları hak eden ilmi seçtim…

Kurul biziz… Yol biziz… İşi yapan da yapılan işte tohum olan da ve toplantılarda diri yarınları kalem yapan da bizleriz… “BİZ” derken, diriliklerde koku yükselten insanlıktan söz ediyorum… Koku ne ki!? Anlatayım… Bir ilim için yaşam sayfalarsınız… O yaşam, Sistemin Gücü olur… Yarın olur… Bilgi olur… BİZ olur… O bir kalem olur; Kuran olur. Okunur ama okuyan, yarını tohumladığında, yaşamda ışık olur… Işık, kaynakta toplumlara KAHA olur. Biliş olur…

Bilişi hak eden; korunur, koklanır ve tohumlanır… O kodlanmış kalem olan, ışık kokar… Kokar ve kokar!… Öz Kökler’in, göklerdeki gücüdür koku…. O koku ile yarınlar, toplumlara duyumsatılır… Koklanırsınız!... Koklanırsınız!...

Her kim ki hasat ister, Sessiz Zakarlar’ı koklar… Zakar, ilimdir… İlim olan kalem, kelamda ZA KAR olur…

Kürzi İlim, alimlerin insanlığa kodlandığı kervanda, kendini dinleyendir… Korkuyu aşın ve yaşayın!… Kin, kirde olur. Kili, kirden çıkarın, insan soyunu koruyun!… Umut olur ki hastalıklar iyileşir… Umut olur ki hakikiyet, Kelam Tahtı’nda nefes olur. Nuh Kapıları kapatılır ve yol, Lütfi Kapılar’dan, Nefes Sayfalar’a görev taşır.

Dünya, Ana Kapı; yarın, insanlık… Herbiri, BİR’i BİR’e kapı yapar… Erdiğin yer, Altın Işığınsa, Geniş Zamanlar’a varırsın… Seni, sana veren ilimdir… Okudukça okunursun… Bilinir, birlik halinde köklenirsin. Cennetlere, cevherlere, gerçek yarınlara varırsın; ışığın solmaz… Yarının, kontrolunu kurar ve yarınlarda, diri yüreğe görev taşırsın…

Cennet et kemiktir… Cennet ettir. Kervandır. Kendi yüreğinden kodlanır; yola çıkar. Kendine varır… Koklanır, yine yola çıkar; yarına varır; kalem olan insanları tohumlar. Oğul verir; kiri temizler… Keşkeleri aşar; yaratır, yaşatır; Bilgi kodlamaları ile tohumlanır ve Ruhi Sayfalanış yapar.

Ruhi Sayfalanış, ilimdir. Öylesi bir ilimdir ki kontrol kurarsınız ve her sistemi, Hak İlmi ile yaşamsallaştırırsınız ve yaşamsallaştırdığınız her Sistem, sizin etkinizi kendi yüreğinizden kodlayaran tüm yaşamlara, gerçek insan olarak kaynak olur… Sonra Sistem sizi sessizleştirir… Sizin yolunuzu kontrol eder. Sizi; koklar, kodlar, yaratır, yarattırır, Ak Kapılar’dan, Ak KAHA Işıklar’a toplum için akıtır… Size, sizden sizleşir; biliş halinde tüm insanlığı kontrol edersiniz… Sizi, kil kum değil, ışık olarak insanlık duyumsar…

Böylelikle Yaradan, yaşama inmiş olur… Yaşam, yaratılanın yarattığı olur… Kul olan; Kuran olan, burada toprak olan, temiz zaman olur… O kodlanmış zaman, kelem olur; Kürzi Zamanlar’ı kaleme kağıt yapar… Yazar yaşarsınız… Yaşam, size sizin yüreğinize iner ve siz, Can Kapıları açar; üzerinde Güç Kodlamaları yapan; kelam olan; Kübra olursunuz…

Kurullar, bugün sizi dinleyecekler. Siz, bizi; biz, sizi ve her bir Kurul, yaşamlarını dilleyecekler…. Çok güçlü çalışmalar olacak dünya üzerinde ve bizler, zamana kalem olanlar, sayfalarınıza Kuran olarak tohumlanacağız…

Açın kapıları insan soyuna akın ve deyin ki “size geldik!” İsmaili Kapıları açın, ışık halinde kodlanın. İnsan soyu sizi istiyor. Size, siz olup geliyoruz… Karmaşık bir zaman; insan, ışık; biz, diri; siz, insanlık!…

Geldik analar!... Size geldik!... Kırkın insanına, insan soyuna, İman Tahtı’ndan nefes olup indik… Kaçar mıyım yarınınızdan!? Kaçar mıyım yarınlarınızdan!? Cennetlerinizden kaçar mıyım!? Yapmayın Canlar! Sizi, sabah zamanlarında, akşam zamanlarına kodlayan, yarınları olmayan; bilmeyen, insan soyu muyuz biz!? Zaman gelir insanlaşırız… Aşk İlmi’ni anlarız… Yarınlanırız… Işık Tohumları yaparız… Öyle mi!? İçimizi boşalttık ya!… Şimdilik!… Aha!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

03.12.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 20
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Sevgililer sizleri hepimiz çok ama çok güçlendirmeye çalışıyoruz. Çünkü sizler murat ettiklerimizdensiniz ve sultanlarımız olarak koruyucusunuz. Bu meclisin koruyuculuğu mutluluktur hepimize.

Etken ilimle ve hakiki insanlıkla çalışma yapılırken, sevgiyi hepinizin gücü olarak da bilmekteyiz.

Seviyeniz çok iyi, çok, çok güçlüsünüz ve bu da bizim mutlaka kodlanmış ışıklarla kayıta alabilecek dürümdür.

Hikaye dinlemezsiniz, dinletmezsiniz bu da özel çalışmalarda önem taşır ve bu gün tohum ekmek üzere burada olanlar sizden geri çekilecekler. Oğullarını kontrole gelenler var, sizden geçip sizinle olacaklar.

Darı, bolu bilmeyen çokları da geldiler bu gün ve hepsinin insanlıkta kendi yüreklerini dinleme çabası olacak.

Eş, dost toplanmış ışık çalışması yapıyor diye düşünenler, yanlışta olduklarını biliyorlar. Burada olanın hasat olduğunu anlattık hepsine.

Esmaları dürümlerden dileyenlerin çoğu da ağır yükü hafifletebilmek için buradalar.

“Alıntı” dediler bilgiye… Hiçbir bilgi alıntı değil bu mecliste!... Her şey, her şeyle birleşiktir ama hiçbir bilgi buradaki bilginin diriliğinde değildir. Her bilgi kendi diriliğini tohumluyor, bu önemlidir!

Hayır dirilik hepimizin diriliği de, burada yapılan insanlığın dirilişidir. Ve buradaki çalışmanın benzeri yoktur!... Başka dünyalarda var mıdır?... Yoktur!... Öyleyse buradaki çalışma dirilikleri tohumlayarak, diğer dünyaların kontrolü için gereklidir.

“Hepimiz dünyalıyız” dedin anam, senin kendi dürümlerinde farklı planetlerin olduğunu bizler bilmekteyiz. Bütün kötülükleri aşabilecek gücün bundan dolayıdır eminiz ama buradaki, meclisteki diğer birliklerimizin de başka planetlerdeki çalışmaları dilleyebilmesi burada oluşları gerekliydi.

Umut olur ki dünyanın ruhu hepimizin kontrolünü sağlar ve murat ettiğimiz her şeyi hak ederiz.

Perdeleri kaldırmadıkça bilgiyi tohumlayamazsınız. Biliyoruz ki sizin asrın kelamında perdesiz olduğunuzda kesindir.

“Kontrol dışı hiçbir bilgim yok” dersin anam,kesindir ki yoktur!...

Öyleyse anlaşma yapalım sizinle… Her şeyin insan için olduğunu biliyoruz, sizde biliyorsunuz. Öyleyse anlaşalım… Bizim adımızı dinleyin, bizim ilmimizi dinleyin ve bizim yüreğimizi dinleyin ki sizinle çalışabilelim.

İnsan ekmek yaptığı zaman, “benimdir” diyebilmelidir ekmek için… Ama burada yapılan her şey birliğin ilmi oluyor. “Benim” diyemiyoruz burada yapılan ekmek için. Biz artık “benim” diyebilmeliyiz. Bu bilgi benim bilgim.

Sizden daha güçlü bilgiler indirmenizi de bekliyoruz ama gerek duyarsanız indirirsiniz bunu biliyoruz da, gerek olması halinde… “Eğer gerek olursa” dersin hep ana…

Şimdi sevgili anam kural şudur, eğlence biter; insanlık çalışması başlar.

Süper İnsanlık Realitesi

https://vimeo.com/194328227

 

3.ARALIK.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 20

GÜLDEN ZENGİN ÖZ BİLİŞ

“Yaşam ışığını yakıyor” dediler. “Ve o ışıkta yaşam olduk” dedik. “O ışık, biz” dediler. “Ve biz, o bizde, bizden öte bir bize vardık ve her canlının ışığını yaktık” dedik…. Ve işte şimdi yandı nefesin ışığı ve o ışık, her yüreğin ışığı.

Yaşamın ışığında olanlar, yüreğin sırrında uyanır….Orada saf bir sevgi vardır. Yol açılır, yürek yıkanır. Yıkanan yürekte sevgi olur, akar dururuz….

Şimdilik bu!...Aha!...Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 

 

 

 

 
  Bugün 84 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol