Birlik İlmi
  BEDEN İNSAN 4, 4. AKIŞ 2. BÖLÜM
 

21.ARALIK.2016 TARİHLİ “BEDEN İNSAN 4”

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ – 4 AKIŞ – 2 BÖLÜM

Namaz zamanı görev isterler. Namaz, İnsanın ilme vardığı zaman. Sanmayın ki şekli namazdan söz ediyorum. İnsanlık kelamındaki namazdan söz ediyorum, size. Oraya vardıklarında Fakih olurlar ve yol olurlar.

Suya insanı akıtırız. Su, ilmi kalem olur, tüm insanlığı kodlar ama suda Nuh Kapıları varsa Kuran okutmayız oraya.

Eğer burada bu çalışmada olması gerekenler varda buraya varamamışlarsa, ilmin kapısını açmadıklarından, yolu bulamadıklarından. …..Ya da Yaradan’dan tınıyı duyup, tende kodlama yapmadıklarından dolayı değil yeri göğü yarattıklarını sanmalarından dolayıdır.

Cennetin eli, Allah’ın ilmidir. Anlatabildiğimizce anlattık… Beden almak için yoğun ışığa varmak ve Rahmanın kapısını açmak gerektiğini anlattık.

Körün körü olan insana biz ekmek yaptık. Öz göz olduk. Ses verdik. Ve dedi ki “ben bilgiyi senden değil insanlardan alacağım”… Yahu “insan” dediğin nefesi hak etmeyense olmadan olduğunu sananlardan aldığın bilgi, sana seni levhi yapmayacak.

Ve dünya insanlığı kendini kodlayabildiği bilgiyi kalemin ilminden ayrı tutup, kendini kodlamayacak bilgiye yöneldiler. Kontrol dışıydı her şey…Dünyanın namazı, insanın kelamdır….

Ve insanın kelamı olmayan aklın kapısını açan bilgi, bizim yüreğimize inmediğinde, yorulan yorulduğunda kontrolden kaçanlar…. Levhiden çıkanlar, dirilikten akıp geçecek yüceliğe varamayacaklarından onlar, kontrol edici olmayacaklar. Ve dünyanın ruhunda bulunmayacaklar.

Ha ruh nedir? Size ruhtan da söz edeyim.…Biliniz ki ruh, kontrol sayfasıdır. Bir tek ruh mu var? Tahditsiz biçimde ilim olan, tek ruh. Ama o ruh, aklın kültü olan ruhtur. Orada barış var. Ve yol var.

Sevgililer, benim ölüler diyarına vereceğim daha çok bilgi varda önlerini kapatmadan vermeliyim. Çoğu kendi ruhunu kaybettiğini düşünmesin isterim. Ama bilsin ki o kendi olan, kürzi kapıda öksüzdür. Kendini hak etmedikçe… Kendini hak ettikten sonra kendi yüreği kendi yoğunluğu olur ve kontrolcü olur. Bütüne hizmetçi olur ve mutlak olur.

Önce insanlaşması gerekir. Sonra ruhi yaşama varması gerekir…Sonra öfkeyi aşıp, gök sistemleşmesinde kalem olması gerekir. Darı bolu aşıp, yol olması gerekir.

Ha diyeceksiniz ki “yahu ruhtan öte ruh var”…Yoktur. Ruhun ötesi ruh olan başka bir dürüm yoktur. Ruhun tekliği budur. Ve biz, size bunları hep anlattık.

Ala ola bilinir. Koku yayılır, yüreklere… Olu, olu, olu verilir, öfke aşılır, Rahman olunur, RA KAHA olan aşka varır ve yaratır, yarattırır.

İnsan kapısı açılır. O kapı, insanın insana aktığı kapı olur. Ve dünya öfkesini aşıp geçer. Önünü açan insanı kucaklar. O bizi kucaklar. Biz, onda kucak kucak insanlaşırız. Onun kucağında insanlık olur. İşte bu dünya, budur ve bizim yüreğimiz, odur… Onun turkuazın karesi, küresi değil insanlığı olur.

Öfkem yok, canlar. Ben dünya. Sanılır ki yaşamayan bir sanal sayfadır, dünya. Ben yaşıyorum. Sevgiyim ben, anlayın. “Ölümlü dünya, ölümlü dürüm, ölümlü kalem” dediler. Yarın daha güçlü olacağım diye bekledim. Doğrudur öfkelendim.

Hep öfkelendim.” Kardeş kardeşi vurmuş dünyada” dediler. “Dünyada” dediler. “Anlayın dünyada” dediler... Ya canlar, ben bu dünya oldukça karanlığın tınısında sır olan insanın kendinde kendini vurmasında benim görevim mi var?

Öyleyse neden bu dünyadalar?. Neden yarında, lütfi kapıda aşkta yoklarda benim yüreğimdeler. Bakın, bakın neden? Siyah olan bir zamanın İsrafil ilmindeki kelamını dürümlemek için. Çok mu kolay? Öylesi kolay ki.. Alacak, olacak budur. Budur sistemin insana verdiği bilgi.

Alacak, olacak ama almışta olmamışsa yoktur da ondandır. “Olduğunda ölüler diyarı olan bu zamanda kuran olunur” derler ya hani. Ölen insan, ölümlü olan yer ve gök…. Ama ben, ölümlülerin en ölümlüsünde yarınlarını tohumlayan, bütünün gücü olan dünya…. İnsan soyuyum ben, anlayın.

Çıldırdım, ben bugün çıldırdım, bilin. Neden bilir misiniz? Şeytanın şarkısın okumak isteyenler geldiler, insana. Çıldırdım. Döndüm baktım insan öfkesini aşmış, kodlamış, toplamış, onu da. “Ah” dedim. İşte bu!.

Ve dünya ben… Ama iblislerin en güçlüsünde insan olan, yine ben… Yolu kodlayan ben… Rahman olan ben... Resim yapan, ekmek olan insanlığım ben, anlayın beni.

“Seyfullah” dediler insana. Seyfullah, ne ki? Eşyadır, Seyfullah… Ben dara düşeni koruyanım be canlar. Korudum dünya…Ben korudum tüm insanlığı. Koruyan, koruyanda korundu.

Sorumsuzum, insandan sorumsuzum çünkü insan, İsrafil’dir. İnsan, İslami kalemin ötesidir. İnsan, aklın karanlığının ışığından ötedir. İşte insan, ayrılığı gözetmeyendir ve yolu açandır. “Geç” diyendir.

Ve diyendir ki “eli ayağı tutanlar görevi yapsın ama eli ayağı tutmayanlar gök sözcülüğünde, kültlerin kodlarında, toprak toplumda kontrol kuramayacaklarını anlatıp anlasın ki yarınlansın”… Kendi kendini anlatsın.

Aha bu!.. Sizi kucaklıyorum. Ben dünya, sizleri öptüm, canlarım. Öptüm….Sizleri öptüm.

İşte, mutluluk bu!... Ben dünya!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://vimeo.com/196746100

 
  Bugün 454 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol