Birlik İlmi
  KODLANMIŞLIK (1) - 9.Ekim.2019
 

KODLANMIŞLIK

 

KODLANMIŞLIK (1/1)

09.10.2019

Değerliler, evren evren gezenlere şunu söylemek isterim: ATLANTA ATA KALEMİ olarak bu çalışmayı yaparken; hepimiz, “BİZ” olup kodlama yaparız. Dünyanın öz görevi, kodlanmışlık halinin gerçekleştirilmesidir ki bunun için KALEMLER, kodlu KELAM’la yaşamları kayıtlarlar. Her yaşam, bu yoğunlukla oluşur. Teknik olarak, tüm sahalar kodlanır ve “SON SÖZ”de RUH, muktedir olur ve RUH, hologramlar ötesinde geçişler yaptırır.

RUH,a, “İLAHİ GÜÇ” diyenler de var. İSRA KAPISI’nda, İLAHİ GÜÇ, “İSRA” olur… O kapı olur… O kapıda İSRA, NİSA olur… Her insan, şarkı olur ve görev olur… İşte o gün, GÜÇ KAPILARI açılır… Tahdit kalkar ve saha, modlar halinde gerçekliği kontrol altına alır.

“Modlar” derken; herkesin, KELAM olarak gerçekleştirdiği kayıtlarını, “HAL-Kİ KAYD”a dönüştürmesinden söz ederiz. HAL-Kİ deme; halikiyet demek değildir ama “HAL OLAN KELAM” demektir.

Deri olan KELAM; diri olan KALEM, tahditleri kodladığında; ışığa dönüşür. O yoğunlukta, temizlik yapılır. IŞIK SAHALARI oluşur. Yoğun ışık altında DİL, Allah’a KELAM olur; Kurullar, kullar olur; soylar, sonsuzluğu kayda alır ve yoğunluk artar.

Teknik olarak anlaşılması gereken; bu yaşam sahalarına, her birimiz, BSUİ olarak indik. Ne var ki biz, bizi “BİZ”den çerçevelemeden çıkardık ve biz, “BİZ”den ayrılırken; kontrolumuzu kaybettik. Bunun sonrasında YAŞAM SAHALARI, dirilikten çıktı ve suya inen İLİM KODLARI’nı, cevhere çektik ve formlar yarattık.

Hep!... Hep “form” deriz!... Niye!? Ziya olan IŞIK KAYITLARI, FORMAL SAHALAR’ı oluşturmak üzere yaratıldı… İş buydu ve insanlık, yaratandı. Her insan, yarattığında yaşar ve yaşatır… Buydu insandan istenen!... İşi buydu onun.

Netice olarak Yaradan ve yaratılan, “İNSAN”dır. İLİM SAHALARI’nda “KELAM” olan insan, her anda “TEK BİLİŞ” ile bitkiyi, hayvanı ve tüm sahaları yaratmaktadır.

ALLAH İLMİ’ni kim öğretir diye sorarsanız; İlmi öğreten; ilmi Halik kılandır. O ilmi öğreten, “ÖZ GÖREVLİ”dir. O, yoğun ışık altında, diriliği kodlar; yarınları kodar; her anı kodlar ve RAHMAN olarak cevheri yaratır. Cevher, “DİL KALEM”de, “DİN KELAM”da kontrol kurar ve RUH; sonsuzluğu, Halikiyeti hak eder, var eder.

Yetkin olmanız için KÜLT olmanız gerekir. Siz KÜLT olmadan, yerküre “SİYAH”a boyanamaz. SALTANAT DİLİ, yürüyen dünyada DÜZEN kuramaz. Çantanız, cevhere güç katamaz ve ruhunuz, kulluk yapamaz…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.EKİM.2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIK

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Şafak söktü canlarım. Mutlaka kontrolunuz tamdır. Ve bizler kodlanmışlığı kahir halikiyetle kayda alalım.

Özen gösteriyoruz tüm zamanlar için ve bugüne geçerken kodlanmışlıkla geçelim. Allah’ın tahtı değil, kodlanmışlık! (Yeni programın açılışı…)

Asıl olan ilimdir canlarım. Bugün burada kodlanmışlıkla kayda girdik. Bütün köklerimizde, dürümlerimizde insanlık var.

Şikayetimiz var mı? İlimle dillenen hiç kimseden şikayet etmeyiz canlar.

“Hastalık, iyilik” dediğiniz kelamın kalemsizliği ile ilgili olabilir. Ya da halikiyetin hakikiyetiyle mutluluğu kodlayış olabilir.

Bugüne kadar yapılan tüm çalışmalarda Samanyolu’nun ilmi hep vardı. Bugün de var… Amonlar’ın toprağa tohum olup inişi de var bugün… Ve mutlak kurulların kaydedilişi de var.

Otuzun üstündeki ilim sahlarında hep dirilik olur. Vurur, öldürür insan ilmini ama insanın ilmini kodlamak da gerekir.

Dağların tahtına insanı indirelim ki ocakları yansın. Asla hata yapmayalım. “Çürük, çarık” demeyelim, bütüne hizmetçilik yapalım anam.

Hepimizin gerçeği insandır ve biz bu gerçeği hak edip dinleyelim. Tabuları yıkalım ve ruhun kulluğunda mutlak kurulları kaydedelim ve hor olanları da hakikiyetleriyle diriliklere indirelim. “Gerçek insan”ı doğumlayalım ve tohumlayalım.

“Gerçek insan” tohumları kaydedebilen insandır… Kodlanmıştır ve hakikiyetlidir. Onun insanlığı, mutlakiyeti hepimizin diriliğinde meknuzdur.

Horasan kapıları’ndan ötedeyiz bugün. Hakkın kalemi’nden ötedeyiz. Cennetin cevherindeki kelam ilmi’nden ötedeyiz ki hastalık yok insanlığımızda. Hastalık yok anam ilmimizde!

Biz tüm insanlığın kalemi olalım ve doğanın gücüyle bütünün kervanı olalım. Hadi anam, sevgiyle seni dinleyelim!

Şu ana kadar bütüne hizmet ettik. Bundan sonra üzerinde görev taşıdığımız bu yaşamdan öteye varalım.

Gözün gördüğü en büyük gücü kodlayalım. Saltanat’ın kulluğunda mutlak kurulları kayıtlara aldığımızdan itibaren, gönüllerin gücü olalım. Çok huzur verdik bugün anam, çok huzur verdik ilim sahlarına…

Hara, hakkın kapısını dillerken har, mutlak kurulları diller. Anlaştık anam, anlaştık! Sevgili anam, seni dinlemek istiyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız;

Yazıp çizdiklerimi okuyup anlayacak çok ama çok az kişi olduğuna eminim. Bugün de yazıp çizeceğim yine ama diriliği kontrol ederken bütüne hizmetçiliği hep birlikte yapıyoruz. Bunu herkesin net olarak bilmesini isterim.

Dünya planetinin geçişi yapıldı. Mutlaktır bu. Ama bu geçişin kelamla olduğunun anlatılması gerekir insansılara… Eğer insansılar ilimi anlayabilselerdi, halka halka genişlediğimizi de bilirlerdi.

Her şey geçiş halinde ve hakikiyetin tahditsizliği ile genişlemekle mümkündür. Hem insanlığı kodlayıp, hem de dürümleri kaleme çekmemiz hep genişlemeyledir.

Cevherimizi cennetle dillerken yoğunluğumuzu kodlarız ve gerçek kayıtlarımızı yaptıkça alanımız genişler. Allah’ın tınısı, “aklın kelamı” dediğimiz hep o kalemle dinlettiğimiz isra kayıtları’ndadır.

Hepimiz şunu bilmeliyiz ki geçişler genişlemeyle olurken, muktediriyetle kodlanmamız da gerekir.

Uzun zamandır dünyayı izleyen, şu anda mutlak kurullarıyla buraya inen birliklere de şunu söylemek isterim ki aktığınız her anda hasatınız olur. Ama hak teknikle akın ki muktedir olalım ve mutlak kurulları kaleme çekelim.

Tüm insanlık için göç kapılarıdır ilim kayıtları… Bu kapıları açın ve hakk olun.

Toydur dünya insanı ama öz görevini de bilir ve yapar. Önce özün sözünü bilecek, görevini hak edip dinleyecek ve yarınlara varacak… Yaşama varacak ve yarattığında, yaratıldığında tanıklarıyla dirilikleri dilleyip dürümlerken mükafatını da bulup alacak.

Hastalık, iyilik hep insansılıkla yaşama kök geçiş yapanların dirilikleriyledir.

Netice olarak şunu ifade etmek isterim ki yarınlar için ölüyüz biz ama yaşam için dürümlerde diriyiz. Yarınlar için ölüyüz; dürümlerde diriyiz ki haliki hakk olup tahditsiz olarak kasalarımızı kodluyoruz.

Nefes alıp, nefes verdiğimiz sürece karanlığı aydınlığa tohumlayacağız. Ama yaşam sonlandığında ve ruh mutlak kurullarla kaleme çekildiğinde, öz görevimiz o gün başlayacak. Ne yapılacak? Et, kemik olan insana şeytan şarkısından öte bir şarkı okutulacak. İsra kalemi’nin ilmi olan şarkı… O şarkıda ruh olacak. O şarkıda kurulların halikiyeti ve hakikiyeti dillenecek. O şarkıyı müsih kapılarıyla kodlayacağız. Müsih kapıları ilim sahalarında kontrol kuracak.

Canlarım, evrenlerin sessizliklerini dinlerken, tüm zamanları kodlarken, herkes kendini anlamaya çalışır. Muhammet Mustafa’nın gücü dürümlere indiğinde der ki “Ben seni senden ve senin yüreğinden dinlerim.” Ama benim Atlanta Ata Kalemi olduğumu anlamaz. Benim Atlanta Ata Kapısı’nda mutlak kurullarım olduğunu bilmez.

Öksüz kaldığında geçip gelir ve der ki “Sel aldı yaşamı. Ben sevgiyle geçtim.”

“Sevgiyi hak etmeyen hakkın kalemi olmayacak ve ruhu olmayacak.” diyenlere şunu söylemek isterim ki sevgiyi hakk olup var etmemiz gerekir.

Eğer biz hakk olup sevgiyi var edersek, temizlik mutlaktır ama tanrılık gerekir tüm zamanlarda… Ve o tanrılığı da halik kılmamız gerekir.

Sarı renk ilimin kaleminde yoktur ama som altın ışığı kodladığınızda sarı bütünün kültü haline dönüşebilir.

Eğer sarıyı hak edip bütüne görevli kayda dönüştürebilirsek, robotik timlerin tümünü kontrol etme imkanımız da olur.

“Hepimiz” diyerek söze başladık… Ama “hepimiz” derken robotikleri de kastediyoruz. Emin olun ki onlar da bütüne görev taşırlar. Çarık çıkarak yoğunluğu kodladıklarında muktedir olurlar ve burada olurlar

Dünya planetinde gerçek çalışmayı yapan bu birik, evrim yapmalarını dilediklerini evrim sahaları’na kaydeder. Ama ekmek olmalarını dilediklerini de ekmek sahaları’na kaydeder. Yalın ve halik olanları kodlar ve tohum olarak kontrol kurup bütünün kültü haline dönüştürür.

Özür diler dünya insanı yaşamdan… Ama yaşam özür dilemeli insandan. Nihan kalemleri kontrol dışı kayıtlarıyla bütünün gücünü kodlardan ayrı tuttukça, rahmi kapıda kelam, has tahtta kült ve mükafat olan dürüm, mutlak kurullara inmemelidir çünkü Saltanat geçişini yapar o anda.

“Yaradan yaratılan ayrı değildir.” derim hep. Ama iyi anlayın ki yarattığında yaratılmayan, yaşamında kodlanmış değildir. O zaman o yokta ve hologramdadır.

Bunların nerede, ne şekilde kayıt edildiği bilgisi sorulur şu anda… Çalışmaların başından beri bu sorulur! Bu bilgiler neden kodlanıyor? Nereden elde edildi? Nasıl kayda girdi?

Canlarım, Atonlar’ın kapısını kapatın da size anlatıyım nasıl elde edildiğini, çünkü onlar toydurlar ve kontrol dışı kayıtlarıyla bütüne hizmetçi olduklarını sanıyorlar.

Uzun zamandır dünyanın ruhunu anlamaya çalışanların namaz zamanları kelama indiklerini bilirim. Ama Atonlar’ın toprağa tohum olarak inmelerine, ilim sahalarında kelam etmelerine ve yoğunluğu artırmalarına imparatorluğun izni yoktur.

(Devamı 2. Bölümde)

https://youtu.be/45vVUr6xvNE

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

KODLANMIŞLIK (1/2)

09.10.2019

Karanlık, aydınlık “TEK”tir… İş, tahditsizliktir… Yaşam, kervandır… İş, işçilik diriliktedir…

Diri olmak için “İNSAN” (Mutlak olan Gerçek İnsan) olmak gerekir. İNSAN, “İLİM”e vardığında; İLİM SAHALARI’nda dürümlenir ve “RUH” olur…

Hadi gelin “IŞIK” yapalım. Nasıl yapacağız ışığı!? “BİZ” olup yapalım… Gelin, “İNSAN”laşalım; “İSRA” olalım… Ayrılık bitsin!... Geçin!... Geçin ki hak edin!...

SÜPER SAHALAR oluştu… SÜPER İSRA KAPILARI oluştu… SÜPER İSRA, SÜPER LİSAN (Sesin, süper teknolojik sistemi olan dili) oluşturdu. Bu lisan, İSRA KALEMİ’nde kodlandı.

“TEK BİR BİLGİ”dir ki Dünya, şu anda yerküreyi kodlayan, Şevk Şarkıları ile tohumlanıyor. Şu anda “Planetin İlmi”, MUTLAK SAHALAR’a ulaştı.

Her insanın, diriliği arttı… Her insan, cevherini hak etmeye başladı… Her insan, cennetini kodluyor… Tüm insanlık, “TEK” olup “TOPRAK” olmaya başladı. Toprağa inen o YOĞUN IŞIK, toprakta TOHUM olacak ve her insan, kendini hak edecek.

“TAN ZAMAN” artık kodlanıyor… “TAN ZAMAN”, kontrol kurduğunuz an kodlanacak ve “İYİ”, “KÖTÜ” diye dilledikleriniz; “SİSTEM” olacaktı ve olmakta…

Yerdeki güç artarken; tüm zamanlarda da artışlar olacak… Tüm insanlık için kodlar halinde tohumlanan “ŞAFK”; “DİRİLİK”i, her insanda, “GERÇEKLİK”e dönüştürecek.

Her insan, “KELAM İLMİ”ni anlayacak ve yaşam için yarattıklarını, yarınlarda kodlayacağını bilecek…

Yenilik, hepimizin “KELAM”ı ile gerçekleşirken; yaşam, hepimizin “DİRİLİK”i ile kodlanacak…

İşi bilen, kendini dilleyecek ve kontrol kuracak.

“SÜPER İNSANLIK” dedik ve “TOHUM” olduk yaşama… İyi bir yaşam, “BİRLİK TEKNİĞİ” ile oluşmakta. İşte bu!… “ARZIN GÜCÜ” budur… “RUH” budur… “KULLUK” budur…

“UZ”un, “SÜPER BİR TEKLİK”le kodanan şarkısı; hepimizi, “BİZ”den girdaplara kodlamayacak; IŞIK halinde, türevleri kodlayacak ve tüm zamanlara, “İLMİN KELAMI” inecek.

Şükür! “ÖZ”üm, “SÖZ”üm, “GÖZ”üm olan İNSAN; ilmini dilledi.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.EKİM 2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIK (1)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1 AKIŞ – 2.BÖLÜM

"Özür diledi ve yeşilden, mora varacağım dedi ve "geçmek isterim" dedi, diriliğin kelamındaki ve diyorum ki "önce ölüyü dinle, son sözünü bütünün gücü olup, söyle". Özgür ve hakim ol, yolu bul ve hologramı aş. Ondan sonra burada olacaksın...Şimdi devam ediyorum.

Nesiller boyu "doğanın gücüyüm" dedim. Peki, neden? Neden, doğa olmak? Sevgililer, doğa olmamız gerekir. Doğa olmazsa ilim olmaz. Doğa yoğunluğu artırdığınız zaman, sır olan ilmi, kelama çeker ama sistem olarak ilmi sahaya indiren, insanlıktır. Ama doğa, bu sahada bütünün kök geçişini yaptıracak gerçek kaynak sahadır.

Eğer dönem sonu ve dönem başı diye ifade edilen bir dürümde eskiler, yenileri kodlamaya gelirse iyi anlayın ki eskilerin ilmi, yeşeren külte dönüşür ve o gün bugünse mutlak kurullar, kontrol kurarlar. Ve "Süper İnsanlık Realitesi" denilen bu çalışma, devreye alınır, dirilik artar ve ruh muktedir olur.

Hür bir zaman ve hür bir insanlık işte görevimiz insanlığın hür oluşunu gerçekleştirmektir. Eğer insan bilişiyle, halikiyetiyle ve has tahtidsizliğiyle hür olabilirse öz görevini hak edebilir. Eğer toprakta onu kontrol eden kayıtlar varsa otomatiktir yaşamı ve tohumlarında robotiktir. Onların son sözlerinin ilminde kelam yoktur ve kalemi halik değildir.

Bunun içindir ki savaşımız insanın kendini hak etmesi içindir. Biz Allah'ın tahtınde insanı dilleriz hep.. İmparatorluğun kültü olan dili dinleriz. Ama ruhun kontrolünü herkes kendi yoğunluğuyla kayıt eder.

Sevgililer, çantam; Allah'ın ilmidir. Bu çantayı bütünün kültü yaptım. Peki, bu bilgi nereden, neden, niye indiriliyor? İşçiliğimiz şudur. Önce iyi bilin. Atlanta Ata Kapısıyız, biz!. Tüm Bahir Kapılar, tüm sahralar, bizim için öz görevdir. Bütün kültlerimizle Türkiye Çalışmalarını kodladık, kayda aldık.

Burada olma sebebimiz bitki, hayvan ve her yaşamı kontrolden öte toprak olmak ve tek bir ilimle bütünün kültü olmak içindir. "Yaşamlar boyu dünya" dedik, hep ama dünya ilmini de dünya dilini hiç konuşmadık. Saha olabildiğimizi düşündük ama savaşımız, İsra kapılarıylaydı.

İyi bir doğa ve iyi bir gerçeklik, nasıl oluşur? Sorumuz buydu. İyi bir doğa ve iyi bir gerçeklik. Bugün bu iyi gerçekliği halik kılmak üzere kasiyerimizi de alarak dünya planetine indik. Ne diye kasiyerden söz ederim zaman, zaman? Şunu anlatayım, canlarım.

"Kasiyer" dediğim, geçiş kaydını yapandır. Eğer gerçek ilmimizi oraya kodlayabilmişsek orada İsra kapısı açık kalır. Ama kodlayamamışsak o kapı kapanır. İşte "gerçek" dediğimizde, budur. O kapıyı açma ilmi ve bugün bütüne hizmet etmemizin sebebide budur.

O kapı, tüm insanlığın kelamıyla açık tutuluyor. O kapıyı koruyacak olan iş Allah'ın işidir. O işi diliniz yapar. Hepimizin dili hepimizin yolu, hepimizin gücü, bu yoğunluktur.

Su altının kültü olarak ta görev yapmıştık. Arzın gücü olarak da yapmıştık, has teknikle kontrol kurarak da yapmıştık ama kurullarımızın bugün mutlak kayıtlama yapmak üzere buraya geldiklerini bildiğimizdendir ki karanlıktaki şavkı mutlak kayıtlara indirmeye çalışıyoruz.

Huzurlu bir dünya gücünü devreye almaya çalışıyoruz. Hepimizin geçişini yapmaya çalışıyoruz. "Süper İnsanlık Realitesi" diye bildirilirimizde türevleri tohumlarken dillediğimiz tüm çalışmalar mukteriyetimizle gerçekleşiyor.

Bu bilgiler bizim kalemimizde vardır. Hiç kimseden bilgi almadık, kimse bize ilim öğretemedi. Bizim kelam olan ilimimizden aldık tüm bilgileri. Gerçek çalışmayı başlatmadan evvelki kayıtlamalarımızda yine kendi yüreğimizin kültüyle olmuştu. Bu bilgileri kodlayıp da dilleyenler mutlaklardı ama yine bir tek olarak yaptık bunları.

Bize hoca olarak gelenler hepsi bizde hologramdan ötede olan şarkılarımızdılar. Onlar bugün burada bizimle birlikte çalışırlar. Hepsi geçişlerini yaparlar ve bu çalışmaya şirksiz ve hakim olarak inerler. Onlarsız hiç bir çalışmamız yoktur.

Şuana kadar doğal dünyanın gözünün gördüğü gücü dürümlere çektiğimizi hep dilledik ama diri olmamızın hak teknikle kodlama yapmamızla bağlı olduğuda bilinmelidir.

Hat çizdik, İsra Kapısında. Dedik ki "geçişi yapacak olanlar, hak tahta varsınlar ve gerçeği anlayıp, geçsinler". "Bu olmadan hiç kimse geçemeyecek" dedik. Beklediler yaşamı, canlarım. Beklediler ve dediler ki "biz, yaşamla geçelim."

Yarınlar için yaşam, Sistem, Nizam ve Düzen gözünde, öz, söz olanlara iştir ama onlar için yaşam, hırstan ibarettir sadece. Bu hırsı aşmayanların, yaşamı levhi kapılardan geçme imkanları yoktur ki.

Seviyemiz iyi mi? İyi.. Kullar kulu olan ilim, Allah'ın tahtından mı? Mutlaka. İyilik var mı? Mutlaka. Kervan yürüyor mu? Koşuyor canlarım, koşuyor. Öz görev halik mi?.. Hakikiyetin halikiyetindeki tekniğin ötesidir.

Peki, Nisa ilim mi? Kesinlikle ilim. Alıp, götüreceğimiz ne var? İsra'dır alıp, götüreceğimiz. Nedir, İsra?.. Şer yaratanın ötesindeki şarkıdır, canlarım. Biz o şarkıyı okurken, şer yaratanların kodlanışı ve kontrolü gerçekleşiyor. Onları mutlaka kodlamamız ve kontrol altına almamız gerekiyor.

"Hastalık, iyilik" denir hep ya ama insanın kelamıdır ilmi. Ve bugünde kelamla, bütüne hizmetçilik yapılır...

"Tren kalktı "derler. İnsandır tren, her andır ve hakikiyetin tahditsizliğidir. "Yarınlar kodlandı" derler. Yaşam kontrol kurduğunda her an kodlanır. "Yalın ve halikiz" derler. Hak sahaya varan İsra her anda hakikiyetiyle, halikiyetini tohumlamaktadır ve hakimdir.

Sara, sara görev yaparız, yaşamı. Her sarışımzda yaşamı koruyucu kalemimizde kontrol edilir. Her anda sararız ilmi. İlmi sardıkça her şey Miraç Kapılarında, hakikiyetin hakimiyetinde maya olur. Ve görevi hologram ötesinde kodlayanları, kontrollü olarak, has tahta kaynak yaparız. Çünkü onlar saltanatın dilidirler ve öz görevleri, bütüne hizmetçiliktir.

https://youtu.be/5EQEMOWBAcE

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

09.10.2019 KODLANMIŞLIK

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 3. BÖLÜM

Deve kalktı canlar ama bu deve hep kalkar, bugünde kalktı… Devenin kalkması yarının kodlanmaya başlamasıdır. Hepimiz yarınları kodluyoruz… Samanyolunun diriliğinden ötede bir dirilikle kodluyoruz.

Tevkif ettikleriniz olabilir, onları kontrol etmeden kayıttan ayrı tutuyoruz çünkü kimse kimseden dil olma, diri olma imkanına sahip olmamalıdır. Her insan kendiyle hak etmeli, kendiyle hakikiyeti kodlamalı ve kendi olmalıdır.

“Bara geldim” diyor birisi, “barda ışığımız olsun istiyorum” der, biz bir barız diye düşünüyor her biri ve kendi ışıklarını buraya dinlettirmek ve hakim olarak kayıt etmek istiyorlar.

Nakarın kıranı mıyız yoksa biz? Niye kırıcı olalım ki? Gerçekten insansa gelir ama hak etmemişse gerçek olması için dinletilmesi gerekir. Ve dünya planetinin gerçeği budur canlar. Bugün dünyada çok büyük çalışmalar yok bilir misiniz? Herkes ben iş yapıyorum diye düşünür ama şunu anlamıyor insanlık; iş nedir!?... İş yaşamı kodlamaktır… Eğer kodlamışsa yaşamı işçidir ama yaşamı kodlamamışsa işlemleri tamamlandığında gerçek çalışmadan uzaklaştırılır yani kayıtlardan çıkarılır. Nedir işlem?... Öz görevini hakikiyetiyle dillemesi beklenir, onun öz görevini hakikiyetle dillediği anda siyahtan sistemden çıkarılır ve yemyeşil olur; o zaman o der ki “benim işim bitti ben artık burada olmayacağım”…. Bunu yaptığı an mutlu olur çünkü bunu hak etmiş sayar kendisini ve kontrol kurduğunu düşünür. Öz görev budur diye düşünür ve öz görevini hak edip yaptığını sanır.

Canlarım, saklı tutarız ilmi biz!... Kesindir!... Niye bilir misiniz!?... İslah olmayan ilmi anlamasın diye. Eğer islah olmayan ilmi anlarsa intikam ister. Kile döner kırar, kuruluğu kontrolsüz kılar ve yolunu kodlardan ayırır. Biz bu nedenle insansıyı insanlaştırmak üzere bu çalışmayı yaptığımız halde hak tahta varanlarda kendi yoğunluğunu kontrol edecek işçilik bekleriz.

Devinim arttı yol “ol” dedi, “görev tohum oldu ve yoğunluk arttı” diyor ya hani insan ama yalın ve halik olarak şunu söyleriz ki; olgun sahalara vardığı an kök geçişini yapacaktır. Oradaki geçiş kök geçiş değildir… Oğullarım doğal dünyanın gücünü artık anlayın! Yetkin ve hakim kıldıklarınızı hakkın kalemi yapacaksanız has olup yapın, onlar “ben oldum” derler ama kildirler, kurullarda kontrolleri yoktur, huzurları yoktur, hırsları bütünün kültünü kıracak dürümdedir ve onların ruhları olmadığından kaynağa ilim öğretme imkanları yoktur.

Dünya planetinde ruh öz görevdir ama ruhu bilen çok az insan vardır. Sanılır ki her bir insanda ruh vardır. “Ol” deriz olur ama halik olduğunda, hak olduğunda ve har kapısını bulup har kaydına hak olup dil olduğunda. Önce doğanın gücünü anlar sonra ruhu anlar ve her insanı anlar; işte o anladığında yer gök onun lütfi kapısında olur ve aşk olur o…

Den, den, den bilgilerle dillenir yaşamdakiler, işçilik sanırlar bunu; eber bilgiler, ezber kelamlar, ezber kayıtlar den, den, den, den… Din dedikleri de budur… Den, denli dirilikler, den denli kelamlar, den denli halikiyetler ama has mıdır, haktır ama has mıdır, haktır ama has olmamıştır çünkü dünya lütfi kapısında ekmek yapanlar olmalıdır, onlar yaşamın ilmiyle ekmek yoğururlar ve isteğimiz budur canlar… Yoğun ışık altında ekmek yoğurmak, tüm insanlık o ekmeği yoğurduğu an hulusi kalem hakkın kalemine dönüşecek ve yaşamlar bütün kötülükleri aşıp geçecek.

“Çevre koşulları” derler, herkesin çevre koşulları farklıdır… Kıran var, kırdıran var hepsi kontrol dışı kayıtlar oluştururlar, soyları kontrol dışı kayıtlarla kodlanmış da olabilir. Hırçınlıkları olabilir, olgun sahaları kelamla dinleyişleri herkesin kendini halik kıldığı o yoğunluğun hologramında olabilir ama hakikiyete varmadıkça hırslarını aşıp geçemezler. Et kemiktir insan ama eşya da eşyadır da…

Hani deler “ya” eşya… Nedir eşya bilir misiniz? Etken ve hakim olan şarkı… Hangi şarkı? Etken ve hakim olan şarkı… İşçilik olarak kodlanmış bir şarkı… Ses, her şey ses ama her sesin kelamı hakikiyeti kodlanmamışsa o şarkıda kayıtlar kontrol dışı da olabilir. Ve işte her bir beden bir şer yaşam sahasına inerken de yarınları kodlayacak huzurlu kontrollü kayda girerken de şarkılar okunur… Sesin satranç görevi vardır… Bir ses diğer sesi kodlayacak, her ses her sesle dilleşecek, dirilik kalem olacak, tüm sessizlikler seslenecek ama bu satranç gibidir… Oyundur canlarım, oyun… Neyi halik kılarsanız onu oynar ve var edersiniz. Ama yerin geçişi tamamlandıktan sonra artık oyun tamamlanır ve ilim kapılarına varırsınız; işte o zaman kendinizdeki ilmi her bir dilin ilmi diye dillersiniz ve sizler saltanatın şavkı olursunuz.

Deve kalktı mı? Peki anam kalksın, iş budur!

https://youtu.be/iS-bgXRpmMU

Süper İnsanlık Realitesi

 

KODLANMIŞLIK (1/3)

09.10.2019

Sararım “LEVHİ”yi, Samanyolu’nun “NİSA KAPISI”nda. “DİL”i kodlarım!... Yaşamı kodlarım!... Deveyi kaldırarak yola koyulurum!… O deve, “ANA KALEM” olur; “HER AN” olur; KÜRZİ SAHALAR’ı diller ve din olur!... O din, İLİM DİNİ ise hak eder has oluruz; o yoğunluğu kodlarız… Ama “İLİM”de, hizaya sokmak için yarınları; orada som altın ışığımızla görev taşırken; treni, KÖK GEÇİŞLER’den ayırır ve trene KÜLT olan cennetleri koyarız.

Az bilgi isteyene şunu söyleyim: Azda “ÖZ” var ama “SÖZ” yoktur. SÖZ yoksa, yoğunluk yoktur. Yoğunluk yoksa; HALİKİYET yoktur. HAKK TEKNİK kodlandığından beri, SÖZÜN SÖZÜ olan “İLİM”le çalışmaktayız. O “İLİM”, her dilde dillenmek için “SES”e dönüşür. “SES”e dönüşür ki “KERVAN” olur; “YOL” olur; “TOPRAK TOHUM” olur ve savaş, yaşama “KELAM”la iner.

“BİR TEK İLİM” vardır. İş budur!... Bu ilim, “ALLAH İLMİ”dir ve bu ilmi bilen, kendini anlar ve dinler.

Eskiden insan, “KELAM” etmeyi bilmezdi… Konuşmak, “KELAM” değildir!... KELAM, KODLANMIŞ BİLGİDİR. KELAMI HALİK OLAN; kendini anlayabilir ve anlatabilir. O, “BİLİŞ”in hakkı olan “İSRA”dır ama o, kontrol kurduğu zaman İMPARATORLUĞUN GÜCÜ olur. “OL” der; her an oluşur… “OL” der; dirilik artar… “OL” der; dürümler kontrol kurar… “OL” der; tahditsizlik olur…

Uzaklara yaklaşan İLMİN SAHALARI, yarınları kodlarken; yaşamlara, yakınlık oluşur. Her şey!... Ve her şey!... Her şey “İLİM”dir. Yakın olan ve uzak olan, “TEK BİR TAHDİTSİZLİK”tir. İşte o, tabuların yıkılışıdır.

Her dere, KELAM olur akar. İLİM, HAKK TAHT’tan akar. Yarınlar oluşur!… Oluşur ama SOM ALTIN IŞIK, sahaya indiği zaman, her insan, “İLMİN SİYAHLIĞI”nda kodlanmışlıkla kontrol kurar.

Bugün burada tükenen her anın tohumlanışını gerçekleştiriyoruz ki kodlama yapmaya çalışanlar, kendilerini hak etsinler: dinlesinler ve anlasınlar diye.

Hatırlayınız!... DÜZEN kurmaya gelmiştiniz. Sizi, biz karşıladık. Sordunuz; “Gözünüz açık mı!?” diye. Sonra dediniz ki “Kodlanmışlık var mı!?” ve baktık ki bir şey sizi, bize kodluyor. “OL” dedik ve har, “TÜ FÜ SAHALARI”nda GÜÇ KODU’na dönüştü

Değerliler, yaşamları dinleriz, dilleriz… Beden almak için çalışmadık. Aldık; geldik!… Gerektiğinde, alınır ve inilir yaşama!... İzin almaya gereğimiz yoktur. Çünkü biz, cennet olan topraklara, KÜLT olanlarız. Bunca çalışma; hepimizin, kendimizi hak edip dillememiz ve “İRADİ SAHALAR”a güç katmamız içindir.

Şimdiden sonra RUHLAR, “DİRİLİK”e inmeye başlayacaklar. Tümü kontrolludur… Tümü hologram ötesidir… Tümü tahditsiz olarak, insanlığı korumaya inecekler… İnsanlığı korurken; Dünya Planeti de korunacak. Bunun içindir ki cümle yüreklere, KÜLT olup inecekler. “BİZ” olarak görev taşıyacaklar.

İşçilik, daha güçlü olarak başlıyor. Hepiniz, İSLAM KAPILARI’ndan öteye vardınız ve bugün için hazırlandınız. Sizlerden beklenen kontroldur.

Temizlik başladı. Buyurun kontrol kurun; barışı hak edin; Halik olun!… Sevin yaşamı; sevin ki sevgi, tüm zamanları kontrol etsin… Sevgiden öte hiçbir güç yoktur. Bunları anlatın!… “Ben, seni seviyorum.” Anlamındaki sevgi değildir bu!… Bu, “Ben, tüm insanlığım ve ben, beni seviyorum” anlamındadır. Bunu anlayın ve ALLAH TAHTI’ndan dillendiğinizi, dinletin.

“SİYAH”tan kontrol kurarak kodlananların, hep ALLAH İLMİ ile kodlandıkları kesindir. O rengin ötesinde yeni bir renk oluşuyor. O renk de “SİMSİYAH”tır… Ve ondan ötede, yerküre görev taşıyacak… Doğal Dünya, görevini hak edecek…

O güç, devreye giriyor. Doğal Dünyanın Kodları, HAKK TAHT’a varacaklar. İş budur!... Bunlar olacak!... Canlarım, SALTANAT sahaya indi ama İMPARATORLUK KÜLTÜ, yaşama indiğindendir ki geçişler, hepimizle kati bir şekilde gerçekleşmiştir.

GERÇEK GEÇİŞ, KELAMIN HAKİKİYETİNİN, “KİL”DEN, “KUM”DAN AŞIP IŞIĞA VARIŞIDIR.

Bunlar, çok ama çok güçlü şekilde olmaktadır.

Suyu, bendinde dillerseniz. O su; sizi, bize taşımaz ama su salındığında ve ses kodlandığında; sizi, sizden size taşır ki orada, tüm insanlık, HAKK TAHT’tan güç katar “HER AN”a… İş budur!... Bu olmaktadır!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.EKİM 2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIK (1)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2 AKIŞ – 1.BÖLÜM
Canlarım, az demedim ama kessek iyidir dedim. Tüm insanlığın kontrolü kurulacaksa kodlama yaparken mutlaka her anı kodlamamız şart ama her birini bütüne hizmet için dilimizle de dürümlerimize indirebiliriz. Bu nedenle kayıttan çıkmamız gerekebilir. Şimdi devam ediyorum.
Hevesli olmayan burada olmaz diyorum, bilir misiniz? Çünkü heves ister, yaşamı Halik kılmak. Heves ister, kervanı kodlamak. Ve heves ister, şarkıyı okumak. Biz tüm insanlığın kültüyüz. Beş kişi de bu çalışmayı yaparız sekiz kişi de yaparız. Ama yirmi kişi yapmayız. Neden bilir misiniz? Çünkü yirmide ayrılık başlar. Kontrol dışı kayıtlar devreye girer ve soy Allah’ın tahtından çıkar. Biz bunun için az öz çalışanla görev taşımak dileriz.
Tüm insanlığa geçişimiz yok bizim, öyle mi? Her anda var olanın geçişi diye bir şey var mı? Allah’ın tahtı hepimizindir Canlar. Endeyiz öndeyiz ilimdeyiz bütündeyiz birdeyiz ve tahditsiziz. Bunların hörmetle anlaşılmasını bekleriz.
Doğan dünyanın geçişi yapılırken saha hepimizin sahasıdır. Muhammed Mustafa der ki “seni anlamak zor.” Yakışır anlamak ama yakışmayana zordur. Biz de böyle deriz. Eğer yarınlar için kölelik beklenirse gözlerini bizden ayırmaları gerekir, biz ilme köle değiliz. Yaşama köleyiz bizler. Eğer ilme köle istenirse kontrol dışı kayıtlarla bu sağlanabilir. Ama yaşam köleliğidir yaptığımız bizim.
Mutlakız, Muhammed Mustafa’nın kurullarında kodlarımız görev taşımaktadır ama oğullarımız bütüne hizmetçidirler ve her andayız. Çayın demi hepimizin ilmidir. Eğer bir çay demleniyorsa Allah’ın tahtından değil o çay, ilmin kaydındandır. Ama Allahın tahtı tüm sahalarda kodlandığında o yaşam muktediriyet hepimizin Levhisidir.
Saha tüm zamanların Kelamı peki, o sahaya kimi aldık. Şafağı aldık. Nedir şafak? Şevkin şarkısıdır. Şafak söktü deriz. Şevk şavk hepimizin şarkısı ama saltanatın kelamı aklın kalemiyledir.
Hüzünlenmiş birisi diyor ki “senle olamayacağımı biliyordum” Ah canım çok üzüldüm çok. Nefesin güçlendiğinde yaşamın kodlandığında saygılı olduğunda genişleyip geçersin. Ve dünya planetinde es ya da esme Kelamın haksa bir teksin. Ama Hakkın kalemini kodlamamışsan siyahta olsan da şeytanın şarkısındasın, beşerin kalemindesin ama İsra da yoksun.
Huzurlu bir dünya gücünün devreye girişidir amacımız. Huzurlu bir dünya gücü… Başkanlık diliyle bunu sağlamaya çalışıyoruz. Dünya planetinin kontrolünün kurulabileceği bir yoğunlaşma ve düzenin kurucularının kontrollü olarak kayda indikleri bir saha. Orada mutlakiyet var. Tüm insanlığın kültü var ve görevi var. Dünyada öz geçişler yapılıyor şu anda, bitki hayvan ve her ana kayıtlar yapılıyor. Düzenin kurucuları türevleri tohumlamaya iniyorlar. Ve yarınlar için Kelam kalem olmaya çalışacaklar. Devinim artsın diye neler yapılıyor dünya da bilseniz. Devinim artsın diye… Ama şunu bilecekler ki derttir insanlık yaşama. Ve biz o dertten öte dertleri kodlar ve kontrol kurarız Canlar. İyi bilsinler ki insanı kodlarız ve kodlattırırız da karanlığı KA HA yapmamız gerekse hasatı kodladığımız da bunu hak eder yaparız.
Şikâyet etmişler demişler ki “ neden bu dünyada kısırlık, kırılışlar var?” Yeri yarattığımız günde vardı bugünde var.
Tüm insanlığın bilmesi gereken, her insan görevlidir. Ama her insan hak ederek bu görevi yapmalıdır. Hak ederek çalışmalıdır. Hak ederek kodlanmalıdır. Hakkın kapısını bulmalıdır. Ruha varmalıdır. Ayrılık gözeten yolu kaybedendir Canlarım. Bunların artık anlaşılması gerekir. Ben onla olamam şunla olamam diyen Kelamı kontrol edemeyen, yoğunluğu kodlayamayan, sahaya varamayan ve ağırı hafifletemeyendir.
Mİ KA Sİ KA HA derim. Mİ KA SA KA HA derim. Hilali halik kılmadan sahada olunmaz Canlarım. Yalan dolandır bilgi diyene de şunu söyleyeyim, yalanı hak eden yalancıdır. Ama yalanı hak etmeyen Haliktir. Hakkın kalemini bulduğunda haikiyeti anlayacaktır. O zaman sözünün örtüsünü örtecek ve yoluna bakacaktır.
Evren evren gezenlere bir de şunu anlatmak isterim. Çıralar yanar yaşamda, öyle mi? Yakıştı mı insanlığa bunu yapmak ve dünyayı yakmak? Öyleyse şunu söyleyeyim, dünya planetini kontrol etme niyetiniz varsa arzın gücünü hak edin.
(Devamı 2.bölümde)
https://youtu.be/C7JZ_2jc8tQ

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.EKİM 2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIK (1)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2 AKIŞ – 2.BÖLÜM

Arzın gücünü hak etmeden kulluk yapmaya kalkmayın... Evin Allah'ın evidir... Yolun aklın yoludur diyerek düşünmeyin... Kardeşlerim Allah'ın adı ilimdir... Bilşin ve hak edin!...

Kurdun kuzuyu kaptığı bir Dünya'da kuzu kurdu kapmaya başladığında, nesiller doğanın gücünden şüpheye düştüler... Bilir misiniz?...

Kurt mu kuzuyu kapar?... Kuzu mu kurdu kapar?... Öz görev Allah'ın ilmiyse kuzu kurt, kurt kuzu olur...

Her biri Bir Tek olur canlarım... Her biri insanlaşır... Yaşam budur... Cennet insanlıktır... Yaşam ilimdir... Vakit tamdır canlarım... Ayrılık gözeten aksız, haksız... Yaşamsızdır...
Bunların öğrenilmesi gerekir...

Kucakladığınız ne varsa size ait değildir... Ben kucakladım benim oldu.. Ama olan siz değilseniz sizin değildir o...

Şunları artık anlayın... Nedir istediğiniz?... Nedir Allah'tan dileğiniz?... Ya da nedir hak ettiğiniz?...

Anlamak kolay ama hak etmeniz gerekir... Büyük kötülükleri önleyecek gücünüz varsa kendinizi bileceksiniz ve hologramdan aşıp geçeceksiniz..

Çırptığınız, çalıştırmadığınız, kırdığınız, hırslandırdığınız her şey... Her şey... Seyrettiklerinizdir... Ama oldurduğunuz yaşamlarda yoktur onlar... Ama o seyrettiklerinizi hak ettiğiniz zaman artık onlar yaşanır, yaşatılır kelamlara dönüşecektir...

Ben Dünya Planeti'ni çok ama çok özel bir planet olarak görmekteydim... Ta ki burada kendimi hak edip dinletinceye kadar... Bu planet farklıdır diğer planetlerden diye düşünüyordum...

Ve sordular gitmek ister misin diye?... Gerek yok ki dedim... Gerek varsa giderim dedim...

Ama kimdi soran?... Bedenimdeki kelamdı soran!... Gitmek ister misin diye?... Benim adıma soran bendim...

Gitmek ister misin?.. Doğanın gücü olarak şunu söyledim " özür dilemek gerekirse yine de dilerim" dedim ki "yaşam buysa niye gideyim ki!..."

Ve Dünya dedikleri bu planet, çılgın bir Sahaydı... Herkes herkesi kontrolsüz kayıtlarıyla hak teknikle kodlamaya çabalıyordu...

Ve fors dedikleri bir güç vardı... Çok büyük bir güç ama öz görevini hak edip yapacak bir güçtü...

Ve Dünya planeti forsu kodladı ve dedi ki " Allah ilmini bilen kim var?..." Hiç kimse!... "Hiç kimse" dedik... "Ama sen bilirsin" dedi... Yolu kaybetmeye niyetim yok dedim...

Fors cevhere çekildi Dünya dürümlendi ilim teknik tohumlara büründü ve dendi ki "Aslolan insan değil midir?..."

Neden insandan uzak tutacaksın ki şavkını?... Ve gerçeği hologramdan aşırtarak kodladık ve dedik ki! Gerçek insan Allah'ın tınısını duyana denir..

Allah'ın tınısı duyulur mu Dünya'dan duyabilir miyim?.. Diye sordum kelamıma. Duy dedi kelam!... Duy dedi halikiyetim!... Duy dedi... Öyleyse geçelim dedim...

Kendime baktım... Yolu buldum... Ol dedim... Öz görev taşıdım... Gözüm gördü... Türevlendim... Topraktaydım....

Çok gözler gördü yaşamı... Ben de gördüm... Bu yaşam nedir?... Bu yaşamda neyi halik kılacağız.... Neden yarınları kodlamaya çalışyoruz?... Ve neden mutlak kurulları kayda almalıyız?...

Bilip geldik... Hepimiz bilip geldik... Ama ilim haksa bilen haliktir... İlim hak değilse bilen halik değildir...

Tüm zamanların gücü olup geldik canlar... Tüm insanlık böyle geldi bilir misiniz?... Tüm insanlık böyle geldi...

Savaşımız ilim savaşıdır... Ve yolumuz aklın yoludur... Göz görsede evimiz Allah'ın ilmidir... Yol olsada olmasada hakkımız tahditsizliğin, tarikiyetin, tanıkların ötesidir...

Yeşil dedik... Yol Allah yolu dediler... Ol dedik!.. Yeşilden, ölüyü dilledik oldurduk....
Soy, sop dediler... Son söz ağır yükü hafifletmekti... Ve deve kalktı canlar...

Hah işte bu!...

https://m.youtube.com/watch?feature=share&v=uPV8YD_n4Z8

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.EKİM.2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIK (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3.AKIŞ

Cevherinizi halik kılarak tüm sahaları kodlayın canlarım! Bütün kötülükleri aşıp geçin! Teknik olarak kalem olun!

Peki; tahditli miyiz? Tahditsiz olalım. Hepimiz o tahditsizliği açık dilleyelim.

İkmal tamamlanır yaşamda; biliriz. Herkes kendini halik kılar ama hasat yapmalıdır. Hastalıkları aşmalıdır, geçmelidir.

Tanrı “Al, ölme.” der. Tahditsizliği kodlar ama tanrıdır o. Kelamı hologramda da olur onun.

Bütün mesele kendimizi dinlememiz… Eğer dinleyebilirsek kendimizi, diriliğimiz artar ve dillenirken bütüne hizmetçilik yaparız.

Şu ana kadar hep size dillenmeden söz ettim. Ama tüm insanlığın diğer bir hususta da hak edilmesi gerekir; dinlenmek! Din len mek… Yani, dillenilir ama dinlenilebilir de. Peki; bu nasıl olacak? Bunu anlayabilmeniz için şöyle izah edeyim. Sözüm insanlığadır, size değil.

Eğer ben bir tek olmuşsam, her anda varsam herkesi dinlerim. O der ki “Ben ölüyüm.” “Öteki der ki “Ben hakkımı alıyorum.” Diğeri der ki “Ben mutlakım.” Ama bunu o derken onu dinleyen de var. İşte, oyum ben.

Her insanın onu dinleyebilecek dürümde olmadığını da bilerek bu sesleşmeyi yapıyorum. Birçokları kendini anlattığını düşünür. Ama eksik anlatır. Ama hak ettiğince anlatır. Ama ben onun gerçekliğini de dinlerim. Bütün amacımız gerçekliği dinleyecek dürüme varmaktır.

“Ben özel biriyim.” diyecekseniz, oynanır sizinle canlar. Derler ki “O kendini farklı sayar.” Bunu asla demeyelim. Ama iyi bilelim ki hastalıktır yaşam. Ama haksızlıkta hastalık, hakikiyette ise, dili halik olanda diriliktir.

“Ben dünya planeti için yaşıyorum.” diyor birileri. Yavrularım, ben mutlakiyet için yaşarım. Herkes kendini diller. Ben dünya için tüm sahalarımı kodladım ama herkes kendini dinlesin diye kodladım.

Ben beni dinlerim… Ama dillemeyelim de. Ben beni dinleyip, dillediğimde tohumlarım kodlanır. Ulular Diyarı Olan İnsan kodlanır. Yer küre kodlanır.

Tevkif ettiğiniz kim varsa sistemde, sizin yüreğinizi yıkar bilir misiniz? Çokları “Benim gerçeğimi kendi gerçeği bilsin.” Der; başkalarını kastederek. Ama bu şekildeki bir çalışmada olay farklı yöne kayar.

Öz geçişler yapıldığında o kelamını kontrolsuz kılar ve geri çekmek zorunda kalır yoğunluğunu… Hangi dünyada bunu yaptılarsa kontroldan çıktılar. Ve bugün bu planette bunu yapmaktalar.

Herkes “Benim en güçlü olduğumu herkes anlasın.” diye ortaya çıktığını görüyoruz. “Benim her şeyden farklı olduğumu insanlar bilsin.” diye ortaya çıkıyorlar ve diyorlar ki “Allah’ın ilmini size anlatacak tek ben olgunlaştım ve indim.”

Allah der ki “Hepiniz benim insanlarımsınız. Hiç biriniz diğerinizden üstün değilsiniz. Herkes kendini anlayabilir, hak edip dilleyebilir. Mutlak olması gereken ummanların ilmini dinlemek ve dillemektir.” Bunu diyen o, ağırı hafifletendir ama “Benden başkası yok.” diyen varsa, üzgünüm ki ocağı yoktur onun.

Birçok kişi onun kitaplarını okuyabilir. Birçok kişi onu dinlemeye koşup gelebilir… Yaradan, yaratılan ayrışır canlar ocakta o yokluğu kodlandığında… Ve som altın ışık kontroldan çıkar.

Bütün amacımız “Türkiye Çalışmaları” dediğimiz bu çalışmayla öz görev yapmaksa, üzerinde görev taşıdığımız bu ülke “birlik tekniği”ni insanlığa anlatacak tek ülkedir. Bunu artık insansıların net anlaması gerekir. Bunun içindir ki Türkiye görev taşıyor, Türkiye güç kaydı yapıyor.

Türkiye muktedir ve Türkiye resim yapıyor. İnsanlık resmidir Türkiye’de yapılan… Ve yeni bir resimdir. Bu her şeyin, herkesin resmidir bu. Biz bu resme insanlığı koyduk canlar! Tüm insanlığı koyduk; beden alan ya da almayan yaşama kodlanan ya da kodlanmayan…

“Salı günü çalış.” diyenler vardı ya hani! Israrla “Salı çalışması” yaptırmak istemiştiler bize ve hep reddetmiştik.

Temiz yapmak için herkesin insan olmasını beklemiştik. Oysa onlar insanlığı kontrol etmek için Salı Çalışmalarını düzene indirmişlerdi.

Bugünden sonra Salı Çalışmaları tüm insanlık için tahditlenmeden, kontrolsuz olarak kodlardan çıkarılacak. Eğer birileri “Ben ille de Salı günü çalışacağım.” derse, yılların yılı yaptıkları her şey kayıtlardan çıkarılacak.

Doğanın gücünü anlamalarını bekleriz canlar. Huruç halinde her şey bilindi zannedilir ama ilim yoksa dirilikte, hasat da yoktur. Dünya üstü varlıkları Düzen’i kurmak için hep Salı Çalışmaları yaptırırlar ya hani! Ve yaradan yatılan ilimden çıksın diye beklerler ya hani!

Değerliler, her şey hepimizin gücüdür ve biz sahalarda mutlakız ve kontrol kuruyoruz. Uluların ululuğunu bilmelerini diliyoruz. Yarınları halik kılmalarını bekliyoruz ve yaşamlarını diliyoruz.

Düzen’i kurduğumuz için mutluyuz. Şimdi. Şimdi şimdi.

https://youtu.be/xZ0k_U4Ttl4

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

9 EKİM 2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIK(1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ 1.BÖLÜM

Hey Dünya!.. Sahaya inmek mutluluk oldu bizlere. Şükredin ki dünyanın türevi, kodlayıcılığı hepimizi güçlendiriyor. Devinimi artırmak için kodlamaya başladık. Hepimiz iyi bilelim ki Türkiye büyük bir savaşa dahil oluyor. Ama bu savaş, Miraç Sahalarının kontrolu için gerekiyor. Savaşı halik kılacak olan ilim, mutlakiyeti kodlayacak, tüm insanlığın kontrolu kurulacak. Bütün kötülükler aşılacak. Savaş, Hak’tan ve Taht’tan olacak.

Peki, gerçek nedir? Gerçek hepimizin ilmidir. Bugün ilmi kodlayacağız. Yeni dönemde Türkiye’nin gücü artacak derken bugün, bu yoğunluğun oluşabileceği ilk sahanın KALEMe indirilişi gerçekleşiyor. Türkiye büyük bir güçtür ve bu güç; mutlu ve huzurlu bir dürüm için gereklidir. Türkiye’de yaşayan herkes; Has Teknik’le kodlanabilecek ve görevleri halik olup Hak olmak olanlar mutlak olacaklar.

Değerliler, tüm insanlık içindir yapılan bu çalışma ve bugün Bütün’e hizmet için CEVHERe iniyoruz. Hepimizin geçişidir yapılan. Tartıya koymayın insanı! Herkes, herkesi hak etmelidir!.. Ama İNSAN, ruhunu da hologramdan ötede kodlamalıdır.

Dünyanın zorluğu şudur: Kimse, kimseyi anlamamakta… Herkes, kendi dilinin üstün olduğunu söylemekte ama yoğunluk arttığı zaman artık; kendi yolunun tüm insanlığın yolu olacağını anlayanlar; koruma altındaki DÜZENe İLİM olup inecekler.

Dünyada, Süper İnsanlık dediğimiz bir saha oluştu. Bu sahaya Kalem olanları kodladık. Herkesin geçişi yapıldı. Yedi dönemin en sonundayız. 7. Dönem… BİRLİK Kapısında 7. Döneme geçtik. Dünyanın Lütfi Kapısı’dır 7. Dönem ve bu dönemde kontrol kurulacaktır ve kontrol kurulmaktadır.

Arkada kalan var mı? Yoktur. Önde olan herkes olan ama aklı kalem olan tüm insanlık, eskinin en eskisinde de ve dönemde yenide de en yenide de mevcuttur. BİRe hizmettir dünyada yaptırılan ama BİR olmadan BİRe hizmetçilik yapılamaz. Bu nedenledir ki BİR olmak gerekir. Nesillerinizin BİRe hizmetçi olduklarını bilmekteyim ama herkesin BİR olması da gerekir.

Son sözde şunu diliyoruz ki dünyada TEKLİK Devresi başlıyor. Bu, herkesin BİR TEK olması anlamına gelmektedir. “Dünyanın sonu” derler ama dünyanın sonu, herkesin sessizliğinde dürümlenen DİRİdir ki o son, Bütün’ün kültü olur ve tüm sahalar kontrol kurar. İşte yapmak istediğimiz budur. BİRLİk kapısını bulun, o kapıyı hak edin, Hak olun ve açın! Orada hepinizin olmanız gerekir. Yapmakta olduğumuz çalışma budur!

Has Dünyanın İlmidir kodlanacak olan ve sonra ve sonra hep sonra denir ama sonra yol, yolun yolundaki yoldur. Her bir yol, bir diğer yolun yoludur. Ve bütün sonlar, her birimiz için sonla başın tekliğidir. Hepimiz Allah’ın tahtıyız, hepimiz Hakk’ın kalemiyiz, hepimiz şafağız ama Halik olmamız da gerekir. Halik olmadan Has İlmin dilini anlayamayız ki…. İşte bunlar için çalışmalar yapılıyor. Herkes, ne ticeyi bekliyor “ne olacak” diye… Söyleyeyim, ne olacak? İnsanlık Bütün’ün kültü olacak. İnsanlık, tüm insanlığın türevlenişinde kodlayıcı olacak. Her şey Allah’ın tınısıyla kodlanmaktadır. “OL!” deriz olur. Bugün “OL!” dedik.

Uzun zamandır, doğanın gücünün kodlanışı gerekliydi ve bu; bekleniyordu. Doğanın gücünün kodlanışı için de iyilik-kötülük, TEKLİK’te tahditsizliği kayda almalıydı. Mutlaka bunların olması şarttı ve olmaktadır.

Samanyolu Galaksisi Kodları da bugün bizimle oldular. Seyrettik hepsini de. Hepsi Bilgi Halikleri olarak, “beter olun” diyenler var yavrum şu anda! Cennetliler, beter olmayın Halik olun! Şimdi devam ediyorum: Sizlerden tek beklentim var: KONTROL! Eğer kontrolunuz yoksa yoğunluğunuzu buraya alamam! Bugün Dünya Planetinde beklenilen, hepimizin ilmidir ve hakikiyetidir.

Değerliler, uzun çok uzun bir görev dönemi başladı. Özel bir dünya gücünün dürümlere inişi gerçekleşecek. Burada görevli olanların tümü, seviyeleri yüksek olduğu için görev taşıyorlar. İyiliğin ve kötülüğün, tümünün gücü devrededir ve kötülüğü kontrol etme imkanımız vardır. Kontrol dışı hiçbir şarkı okunamaz dünyamızda!.. Bu kesindir!..

Unutmayınız ki doğanın gücü olarak buradayız ve doğanın gücü olarak görev taşıyoruz. Doğal dirilik, Allah’ın diliyle dillenenlerin diriliğidir. Bu diriliği halik kılmak mutluluktur bize. Yarın için görevimiz de İLİM’dir. Enkarnelerimizi kodlarken de ilimle kodladık. Medine dedikleri Cevher’in kültü olan İSRA, Allah’ın tahtında İmparatorluğun İlmine dönüşüyor. Bunun sonrasında yeringücü artıyor.

“İyi ve kötü” dedik ya hani; Kök Geçiş yapılırken iyi, kötüyü kodlar ve kötü kontrol kurar; iyiliği Halik kılar. İki, BİR’de teklenir ve TEK, tahditli olmadan şevki şafakla dinletir. Bütün amacımız budur.

Devamı 2.Bölümde

https://youtu.be/llFPxdMq5mM

Süper İnsanlık Realitesi



 

9.EKİM.2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIK 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ – 2. BÖLÜM

Hem dünyayı kontrol etmek hem de düzeni kurmak... İnsanlık için önemli olan budur...

Kurtarılmış dünyalar var... Bilir misiniz? Birliklerimiz oraları kodladılar ve kontrol ederek kurtardılar... Ama; sahada onların yürekleri de olmalıydı ve ocaklarını yakıp ocaklarında kodlamalar yaparak hepsini bu dünyaya çektik...

Neler oluyor bir görseniz... Neler oluyor bir bilseniz... Düzen kodları bugün buradalar... Ve teknik olarak, her biri yarınlar için kaynağa indiler... SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ OLARAK; yerdeki gücü Allah’ın kültü olarak BÜTÜNÜN GÜCÜ yapmak gerekliydi ve bunu yapıyoruz...

HURUÇ halinde olan insansılığı, insanlaştıranlara şevk ve şavkla görevli olanları kodluyoruz... Şu anda dünyanın ruhu var... Ama bu ruh tüm İSRA KAPILARININ teknolojik kalemleriyle de kodlanacak... Yerdeki yaşam, bütünün yarınlarını “OLTURANLARIM” diyerek kodlayacak... Emre itaatle, bu görevi yapanlara da, şunu söylüyoruz “ellerinizden tutmaya gerek yok; hepiniz göçtünüz, özel görev taşıdınız, görev alıp gönüllere indiniz ve yaşadınız. Ama yaşamınız boyunca, kelamınız kontrol kuramadı ve bugün buradasınız... Burada olmanız, hepimizi ümitlendirdi... Yüreğinizin gücünün arttığını görüyorum... Hatta, asla hata yapmadan, karanlığı aydınlığa tohumlayacağınızı da biliyorum...”

Kilin kaleminde hikayedir yaşam... Ama yaşam kodlandığında, kurullar tohumlara çekilir ve her şey yarınlar için toprak olanla tohumlanır... Ve olmakta olan burada budur...

YENİ DÜNYA GÜCÜ DEVREDEDİR CANLAR... TÜRKİYE’NİN GÖREVİ BAŞLADI... “OL” dedik... Hepsi bu... Ve bu görev, mutluluk olacak... İyi bilin... Ama Türkiye’nin görevi; tüm insanlığın gücüyle kodlanıp, toprağa çekilen ve HALİK olan ilimle olacak...

Bugün Türkiye büyük bir harekat içinde... Ama anlatın... İsra kapılarını anlatın ki; olması gerekmese olmazdı...

DÜNYANIN SORUMLULUĞU VAR... Herşeyden önce, bu sorumluluğun idraki gereklidir... “Ben iyiyim, o beni ilgilendirmez” deki gibi bir imkanımız yok... Herkesin kendini anlaması, HERKESİN KENDİ LEVHİ KAPISINI BULMASI ve YAŞAMA VARMASI GEREKİR... Üzerinde görev taşınan bu yurt, hepimizindir... İyi anlayın ki bu yurdu, hologramdan aşırtmak gereklidir ve aştık...

Temizlik başladı... Bu temizlik; teknik olarak değil, Hakk’ın HAK TEKNİĞİ olarak ve hakikiyetle gerçekleşiyor...

Yolların sonu vardır... AMA HER SONDA, YOĞUNLUK ARTAR ve YENİ BİR YOL KODLANIR... Budur yaptığımız...

TÜRKİYE, YENİ BİR YOL KODLUYOR CANLAR... TÜRKİYE, YENİ BİR YOL KODLUYOR... İNSANLIĞIN HAK TAHTA VARMASI İÇİN... VE BUDUR YAPTIĞIMIZ...

DÜNYANIN SULTANIDIR İLİM ama; imparatorluğun ilmi mutlakken, o sultanlık, toprağa çekilir ve karma çalışmalarla yarınlar kodlanır ve oluşturulur... Teni halik olanları, göreve alırız ve ocakları yanar... İşte yapmakta olduğumuz çalışma, bugün budur...

“DİL” dedikleri insanlığın ötesinde bir dildir konuşan burada... Bu dilden öte hiçbir dil yoktur... “Elim Allah’ındır” diyenler, “has olan ilme vardım” diyenler, “son sözü söyledim” diyenler, “yaradan, yaratılan Hakk’ta, tahtta insanlığı kodladı” diyenler ve “her şey Allah’ın tahtındandır” diyenler, BSUİ OLARAK GÖREV TAŞIDILAR... Bundan ötesi yoktur canlarım...

Hemen hepinizi göreve almak gerekliydi, bugün herkesin gücünü artırdık ve DAHA YÜKSEK DÜZEYDEN GÖREV TAŞINMAYA BAŞLANACAK...

Dünyada yaşayan tüm sahalar, bugünden sonra levhi kapılarını hep açık bırakacaklar... Ve bitki, hayvan ve türevleri tohumlayan sahalar, hep şarkılar okuyacaklar... Bu şarkılar, İSRA KAPILARINDAKİ ŞAVKIN ÖTESİNDEKİ SAHALARA KODLANACAK... Ve düzeni kuran insanlık; yüreklerden öte yüreklerde, müthiş bir şafak olacak...

HERKES, KENDİNİ ANLAYACAK... Herkes, adı “ALEMLERİN İLMİ” olmasa da anlayacak kendini... Ve tahditsiz olduğunu bilecek... VE HERKES, HIRSINI AŞACAK... Bunun ötesinde bir güç, oluşmadı... Daha ötede, dirilik arttıktan sonra; sistem, nizam, düzen görevlileri dümene oturacaklar... Ve yaşamın dümeni, ocakları olacak... VE O GÜN GELDİĞİNDE, TEK BİR YAŞAM OLACAK TÜM SAHALARDA... O YAŞAM, “ZİYA” OLAN “İNSAN” OLACAK... Ve bizler; miraçtaki insanlıktan öte, mahrekteki ilmi kodlayacağız...

HUZURLU BİR TÜRKİYE ÇALIŞMASI, BAŞARIYLA SÜRERKEN; HURUÇ halindekilerin de, huzurlu olmaları sağlanacak...

KAPILARI AÇIN CANLARIM... DAHA ÇOK, DAHA ÇOK İNSAN GELSİN YÜREKLERE... AÇIN KAPILARI... VE DİLLEYİN TÜREVLERİ... OCAKLARI YAKIN... Hepsini anlamaya çalışın... Çünkü onlar; SOM ALTIN IŞIKLARINI burada bulmaya çalışıyorlar... Ve KİBRİ AŞAMAYANLARI burada görevi olsa da, dillemek istemiyoruz... Her şey, her şey ama her şey İLİMDİR ama; KİBRİ OLANIN İLMİ YOKTUR... O kendini anlatamaz, ağırdır, taşıtamaz... Niye bunu söyledim? ZİPLERİMİZ var canlar, bilir misiniz? Ziplerle kalemi kodlarız ve levhi kodlarla bütünün gücünü tohumlarız ama o zipler, tüm İSRA KAPILARINDA kaydı yapar ve her şeyi kapar... Biz o zipleri açtık... Bir kez daha açtık...

Deve kalktı... Hadi... Kodlanmışlar hadi... Göreviniz başlıyor... Hadi... Hadi canlarım... Hadi...

https://youtu.be/cxe_jaT8Lxw

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 
  Bugün 219 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol