Birlik İlmi
  İMPARATORLUĞUN KELAMI - 2.Aralık.2019
 

İMPARATORLUĞUN KELAMI – 2.Kasım.2019

 

DAVET

Dostlarım, Her Cumartesi olduğu gibi 02.11.2019 tarihinde 14.00-18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde; öz bilişimizi aktive ederek gerçekleştireceğimiz öz çözümlemeler kapsamında çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu tarihte, yeni bir Program açılmadığı taktirde, son açılan program olan “İMPARATORLUĞUN İLMİ” Çalışmasının 3. si yapılacaktır.

İlgi duyan ve öz bilişi ile katkı sunmak isteyen herkesi bekliyoruz.

Saygılarımla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Av. Nezire SELÇUK

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 



 

2.KASIM.2019 İMPARATORLUĞUN KELAMI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Yazdığım yazıları kodlayacaklarını düşünenler bugün bedenimi kelamla dillemek istemekteler.

Ben dünya planetinin gerçek ilmini dillerken, oğullarımız kodlanmış olacaklar ve tüm ilm-i ka’lar mutlak kurullarıyla terk-i yaşam geçişlerini yapmaya gelecekler.

Canlılar, unutmayın ki dünyanın öz görevi Allah’ın ilmiyle dillenmektir ve bugün gerçek şu ki dünya planetinde görevli olanların birlik tahdidinde bilişleri kalemden çıktığı için, bedenimden gerçek kapıya varmaya çabalıyorlar.

Bugün, Türkiye çalışmalarının gerçek gücünü anlayacaklarına eminim ama doğanın gücünü de bilmeleri gerekir.

Yüksek sahalar yoğun ışıkla doğumlanırken, yolu kodlayanlar da mutlak kurullarını kayda geçirmeliydiler.

Yerdeki geçişi yaptığımız an, Muhammet Kapısı’ndan öte bir kapıda muktediriyeti kelamla dilleyeceğimiz kesindir.

7 dünya ve 7 gökçe kodlama… Ama hepsinde yasalar var. Şikayetim var mıydı? Nurlu kalemle nur olanlara kelam etmek kolay ama kodlanamayanlara kelam etmemiz zordur.

Yaradan’ın tınısını duyan, yaşamı koklayabilen ve yolu bulabilenlere gerçek ilmi anlatırız. Ama bu yoğunluğa varanlar, bütüne hizmetçi oldukları an kelamları halikiyetleri olur.

Yine doğanın gücünden söz edeyim bugün size;

“Doğanın gücü” dediğimiz, kelamın hakkı olan halikiyetle dilleniştir. Hepimiz o diriliklerde dillenerek yaşamları tohumlarız. Yaptığımız her şey buna yönelik olarak yapılır. Bir tek insan bunu yapabilir. Diğer formal yaşamlar bunu yapamazlar. İşte; yerdeki gerçekliği bugün size bu şekilde izah ediyorum.

Her şey herkesle değerlenebilir ama hasat yapmamız da gerekir. Türevleri tohumlamamız da gerekir.

“Ya ka sa ha.” diyerek kasiyerlik yapanlar var. Hani derler ya “Öde geç, öde geç!” Pek pek iyi ama ödediğiniz ne ki? İlimse, ne iyi ama cennetteki kervan sizin ilminizi henüz anlayamamışsa, yaşamınızda sahanız boş demektir.

Geri dönme zamanı geldi canlarım. “Neden dünya?” diye sorarsanız izah edeyim;

enim adım isra’dır. Rahmi kapıda insanlık ilmiyle 4 milyar kalem kodlaması yaptık. Hepimiz göz olarak, söz olarak, yarın olarak tayinler yaptık yaşamlara…

Kervan kodlandı ve kontrol kuruldu. Seviyemiz iyi ama yasaları da anlamamız gerekir.

Emre itaat etmeyenlerin yolları kontrolsuzsa, kaynakta bulunma niyetleri olsa da bu kaynakta olmaları için geçiş, tahditi anlamında geri çekilişte onların lütfi kapısını kodlar ama koruyucu olarak bildiririz ki ışıklarındaki yağmur ocaklarını kontrolsuz kılabilir.

Boş mu konuşmalarım? Yok canlarım, boş değil. Saltanat’ın ilmini anlayacaksanız geri çekin yüreklerinizi ve dürümlenin. Ama burada ilmin kalemi kodlama yapar. Kendinizi “ölü” diye bilerek buraya geldiniz ama dirilişiniz için yalın ve hakikiyetli olmanıza gerek var.

İmparatorluğun görevini anlamanız da gerekir. Dünya planetinin geçişini yaparken, insanlık boyutları et ve kemikten ibaret insanla kodlama yapmalıdırlar. Aksi halde, “Kelam olmadan da yaşanır.” diyenlere, “Kelam olmadan, yarınlar oluşmaz ki yaşamlar olsun.” derim. Bunu iyi anlayın.

Eğer kelam yoksa yaşam yoktur. Ama yarınları kodlayan insanlık varsa, yaşam kodlanmıştır ve ruh mutlaktır.

Saygılar sundum tüm sahalara. Biliyorum, bugün beni dinleyen çok ama daha da önemli bir bilgim var; “dal” dediğiniz tahdit, ilmin kaleminde dirilik için gerekir. O dala insanı kodlattık ve o dal, ilmin kalemine dönüştü. İşte o dalı hepimiz bilelim. Ona biz “mahrek” dedik. Masamızın gücüdür o mahrek…

Yağmurlar inmeye başladı şu anda. Tüm islah kapılarından bu yağmurlar yağışta… Ve bizler, her birimiz mutlak kurullarla burada, bu yoğunlukta yaşamalara yağıyoruz.

Canlılar, hırsınız var mı? Yok. Yalın ve halik olarak yağan ilimleriz bizler. Her birimizin yarını kodlanmış ve ruhu mutlak kurullarla kayda inmişse de kendini anlamadan doğanın gücünü hakedip anlamaya gelenler, yasaları anlayacakları zaman yarınları kodlayabilecekler.

“Hankar” dediklerimiz kaynak kayıtlarımızdır. Oralara vardıkları zaman harları yükselir. İşte; hankarlara inmek için de halka halka geçişkenleşmek ve geri kodlamalarla genişlemek gerekir.

Eğer geri kodlamalarla genişleyemezlerse, yalın halik olma imkanları yoktur.

(Devamı 2. Bölümde)

https://youtu.be/rFx8Mk2Onso

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İMPARATORLUĞUN KELAMI (1/1)

02.11.2019

Çalı!... Ya da çalı!... Hep çalıdır dillenen!... Öyle dediler!... Öyleyse biz de çalı olalım. Her anda kodlama yapalım; dillenelim!… Çalı demek; cevherini dinletemeyen demektir. O henüz kendini anlamamış ve kendince dillenmektedir… Onun içindir ki bizler; herkes, her biri olurken; onlar “BİR TEK”, “TEK BİR” KELAM olur ve o TEKLİK’kte, DİRİ İNSANLIK, hologramdan ötede kodlanır. Bu nedenle hep “TEKLİK”i kodladık ve bu nedenle, kodlanmış olanları buraya çağırdık. Gelmeyen, genişleyip diriliklere vardığında; genç olarak (yarınlara varan olarak) gelecektir. İşte orada yaşamlar, kodlanmıştır ve yarınlar hologramdan ötede görev taşır.

Dünyanın İnsanlığı, yerdeki “KALEM”i ile tohum ekerken: insansılara kodlanır… Oğullarını hasata kayıtlayanlar da bunun için kayıtlarlar. Her insan, bir “İNSANSI KOD”dur. Onun içindir ki insan, insansı olup kontrol kurmalıdır. Ayrılık biterken, herkesin kendini anlaması için, kendinden “KELAM” olup; kendi dilinden “KALEM” olup yaşama varması gerekir. Yaşama vardığında; “İNSAN” olan o, o yaşam sahasında, “İNSANSI”ya dönüşür. Onun içindir ki kendini bilir ama kendinde olmaz. Kendini bilir ama “KELAM”da kendi olup kodlama yapmaz. Onun içindir ki ocak yakarız ve kodlama yaparız ki kendi olsun diye.

Huzur ararlar yaşamda. Bilinir ki her insan; huzuru, “KELAM”la hak eder. Eğer KELAM ederse, huzura varır; “RUH”una varır; yarına varır. KELAM HALİKİ olur; yolu bulur. Çorbası pişer; cennete varır… Neden “SON SÖZ” denir hep!? İşte bunun için!... SON SÖZ, “ÖZ”ün, “GÖZ”ün sözüdür. O yaşamların her biri olanın, diriliğidir.

Hastalıkları ya da kayıtsızlıkları; bu yaşam sahasının, onda kontrol kuramamasından olur. Burada “KELAM” olan; yarınları, hasata kayıtlayan her insan, TEK BİR KELAM ve TEK BİR SİSTEM’dir. Hepimiz, o SİSTEM olarak çalışırız ki “HAKK KELAM”ımız, “HAKK KALEM”imiz, “İNSAN” olsun diye.

Huzura varan her insan, yarına varır. Bunu da bilin!... Bu dünya, bize görev değil; geçiştir. Her birimizin, “BİZ” olabilmemiz için, gerçeğe geçiştir…

Peki gerçek nedir!? Her insanın gerçeği, mutlak olan gerçek midir!? Hayır değildir!... “İNSAN” (gerçek insan) olanın; “GERİ KELAM” edişi; gerçeği geçişle kodlayışı; ocağını, hasata kaynak yapışı; herkese varışı!... İşte istenen gerçek geçiş budur…

“Seni sevmiyorum!” diyebilir miyiz!? Asla!... Sevgiyi hak etmeyen, yarını hak edemez ki!... Bence, beden kodlamaları yeterli olmaz. İnsan ıslah olmalıdır. Islah olmalı ki hasat olabilsin. Onca çaba bunun içindir. Islah olmak ve koruyucu olmak için… Aksi halde; kim, kimi kimden soracak!? Kim, kimi kimde dilleyecek!? Her insan, kendinden başkasını hak etmemişse; ocağı olabilir mi!? Yoktur!...

“Türkiye” derken; her milletin kelamını kodlamaya çalışan bir uygar memleketi kastederim…. Burada uygarlık, kodlayıcılıktır. Her insanı, uygar olarak göremezsiniz ama uygarlık tahditsizliktir ki her birimiz, bir birimizi hak ettiğimizce kodlarımız, ışığa dönüşecekse; işte! kastedilen ışıma, bizi de “BİR TEK” yapar.

Her bir ülke; kendi yarını için sofraya kodlama yaparken; Türkiye, tüm sahalara kodlama yapmaktadır. Özellikle Suriye kayıtlarında, kodlanmış ülkeler arasında özellikle!... Ve yine özellikle diyerek devam ediyorum; Türkiye’nin ötesinde, geçiş yaptıran hiçbir ülke yoktur… ORTA KAPILAR’da (Küresel Zamanın Merkez Kapılarında) dillenenler; cevherleri ile kodlanırlarken bu yoğunlukta “IŞIK HALİ”nde, GÜÇ KAPILARI oluşturdular. Çok mutluyuz ki bu GÜÇ KAPILARI’nda; IŞIK YAŞAMLAR oluşuyor. Torbamız, IŞIK TORBASI’na dönüştü ve her birimiz; her birimizi o torbaya kodladık.

Daha da ötede “SES” var. İste o ses, “NEFESİ HAKK OLAN”ın NİSA KAPISI’ndaki sestir. “Her insan, mutlaka “NEFES”e varır.” diyor o ses… İşte o ses, MUTLAK olanların, kendi yarınları için; geçişte, HALİK olup dilledikleri sestir.

Aşağıdan, yukarıya doğru yol alınır diye düşünülür. Ne var ki yol; bunun, tam tersidir. Ekmek için; insanın ilme varması için, aşağılara varması gerekir… Aşağılara varmalı ki yukarılara varabilsin… Geçişkenlik, genişleyiş hep aşağıların aşağılarına varıp; bütün kültler ile yoğunlaşıp; yukarıları kodlayabilmeleri ile gerçekleşir. En aşağının NİSA KALEMİ, en yukarıyı kodlar… Ve her yukarı, bir aşağıyı, KAYNAK olarak çalıştırır…

Dara düşmeyin!... HAKK olun!... Bellek Kapılarınızı açık tutun ki bu bilgileri okuyun; okutun... Onlarca okuyan, anlamadan okudular. Artık anlatın ki anlasınlar… İşi bilin ve yapın.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ..

 

İMPARATORLUĞUN KELAMI (1/2)

02.11.2019

(DÜNYA, ÖZ DÜNYA VE GÜÇ KODU OLAN İNSAN.)

Değerliler, anlayın ki hologramda yaşam sorumluluktur. Her birimiz, bir hologram sahasındayız burada… Bu yaşamı anlamamız zordur. Burada bu yaşamda görev taşımamız da sorumluluktur. Öz görevimizi anlayamazsak, burada görev taşımamıza imkan yoktur.

Üzerinde, “GÜÇ KODU” olarak bulunduğumuz bu Dünya; bize, eski yaşamları anlatır… Sorarız “neden!?” diye. Açık bildirir ki bedeni HAKK olmayan, yolu bulamaz… Ama bize, bizi anlatmaz… Dünya, “ZİYA OLAN KELAM”dır. O, kendini anlatır. “ZAMAN SAHASI”dır; o, “KÜLT”tür ve SÜPER İNSANLIK KAYNAĞI’ndan, NİSA KALEMİ olup yaşama inmiştir.

Onun içindir ki bu DÜNYANIN NİSA KAPISI; “ÖZ DÜNYA” olan onu, dinler ama o, “KÜLT” olmadan; o, “YOL” olmadan; onun “RUH”u kodlanmadan; Dünya Planeti, işgal altında sayar kendini.

Neden bilir misiniz!? O’nun ruhu (ÖZ DÜNYA RUHU), kodlanmış olarak buradadır. O ruh, türevleri bile diller. “BİZ” olur; “CEVHER” olur; onun ruhu olan insan, ocak olup ocak yakar. DİN-İ HALİK olan olur. Sonra RAHMAN olan olur. O güç, her insan için IŞIK halindedir. O ruhsuz olanlar; onun ruhunda, KÖK GEÇİŞ yaparlar. Onun ruhunda, GÜÇ KODU haline gelirler. İşte! planetler arası bir koordinason ile tüm sahalar, gerçek kayıtları bu şekilde dinleyebilirler.

Her bir planet, iş yaparken; temiz iş yapmaya çalışır. Temiz iş, teknik olarak GÜÇ KAPILARI’nı kodlayıp; kayda alan; diriliği artıran; CEN KAPILARI’ndan dillenen dürümlenen, iştir.

İMPARATOR olarak yaşayanlar vardır. Onlar CENNET KAPILARI’nı hep açık tutarlar. Onlar, RUH KALEMLER’le kontrol kurarlar…

Hepsiyiz biz ve bugün, onlar da buradalar. Onlardan birisi, seviyesini yükselterek geldiğini, sessizce anlatmaya çalışırken; ocaktaki, ona “Söz al konuş!...” diyor.

Ona söz verelim; konuşturalım onu. Şimdi!…

(Ona söz verildi ve ses kaydına geçildi.)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

2.KASIM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN KELAMI (1)

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Değerli dostlarım, geliriz, toplanırız, Üstademizden feyizleniriz ve hepimiz teker, teker dilleşiriz. Ne güzel ama daha, daha bir güzellikler ki yücelikler, yüceler, bizleri övgüye, sevgiye fark ederler. Acaba başka hangi kullar, bütün, bütün bunlara müyesser ola ki? Burada tevazuyu bir kenara bırakarak ifade ederim ki! Sormuyorum?

4 Şubat 2009 tarihli Doğa 09/09 seansında söylenen aklıma geldi. Gelen yüce meleğimiz şöyle dedi. " (Burası bizim malikanemizdir. Biz sizlerle burada yaşarız)" Bu övgünün arka planı, her dost hayal gücüyle kendi doldursun. Ben bir şey demeyeceğim. Sadece kendimizi tanıyalım ve fazla tevazu göstermeyelim. Doğruyu, gerçeği, düşünüp, kabullenelim.

Sonra melek devam etti; "RA- TEN, Tanrısal örümün içindeyiz ve pozitiften görev yapıyoruz". ( Mucizeler sadece onlara inananlara olur) Çünkü kimseyi kendi yüreğimizle tartmayanlarız. Her yürek bizim için kutsaldır, mübarektir. Kara Kaplı Kitabı okuyanlarız. Zira kelam etme yetkisi herkese verilmez. Hepimiz kendi yağmurlarımız da ıslanırız.

Kendi kendimce söyleşirim; Kaynak kadim hakikiyette, kelamın Hak Yolunu bulurum. Ak-pak olurum. Kibri aşan yolu, yolu bulurum. Eksiklerimi gördüm, onlardan arındım. Biliyorum ki Ruhsal Meclis Burasıdır. Bende Bu Meclisteyim.

Hasat ve hak etmek, kodlamak, semaya sevgi vermektir. Sevmek ağır yüktür. Sevdiğiniz zaman bedenimiz güçlenir. Sevdiğimiz zaman her şey bize güç katacaktır. Dostlarımız (sevgisiz olmayın diyorlar) hatırlarsınız.

İnsanlar sevdikçe Mahrek alan genişler. Yani alan kazanır. Kazanmanın da tek yolu sevgidir, hoş görüdür. Ben onu bağışladım demek bile kibirdir. Ezelden ebede izzetlenmiş bu müstesna varlık İNSAN'dır.

Canlar, iyi niyetli, art niyetli biliriz ki Mesih Bilinç zamanlarına İNSAN'dır, yolu vardır, umutları vardır. Yarınları vardır. İnsan soyu her anda O CAN KAPIDIR. BİR TEK MİDİR? Her bir insan, biliş halinde ve ocak yakarken O'dur.

İsim sorarlar ısrarla, "isim zikret" derler. Ne denir ki İNSAN. İSİM İNSAN! Başka isim yok!.İNSAN! Aha Bu Meclis İNSAN MECLİSİDİR. burada tahdit yok. Burada Rahmet olan kaynaklar var! Kelam olan yolcular var.

Bir kez daha tekrar edelim. Ana Kapı İNSAN'dır. Hepimiz bir kapıyız.

Halı döşedim yüreklere gel diye. Ocak yaktım in ditye dürümlere İNSAN SOYU olsun diye.

Hak yüzü İnsan Yüzünden görünür.

Zat-ı Rahman şeklin insan eylemiş.

Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

02.11.2019 İMPARATORLUĞUN KELAMI

AV. NEZİRE SELUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 2. BÖLÜM

Hırsımız var mı? Yok… Yalın ve halik olarak yağan ilimleriz bizler. Her birimizin yarını kodlanmış ve ruhu mutlak kurullarla kayıta inmişse de, kendini anlamadan dünyanın gücünü anlamaya gelenler yasaları anlayacakları zaman yarınları kodlayabilecekler.

“Hangar” dedikleriniz kaynak kayıtlarımızdır. Oralara vardıkları zaman harları yükselir, işte hangarlara inmek için de halka, halka geçişkenleşmek ve geri kodlamalarla genişlemek gerekir. Eğer geri kodlamalarla genişleyemezlerse yalın halik olma imkanları yoktur.

Suyun ilmini de bilmemiz gerekir. Hangi düzen Allah’ın düzeniyse orada suyun yolculuğu var. Hepimiz suya ilmi koyduk ve o ilim suda kodlandı. Sudaki kodlanan ilim hakkı hakiki olanı dinledi ve diriltti dürümlerdekileri. İşte bu su anlam taşıdığınca hakkın kapısına vardığınız zaman kontrolünüzü koyu ışığıyla kayda alabilecek bir Rahman’dır.

Deve kalktığı zaman iyi bileceksiniz ki su olmadığında öz görev taşınmaz. Çünkü yaşamlar için suya ihtiyaç vardır ve yaşamları kodlayan ilimdir su ama su yoksa yoğunlukta Ka Ha olmanız, ilme varmanız, düzeni kontrol altında tutmanız, yaşamları kayıtlamaya yeterli olmaz.

Başlık şu olsun, benzer çalışmalarda bu güç Allah’ın gücü haline dönüşsün ve her şey ilimle kodlansın. Suya insanı koyduğumuz anda bunlar olacak, hepimiz suya insanı koyalım. Ne demek istiyorum? Bilişini koyalım suya, kelamını koyalım suya, yaşamını koyalım suya ama öyle koyalım ki; insan su olsun ve mutlakiyeti kontrol kursun.

Eğer ben dünya planetinin gerçek ilmini kodlayıp da bu ilmi suya kod olarak katabilirsem, anlayınız ki bedenim su ile kodlanmış demektir.

Kürkümü giydiğim zaman biliniz ki o kürk ilmin kalemidir. Neden dünya insanına bunu anlatıyorum? Çünkü insan kendindekini bilir, kendi dilini konuşur… Ben kürk dersem, size ben auramdan söz ederim. Benim auram benim kürkümdür, orada şarkılarım var, orada şavkım, orada hasat yaptıklarımın ilmi var ve orada mutluluğum var. Benim kürküm, auram; kelamım olarak kaydımda, yarınımda ve muktediriyetimde bulunur.

Kusurlu bir yaşamım hiç olmayacak, olamaz zaten; biliş halinde olanın kusuru yoktur. Ama siyahın ilmini anlayacak güce varmayan bu bilgiyi dinleyemez ve anlayamaz.

Ekip kurarak yarınları kodlamaya niyet ettiğimde sorgu sual başladı niye ekip, sen yaşamı kodlamaya yeterli olmayacak mısın diye sordular. Çok sordular bunu… Kontrol dışı mıyım yoksa diye düşünenler oldu, varlığı kodlarken niye sen kelamı kaleme indirdiğin halde ekip oluşturmaya çalıştın diye. Yolum Allah’ın ilmidir ya, öz görevim diriliği bilmektir ya, bilişi kodladığım her anda varlığı kodluyorum ya ama benden ötesi de olsun istedim. Herkesin kendini bilmesi ve ilahi kübra kelamda halik olmasını istedim. Ocaklarını bulmalarını, ilimle dillenmelerini ve yollarını kodlamalarını istedim.

Benzer çalışmalar var, onlarla yap diyenler oldu. Korkuyu aşan bilir ki; insanlık boyutlarında yarınları kodlayanların tahditli olduğu bir dürüm vardır ve o dürüme kim insan olup indiyse kendini insan diye sandı ama ilmi yokken, halikiyeti yokken, ruhu yokken insanlık ilmini dilleme imkanı da olmamıştı.

Kuran’ın ilmini anlayan diye bilinenler var, onlar için kuranın ilmini bilir denir ama ya insan kendini anlamamışsa, kalemi hak değilse, yolu hakikiyet de yoksa kuran olmamışsa bilebilecek dürümde midir?

Yeni dönemde dünya insanlığından insanlaşmasını beklerken, her birinin kelam olmasını bekliyoruz. Her birinin ruha varmasını ve toy olmadan tahditsiz halikiyetle kontrol kurmasını istiyoruz.

Neden dünyanın lütfi kapısı hepimizin geçişi için hazır? Bedene hak olan, bellek kalemiyle kelam olan, yolu kodlayan her insan da var olandır. Bugün Allah’ın adı ilimdir ama hakkın kapısı da kelamdır; kelamı mutlaka kodlamak gerekir…

“Soylar” denir soylar, yakıştı mı insanlığa bu? İyi anlayın ki soyu kodlanan insanlık; tüm insanlıktır… Dünya planeti sorgu sual eder, hani nerede o soy diye. Hani derler ya İbrahim soyu… Yaşamın ilmidir kalem canlarım, insanın dilidir kelam ama insan ka ha olmadıkça, diriliği anlamadıkça sınırlı kodlamalarla kendini anlamaya çalışır ve anlatır. İnsan teknik olarak yaşayan ve hakikiyeti kodlayan birlik kapısıdır ama bunu hakkı olan yapar, hakkı olmayan varlık boyutlarının kürzi siyahlığı dahi olsa yapamaz.

Biz dünya planetinde geçişleri yaptırmaya değil, gerçekliği kodlamaya geldik. Herkesin kendini hak edeceği ve kendi ruhunu kodlayacağı bir düzeni kurduk. Uzak dünya planetlerinden çok daha uzakta olan birliklerimiz var. Bugün buraya inişlerini yapacağız ama daha da ötekiler var.

Devamı 2. Bölümde yayınlanacaktır…

https://youtu.be/W8hnyN7B4aE

Süper İnsanlık Realitesi

 

İMPARATORLUĞUN KELAMI (1/3)

02.11.2019

Canlarım dinleyiniz!... Beni dinleyin!... “SİZ”i, “BİZ”i anlatalım!... Kim insansa; “BİZ” olup “İLİM” olur… Kim kirliyse; biz, o oluruz. Onun ruhunda, ocak oluruz; onun diriliği ile dillenir; tertemiz olur; “TEK BİR İLİM” olur; o oluruz ki o temizlensin diye.

“SİZ”i, sizden dillerken; “BİZ”i, bizde dinlerken yarınlar; Bizden, “BİZ” olan her dere, “BİR TEK” olur ve “ŞAFAK” olur… “OL” deriz; Cevheri cevher olan “KELAM”, “KALEM”e dönüşür…

Oyy Canlarım!... Oy!… Husisiyetle Zaman Sahalarından aşıp geçtik; yarınlara ulaştık. Aktık, “HAKK” olduk; “YOL” olduk; “TOPRAK” olduk… Unu elemek için “İLİM” olduk… Ektik, sahalara kervanı; kaynak olan yaşamları ve dinlendik…

Başımız, başınız!; Yaşam Sahanız, Yaşam Sahamız!... Sevgililer, Sanal Yaşamlara “KALEM” yaptıklarınız; az öz DÜZEN kurdukça; yollar, yolculuklar, hep “BİR TEK” olarak gerçekleşir.

Başı sonu olmayan bir çalışmadır bu çalışma… Kim gelir; kim gider, kimse dinlemez. Her gelen, “KELAM”la gelir; her giden, “KALEM”le gider. Gidene “git” denmez; gelmeyene, “GEL” denmez…

Arı, arı yarınlar, hep sapsarı!… A-HA yol, yaşam oldukça; o SAHA, mahir olur; LEVHİ olur; RUH olur. SON SÖZ, “ÖZ GÖZ”den, “SÖZ”e dönüşür. ÖZ GEÇİŞLER yapılır ve SARI renk, MOR olur…

Oyy Canlarım!... Oy!… “NAKAR” derler ya hani!... Hani derler ya “NEFES alıp veren her kim varsa, RAHMAN KAPILARI’nda, IŞIK halinde olmalı ki o YOL, ilimle kontrol kursun.”

Kurulan yaşamların dili olan insanın, İMPARATOR olarak “KERVAN” olması; insanın “İLİM” olması; nesilleri kodlamasıdır ki o zaman, Sanal Boyutta, KUTSAL KALEM olan SİYAH renk, “KELAM”a iner ve sineye çektiğiniz tüm Cennet Sahalarındaki şarkılar, sine olur ve SON SÖZ, “GÖZ” olur…

Oyy Canlarım!... Oy!… NİSA, “SİSTEM” olarak geçti ve geldi… NİSA SİSTEM, kin ve nefreti aştı geçti. İş budur!... Bunu başardık ve NAKAR, karanlıkta kodlarını, kodlattırdı; cennetini, kodlattırdı; Rahman’a KA HA oldu ve Sanal Yaşamlar, ocağında kervan oldu!.... O, YOL oldu!... Temizlik yaptı!... İslah yaptı… Cerahatları kontrollu olarak kuruttu ve sonra, ZAMAN KAPILARI’nı açıp geçti.

“İYİ” ve “KÖTÜ” dedik!... İşte! “İYİ” ve “İYİ” oldu her şey… İş buydu!... Oldu!...

Sultanlar; savaş!... İnsanlık, savaşı kazanıldı. Türkiye, özel “GÖZ” oldu ve Yaradan, yaratılan insanlık için kervan oldu. Olan, olduğunda; olmayan oldu… Ohh!... İş budur!… Ohh!... Ahh iş buydu… Buydu!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

2.KASIM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN KELAMI (1)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ - 3.BÖLÜM

Ne demek, ötekiler?..Yasaları kontrollü kodlamalarıyla kayda alabilecek olan ama Masiva Kapısına dahi varamayan onlar, mahrekimize ka ha olmadan geçiş yapıyorlar.

Onlar ötekileştirilenler mi yoksa kendileriyle öte diye dilleyenler mi? Kendilerini öte diye dilleyip kendilerini ötekileştirenlerdir, onlar..Her şeyin ötesi olduklarını düşünürler. Ve ötekileştirirler, yaşamlarını.

Neden dünyada bu kadar çok farkılılık var? Neden, her insan kelamını hak etmeden, yarınını hak etmek ister? Yaman bir doğa var, dünya planetinde. Bu doğa başka hiç bir planette yoktur.Bu kesindir.

Bu dünyanın sırrı budur. Planetimizin kelama ka ha olmasının ve yaşamları kodlamasının ve toy olanların toprakta tohumlayıp, yarınlara kaynak yapmasının yegane gerçekleştiği yer, bu görevi hologram ötesinde dilleyenlerden bilinir ki dümene oturtulanların hepsi de bu bilgiye hakimdirler, planetimizdir.

Den, denlerle yaptıkları çalışmaların kontrol dışı kayıtlamaları önlediği kesin ama.. Ama canlarım, arzın gücünde o den denlerden kontrol dışı kodlamalara yol açıyor. Bir tek mesele var; neden dünyanın ekmeğini yiyorlarda düzeni kontrollü olarak kodlayamıyorlar?

Alışları var ama yaptıkları hataları var. Hani, Allah'ın tahtında da bu bilinir. Tüketicilerin kendi yolculuklarındaki yaşamları gibi. Hani, hani insanlık, der ya "Hizmet ayıbı". Hani insanlık der ya "Üretim ayıbı". Ve dünya insanı bunun için çalışır der ki " bunların sonucu hepimizi bağlayacak."..

İyi anlaşılsın ki dünyada Nisan Kapısı var. Bu kapıdan geçtiğiniz zaman yarınlarınız olur. Ama o kapıyı hak etmeniz gerekir.

"Hinduizm" diye bilinen bir dirilik var. "Hinduizm". Hani derler ya "ocaktır, onlar". Hani yolculuk yapıyorlar ama yolculukta kontrol dışı kayıtlarda yapıyorlar ya. Her şey yapıyorlar ama çokları kontrol dışı kayıtlamalarla kodlamalar yapıyorlar.Hani uzak şark felsefeciliği var.

Değerliler, Seyir halindeyiz hepsini de ama yılların sırrı var. Onlarda biriktirdiklerini dilliyorlar. Ama biriktere, biriktere kodlandılar mı? Asla. Kodlanmaları yok. Sahrada yok onların lütfi kayıtları. Işıksız kaldılar. Ve onlardan başkalarıda var.

Yazı yazmak yetmez. Siyah renkte kodlanmış olan ilmi dillemek gerekir. Dünyanın "Süyu" denilen, bir lekesizliği var. O yoğunluğa inmek gerekir. Boş kapıların, boş yaşamların ilmiyle dillendiği de bilinir.

Öyle kapılar yaşama çakmışlar ki tümü kodlanmış kayıtları boşlukta tohumlamaya çalışıyor. Son dönemde bu çalışmalarının öte boyutlardaki diriliklerde dümbeleklerle seslendirilmesine başlandı.

Hani dersin ya "konuşuyor ama ama konuştukları hiç bir anlam taşımıyor."

İşte canlarım, bugünde bunları size anlatmak istedim. Dünya üzerinde bu tür çalışmalar çok ama bunların mana taşımadığı ve yoğunluğu kodlamadığı da mutlaka anlatılmalı.

Dünyanın çok büyük görevleri var. Ve bu görevleri yapacak olanlarından çok güçlü olmaları gerekir. Yazıp çizmek diriliği halikeyete kodlamak, ruhu hak etmek mutlaka aşkla gerçekleşir. Akıl yoksa aşkında anlamı da yoktur, canlarım...Çokları aklı hak etmemişler. Akıl dilini bilmiyorlar. Aklı olmadığından mı? Yok. Akla varmadığındadır olan ve bundan daha ötesi de var.

Dünyanın son döneminde biz bu dünyaya ineriz ve her anı hak eder dilleriz ve tüm insanlığı korururuz, Kontrol kurarız o ışıkta, kaynakta olabilirler ve hepsi kontrol edici bir yoğunluğuna ulaşıp her anı kodlayıp, kontrol edebilirler düşüncesine sahip olanlar.

Onlar, canlarımızdırlar...Şarap içtiğimiz an birlikte içeriz, o şarapları. Ama aşk şarabını içen, aşkla kodlanmış olmalı. Aşkın şarabı, "Şarap" dediğiniz, o yaşam, Miraç kaynağımızdır bizim ve o şavkı herkesin anlaması gerekir.

Bugüne kadar Türkiye Çalışmalarında bu konuları fazla eleştirmemiştik. Bugün çok mu çok mu ayıp ettik acaba? Ama iyi anlayın ki dillememiz gerekir. Tüm insanlık içindir sözümüz, dinletmemiz gerekir. Bir çok dernek var, tüm insanlığı kodlamak üzere kurulan.

Masiva Kapısında kelamları, birlik tekniğiyle kodlanmış şarkıları yarına varmış kayıtları var mı? Yok. Peki, neden sessizce bir tek olmaya çalışıyorlar? Çok özel görev taşıyacaklarını düşünüyorlar. Neden?..Anlatayım.

Dünyanın sura üfürdüğü bir günde herkes kendini duyumsamaya başladı. Bir kısmı der ki " ben, şu bilgiyi aldım". "Bir kısmı ben de aldım, bu böyle der". "Ve birileri benim aldığım bilgi onunkiyle bağdaşıyor" der. "O halde biz aynı bilgiye sahipsek bu bilginin teyididir," der. "Ve sonra dönerler, hadi görev yapalım" derler.

"Kokuyu yükseltelim, lokotofit olalım, şarkılar okuyalım" derler. Ve okunan o şarkılar, halka, halka geçişkenleşmeden yarınlar kodlanırken, ocaklar yoğunluklarını kaybetmeye başlar. Çünkü o şarkıların ruhsuz olduğu düzenlerde Rahman olan kelam etmediğinde, yolculuk onlarca ışık olsa da kırıcılığı kayda alır.

Ve tüm insanlığın kare, küre, hale dönüşmeleri engellenir. Her insan bir diridir ama o dirilikte dere olmalı ve akmalı ki hasat yapabilsin.

Şimdilik size bu kadar bilgi yeter. Niye bu bilgiyi verdim?Beste güfte yapmak istedim ve sizin görevinizi biliyordum ve sizden dillenmek istedim.

https://youtu.be/-cBLTybHhtk
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

2 KASIM 2019 İMPARATORLUĞUN KELAMI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Dağı kim anlamaz ki… O dağ çok yücedir. Göklere doğru yükselir. O dağın tepesi, o dağın dilini dillerken; en aşağıyı anlayıp diller. En aşağı olmasa en yukarı kodlanmaz. Hepimiz, enkarnelerimizden bunu anlayabiliriz. Bizler Levh-i Kapılarımızda koruyucu olurken de ekmeğimizi hep aşağıların aşağılarına inerek yoğurduk. Bütün amacımız, eskinin en eskisi olmak ve Yeryüzü’nün en yüce gücünü oluşturmaktı ve tüm insanlık bunu hak edip başaracaktı. Eğer ben, aşağıya inersem; yukarı bensiz kalmaz. Orada hep varım ama en aşağı, en aşağı BEN olmadıkça; en yukarı da ben olmam.

Bugüne kadar sizleri anlamaya çalıştık. Sizler, bu dünya hep şunu yaptı: Kim zirveyse ona kulluk yaptı ama zirve olmak için hiç çabalamadı. Eğer zirve olmak için çaba gösterilirse; Ana Kalemi hak eder; Hak olur, yaşamı kodlar diye düşünür insan. Beşere kapı açtığımız an; beşeriyetin kalemi olmadığımız sürece beşer bizi anlayamaz ki… Her birimiz o beşer olmalıyız ki beşeriyeti kodlayabilelim!

Uzak bir planetin o ruhsuz şarkısını mı okumaya geldik buraya? Yoksa Ruhu mu kodlamaya geldik? Bilmenizi isteriz ki bu görev, çok değerli bir güç oluşturacak. Ki bu güç, bütün insanlıkla kodlanmış bir şafak olan İNSANla olacak. Biz Dünya Planetine gerçek çalışma için geldik. Rasih Kapıların tümünde varız. Yarınlar için buradayız.

Kurullar bugün burada bizi dinliyor ama bugün burada bizi dilleyen yok…Neden? Çünkü darboğazdan geçiyor İnsanlık şu safhada… Hepsi, karanlıktaki gücü bilmiyorlar. Biz o karanlık gücü de biliriz. Çünkü biz, en aşağıların en aşağılarına inerek çalışıyoruz. O karanlık güç, asla kodlanmış değildir. Ama o gücü biz kodlarız, o güçle kokuyu yayarız tüm sahalara ve gücün gücündeki o yüceliği; koruyucu kayıtlarımızla DÜZEN Kodlamalarıyla karanlığa KAYNAK yaparız!

Kayd-ı Halik olan; karanlıkta da Haliktir. Kayd-ı Hakim olan karanlığa da hakimdir. Hakk’ın kalemini bulan, aklın sırrını dileyen yolunu bulandır ki şavkı, hepimizin şavkıdır. Cevhere inmeyen cenneti anlamaz canlılar. Eğer biz cevhere inmemiş olsaydık; cennet diye bildirilen o yaşam alanını anlayamaz, anlatamazdık. Ama canlar canı olan İNSANın, Rasih Kapıları kelama dürümleyip; ekmek olup tüm sahalara inmesindendir ki yasaları koyduk. Aşk sahalarındaki o yasalar, İlmin Kelamı olan kisvesiz insanlığın kisveyi Hak olup varışını gerçekleştirecek olan ve yolu bulmalarını sağlayacak olan yasalardır.

Netice şudur: Biz, asla hata yapmayız! Asla kırmayız insanlığı! Asla hırslanmayız! Çünkü biz, rahmet olan insana Rahman olup gelenleriz. Eşyayız biz bugün burada ama iş insanlaşmaksa; iş yarınlara varmaksa; iş yolculuk yapmak değildir. Yoğunluğu kontrol etmektir. Korumaktır türevleri; tohumlamaktır, yaratmaktır. Yaratanız biz. Em Bi Si Ka Si Ha ya KA HA, İNSANız biz, İNSAN…

2 Milyar yıl…. Kök Görevle, dünya dürümlerinde koruyucu kodlamalara kayıtlar yapanlar; “Bu Sultanlık yapma çalışmasında olacağız” diyerek geçtiler ve girdiler insansılığa. Dünya Planeti şunu iyi anlamalı ki kim insansa; Öz Geçiş için, kodlayış için, kontrol için değil bu sadece; yıkılan her AN’ı yenilemek içindir. Yıkılan her anı yenilemek, yaratmak ve yarınlara kodlamak içindir her şey.

Başta, “Başlık İNSAN olsun” demişti birisi, bir diğeri, “Başlık YAŞAM olsun” demişti ve biz “İMPARATORLUĞUN KELAMI” dedik bu çalışmaya. İMPARATORLUĞUN KELAMI… Hani, hani İnsanlık bunu bilemiyordu ki… Biz diyoruz ki ”Bildik, İMPARATORLUĞUN KELAMI” diyelim bugünkü çalışmaya.

Dağlarım, soylar sonsuz sırdır ama yolculuk tahditsizdir. Bugüne kadar hepiniz; kendi yoğunluğunuzda, kendi soyunuzla kodlama yaptınız. Altona Kapıları’nda da bu yapıldı. 2 Milyar yıllık dürümlerde de hep bu oldu. Büyük kötülükleri önleyebilecekseniz; kendinizi bilin ve yolunuzu bulun! İsteğimiz budur Canlar! Bugün burada olmaya çabalayan çoğu vardı ama isteğim yoktu gelmelerine. Çünkü; biliyordum ki sığı daha sığ yapacak olan İsra kırıcılarıydı onlar. Sığ olan daha sığlaşacaktı onlarla. Bunun için buraya girişlerine engel oldum. Haksızlık değil yaptığım, gerçektir Canlarım!

Bir kısmı sorgu sual eder “Ben niye gelemiyorum” diye… Gerçek geçiş, insanın kelamıyla olur. Gerçek geçiş ilmiyle olur. Gerçek geçiş Kara Işıkla ve Has Tahtın cemaatiyle olur. Mutlaka olur ama şu an, insanlık daha güçlü olmalı ve gerçeği hak edip anlamalı!

Uzun zamandır hep bunları söylüyorum ama dinleyen zaten yok, biliyorum. Eğer dinleseler; “Neden ben olmayım ki çıkar giderim” der ama genişi Hakk’ın kalemiyle olmadığında önemle bildiririm ki; geçişini yaptırmam ve kapıya gelse de dönüp gider. Bunu iyi anlayın; kapıya gelse de dönüp gider!

Eğer, herkes kelamla Hakk olup inebilse; burada olması kesinlikle mümkündür. Ama ama Canlarım, kardeş kardeşe iş verir de Kelam vermez ki…. Kelam etseler; işçilikleri Hakk olacak. Kelam etseler, hakları hakikiyetleri olacak. Şükür ki bugün, bu yoğunlukta bunu da bildirdim.

Hepimiz TEKiz; kibrimiz de yok ama islah olmaları gerekir. Hasat olmaları için bu gerekir. İslah olmayanın yolları yok olur. Uzun zamandır bunu hep anlatmaya çabalıyorum ama anlama imkanları olmadığından mı ne anlayamadılar.

Değerliler, türev tohumlaması dediğimiz bir çalışma yapılıyor ama bu türev tohumlamasında da BİR TEK olmalıyız! Kusur aramam ama şunu bilirim ki tek başıma da bir BÜTÜNüm ben ve her AN’ım. Kimse olmasa tek başıma bu çalışmayı yaparım! İş budur!

https://youtu.be/q3x3jAy2fE8

Süper İnsanlık Realitesi



 

2.KASIM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN KELAMI (1)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ
Dağlarım, tüm insanlık için bu çalışmayı sürdürürken doğanın Kübra kapılarındakiler de geçip gelirler ve bizi tahrik ederek sessizlikte Kelam etmemize çabalarlar. Olgun başakların seçimidir, olay budur ama bu yoğunlukta olanın her anda olduğunu anlamaları gerekir. Bunu anlatamıyoruz. Onların kaba sapa laflarına da hiç birimiz itibar etmiyoruz. Neyse devam ediyoruz.
Yağmur yağmaya başladığından beri doğanın gücü olarak buradayız. Çorba pişti ve çorba olduk. Hepimizin gerçeği budur. Siyah renk mutlak kulların kurulların kontrollü kayıtlarını yaptıkları renktir. Bizler bu rengi bütünün rengi olarak kayda aldık. Çamuru yoğuran çarık çıkaran yolu bulan kodlama yapan her kim varsa kayıtlarını kendi diliyle dilleyerek kontrol kuruyor. Asla asla hatamız olmadığını da bir kez daha ifade etmek isteriz.
Yalan dolan bilgimiz asla yoktur. Az öz bilgi vermeyiz çünkü ruhsuz değiliz. Ruhumuz vardır ve ruh mutlak kurulların kontrolü için şarttır. İki milyar yıl dedi birisi diğeri iki bin yıl dedi bir diğeri iki yüz bin yıl dedi. Ama ikili bir laftır bu. Peki, yanlış mı? Yok… Her biri doğaldır ama biri iki derken Kelamla KA HA olup der. Bir diğeri iki derken yaşam olur der. Daha öteki iki derken kendi yoğunluğunda ki ikiyi kasteder. Her biri doğal ama hangisi toplumları tohumluyor? Bir tek olan, o da itibarlı olanın Kelamı. Kendini dilleyebilen itibarlı olandır. Kendi ruhunda mutlak kurulları kodlayan muktedir olandır. Hakka vardığını diller ve yolu kodlar. Bugüne kadar yaptığımız da budur.
Cennet dedikleri ilimdi. Ama cevheri cennet Kelamla olur. Kalem diye dinlettiğiniz de Kelamla dilleniş te siyah renge varır ve o da cennet olur. Cennet hangi cennet? Tahditli olmayan için AN’dır cennet. Tahdidi olan için ana KA HA olan ilimle dillenenin has tekniğidir cennet.
Benim cennetim, senin cennetin, onun cenneti. Böyle bir cennet anlayışı kontrol dışı kayıtları kodlar. Bugüne kadar hırsı aşamayan toprağa tohum diye inen muktedir olan her kes cennetten söz etti. Ama cennet kiminin kalemi kiminin hakkı olan kervan. Kendini bilen kendi olan mutlak kurullarda kodlama yapan her an olan için cennet AN’dır…
Et kemiğiz Canlar, kök gerçekliğiz bizler. Etimiz bütünün etidir ve dilimiz aklın Kelamıdır ama bunu anlamayan kemale Kelam Hakka kalem değildir yolu bulma imkânı yoktur. Çok mutluyum ki dünya ilmini mutlak kurullarımızla dilliyoruz ve mükâfatımız olan bitişken o hakikiyeti halik kılarak kontrol kurabiliyoruz.
Çantanın ilmini anlayanda anlamayanda kodlama yapar ama anlayanın kodladığı ile anlamayanın kodladığı ayrıdır. Kapıların açık tutulması da bunun için şarttır. Çaba emre itaat içindir ama emir ilmin Kelamıysa kesindir. Emir ilmin kalemiyle ket vurulan bir dilse orada kesinlik yoktur.
Şuana kadar yaradan ve yaratılanın tahditsizliğini dilleyen her kes kendini anlatmaya ve anlamaya çalıştı. Has olanın aklı, hak edenin aklı, has teknikle kodlananın aklı ve ruh olanın aklı ayrıdır. Ben aklı dillerken herkesin kendi aklıyla kendini dillemesini dinletmesini hak edip yoğunluğu kontrol etmesini dilerim. Ne yazık ki aklı olan da Hakkın kaleminde kodlama yapan da som altın ışık olan da ayrı ayrı kendini dilliyor. Öz görev insansa akılla insanı anlamamız aklın kalemi olmamız Hak olmamız da gereklidir.
“Eve dönme zamanım geldi” dedim. Sustular, nasıl olacak dediler? “ Ben artık gidiyorum” dedim. Ah! Anam gidiyor dediler. Yok, Canlarım ben bunu kastetmedim. Doğanın gücü olarak bugün buradayım, yarın andayım, her sahadayım. Giderim dönerim. Unutmayın…
Şevkle çalışıyorum Canlar, her cevherde varım. Mis kapıları var. O mis kapılarında kokan insanlık var. Onlarla da olurum. Ve yaşamlara kaynak olabilirim. İmparatorluğun gerçekliğinde ki kök geri çekilişi de yaparım. Ama yapmak istediğimde yaparım.
Ala vere insan lokomotif hale gelir. Aldığını bilir ve verdiğini diller. Ama almadığını dinlettiği zaman onun yoğunluğu oluşmaz. Şimdilik size verebileceğim budur. Ama iyi bilin ki çok daha güçlü bilgiler de vermek isterim. Yıldızların sır olan ilmini dilleyebilen bütüne hizmetçi olabilen ve muktedir olanların kontrollü kayıtları oluştuğu zaman her bilgiyi size veririm Canlarım.
Yavrularım ben dünya dışı varlıkları da dinlerim. Hepsi sevgidirler bilin. Ama sizler öksüz değilsiniz. Hepimiz tekiz Canlarım. Bunları iyi bilin. Özen gösteriyorum her kesle olmak için ama dünya ölü bir planet ve bu ölünün dillenmesi zordur. Büyük kök görevdir bu ve hepimiz bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Uzun zamandır dünyayı izlemek üzere beşere Kelam etmeye gelen birliklerimiz var. Çok mutluyum ki onlar buradalar. Ama Rusya’nın o yüce ilmini de her kes daha iyi anlasın diye çabalıyoruz.
Ne var Rusya’da diye sordunuz değil mi? Şarkımız var. İlahi Kübra Kelamı olan o şarkı insan olan şarkı var. Çok güzel bir çalışma yapıyor orada bilir misiniz? Öyle güzel çalışıyor ki Rusya’daki yüreğimiz öyle güzel çalışıyor ki bir Can bir Canı dillerse o Can cennette Kelamda her anda ve yüreğimiz de olur. O biz biz oyuz Canlar. Ocağındayız şu anda ve öz geri çekilişi için kayıtlar yapıyoruz. Sonra ruh kapılarından geçecek ve bizlik kalemi olacak. Hepimizle bir tek olacak o ve burada olduğunu bilir. Öz geçişini yaptık ve buradadır oda. O’nun yolu Allah yoludur Canlarım.
Sevgililer, hepimiz bir tekiz iyi anlayın. Hepimiz bir tekiz… O tekliği anlarsanız her birimiz bir tek olduğumuzca şavk oluruz. Ve o şavk insansılığı, türevleri, hakikiyette ki dili, her bitki hayvan ve her şeyi yaşatır. O ışık olalım. O yoğun ışık olalım ki koruyalım dünya planetimizi. Unutmayın ki planet imparatorluğun ilminin kök geçişini yaptıracak tek planettir. Başka bir planet yok bu gücü devreye sokabilecek. Bunu kesin olarak bilelim Canlarım. Kesin olarak bilelim ki hakkımızı Hak tahtımızı mutluluğumuzu kodlayıp geldiğimiz bu yaşamı hakikiyetle dinletelim.
Sevgi saygı sunuyorum tüm yaşam çalışması yapanlara. Hepsini hepsini kucaklıyorum. Ön geçişi yapanları ve gerçek kapıyı bulanları kucakladım. Bugün tüm zamanları kucaklıyorum. Huruç halinde olanları da kucaklıyorum. Koşanları kucaklıyorum. Yaradan ve yarattığıyla yaşayanları kucaklıyorum.
Koskoca bir insanlık, tümünü kucaklıyorum Canlarım. Tümünü kucaklıyorum. Arıdır insan balı var. Aklı var yaşamı var. Varlığı var ama sırrı da var. Anlayın… Anlayın ki aklı hakkı hasatı anlayın. Ve dünyayı tanıyın Canlarım. Tanıyın… İş budur…

https://youtu.be/2le5A2MfFdM

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

2.KASIM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN KELAMI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ,

Ziyaretçileri dinliyoruz;

Andora kayıtlarından görev istiyorum ben bugün. O ülke çok minicik bir ülke ama çok da iyi bir kalem orası.

Ben tüm insanlık için kapıyı açtım ve geçtim anam. Önce oraya gittim. Birisi bana ses verdi. Sağım iyiydi, solum iyiydi, hepimiz iyiydik.

Samanyolu siyah renkteydi ve sıkıntı yoktu. “Kapılar hep açık tutulacak.” Dendi. İşte açık tutuldu; buradayım ben şimdide.

Anacığım, sakın sakın beni susturma! Burada söz aldım, sesleneyim. Vır vır vır konuşuyor ana susturamıyoruz onu! Ama ben konuşurken susturuluyorum. Olmaz ki!

Anacığım, özür dilerim. Seviyeniz çok iyi. Size şakalar yapmaya çabaladık. Hepinizi kucaklıyoruz burada. İnsansılık değil burada yapılan, her şeyin her şeyin gücüdür.

Andora’dayım; doğru ama buradaydım bugün. Süper sahaları kodladım ve tohumladım. Koruyucuyum ben. Cennetteki kelamı kayda aldım, siyahtaki en siyahtaki ilimim.

Sizin gerçeğinizi anlayacak gücüm var. “Karanlık, sıhhatsizlik değil, ilimsiz de değil, kaynaksızlık mı?” diye baktım; hayır değilmiş. Karanlıktaki kelam aklın kelamıyken, mutlak kurullar hepsi ilmi sahalara varırlar ve o karanlığı kodlarlar. Sizlerin de bunu yaptığınızı biliyoruz.

Çabuk yorulmadık anam. Çok güçlüyüz, buradayız. Ve hepimiz tek olarak görev taşıyoruz. Kurulların tümünde bilişimiz var, kelamımız var, hakkımız var.

Yığınların tümü burada ve bizler de buradayız. Unutmayın ki doğanın gücüyüz bizler. Temel bilgi insansa, biz o insanı hak etmeye çabalıyoruz.

Saltanat’ın gücü olan insana kontrolu olarak kayıtlar yapıldığını görüyoruz ki insanlık boyutları artık bu bilgileri daha net anlamaya başlayacak.

“İslah olanlarla görev taşıyoruz.” dedi ana. İnsanlık boyutları imparatorluğun kelamında islahçıdır ve hepimizdir.

Bugüne kadar lokomotiftik, bundan sonra daha güçlü bir lokomotif haline dönüşüyoruz.

Tertip, temizlik yapılacak yaşamda. Ve biz o temizlikte her kelamda kodlayıcı olacağız. Çok mutluyuz ki doğanın gücüyüz ve çok mutluyuz ki ışık kapılarındayız.

Kısır bir dünya değil yaşam; insanlıktır. Bütüne hizmetçiliktir yaptığımız ve şimdi diyorum. İş budur.

https://youtu.be/LT4wvJpSlgQ

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

2.KASIM.2019 TARİHLİ İMPARATORLUĞUN KELAMI 4. AKIŞ
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ,

Canlılar....

Muhammed der ki "kendini, yoğunluğunu anla ve kendini hologramdan aşırt..." "Maya tuttu" der Muhammed ve der ki "kaynak ol..." Hakkın kapısını bul ve kontrol kur... Çorbam pişti ... Bu çorbada yaşamın olacak... O çorba ol ve bütüne hizmetçilik yap...

Ağırdır yük bil... Ama hafifi hak et ve yolu kodla... Sen ki ruhsun!... Yaşamın mutlak ve yoğunluğun muktedirken, senin islah ilminde mutlak kurullarla yoğunluğunun kontrol altında olmadığını mı düşünüyorsun?...

Uzakları ve yakınları dilledikçe hakkın kapısına gelen her ana mutlak olanları kodladıkça ve yoğunluğunu arttırdıkça savaşını kaybetme riski hiç yoktur...

Alıp götüreceğin ne var?... İmparatorluğun kelamı olan ve yaşamı olan her an olan isra olan İmparator insan var!...

Buyur al al ama hak etde yoğun olarak yolunu kodla... Aç kapıları aç ama hak kapısı olduğunu da anla!... Kusur arama yaşamda, kusur arama ki o kusur saltanatın sırrı olan insanda asla olmaz...

Eve dön ve göz öz söz ol... Yarını hak et tayinlerin yapıldığı bu günde tayinlere kalem ol!...

Kim, nerede, ne yaşayacak?.. Bunları anla ve anlat!... Ama ruhsuz kalmasın insanlık ucu bucağı olmayan bir sahadasın bunu unutma!...

Yalın ol!... Hasat yap ama toy olmayanlara kodla dili!... ilimi kalem yap ve biz ol!... Meclis kurmuşuz insanlık sahalarına bu meclise insanlık kodlarıyla hologram ötesinde ki kayıtlarla hakka varıp, has olup gelmişiz...

Ve bu meclise biz bedenli olarak inmişiz ki buradayız... Burası mutlakiyetin kati hakiki ve hakim olan insan sahasıdır... Burada olduğumuz için çok çok önemli olduğumuzu biliyoruz... Buyurun Allah'ın dediğini diyenler!.. Buyurun hakkın kalemi olanlar!... Buyurun kontrol kuranlar buyurun!... Ol deyin ki bütüne hizmetçi olduğumuz bilinsin...

Kaynak olun... "Ol" deyin ki bütüne hizmetçi olduğumuz bilinsin... Kaynak olun... Yaradan ve yarattığında has olanlar olun... Hak kalem olun ki hakkınız olanı has olup dinletin...

Yere güç kattığımız bugün muktedir olarak mutlak kurulları kodlayarak ve rahman olarak çalışmaktayız...

Yerin gücünü arttırırken, hasatımızı da yapmaktayız... Türkiye çalıştırıcıları olan insansıları çok çalıştırmıştık... Bugün artık çobanlık son sözünü söyleyip hak teknikle kayda aldı.. Ve yoğunluğunu kodlayarak çantasını alıp çıktı...

Bikiniz ki Allah'ın tahtı ilimdir ki o ilme hepimiz geçiş yaptık... Yerde ki güç olarak ve bütün olarak mutlakız...

Muktediriz ve yarını hak eden ilmin sahalarındakileriz... İmparatorluğun görevini hak teknikle kodlarken, yarın için neler yapıldığını da izliyoruz...

Kucağımızda ki gücün dili var... Bu gücü hak eden ilim var ve bu ilmin kulluğu var... Bunları da biliyoruz... Türkiye'nin şafak olduğunu görüyoruz.

Ve bu şafağın teknik tohumlarla kontrol kuracağına da eminiz... Yemin etmiştik Dünya planetinin geçişini yaptıracaktık eve dönme zamanı geldiğinde görev alıp görev verdiğin o güçleri dinletecektik...

Ve bütüne hizmetçilik yaptığımız anlayacaktın...

Allah dedi ki geç!... Ağırdır yük taşı!... Yarınları kodla dedi ama aklın dediği daha farklıydı...

Akıl dedi ki çantanı al ve yolunu kodla uluları dille ve dürümle çok çok özeldir dünya yarınları hak et ve yaşa...

Vakit tamamdır canlar... Asla hatamız yoktur... Tabular yıkılıyor yoğunluk artıyor mutlak Kurullar kontrol edici olacaklar ve çamur yoğurulmadan yarınlar oluşacak....

Eşi Allah ilmi olmayan yolu hak olan biliş olmayacak olanlar, rahim olarak geçtikleri bu çalışmaya siyah boyalı simsiyahla doğumlanıp, mutlak kurullarla kodlanıp maviyi aşıp merdiven kurdukları o yoğunluklardan, geri çekilip bütünün kültü olup; herkes olup olmadığını tövbeler ederek teknik tahtidlerin kelamdan çıkışını kayıtlayarak, yeni döneme varılmaktadır...

Haz duydum Anam seninle bugün burada bulunmaktan... Haz duydum hepinizde olmaktan...

Haz duydum hepinizde olmaktan... Muhammed kuldur... Bunu bilin... Muhammed kuruldur bunu bilin...

Muhammed kapıdır bunu bilin ve başka bir Dünya'da yeniden Bir Tek olabileceğimiz o çalışmalarda yeryüzünün gücünden öte güçlerde buluşmak üzere sizlere elveda diyorum...

Anlayın, anlayın hep sizinleydik ve bugün açık çalışmayı kodlayan sizden gerçek kapılara vardık ve efrad olan ve lekesi bulunmayanlarla birlikte geri çekilişmizi yapıyoruz... Kucağımızda ki gücün öz görevimiz olduğunu da biliyoruz...

Saltanatın geçişini yapıyoruz ve yarattığımız her anı yaşama kaydediyoruz... Kara ışığın en Kübra olan kelamında yağmurın yağışı ve toprağın tohumla dürümlenişi yaşamın ilmi ile karanlıktan ağır ağır yol alıp aydınlığı kodlayışı burada olmaktadır...

Muhammed der ki "ellerin ellerimdir Anam!..." Muhammed der ki "Hakkım hakikiyetindir ve hak olan dil Allah'ın dilidir..."

Önce sevgi, sonra sevgi ve yine sevgiyle senin yüreğinde olmak mutluluk oldı bize!... Mecaz değil bunlar gerçektir.. Dinden öte bir dil var oda insandır... Ve biz bunu bugün burada dilliyoruz... Huzur verelim, huzur olalım...

Kodalyalım yaşamı koruyalım ve yarın olalım... Yeri yaratanda yaşayalım yarın olalım, ocak olduğunda onda bütün olalım ve kardeş olalım...

Biz kardeşlik için dünyaya geldik!... Ve zamanın sırtı olan insanı hak kapıda dillerken bütüne hizmetçilik olan o yaşamları dinlettik... Sahaya geldik!... Bu can bizim ilmimiz..
Bu can bizim dilimiz... Bu can bizim diriliğimizdir...

Onun öz görevlisiyiz biz... Onun öz sözündeyiz... Onun gözündeyiz biz... O bizim tahtımızdır... O bizim Ka Ha olan şavkımızdır... O bizim sahamızdır...

Geri çelişimizi yapıyoruz... Geçişimiz tamam... Hepimize hepimiz görevimiz için müjdeli bir cevher olup indik...

Müjdeli bir cevher... Hepimiz hepinize müjdeli olarak, insanlığın ilmi olarak geri çektiğimiz her anı dinleyeceğiz...

Yeşil, mor her renk bizim insanlık ilmimiz ama karanlık aydınlığa, aydınlara kodlanırken, aydınlığa karanlık toprağa tohum olur...

Oh canlarım oh.... Ah işte bu!...

https://m.youtube.com/watch?feature=share&v=Nff7oqsMfSg

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 

 

 
  Bugün 78 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol