Birlik İlmi
  BEDEN İNSAN 4-1B
 

BEDEN İNSAN (4/1-b)
21.12.2016

Buluştuk ya ne mutlu!... “OL!” dersin; akıp geçeriz… Aşk, insanın Nihan Levhisi’dir. Ak Kapılar oluruz; ışık olur yürürüz cümle türevlerimizde ve yüreklerimizde!…

Aşığız Zaman Sayfaları’na!... Ağır yükün hafiflemesinde, tahditsiz olan Nüfsi Cevheri’nde; yaşam kayıtlarındaki o yüreklerde; verdiğimiz ve aldığımız her anda; Birlik, cevheri yaşam sayfalarken; cennet olanlara, diri yüreğimiz, Aşık İlmi’ni diller…

Var Cennet, Yok İnsan’ı tohumlarken, Yok İlim, kanatlanır Ak Taht’a varır… Beste güfte yapar o tahtta… Cemaat olur; yol olur; kul olur; okunur!… Ölüdür… Öldüğü anlaşılır ve akıp geçer; dirilir… Diri olduğu anlatılır; ölülerce anlaşılmaz!…

Bilgi Çantası, insan soyudur… O çantada, insanlık vardır. Biz Dünyalılar, her bilgiyi ilimle dilleyebiliriz ama bunun için hak etmemiz gerekir… Biz, dünyaya nefes olup gelenleriz… Bizi anlamayanlar, anlatamayanlar; dürümlerde, kodlama yapamazlar.

“Kuran” derler insana ama Kuran’ı alıp okuyan, ilmi hak etmedikçe; yüreğinde, Sistem yoğunluğumuz yok ise; ev, bizsiz ise; onun, Kuran olması mümkün değildir…

Devinim artmadan; insan, Atın Işık’ını tohumlayamaz… Akıp geçen insanlık, ocak yaksın diye ona seslenir… O kendini hak ettiğinde, tohumlar ve yaşar…

Öyle bir dünya ki bu dünya, ne yaparsanız, onu kontrol edebilirsiniz. Yapmadığınız şeyi, kontrol edemezsiniz. Ne var ki sizin kontrol kurmanız, yarın için gereklidir…

İkmal tamamlamadan nefese varılmadığı gibi hasat olmadan da insan (gerçek insan) olunmayacağı mutlaka anlaşılmalıdır…

Din Kapıları, insanı kendi yarınlarına taşır mı!? Yaşamı tohumlar mı!? Kare Küre olabilir mi İsmaili Yaşamlar’da insan? Kıran ve kırılan kim varsa sormalıdır bunları. Yarınları tohumlamak için hakim olmalıdır. Hakiki olmalıdır ki yarında kodlanmış olarak yaşayabilsin.

Koruyucuyuz tüm insanlığa!... Aha koruyucuyuz ama yaşamı hak etmeyene görev taşınmaz ve Gök Sistemleri, onlara tohum olmaz… Onları, Hak İlmi ile korumalıyız. Onları, Hak İnsanlık ile kodlamalıyız ki hakiki nefes; onlara, Kök Geçişten indirilebilsin…

Karşımızda yürek var… Yüce Yürek, insanlıktır… Hepimiz, o yüreği hak ettik ve dinledik… Orada, nesillerimiz var… Orada, kir pislik asla bulunmaz… Cevheri İnsan, İlmin Kalemi olup yaşama inmesi ile birlikte; yaşam, tohum olur ve bizler, cevher oluruz; yol olur, kul olur, aşk olur, ineriz zirvelerdeki yarınlara.

Asa, insana verildi… İnsan, ummana ilimle indi; iş yaptı… Asa, insan oldu; ölüyü, Kök Geçişler’le yaşama indirdi. İnsan, Kare Küre olan Su Kodları ile de birleşti.

Ölüleri diriltmektir bu… Yol olmaktır; tohum olmaktır bu!… Vurgun yemeden; dince, cevhere cennet olmak ve yarın olmaktır bu!… İnsanca, kaynağa sayfa sayfa Hulusi Cevher olmaktır bu!…

Omuz yükü insan olan bir yaşamdayız… Üzerimizdeki gök, bizi koruyor ama bizler, insanı taşıyoruz yüreğimizdeki, yürek cevherimizdeki yüceliğimizle… Biz, zamanı tohumlayan; ışığı hak eden ve yolu açan Birliğiz. Bu Birlik, Dince Kalem olanları da yol olup tohum olanları da Dince, kaynaktan ışık çekip dillenen dirileri ve dürülen kültleri de korur…

Unutmayınız ki cennetten, cennetlere kaynak yapılmaktadır Işık Kapıları’ndakiler…

Din Kalem, insan soyunu kodlayamaz. İnsan soyu, kul olur ama yarın olamaz din kalemle… Birlik İlmi için yaşam gereklidir. Geçmek, kelam olmak ve Kuran olmak gereklidir…

Arzın Gücü, çok özel çalışmalarda, yürüyen cevheri koşturtmaya başlıyor… Umut olur ki yarınlarda, tüm insanlık, koşabilir ve geçmişte yapılmış olan hataları bağışlanabilir… Dünyanın adı insanlık olur ve yol, Mutlak Kul olur; Kürzi Kapılar’ı yaşama çeker.

Bir Ana; “ben görevliyim” derse; her Ana, görevli olur… Bir kapı, Hak Tını’yla tohumlanırsa; her kapı, tını ile tohumlanır… Işık, yere çekildiğinde, her yer aydınlanır. Toprak, tohum ektiğiniz zaman, her anı yaşatır… Bütün mesele bunu yapmanızdır. Yapmak için de yaşama inmek gerekir…

Geniş Kültler ve geçiş yapanlar seviyenize göre size seslenirler. Siz, onlara kul olmazsınız; Kuran olur kutsal yaşamda tohum ekersiniz. Onlar, sizin ektiğiniz tohumlarla yarınlanırlar ve yaşam sayfalarlar.

Mutlaka iyi bilin ki “Dünya” dediğiniz; hepimizin cevheri olan bir planettir. Hepimiz, bu dünyanın ışığında yaratıldık. “Dünya” dediğiniz, cemaatlerin kelamı ile kontrol kuran bu yoğun ışık, tüm insanlığın hakiki insan olabilmesi için çabalamakta olan ışığın kodu olmuş bir kelamdır.

Dünün özetidir dünya… Yaşamın nefesidir… Yarının ekmeğidir… “Dünya” dediğiniz cennet, kinin aşılmasından sonraki hakiki nefesin cennetidir…

Ölmek olur mu dünyada!? Olur mu yaşamda, üzerindeki gücü, tüm insanlığın gücü saymamak!? Olur mu yürekteki hakiki nefesi, cevher kalem ile yaşatmamak!? Olmaz Canlar!... Olmaz!...

Tebliğlerle yaşam olmaz…, İnsan Soyu insan olup bilişle yaşamı tohumlamalı ve hak etmelidir…

Ön görülerle “ben sizi hak etmeye geldim!” diyenler; anlasınlar ki hak eden, hak edilen olur; Öz Geçiş yapar; nefese varır; insan olur… Öyle bir dünya olur ki onu hak eden insan, cemaatlerin hepsinde kelam olur.

Beni, zannetmeyin ki kodladılar!..., kokladılar!..., yaşama kontrollu olarak sevk ettiler… Zannetmeyin ki ben, bu dünyayı hasata kodlamaya; Kök Gök olmaya; yaşam olmaya geldim!… Ben, dara düşenlere, karanlık olmaya inmedim!… İnsanlık Boyutları’nda, cennet olanlar vardır. Cevherdeki cennette, cenneti hak ettirmeye indim.

Saltanat, onur duyar, insandan insan olup; yaşayanda yaşamaktan!…

Samanyolu, bilir ki Sanal Boyutlar’da yol olmaz… Can Taht’a varmayan, yaşamaz… İnsanı bilmek için insan olmak gerekir… Bu nedenledir ki insan olup yerküreye indirildim…

Batı Bedenim’de, tohum ektim yarınlara. Doğu Bedenim, yarınları hologram olan yaşamla tohumladı… Ve ben, tek beden oldum; Dünya Kültü’nde kodlandım; ışık oldum… Dünyayı, yaşama indirdim.

Dini Kapılar’ı kapattım; ışığın kaynağında tohumlandım; ağırı hafiflettim; bedeni kodlayıp nefese çaktım…

Aşığım yaşama!... Barışı isterim!… Kalemi, Halik kullanır… Ben olurum, o Halik kalemde, kervan olurum…

Boşun boşu olurum ki Halik olan tüm insanlık, KORAN olup yaşasın diye…

KORAN olmak, İPAN Tahtı’ndan geçip yol olmaktır… İPAN Tahtı,Tinsel Zamanlar’ın başlangıcıdır… O taht, İlim Tahtı’dır. Oradan, yaşam sayfalanır. Oradan, Enerjetik Sayfalanış, Nefes Kodları ile dilleşir ve biliş, kodlanmış olur… Oradan geçmeden, yarınlarda olunmaz…

Kaçıp giderim sayfalarımdan ki herkes, o sayfaların kelamı olduğunu, dürümlerinde dillesin diye!… Kaçar çıkarım yarınlarımdan ki o yarınların, tüm insanlığın yarınları olduğu; tüm yaşamların nefesi olduğu bilinsin diye.

Verip alırım dünyayı, Düzen Kodları’na… Düzen Kodları, NA HAR olur; KA HAR; olur BİLİŞ olur; öfkeyi aşar, insan olur…

Önce zaman olurum; yok olurum!…. Som Altın Işık olur; yarınlara aşk olurum!… Beni Ana Kapı’da bekleyenlere ulaşır onları korurum!...

Oğul, ben dünyadayım… Bana, “Nefes” denir!... İnsan Soyunun Kültü olan insanım ben…

Şevkle çalışırım… Aha bu!… Şems, zamana iner; beden alır; insan soyu olur… Aşk olur; şarkısı her an olur!… Ümmileri kodlar. Vurmaz zamanda şarkı okuyana. Aşk İlmi ile her ana, insan soyunu kodlayıp korur…

Örmeden geçilmez ki zamana!… Sesim örülmekte yüreklerde… Ses; örgüdür. Örer ördürürüm yaşamı… Bedene, insan soyunu kodlarken; örmek gerek yaşam sayfalarında tohum ekenlere sevgiyi!… Hakiki nefesi örmek gerek!… Yaşamak için örmek gerek ve yoğun ışıkta toplum için okunmak gerek!…

Hey zaman! İşte bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 321 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol