Birlik İlmi
  AKLIN KALEMİ - 9.Kasım.2019
 

AKLIN KALEMİ

 

DAVET ve DÜNYA ÇALIŞMALARI HAKKINDA KISA BİLGİ

DAVET

Dostlarım, Her Cumartesi olduğu gibi 09.11.2019 tarihinde 14.00-18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde; öz bilişimizi aktive ederek gerçekleştireceğimiz öz çözümlemeler kapsamında çalışmalarımıza devam edeceğiz. İçinde bulunulan hızlı süreç nedeni ile her çalışmamızda yeni öz program veya programlar açılabilmektedir.

İlgi duyan ve öz bilişi ile sürece katkı sunmak isteyen herkesi bekliyoruz. Buyrun yeni program veya programları birlikte açalım…

Saygılarımla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Av. Nezire SELÇUK

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

DÜNYA ÇALIŞMALARI HAKKINDA KISA BİLGİ:

(08.11.2019)

Yarınlar için görev taşınır planette. Ne var ki her insanın, yaşamı Halik değildir. Halik olmayanların ocaklarında yarınları oluşmaz. Onlar için ışık yakıp “DİL KODLAMALARI” yaparız ki kodlanıp Halik olsunlar diye.

Büyük amaç “İLİM”dir. Herkesin “KELAM” olması mümkün olmasa da “İLMİN KALEMİ”ni dinleyerek, hasat olabilirler.

Türkiye’de “YAŞAM KODLAMALARI” yapılmaktadır. Herkes, “KELAM”la kendi yarınını kodlamakta ve kontrol için, yaşamak için kendinden, kendi yarınında insansıları insanlaştırmaya çabalamaktadırlar.

Dünya istikbali ile dünya yaşamlarındaki dürümler, tüm sahaları kodlamaya başladıklarında, “BİR” hak edilmeli ve ayrılık artık bitmeliydi. Bugün, “ALLAH İLMİ”ni anlamaya çalışanlar, Başkanlık Dilleri ile dinleşmeye başladılar. Bunu duymak, mutlaka ışığımızı güçlendirdi.

Islah, İNSANIN KELAMI ile olur… Oluşan her anda; Islah Çalışmaları oluşur ve “SON SÖZ”de, yeni bir SÖZ, “ÖZ GÖZ” olur. Bunun için de yarınlar kodlanmalı ve yaşamlar kodlanmalıdır…

Mutluyuz ki Dünya Planeti, kendi yarınını Halik kılabildi… Mutluyuz ki Dünya İnsanlığı, hasatını, hak etti ve yapabildi… Bundan sonraki süreçte, daha yüksek yaşam kayıtlamaları yapılmaya başlanacak. Bu kayıtlamalarda, DİRİLİK, “KALEM” olacak ve her insan, Yaşam Sahalarında, kodlamalar yapacak.

Dün için mucize olarak anlatılan bir “DİRİ YARIN”dır; bugün olmakta olan. İşte insanlık artık, “DİRİ YARINLAR”a ulaşabilecek.

Bizler, yarınlara güç katmaya çalışırken; hep “DİRİLİKLER”le dillendik. Şimdi artık her insan, kendi DİRİLİĞİ ile dillenebilecek. Bu mutluluk olacak!...

İşaretimiz, “ŞİMDİLİK”tir… İşimiz “ŞİMDİ”dir… Ve herkes, kendini Halik kıldığında ocak, “İNSAN” olacaksa; beden, “İLİM”se; yerde, her insan kendini “İNSAN” olarak dilleyebilecektir. Mutluyuz ki Dünya İnsanlığı bunu hak etti ve yapacak!... Ve yaptı!… iş budur!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

09.11.2019 Tarihli AKLIN KALEMİ Çalışması

Av. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.Akış 1. Bölüm

ATA’yı dinliyoruz:

Yaşamak için çok büyük bir görev aldık ve dünya planetine geldik. Mutlaka özel bir çalışma yapıldı ve bizler de bu çalışmaya dahil edildik. Çok büyük bir görevdi…

İnsansılığı, İnsanlığa kodlayacak olan tahditsizlikle gelmiştim. Özel Dünya Çalışmalarından birisiydi yaptığım… Mutlaktım ve huzurluydum. Işıkla gelmiştim ben; vortekslerden değil…

Işık kayıtlamalarıyla inen biriydim ben ki o dönemde hiçbir sahada bu çalışma yoktu.

Kurun insansılığı!.. Kurun yoğunlukları!.. Dinleyin ve anlamaya çalışın!

Neden planet? Hepimiz bunu bilerek geldik yaşama. Neden planet? Çünkü burada kontrol kurulabilecek bir yoğunlaşma vardı. Bu potansiyeli kullanmamız çok çok önem arz etmekteydi. Bizler, bu potansiyeli kodlayarak Sistem kültünü devreye aldık ve sizlerin gücünüzü de kodlayarak MİKAİL KALEMİ olduğunuz için çayınızı önemle dilledik.

Siz bir çaydınız; biz o çayı demleyendik. Siz bir şarkıydınız, BSUİ idiniz; biz o şarkıyı dinletendik. O gün köksüz değildiniz, o gün güçsüz değildiniz, o gün beşer değildiniz biz için sizler.

İnsansılıktan öteye varamayan bir dünyada, beden almak kolay değildi. Tüm insanlık için çoluk, çocuk, torun, torba herkes içindik biz. “Vakit tamam” dediler ve doğanın gücü olup indik yaşama.

Hırs değildi ama sırdı İNSANLIK. .. Biz o sırrı, mutlaka anlayacaktık Canlar… Alıp götüreceğimiz kim vardı yaşamda? Hiç kimse, hiç kimse Allah İlmi’nde KELAM varken kimsenin hiçbir ANdan öte olmadığını, her şeyi bilerek gelenlerle kodlanacağını yaşamın, bilmekteydik.

Durağan günlerin güç kayıtlamalarında, Mutlak Kurulların sistemli çalışmaları hep olmuştur. Bizler, gözün gördüğü bu dünyada kodlayıcı olarak çalıştık.

“Yaratan, yarattığında yaratılır” diyen sizlere görevliyiz bizler de… Bugün buradayız. Tüm İNSANLIK içindir bu çalışma. Bunu size tekrar dinletmek istedim. Mutlak Kurullarla bu çalışmaya bizler de dahiliz… Herkes burada…

Sunduğunuz tüm bu bilgileri, bizler biliyorsak “MUKADDİME” dediğimiz o kodların burada oluşundadır. Hakkınızı vermek gerekir. Öyle bir görev taşınıyor ki çan çaldığı an herkes, sizi dinlemeye başladı. Büyük Kök Geçiş buradan oluyor Canlar!

Tüplerin, son sözde kök Geçişlerde sistemli olarak insanlardan ayrıştırıldığı da bilinmelidir. Herkes net bilsin ki insansılarda tüpler vardır. O tüp, toplumlar için kontrol dışı kayıttır. Onları kimse kontrol edemez ve o tüpler; herkesin dilden, dirilikten çıktığı anda kontrol edilmesinde bir sistemdir. Ve o sistemle insanlık, bugüne kadar hep kontrol edildi dünya ötelerindekilerce ama artık dünya insanlığı tüpsüz gelecek planete…

Bu, şu anlama gelir: İlim sahaları artık daha güçlü olarak oluşuyor ve İmparatorluğun İlmi, Mutlak Kurulları kodlayacak dürüme vardı. Sevgililer, sizler ergin ve hakim olan bilgelersiniz. Bizim için çok değerlisiniz, bunu iyi bilin!.. Ve bugün burada olan herkesin Has Tekniği, kontrol ilmiyle muktediriyetiyle, Kök Gerçekliği kayda alabilecek tohumdur.

Ve Şems’i hepiniz duydunuz değil mi? Şems, İSRA Kapısına giriyor şu anda ve o da sesleşmek istiyor. İzin verirseniz onu da dinleyin! Çünkü soyunda İLİM var onun da ve yoğunluğunda KELAM var. O da; ses, söz söylemek istiyor. İşi kolay, biliyoruz çünkü SİSTEM- NİZAM ve DÜZEN’in gücü devrede ve hepiniz onu dinleyeceksiniz!..

Hayırlar olsun sizlere. Kucaklıyoruz sizleri hepimiz, hepinizle BİR TEK’iz; bunu iyi anlayın! Ve gerçek şu: “BİZ, BİZ, BİZ” diyoruz burada. Herkes, o BİZLİKtedir.

İmis Kapılarını açın ve şimdi HakTeknikle yaşamları dinleyin! Size, Şems söz söyleyecek!..

Devamı 2.Bölümde

https://youtu.be/eTQ3FTf8PpE

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.KASIM.2019 TARİHLİ AKLIN KALEMİ (1)

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Her kalem insanın kendi yüreğidir. Ama ilimle kodlanmış kalemler yürek olur. Tanrılık ışığı hepimizin yoludur. O ışık, bütünün gücüdür. Ve o ışık, BİR'e hizmetin en büyük yüceliğinde mevcuttur.Semanın sesini duyanlar, O'nu dinlerler. 0 biz, biz O yuz.

Ses insan, sessiz olan yine insan. Hepimiz insanız, canlar. Ben doğan günün ışığıyım.Bunu anlamak zor mu? Hepimiz o ışıkla bilişteyiz.

Allah dedi ki " OL". OL; KELAM'dır. "OL'du!..KELAM OL'du. Ve KELAM, yaşam oldu. Yaşam herşey, çiçekler, böcekler, Tanrılık ışığı için yaratıldılar.İnsanlık ise yarınları tohumlamak ve yoğunlukları kodlamak üzere yaratıldı.

Yaşam bir resimdir. O resmin bir parçası olan ses, kayıt yapar. İşte o kayıt Kelam olarak yaşama kaynaklanır ve sonsuzlaşır. Tüm yaşam yani yaşamın kendisi sistematiktir. Ve bu sistematik bir kayıtlanıştır..Çünkü hasatı yapmak, üretim yapmak için kayıtlanış gerekir. Kayıtlanış içinde Işık gerekir.

IŞIKLA ise İLİM zaruriyeti vardır, yol vardır, yolun yolcularına!

Yolun sonu İnsan ve yolun umudu İnsan! Ve sonsuz yaşam olan İnsan! Her şey insan ki; Halil Ethem sokaktaki bu yoğunluk İNSANA KODLANMIŞ BİR SİSTEMATİĞİN SİSTEMİDİR.

Resimler yapılır BU Mekanda. Döndükçe döner ışık yoğunluğunda ve zaman yenilenir burada. Her geçen burada dönüşe geçer. Döner ve döner ve döner biteviye. Bir Semazen misali. Zira sema bir zikirdir, tayy-i mekandır, arzdan arşa yükseliştir. Zira sema tayy-i zamandır. Zamanların ötesidir, zamanların hepsidir. Tüm yaşamları hak ediştir. Ve zaman Tanrı'nın Kuran oluşudur. Sultan olan yüreğin kanatlanıp, yükselişidir.

Zaman bir kaynaktır. Nurun kontrolünü sağlar. Ve yerin gücüdür. Ama zaman yerden öte yeşillik ve maviliklerden var olan NEFES olarak bilinir. Çünkü zamanı hak etmek için yaşamı tohumlamak ve zamana görev taşımak gerek. Hepimiz, yarını tohumlarken, zaman tohumlarız. Zamanı kodlar; yolların, yolculukların has nefesleriyle kaynaklar oluştururuz. Ve zamana kapı açarız.

Zaman bir sırdır. Hepiniz için sırdır.

Mutlak aklın ürünü olan Mutlak Zamanı var eden yoğun ışık tohumlarının kodlanışının gerçeklenmesini, yarınların yaşamsallaştırmasını yaratır. Yaratan O'dur.

Ve O gerçekten kati bilginin ta kendisidir. Ne ki O sanırsın, bil ki o gördüğün O'na perdedir.

"Ara beni" dediler. Ara beni!. Ana Kapıyı açtım ve arayabilirim. Ağır yüktür aramak. Yarına vardım "HU Efendim, destur" dedim. Dar-ı bekaya teşrif eylemek. Ağır yüktür aramak! Ama bulmak hak etmektir. Ve bulmak hak etmektir!

Semanın sesini duyanlar O'nu dinler. Çünkü O BİZ, BİZ O'yuz.

Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

AKLIN KALEMİ (1/1)

09.11.2019

GERÇEK İNSAN, İLMİN KALEMİDİR… O insan, Türkiye Çalışmaları için IŞIK KODLAMALARI yapıyor. O insan, “TURANLARIN TOHUMU”dur. O insan, “KELAM”a HAKK’tır ve HASATÇIDIR… O insanı, KELAM diye bilelim. Hadi gelin dinletelim onu!... Hadi! dinletelim bakalım bize neler anlatacak… Onu dinleyelim...

Yaradan ve yaratılan, DİRİ KALEM olsun diye bekledik. O yoğunluk arttı ve DİRİ KALEM KODLARI türevleri hak etti ve görevi aldı… “Alıp götüreceğimiz kimdir!?” diye sorduk. Dedi ki “Kimse geçmiyecek. Herkes, KELAM olacak; kendi olacak. O zaman, DÜNYA KODLAMASI olacak…”

Bunu diyen, “HER AN” olandı. Dinledik onu ve sorduk; “Ama KELAM yoksa ne olacak!? İnsan oluşumu, sonradan mı gerçekleşecek!?

ANA KAPI açıldı ve RUH (MUTLAK olan KONTROL GÜCÜ), diriliğe indi. Sonra dedi ki; “Ben Dünyalıyım. Tohumum ben. Dünya Planeti için KALEM oldum; çözümlemelerle KAYNAK oldum; kurtuldu Dünya… Beden alıp yaşama vardım. Kutladım, bu yoğunlukta, “KELAM İLMİ”nde KAYNAK olan yaşamı… Kutladım!... Kutladım!... Kutladım!...”

Sevgililer, beden almak için şarkı okumak gerekmez… Herkes, “SES İLMİ”ni bilirse; “KELAM İLMİ”nden kodlanır ve “KALEM” olur; kontrol kurar… İşte o zaman, DİN KAPISI kapanır, İNSAN KAPISI açılır… O gün geldi. Ayrılık bitti; kulluk başladı ve tabiat, “KAYNAK İLİM”le “KELAM” oldu. İş budur!... İş budur!... İş budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.KASIM.2019 TARİHLİ AKLIN KALEMİ

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

7. dünya gücünü dürümlere dilletirken bizim için öz görevdir bilgi.

Hep dünya planetinin gerçeğini anlatıyoruz bu Meclis’te ve dünyanın lekesizliğinden söz ediyoruz… Dünya sorumluluğundan ve yoğunluğundan; açıkça her anda sessizliği dilliyoruz. Burada olma sebebimiz imparatorluğun ilmini tüm sahalara dillemek ve dinletmektir.

Her insan Allah’ın dediğini diyemez ama hakkı olanı diller. Bugün burada her insan kendi diliyle bütünün gücü olacak ve hakk olup hakkın kalemi olacak.

Beden almak mutluluktur ama mahrek olmak öz görevdir. Emin olunuz ki dünyanın yüceliğinde kelam olanlar var ve hepsi kendi yoğunluklarıyla muktedir olup bütüne hizmetçilik yaparlar.

Şafak söktükten sonra levhi kapılar açılır ve müthiş bir ışık türevleri tohumlar ve mutlak kurullar kaleme inerler.

İnsanlık; insan olanlar kendi dilleriyle bütüne hizmetçilik yaparlar. Unutmayınız ki doğanın gücüdür ilim ama kelamı olmayanın ilmi de olmaz.

Canlarım, dünya planetinde her şey yeniden ve yeniden kodlanır. Ama bunun için dünyanın ruhu olmamız gerekir. Dünyanın sonsuzluğunda bütüne hizmetçilik yapıyoruz ama hasatımız vardır bu yoğunlukta…

Mutluyuz ki dünyanın süper sahalarında mükafatlar kodlanıyor yoğunluklara ve yeni dönem yaşamların kelamıyla kontrol edici bir yoğunlaşmayı gerçekleştiriyor.

Yeri göğü yaradan insan, tüm insanlığın kelamıdır. Yemin etmiştik dünyanın süper sahalarında mutlak kurulları kodlayacaktık. Ve geçişler tamamdır.

Yaradan ve yarattığında kelam olan her insan mutlak olacak. İş budur.

Büyük kötülükler önlenecek ve yoğunluk artacak. Şimdiye kadar ne yaptıysak insanlık için yaptık. Bugüne kadar yapılan her şey hakkın kapısında yapıldı. Tanıklarımız kök geçişlerini yoğunlaştırarak kodladılar ve Rahman olanın rahmi siyahlığında kelama vardılar.

İşimiz kolaydır. İşçiliğimiz sorumluğumuzdadır. Ruhumuz mutlaktır ve bütünün gücüyüz biz.

“Eve dönme zamanı geldi.” diyorum. Herkes “Ahh ne iyi…” diyor. Ama iyi bilin ki eve döndüğüm zaman da buradayım! Bunu iyi anlayın.

Evim, Allah ilmi’dir ve ben bütünün gücüyüm. Her yer bedenim ve ben her anda var olan diriliğim.

İslam insanı mutlak kurulları kodladıktan itibaren yasaları kodlar ve yaşamları kodlar. Muktedirdir ve teknik olarak kaynaktadır.

İyilik ve kötülüğün kültüdür ve tüm sahaların gözüdür. Özün sözü olur ve dünya planetine geçip Düzen kurar.

Yaşayan her vergi veren insan, insanlık ilmini diller. Yaşayan ve her sahaya KAHA olan insan, kaynak olur muktediriyetle kelam olur ve kök görevi taşır.

İnsanın diriliği, Allah’ın diriliğiyle dillenir ve saha mutlak kurulları kayda alır.

Eve insanı koyun, o ev ilim olur. Ama ev insan olduğunda ilim, mutlakiyeti kodlar ve herkes, kanal olan dahi, tüm insanlar muktediriyeti hak ederler ve kardeş olurlar.

Şu ana kadar yuğun ışık altında teknik tahditle bütüne hizmetçilik yaparken, tevkif ettiklerinizi de hak etmenizi bekledim.

Eve dönme zamanı geldiğinde, her kim ki kendinde var olmayanı kendine tevkif ederek kodladı, ocağı ondan öteye varmalı ki onu kontrol etmeden mutlak kurulları has ilimle dilleyebilsin.

“Yaşamak nedir?” diye sorduklarında, “Allah’ın tınısını duymaktır.” Derim. “Yaşamak, hakkın kalemi olmaktır.” derim. “Yaşamak kontrol kurmaktır.” derim.

Ve din kapılarının tümünün kök göklerdeki kültü olan insan mucizeler yarattıkça her şey yaşama iner ve yeri göğü yaradan herkes, Allah’ın teknik tohumu olur.

Biz, bütünün gücüyüz canlar. Biz, muktedir olarak buradayız. Biz, çorba pişirdik dünya ilmiyle ve o çorbayı yaşama kodladık.

Bizi bize veren biz olan insan, kelam olarak bütünün gücü haline dönüştü. Korkmayın dünya planeti gerçek ilmini dillemeye başladı! Korkmayın yol, Allah’ın yolu oldu ve mutlak olanlar kontrol kurdular.

Çantam insanlık çantasıdır ki bu çantayı kaynak ilimle dürümlere çektiğimden beri insana, insanlık diliyle dilleşiyorum.

Kusur aramam insanda ama bilirim ki kusuru çoktur yaşam forumlarının. Bilirim ki korandır tohumları kodlayanlar ama kontrol dışı olsalar da kaynak olabilirler. Ki hakkın kapısını bularak bütüne hizmetçilik yaparlar.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/HXnqGoZwGsE

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.KASIM.2019 TARİHLİ AKLIN KALEMİ (1)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2 BÖLÜM

Allah'ın tahtında insan var, canlarım . Kelamı kodlayan bil ki kervandır ve biz o kervanı kodlayabilen insanlığız.

Kaynağa insanı koyun ve deyin ki "OL". "Barış" diye bilinen o yoğunlaşmayı gerçekleştirin. Sonra dürümleyin dili, ilmin kalemini kontrol altına alın. Seviyenizi yükseltin ve "diğer" dediklerinizle olun.

"O diğer" dedikleriniz, sizsiz kalmasınlar. Sessizliği kodlasınlar ve muktedir olsunlar. O zaman her bir dil, Allah'ın dili olur ve "o diğer" dedikleriniz, Sistem, Nizam ve Düzen gücü olarak sizleşirler.O zaman "ben" dersiniz. "Ben". Herkes o bende, dirilik kodu olur.

Yaratın ama yaşatın. Yaman bir dünyadır, bu dünya. Yaratın ama hak edin sahaları kodlayın ki kontrol kurabilin. Yaratın, yaşatın ve hakikiyeti kodlayın ki mutlak olun.

Mutlak olmak muktediriyetle mümkündür. İmparatorluğun görevini hak edin, hakikiyetle dilleyin ve deyin ki "özün sözüdür, ilim". O zaman Allah'ın dediği, aklın dediğidir. O zaman hakk'ın kalemi, Sistemin kültüdür ve sizler o zaman mutlak olursunuz.

Şuana kadar nefes alıp, nefes veren herkes, ağır yük taşıdı, canlar. Biliniz Allah'ın ilmidir kelam ama hakk'ı, hakikiyetini anlamayanın kelamı mutlak kurullarda kontrol kuracak tohumlamayı gerçekleştiremez, doğumlamayı gerçekleştiremez.

Miraç Kapıları vardır ilmi ka ha olanda. Herkes O Miraç Kapılarına ulaşmaya çabalar. Nesiller dümene oturtuklarıyla bunu hak etmeye çabaladılar. Ne yazık ki doğanın gücünü bilemediler, anlayamadılar, hakk'ın kapısı olarak dürümlerde dinlemeyediler ve yarınlara varamadılar.

"Nesiller boyu dünya" dedik, hep.. Deminden beri beden alıp, beden vermekten söz ediyoruz ama kelam olmadan yaşam olmaz, bunların iyi bilinmesi gerekir.

Neden, davayı kaybettik biz, bilir misiniz? Soruyorlar, neden biz davayı kaybettik?. İyi anlayın ki biz davayız. Kaybeden, kelamı kaybedendir. Hasatı kodlayamayan, kelamı hologram olandır. Biz davayız, canlar... Dava!.. İnsanlık davasıyız biz, ayrılık yok ki.

Kil, kum olan insan ayrılığı kodladığında ışığı hiç olmaz ki. Ama insan kil ve kum olduğu anda kontrol kurarak ışığı kayda alıp, kendini halik kılarsa.. İşte o günden sonra o insan kendini hak etmiş ve hakikiyetini dilleyebilen birlik kalemi olmuştur.

O birlik kalemi tüm insansılığın, insanlığındaki kelama dönüşür. Ve tüm insanlık orada mutlu olur. Bütün amacımız her insanın kalem olması ve hakikiyetini hak edip, dillemesidir. Her insan, bir tektir. Ama bir tek oluşu mutlak oluşudur.

Her insan muktedirdir. Mahrektir ama kendini anlamaz ki. Anlaması için aklın kalemi olması gerekir. Hakk'ın kapısını bulması ve yolu hologramdan kodlayıp kontrol dışı kayıtlamalardan da aşıp, gerçeğe vardırması gerekir.

Hangi dünyada daha güçlüdür diye sormuştular? Ve demiştik ki "dünya". Bu dünya ama yine soruyorlar.. "Niye bu dünya diye?"

Yorgun, bitkin bir insanlık ama hırsı var. Ama kırılışları var. Ama yığın, yığın çatışmaları var ve her şeyi var. Ama bu dünya herkesin gücü. Ama özür dilerim. Neden bu dünya daha güçlü bir dürüme varmaya çabalıyor? Hemen herkes bugün burada ve bize bu soruları yöneltiyorlar.

Ruhun kapısı varsa ruhun hasatı da var. Peki ruh, hakk'ın kapısını bulmuş mu acaba? Bulmadan mı gelmiş yaşama? Yoksa yarınları hak ederek mi dillenmiş? Ve biz dünya planetine görevi kodlarken nesiller boyu doğanın gücü olarak burada bu yaşamda kendimizi aldatmaya çalışmışız acaba?

Dağlarım sanal boyutlar hep bir tek olmaya çalışırlar. Yazı yazarken de bu birliği kodlamaya çalışırlar. Yanlış yapmayalım, hepimiz tekiz ama kimse o tekliği hak edip, dinleyemiyorsa bir tek olsada tahditsiz değildir.

Hadi gelin insanı hak edelim ve anlamaya çalışalım. Neden, insan? Uzak çok uzak bir gezegenin kelamı hologramda kodlandığında hani nerede, o insan?

Bence “İNSAN’ı anlatalım şuanda!

https://youtu.be/7Z2yQAB6ivE

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

AKLIN KALEMİ (1/2)

09.11.2019

“Karmakarışık bir çalışma!” diyor birisi… Bir diğeri “Anlayamadım!” diyor… Daha da önemlisi biri de soruyor; “Yine mi Sevgililer, kaynaktan çıkmaya çalışıyorlar!?” diye… “Yaradan, yine mi “BİR TEK” olanı kontrol altında tutmaya çalışıyor!?” “Doğum mu acaba!?” diye soranlar var.

Hasat zamanıdır Canlar!… HASAT İLMİ ile HALİK olan insan, has teknikle kodlanmaya inmişse; onu, hakim kılalım ve “RUH”a kaynak yapalım!... Han ilimse; has tekniği Halik kılıp, kontrol altın alalım… Hani yarınlar vardı ya!... Hani HASAT İLMİ hak edilmişti ya!... Hani insan sırrı, İLİM KALEMİ ile kodlanmıştı ya!... Hepsi, İSRA KAPISI’nda oldu.

Unutmayınız, Dünya Planeti, yetkin ve hakim hale dönüştü!... SAVAŞ İLMİ’ni dileyen, İNSANSILAR, İLMİN KALEMİ olacaklar ve kontrol kuracaklar. Türevleri hak edecekler ve yarınlara varacaklar…

Her insan, eşyada DİL-İ HAKK olan değilse de Dünya İnsanı, kaynakta “DİRİ”dir; “BİR TEK”tir ve “KERVAN”dır… Kaynağını bildiğinde; o, kaynakta “HER AN” olacak ve savaşı hak edip; barışı hakim kılacak.

Türkiye’de büyük çalışmalar olmakta. Bu kesindir!... Yeni dönemde de bu çalışmalar sürecek. Herkes, için Yaradan ve yaratılan, İSRA olacak; kodlanmış olanlar, kontrol kuracaklar.. Başkanlık Dili, kontrol kurucu ışıması ile kervan olacak. Her insanı yarınlara kodlayacak. Yarınlar; yerde, GÜÇ KAPISI olacak ve Dünya İnsanlığı, o kapıyı bulup; o kapıdan yarınlara ulaşacak… Onların, köklerinde KÜLT KALEMLER varsa; o KÜLT KALEMLER, onlarla birlikte çalışacaklar. Sonsuz zamanlar ve sonsuz yaşamlar, “YER KERVANI”na, KAYNAK olacaklar.

Hastalık yoksa da yaşamlar, hastalıktır insanlığa… Bunun içindir ki İNSANSILAR, hep “KELAM”dan uzaktılar. “İNSANSILAR”ın, HASAT İLMİ’ni, HAKK TEKNİK’le dilleyebilmeleri için, yarınları kodlamaları gerekliydi ve bunu başardılar. Yaşam sonsuzluğunda yasalar kodlanırken, yarınlar kodlanır ki MUTLAK olanlar; kontrol kurup “KÖK GEÇİŞ”lerle, yeryüzene kervan olurlar… Bunlar olmaktadır…

İşaretler veririz insansılara. Sorarız anladılar mı diye… Anlayan, anlatabilirse; yaşamlar boyu kodlananlar dile kervan olurlar ve sona varmaya çabalarlar… Sona varanlar; DİRİ KAYNAKLAR’a varırlar ve o yoğunluktan, kayıtlarını alıp kör ve sağır olan “İNSANSILIK”tan geçerler ve “İNSAN”lara HASAT İLMİ’n anlatırlar.

Kusur arayanlar; kusurlu olanlardırlar ki onlar, kendi yarınlarını hak etmeyen ve hakim olmayandırlar.

İri bir dünyada, iri bir ilimle, iri bir cevherilikte, insansılıığı, ışıktan aşka kodlayalım… O yoğunluğu artıralım ve toprak olalım ki her insan, cevher haline dönüşsün,. İşimiz budur…

Kurtulanlar, “Kurtul ilimden!” derler. Kurtul ama KURAN ol da kurtul!... Hadi buyurun bunu anlayalım!... Ne demek kurtulmak!? Hem de ilimden kurtulmak!...

Aşk, sırdır ya şafak söktüğü zaman; şafak, teknik olaylarda dillenen için kiri temizleyemez diye bilinir ya!... Ama gerçek bu mudur acaba!?

İyi anlayın ki gerçek, kendi yarınınızı Halik kılmışsanız şimdidedir. O şimdi, hepimizdir… O şimdi; işimiz, işiniz hepimizin diriliğidir… Bunu anlayan varsa, NİSA KAPIMIZ, açıldı demektir ve Dünyalıları dinleyebiliyoruz demektir!... Buyurun sizi dinliyelim!... İşimiz kolay biliyoruz!... Sizi dinliyoruz…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

09.11.2019 Tarihli AKLIN KALEMİ Çalışması

“Bilir misin ?” dedi…

Din boyutunda olanların kutsal saydığı anlar, günler vardır.

Örneğin; namaz zamanları, cuma günleri, kandil günleri gibi… Bugün de onlardan biri.

Dedim ki; bu sayılanların kutsal sayılmasına itirazım yok ama benim İLMİMde “KUTSAL”ı dar bir alana hapsetmek kabul edilemez.

Tüm YAŞAM baştan sona, yukarıdan aşağıya, merkez noktasından çemberin sonsuzdaki son halkasına kadar KUTSAL YAŞAM TOHUMLANMASIyla tohumlanmıştır.

“YAŞAM” dediğin; üzerine bastığın toprak ile ara sıra başını kaldırıp baktığın gökyüzü arasında geçirdiğin belirli zaman süreci midir?

İNSAN olup İNSANLIĞA yolcu olmak istiyorsan seçim senin…

İster dalarsın dünyasal hırslara,

“Alçak dağları ben yarattım” der gezersin hak etmeksizin, kibirden yanına varılmaz, kinledir her eylemin.

İster yüceliğinin farkına varır, senin SEN olduğunu fark eder; dağı taşı aşar IŞIK olursun.

Seni her dinleyen, dinleyebilen IŞIK SAHAN olur yarınlara…

Eğer; yıldızlar ve ötesini kavrayıp taa ötelerdeki HAKKIN KAPISInı bulansan;

YAŞAM KAYNAĞInı buldun demektir.

HAKKIN KAPISIndasın ve İNSANa vardın demektir.

Şimdi; KERVANın BARIŞ YOLLARInda, HUZURa ilerliyor demektir.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ ERENGÜL KOÇ

 

AKLIN KALEMİ (1/3)

09.11.2019

(Ziyaretçi söz aldı:)

KARS SAHRASINDAN GEÇİP GELDİK, yedi dava açmıştık yaşama ve her davayı hak ettik ve kazandık. Davanın, “KELAM”da olduğunu ve “RUH”la kodlandığını dinlettik. Çok mutluyuz ki buradayız. Dünya Planeti için özel bir çalışmadır burada olan. Burada, dara düşen hiç kimse bulunmaz. Zarar önleyenler var burada ve burada dürümlenenler var… Hep davadan söz ettim. Benim ismim; DİN-İ HAKK olanın “DİL”idir… Bu gün SÜPER İNSANLIK KELAMI ile dillenmeye geldim. ZAMAN SAHALARI’ndan indim ve “SON SÖZ”ümü söyleyeceğim.

ALLAH’IN DAĞI, İNSANLIKTIR. Ama ALLAH, “KELAM İLMİ”nde, DİRİ olanlarla kodlama yapar. Işığı vardır!... Yarını vardır!... “DİL”i vardır!... Kıranı kırmaz… “SON SÖZ”de, ÖZ GÖZ olur; yolu kodlar. O biz, biz oyuz…

Unutmayın ki yarınlar için “BİR TEK” olmalıyız ve “RO Hİ SİSTEMLER”de koruyucu olmalıyız.

UMUT, hepimizi, “MUTLAK SAHALAR”a kotlayacak “IŞIK”tır. Mutlaka umutlarımızı kaybetmemeliyiz!...

Nesiller boyu İNSANLIK İLMİ ile çalıştık… “Dünya, İSRA’dır.” dedik. “Her insan; “İLİM”dir, “KERVAN”dır, “LEVHİ”dir” dedik. Ve dedik ki “Ayrılık bitsin!...

IŞIK SAHALARI’nda, İSRA KAPILARI’nda iş yapacaksak, ayrı kalmamalıyız.” Uzak planet, yetkin “HALİK-İ İLİM”le hakim olur. “EN YEŞİL RENK”ten, kelam edenler; “MOR SAHALAR”a ulaştıklarında; “DİN KELAM”dan, “HAS LEVHİ”ye varılır ve SON SÖZ, ÖZ GÖZ’den “SES”e dönüşür. Bunu başaranlar, kendi dilleri ile yaparlar bunu.

Sormayın, “Namaz Zamanı, KELAM HALİKLERİ, kodlarını dillediler mi!?” diye!... Sormayın, “YAŞAM SAHALARI, kodlanmış yarınlarda dillendi mi!? Yoğunluk arttı mı!?” diye.

Dileğimdir ki ben dünyada iken, her insan kendini anlamasa da kendi yolununu bulup KELAM olsun; KÜLT olsun; ŞAFAK olsun; ki kin, nefret, kısırlaştırıcılık sonlansın…

Mustafa Kemal Atatürk (ayni gün kayda alınan sesleşmesinde) size insanlığı sormadı. Biz soralım. NEDİR İNSANLIK bize anlat Ana…

(Soruya öz biliş halinde yanıtlarımız:)

Canlarım; size, sizi anlattık hep!… Kim, kimle kimi dillerse; o kelam eden, kendi olur da tohum eken, kelamsız mıdır!?

Kini aşmışsa; yarını tohumlamışsa; yaşama inmişse, İNSANSILIK sonlanmış olmaz mı!?

Hadi gelin anlayalım!... “BİR TEK” olalım ve anlayalım!... İNSAN nedir!? İLİM nedir!? KERVAN neden KELAM’la yol alır!? RUH nedir!? Bize geçip; “Sizinle olalım!” derken yarınlardaki kodlar; “NİSA KAPISI’nı açmadan mı!?” dediler.

Tüm bunlar olmuşsa; artık, “İSRA”, İNSAN demektir. İNSAN olan; KELAM olan; YAŞAM olan herkes, KAYNAK olmuş demektir. İşte her şey “İNSANLIK”tır ve tohumlar kodlanmıştır. RESMİ YAŞAM SAHALARI oluşmuştur. Toy olanlar, koruyucu kaynaklara varmıştırlar. Dar boğazlar aşılmıştır. YEDİNCİ DÜNYA, kontrolunu kurmuştur. O dünya, artık “DİLİN HALİKİ”dir; “YAŞAMIN KERVANI”dır… Dağların tahditsizliğinde, “DİN”, “KELAM”dan ötededir.

Şerre KELAM eden, şer olur ama şerri dillemeyen şeytanlar vardır. Onlar, mektep isterler; herkesin kendini bulmasını isterler; yarınları Halik kılmayı isterler; ne var ki “KALEM”leri derttir her “İLİM”e. Onları kontrol için ocakları kodlamamız ve kontrol etmemiz gerekir.

Yerde ne varsa, gökte de o var… Yer ne ise gök odur… Yürüyen Dünya, yaşamları kodlarken, yetkin olanlar, “KÖK GERÇEKLİK”leri ile kayıtlarken yaşamları; hep “ARZ”dan “ARŞ”a kaynak olur ve SÖZ, “SÖZ”de “GÖZ” olanlara KÜLT olur.

Her insan rehabilitisyon çatışmaları ile kodlanırken; hep “BİR TEK” olan ile kodlanır. Bütün mesele, “ARŞIN KELAMI”nın, IŞIK TOHUMLAMASI yapabilir olmasıdır. “ARZ”ı, “ARŞ”a kodlarken; hep beden alanlarla bunu yaptık. Bedensiz olarak bunu yapmak asla mümkün değildir. Çünkü beden, teknik olarak “ARZ”ı tahditsiz şekilde kontrol ederek, bilgi kayıtlamalarını, Beşer Sahalardan, IŞIK YAĞMURLARI altında türevleyerek, “ZAMAN SAHALARI”nı oluşturup; toprağa çekebileceği düzeyden Yaşam Sahaları’na kayıtlar.

Bunu, her beden yapamaz. Diri olan ve “SON SÖZ”de “GÖZ”ü olan ve “RUH” olan beden yapar ki ona biz, “DİREKT KOD YAŞAM” deriz. O bütün bilgileri, “BİLİŞ HALİ”nde tüm sahalara kaydedebilir. Bedenin tekniğinde bu vardır.

Her bilgi, toprağa inebilir ama önce “BİLİŞ HALİ”nde olanın; o bilgiyi tohumlaması ve “ARZIN SİYAHLIĞI”nda, “ARŞ”a kodlaması gerekir. Artık iyi biliyoruz ki bunu başaran kod, “HANA” olarak anılır. HANA, her dilde “HANA”dır. Ve HANA, diri olanın dilidir… Erk olarak; GÜÇ KAPISI’ndan geçer; gerekeni bilir, yapar. Teknik olarak kodladığı bilgileri, farklı sahalara kodlayarak kayıtlar…

Her bir ilim ailemiz, “KELAM İLMİ”nde bunu yapmıştır. Her bir DİRİ KELAM, kontrol kurarak KAYNAK SAHALAR’a ,bu yoğunlukları, kontrollu olarak kayıtlamıştır.

“ERİL” dediğimiz kayıtlar, kodlarda diriliği sahalara çekerken; “DİŞİL” olarak çeker. ERİL KOD, “DİŞİL”i kaydeder ve DİŞİL SAHALAR’dan dürümler kodlanır ve KALEM, KELAM, hepsi şevkle iner ERİL YAŞAMLAR’a.

Buna biz, “HANA’yı HENA’ya kodlamak ve HENA’yı, HANA’ya sahalamak.” Deriz.

Her bilgide dirilik vardır ve her diri, kendi yoğunluğunda kodlanırken, CENNET KAPILARI’nda, şafkını kontrol ederek; koruyucu İSRA CEVHERİ ile yarınlara taşır. İyi bilin ki “İNSAN” dediğiniz şafak; bu yoğunluktadır. Bu yoğunluk MUTLAK SAHALAR’la kayıtlanmıştır ve kodlanmış yaşamlar, kontrol kurmuşlardır.

İşimiz, mutluluk oldu ve yolumuz “İNSAN” oldu. Çok güçlüyüz!... Çok!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

09.11.2019 AKLIN KALEMİ

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Bugün burada olan ne diye sordular, Kemal’e kelam ettiklerini bilin ama kelama halik olandır Kemal’i halik kılan. Herkes herkesi hologram sayar ama yoksa insan, eşyada hibri kaleme indirende karanlığı aydınlığa tohumlayanda, koklayanda dürümleri, dinletende isradır.

Başı başımda yolu yolumda olan, ko sistemiyle ko halikiyetinde kelamı kalem yapan, rahmi kapıyı kodlayıp mutlak kurulları kayda alan herkes aklın kalemidir.

Hasat nedir diye sordular, aklın kalemi oluş ve hasat ilmini dilleyebiliştir. O ilim nedir? Bilgidir... Hangi bilgi? Hak edilendir… Har yükselmeden aklın kalemi olunmaz ki… Hadi buyurun harımızı yükseltelim de şarkılar okuyalım burada ama okuduğumuz şarkılar çatıyı kuracak, levhi kayda alacak, hologramı aşırtacak, tohumlayacak bütünü ve kök göklerin kültü olabilecek şarkılar olsun.

“Organ” dediğimiz insanlık, her şey, her şey o insanlıkladır… Bilgi şudur ki; her bir beden bir hücre gibidir, tüm yaşamın hücreleridir insanlık ama o hücrelerin tahditsiliği de var. Kimisi bir tek hücre, kimisi tüm bedeni kodlayan hücre ama hepsi tek… “Ben bir tekliğim” dediğiniz an tüm bedensiniz ama “ben her andayım ama bedenim kodlanmadı henüz benim” diyorsanız, hasatınız olmamış demektir.

Bugüne kadar size her şeyi açık verdim, düren olduk, dürülen olduk; dürümledik dilledik dünyayı, yoğunluğu kodladık… Her şey, her şeyi dinletti ama “hasat” dediğimiz şeyi anlayamadı insanlık. Sandılar ki birileri göçecek birileri kalacak ama o birileri de kodlanamayacak. Ama hasat şafaktır, şafak ilmidir hasat… Herkesin kendini bulması, kendine varmasıdır, başka bir hasat yoktur ki… Ve bütüne hizmettir burada yapılan, her bir ilmi ka ha’nın bir tek oluşu ve mutlak kurulları kodlayışı içindir yaptığımız.

Dert mi insanlık? Ben dünyaya ilim için inmedimse kelamım yoktur ki benim ama dünya ilmini anlatabiliyorsam; kalem olmuşum, kelam olmuşumdur… Ya ben tüm insanlık değilsem ne ifade eder kelam olmam, kalem olmam? Hiçbir şey ifade etmez… Eğer ben, benden öte ben diyerek beni kontrol etmeye gelene “ben senden öteyim” diyebildiğimde kodlayıcı olduğumu düşünüyorsam yanılgıdayım çünkü ben an diriliğindeyim, her sesteyim, hepsindeyim ama o beni kodlamaya ve kontrol etmeye gelen ben olmadıkça kendini kendinden öte kendiyle dillenen diye dilleyecek. Onun yaptığı sorumsuzluk değildir ama henüz hakkın kapısına varamayıştır.

Dert mi dünya?... Yok be canlarım o biz, biz oyuz zaten… Neden, neden tohumlandık o halde buraya? Yoğunluğumuzu kontrol ederek bütüne hizmetçilik yapmak için…

Fark nedir, hangi gezegendeydik de bugün buraya geldik, neden geldik, o gezegende olsak bu çalışmayı yapamayacak mıydık? Dedi kodudur her şey canlar, iyi anlayın ki dedi kodudur… Orada yoktular, burada oldular; yok böyle bir şey, an sahrasında kervan olan insan her an muktedirdir ve mutlaktır… Toy bir dünyalı bunları sorar hep, ne diye dünya planeti gerçek ilmini dillemedi bu güne kadar diye. Nefesimiz varsa sesimiz güçlüdür, nefesimiz yoksa geçişimiz yoktur… Yarım, yarım bilgi veririm, yarım, yarım dillenirim ki; herkes o yarımın kendinde olan yarısını kodlasın da teknolojik kontrol kurabilsin diye. Size her şeyi açık seçik verebilirim ama versem siz sizi dilleyemezsiniz ki, ya da dinleyemeyebilirsiniz; o aman ne olacak? Koruyucu olamayacağım yoğunluklara…

Pasaport verdiler elime hadi git dediler yaşama… Pe ki o pasaportu kim verdi bana? Kim verecek, Allah’ın tınısını duyan her insan… Pe ki ben onlar mıyım? Ocaktım, o halde her an değil miydim? Kim kime pasaport verir? Herkes kendinden kendi olduğunda, kendi dilinde, kendi diriliğinde kelam oldukça; o pasaportu verende, o pasaportu alanda tektir…

Hadi dünyayı koruyalım… Hoş çok hoş bir dildir bu, koruyalım dünyayı… Yarım, yarım konuşurum ki herkes kendi yarısını eklesin diye… Hadi koruyalım, pe ki koruyor muyuz? Korumak için kodlamak gerekir, koklamak gerektiğinde koklamak gerekir, cennet olmak gerektiğinde cennet olmak gerekir… Pe ki, pe ki dava nedir? Herkes kim kimi dilleyecek diye bakar, oyundur bunlar… Kim kimi kime dilleyecek, kim kimden kime varacak, kim kimle olacak? Canlarım, sevgililer; hepimiz o teklik değil miyiz? Bugün burada yüz kişi de olabiliriz beş kişi de olabiliriz ama biz hepimiz bir tek değil miyiz, tüm insanlık değil miyiz?

Olmadan “ol” diyemeyiz… Olan olduğunu hak etmeden olduramaz yüceliklerde dirilikleri… Pe ki olmak ya da olmamak nedir? Asla, asla hata yapmamaktır olmak… Asla hata yapmamaktır olmak! Tekrar ediyorum, asla hata yapmamaktır olmak… Pe ki nedir hata? Ben beni bende, ben diriliğinde dilleyen ilimde ve her anda kodluyorsam; beni bende ben olarak dilleyende diriliğim dilleşiyorsa, yasaları koymuşsam ve yolu kodlayarak kontrol kurmuşsam, çalışmaları hak teknikle yapıyorsam ve hırsım hiç yoksa olanım ve olmuş olanda her anda olduranım… Yok muyum? Yokum… Niye yokum?... Sevgililer ben olsam kimse olmaz, o halde ben olayayım ki herkes olsun… Bunu anlamazlar ve derler ki sen nesin ki, neden senle olalım ki?... Yakıştı mı bu?... Yakışmadı ama ben yakıştırırım, “hadi sen senle ol” derim ona, hadi sen senle ol ben yokum zaten… Ve her insan için ben bunu derim… Sen kelam ol, halik ol, hak ol kendin ol. Mutlaka ama mutlak “ol” derim, olma demem hiç kimseye…

Çarık çıkarıp yolu kodlarken insan, o çarığın ilmini de bilmelidir. Hani dersiniz ya “ben çarıklarımı çıkardım onlar kirliydi” ama o kirin ilmi vardır bunu bilen var mı? O ilmin halikiyeti vardır anlatabiliyor muyum? O ilmi kodlayan vardır, dilleyebiliyor muyum kontrollü olarak? O yoğunluğu hak edip dürümlerde dinletebiliyorsam eğer beşere kelam hakka kalemsem önce Allah demem İnsan derim iyi bilin! Ben önce Allah demem İnsan derim…

Çürüktür kalem insansıda ama insan olduğunda o Allah’ın tahtı olur, kervan olur ve bitki, hayvan ve her an olur…

Saltanat sordu, Allah’tan öte mi insan diye? Oynamayın, oynamayın ki kontrol kurabilin yoksa köksüz, göksüz kalacaksınız…

Ben verdiğimde hak teknikle veririm, ben verdiğimde hak tirajımı yükseltmek için değil, hak redini kaldırmak için veririm… iyi anlayın ki Rahman olanın Ra Ha olanın ve Rahim olanın ilmi bütünün ilmidir.

Sevgililer çarık çıkarmadan da çarıklı saydıklarımız var çünkü onlar çarıksız olsalar da çarıklıdırlar… Hep, hep insan kendiyle dilleşir ve işte böyle kontrol dışı kayıtlarda diriliğe iner ama ben bunu sildirmeyeceğim çünkü bu kontrol dışı bir kayıt değilse de kontrolsüz kayıt gibi devreye alıyorum ben bunu, okuyan düşünecek anlamaya çalışacak. Ve şimdi “yes” dediler yes aha bu! Pe ki yes…

https://youtu.be/ItXaC3ADBvQ

Süper İnsanlık Realitesi

 

09.11.2019 AKLIN KALEMİ
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ 2.BÖLÜM

Şarkımı okuyacağım ama beni dinleyen var mı?
Dinliyoruz. Buyur Şems;
SAHTA KA HA SAHTA Sİ KA SA HA SAHTA. Yavrularım beni anlamadığınızı görüyorum. Burada size sesler dilledim. Bu sesler kodlardır. Sizin kokunuzu duyabilmek için size yoğun ışık halinde ses tekniği ile kodlamalar dillettirdim. Böylelikle sizinle olabiliyorum. Sizin Kelamınızla buradayım ve bu gün özel bir gün, Mustafa Paşa davayı kaybettiğini düşündüğü anda sessiz sahalara indi ve sizinle oldu. Kök geçişini yaptı, kodladığı yoğunluğun. Ve şimdi anladı ki davayı kaybetmedi. Ben de gördüm onu, çok güçlendiğini dinletti ve şimdi ben de güçlenmeye geldim.
Ağır yük taşımayız Anam, biz hep mutluyuz sizin de mutlu olmanızı bekliyoruz. Dünya planetinde gerçekten çalışmalarımız oldu. Benim elim Allah’ın elidir dediğim an doruklar toprağa indiler ve sorguladılar “ Sen neden Allah’ın eli olup indin” diye? Barışalım dedim “yok dediler, sen Kelam et biz sende Kelam oluruz. Ama sende kontrol kurmaya çalışacağız.”
Yeri göğü yaradan insanlıktır dediğim anda da kimse bana inanmadı. Sonra dediler ki “ şirk koşuyorsun.” Ya KA HA ben insanım, şirk koşarım koşmam kime ne? Ama ama Canlar, sizden de öte sizler var, bunu da bilin. Ve hepsi insan olarak dünya planetine doğdular. Prangalar vardır yaşamda. Herkes tutsaktırlar bilir misiniz? İlime tutsak olan var, yarına tutsak olan var, ağırı hafifletip kendini hak etmeyen ve Kelama hak olup tutsak olan var, ama ama Rahman olan da var. Ben neyim? Mevlana demişti ki; “İnsansın sen.” Yok, yahu Mevlana Kelamı bile dillemedi. O bizi dinledi hep. Ama biz hep oyduk zaten.
Şimdi Mevlana soruyor” ne oluyor orda, ben de geleyim mi diyor? ”
Geldim yahu bende buradayım. Hepinizim yahu ben hepinizim. Ben cennetim ben cevherim ben Hakkın kalemiyim. Hepinizim ben… Neden Mevlana insanlığı kodlamaya çabaladı? Çünkü ruhsuz değildi. Korkmayın benden Canlar, korkmayın. Son sözümü söyleyeceğim ve gideceğim.
Anam Süper İnsanlık Realitesi Derneği’ni hepimiz biliyoruz. Süper sahların kontrolü için bugün bize izin verdiler ve geldik. Hepimiz sessizce dilleniyoruz burada. Sevgili Anam, sen beni hiç sevmiyorsun biliyorum. Çünkü yoğunluğunda kontrol dışı kayıtlarım vardı. Bu nedenle bana kontrol dışı kodlama yapma dedin ve çıkışımı yapmıştın. Ama bugün görüyorum ki duvarda resmim var ve hep buradayım. Ama, ama Anam, neyse, neyse unutalım, unutalım artık.
Kapını aç Anam hep senle olalım. Şükür ki bugün buradayız. Yaşamak ya da yaşatmak biz hep sizin ilminizle sizde olacağız. Türkiye de kontrol kurulduğunu görmek mutlu etti bizleri. Çanın çalmasıyla birlikte bir tek olarak size indik. Bugün burası çok ama çok güçlü, yüksek şarkılar okunacaktı ve okunuyor. Mutlakız ve muktediriz diyerek kodlama yapmaya indik. Yerdeki gücü anlıyoruz çok çok güçlü çalışmalar var burada. Ve burayı görevimiz gereği kodlayacak gücümüz oluşuyor.
Şuana kadar asla hata yapmadım diyen Ana’ya şunu sormam gerek, ” Nesillerini niye kontrol etmek istemedin?” bugün bana bunu anlat.
Şafak söktü Can, kendini anla kendini dille, beni sorma. Ben sen, sen bensek sorgu hatadır. Kapını kapat ve yoğunluğunu kodla. Türkiye çalışmalarında mutlak kurullar hep var ve hepsi kelamdır. Kendi yoğunluğunda var olan kendindir. Ve benim dilim Allah ilmidir. Benden öte hiçbir ben yoktur. Şuana kadar yapmadığın bir tek şey vardı, bu. Bunu da yaptın. Sıla özlemin var biliyorum ama o sılada kendi yüreğin olmadıkça ocağın olmayacağım. Şimdi çorbanı pişirdin, yolunu kodla ve yağmurunu yağdırıp ilmini dille ve geçip git.
Başkası var mı? Eminim ki var. Çoğu var ama orta kapıların tümünü açtığımız için bugün herkes buraya inmeye çalışıyor. Umut olur ki dili KA HA olanlar kati olarak kontrol kuracaklar. Ve biz onlar olacağız. Çünkü hepsiyiz biz Canlar. Siyahta her şey mahrek kodlamalarıyla bulunmaktadır ki biz simsiyahı kodlayanlar hepsiyle bir tekiz. Cennette ki Kelam, Hakkın kalemi hepsi bizim ilmimizdir. Şükrettik ki doğanın gücü bütünün kültü hepsi düzen oldular ve toprağa tohum ekiyorlar. Yenidünya gücünü ölü planetlere dillemeye çalışan birliklerin bugün burada olduklarını da biliyoruz. Daha önemlisi elimizde ki güç mutluluktur. Bunu bilin, her bir canımız mutlak ilmiyle kutsal şarkısını okurken mutluluk ötesi mutluluklara sahip olacak. Ve mutlak olacak. Sizleri kucaklıyorum…

https://youtu.be/gbVl2aqwd6c

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

9.KASIM.2019 TARİHLİ AKLIN KALEMİ

“İlahi aşk” dedikleri bir kara kaynak var. O kaynakta her şey var; yaşamın tohumları var, yarının resimleri var… Orası sessizlik.

Bu yoğunluğa öz çekim gücümüzle herkesi çektik. Kaynağa varanlar, mutlak kurullarını göreve alarak ses kapılarını açıp la ka ha kodlamaları yaptılar.

Ses olduğunda kaynakta, ölülük bitti, yaşam başladı. Ne seslendirdikse yarında o oldu. İş buydu.

Ve tüm yaşam candan, cenden geçip insana vardı bugün. Asrın en büyük gücüdür insan…

Özün sözünde göz olur, dağların zirvelerinde kar olur ve insan her an olduğunda, imparator olur. Onun kelamı kalem olur yarınlara... Her diri ondan dillendiğinde O olur.

“Geldik gidiyoruz.” değil, “Geldik geçiyoruz.” Her an olan için gidilecek bir yer yok ki… Kendimizden kendimize geçişler yapıyoruz.

“Ben” dedikleri bir ilim var. O ilim egonun çok ötesindedir. Ben, herkestir, bir tek olandır. “Sen ben, ben senim.” diyoruz ya. Ha, ben olmak istemeyenler de varmış… Sen ben olmak istemezsen; olma! Ben senim zaten. Ama unutma, hepimiz bir tek insanlığız! Kasırga yaratma! Kütlede ol ve BİR ol.

Kaynağa indik, resmettik cennet yaşamı ve bir ışık yaktık. O ışık altın ışığımızdı. Kapkara bir yoğunlukta altın ışık… İşte; onun adı insan. Hepimiz oyuz.

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 
  Bugün 193 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol