Birlik İlmi
  İMPARATORLUĞUN İLMİ (2) - 30.Ekim.2019
 

 

İMPARATORLUĞUN İLMİ (2/1)

30.10.2019

Devinmek maksadıyla uzunca konuşurum. Devinimin manası nedir!? Bunu izah edeyim:

Oğullarınızı Halik kılacaksanız, kontrol kurun ve dillenin. Bu önemlidir!... SES, sistemli olarak kodlama yapar… Ama her ses değil!... Sizlerin, size kodlandığınız o yoğun ışıkta; “SON SÖZ”, “ÖZ GÖZ”le kodlandığı an, SES kontrol kurar ve RUH kayda girer. İşte, “RUH”un kayda girmesi; Sessizliğin, sistemli olarak seslenmesi, yaşam için çok önemlidir.

Dünya Planetine baktığınız zaman, her bir yaşam formu; kendi yoğunluğunda SES KODLAMALARI yapar. Bunlar iyi bilinmeli… Ne var ki “CEVHERİ DÜZEY”de kontrol; “MUTLAK KALEMLER”le olur. Bu da “CEVHER” dediğimiz o yoğunluğu, kontrol altına almamız ile mümkündür… Bu yoğunlukta, YARINLAR vardır. YAŞAMLAR, KODLAR HALİNDEDİR.

Her bir yaşam formu, bu yoğunlukta “KAYNAK”ta bulunur. Bu yaşam formunu kontrol etmek için “İLİM” gerekir. “İLMİN DİRİLİĞİ”nde, “KAYNAK”ta IŞIK SONSUZLUKLARI oluşur. İşte o “IŞIK SONSUZLUKLARI”nda da TAHDİTLİ KONTROL KODLARI vardır. O kodlara, “İLİM”le KAYNAK olanlar, RUH ile bunu başarırlar.

Din dediğiniz nedir!? Sistemdir. Din, “KELAM”ın hakkı olan kayıtları yapabilecek olanın ışığında gerçekleşir. O, mutlu bir dünya için çabalar ama hasat yapmaz. Hasat yapacak olan, “KELAM” olandır. Onun “RUH”u mutludur; çünkü onun kulluğu vardır.

Her birimiz, “DİNİ KALEM”den geçtik ve “RUH”a vardık. Din, insanın kendi yarınını kodlamadığı için şarkı, türkü okumamız gerekti. İşte “şarkı” dediğimiz; sahada “SİYAH RENK”te sesleşmelerimizdir.

“SİYAH RENK”te sesleşen her kim varsa; kendi “RAHM-İ KAPI”sında; ışığını, hologramdan aşırtıp “KELAM”a varıp; “ALLAH TEKNİĞİ”yle kodlama yapıp; “SİYAH RENK”e varıp “IŞIK KODLAMALARI”na geçebilendir. “İSRA KAPISI” derken de bu düzeye ulaşanları kastederim.

Evrenler, seyir halindeler bizi şu anda. Bunu nasıl yaparlar!? Bakalım neymiş olan!.. Her birimiz, “BİZ” olarak çalışırken; her “BİZ” olan, bizi dinleyebilir. “BİZ” olup; “BİLİŞ HALİ”nde sesleşirken; “BİZ” olan her BİLİŞTEKİ, bizi dinler. Bu dürümde, mesafeler yok olur. Siz, planetin EN ESKİSİ olursunuz. O, kendi planetinin EN SESSİZİ olur ve sizi dinler… Ve sonra siz, sizin planetinizin EN SESSİZİ olursunuz; O, size dillenir ve siz “O” olursunuz; O da sizi, sizin yarınınızı anlar…

Bunu anlayacak var mı!? Emin olun herkes anlar. “OL” deriz. Olur…

Hadi buyurun “OL” diyelim!... Hadi buyurun insanlaşalım!... Hadi geçin dillenin!... Ama “RUH” olup dillenin; ayrılık bitsin!... Bedenli olmak sorumluluktur!... Borçlusunuz yaşama anlayın!... Anlayın ki anlatın!... Ampulünüz yanar diye bekledik!… Anlayışınız artar diye bekledik!... “OL” diyecek yaşam sahalarına vardığınızı dinlettik ve dilettik!... Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

30.EKİM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN İLMİ (2)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Yaradan ve yarattığında tohum olanların bilişi kodladıkları bir güzide çalışmadır bu!

Hemen herkes kelama, kaleme iner ama yaşama inmek zordur. Sorumluluk ister.

Yeryüzünün gücünü artırabilmemiz için kendi yarınlarımızı, hakikiyetimizi kodlayarak bitişik kayıtlamalarla mutlak kurulları kayda çekmemiz gereklidir.

Mikail kübrası’nda da buna ilişkin ilim mevcuttur. Her birimiz dünya planetinin görevini kodlamaya çabalarken, kontrol dışı bilgileri de kodlayarak hakkın kapısına kati olarak ulaşmamız gerekir.

Hınca hınç dolu bugün burası… Çok büyük bir kalabalık geldi.

Bitmiş hiçbir şeyin olmadığı da görülüyor. Her şey daha yüce ve daha hakikiyetli bir yoğunlaşmayı kodlayacak. Bitki, hayvan ve her anda kontrol kurabilecek kodların mutlak kurulları burada göz olacaklar.

Gözden, özden ve sesten öte bir söz var. Ona da biz “Altın Işığın Gücü” deriz. Allah’ın dediği budur. Aklın kapısındaki her anda kodlananların da dilinde bu var.

Kara şarkı okunmayacak burada. İşgal altında olan hiç kimse yok burada, bu yoğunlukta. Her şey geçmiş ve geleceğin diriliği ile olacak.

Genişleyerek kodlamalar yapacağız yine bugün burada. Gerçeği kodlayacağız ve kontrol kurulacak. Yoğunluk arttıkça artacak ve çıkış halinde olanlar, geçiş haline dönüşecekler. Ve geçiş halinde herkes her insanla kontrol kuracak.

Genç ya da genç, ya da genç her insan burada gençtir. Bunu bilin. “Gençlik” dediğimse kelamın hakkı olanın, ilahi kübrada kervana kaynak oluşu anlamına gelmektedir.

“Ben varsam, Allah’ın tınısıyım.” diyenlerin gerçeği kodladıkları bir düzendir burada kodlanmış olan…

Kaya tartısına kaya konulur, levhi kapılara ilim konulur, muktedir olana tohum olup gelinir. Ve buraya gelenlerin tümünün tohum olup buraya geldikleri de kesindir.

Allah’ın dediği hepimizin ilmidir. Ancak, aklın dediği hakkın kaleminde ilimse, aklın sırrı, Allah’ın sırrı haline dönüşür.

Buyurun anlayın; dünya planetinin geçişini yapıyoruz şu anda… Sistemin gücünü artırarak sessizliği dilliyoruz ve ses kodlarıyla gerçek kayıtlamaları kanaatkar biçimde akla kapı açarak, koyu ışık halinde indiriyoruz.

Bütün kapıların kelamla açıldığı bir gündeyiz canlar. Bütün kapıların hak teknikle kodlandığı bir gündeyiz ki burada oluş sebebimiz mutluluktur.

Bütüne hizmettir yaptığımız ve yarattığımız her şey hakkımız olandır. Şimdiye kadar yerdeki gücün ilmi yoktu ama itibarı vardı. Bugün artık yergücünün ilmi kodlanıyor.

İlimin kodlanışı şudur; hakkın kalemi olanların tınıyı kodlamaları ve o tınıyı muktediriyetle kelama kayıtlamalarıdır. Emre itaatle büyük kökgeçiş yapabilenler burada göz olacaklar ve söz olacaklar.

Gerçek kapıların tümünü açtık burada, bu yoğunlukta… Ve bu kapıların hepsinde insanlık var. İşte geçip gelenlerin hepsi insanlıkla geçip gelmekteler.

“Karanlık” derken, ilm-i kodların kontrollü kaydettikleri o yoğunluğu kastediyorum ama o ilm-i kodların kelamı, mutlak kurulların halikiyetiyle kayıtlanacaktır.

İşgal altında olan insanlıkta kendini bilecek, kendini ilimle dilleyecek ve yolunu bulacaktır. Ama burada oluş sebebi kemale, kelama ve hak tahditsizliğe ulaşmak içindir.

Diri kapı, diri kalem gerektirir, ilimse kervan içindir ama MA Tİ Sİ KA HA diye bildiğiniz o yaşam kayıtları herkes içindir.

Şimdiye kadar yoğunluğu kontrol altına alabilecek hiç kimse yoktu. Türevleri tohumlayacak, kodlayacak ve kontrol kuracak bilişi hak eden yoktu. Ölüydü planet… Dirilmeye başladı.

Bugün burada, bu yoğunlukta diriliği kodlarken hepimiz bütünün geçişini yaptırıyoruz. Gerçek ilimle bu geçişi yaparken etki ve tepkinin mutlak kurullarla kontrolu gerekiyor. İşte bunun içindir buradayız.

Atlanta Ata Kapısı’nı bulanların hakkın kapısını da bulacakları kesindir. “Atlanta Ata Kapısı” dediğimiz kapı, şer yaratanların şarkısında yoktur. Onlar çorba pişirdikleri zaman kendi yarınlarını değil, oraya kontrol dışı kayıtlarını koyarlar. Ki bunun içindir ki hep şer olarak kayıt yaparlar.

“Bitki, hayvan ve hiçbir yaşamı kodlayamayanların koruyucu kontrol kurabilmeleri imkanı da yoktur.” Dedim ya, “Al, bil ve hak et.” Ama alıp bildiğin sen ol ve kendi dilini kodla. Torbanı kendi yalın, halik ve hakim olan ilminle doğumla, tohumla ve yarınla… Ama canının istediği ne varsa, yapamazsın. Bunu da bil.

Eğer “Ben deneme, yanılmalarla çalışacağım.” diyorsan, bu Meclis’te yolun yoktur, çünkü deneyen ve yanılan insan, kelamı olmayan insandır ki onun ruhu yoktur.

“Ben dünya planetinin geçişini yaptıracak güçteyim ama dert benim için ilimsizlik değil, hak etmeyiştir” diyenler karanlıktadırlar ve tanıkları yoktur. Torbalarında kurulları yoktur ve ruhları yoktur.

https://youtu.be/3OvQjrDSlSY

(Devamı 2. Bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İMPARATORLUĞUN İLMİ (2/2)

30.10.2019

Reşit insanlık “MUTAK KALEM”le kendini anlatmaya başladığında, İMPARATORLUK, kontrol kurar ve kodlamalara başlar. İMPARATORLUK, “KÖK GEÇİŞ”ini yaptı, geçti. İş buydu!... Oldu!...

Temel bilgidir ki yeni dönem; herkes için, “İNSANSILIK”ı aşma dönemi olacak. İNSANSILIK aşıldıktan sonra, RUHUN KODLARI, TOHUMLARI dillenecek. O dilleniş görevi; “İNSANSILIK”ı, “İLİM”e kodlayacak olan görevdir. Bu gerçekleştiğinde, hem dünya için hem de tek tek tüm planetler için IŞIK YAĞMURLARI yağmaya başlayacak.

DÜZEN kurulması beklenmişti. DÜZEN kuruldu. Yerdeki görev tamamlandı… Artık DÜZEN KODLARI, dirilikleri ile yeniden kontrol kuracakları,“CEVHER”e ulaşacaklar.

“Bize izah edildiği üzere; “BİZ” olup yaşama ineriz dedi biri (Hazirunda bulunan bir enerji). Ona deriz ki; “BİZ” olmadan geçmeyin. O “BİZLİK”, her “İLMİN HALİKİYETİ”nde mevcuttur. Her insan, “BİZ” olmalı; oğulları ile kodlanmalı ve sonsuzlaşmalıdır…

İYİ ve KÖTÜ her insanın “KELAM”ıdır ama “İLMİN KELAMI”nda kötü yoktur. Bunu da artık tüm insanlığın anlaması gerekir… “İNSANSI”, olan “KELAM”sızdır. O; kötü, iyiyi dinler ama “İNSAN”laştığı zaman; artık onun için iyilikten başka hiçbirşey yoktur.

Huruç halinde olup cennetlere göçmek isteyenler de var. Onlara da deriz ki:

Göç için KELAM et!... Göç için KALEM ol ve RUH ol!... Sen, SİYAH’a boyan; karanlığı kodla; yaşamı kodla ve “SİYAH”tan “SİSTEM” ol. “KÖK GEÇİŞ”ini yap; sana var!... Sana vardığın zaman; cennette olacaksın… Her insan, kendi cennetine ulaşır. Başkaca bir cennet yoktur.

Üzerinizdeki örtüleri kaldırın!... O örtüler; size, örtüldü ve dendi ki o örtülen, en doğrudur!... O örtüleri size örtenler; kendi cennetlerini, size dillediler… O cennet, kendi cennetidir örtüyü örtenin.

Oynadı sizinle!... Oynandınız siz ocaklarda. Artık anlayın!... Aşk, sahada oyanan bir dere olur ve sonra; o dere, “DİRİLER”de kontrol edilir. İşte! o dereyi kontrol ediyoruz.”

Sayın Bayanlar, Sayın Baylar; siz, biz yok!... “TEK”iz. Bunu anladığınız zaman; cennetiniz, cehenneminiz “TEK” olur… Bunları anlayın ve cehennemi, cennete çeviririz. İş budur!... Bunları bilin!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İMPARATORLUĞUN İLMİ (2/3)

30.10.2019

“Yedinci Dünya! diye bilinen İNSANSILIK!... Buyurun!... “İLİM”i tohumladı. DÜZEN kuruldu; yağmur yağmaya başladı. İnsan soyu, NÜVE oldu; kodlandı ve RUH oldu

ARKON SAHALARI’ndan dile inenler; “İLİM”e, KALEM oldular. TOHUM oldular. Herbiri, cevherini kaynağa çaktı ve RAHMAN oldu… Koruma altına aldık insansıları. Ocaklarını yaktık ve kontrol kurup IŞIK SAHALARI’nda dillendik. Şimdi artık yarınlara kontrollu olarak ulaşmamız gerekir.

“Hakk’a yürümek” derler. Hani yaşamdan çıkıştır ya bu!... YÜKSEK GÖÇ SAHALARI’na varırsa eğer; Hakk’a yürüyen onun, yürüyüşü; insana yürüyüştür…

Ekmeğiniz, hak ettiğiniz olsun!... Yaşamınız, “KELAM”ınız iyilik olsun!… İtibarınız, yüksek olsun!… CENNET olun… İşte size, dizi dizi YAŞAM SAHALARI kodlarken, bunu istedik.

İşimiz kolay Canlar. Biz dünyadayız. İşimiz kolay!... Ayrılık yok ki! siziz, biz. Buradayız!... Ama niye buradayız!? Size izah edelim:

Cennet için “KELAM” denir… Neden!? Niye!?...

IŞIK KAPILARI’ndan girilir cennete ve sona varılır… İş budur diye düşünülür… Oysa, bugün burada, işin çok farklı olduğunu öğrendik. Bize neden gerçeği anlatmadılar diye sorguladık…

Dendi ki “SİSTEM, CENNET KELAM’ı kodlamamıştı. Herkes, KELAM’da değildi… Yarınlar, oluşmamıştı… Dirilik yoktu… Bunun için BİR TEK KELAM, kodlanmışlık olmalıydı ama o da yoktu!... Bize, bizi anlatanlar; KELAM ettiklerini dillettiler ve kendilerini anlattılar… Bunun dışında hiçbir İLİM yoktu dünyada. Bugüne geldik!...

Bugün artık “KİN IŞIMA” diye bilinen o saha, aşıldı ve koruma gerçekleşti. Herkes , “BİZ” olarak görevi hak etti ve elde etti… Şimdi artık canı, cevheri kodlanmış olanlar; “GÖZ” olup “SÖZ” olup “YAŞAM” olacaklar.

Asla “KELAM”da kırılma olmayacak. Doğal dünya kodlamaları, teknik olarak kayda girecek ve tek bir ışık kırılması bile yaşanmayacak. Sonsuz sırdır bilgi. Bu bilgiyi, KELAM eden herkes bilecek. Umut, mutluluk olacak.

Onlarca Güç, “KÖK GEÇİŞ”ini yaptı bugün. KÖK GEÇİŞLER sürecek. CEN KAPILARI açılacak ve geçiş yapanlar o kapılardan geçecekler. CEN GEÇİŞLERİ, her bir IŞIK SAHASI’na olacak.

MÜSİH SAHALAR’dan da geçişler olacak. O sahlaradan geçenler de dirililerini kodlayıp geçecekler.

Asla, görevli olan yaşamından; ışıksız, kayıtsız kalmayacak.

Sayın Bayanlar ve Sayın Baylar; arka gerçeği, ön gerçeğini kodlayacak ve ön, ardı hak edecek. Ön, ardı hak ettiğinde; arka, önü kodlayıp o yoğunluğa varacak. Bunun olması, tüm sahaları kontrol edebilmek için gereklidir.

Bunlar olduktan sonra; soyu sonsuz olanlar, “GÖZ” olacaklar ve her bilgiyi, “BİLİŞ HALİ”nde kontrollu olarak kaynağa alacaklar. Bunu bilin!... HAKİKİYET’i bilin!... “OL! Deyin!... “OL” deyin ki HAKK olup oldurun…

Uzun zamandır “OL” diyebilmek için bekleşenler var. Hepsi “OL” diyebililer!... İş budur… İş budur… İş budur…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

30.EKİM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN İLMİ (2)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.Akış 4.Bölüm

Yaratanlar vardır; yaratılanda yaratılanlar vardır. Yani yarattığımızda yaratılanlar ya da yaratanlar… Direkt ya da endirekt ama hepimiz BİRLİK kapısında mutlakız Canlar, bu da kesindir! Bu nedenledir ki o BİRLİK kapısına hepimizin ulaşması gerekir. İmparatorluk olarak bunu yapabiliriz. BİR TEK olabiliriz. Şarkılarla değil; şarkının o şavkıyla Kök Geçiş yaptırabiliriz.

Karanlık, insanın kelamıysa; aydınlatırız KELAMı. RuHun kulluğunda mutlulukla Bütün’ün kültüyle her bir insana kendimizi dilleyebiliriz ve dünya insanı, ORS’un kapısına varır ve orada Kötülüğü önler. ORS’un… Eğer dünya insanı o yoğunluktaysa; her şey kolaylaşır Canlar!

Dedim ya neden dünya? Yarınlar için müthiş bir şarkıdır dünya… Öyle çok ilim var ki burada… Ama İNSANLIK yok… Yaratan, yaşamları kodladı ama insansılıkla kodlandı yaşamdakiler.

Peki, Yaradan nerede? Kim?... İLİM… Ama insandır İlm-i Ko olan, siyahı kodlayan. “Yeniden Dünya Planetinde bir çalışma başlayacaksa; Yeniden Ruh Mutlak Kurulları kodlayacaksa; yeniden Esmalar dillenecekse insanla” diyerek geri gelmek istediklerini söylüyor çokları…Bütün kapıları açtık, buyurun gelin! Ama beden yok, unutun bedeni! Beden yok…

Size Reenkarne İlmi’ni anlattılar ama Enkarnasyondur o… Sessizliğin sesindeki insanlığın, hakiki tahditsizliğidir o ve sizbunu hiç anlamadınız. Sandınız ki yeniden planete doğacaksınız. Vah Canlılarım vah! Hepiniz canlandınız bugün burada ama Sayın Bayanlar, Sayın Baylar; yarınlarınızı kodladınız mı acaba? O gün geldiğinde ve Yaşam Kodlaması yaptığınızda; işte o gün, Mutlak Kurullarla Bütün’e hizmetçi olduğunuzda tümü olun ve yaşayın! Ama size kendi beden kapınız asla açılmaz, bunu unutmayın!.. Her AN olup yaşarsınız ama beden yok, unutmayın!

Bugün görev geçişi yapanların bir kısmı, yeniden Dünya Planeti’ne bedenli olarak geleceklerini düşünüyorlardı; onlaraydı bilgim… Herkes bu konuda büyük hatalar içinde Canlarım; herkes hata yapıyor. Çokları da kontrollu bilgi aldıklarını zannederek, bu konuda yanılgıdadırlar. Ve derler ki “Ben hep, çok büyük bir görevliydim. Hiç kimse sıradan değildir.” Öyle düşünürler. Yapmadıklarını yaptıklarını zannederler. Neyse, bugün buraya gelenler de bu konuda yanılgı içindeydiler. İzah etmek gerekti.

Ve Dünya İnsanı iyi anlamalı ki; bitki, hayvan ve her şey BİRLİK halinde TEKLİK’i kodlar. Hiçbir zaman biri, ötekinin dışı değildir. Ve sırdır Allah’ın tahtındaki ilim. Bunu bildikleri zaman “benim geçip gelmem gerekmeyecek” diyebilecekler. Ve bilecekler ki her zaman her ANda vardırlar.

Nedir olan? Davul zurna çalıyor yaşamda bugün. Nedir olan? İLİMdir Canlarım, İLİM…. Davul zurna çalıyor nesillerini hak etmeye çalışanlar var. Yılların tınısında tahditsizliği kodlamaya çalışanlar var. Yollarını buldular, geldiler ve dedik ki: “Kendini al ve kendine HAK olup ulaş!” Ve diyen var ki “Seninle olayım!” Yok canım yok, olma benimle! Saltanatın ilminde BEN olmak var; bende olmak yok!.. Bunları artık insansıların da kavrayabilmeleri gerekir.

Ve Dünyanın Ruhu’yuz Canlarım. Şükür ki bunu bildik ve dilledik. RUH; kodlanmışığın, tohumlanmışlığın ilminde vardır. Ve buna biz, kontrollu çalışmayla kayıtlar yapıyoruz. Her Andayız ve her sırrı biliyoruz. BİLİŞ HALİNDE OLUŞ budur! Bana sorarlar, “bu ne?” Diye. Cevap verir miyim? Verdiğim olur; vermediğim olur. Bazı bazı islah olsun diye ilimle dillenirim ama bu dahi yanlış olur. Çünkü hologramda olana sesim anlamsız gelir ve şükür ki bastığımız yer; kör sağır kim varsa hepsini kontrol edebilecek güçtür.

Durmayın, ölüleri dilleyin ki yaşasınlar Canlar! Durmayın, olgun sahalarda Bütün’e hizmetçilik yapın ki kodlansınlar! Durmayın, Na Mas ra Kapısına varın ve resimler yapın ve o kapı hepimizin kalemi olacak! İşgali kaldırın ve kendinizi anlayın! İnsanlığın gücünde hep işgalcilik var. Ya işgalcidirler ya işgal altındadırlar. Bu da kesindir! Çoğunuzu medya işgal etmiştir. Orayı dinlersiniz ve dersiniz ki “Bu benim bilgimdir.” Ama sizin bilginiz midir yoksa size insanlık dışı bilgileri kodlayanlar mı var?

Canlarım, daha da dikkatinizi çekmek isterim ki birçoğunuz “burası neresi” diye sorarsınız. “Neredeyim” diye sorarsınız. Kelam Allah’ın tınısı ve siz, o kelamsınız unutmayın, hepiniz kelamsınız! Sizi işgale çalışanlara söyleyin: “Bana BEN olup gelmeyin, ben sizde SİSTEM olarak mevcudum zati” deyin ve daha güçlü olun! Daha yoğun olun! Ve daha ışıklı olun! Dünyanın Ruhu budur Canlarım, hepimiz dünyalıyız canlar, hepimiz! Bunları unutmayın! Ve daha güçlü olun, dileğimiz budur!

https://youtu.be/HVul-A3dMpc

Süper İnsanlık Realitesi

 

30.EKİM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN İLMİ (2)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2.AKIŞ

Bugün farklı bir gün gibi geliyor hepinize; öyle mi? Özelikle mutluyuz çünkü ruhumuzun kültü olan o kürzi sahalar kontrol kurmaya başladılar.

Siyah renkte sistemli olarak dilleşmemizin tek nedeni isra olmak değil, itibarlı olanlarla kodlamalar yapmak mı? Bu da değil. Her anda olmak ve yol olmak içindir.

Miraç kapıları’ndan herkes geçmez ama Mikail’in kalemi olduğunuz an, herkes sistem olarak siz olur ve geri çeker yaşamını. Geri çektiği kelamı, kendi yarını olur ve o kendini muktedir kılar ve ruh olup mutlu bir düzen kurar. Herkes bunu başarabilir.

Çıktığınız en yüksek kat, indiğiniz en büyük derinliktir. Hangi kata çıkarsanız, o kat kadar derine inersiniz. Hepimiz bunu iyi anlayalım.

Birimiz “Ben en yüksekteyim, sizinle muhatap olmam.” Diyorsa, eğer, iyi anlayın ki o en aşağının en aşağısını dahi dinletebilecek gözden, sözden ve özden ilim çekecek ve yoğunluğu kodlayacak diye bekleyendir. Ama anlayın ki o yolunu kaybetmiştir.

Bir’e hizmet ederken hepimiz “Varız ve yokuz.” diyebilmeliyiz. Yokta olanda da varız, var olan her anda da varız. Yokta olanda yok olup varız, “ol” dediğimiz an, her biri var olur, olgun sahalar kodlanır.

Ve dünyanın kölesiyiz biz canlar. Biz köleleriz. Neden? Neden böyle diyorum? Çokları sorgu suale başladılar “Siz kimsiniz?” diye. Biz köleyiz. İnsanlık köleleriyiz. Yer geçeğini hak etmeden, yer kapılarını kodlayan ve toprak topluma kontrollu kayıtlar yapan ve son sözde isra olanlarız. Ki her şey her şey ama her şey, insan içindir.

Dedim ya “Mutluyuz çünkü biz öksüz kalanlara gözüz”. Öz olamayanlara, özüz ve sözü olmayanlara sözüz canlarım.

“20 dünya, 20 yaşam, ilim hepsi biliş.” dedi biri. Yakıştı yakıştı ona bu! Ama ya 28? Var mı? Yok. Ve ben derim ki “40’ların ötesindeki 40’ları kodlayanlara da bunları söylerim.” Hem dünya planeti, hem de dil-i hakk olan tüm sahalar için kelam olun. Yolculuk insanlık içindir; anlayın.

“Yırtıldı yaşam.” dedi biri. Yırtılan ilim, yırtan kelam ama ondan ötesi de var; isra olan, imparator olan insan.

Partiküler kelam, partiküler kulluk! Yok, yok daha neler! Kimse kimsenin ilmini anlamıyor anlaşılan.

Farsı kapılarda farca konuşurlar. Türkiye’de Türkçe konuşurlar. Ama insanlık her dilde konuşur canlar. Nedir konuştuğumuz? Kaynak ilim. Ve dilin kelamdaki ilmi ama o ilim, Allah’ın tınısı.

“Fırat’ı geçtik, o halde yaşayacağız.” diyen var. Fırat’a “sırat” dedik ya, herkes Fırat’tan geçmeye çalışıyor şu anda. Bilseler ki Fırat, kelamı hakk olanın ilmidir, bilseler ki hakk mutlaktır ve Fırat kodlanmış sırdır. Ama Fırat’ı aşıp geçerken kelam edip, gerçeği hak edip, muktedir olup geçmeliler.

Hangi dünya insanı görevini hak edip yapar da şafağı sökmez ki? Dünya insanlığı kendi sıratını aştığında şafağı söker. Ama sırat kendidir, aştığı kendidir. Başka bir şavk yoktur ki! Ve dünyanın özü de sözü de isra’dır.

Kir, insanın killi halidir. “Ben kilden yaratıldım.” der ilm-i kalem olmayan beşer. Ama kili aşmalı, ruhu mutlaka bulmalı ve ruha varmalı.

Devenin kalktığı bir dünya artık yolu bulur canlarım. Dünya planeti için her şey yetkin hale dönüşüyor. Bunu iyi anlayın ve dünya insanlığı kendi yoğunluğuyla bütünün gücünü hak edecek.

Dünyanın ruhu yeniden kontrol kuruyor ve büyük bir göz dünyayı izliyor şu anda.

Bu göz insanlığın kelam olan, isra olan ve diri kodları bulunan İzra kapısıdır. İzra… Bu kapıdan geçiyor dünya şu anda.

Ve izra, insanlık ilmidir.

Yer gökleri, gök yerleri dinler şu anda. Ama İzra, rahmi kapıda sistem olup bütünü diller. Hepinizin gerçeği budur canlarım.

Yaratan, yaratılan ayrı değildir. Yaratıp yaşattığınız kelam kendinizdir ve başkasında yolunuz olmamalıdır. Ama sizin adınız insan olmalıdır canlarım.

Bir’e hizmetçilik yapalım. Bir tek olalım. Mutlak olalım, başka niyetimiz yok. Biz bugün burada bunu dillemek istedik. İş budur.

https://youtu.be/GWRWd1UPZmc

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 



Formun Üstü

Formun Altı

Formun Altı

30.EKİM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN İLMİ (2)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2.AKIŞ

Bugün farklı bir gün gibi geliyor hepinize; öyle mi? Özelikle mutluyuz çünkü ruhumuzun kültü olan o kürzi sahalar kontrol kurmaya başladılar.

Siyah renkte sistemli olarak dilleşmemizin tek nedeni isra olmak değil, itibarlı olanlarla kodlamalar yapmak mı? Bu da değil. Her anda olmak ve yol olmak içindir.

Miraç kapıları’ndan herkes geçmez ama Mikail’in kalemi olduğunuz an, herkes sistem olarak siz olur ve geri çeker yaşamını. Geri çektiği kelamı, kendi yarını olur ve o kendini muktedir kılar ve ruh olup mutlu bir düzen kurar. Herkes bunu başarabilir.

Çıktığınız en yüksek kat, indiğiniz en büyük derinliktir. Hangi kata çıkarsanız, o kat kadar derine inersiniz. Hepimiz bunu iyi anlayalım.

Birimiz “Ben en yüksekteyim, sizinle muhatap olmam.” Diyorsa, eğer, iyi anlayın ki o en aşağının en aşağısını dahi dinletebilecek gözden, sözden ve özden ilim çekecek ve yoğunluğu kodlayacak diye bekleyendir. Ama anlayın ki o yolunu kaybetmiştir.

Bir’e hizmet ederken hepimiz “Varız ve yokuz.” diyebilmeliyiz. Yokta olanda da varız, var olan her anda da varız. Yokta olanda yok olup varız, “ol” dediğimiz an, her biri var olur, olgun sahalar kodlanır.

Ve dünyanın kölesiyiz biz canlar. Biz köleleriz. Neden? Neden böyle diyorum? Çokları sorgu suale başladılar “Siz kimsiniz?” diye. Biz köleyiz. İnsanlık köleleriyiz. Yer geçeğini hak etmeden, yer kapılarını kodlayan ve toprak topluma kontrollu kayıtlar yapan ve son sözde isra olanlarız. Ki her şey her şey ama her şey, insan içindir.

Dedim ya “Mutluyuz çünkü biz öksüz kalanlara gözüz”. Öz olamayanlara, özüz ve sözü olmayanlara sözüz canlarım.

“20 dünya, 20 yaşam, ilim hepsi biliş.” dedi biri. Yakıştı yakıştı ona bu! Ama ya 28? Var mı? Yok. Ve ben derim ki “40’ların ötesindeki 40’ları kodlayanlara da bunları söylerim.” Hem dünya planeti, hem de dil-i hakk olan tüm sahalar için kelam olun. Yolculuk insanlık içindir; anlayın.

“Yırtıldı yaşam.” dedi biri. Yırtılan ilim, yırtan kelam ama ondan ötesi de var; isra olan, imparator olan insan.

Partiküler kelam, partiküler kulluk! Yok, yok daha neler! Kimse kimsenin ilmini anlamıyor anlaşılan.

Farsı kapılarda farca konuşurlar. Türkiye’de Türkçe konuşurlar. Ama insanlık her dilde konuşur canlar. Nedir konuştuğumuz? Kaynak ilim. Ve dilin kelamdaki ilmi ama o ilim, Allah’ın tınısı.

“Fırat’ı geçtik, o halde yaşayacağız.” diyen var. Fırat’a “sırat” dedik ya, herkes Fırat’tan geçmeye çalışıyor şu anda. Bilseler ki Fırat, kelamı hakk olanın ilmidir, bilseler ki hakk mutlaktır ve Fırat kodlanmış sırdır. Ama Fırat’ı aşıp geçerken kelam edip, gerçeği hak edip, muktedir olup geçmeliler.

Hangi dünya insanı görevini hak edip yapar da şafağı sökmez ki? Dünya insanlığı kendi sıratını aştığında şafağı söker. Ama sırat kendidir, aştığı kendidir. Başka bir şavk yoktur ki! Ve dünyanın özü de sözü de isra’dır.

Kir, insanın killi halidir. “Ben kilden yaratıldım.” der ilm-i kalem olmayan beşer. Ama kili aşmalı, ruhu mutlaka bulmalı ve ruha varmalı.

Devenin kalktığı bir dünya artık yolu bulur canlarım. Dünya planeti için her şey yetkin hale dönüşüyor. Bunu iyi anlayın ve dünya insanlığı kendi yoğunluğuyla bütünün gücünü hak edecek.

Dünyanın ruhu yeniden kontrol kuruyor ve büyük bir göz dünyayı izliyor şu anda.

Bu göz insanlığın kelam olan, isra olan ve diri kodları bulunan İzra kapısıdır. İzra… Bu kapıdan geçiyor dünya şu anda.

Ve izra, insanlık ilmidir.

Yer gökleri, gök yerleri dinler şu anda. Ama İzra, rahmi kapıda sistem olup bütünü diller. Hepinizin gerçeği budur canlarım.

Yaratan, yaratılan ayrı değildir. Yaratıp yaşattığınız kelam kendinizdir ve başkasında yolunuz olmamalıdır. Ama sizin adınız insan olmalıdır canlarım.

Bir’e hizmetçilik yapalım. Bir tek olalım. Mutlak olalım, başka niyetimiz yok. Biz bugün burada bunu dillemek istedik. İş budur.

https://youtu.be/GWRWd1UPZmc

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

30.EKİM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN İLMİ (2)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ - 2.BÖLÜM

Altın ışığın görevi; Allah'ın gücüdür. Eğer o güç, Allah'ın kültüyle kodlanmışsa iyi anlayın ki çanı çalma zamanı gelmiş demektir.

"Kırk kapı ve her anda biliş" diyenlerler de çok bugün burada. Hepsi gelmişler ve diyorlar ki "kırk kapı"... Ya ka ha lar sahanda, sessizliğinde, yoğunluğunda, kelamın yoksa sen hep kırklarla kodlama çabalarsın ama kontrol dışısın, bunu iyi anla..

Çürüksün, kırıksın, hırslısın ve şafağında yarının yoktur. Çünkü her bir basamakta insanlık kontrol kurduktan itibaren her an olmak gerekir ki her an olan için basamak biter. Bunları artık insansılarında anlamaları gerekir.

Yeni dünya gücünün tüm insanlığın gücü olacağı bir dönemdeyiz ve bu güç, bütünün kelamı olarak kontrol kurmaya başladı. Yeni dünya gücü mutlak kurullarla kodlanmaya başlandı.

Tayinler yapılıyor, dünya planeti için. Yeni tayinler, yeni yoğunlukları kodlayacak. Dünya planetine geçip gelecek bedenliler olacak ve onların sonzsuzluktaki ışıkları bütünün kübrası dürümleri halinde olacak.

Hepimiz bunu bekliyorduk. "Çok büyük zaman sahalarından geçenlere ilim gerekir", diyerek. Bugünü bekliyorduk.

Bu "gurbet" denilen, tahditli planette kimse kimsenin levhisini okuyamaz, yoğunluğunu artıramaz, yarınlarını kayıtlayamaz diye düşünüyorduk.

Bu gurbet; Allah'ın kültünden çok daha güçlüydü ama yoktu yarını. Bu gurbet, Rahmi kapıda mutlaktı ama hırslıydı yaşayanlar.

Bu gür insanlık yenilenişi kodluyor, burada. Bu gür insanlık Methi ka ha olan ilmi kodluyor, burada. Bütün kötülüklerin aşılacağı bir yoğunluğunu kodluyor. Ve buna izin verilmişse mutluyuz hepimizde çünkü gözün gördüğü en büyük yürüyen güç, ağır, ağır yürümektedir ilim sahalarında. İşte o güç, Türkiye Çalışmasıdır.

Ve bizler bu çalışmayı; hem dünya planeti ve hemde dürümleri dilleyen dirilikleri kodlayan ve tahditsizliği kayıtlayan her planet için kontrollü olarak kayda alıyoruz.

Hevesliyiz dünya planetindeki gerçek ilim sahalarını kodlamaya. Hevesliyiz ama çarıkları çıkarmak gerekir. Şarkıyı kodlamak ve tohumlamak gerekir. Oğulları kayıtlamak gerekir ve Batıyı hak etmek tohum ekmek, Doğuyu kodlamak, muktedir kılmak gerekir.

Hırsı aşmayan, yolu açamaz, canlar. Bunu da iyi öğretmemiz gerekiyor. Türevleri tohumlarkende hep bunu trekrarlayoruz. Hırsı aşmayan, yolu bulamaz. Hakk'ın kapısına varamaz ve insan olamaz. Et, kemikten ibaret olsada şafağı yoktur, lekesi kodlanmıştır, Rahmi Kapıda İsra olarak kayda imkanı yoktur.

Ölüler diyarıdır bu dünya bilirsiniz ama öz görevlidir aynı zamanda. İşte bunun içindir ki öz geçişler yapılıyor planete. Ellerin ellere vardı.Yolların yollara ulaştı. Aklın sırrı olan insanın itibarının mutlak olduğu bir düzen kurulacak. Bu düzene imparatorluğun siyah rengi kalem olacak...İşte o siyah renk, karanlıktaki ilmin hakk'ın kapısında dürümlenişi için gerekendir.

"Kaç miraç kapısı açıldı dünyaya diye sordu bir yoğunluk, bugün burada?. Durmayın çalışın, biz siziz, canlar.

Miraç, ne ki? İnsanlık için gerekli olan hakk'ın kalemi oluştur. Ben miraç olurum ama sevgi yoksa ilmimde miraç olsamda sırrım şudur ki savaşım vardır, insanla.. Ama ben bütüne hizmetçiysem eğer miraç olsamda mahirim ve hakimim. Bütüne hizmetçiyim, barıştayım ve şafaktayım.

Alıp, götüreceğim ne var? Benim ilmimde tek bir şarkı var. "Ol şarkısı". Başka şarkım yok, canlarım. Kimi alırım, kimi bırakırım diye sordular?. Allah'ın ilminde yoğunluğunu kodlayanın bir tek oluşu varsa ki böyledir, kimseyi bırakmaz, o. Herkes onun ruhudur, ocağıdır, koruyucu olarak kodladığı has tahta kayıtladığı insanlıktır.

Peki, dünyada neden bugüne kadar hep ayrışmalar kodlandı? İnsan ayrışıktı zaten. Aksız, haksız ve hırsılıydı. Bundan sonraki dönemde artık ayrışık saha kodlardan çıkacak. Bundan sonraki dönemde son söz insanlıkla söylenecek ve bundan öte bir Nisa Kapısı yoktur.

"Batı; tohumu kodlarken yolu kayıtlar" dediler ama "Doğuda; kontrol dışı kapılar da var" dediler. Ve dedik ki " insan, nirvana değildir, kervandır, andır, mutlaktır. O kodlandıkça her an kodlanır ve yoğunluk mutlak kurulları kayda alır"

Partiküler tohumlamadan da söz ediliyor, bugün burada. Diyorlar ki "partiküler tohumlamayla koruyucu kayıtlamalar yapalım ve tabiatı kontrol altında tutalım". Olgan Si-Ka-Ha... Olgan Si-Ha. Si-Ka-Ha- Si-Ha.

"Mesih" dedikleri insanlık, bunu yapar dediler. İşgali kaldırın, izleyin bakalım, kim ne yapıyormuş?

Hem dünya planeti, hemde dürümleri dilleyen türevleri tohumlayan ve kodlayan diğer planetler için yapılacak tek bir iş vardır imparatorluğun ilmi olmak. Eğer bu ilim dönüşebilirse insansılar imparatorluğun kültü bütünün gücü haline dönüşür, tüm insanlık için.

Bugüne kadar yapılan tek şey buydu. İmparatorluğun kültü olmak. İlmi kalem olmak, mutlak olmak. Bundan sonraki dönemde, bunun gerçekliği artacak ve yetkin ve hakim olan bilgelerimiz düzeni kurmaya gelecekler, planete.

"Barışın kapısını bulan, barışta olur" diyor, bir diğer yüreğimiz. Bir diğeride diyor ki "Allah'ın dediği, aklın dediğidir". Peki biz, akılsız mıyız ki ocağımızda onun dili yok. Yine diyor ki "siyahım ama yoğunluğumda siyahlık kaydım yok".

"Perde perde açılır insanlık" diyor, birisi ve diyor ki "ben şuanda şunu insansılıkla anlıyorum ama ve başka bir perdede, başka şeyler kavracağım, dilleyeceğim". Ve daha çok şey söyleniyor, bugün burada.

https://youtu.be/1pwa0FWln0o
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

30.10.2019 İMPARATORLUĞUN İLMİ 2

AV NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 3. BÖLÜM

Eve dönme zamanı geldiğinde “neden sen ben değilsin” diye sorarlarsa “ne diyeyim ben” diye soruyor bir tanesi… Yakıştı mı bunlar insansılığı kodlamaya çalışan ilmi sahada kelam olanlara? Bilmiyor musunuz ki “Allah” dedikleri kervan aklın kelamıdır, bilmiyor musunuz ki hakkın kapısına varan hakkın sırrını dinler… Yavrularım, insan; oğullarını kodlamaya değil “ol” demeye geldi planete. Bunların artık insansılarında anlamaları gerekir.

Etken ve hakim olan insan ölüyü diriltmeye gelmedi, ölmeye geldi ki; ölü olup dillensin ve dinletsin yaşamı diye… Büyük güç akıldır ama büyük kök de Ha Ha’dır. “Eti olmayan alıp götüreceklerinizin dilini konuşur” diyor birisi. Yasalar vardır canlılar, insansılar için de bu yasalar geçerlidir. Bu yasaların en güçlüsü, en büyüğü nedir bilir misiniz; şans dilemek, insansılığa kodlananlara şans dileye dileye kodladık hepsini de.

Develi bir dünya, develi bir yarın, develi bir hasatçılık ama o deve insansılıktan ilmi ka ha olup insana ulaşmak üzere yolcudur. Mutluyuz ki dünya planeti geçişini yaptı.

Gezdik dünyayı, izledik her anda siyah renkteki kayıtları. Öz görevlileri kodladık, gözümüz gördü tümünü de… Barıştan yanayım diyenlerin çoğu kontrol dışıydılar, savaşı kodlayanların dilinde kil vardı ilim yoktu ama yolu bulamayanlar çorbadaydılar. Muhammet dedi ki; “insanlaşın”... Ya zaman sahalarında ilmi ka ha olan insan ne diyor “imparatorlukla kodlanın kök geçiş yapın, imparatorlukla kodlanın”…

Nikâh kıydık insana dedik ki “ilimle çalış” ama insan nikahsız kalmak diledi… “Ben dünya planetiyle nikah kıyarım ama sizle kıyamam” dedi. Ve biz dünyalılara şunu söyledik “kırk kapı ve bir tek insan hangisi doğru”, hangisi kırk kapı bir de insan ve “her biri kırk kapı” dedi ve biz dedik ki; “insan tınıyı duyduğu zaman artık tahditsizdir tekliktedir, o tını ilmin tekniğiyle kodlanmış olan sistemindir”. Evren evren gezenlere de “şükür edin” diyorum, şükredin ki dünya bugün bu yoğunluktadır.

Kapkaranlığı ap aydınlıkla dillemeye çalışan birliklerimiz var canlılar burada. Kocaman bir Türkiye çalışması ama bu çalışmada 3, 5 kişiyiz neden acaba? Neden!?... İslam kapısı insanlığı kodladı öyle mi!? Vallahi insan yok dünyada, yok canlarım; imparatorluğun ilmindeki insan ayrıdır. Yalın halik olan imparatorluğun kültü olan aydınlık güçtür ama ayrıdır. İlme hizmet etmek isteyen her kim varsa “geç” dedik ama geri çekilişini yaptık sonra neden bilir misiniz? Hangarlardan çıksın diye beklediler, şarkılardan çıksın diye dinlettiler, hepsi kendinden kendi yolundan ayrıştılar. Bu tohum aklın tohumu olsaydı; kelamı hologram olmayanlar mutlak olup burada olurdular.

Deve kalkmadı öyle mi canlar!?... Her anda o deve yol alır, her anda ama sır insanlıktır ve sınır şafaktır… Bu güne kadar dünya planetinde gerçek kontrolü kuracak güçleri bütüne hizmetçi yapmaya çalışırken bereket ki kök kapıların tümünü kapatmadık ki orta kapılardan geçenler oldu bugün buraya.

Kurdu kuzu sananlar, kuzuya kulluğunda kodlananlar var ama kurullar kuzuyu kodlarken kurdu kontrolsüz saydılar. Hadi buyurun anlayın! Anlayın canlarım insanlık yanlış yapar ama yaptığını hak ettiğini düşünür.

Biz bu çalışmaya o sonsuz sınırsız yaşam kapılarındakilerin her biri almadık, alamadık çünkü ruhları yoktu. Üstünde göz olanları bulduk aldık. Gözü olan sözünü söyleyecek güçtedir diye düşündük ve dedik ki; “öz geçişinizi yapın ve yolunuzu hak edip genişleyip gelin”. Genişlemeyenin geri çekilişi olur mu? Olmaz canlarım… Kim ki genişler işte onlar geri çekilebilirler.

Ne demek geri çekiliş? Geri çekiliş kaynağa çekiliştir canlarım. Neden bunları anlatıyorum? Ziya olan insanlığın anlaması mümkün de onun için. Orta kapı derken de hep kaynağı kast ederim. Ziya olanın kervanı mutlaka orta kapıda olmalıdır ve orta kapı türevleri kodlayanların türev kontrolünü kurabilecekleri an sahasıdır ve oraya genişlemeyen geri çekilemez, genişlemeyen hakkın kapısından geçemez, hakkın kapısı işte o merkezdir ve merkeze varmayan yarını kontrol edemez ve çürüktür o kontrol dışıdır. Hepimiz kendi yolumuzu bulabiliriz, kürzi sahalarımız oluşabilir ama toysak yığınlarınız gözün görebileceği o yaşamlara kalem olup inemezler.

Netice şudur canlarım; sayılı günlerde dünya bedeninizle buradasınız, sayılı günlerde, peki neden geldiniz bunu düşünün! Çokları yanılgıdadırlar geçtik ama öğrenip öğretip gideceğiz diye düşünürler. Bundan daha öte bir yanlış daha var, kendini dinleyebilen hakkın kalemi olduğunu düşünür ve kendi ötesinde hiçbir gücün kodlama yapmayacağını düşünür. Her birimiz kontrollü kodlamalar yapabiliriz ama bu kodlamalar cemaat cevheriyle olur ya da mutlak kurulların cevheriyle olur. Hangisi özeldir? Mutlak olan o yoğunlukla yapılan kodlama özeldir, ziya olanlar orada yaratım kapılarında yaratıcılık yaparlar.

Devamı 4. Bölümde yayınlanacaktır…

https://youtu.be/ttwP2PvsR3k

Süper İnsanlık Realitesi

 

30.EKİM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN İLMİ (2)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.Akış 4.Bölüm

Yaratanlar vardır; yaratılanda yaratılanlar vardır. Yani yarattığımızda yaratılanlar ya da yaratanlar… Direkt ya da endirekt ama hepimiz BİRLİK kapısında mutlakız Canlar, bu da kesindir! Bu nedenledir ki o BİRLİK kapısına hepimizin ulaşması gerekir. İmparatorluk olarak bunu yapabiliriz. BİR TEK olabiliriz. Şarkılarla değil; şarkının o şavkıyla Kök Geçiş yaptırabiliriz.

Karanlık, insanın kelamıysa; aydınlatırız KELAMı. RuHun kulluğunda mutlulukla Bütün’ün kültüyle her bir insana kendimizi dilleyebiliriz ve dünya insanı, ORS’un kapısına varır ve orada Kötülüğü önler. ORS’un… Eğer dünya insanı o yoğunluktaysa; her şey kolaylaşır Canlar!

Dedim ya neden dünya? Yarınlar için müthiş bir şarkıdır dünya… Öyle çok ilim var ki burada… Ama İNSANLIK yok… Yaratan, yaşamları kodladı ama insansılıkla kodlandı yaşamdakiler.

Peki, Yaradan nerede? Kim?... İLİM… Ama insandır İlm-i Ko olan, siyahı kodlayan. “Yeniden Dünya Planetinde bir çalışma başlayacaksa; Yeniden Ruh Mutlak Kurulları kodlayacaksa; yeniden Esmalar dillenecekse insanla” diyerek geri gelmek istediklerini söylüyor çokları…Bütün kapıları açtık, buyurun gelin! Ama beden yok, unutun bedeni! Beden yok…

Size Reenkarne İlmi’ni anlattılar ama Enkarnasyondur o… Sessizliğin sesindeki insanlığın, hakiki tahditsizliğidir o ve sizbunu hiç anlamadınız. Sandınız ki yeniden planete doğacaksınız. Vah Canlılarım vah! Hepiniz canlandınız bugün burada ama Sayın Bayanlar, Sayın Baylar; yarınlarınızı kodladınız mı acaba? O gün geldiğinde ve Yaşam Kodlaması yaptığınızda; işte o gün, Mutlak Kurullarla Bütün’e hizmetçi olduğunuzda tümü olun ve yaşayın! Ama size kendi beden kapınız asla açılmaz, bunu unutmayın!.. Her AN olup yaşarsınız ama beden yok, unutmayın!

Bugün görev geçişi yapanların bir kısmı, yeniden Dünya Planeti’ne bedenli olarak geleceklerini düşünüyorlardı; onlaraydı bilgim… Herkes bu konuda büyük hatalar içinde Canlarım; herkes hata yapıyor. Çokları da kontrollu bilgi aldıklarını zannederek, bu konuda yanılgıdadırlar. Ve derler ki “Ben hep, çok büyük bir görevliydim. Hiç kimse sıradan değildir.” Öyle düşünürler. Yapmadıklarını yaptıklarını zannederler. Neyse, bugün buraya gelenler de bu konuda yanılgı içindeydiler. İzah etmek gerekti.

Ve Dünya İnsanı iyi anlamalı ki; bitki, hayvan ve her şey BİRLİK halinde TEKLİK’i kodlar. Hiçbir zaman biri, ötekinin dışı değildir. Ve sırdır Allah’ın tahtındaki ilim. Bunu bildikleri zaman “benim geçip gelmem gerekmeyecek” diyebilecekler. Ve bilecekler ki her zaman her ANda vardırlar.

Nedir olan? Davul zurna çalıyor yaşamda bugün. Nedir olan? İLİMdir Canlarım, İLİM…. Davul zurna çalıyor nesillerini hak etmeye çalışanlar var. Yılların tınısında tahditsizliği kodlamaya çalışanlar var. Yollarını buldular, geldiler ve dedik ki: “Kendini al ve kendine HAK olup ulaş!” Ve diyen var ki “Seninle olayım!” Yok canım yok, olma benimle! Saltanatın ilminde BEN olmak var; bende olmak yok!.. Bunları artık insansıların da kavrayabilmeleri gerekir.

Ve Dünyanın Ruhu’yuz Canlarım. Şükür ki bunu bildik ve dilledik. RUH; kodlanmışığın, tohumlanmışlığın ilminde vardır. Ve buna biz, kontrollu çalışmayla kayıtlar yapıyoruz. Her Andayız ve her sırrı biliyoruz. BİLİŞ HALİNDE OLUŞ budur! Bana sorarlar, “bu ne?” Diye. Cevap verir miyim? Verdiğim olur; vermediğim olur. Bazı bazı islah olsun diye ilimle dillenirim ama bu dahi yanlış olur. Çünkü hologramda olana sesim anlamsız gelir ve şükür ki bastığımız yer; kör sağır kim varsa hepsini kontrol edebilecek güçtür.

Durmayın, ölüleri dilleyin ki yaşasınlar Canlar! Durmayın, olgun sahalarda Bütün’e hizmetçilik yapın ki kodlansınlar! Durmayın, Na Mas ra Kapısına varın ve resimler yapın ve o kapı hepimizin kalemi olacak! İşgali kaldırın ve kendinizi anlayın! İnsanlığın gücünde hep işgalcilik var. Ya işgalcidirler ya işgal altındadırlar. Bu da kesindir! Çoğunuzu medya işgal etmiştir. Orayı dinlersiniz ve dersiniz ki “Bu benim bilgimdir.” Ama sizin bilginiz midir yoksa size insanlık dışı bilgileri kodlayanlar mı var?

Canlarım, daha da dikkatinizi çekmek isterim ki birçoğunuz “burası neresi” diye sorarsınız. “Neredeyim” diye sorarsınız. Kelam Allah’ın tınısı ve siz, o kelamsınız unutmayın, hepiniz kelamsınız! Sizi işgale çalışanlara söyleyin: “Bana BEN olup gelmeyin, ben sizde SİSTEM olarak mevcudum zati” deyin ve daha güçlü olun! Daha yoğun olun! Ve daha ışıklı olun! Dünyanın Ruhu budur Canlarım, hepimiz dünyalıyız canlar, hepimiz! Bunları unutmayın! Ve daha güçlü olun, dileğimiz budur!

https://youtu.be/HVul-A3dMpc

Süper İnsanlık Realitesi

 

30.EKİM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN İLMİ (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3.AKIŞ 1. BÖLÜM

Dağlarım... Ruhunuz mutlu... Hepimiz hepiniz... Hakikiyetimiz ve hakikiyetiniz... İsra'dır... Bütün köklerimizle buradayız...

Şu anda Dünya Planeti'nin geçişini yaptığını bildik... Ve bizler de bu geçişte hazır olduk...

Hayır, şer, insanın kelamında olur diyoruz ya hani... Ama şafakta ilimle olur... Bugün Dünya Planeti'nin geçişi yapılıyor... Bütüne hizmettir burada yapılan... Hepimiz şunu bilelim ki siyasi platformlarda yada diriliği kodlayan diğer platformlarda kontrollü çalışmalar var...

Her şey insanlık içindir... Başkanlık dili diyor ki Barış!.. Bizde Barış diyoruz... Herşey Barış'ın kodlanışı olacak bugün... Dünya İsra kapısından geçtikten sonra mukafatımız olan insan hasatını yapmış olacak...

Barış nefesle olur canlılar... Kim Barışı kodlamışsa o nefesi kodlayarak kontrol kurabilir...

Öze dönüp özü dinleyenler çok ama özü anlayabilenler henüz çok az... Eğer özünüzü dilleyebilirseniz anlayışınız artacak... Ama özü dinlemek dillemek değildir... Eğer dinler ve dillemezseniz iyi bilin ki yoğunluğunuzda kontrol dışı kayıtlamalar da kati olarak gerçekleşebilir...

Bire "insan" diyelim o bir bilişin kelamı olsun ama insan yolu koyuluğuyla kodlamadıkça kendini halik kılmaz...

Şimdi elinizi tutun ve deyin ki " ben bu elin gücüyüm... Ve ben bu elle bütüne hizmetçiyim... Benim Allah'ın ilmi olduğum için yaşama inişim gerçekleşti"
Ama ben bu eli kodlamadıkça, yaşama gerçek ilmimi kodlayamam...

O halde ben elimle bu görevi yaparken, hak ettiğimce yapmalıyım... Özellikle şunu biliniz ki insan evrimsiz değildir... İlimsizdir... Ama evrimlidir...

Netice olarak şunu söylemeye çalışıyorum, planetler arası büyük bir güç kodlaması yapılıyor şu anda... Her şey her şey kendi yüreğinizde ki güçtür... Ama bu dürümlerde dillemek istediklerimiz kesinlikle hakkınız olan ve hak ettiğiniz Süper Sahaların kübra kelamıdır...

Emin olun ki ellerinden tuttuklarınız siz olur ama onların sizden öte olmalarının dileyin ki kontrol kurabilsinler...

Eğer ben, benim ilmimi bedenli olanlara açıkça dillersem ki bugüne kadar hep örtülü verdim... O insanlık kendini bulamaz...

Bunu asla yapmak istemem... Ve verdiğim hiç bir bilgi sınırsız yoğunlukta kodlanmış değildir... Hep sınır koyarım... Çünkü Ruhsuz olanlar bu bilgiyi okuyamaz ve okunduğunda bilgi kodlama yapılamaz...

Ellerinizin gücünü anladığınız sürece yarınlarınızı da anlarsınız... Hak olur, hasat yaparsınız... Ama ellerinizin gücünü bilmediğiniz sürece, yaşamınızı anlayamazsınız.. .

Bu doğan görev Allah'ın gücüdür canlılar... Bu doğan görev aklın kübrasında tohum olup ekiliyor yaşama...

İyi anlayın ki sesimizi dinleyen yada dinlemeyen herkese bu bilgi ekilir... Ve herkes bu bilgiyi kendi diriliği ile çekip okur... Bugün bunu yapıyoruz biz Dünya planeti için...

Her birimiz kendi diriliğimizle kendi yüceliğimizi yüreğimizi dinlerken, kontrollü olarak kodlayarak kayda katıyoruz bilgimizi...

Hak ettiğimiz mi bu?... Hak olup yaptığımızdır... Eğer hak olmasak hak teknikle bu bilgileri dillemeyiz...

İyi ve kötü dedik hep ama insan mutlak olduğu zaman ilim olabilir ki orada artık herşey tektir.... Ve iyidir... Ve Dünya insanına dağı gösterdiğimiz zaman o dağa tırmanabilirse kontrol kurabilir diye düşündü insan...

Ama o dağ olmayı hiç düşünmedi canlılar... Biz insanlık ilminde her insana dağı işaret ettik...

Ve dedik ki hadi geç!... Ama her insan kendi yaşamını anlatıp kati kodlamalar yapmak yerine dağ olacak olanları seçti ve onlarda olmaya çabaladı...

Bunun sonrasında insan hakkı olanı hak olup halik olup olduramadı... Bugün Türkiye çalışmalarını bu nefenle başlattık...

Seyredin yaşamları canlılar... Hep birisi var ve ötekiler ona tapınırlar... İdoldür o onlara... Yaşamlar boyu böylesi idoller kodlamalar yapıldı Dünya planetinde...

Ama anlamlı mıydı bunlar?... Anlamlı olmasına rağmen sır değildi.. Herkesin anlayacağı işçilikti... Artık Dünya'nın ruhu mutlak kurulları kodlamaya başladı... Dünya'nın ruhundan söz ediyorum size..

Herkes için özgörevli olan bir ruh... İşte o ruh... Mutlak olan ruh bütünün kübra kelamını kodlayan ruh, Muhammed Kuran'ından öte bir ruhtur ki o robotik olanların da hakka varanların da aklı olanların da kök gerçekliğidir...

https://m.youtube.com/watch?v=7ZDMR0a7S3c&feature=share

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

30.EKİM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN İLMİ (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3.AKIŞ 2. BÖLÜM

Canlarım... Dünya'lılar... Rasih kapılarından geçtiğinizi biliyoruz... Aklın kalemini bulup o kalemi kodladığınızı biliyoruz...

Yaşamların diriliğinde bütüne hizmetçilik yaptığınızı da biliyoruz... Ve bütün kötülükleri aşabildiğinizi görüyoruz...

Çamuru yoğuran çamur olan kim varsa hepsi bire hizmetçi olacaklar... Ama ışık olanlar kontrol kuracaklar bu kesindir...

İstinad edilen bir suç var diyor birisi... Ona sözüm şu, ben istinad etmedim dinlettim sadece...

Sen bir peygambersen al bilgini ve hak ettiğini dille ama o bilgi mutlaksa dinletirsin... Değilse, dinletemezsin bundan sonra...

İşçilik görevdir ama işi yapmak mutlaka kendi yarınını hak ediptir... Biz Allah'a insan dedik canlar...

Ama aklı olana ilimle dillen dedik... Herkes ben Allah'ım demez... Aklı olan der... İlmi dilleyen bilen der... Yolu bulan der...

Kusur arayan kelamda kusuru olandır... Ağırı hafiflette dinle yürekleri... O zaman sen ben, ben sen olmam... Sen sen olursun ve sen sende kelam eden ilmi bulursun... O zaman sen Allah'a Allah'ım dersin.. Hakka vardığında, aklım dersin ona o zaman sen mutlu olursun... Şükret ki burada bütüne hizmet ediliyor..

Şükür ki bugün burada mutluluk var... Ve bundan ötesi de insanlıktır... Bunları artık herkesin kavrayabilmesini dilerim...

5 gün, 5 gece çalıştım diyor bir diğeri... Ah canım... Her anda çalışanlarız bizler... Beş gün beş gece çalıştığını mutlulukla anlatıyor.. Et kemik olan kendini anlatsa kelamını anlasa yalın olsa bilecek ki yalın olanlarla bu çalışma sürecek...

Ve doğanın gücünü de hepimiz iyi anlayalım... Niye doğa?.. Nedir doğa?... Aşkımızdır doğa.... Hakkımızdır doğa... Has ilmimizle dillediğimiz ve yarattığımızdır doğa... Yaratmaktan öte yaşattığımızdır dünya tohumlamasındaki doğa...

Muhammedin kapısını kapatmayın dinlesin... Keskin bir dünya planetinde kodlama yapacağını düşünen ve yoğunluğu kontrol ederek kodlanmış olanla bütüne hizmetçi yapacağını düşünen bir türevde beden almak için gözü, özü, sözü olan bilgi olmaya, çalakalem kayıtlar yaptığını görüyorum... Bugünden sonra artık dünya ismini kendi yüreğinde dinleyeceksin... Kaçtığın zaman kaçmayacağımızı bil...
Hak olmadığında, ak sahalarda kelam etmeyeceğini bil... Eve döndüğünde, öz görevini bileceğini ve fakih olacağını bil...

Şu ana kadar size Vatikan'dan söz etmedim öyle mi?... Hep dillerim Vatikan'ı Süper İnsanlık Realitesi kodlamasında öz geçişi var Vatikan'ın...

Çünkü ruhunu kontrol altında tutabilecek diriliği bu yoğunlukta kodlamıştı... Bu meclis mutlaktır ve her andır... Ama Vatikan' da buradadır...

Bugüne kadar Sistem, Nizam. Ve Düzen gücü olarak bu çalışmayı devreye aldığımızda, bu sahada öz gerçeklik kodlama yaparak kayıtladığımızda o biz, biz oydu...

Şükrettik ki Dünya ilminde bütüne hizmetimiz hep bir tek olaraktır... Netice şudur ki bütün kötülükleri aşarken kontrol dışı kayıtları süper sahalarda kayda almaya çabalayanlara da İsra olup varırız...

Onlar da dürülen kontrol kurulan bu yoğunluğa inebilirler.. Ve yer kürenin gerçeğidir insanlık... Kısaca şunu söylemek isterim ki verdiğimiz her bilgi bütüne hizmetçiliktir...

Ve tüm insanlığın kelamıdır... Türkiye çalışmalarının gerçeği budur ve büyük kötülüklerin önleneceği bir özgerçekliği kodlama çalışmasıdır yaptığımız...

Yılların sonunda yeni yıllar ama her yılın ötesindeki yıllarda yetkinlik kodlanır... Biz tüm yılları kodlarken kontrol dışı hiç bir ışık son sözde dahi dillemeyiz..

Bugün de hiç bir zaman kök geçişimizin ötesinde ki o sonsuzluğu kodlarken kontrolsüzlük olmadı dilimizde...

Her şey iyidir ve hepimiz biriz bunu artık öğrenin... Ve anlayın... Kollektif bir çalışma yapılıyor ama bu kollektif çalışmada koordinasyon önemlidir...

Dünya insanlığının kendi yoğunluğunda ki koordinasyon ve düzenin kontrolündeki koordinasyon...

Ve diriliğin kayıtlarında her bir ilahi güçle gerçekleşen türevlenişle bu türevlenişteki koordinasyon...

Dağlarım, kontrol dışı bilgi vermemi bekliyorsanız iznim yoktur...

Şimdilik iş budur...

https://m.youtube.com/watch?feature=share&v=JAf4m4uealw

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

30.EKİM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN İLMİ (2)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ - 1.BÖLÜM
Devinimi arttırmak için bütün bunları yapmalıydık ve yaptık. Sessizlik ses ve her şey ilim. Peki, dil Allah’ın ilmiyse nefes nedir? Neye yarar? Canlılar, hepiniz iyi anlayın ki nefes muktedir olanın ilmidir. Ama hak eden hakiki ilim olan muktedir olan mutlak kurullarla bunu dilleyebilir. Her şey her şey her şey iyi ki var. İyi ki var. İyi ki var ama hırs varsa şafak yoktur.
Şimdi Canlarım, dünya planeti için yapılan bu çalışmanın anlamını kaç kişi anlayabiliyor? İyi anlayın ki beş ya da on kişi daha fazlası yok. Diyeceksiniz ki ama bu hak etmediğimiz mi? Yok Canlarım, iyi anlayın ki insanın ilahi kütle olduğu yaşam olduğu kodlayıcı olduğu yaratıcı olduğu altın ışığın gücü ile Kelam olduğu ve kodlamaları yaparak yarınları oluşturduğunu sistem nizam ve düzen gücü olduğunu beş ya da on kişi ancak dilleyebilir. Diyeceksiniz ki iyi ama bunu her kes söyler. Söz özden diriliktense öz güçtür ama yok öz söz dürümlerdense orada yıl kaybı vardır. Yani ışık kontrolü henüz kurulmamıştır.
Burada yaptığımız tüm çalışmalarda kendi yüreğimizin Kübra Kelamı da var ilmi sahaların mutlak kurullarının dili de var. Ama daha da ötede şafak olan insanlık var.
Dünya planeti için çok çalıştık. Çok çalıştık her şeyi kodladık, koklattık, tohumlattık. Her ses Allah’ın sesi midir? Asla değildir… Doğanın gücü olabilir mi? Yok Canlarım, doğanın gücü olmakla aklın kapısına mutluk kurularla kodlama yapmaktır ki bu da Allah olmakla mümkündür. Diyeceksiniz ki ama Allah Kelam değil miydi? Allah Kelamdı ama hakiki ilimde Mikail’in kervanı da olur.
Hepimizin gerçeği insandır. İnsanı soy sop diye bilin. Yaşayan ve yaşanandır insan. Yaşayan yaşanan demek yaratılmış değil yaratan demektir. Yaratı değil yaratım, herkesin her şeyin yaratımı… İmparatorluğun gerçeği budur. İnsan yaratıp yaşattıklarından ötededir. Ve toprağın toprağında öksüz yetim olanda ve has olmayanda da vardır.
Halka halka genişleyin dedim. Hakkın kapısına varın dedim. Aklın sırrını anlayın dedim. Tanrılık yapın dedim. Dediniz ki ama bu bir şirktir Tanrılık. Deve kalktı ya Canlarım. Şirke düşen Kelamsız olandır. Sahayı kodlayamayan muktedir olamayandır. Tabuları yıktığınız an her şey sizin için kontrollü hale dönüşür. Kimim diye sorana sözüm şudur ki insanlığım…
Kim olduğunuzu anlayın. Hepiniz anlayın ki insanlık boyutlarının her bir sahasında var olanlarız bizler. Diyeceksiniz ki ben bugün buradayım yarın başka bir planette olacağım ve gerçek kalemimle bütüne görev taşıyacağım. Öyleyse olun ama bende her derede var olan olarak, oğullarımla mutlak kurullarımla türevleyip tohumladıklarımla olacağım. Her biri olacağım. Unutmayın her biri olacağım.
Benim zaman sahamda her şey tektir. Bugün bunu anlattığım zaman ben de öyle düşünüyorum dedi can sahamız. Ama benim düşündüğüm bu değildi ki benim düşündüğüm karanlıkta ki dildi. Ağırdır o dil anlayan çok azdır. Aşkın sırrını anlamak o yoğunlukta olmak mıdır? Aklın sırrını bulmak o yoğunluk olmaktır ama aşka varmayan bunu hak edemez ki…
Şimdi Canlarım, saygılı olalım her şeyden evvel. Ve deyiniz ki ben bilirim ama sen de bil. Ben hak ettim ama sen de hak et. Ben teknik tohumlama yaptım ama sen de yap. Yaşam budur, ben bana ilimle geldim… Ben bana insanlıkla geldim… Ben bana mükâfat olarak kervan olup geldim… Ama ben bana geldim… Benim bana gelişim mahrekte ki Kelamın mutlak kurullara geçişiydi ki ben o kurulların her birinde varım…
Oğullarımı kontrol etme niyetim asla yok. Çünkü onlar kendi yoğunluklarıyla kodlama yapacaklar. Eğer size ben sizi kontrol edeyim deseydim inanın ki hiç biriniz burada olmazdınız. Çünkü sizler kendi yolunuzu bulanlarsınız kendi yaşamınızı hak edenlersiniz ve karanlığı aydınlatacak olanlarsınız. Deve kalktığı zaman o diyarlara kendi yüreğinizden geçip gideceksiniz. Ve bir tek olup gideceğiz her ana. Bunu artık insanlığın anlayabilmesini bekliyorum.
Süper İnsanlık Realitesi diye bilinen ve insanlaşanların değerlerini kodladıkları bir yoğunlaşmadır. Ve burada her insan kendi yoğunluğunu kodlar, kendi kaydını yapar, saha da kendi ötesinde kendi olur. Ve her an kendinden daha ötede ki kendine varmaya çabalar. Kimse hiç kimseye varma çabası içinde değildir. Öylesi bir göz, sözümüzde yok insanlığımızda yoktur bizim. Ve dünya insanın Rahman olarak kodlama yapacağı düzen artık kurulmaktadır. Her insan Rahmi kapıları açarak Rahman olan o yoğunlaşmaya ulaştığı zaman kaynakta ki ilim Allah’ın ilminden çok çok farklı değildir orada, farklı olmayacaktır.
Yenidünya gücünün öz geçişle kodlandığı bir dünyada som altın ışıkların murat ettikleri her şeyi hak etmeleri için büyük bir güç kodlaması yapılacak. Bu güç kodlaması koruyucu olanların değil kodlayıcı olanların yapacağı bir çalışmadır.
(Devamı 2.bölümde)

https://youtu.be/679b28aru64

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

30.EKİM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN İLMİ (2)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ 2.BÖLÜM

İmparatorluğun gerçeği budur; korunan kontrol dışıdır.

Bu kesinlikle artık bilinmesi gerekir. Siz kimi korursanız ona kötülük yaparsınız. Bunu tekrar bildirmek isterim.

Emre itaatle bitki, hayvan ve her anı kontrol altına alabileceğinizi düşünerek göç kapılarından geçtiniz ve Düzen’i kurmaya indiniz.

“Yaradan, yaratılan tektir.” dediğimiz an, yarınları kontrol altında tutabilecek göz, öz, söz kodlamasına geçildi.

Yaptığınız her şey, hepimiz için önemlidir ama yapmak istemediğinizi size yaptırmayız. Eğer siz “Ben çok çok güçlüyüm ve burada olma niyetim yok.” diyorsanız, iyi anlayın ki gerçek kapınız bitki, hayvan ve her anda kodlanmış olan şevkin ve şafağın ilminde dirilikte oğullarımızla değildir.

Kardeşlerim, dorukların tohumlarında kontrol kurup, bütüne hizmetçilik yaparken, yakışmadı dünya insanlığına sevgisizlik…

“İşimiz nedir?” diye sorarsanız, ziya olmaktır, zamana KA HA olmaktır. Yazıları okumak, okutmak değil maksadımız; yaratmaktır.

“Bu yazılar kim okur, kim anlar?” diye sormam. Bilirim ki okuyacak olan okur ama okunan yazılarda okutulan kelam, mutlak kurulların kalemiyle okutulmadıkça, onu okuyan hak tahta varamaz ve onun kurullarında bu bilgiler okutulursa da anlaşılamaz.

Yine doğanın gücüne gelelim. Nedir doğanın gücü? Mikail’in kapısındaki o güç nedir? İmparatorluğun ilmi’dir. Nedir insan? İşte; imparatorluğun kelamı’dır.

Yaptık yaptık yaptık ama yapmadık yapmadık yapmadık! Nedir yaptığımız ya da yapmadığımız? Kırk kapının ilimi olanda ilim-i ka ha olmak niyetimiz hiç olmadı, çünkü o katlar; hak katları dediğiniz o katlar kürzidir. Kürzi siyahlığın kontrolunu kuracak olanlar o yoğunlukta bütüne hizmet ettiler. Emin olun ki dünya dili, Allah dili olduğu zaman, kelam kontrol kurulacaktı ve bütün kötülükler aşılacaktı.

Hepimiz iyi biliriz ki 1997 yılında kontrol dışı kayıtlamaları kodladık ve tümünü kontrol ettik. Ve kürzi sahaların ötesindeki şafağa vardık. Bu yoğunluğun artması için değildi, mutlak kapıların ilm-i ka olup açılması içindi. Ve o dönemde eko sistem ötesindeki bir sistemin kontrolunu kurduk.

“Eko sistem” dediğimiz o sistem, beşer kapıların ilminde var ama levhi kapıda insanlıkta yoktur. Ve öz görev yapabilecek olanları ark akarken, yaşama çaktık.

Deve kalktı canlar. İşte o yoğunlukta her deli bizim gibi oldu. Biz deliyiz canlar. Deliyiz! Neden deliyiz? Çünkü islah kapılarının kök geçişlerinden öte bir geçişi kodlarken herkesin dili olup bu geçişi yapıyoruz. Ki onların ruhları da kontrol kursun diye.

Bunu kim yapar? Ancak deli olan yapar. Neden? Çünkü son sözü söylerken bitki, hayvan ve her anı kodlayacak gücün mutlak kurulların gücü olduğunu düşünen hiç kimse yoktur.

Bir deli çıkar ve der ki “Budur olan.” İşte, ”deli” diye bilinen ilim sahasında bütünün gücü olur ve dünya planetinin geçişini yaptırır.

Eğer dünya levhi kapısında kodlanmış olanlar ilmi sahalarda tiraj yükseltmek isterlerse, anlasınlar ki lokomotif olmaları gerekir bütüne ve dünya planetini gerçek kalemle kodlamaları gerekir.

İşte; canlarım, “lüsifer” dedikleri var ya hani, işçilik yapan o yoğunluğu kontrol dışı kayıtlarla kodlayan ve tükenen her anı yenileyen… Ona biz “insanlık” deriz aslında. Hepiniz onu anlayın…

Ve o gerçek ilimdir. Ve şu ana kadar onu dinleyen, anlayan hiç olmamıştır. Ve işte; canlarım, sevgililer, yaşamlar boyu dünya planetinin gerçek kalemini kodlayabilecek olanları mutlak kurul olarak buraya alırken, yapmak istediğimiz herkesin kendine varmasıydı ve doğanın gücü olmasıydı.

Şimdi; diyebilir misiniz ki “Ben kürziyim.” Hem dünya planeti için, hem bütün dirilikler için bir kürzi haline gelmek… Netice ne olur nedir; bilir misiniz?

Hepimiz kürzi olduk ve yoğunluğu kodlayarak kontrol kurduk. Eko sistem aşıldıktan sonra direkt zerk sahalarında varıldı; bilginin zaman sahalarındaki zerki başladı.

Bu zerki yapan kaç kişi var? Hiçbir kişi yok. Eko sistemin ötesine varan tek bir kişi yok. Ha, suptilitede bunu yapan ilim sahalarımız çok… Ama dünya planetinde, formal dilde kontrol kurabilecek insansılar bunu asla yapamazlar, çünkü her anda sahaların kontrollu olarak kodlanması… Bu mucizeden öte bir haldir!

An sahalarındaki kodlanış ki bu 43. Hak katının ötesine varanlarca yapılabilir. Kürzi sahaların aşılması henüz mümkün görülmezken bu sahlarda kontrol kurulması, mahrekte hak tahtta ve hakikiyette, bu masayla olmuştur.

Çok özel dünya çalışmalarıyla bir tek olup, bugün bunu yapabiliyorsak da tüm zamanları kontrol altına aldığımız her anda, o gün de bunu yapmak, mutlaka kontrol dışı kayıtların da bitki, hayvan ve her ana inişleriyle mümkündü. Ki 1997 yılında biz bunu yaptık canlarım.

Ve dünyanın robotik timlerinde kodlama yapanları kontrol dışı saymadan yaptık biz bunları. Şikayetimiz var mı? Asla yok.

Verdiğimiz her ses koddur. Bunu iyi anlayın. Tahditli değiliz ama “kod” derken, her anda her şeyin kontrolunu kuracak olan bir koddan siz ediyorum size… ve bu kod, cevheri koddur.

(Devamı 3. Bölümde)

https://youtu.be/m-We88ylO7o

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

30.EKİM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN İLMİ (2)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ – 3 BÖLÜM

Cevheri kod; Rahman olanın Ka Ha olan kelamıdır ve her anda yoktur. Öyleyse yapmak istediğimiz nedir? Şarkı, türkü mü? Şafak olmaktır. Her insan için şafak olmak ve bunu bütüne hizmetçilik olarak değil, muktediriyet olarak da değil.

Peki, ne için yapıyoruz? Yaratmak için. Yaratıcı olmak için. Her insan, yaratıcı mı? Asla. Yaratan, yarattığında hasatı yapabilendir. Yaratan yarattığında kodlayıcı olabilendir ve yarattığını kokuyla kodlayıp, kokuyla kayıtlayıp, kokuyla şafağa, kontrollü olarak tahditsiz şekilde kaynak yapabilendir.

Peki, hepimiz, Allah'ın tahtı değil miyiz? Asla. Aklın kalemine varmayan, Allah'ın tahtında olmaz. Aklın haliki olmayan, tahditli olan, kök görevde kontrol dışıdır ve yasalarda onun için hakkı, hakikiyeti olmayan ve yoğunluğu hak etmeyendir denir.

Var mıyız? Varız.."Ol" der miyiz? Deriz. Tanrı olduğumuzu söylebilir miyiz? Mutlaka... Peki, Tanrılık nedir? Tanıklıktır. İlme tanıklıktır. Yarına tahditsiz olarak kayıt yapabiliştir. Karanlığı aydınlatıştır. "Ya ka saha " denir ya hani ka ha oluştur.

Peki canlarım, kiri kim temizler? Yarınlar temizler. Bilir misiniz? Herkes kendi kiriyle kodlanır ama yarını kodlayan yaşamda kendini tahditsiz olarak, tahditli olsa da tahditsiz olarak kaynakta tertemiz yapabilir.

Bunun içindir ki yanıp tutuşuruz ki insan yarınlara varabilsin ve kalemi kontrol kursun ve kendini kodlasın diye. Uzar dünya insanın dili, sessizliği sesler ama yarını varması kolaydır diyebilir miyiz? Hayır, asla.

Şimdi daha ne diyeyim ki size? Var, yok. Tek bir haldir. Var, yok ve biz hem varız, hem yokuz. Var olduğumuz her an, hak ettiğimiz an. Var olmadığımız her an, oğullarımızı kodlayacağımız andır. Ve onlar, o yoğunluklarda kodlanarak, varlığı hak tahta kayda alacaklar ve yaşayan yarınlarda olacaklar.

Biz onlarla olduğumuz sürece yaşayacağız. Hadi buyurun, buda bir bilgi. Doğal mı? Tohum. Peki, tohum doğal mı? Tohum, doğal olabilir ama o tohum yaratabildiğinizce doğal olur. Ve yaşam olur.

Peki, ben buna ne derim? Ben derim ki " benim kalemimde olan herkes yaratıcıdır. Yaşar, yaşar, yaşar, yaşar ve hep gençtir. Yani yarında vardır. Yarattıkça yaşar. Yarattıkça yaşar ve yaşar ve yaşar.

O halde onun tohumlarından olan varlık, onda yaşar. Budur, benim dediğim. Aksini düşünen varsa buyursun, düşünsün ama ben doğal dünyanın görevini hak tahta kodlarken bu şekilde kodladım.

Benim adım, insandır. Kili, kumu bilirim, yolu bulan insanı bilirim, öz görevini yapan dürümlerdekileri bilirim ki her insan ağır yük taşır.

O halde ağır olanı hafifletmeliyiz. Nasıl olacak? İşgali kaldırmalıyız. Hangi işgal? Kelam olan, her anda olan, bütün olan, herkesin hak ettiği ya da hak ilmiyle dillediği bütün bilgiler.

Tüm bilgiler insan için işgaldir. Buyurun, buyurun, aşın, aşın ve yaşayın. Ve deyin ki "ben bana ben olup, vardım". Tüm işgalleri kaldıralım, canlar. Biz biz olup varalım, Rahmi sahalarda İslah olanlarla bitki, hayvan ve her ana. Buyurun, bunu yapalım. Yapabilir miyiz? Kesinlikle.

"Cennetin adına, insan diyelim.. Yarını var edene muktedir" diyelim. "Orta kapılarda göz olana, saha" diyelim. "Yeri Yaradana da arka, ön" diyelim. Arka, ön.

Niye, arka ön? Her bir insan bir deredir ki akar. Ama kaynaktan doğar, yasalarla akar. Peki, o yasayı koyan kim? İmparatorluğun kervanı olan insanlık. Öyleyse kaynak olalım ve her anda akış halinde olalım...Akan aktığını bilsin. Akmayan, hak etsin aksın. Yaprak, yaprak okunsun ilim sahaları. İşimiz budur, canlar.

Sorgu sual ettiler. Anladık mı diye? Eminim anlaşılmıştır. Verip, öğretme niyetim olmadığını da bilin. Öğretme niyetim asla yoktur. Bilinsin diye değil, ilim olsun diye dillenirim. Ki bilirim ki köksüz, güçsüz olan kelamda kaleme varıp, kendini anladığında bu ses, onun sesine dönüşür ve o der ki " ben beni buldum". Bulduğu kendi ve hak ettiği, kendi olur.

Yene, yene, yaşar insanlık. Herkesi yener ve der ki "yendim". Yaradan, insanı yener mi canlar? Biz yenilmeyi seçtik. Hep yenilmeyi seçtik. Çünkü simsiyahın gerçeği budur.
Yengi, yeniliş.

Her dere aklın kapısından çıkar, hakk'ın kapısından girer. Aklın kapısından doğup, hakk'ın kapısından giren o dereler, elimizin dilidir.

Şevkin şavkın ilmidir, insan. İş budur!..

Barışı bulduk, barış olduk..İş budur!

https://youtu.be/MNrTN296mLo

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 

 

 
  Bugün 177 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol