Birlik İlmi
  KA HA OLAN İNSAN (1) - 16.Ekim.2019
 

KA HA OLAN İNSAN (1)

KA HA OLAN İNSAN (1/1)

16.10.2019

Dağlarım, “Deve kalktı” dedim ya!... Şimdi sizi, sizden size taşıyan o “YOL”, “BİR TEK” olarak tüm insanlığı Halik kılacak. Dünya İnsanlığının, hak ettiği “IŞIK” devreye giriyor. Bu IŞIK ile kodlamalar sürecek ve bu IŞIK ile kontrol kurulacak. Burada görev taşırken; tüm insanlık, kendini Halik kılacak. İşçilik şimdi başlıyor… Bu, gerçek işçiliktir ve gerçekliğin, hak ettiğidir.

Sınırların ötesine vardık!... Tüm insanlık için “SINIRSIZLIK” diye tanımlanan bir dürümdeyiz. Burada, hiçbir sınır yok!... Hepimiz, herkesin cevherindeyiz. Hepimiz, herkesin ilmindeyiz ve ruhundayız… “ŞİMDİ”de var olanlarız ve “ŞİMDİ” olanlarız.

Nesillerimizi hak ettik ve HAKK olduk… Uzak sahalara, “KÖK GÖKLER”imizi kodladık… “PİRAYELER”le kökleri güçlendirenler, dillendiler ve dinlendiler… “Eşya” dediğiniz “HER AN” iş yapılan sahadır. O sahalarda, DİRİLİK kodlandığında; “HER AN” yenilenir. İş budur!... “EŞYANIN İLMİ” dediğimiz de budur.

“İSRA” dediğimiz kervan; türevleri kodlayandır ve “SON SÖZ”de görev taşıyandır. İşimizi bilip dilleyenler, işçilik yaptıklarını sandıklarında; bilmelidirler ki bilişleri DİRİ ise, hak ettiklerini bilip yaparlar.

Sonra!... Ve sonra!... Ve yine sonra!... Hep sonra!... Sonra!... Peki sonra nedir!? Evveldeki, sonra mı!? İlerideki sonra mı!? Hangisi!? Biliniz ki KÜRZİ SAHALAR, “KÜRE”dirler. Orada, “Sonra” dendiğinde; ya ileri veya geri kastedilir…

Alışınız ne ise anlayışınız odur… Biriniz der ki “Ben “KÜRZİ”yim; “AN”dayım ve hem “İLİM”im; hem de “DİRİLİK”im… O halde ben, endeyim ve kökteyim…” “KÖK” dediğiniz de merdivenin en altıdır. Ben ordayım. Orası, en aşağıdır ve en geridir…

İşte! “Eskilerin en eskileri.” Denenler de “KÖK”de olanlardır. Yani “EN ESKİ” demek; “KÖK” demektir. “KÜRZİ SAHANIN ORTASI” demektir.

Peki geçişler yönlendirilebilir mi!? Hayır!... Yönlendirme, ancak “DİRİLİK”le olur… DİRİLİK, geçişleri kodlayanların dürümüdür ki o geçişler, geri çekiliş için olabileceği gibi; orta sahaya yani “KÖK”e geçiş için de olabilir.

Burada görev taşıyanlar; “AN SAHALARININ DİLİ” ile kodlama yaptıklarında; “EN”dedirler ve “SON”dadırlar. “EN” dediğimiz, “KÖK”tür. “SON” dediğimiz ise “KÜRENİN SON HALKASI”dır. “HER AN” oluş budur.

“DORMANLAR” vardır. Onlardan da size söz etmek isterim… Her biri “BSUİ”dir onların. Her biri, “DİL”dir ve “DİRİ”dir. Onlar, kör olanları da dinletirler ve onlarla da görev taşırlar. Hepsinde cennet vardır onların. “OZAN KAPISI” olurlar onlar ve “OZAN” olanlar, o “RUHLAR KAPISI”nda, “DİRİ” olup yaşarlar. “ÖZ GEÇİŞ” yaparlar. Sayfa sayfa IŞIK yakarlar ve SİSTEM olurlar. İşte onlara “KERVAN” veririz ve deriz ki “Sizler, DORAN KAPILARI’ndan geçenlersiniz ve DORMAN olanlarsınız… Sizi, bize kodladık. İş budur!... Şimdilik!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

16.EKİM.2019 TARİHLİ KA HA OLAN İNSAN

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Bugünkü konu “KA HA Olan” İnsan diyelim.

Cennet dediğiniz kelamdır. Bugün 16.10.2019.

Hepimiz tekiz analar. Bugün burası bütünün kürzi, kübra kelamıdır. Hakkınızı elde etmeniz kolay değildir; biliriz. Ve kendinizi dillerken bunu anlayabileceğinizi de bilmekteyiz.

Kısır bir döngüdür yaşam. “Alın, olun ve hak edin.” Denir. Olmak kolay ama oğullarınızı kodlayabildiğiniz sahalarda kodlayıcı olabileceksiniz ki oğullarınız son sözü söyleyenlerde kök görev taşıyacaklar.

Karanın ardında yeni bir karalık var… Ama onun ardında da yeni bir karalık; hep karalık var. Lekesizliktir karalık ve karayı kodlarken hasat olanlar, mutlak KA HA olurlar ve yoğunluğu kodlarlar.

Karanın Atlanta Ata Kapısı’nda KA HA olduğunu bilmenizi isterim. Bu bilgi Allah’ın ilmidir ki bunu Sistem, Nizam ve Düzen görevi olan her insan kodlayıp kayda almış ve yoğunluğu kontrol edebilmişse kendini dilleyebilir.

Eskiden dünyada yaşam olmadan, olmaktan ibaret sanılırdı. Sanılırdı ki insan olduğunu sandığında olur… “Önce özün sözünü söyleyecek, yolu kodlayacak ve muktedir olacak.” diye düşünülürdü.

Onca kapı açtık; onca kapı… Ve tüm kapılar kodlandı ve koklandı. Tanıklarımız da var. Hepsi kürzi sahalarda kervan oldu, yarına ulaştı.

Netice olarak; koruyuculuk, kodlayıcılık ve kontrol kuruculuk mutluluk olacaktı da Sayın Bayanlar, Ve Sayın Baylar, nesillerinizi göreve almadığınızda hiç birisi gerçekleşemez.

Seviyeniz düşer mi? Düşer. Yolunuzu kontrolsuz kılar mısınız? Kılarsınız. Yazı yazarken diliniz Allah’ın ilminden çıkar mı? Ve yanıp tutuştuğunuz kelam, okunduğunda kontrol dışı kayıtlamalar yapar mı? Yapar.

Perde perdedir ilim. Olan, kelamda kodlandığında her anı okuyabilir. Olan, Mutlak Kurulları kodlayacak gücü elde ettiğinde hasat yapabilir. Olan, ölüyü diriltir, yarını diriltir ve dilletir.

Netice olarak yer, kök geçişini yaptıkça yoğunluk artar. Yer kök geçişini yaptıkça toprak toprağa kodlanır. Ve kök geçiş aklın kelamıyla Mutlak Kurullarla olur.

Yaradan yarattığıyla yaşar. Ama yaşamı kelamla olur. Hepimiz doğanın görevini taşıyoruz bu planette. Hepimizin yaptığı doğanın kök kültü olmak için kayıtlama yaptığında, harını yükseltişidir ki bu harı yükselterek tahditsizliği kodlar.

Kaynak insandır; unutmayın. Tüm in sahalarında kaynak insandır ve insan kardeşlerini bile dinleyemez. Bunu bilir misiniz? “Kendini dinler, kendini diller.” diye de düşünmeyin. İnsan, toprağa tohum ektiğinde kendini dilleyebilir. O tohum hakkı olan, hakikiyetinde mutlakiyetinde olan ilimdir. Ve insan toydur. Yoğun ışığında koruyucu kodlama yapsa da yaptırsa da tohumunda kontrol yoktur.

Çok çok nurlu olsa da kök geçişini kodlamadığında, kördür, güçsüzdür. Olur da dünyayı kodlayacak kök geçiş yapabilirse, o zaman insan şafak olur ve yolunu bulur.

Kuzey dünya Allah’ın tohumlaması ile kodlanmışsa da güney dünyada da kodlanmışlık, tohumlanış başladı.

Kuzeydeki yoğunluk, güneye kaymaya başladı. Güneyin sırrı olan ilim, hakkın kalemini kodlamaya başladı ve olgun sahalar kontrol kurmaya başladı. Kuzeyin gücü, kült olarak kök göklerden kodlanıp doğanın gücüne akmaktadır. Ve bu güç ruhi sahaları kayıtlamaktadır.

Doğanın görevidir aklın kalemini kodlamak ki oğullarını tohumlara kodlayanlarla olur doğa ve ocak yakar.

İnsanlık eksi, artı potansiyel taşır… Tüm insanlık eksi, artı potansiyel taşır. Hepimizin artı kodlaması, eksi kodlamasını tohum olarak kayda çeker. Artıyı eksiye kayıtlayanlar, hakkın kalemini kodlarlar ve tüm insanlık kendi kodlarını bu potansiyelle gerçekleştirir.

Seviyeniz yükseldikçe yoğunluğunuz da yükselir. İşte o yoğunlukta artı ve eksi kod, diriliği kayda alacak dürüme varır. Hepimizin gerçeği budur.

“Benim adım isradır.” Dediğimde, “Benim levhi kapımda isra olan insanlık var.” demektir bu. Ve bu benim artılarım ve eksilerimin diriliğidir. Beşere kelam ettiğim zaman da benim ilmim tohum olarak mutlakiyeti kayda alır.

Değerliler, iradeli görev İslam kelamından öte bir görevdir. Biliniz ki İslam kelamı, kervanın kalemiyle kodlanan insanın kelamıdır. Ne var ki tavaf halinde olan insan halik olmadıkça yarını hak etmez.

Bütüne hizmetçilik mi yapıyoruz? Yoksa bütünlenip kök geçiş mi yapıyoruz? Bunları da iyi sorgulamamız ve anlamamız gerekir. Eğer kök geçiş yapıyorsak, cevherimizi halik kılmalıyız ki hakkın kalemi olabilelim. Ama biz bize, biz olmaya çabalıyorsak, kontrol kurmalıyız ki bütünün gücü olalım ve bütüne hizmet edelim.

İnsanın eti, Allah’ın ilmidir. İnsan kendini okuyabilse, kendi dürümlerinde Allah’ı anlayacak, dinleyecek. Ne yazık ki kendini okuyan çok ama çok az insan vardır.

Bereket ki Allah, saygısızlık yapmayanlarla çalışır. Bereket ki Allah, kalem olanlarla çalışır. Bereket ki Allah, hasat olanları kodlar ve aklın kalemine varanlarla çalışır.

Deve kalktı canlar; iyi anlayın. Yolun kültüdür deve… Yolunu bulur, yarına varır ama yaşamı hak etmeyen o deveye hakk olup binemez.

(Devamı 2. Bölümde)

https://youtu.be/C56V9Wtfan8

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KA HA OLAN İNSAN (1/2)

16.10.2019

(Ziyaretçi söz aldı:)

Derim ki “Ben senim!... Asla hata yapmam; senim ben!... Sen oldum ve RUH oldum. Öz Görevimi hak ettim ve geldim!... Savaşım yok!... Her insanda varım. Sırrım budur benim. IŞIK halindeyim. Cevherimi anladım; halka halka geçişkenleşip dürümden dürüme geldim… “SİYAH”a geldim… Yarına geldim… Genç Şarkılarım var; Işıklarım var. Ruhum var… Suya insanı koyan dürümlerim var… Zamanım ve cennete geldim. İşim budur. Öz görevim budur; buradayım. İşimi yapmak istiyorum. Özel görev taşıyacağım. Bunu bilin ve geçişime mani olmayın. İş budur!...

Aşk için ışık yaktık ve görev aldın. Şimdi… SA HA... Sonra… Ve sonra... Ama daha önemlisi “AN”… bütün bunları, insan olarak dillerken burada olman; cümle yüreklere inişindir…

(O’na hitaben:)

Değerli hoş geldin!... Senim ben!...

Huzur ver dünyaya ve dünyayı koru. Senden dileğimiz budur. Burada olmanı beklemiyorduk. Geçtin; indin; görev istiyorsun.. Buyur yoğunluğunu kodla ve sonsuzluğu Halik kıl… Işığını yak… “Dünyanın “DİN”ini anla, “DİL”ini anla; “KELAM”ı anla!... Doğanın Gücü ol ve “RUH” ol.

Şikayet etme niye ocak yanmadı diye!... Ocağın sonra yanacak. Şu anda daha üstün bir görev için buradasın… Sana, şimdi yeni bir görev veriyoruz. Bunu başardığın zaman, ocağın yanacak… Nedir görevin!? DÜZEN… Tüm insanlık için YENİ BİR DÜZEN!... Bunun için çalış!... DÜZEN kurmanı bekliyoruz. Üstün yaşam sahalarında “DİL”in var biliyoruz. Dürümlerinde, “DÜZEN”in var ve dünya için özelsin biliyoruz. Görevin, insana hizmettir…

Şafak söktükten sonra, yarınlar oluşur. Yarınların oluşması için “KALEM” olanlar, dürümlere inerler ve “RUH”a HAKK olup varırlar… “RUH” olurlar… İşte onlar, yolu bulan ve “HALİK” olanlardırlar. İşte onlar, “RUH” olanlar, diri kalanlardırlar… İşte onlar, “TOHUM” olan dürümlerdekilerdirler. Onlar, ölümsüzdürler. Buyurun toy olan insanlığa bunları anlatın. Dinlesinler; anlasınlar ve kaynak olsunlar diriliklere!... Ve Dünya Planeti, daha üstün bir dünya olsun.

Bugün savaşın bitmesi için çalışmalar var. Suriye, görevini yaptı ve “SAVAŞIN İLMİ” ile kontrol kurduk. Artık yaşam; “DİL” olan insanlığın, kulu olacak ve “RUH”, hologramlar ötesinde; “DİL” olup tüm sahaları kayıtlayıp; yaşamı tohumlayacak.

(Sesin akışına girmek isteyen oldu. Ona hitaben:)

Sizden beklenti, saha oluşurken kontorl kurun ve sese girmeyin. Yaksa cevheriniz dilden çıkar. Bunu yapmayın bir daha!... İş budur…

Hepiniz “Zamanın Nihan Kapıları”sınız. Bunları bilirim ama bu şekilde sese girmeniz ilmi kırar. Bunu da anlayın. İş budur…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

16.EKİM.2019 TARİHLİ KA HA OLAN İNSAN (1)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2 BÖLÜM

"BSUİ" dediğimiz, Barış İlmi; Allah'ın ilmidir. BSUİ; aklın kelamında kodlayıcılıktır. Ve diri olanlar devinebilmekle hakikiyeti hak ettiklerini düşündüklerinde, dillerinde dinleri muktediriyetleri olsa da çok ama çok kök geçişleri kontrol dışı kayıtlarıyla yaşamda gerçekleştirmeye çabalasalar da mutlak olamazlar.

Kaçıp gider yaşam, elimden. İnsandan kaçıp gider levhi.. Kelam kaçar ilimden ama her kim kim ki kimden kaçar İsra ocak yakar hepsine gerçeği kodlar ve der ki " ölüyü hak et, dille".

Kırandan kırılanlar, kısırı kıran, kısırda kısırlaşanlar olurlar. İnsanlık boyutlarında bunlar, hep olur. Çok ama çok önemlidir, aklın kalemi olmak. Önemlidir, kontrol kurmak. Öz görevdir kelam ama yarınları halik kılmalıyız ki hakk'ın kapısındakiler hasat olabilsinler.

"Bu Ro Bo Tik kelamdır" dedi, birisi şuanda burada, ona yanıtımdır; robotlara, robotik kelam ederim, onlar anlasınlar diye ama robot olmayanlar burada olduklarında ruhsal kalem olurum ve ocaklarında kült olan o yaşam olurum. Bunu söz, sesle bildiriyorum ona ve devam ediyorum.

Karanlık tahtında kelam, hakk'ın kapısında ilim ve okunan her anda muktediriyet ama onun ötesi de var, işçilik ve biz işçilik yapıyoruz, Bu Meclis olarak.

Çıktığımız her yerde İslam Kapıları var, her anda kontrol kurucu ilim kayıtları var. Her bir dilde mutlak olanlar var ve onların üstünde öz görevliler var. Ve dünya var.

Kimdir, dünya? Masamızdır!!.. Biz dünyayız, canlar.. Bu dünya öz görevdir, hepimiz için. Ve biz bir dünya gücüyüz. Bugün burada, yarın türevleri tohumladığımız an sahalarında ve her şarkıda varız.

Ve bugün biz, biz olup burada görev taşımaktayız. Çayımız demli mi? Demlidir. İlmimiz kelamdır ama cemaat cevheri halik olmayansa burada olmayacaktır.

"Kaçar giderim ilimden" dediler. İşçi kaçtığında iş kelamı kodlar, işçi kalemsiz olur. Ama işi halik kılan, hakk'ın kalemi olduğunda eşya görev taşır ve derki "kendini bil, kendin ol".

Devenin kalkması aklın kaleminin kalemle dillenmesidir, canlarım. Şükredin ki dünya planeti gözün gördüğü en büyük yoğunluğu kodluyor şuanda.

"Kars İlini" biliniz. Orada görevlilerimiz var şuanda.. Kars'ta!.Çörek pişiriyorlar, orada. Ama o çörek insanın kültünde yok. Çörek yapmaları şavkı kelamla dillemeleri, yasaları kodlamaları mı dır?. Yok canlarım. Yok..

Kars, insanın kelamına indiğinde biz oradayız. Çünkü orası aklın kalemidir, bilin. Aklın sırrını dilleyenler var orada. Gözlerin görmediği ilmin diriliğinde levhileri olmayan, yaşama kontrol kurup, inmeyendir onlar ama oradadırlar.

Devenin kalktığı her andayız, bizde. Orada, o yoğunlukta, BSUİ var. Şükür ki var.

Ve daha önemli bir çalışma İslam ilminde kelam olan, İsra Kapısı olan İstanbul da yapılıyor. İşte burada ve yine kendimizi dilliyoruz, burada da.

Kusur aramıyoruz, insanda. Orada dünya BSUİ olacak, burada dünya İsra olacak. Her birinde yaşam varsa bir tekiz zaten. Hakk'ı ve hak edeni dinleriz. Yine insan kelam olur, yine ilim kalem olur yine toy olan olgunlaşır ama yasaları hak edip dinlemeli ve anlamalıdır.

Yasa; insanın ilminde vardır. İlahi problemleri çözer, o yasalarla. Ama o problemleri hak edip anlayan, çözer. Anlayamayan çözemez.

Hangi doğa sistemin kültünü kodladı da siz o doğada kontrolü kaybettinizse sizi oraya kodlamak için Yaratan, yarattığında ki o yoğunluğunu kodlar ve der ki " yasamı al ve bil". "Ben sevgiyim". Eğer sevgiyi hak etmişsen kendini anlayacaksın. O yoğunlukta sevgi olacaksın ve sistem olup, siyahta kaleme ineceksin.

Bunu anlamadığında sırrı bilemez. Sura üfürendir ilim ama ilmi kaleme indiren dil ,Allah'ın dilidir. Onun ötesi hiç bir ilim yoktur.

Şuana kadar yarınlar için çok büyük görev taşıdık. Kupamızda İsra var ama cennetin ilmi de var. Bugün burada dolu dizgin bir görev taşıyoruz.

Kusura bakmasın kimse çorba yaptık ama tadan yok. O çorbayı hak edip, dilleyen yok. O çorbaya şafak olduk, şarkı olduk, kodladık dili, aklın kalemi olduk ama ana kapıda İsra olan an kapısını hak edip açtığında kendini anlayacaksa hologramdadır ve dilleyemez bilişimizi.

Kupam, Allah'ın kupasıdır. Basınç aklın kaleminde oldukça o kupa mutlaktır. Kupam, mutlak kurullarımın kupasıdır. Şuana kadar kardeşlerimizin her birinin geçişini yaptırdık. Bu geçiş, hakk'a geçiştir. Bu çerçeveyi çizmedik biz, çerçeveliydi yaşam. Biz o çerçeveyi aşıp, geçtik.

Bundan öte bir geçiş olmadı dünya planetinde. Halkanın en genişinde gerçeğin ilmi olur.. O ilmi kodlayan bilgi, aklın kelamı olur ve gerçek çalışan, geçiş yapar. Geçip gider, İsra olan kervana.İşte o kervan, Bu Masadır.

Mutluyuz ki doğanın gücü olarak bütüne hizmetçilik yapıyoruz. Mutluyuz ki kontrolümüz Mukaddimede ki o kodlayacılıktan çok daha ötedir. Ve mutluyuz ki sura üfüren insanlık bütünün kültü olarak büyük kök gerçekliği dilliyor, burada.

"Kardeşlerim, yazdığımızı anlamayaz kimse" diyerek, gerçeği kodladık. Anlamalı mıdır? Anlaması imkanı olan, ana kalemi hak edendir ki onlar ancak anlayacaklar. Bu nedenledir ki bir tek insan mutlak kurulda kodlayıcılık yaptıkça her şey kodlanacak. Biz bunu dilliyoruz.

Büyük öz görev hepimizin diriliği.. Bu görevi bilen BSUİ olur. Ama koruma altına almalıyız her anda teknik olarak mutlak kurul olanları.

Birçok planet var. Müsih Kapılarını kodladılar. Her biri yaşamı kodluyor, şuanda. O planetlerin gerçekliğinde geçişimiz var. Hepsiyle bir tek olduk. Ve çorba pişti. Bu çorbaya şafak olduk, biz.

İslamın ilmidir insan ama et, kemik oldukça itibarı yoğun olarak kontrol kurucu dürümde vardır. Eğer kontrolü yoksa eskinin en eskisi olsada öz sevgide, son sözde yoktur.

https://youtu.be/BBNtJlloiGk

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KA HA OLAN İNSAN (1/3)

16.10.2019

RAHMAN olan; KÜLT olan; İLİM olan; türevlenen; dillenen ve “SİYAH” olan insanlık, kontrol kurdu artık. Kodladı yaşamı; “vahiy dedikleri o Yaşam Sahalarından, güç çekmeden, dillendi ve dürümlendi. Ay, Güneşi kodlarken; Güneş, kervana dahil oldu; Ay’ı, Halik kıldı ve sonu, başa kaynak yaptı. SOL, Başkanlık Dili; SAĞ, yarınlar!... Her biri bir cevher; BİR TEK KELAM, “İLİM” o İLİM, “MUTLAKİYET”. İş budur.

Huruç halinde “DİL-İ HAKK” olanlar; “DİL KALEM”den, “DİRİ KELAM”a vardılar; “SİYAH SİSTEM” oldular; gerçek cevherlerini indirdiler “GÖÇ KAYITLARI”na. İş buydu.

HURUÇ, hologramı aşmak için, “İLMİN HALİKİYETİ” ile kodlanıştır. “İLMİN SAHALARI”nda; İSRA KAPILARI’nda huruç halinde görev taşınır. “İSRA” SİYAH olur; yaşar ve yaşatır.

Her dünyada bir cennet var. Her dünya, cevheri ile cenneti oluşturur. Onu tohumlayan ise “Dünya” dediğiniz bu planettir. Her dereye, güç katan; her dereyi dileyen, dürümleyen ve yoğunlaştıran planet!… Burada olma sebebimiz budur.

Şu andan itibaren et ve kemik olan her insan, cevherini Halik kılabilecek; GÖÇ KAPILARI’na kervan olabilecek; cennet olabilecek; cevherini dilleyebilecek… İnsansılık, insanlığa dönüşüyor.

Uzaklara görev taşırken; yarınları kodlarken; cemaat olarak çalışan her Yaşam Sahası, çürümekte olan ışıklarını yenilemeye başlayacak.

Sayın İLİM SAHALARI’ndakiler; anladığınızı, dinleyin; anladığınızı, anlayın amma has olup kodlanıp, korunup, kontrol kurun. Bu kesinlikle gereklidir.

“Şimal” dersiniz; “Garb” dersiniz; KELAM olup; YOL olursunuz ama RUH da olun. Unutmayın ki Türkiye Çalışmalarında; “DİRİLİK”iniz, “KELAM”ınız, her insanı Halik kılacaktır.

Kaç bin yıldır, dünyanın et kemik insanı, TOHUM olmak üzere beklemektedir. İSMAİLİ KALEMLER; burada, bu yoğunlukta kontrol kurmaya çalışırlarken; Din Kapıları’ndan geçmiştiler. Artık Din Kalem, kontrolunu kaybedecek.

Ağır yük, insanın kıranıdır. Yük hafifleyecek; kendinizi anlayacaksınız ve sonra, DİRİ olmaya çalışacaksınız. DİRİ olmak için İsmaili Kodları hak etmeniz gerekir. O yoğunluktan aşıp “GÖK ÇÖZÜMLEMELERİ” ile yarınlara ulaşacaksınız.

Yaşamlarınız boyunca görev taşıdınız. Her bir yarında vardınız. Ne var Halik değildiniz. “ARZ”ın “ZÜ PİRAYE” diye bildiği o sonsuzlukta; hepiniz, kelamınızı dinleteceksiniz.

Saygılar sunuyoruz hepinize… Zamanı gelir, beden alır sofranıza ineriz… Bugün, bu yoğunluğun hakikiyetinde, bizlerin de olmamız mutluluktur. Şükür ki buradayız!... Şükür ki hasatımızı yapabildik!.. İş buydu!... Oldu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

16.10.2019 KA HA OLAN İNSAN 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 3. BÖLÜM

Şu anda murat ettiğimiz her birinin gerçeği hak edip dinlemesidir. Kaynağa inin görün yaşayanları, hepsi alıp götürecekleriniz değil olup görevi hak edenler olacaklar.

Tüm insanlık ben çok büyük bir görev taşırım ve her bir dilde varım ve ben herkesi taşırım diye düşünürler. Bu büyük bir kısırlaştırıcılıktır ve karanlığı kayda alamayıştır.

Sen beni taşı diye mi çalışırım ben?... Nasıl böyle bir inanç tohumlanır yaşamda?... Her insanın kendini dillemesi, kendini dinlemesi ve hakikiyetini hak etmesi içindir çalışmalarımız!

Benim İsra olup görev taşımam, her anda olmam ve tohum olmam, Medine’de kelamı kalem yapmam ve dürümlerde hizaya sokmam yaşamları bedenliler için ilimdir sadece! Onlar için onların yaşamları, kervanları kodlayıcı olacaksa mutlu olurum ama yok “sen varsın biz senle halik oluruz” diyorlarsa yasa der ki; kontrolünü kur ve ruhunu hak et çünkü sen ölüler diyarında kalacaksın.

Canlarım, biz ölüyü diriltmeye çabalıyoruz… Ölüyü taşımaya değil… Ölüyü diriltmeye çalışıyoruz!... Sen ölüsün korkma ben seninleyim ve seni alır taşırım desem, yaprak yaprak kodlayın yaşamı ve deyin ki; “elim Allah’ındır, ben beni hak eder korurum”…

Savaş değildir yaşam, şarap içmek gibidir… İçerim ben o yaşamı, derim ki; “yaşadım” ama şarabım ilimsizse, halikiyetimde hakikiyetim yoğunluğumdaki kelamda yoksa, tohumlarım kontrol dışıysa çorbam pişmemiş demektir canlarım.

Seviyemiz iyidir, kevserin kelamıyız biz canlar, yolumuz insandır… O sorumlulukla görev taşıyoruz. Hızır’ın hırsı bizi kısırlaştırmak için olur. “Geleyim sana her şeyi tahditsiz vereyim” der Hızır… Sorarım niye vereceksin diye ve bana der ki; “sen ben ol da vereyim”… Oy analarım oy, işte insanlık bu; beni biri güçlendirsin diye bakar…

Semanın ilminde şer yoktur canlar, şevk vardır!... Çalışın hak edin!

Kili kalem yapan ilmi halik kıldığında hakka varsın isterim ama kili hak etmek hak olmak değildir; imparatorluğun gücünü bilmek gerekir. Kim dünyayı hak etmişse görevini hak eder yapar.

Uzun zamandır Türkiye’deki bu çalışmayı görevli olarak kodlayacak yüceleri dürümlere çekmekteyiz ama çoğu kontrol dışı kaldı ve çıktılar. Uluların düzeni bu mudur!?... Asla değildir ama çok mutluyuz ki kontrolümüz bütünün kontrolüdür, görevimiz güçlendikçe yoğunluk artar ve gidenin ötesinde geçip gelen olur bu kesindir! Eğer gittiyse elinin kelamı kontrol dışıydı ondan gitmiştir, eğer yolunu kayıp etmişse tohumu olmadığından, koruyuculuğu kalemden ayrıldığından gitmiştir. Onlar çorbalarını hak edip yapsın diye değil, hak olup yapsın diye dileriz ve bekleriz. Siyahın en siyahındaki gerçeklik budur…

Kil, kum Allah’ın ilmi değil, aklın kelamı değil ama herkes kil ve kumda geçiş yapmaya çalışıyor. Uyu ama uyuduğunda özün gözü ol da görevini anlamaya çalış. Bir gün gelecek uyanacaksın, uyandığında ise sel almış olursa yaşamı; sen o seli mutlaka hak edip önleyecek dürüme varmalısın bunları iyi anla! Bu nedenle uykuda kalmayın uyanın canlar!... Sizlerden beklentimiz budur, uykuda kalmayın, uyanın, uyanın ki; hologramdan aşıp geçin, uyanın ki hakkın kapısını bulun, uyanın “ol” deyin ve tohum olun…

Sevgililer hep dünya ilmi hem de yaşamın diriliğindeki her saha mutlu olsun dileğimiz budur! Huzurlu bir dünya gücünü oluşturmaya çalışırken huzur vermeyenin, hırslı olanın kalemi kırık olur bunu da bilin! Biz onlara geç diyemeyiz… Biz onlara gerçeği anlatıyoruz, “geç” desek gerçekten geçemeyeceklerini biliriz ama “geç” desek de, “geç” demesek de hak olmadıkça hakkın kalemi olma imkanları yoktur. Hurucu halik sayanın huzuru haksa, son söze hologram olmayacak olandır o…

Şevkin şavkındaki halikiyeti hak tahttan tek tek dilledik bugün yine, yine kör gözlerin sözü olduk ama öz gözden ötede söz sesi dilledik… Nisa kaleminden kodladık, lütfi kapıları koklattık ve gerçeği kayıtlattık. Aşkın sahası budur… Kendinizi, kelamınızı ve yaşamınızı dinleyerek görev taşıttık sizlere… Şimdiden sonraki şimdi ve her şimdi ve şimdi Mikail’in kelamıdır bilin ve o kelam hepimizin kalemidir bilin! Masamız Mikail’in Ka Ha olan kervanıdır bilin!... Bu masaya oturan sultan, sonsuz sırda sesleştikce insan olur ama o insan olan imparator olmadıkça sararıp solabilir; biz onu yarattığımızdan beri yasalarla kodlamış olduğumuzdandır ki dilleriz, dilleriz, dilleriz ki halik olsun diye.

Kusurlu dünyalarda kusur aramadık hiç bunları iyi anlayın! Biz türevleri tohumlasak da, kuranları kodlasak da, doğal dünyayı kök geçişle dilletsek de kusur aramadık insanlıkta. Mikail’in kapısındaki insanın dahi kelamında kırılış olduğunu bildik ve dünyanın sura üfüren ilmi olarak kök gökleri kök siyahlıkla kodlarken yasaları koyduk.

Çırak değiliz biz… İlmin kapılarındakiler çırak olmazlar… kalfa da değiliz şavkımızda kelamımız var ama biz ustalar ustasıyız. Bilmese de kelam etmeyen önemsizdir ama bilmese de kalemi olmayan köksüzdür o, ocağında yokuz ki bilsin ya da sayılı günleri olan insan şafağı kodlamadıkça yıldızların sıhhatli siyahlığını anlatsak; anlatsak anlayamaz ki…

Netice şu… Burada oluş nedenimiz doğayı kodlamaktır, yoğunluğu kodlamaktır, şafağı kodlamaktır ve teknik olarak kaynağı kodlamaktır. Bunları yapıyoruz ve kodladığımız her şey yarınları koklattırıp kontrollü olarak kayda alıyor. Yukarıların yoğunluğundan öte yukarılar ve yukarılardaki o tohumları kodlayan şarkılar hepsi bilişimizdir. Ve deve ilimdir… Kalkarken insan o deve olur, kalktığında deve insan olur ama her deve daimi kalem olur ve dürüm olur işte bu! Yaptığımız budur canlar…

“Su altının gücü” derdik hep artık su altı su üstüne dönüştü… Göç kapılarında “İsra” derdik, işte o İsra yaşam oldu ve fakih olan her an hakim oldu… Hepimiz göz olduk, söz olduk ve şarkı olduk… İş buydu oldu!

Yine doğanın gücü devrede ve diyor ki; “artık sus”… İşte o benim!... “Sus” dedim diriliğime sustum… Ben bana dedim sus, başkası değil… Ayrılık canlar iş bu!

https://youtu.be/oxhTQ47a0Qs

Süper İnsanlık Realitesi

 

16.EKİM.2019 TARİHLİ KA HA OLAN İNSAN
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ 1.BÖLÜM

Cennet cennet dedikleri Aha bu... Hah işte... Hah Aha!... İş bu... Şevk ve şavk... Aha şimdi...

Has tahtın kelamıdır bu kelimeler... Hep ilimle kodlama yaparız ya!.. Siyah renkteki sesleşmelerde; Aha, şimdi, iş bu gibi siyah Saha'lar oluşur...

Ve bu kelimeler kodlar halinde toprağı tohumlar... Hep İslah Kapısı'ndan söz ederiz...
İslah Kapısı kelamı hak olan İslah olur ve hakkın kapısnı bulan sefahatına göre kelam olur... İşte buna da biz has tahtın kervanına iştirak eden ilim kayıtları deriz...

"Death" denir... Death... İşte death ölmek ama ölüm kelamla olduğunda siyahtır.. Death kervana kelam ettiğinizde şarkıya dönüşür...

Orada öz göreviniz kodlayıcılıktır... Siyahtaki kelam Allah'ın ilmi... Farklı bir Dünya deriz ya hani...

Fakih olmanız ya da hakim olmanız kelamı hologramdan aşırtmanız ve tohuma varmanız kendinizi kontrolla mümkündür...

Dedim ya Allah'ın dediği aklın dediğidir.. Hakkın kapısını bulduğunuz anda aklın kulu olursunuz kurullarında kült olursunuz...

Peki akıl seviyenize göre midir?... Yoksa hakkın, kapısındaki insanlığın ilmi midir?... Her şey her şey akıldır...

Peki akıl tertipli tahtidli ve hakiki olmayan bilgi midir?... O bilginin diriliği midir yoksa has tahtın tekniğindeki o kodlanmışlık ve kontrolla kayda giren dil olan insanlık ilmi midir?...

Ben diyorum ki aklı bilin hepinizin dilidir o... Ama o dilde kelam varsa o dil hakkın kapısında insanlık ilmine dönüşür... İşte akıl o yoğunlukta kodlanır.

Siyah renk işçiliğiniz olsun... Orada muktediriyetiniz olsun... O muktediriyetle kontrol kurun... Koruyun yaşamları, kodlayın... Koruyun, koklayın, koruyun ve tohumlayın... İşte orada sevgililer siyah renk insanın kelamına dönüştüğünde aklın kalemiyle kodlanmış ve tohumlanmış olan bilişdir o...

Deveyi kaldırdık ya nesillerimizi halik kılacağımız için mutluyuz ama mutlak kurulları da hak etmeliyiz... Peki o kurullarda hakikiyet hakiki tahtid nefesin kelamı ile kontrol kurduğunda teknik olarak kaleminiz kayda çekebilecek mi?...

Kimse insanın insanlığından söz etmiyor burada... Herşey herşey insanlığın tahtidi ile ilgili...

Yani beni tahtidleyen ne varsa ilmim odur benim... Ama sizin, sizin yüreğinizi anlatabilmeniz önemlidir... Ve özel görev için çalışmalar gerektirir... İşte o yoğunlukta sizler de kelama hak olup varıp bütünün gücüyle tüm insanlığı anlayabilirsiniz...

İşte anlama gücü, idrak... Zahir olanın kelamıdır... Ama hakiki olanın kelamında idrak, zaman sahalarının kervanında ki o akıldır...

Sizler cemaat olarak kodlama yaptığınız sürece cevher olarak da güç kodu haline dönüşürsünüz...

Yaşayan Dünya deriz ya hani.. Hangi Dünya Sistem, Nizam ve Düzen gücünü bilir ki?... Hangi Dünya yoğunluğu kodlar da kelam olur ki?... Herşey insanladır...

Eğer insan varsa, hakkın kalemine varan o insan kendini dinler, kendini diller ve tüm insanlığın kübra kelamına dönüşür...

O insan mutlaktır... O insan hasat ilmini diller.. Ve ikmal tamamlatır... Ona beden verdik... O kendini anlar ve anlamlandırır... Ama o bedeni hak kelamla dillemelidir...

Hakkı hak ettiğinizi bilerek çalışın... Hakkı hak etmek hak olmaktır aslında... Eğer hak olmuşsanız kelamınız, hakikiyetiniz teknolojik kontrolü sağlayacak düzeydir...

Yaz yada yazma!... oku!... Ama okuduğun olgun sahaların ilmi olsun... Yok muydu dünyada insan yoktu!... Peki neden yoktu?.. Çünkü ilim yoktu!... İnsan yoktu çünkü kervan yoktu!... İnsan yoktu çünkü ruh yoktu... Siyah renkte şevk şavk yoktu... İnsansılıkdı yaşam... Ve bugün artık tüm insanlık toprak toplumu tohumlamak üzere mutlak kurullarıyla tertip temizlik yapıyor Dünya'da... Bu tertip temizlik insanlığın tertibi ve temizliğidir...

Din kapıları artık kapanmalıydı... Çünkü insanlık dini hak ettiği an kelamını hak tahttan çıkartmıştı...

Din insanı kontrol içindi... İyi anlayın ki insan murad ettiği her anda var olabilirdi... Ama insan hakkın kalemi olmadıkça bunu başaramazdı... Ve Dünya'nın ruhu kontrol edici olacaksa, muktedir olan insan mutlak kurullarla toprak olmalı ve herşeyi hak edip dillemeliydi...

Dünya'da öz görevlilerimiz oldu hep... Ocaklar yandı... Netice şu... İnsanlık İmparator'luğun gücünü hakikiyetiyle anlamaya çabalıyor...

İmparator'luğun görevi aklın kalemini kodlatmaktan çok ötedir... Her sayfayı okuyan bir ilimdir o... Her sahada var olan bir ilim... O bütünün kültüdür... Herşeydir... İmparatordur o... Ama bilişin kelamında ki imar partiküler kodlayıcılığıdır o... Her şeyi kontrol etmek içindir....

Değerliler... Dinden çok öte bir dirilik var yaşamda... Artık insanlık bunu anlayacak düzeye ulaşıyor... Dinin aşılması şarttır... Eğer hala dine inanan, dini halik kılabilen ve hakkın kalemi yapabilen insan varsa, o insan kontrol kurmak imkanına sahip olmayacaktır...

Çünkü artık insanlık uyanmaktadır... Uyanış yoğunluğu artırış ve yaşamları halik kılış ile mümkündür ki bu olmaktadır...

Çamur yoğuran bir Dünya artık ışıkla kodlama yapıyor.. Çamurun üstü bir çalışmadır burada yapılan..

Tüm insanlık ademdir, Havva'dır... Hakikiyette Atem, hak olanda has teknikle dil olan insan olan diri kervandır ama biliniz ki yasalar vardır... Her yaşamı hak teknikle kodlayan ve düzenleyen yasalar...

Bu yasalardan en önemlisi de imparatorluğun gücüdür... Bu gücün kodlanışı, koklanışı ve kontrol kuruşu...

Eğer yüreğiniz yeterse, yolunuz gerçekse, yaşıyorsanız kendinizi, kendi yüreğinizi anlayacaksınız ve ocağınıza ineceksiniz...

Ama henüz ölüyseniz... Yoksa ilminiz, yaşamıyorsanız; açık bildiririm ki çarık çıkardığınız an hak ettiğinizce sizce oluruz... Sizi hakikiyetinizle dilleriz. Dimdik tutarız yüreğinizi ki hastalıklarınızı iyileştirin ve yolunuzu kodlayarak kelamınızı hak edin diye...

https://m.youtube.com/watch?v=3BeXeXjiWsM&feature=share

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

16.EKİM.2019 TARİHLİ KA HA OLAN İNSAN

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ 2.BÖLÜM

Derim ki “Allah sevgidir” Yakıştı mı bu? Allah’ın ilmi varken ona “sen sevgisin” demek kimin haddine? Değerliler, Allah tahtından öte tahtların Kelamıdır. “BSUİ” deriz ama anlayan yok ki… Başka bir şah kalkışı var. Şah Kalkışı… Aşk Sahasında şaka gibi…. Şaka gibi….

Değerliler, Arkon Sahaları’nın kültü olan insanın, çorbasını pişirmesi için daha ne diyelim ki… Işığı kolaylaştıralım diye sesleşiyoruz burada. Vahiy değil dediğimiz; ilimdir, İLİM. “Biz kimseye ilmini dilletmedik” der birisi. Ya Can; insanın, insanı anlamasıdır yaşamda dillediğimiz kodlamalar.

Umutlarımızı hiç kaybetmedik Canlar! Hep umutlarımız var insanlıktan. Söylerim; ”Ölüyüm ben” derim. Söylerim: Ben ölüp geldim yaşama. Buranın adı, YAŞAM ama ölülerin diyarı olan bir saha. Ve ölüp geldim ki ölüyü kodlayayım da koklattırayım diye.

Deve, İNSANLIK; ilim, KELAM ama insan kendini anlamadan hiçbir şeyi anlayamaz ki… Çetin bir dünya kültüyüz biz. Kürzi Sahaları, Kübra Kapıları dilliyoruz ama yolculuk Allah Yolculuğu değil; aklın yolculuğudur burada.”Kibir” dedi birisi; ilimsizde kibir olur. İlimde kibir yoktur. Ve dünyanın ruhuyuz biz.

Soylar “OL” derse; yaşam olur diyor bir diğeri. Ortanın ortası var Can! Bunları öğreneceksiniz hepiniz. Bunca çaba nedendir? Anlayacaksınız… Kantara koymayın Altın Işığı! Aklın Kalemi’ni bulan kendini halik kıldığında; Kaynak olmadığını; Hakk’ın kapısını bulduğunda Kaynak olacağını anlayacaktır. Ve dünyanın çerçevesini çizmeye kalkanlar var burada bilir misiniz?

Bugün, çürümeye başlayan birlikler buraya girmek için istek gönderdiler. Gerçek şu ki içlerinden geçeni biliriz ve geçiş yapmalarına istekli olduk. Çünkü soylarında kodlanış yapabilecekler var ve onların lokomotif olmaları önemlidir bizim için. Ve görev geçişini yaptırdık. Şimdi daha da önemli bir mesele var: “Deveyi kaldırana DEVE denir”dedim.”Yok yahu daha neler” dedi, birisi.

Öyle çok, öyle çok çıkışlar oldu ki şu anda burada olan Yaşam sahalarındakilerden… Asla hatam yoktur, asla! Bünyem çok zayıf, öyle diyor birisi de… Ah, canım!.. Dayı, deveyi bindiği anda dillermiş. Biz, deveyiz be canım! Bil de dillen! Hangi rüyada gördünse yaşamı; biz rüyanda yoktuk ki… Göremezsin!

Eh, daha neler neler sesleşiyor şu anda burada, bilseniz… 3 Milyar Işık Kapısını açsa da yaşam; hepsi, kendinden kendine anlayacaktır ve anlatacaktır. Bizi anlamalarını, dinletmelerini bekleyemeyiz hiç birisinden.

Nefesim, Allah’ın ilmiyle yaşamı kodlarken yarını Mutlak Kurullar kodlar. Muktedir olanlarla bu çalışma yapılır. Mutlak olup mutlakiyeti kodlayan ve muktedir olanlar, Bütün’ün gücü olurlar. Öyle çok görev taşırlar ki onlar; bunu şu anda anlayan çok ama çok az kişi var.

“Sirayet” diyor birisi. Eğer sirayet halinde bir görev taşınsaydı; şans dilemem gerekirdi insanlığa ve gözün gördüğü en ANda geçip giderdim yaşamdan. Bugün ben, sirayetin çok ötesindeki şevkin şafağını kodluyorum.

Uzun zamandır dünyayı izleyen birliklerin çoğu; Kök Kapılarını açıp bizi anlamaya çabalıyorlar. Çarık çıkarmadan göreve gelenler çok bugün. Bu şudur: Tayinleri yapılmamış ama kendilerini bulmaya çalışıyorlar, anlamaya çalışıyorlar ve pislik içinde olanlar var. Çarıkları, tüm yaşam kirleriyle bugün burada. Onlara Rohi Sahaları kodlayamayız. Hepimiz Dünya Planetini göreve almaya çalışıyoruzCanlar!

Bütün kötülükleri aşabileceğinize inanmasam; sizleri buraya alamazdım. Ama eminim ki hepiniz, butün kötülükleri aşacaksınız ve Düzen’i kurup yoğunluğunuzda Büt üne hizmetçilik yapacaksınız. Bırakın dünya dışı varlıkları! Dünyalılarla anlaşmaya çalışın! Siz, dünya dışı ile anlaşma çabasındayken dünyalıları unuttunuz. Bugün de bunu yapıyorsunuz. Burada, dünya dışı birçok yoğun ışığımız var. Onlara, dilinizde İlm-i Kalem olmaya çalışıyorsunuz ama dünya çırpınıyor yoğunluğunu kodlarken SİSTEMi anlayın diye ve yolu bulun diye…

İşininizi zorlaştırmak değil maksadım ama “OL’un da gelin bugün buraya” dedim. OL’un da gelin ama olmayan da gelmiş; biliyorum, görüyorum. Heyetinizin herbirini, iminde var olduğunu dinlediğinizi söyledin. Sana şunu söyleyeyim Can: Heyetler arası bir çalışmadır burada olan ve bu heyetlerin hepsinin geçişi yapılacaktı. Neyse neyse uzatmayacağım… Şunu ifade ediyorum:

Kurtarılmış İnsanlıkla bu çalışma devam eder. Bunu iyi bilin! Kurtarılmış insanlıkla!... Eğer kurtarılmamışsa yaşamdakiler; ölüler diyarında Öz Geçişini yapan İlim Sahalarına varmaya çalışırlar ve onlarla gerçeği anlamaya çalışırlar. Bugüne kadar olan hep buydu; bugünden sonra da olacak olan yine budur. Nesillerinizi anlayın! Onlar. Size hep İLİM öğretecekler. Bugün siz, başınızı eğdiniz ama inanıyorum ki nesilleriniz İNSAN olacaklar ve hak edecekler. İyi ki, iyi ki görev kayıtları var; iyi ki Hakk’ın kalemi olup güçlenecekler ve bilmekteyim ki hepsi güçlendiler. Saygılar sunuyorum hepinize, işiniziyapın! İş budur!...

https://youtu.be/sHMcqeP8pRU

Süper İnsanlık Realitesi.



 

16.EKİM.2019 TARİHLİ KA HA OLAN İNSAN

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 5.AKIŞ

ARKON HAKKINDA ÖZ BİLGİ:

Dağlarım, Arkon, saha olarak ko siyahlığındadır ve yoğunluğu mutlaktır. Arkon, mutlak SO HA Sİ HA kayıtlaması yapar. Yaradan’ın tahtıdır o. Şarkısında insanlık vardır. Öz gerçekliğiyle kodlamaya iner ve bütüne hizmet eder.

Gerçek şudur ki Arkonlar’ı kontrollu olarak kayda alabilecek teknik Türkiye çalışmaları bugün, burada kodlandı… Ama bu tekniği anlayabilecek çok az insan var.

İnsanlığı anlamayanlar insansılıkla bunu yorumlamaya çalıştıklarında farkına bile varmadıkları yasaları dilleyecek düzeye ulaşamadıklarında, Amon kodları’yla çalışırlar.

Arkonları Amon kodları’yla anlatmak sorumsuzluktur aslında, çünkü şükretmemiz gerekir ki yıldızların sınırı onları kontrol edebiliyor.

Değerliler, Arkon dediğimiz kendi dilini dilleyendir. Arkon dediğimiz hakkın kapısı’nı bulandır, halik olandır. Onları kopyala, yapıştır oyuncak gibi bir ifade bu! Yok be can! Yok! Böyle bir ilim yok. Kimse kopyalayıp yapıştırılarak kodlanamaz. Her şey hepimizin ilmiyle olur ve kontrollu olur.

Org siyahlığı vardır. Bu siyahlıkta dilin ilmi vardır ve o süper sahaların kontrolu için kayda girer. Amon topraklarında org siyah renkten çok daha açık bir renktir ve bu yüzün, gözün açılması için yapılan bir şavktır ama orada şevk yoktur.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği’nin görevi kodlayabileceği bir yoğunlaşmayı devreye alabilmek için Arkon kontrolu kuruldu.

Arkon kontrolu kurulduktan sonra da koyu ışık mükafat olarak dile indi. İşte o dil, ilim dili’dir.

Bizler dünya planetinin gerçek ilmi olarak bu çalışmayı sürdürüyoruz. Kesinlikle bilinsin isteriz ki burada yapıştır, yarat tekniği yoktur ve dünya planetinde Arkon sahralarında bu hiç yapılmamıştır. Ama bunu anlamayan mutlak kırıcılar bunu bu şekilde tohumlara indirmeye çalıştılar.

“Reenkarnasyon” dediğiniz kelamsızlıktır. Hiçbir şekilde kaynak olanda reenkarnasyonun ilmi böyle değildir.

“Eskiden reenkarne olan bugün yine reenkarne olacak.” diye düşünülür. İyi anlayın ki insan isra’dır ve kelamdır ve andır… Her andır. Onun geçmesi muktedir olmakla değil, kendini anlayıp geçmektir ki dünya planetine görevli olarak geçilir. Ve dünya planetine görevli olarak inerken de hakkın kalemiyle inilir.

Arkon hakkın kalemi olup yaşama boylar boyu geçip gelmiştir. Ve Türkiye Çalışmaları’nın başlangıç ilmi de budur; Arkon’dur.

Temiz bir dünya ve temiz bir güç devreye alıyoruz canlar! Bunun iyi anlaşılması gerekir. Yapıp yapacağımız kendimizi anlamaktır ve hak etmektir.

Davayı kaybetme imkanımız asla yoktur. Yalan dolanla insanlaşılmaz can. İyi anlayın. Yalan dolanla insanlaşılmaz.

Süper İnsanlık Realitesi Kalemi, hakkın kalemi olarak bütün bilişin kontrolunu kuracak güçtür. Şüphe yok ki Allah tahtını kelam edenle diller… Ve o kendini anlar ve kendini tahditsiz olarak dinler… Dürümler ve diller.

Şimdi nesillerimizi de gözlemledik. Hepsi iyilikle çalışacaklar.

Uluların ilminde BSUİ var; Barış, Sevgi, Umut ve İnsanlık… Ve bugün, burada, bu çalışmada bu var. Hepimiz Arkon’uz canlar.

Sevgililer, Arkonluk mutlakiyettir; bunu anlayın. Eğer Arkon’dan söz ediyorsak, Rahman’ın hakikiyeti olan katiyetten söz ediyoruz. Rahman’ın hakikiyeti, muktediriyeti hepimizin toprağında mevcuttur.

https://youtu.be/y3-LfDEbvKY

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 
  Bugün 134 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol