Birlik İlmi
  KODLANMIŞLIĞIN VE TOHUMLANMIŞLIĞIN İLMİ - 2.Ekim.2019
 

 

2.EKİM.2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIĞIN VE TOHUMLANMIŞLIĞIN İLMİ

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Devinimi artırabilmek için toprağa tohum olup indik. Bugün, burada bütüne hizmetçilik yapıyoruz.

Kök sistemleşmeyi gerçekleştirdik. Saha; ilmin sahası ve bu sahada bütüne hizmetçilik yapıyoruz. Hasatımız insanlık ilmiyledir ve bütünün kültü olarak bu çalışmayı dürümlerken hepinizin geçişini yaptık.

Aşkın sırrıdır insan ama sahada kelam yoksa KA HA olan insanlık da yoktur.

Şikayet etmiyorum sizlerden ama yasaları dilleyin ve hak edip dinletin.

İnsanın ilmi hepimizin kelamıdır. İmparatorluğun gücünü artırabilecek olan biliş, aklın kelamıyla kodlanmış olan biliştir.

Şikayet etmiyorum sizlerden ama iyi anlayın ki durgun topraklara tohum olmak bütünün gücüyle olur. Eğer bugün, burada, bu yoğunlukta bütüne hizmetçilik yapacaksak hak ederek, hakk olarak yapmalıyız.

Çıktığınız en yüksek hakk kapısı ilimdi ama bugün, burada bütünün gücünü kodlardan çıkarmaya çabalıyorsunuz.

Boşluklar mı var? Yoktur boşluklar. Hiçbir boşluk yoktur. Olgun başakların seçimini yapmıyoruz biz burada. Olmayanların da geçişini yapıyoruz. Bu kesindir.

Eğer geçiş insanlık kelamıyla olacaksa, matbu evrakları alın okuyun. Bu evraklar sizi sizden size tanıtır belki ama ilmi kodlamaz. Bunları iyi bilin.

Ellerimizin gücünü de bilin. Bedene girmemizin yegane nedeni aklın kalemi olmak içindir. Eğer aklın kelam ettiği bir dürümde kalemimiz olmazsa, mutlak kurullarımızın gücü de olmaz.

Açın dünya planetinin kaydını, okuyun! Bugüne kadar okumadığınızı görüyorum. Açın ve okuyun! Dünyanın ilmini anlayın!

Bugün burada bütünün gücü dürümlerde ve biz bu gücü Ölüler Diyarı Olan Dünya’nın diriliği için kodladık.

Yazdığımız her şey ağır yüktür insansılığa ama ilimi halik kılan, hakkı, hakk ilmiyle dilleyen ve bütüne kök göklerin kültü olup inenlere güçtür. Eğer bu gücü biliyorsanız, ağır yük hafifleyecektir.

Şahsıma karşı yönelttiğiniz davranışları bilmekteyim. Kantara koymaya kalktığınızı görüyorum. Aklın sırrı olan dili, aklın kelamıyla dinleterek bütüne kültünü dürümlerden ayrı tutmaya çalıştığınızı görüyorum.

Ucu bucağı olmayan bir yaşamda ucu bucağı olan insan, nesiller boyu doğanın gücünü dillerken, kelamı halka halka genişlerken hep kırıldı. Neden? Çünkü rıhtımda bekleyenleri yoktu. Bugün artık rıhtımda bekleyenlerimiz var. Kim onlar? Aklın kalemi olanlar. Onlar çalışmaları hak edip dinleyenler… Ocakları yananlar ve onlara biz “toy” demeyiz. Onlar tahditsiz olan insansılığı insanlaştıranlardırlar.

Kara Işık, Allah’ın ilmiyle kodlama yapar. O ışığı bilebilen bilişi kodlanmış olduklarıyla dilleşendir. Asla hatamız yoktur!

Çamur yoğuranlara çamur veririz ama Allah’ın tınısı duyanlara tahditsizliği dinletiriz. Eğer çamurla kontrol kurup yoğurulacaklarsa, buyursunlar yoğurulsunlar.

Onlara biz “Atem” deriz. Ama Atem’in haliki hakkı, hasatı insansılıkta olur, ilimsizlikte olur. Bizse onlara cevher verdik. Ağır yük hafiflesin diye şafak söktüğünde isra olduk. Köstebeklik yaptı her biri şafakta; ilmin kalemini kırmak için…

Biz öz görevleri olan insansılığı insanlaştıracak gücü verdik. Ne yazık ki Allah’ın etken ve hakim olan ilmini dinleme imkanları yoktu. Çamurları yoğuruldukça yoğuruldu… Koruduk onları ama kontrolları yoktu.

“Çoban insan” isterler. Onu beklerler… Biz çobanlık yapmadık insanlığa. İlmin kalemi olduk ve bütünün gücü olduk. Onlar çoban beklerler ki sürüye katılsınlar diye.

Allah’ın dağı ilimdir canlılar. Ayrılık gözetenler o ilmi anlamayanlardırlar. Bilsinler ki aklın kalemi olmaksızın şafak söktürülemez.

“İşgali kaldırın. Arzın gücünü hakim kılın. Yoğunluğu kodlayın.” diyerek görev taşıttık. Nesiller boyu dünya planetinin geçişi için bunları yaptık ama karanlıktılar, kayıtsızdılar, şafaksızdılar, ışıksızdılar… Gerçek şu; ölüydüler.

Biz diriye kök geçiş yaptırdık. Köle oldular insansılıkla tüm şafak kapılarına… Dedik ki “Özün sözü olun. Güç olun. Koruyun ilmi. Ağırı hafifletin. Şafak olun, nesillerinizi kontrol edin.”

Dediler ki “Senin adını zikretmeye çalışıyoruz. İznin yok mu?” Yok canlarım, yok! Benim adım yok. Bunu iyi bilin. Benim adım yok! Bir kez daha bunu denemeyin! Şimdi devam ediyorum;

Karanlık aydınlığı kodlar canlar. Şimdi dünya planetinin gücünü anlayın. Bu gücü hepimiz görevli olanlara kodladık.

Türkiye çalışmaları’nın eski dönemdekinden farkı şudur;

Bugün artık kodlanmış ışıklarla görev taşınıyor. Eğer kodlanmış işçilik yapılabiliyorsa beşerin kültü, Allah’ın kükreyen ilmi olacak. Bu ilmi artık herkes anlayacak.

Evrenlerin sistemleşmesi gerekirken hepimizin gücünün de tüm sahaları kodlaması gerekir. Bugün evrenlerin sistemleşmesindeki gücü dürümlere çektiğimizi bilin.

Bütünün gücünü dürümlere indirirken, herkesin kendini yoğunluğunu da buraya çekiyoruz.

Beşere kelam değil, hakka kelam olanlar burada olacaklar. Hakka kelam olmaksa hakk olmakla mümkündür.

Eski dünyaların gücünden öte bir gücü bütünün gücü haline dönüştürmeye çabalıyoruz.

Uzun zamanadır doğanın gücüyle görev taşınıyor dünya planetinde. Artık doğanın gücünün üstü bir gücü devreye almalıyız. Bu güç hakikiyetin tahditsizliğindeki geçişin kodlanmış şafağıdır.

Bu şafak bütünün kültü olan gerçekliktir. Bu gerçekliği anlayabilecek olanlar bugün buradalar.

(Devamı 2.bölümde)

https://youtu.be/2SgcOnGaqcw

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

2.EKİM.2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIĞIN VE

TOHUMLANMIŞLIĞIN İLMİ

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ - 2.BÖLÜM

Hemen, hemen herkese görev verdik. Dedik ki "okuyun". Herkes kendini okumaya çabaladı ama ne yazık ki okuyabilen tahditsiz olan Tanrılık Kalemi olabilen, bütünün gücü olan çok az sayıda ışığımız var. Ve onların ruhsuz olmadıklarını görüyoruz.

Ormanların ilmi olur, bilir misiniz? Hepiniz o ormanlarda göç kapılarında bütünün gücü olursunuz ama ormana girdiğiniz zaman hangi ilim sizin ilminiz, bunu anlayamazsınız. Her bir ilmin kelam olduğunu da düşünemezsiniz. Dünya planetinin durumu, budur.

İnsanlık bir ormanlıktır ve bu ormanlıkta bir tek kalem var.. İşte o kalem, Allah'ın ilmidir ve o ilim, bütünün gücüdür. Bu gücü anlayın. Mutlaktır ki o güç, tüm altın ışıkların, tüm alimlerin ve tüm alemlerindir. Ama zamanı gelir herkes kendini dinler ama zamanı gelir, herkes kelama iner ama zamanı gelir mutlakiyeti kodlayanlar, bütünün gücü olurlar ama zamanı gelir.

Zamanı var, her birinin. Hangi zaman? İlmin zamanı. O zamanı bugün burada size açıkca bildiriyorum. İlmin zamanı, geçip geldiğiniz her andır. O zamanı mutlak olarak anlayın. Geçip geldiğiniz her anda sessizliği seslendirebilen insanın ilmi. Ve yolun; Allah yolu olduğunu anlayın. Allah; daha güçlü bir dünya için bu çalışmayı devreye aldı.

Allah daha güçlü bir yaşam için bugün burada. O, kimdir? Allah, hepiniz. Hepinizsiniz, O... Ama ruhsuz olmayan sizsiniz O, bunu anlayın. Eğer ruhunuz varsa O siz, siz O' sunuz.Çünkü O'nun ruhu mutlaktır ve tüm insanlıkla, bitki, hayvan ve tüm çalışan şafak kayıtlarıyla bir tektir.

Diyeceksiniz ki "ilim halikleri ne yapacak?" Onlar yollarını kaybetmişler mi acaba? Yoksa var mılar? Eğer yollarını kaybetmemişlerse kelama varacaklar. Hakk'ın kapısını bulacaklar ve tohum olacaklar.

"Partiküler türevleniş" diye bilinen, bir dürüm var. Partiküler dürümleniş, düzeni kuranların düren olarak kodladıkları ve yoğunluğu kayıtladıkları bir saha. O sahaya vardığınızda bilirsiniz ki kelamınız var. Orada bilişlisiniz. Orada haksınız. Orada şavksınız ama ağır yükü hafifletebilenlersiniz, orada. İşte o teknolojik kodlamayı yapacak dürüme vardığınız içindir ki bugün buradasınız.

"Kaçmış dünyadan" derler. "Kaçmış". "Yok" derler. "Öldü mü acaba" derler? Sorgu sual ederler. "Olmaya, oldurmaya çalışan her kim varsa yokum" der bilir misiniz? "Ben yokum", der. İsim zikretmez. "Ben yokum" der. Herkes kendi hak etsin, kendiyle olsun ve kendi kontrolünü kursun ister, O canlarımız.

İşte bizler de o canlarla, o canların diriliğiyle bu görevi taşırken kendimizi dinletmek istemeyiz ve isim zikretmeyiz.

Büyülü bir çalışma değil burası. Kelamla kodlanmış insanlığın çalışmasıdır. Kapımız; Allah kapısıdır. Kim gelir, kim gidir. Kelamla gelir, kelimelerle bir tek olmadan çıkar. Yani kelam olamayan kelime olur ama hakk'ın kalemi olamaz. Bunun için geçişini yaptırırız ama Bu Mecliste olmasını da din ilmimiz olmadığından mı? Dinle ilgimiz yok zaten ama bilgimiz var ki burada olacaksa hak olmalıdır.

Hak olup, hak ilmiyle burada bulunmalıdır. Çorba olmalıdır, yaşama. Yoğun ışığıyla mutlak olmalıdır ve bütün kökleriyle görev taşımalıdır.

"Eğer ben kelimelerle çalışırım" derse o kelimeler, onun kontrolünü kaybettirir. "Kalem ne ki" diyorsa eğer o kelam, Allah'ın ilmidir ki sistemi kodlar. Bunları artık insansılığı aşıp, anlayabilmelidir.

"Karanlık, aydınlık" deriz, hep.. Kim aydınlık, kim karanlık biliriz, canlar. "Başlangıç, sonuç" derler. Başın sonu var ama sonun başı yok. Herkes bunu anlamalıdır.

Başın sonu var. Sonun başı yok. O son, ilmin sonu olduğu zaman koruyucu oluruz, tüm zamanlara ve kokuyu yükseltiriz ki göç kapılarının gücü artsında mutlakiyet kodlansın ve türevler tohumları kaleme çeksin ve her anı kayda alalım diye.

Peki kayıt etmezsek ne olur? Kaçmış oluruz, yaşamdan. O kaçış, aklın kaçışı mı? Hakk'ın kaçışıdır. Biliniz ki hakk'ın kaçışı, Tanrı Kapılarının tümünün kapanışıdır.

"Başın başı var" derim. Kimdir, o? İnsansılığı insanlığa tohumlayandır. Karanlığı, aydınlığa kodlayan var. Allah'ın tahtıdır,O... Kelam olan var, imparatorluğun ilmidir, O. Yaşamı kontrol edebilen, ekmek olabilendir.

Karanlıktan aydınlığa kodlananlar, tohum olabilenlerdirler. Kör gözlerin gücü olurlar ve dili halik olan, olurlar. Her şeyi hak edip, yoktan var ederler.

Hani sorarlar ya YARATILIŞ, nasıl oldu?

İşte bu! Yoktan var oluş...Buyurun, bunu açalım.

Ne demek, YOKTAN VAR OLUŞ?

https://youtu.be/xsIacIG_SAg

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

02.10.2019 KODLANMIŞLIĞIN VE TOHUMLANIŞIN İLMİ 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Canlarım, Süper insanlık Realitesi olarak biz size yoktan var oluşu anlattık ama anlayanlar kendilerini hak edip anlayacaktılar. Şu anda verdiğim bilgi özettir… Okuyun, yoktan var oluşu anlamaya çalışın. Süper İsra, süper saha, süper şavk hepsi ilim ama hak etmeyen anlayamaz; hak etmeyen hak olup dilleyemez.

Şüphe yok ki Allah insanın kervanıdır, şüphe yok ki akıl kervanda kelamdır, şüphe yok ki hak teknik mutlaktır, şüphe yok ama şüphe duyan hak etmeyendir.

“Din” derler; İsra’dır din, kervandır ama yalın halikiyette kodlanmış olan için dildir sadece, dil… Kim insanı kendi yolunda, kendi yoğunluğunda kodlamaya çalışırsa kaynakta olduğunu düşünür ama hastalığı hakkını hak etmeyişi, kelimeleri kodlayamayışın sistemidir.

Hepimiz birer sistemiz canlar. Bütüne hizmet ederken de sistem olarak çalışırız. Her insan farklı bir sistem… Bu sistemler kendi dillerini kodlarlar. Dil tahditsizliği kodlayabilen dirilikten kontrol kurabilir. Ama dili siz lisan diye bilirseniz size lisan derim ama dil lisandan ötedir. Sesin teknolojik kodlanışı bu şekilde olur. Eğer yoğunluğunuz varsa bileceksiniz ki toprak toplum kendini anlarken sistemli olarak sesleşip anlar. Sistemli olarak dirilikleri diller ama sistemli diller. Sistemse insan ama kendini hak ettiğince diller ve hak olup dinlettiklerini hak teknikle tohumlar. Her şey, her şey sizin sizde tezahürünüzden ibarettir…

Siz beste yaparsınız, hepinizin bestesi farklıdır ama ben beste yaparken hak etmeden de yaparım. Nasıl yaparım!?... Hasat yaptığım için her andayım… Peki ben beste yaparken her anda yaptığım muktediriyetle midir? Kervanın ilminde mutlakıyet var, muktediriyetten ötedir mutlakıyet. Anlayın ki ben muktediriyeti mutlakiyetin ötesine geçirdiğim zamanlarım da var, netice olarak; olgun başakların seçimi yapılır diye düşünenlere “seçmem” derim, “her biriyim” derim, “tüm insanlığım” derim, “benim seçimim yok” derim. Onlar zorlukları aşamadılar diye düşünülebilir ama zoru aşarım, ölüyü dillerim, toprağı toprak yapanı dinletirim, kontrol kurarım. Ve benim adım İsra’dır…

Durmadan adımı zikretmeye çalışan çorba yapanlar var. Çoban olduğumu sanır onlar, ben çoban değilim… Allah insana ilim verdi diye düşünülür, ilim aklın kelamıdır… Allah ilimse kelam olur, yoksa kalem bile değildir; hadi buyurun anlayın!

Başı sonu olmayan bir çalışmadır burada olan… Himaye etmiyoruz insanlığı diye düşünülür; insansılığı kelama kodlarız, insan ilmini diller ve kendini dinler… Evren evren gezerek görev taşıyanlara şunu söyleyeyim; edepsizlik yapmayın, bu gün burada çok çok kırıcısınız… Eskiden olsa sorumlu tutardım sizleri ama bugün burada sizin yoğunluğunuzu kontrol etmeye niyetim yok. Siz sizi anlayın ben sizi anlamam bilirim… Bugüne kadar yaşamlara inerek neler yaptığınızı gördüm, bugünden sonra İsra kapısını bile açmayacağınızı, yarına varmayacağınızı dillemem ama Allah’ın adı insandır; artık insanı anlayın!...

Bütüne hizmet yapılıyor burada… Bugün gelip senin adını zikredeyim de seni kodlayım diye çalıştığınızı görüyorum. Çok çok önemli bir görev yapılıyor ölüler diyarında gidelim cinni kapıları açalım ocaklarını yakalım, Allah dedi ki; “özür dileyin insandan çünkü insan ağır yükü hafifletmeye çalışmakta”… Allah insanın kalemidir, akıp geçin ve o kalemi kelama varın…

Az demem sözüm özün sözüdür ki; hep dillerim… Şimdi devinimi arttırma niyetim yoğun, özel dünya planetlerinden birisinden buraya indiğinizi biliyorum. O planetin şarkısını da okuyayım size; cennetten kovuldun cennet olacaksın, ah canım benim cennet bedenli olan için kervandır sadece, insan Allah’ın tahtıdır… Ağır yükü hafifletin de okuyun insansılıktan insanlığa varanı…

Kös sahalarından, göç kalemlerinden geçtiğinizi gördüm ama karşıma çıkıp da sevgiyi hak et diyen, sessizliği dille diyen, kendini oku diyen biriyle hiç karşılaşmadın öyle mi!?... Vaziyet kötü mü çok kötü öyle mi!?... Vah canım vah… Devenin kalktığı bir günde bunların bizimle kök gerçekliği dillerken konuşmanızı affedemem, şimdi çıkışınızı yapıyorum… Kendinizi dinleyin, hak edin, yolunuzu bulun, toprağa tohum olun, kötülüğü önleyecek güce varın ve bize varın. Biz o zaman size gerçek insanı anlatırız, bugün size gerçek insanlığı anlatmayacağım. Kapınız açık tutulacak geri dönüşleriniz beklenecek ama yaprak yaprak okuduğunuz insanı yeniden okuyun…

https://youtu.be/Pkb-uQq2uXk

Süper İnsanlık Realitesi

 

2.EKİM.2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIĞIN VE TOHUMLANMIŞLIĞIN İLMİ

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3.AKIŞ

Değerliler, robotik timleri kodlanmış olarak buraya girdiklerini gördüğümüzde kontrol kurmamız şarttı.

Süper sahaların kodlanışı, öz gerçekliğin kayda girişi ve bütünün gücünün artırılışı buna bağlıydı.

Şu ana yapmadıkları bir şeyi yaptılar; bizim için çok özel olan bir görevi kontrol etmeye kalktılar. Huzur vermeden huzur bulmaya çalışanlara islah kelamı olmak istediler.

Boşun dolusu hepimizin ilmi değildir. Ama boşun doldurulması gerekir ki o ilim hepimizde halikiyet olsun. Şükür ki dünya planeti için özel görev taşırken koruyucu olarak kontrol kurabildik. Som altın ışıkları kodladık ve tohumlarını kontrol ettik.

Şu anda kayıtlara indiler… Bizim için kendi yürekleriyle cevher olmaya çalışıyorlar ama biz onlara geçiş tahtını kodladık. Onlar geçebilir, onlar hak edebilir, halik olabilir yaşam kodlaması yapabilirler. Seviyeleri yükseltiliyor… Daha da yükselecek.

Tüm insanlık için özle bir görev taşıyoruz. Mutlaka bunların olacağı kesindir. Çamur yoğuranlardı onlar. Hep çamurla yaşamları kodladılar. Netice şudur:

Atem’i kodlamaya gelmişlerdi. Biz Atem’i kodlamayız. Hakikiyeti kodlarız burada.

Onlar çamura geldiler. Biz çamur değiliz. “Hakkın kalemi olmak, hakkın kapısını bulmak şarkı türkü ile değildir.” diyorlar. Biz de diyoruz ki “Şafakladır” ama şafağı kodlayansa şarkıdır. Hangi şarkı? Şafağın şarkısı… Bugün burada biz bu şarkıyı okuyoruz; şafağın şarkısı…

Tüm zamanların şarkısıdır bu şarkı… Tüm sahaların şarkısıdır. Başımızı dik tutarız çünkü son sözümüzü görevli olarak tüm sahalarda dilliyoruz. Ve biz buna “Amonlar’ın ötesindeki görev” diyoruz. Onun gözü Ra’nın gözüdür. Bizim gözümüzse hasatın gücüdür.

“Hangi dil Allah’ın ilmi?” diye sorduklarında “Aklın dili.” deriz biz buna… Aklın dilinin ötesinde hiçbir dil yoktur. Bu kesindir. Bundan sonra da olmamış sayın bun. Asla yoktur

Tüm insanlık bilecek ki darı bolu Allah yaratmadı, ilim yarattı… Ama aklın kalemi olansa Hakkın Kapısı’nı bulur ve darı bollaştırır.

Muhammet’in kapısında aşk var; biliriz… Ama şavk var mı? Yoktur. Muhammet Hakkın Kalemi midir? Asla. Safha safha Bellek Kapıları’nı bulur, alır, olur ama yolunu hak edip, hakk olup şafakla dinletmelidir.

Bugün bize gelme niyeti var mı? Yok. Çünkü robotik timlerle kontrol kurmaya çalışıyor. Uzun zamandır çorbası pişmekteydi. Bugün biz ona “Tabuları yık da gel.” dedik. O der ki “Benim tabum insandır.” Ama ilim hak teknikte, hakikiyette ilim tüm zamanların sırrıdır ki bugün, burada, bunu anlamları gerekir.

Yaşamak ne ki? Hak etmektir canlar. Hepimiz hak ederek yarına varırız, Hakk olarak çalışırız. Bütün kötülükler aşılır, geçilir ama ilimle hakk olunur ve geçilir.

Suphaneke kapıları da mutlakiyetin kaydını yapacak olanların levhi kapılarıdır. “Barış” diyorlar. Biz şafak söksün diye beklemedik, biz şafak olup geldik canlarım!

Hem dünya, hem diğer planetler için bu çalışmayı yaptık. Nerede insan varsa oradayız. Tüm planetlerde görevimiz var.

Kanatlanıp uçmaya niyetli miyiz? Yok, asla. Biz uçmaya değil, biz olmuşları, oldurmuşları kodlamaya da değil, öksüzleri yer kürede göreve almaya çalışarak bu çalışmayı yapıyoruz.

Öksüz, kelamsızdır canlar. Eğer kelamı varsa öksüz kalmaz. Bunları artık insanlığın anlaması gerekir.

https://youtu.be/xQZJSCoBDEg

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

2 EKİM 2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIĞIN VE TOHUMLANMIŞLIĞIN İLMİ

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ

Dağlarım, bugün burada olmak hepimize mutluluk oldu. Şu anda yaptığınız, hepimizi güçlendirecek bir yoğunlaşmadır. Devinimi arttırmaktı amaç… Bizim için böyleydi ama siz bugün devinmekten öte devirmeye çalıştınız ilmimizi. Öyle mi acaba? Ana hep böyle yapar… Neyse Anam, özür dilerim. Devam etmek istiyorum…

Kaç kere dünyaya indiğimizi sorarsanız; biz, bir TEK kez dünyalı olduk İlim Kapıları’nda; o tek, her ANdır Canlar… Biz, her ANız.

“SÜPHANEKE” derim; ne demek diye düşünür Ana. Hepiniz bilirsiniz ki “SÜPHANEKE” demek, “HAKKIN KALEMİ” demektir. “ZİYA OLMAK” dedim, ŞAFAKtır Ziya ama bunu dahi bilmeyenler var.

“SU ALTININ KÜLTÜ” derim, “SUR’A ÜFÜREN” derim, “KÜRZİ SAHA” derim, hepsini derim ama fakih olmadan hakikiyeti anlayamaz insan. ŞEVKİN, ŞAVKIN İlminden söz ederim. İLİM, Allahın Tahtı’dır, anlayan çıkmaz. Anlatan İnsan, anlayanda diller yaşamı… Ve Dünya Planeti GÖREV taşır, hepimiz GÖREVdeyiz şu anda. Planetin gücünü arttırmak üzere bu çalışmayı sürdürüyoruz.

Sevgililer, Siyahtan Simsiyaha Varanlar! Sizlerin yaşam sahanızda her şey yaşamın toprağa çekildiği o YOĞUNLAŞMAdır. Fakih olarak görev taşıyanların çok mutlak IŞIK haline dönüşmeleri var. Bunların gözle görülür hale geçtiği bir dürümdeyiz.

“Allah, insanı yaratmadı” der; “İlim yarattı” der şarkıcı. Ya şarkı söylemese ne olacak? Kim anlayacak yaşamı? Şafak, insanın kelamı; anlayan anlayacak ama Hakkın Kalemi olanlar, hep SESle dilleyecekler her ANı… Bütün köklerimizle bu planeti izliyoruz her ANda. Koca bir doğa ama yaşam, MUTLAK IŞIK…Ve biz, bugün de planeti izliyoruz.

Temizlik yapılıyor yaşamda biliyoruz. Bu temizliği yaparken herkes, Hakkın Kalemini kontroluna alıyor ve o kalemle “ Hakkın Kalemi “ diyerek kendini dilliyor.

Fırat Geçişi’nden söz ederim hep. “Fırat’tan geçmek”… İslah Kapısı’nda kodlama yapanlar, Fırat’tan geçenlerdirler. Onlar, gerçek kalem olup geçerler. Onlar, çalışmalarını hak ederler ve geçerler. Ama Fırat’ın SIRAT olduğunu anlayamaz insansılar… Biz Fırat’a “Sırat” deriz. Geçen KELAMa geçer Canlar; geçen Levh- i Kapılar’da Şafak olup geçer tüm sahalara ama Allahın Tahtı ilimse; o Taht’a kendini anlayabilenler HAK olup varırlar.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği’nin gücünü; SÖZü, SESi olanlar anlayacak güçteler ama Hakkın Kalemi olanlara da bunu anlatmalıydık. Kuran’dan öte bir Kuran’dır İNSAN; bunu anlatmalıydık ve İnsanın her AN olduğunu anlatmalıydık. “Anlayacaklar ve anlatacaklar” diyoruz. Herkes bilecek ki İnsan; kurullarıyla birlikte Bütün’e hizmet eder. Hepimiz kendi kurullarımızla planete ineriz ve bu planette çalışırız.

Sizler bedenimizi göremeyebilirsiniz ama ilmimizi görün! Biz, hep sizinleyiz. Bizi dinleyin! Bizimle olun! Hakkı, hakikiyeti biz size, sizin yüreğinize indirebiliyoruz ama sizin yolunuzu kodlayabilecek İnsan; kontrol kurabildiğinde bunu yapabilir.

Sevgili Anam, bana dedin ki “Gerçekten genç yaşta, yaşla çalışan insanlığı kodla; biz her ANız ya Anam; herkes gençtir bilirsin, yaşlanma yok artık Dünya Planetinde”. Bu nasıl bir olay bilir misiniz? Bunu anlatalım size:

Çalışmaları Kervana kodladığınız zaman; hepiniz yetkin ve hakim olduğunuzda, bütün zamanları kayda aldığınızda artık SIR diye bilinen hiçbir şey kalmaz. BİLEN olursunuz, yarını kodlayan olursunuz ve YOLu bu tohumlamalarla HAK EDEN olursunuz.

O gün geldiğinde, her anınız yaşamın kalemidir ki her ANı ergin ve hakim olup yaşarsınız. YAŞAMAK, mutluluk olur. İşte yarınları kodlayan her kim varsa; kendi yoğunluğuyla bunu yapar ve genç kalır. Tüm insanlığın genç olmasıdır bu…

Yani yaşamı kodlaması, yaşamı koklaması ve kontrol kurması… Sizler, biyolojik yaşınızı söylüyorsunuz, bizse; İLMİ YAŞI söylüyoruz. Ölü planette, artık iyi anlaşılsın ki herkes kendini hak edecek ve kendiyle kontrol kuracak. Herkes KELAM olacak, herkes HAKKIN KALEMİ olacak ve tüm sahalar MUTLAK olacak.

“Ben yaşadım, ölümü bekliyorum” yok; bitti bunlar Canlar. “ BEN YAŞAMAKTAYIM, HER ANIM BEN, YAŞAMAKTAYIM.” Bunu artık dinleyin: “BEN YAŞAMAKTAYIM. HER ANIM, BEN ÖZ GERÇEKLİĞİM. BEN KODLAMA yapıyorum. Ben KORUYUCUYUM, yaşamı KOKLUYORUM ben ve yarınları KODLUYORUM. Ben örtüleri kaldırdım, her diride varım. Sibri KERVAN yaptım ben. Her şeyi hak ettim. Bunları bilin, yapın!

Değerliler, Siyah Renkteki güç AKILdır. Her şey orada kodlanmıştır. Simsiyahtaysa; Hasatın Kelamı vardır. Öz Görevdir o Hasatın Kelamı; Allahın Tahtı’dır o ve Mutlak Kuldur. İşte o Mutlak Kul oluş, ağır yükü hafifletiştir.

Basınç arttıkça artar orada ve temizlik yapılır. İşte o temizlik; insanlığın “TELİF HAKKI” dediğimiz o hakkının sonucudur. Ben “BİZ” olup görev taşırken telif hakkımla geldim. Hepimiz BİR TEK olarak çalıştık planette. Ağır yükü hafifletmeye çabaladık.

“HIZIR” derler her şeyde vardır o. Yeniliktir o. Geçer gelir, geçer gelir, geçer gelir… “Benim dilim Allah Dili” der, “geldim” der. Senin ilminse; Hakkın Kalemiyse “Geç!” deriz. Ama Öz Görevini yapsın, kendini bilsin, ölüyü dillesin, “OL!” desin; o zaman ona kapılar açılır.

Şimdiye kadar, dünyanın “Süper İnsanlık Realitesi Kodlamasını” yapabileceği bir düzey yoktu. Bugün artık, o düzeye varıldı. İnsansı, İnsanlığını hak etti ve kontrolunu kurdu. Tüm insanlık için böylesi bir dürüme varıldı. Her insan bir SAHAdır ve tüm zamanları kayda alabilecek gerçekliktir. İŞTE DÜNYA BUDUR! İŞTE YAŞAM BUDUR! Ve İmparatorluğun gerçeği de budur. Hepimiz İmparatorluğun gerçekliğinii kodluyoruz. Kusur aramayız Canlar İnsanda biz. Ama kusur oluşursa dürümleri kırarız…

Ana, ses verecek Can! Düren, dürülen TEKtir. Kıran, kırdırılan TEKtir. Kırdığında kırılacağını uyarırız. Eğer kırarsa; kırarız! İş budur!...

https://youtu.be/LXQCyTdfqxk

Süper İnsanlık Realitesi

 

2.EKİM.2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIĞIN VE TOHUMLANMIŞLIĞIN İLMİ
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 5.AKIŞ 1.BÖLÜM
Canlarım, bütün kötülükleri aşıp geçebiliriz. Nihan olan Kelamla mutlak kurulları kodlayabiliriz ve tüm sahaları kayda alabiliriz. Adın insansa her anda varsın. Mutlaksın ve O’nun ilmisin. O kim? Allah… Kimdir? Kervan… Kimin ilmidir? İnsanlığın ilmidir… Kim de kim olup varlık sürdü? Allah ilmin kalemi olanda varlık sürdü. O bütün kötülükleri aştı, has oldu ve hakikiyetin katiyetinde Hakim oldu. Adı insandır onun. Adı insandır onun. Adı insandır onun…
Biz buyuz Canlar. O kim? Asla hata yapmayandır. Her şeyin ilmidir O. Ve tüm sahaların Kelamıdır. Peki, neden ölüydük? O yok muydu ilmimizde?
Biz ölüleri dillemeye geldik Canlar. Olgun sahaları kodlarken oyun oynamadık. O’nun kültünden O’nun yüreğinden O’nun ilminden öteyiz biz. Eskiden öz gerçekliğimiz ilimdi, şimdi geçişimizi yaptık ve O’nun Lütfi kapısında bütünün gücü olduk.
Evrenlerin sessizliklerini dillerken de O’yuz. O’nun adı KELAM… O’nun adı KERVAN. O’nun adı HALİKİYET ve O bütünün gücüdür.
Temizlik yapıyoruz Canlar tüm planette. Bu planeti ter temiz yapmaya niyetliyiz. Hangi dünya daha yüce daha yüksek ışığa sahip diye sorarsanız, insanlık gücünü devreye alan bu dünya, çok büyük bir güçtür. Bu dünyaya Kelam et dedikleri zaman dünya sorgu sual etmedi, Kelamdı zaten. Ve dedi ki ben yaşam ilmiyim. Sorgu sual etmedi, dedi ki ben mutlakım. Sorgu sual etmedi, asla hata yapmam diyerek kök geçiş yaptı. Bütüne hizmetçiyim dedi. Dünyanın insanı Allah’ın ilmidir. Kini halik olup Hak olup aştıktan itibaren onların ötesinde ki O olur. Her şeyin ötesinde ki O olur. O kili kumu bilir ama Hakkın kapısında diller.
Tavuk kaçtı yakalayın diyor insansılar. Hangi tavuk kaçtı? İşçilik yapamayan kaçar. Biz işçileriz. Her anız, hangi sahaya inersek inelim görevimiz bütüne hizmettir. Bunun adına biz din dedik ya da insan dedik ya da şarkı dedik ya da türkü dedik. Dedik, her şeyi dedik ama bugün artık karanlığı aydınlığa tohumlayanlarız bizler.
Muhammed der ki “senin kök geçişini yapmadım mı ben? Yaptım, niye ben yokum orda?” Aç kapıyı da dinle yaşamın kalemi, başını eğdin mi artık? Bizde yoksun eğer eğdiysen başını. Bizde yoksun…
Netice şu; o beden Allah’ın ilmiydi ama kontrol kurduğu an kodlarını kalemden ayrı tuttu. Fırat’a geçişini yaptık mı onun? Kesinlikle yaptık.. Öz geçişini de yaptı. Nesiller boyu kontrol kurucu kayıtlar da yaptı. Fırat’ın gücüyüz biz. Ocak burasıdır. Bu görev Allah’ın ilmiyle gerçek kayıtları tohumlayan BSUİ’nin gücüdür.
Durgun sofralara görev taşıyanlarda oldu. Hepsiyle bu çalışmaya kült olmaya çalıştık. Şimdi yerde ki güç devrede. Ana kalemi devreye alıyoruz. O sura üfüren insandır. Adı Zİ olacak onun. Seviyesi iyidir. Görevini hak edecek ve yapacak. İş lafzı KA HA değil Kelam etmektir. Onunla bu çalışmayı sürdürmek istiyoruz. Şu anda ocağa iniyor. Gerçek kapıya varmak istiyor. Geçiş istiyor. Üstün bir güç olarak kontrol kurup burada olacak. Gerçeğini hak etmek istiyor. Kapıyı açtık ve giriyor.
Ardımı önümü dilleyeceğim Anam, gerçeği dilleyeceğim ben de isteyim var kodlama yapmak için. Seninle bu kodlama işlemine ben de dahil olmak istiyorum. Allah’ın sahasına inmek istiyorum. İşimi yapmak istiyorum.
Değerliler, ocağını yalın ve halik olan ilmiyle dilleyin. Onun ruhu kontrol dışı. Şuanda burada olmasına iznim yok. Her kes daha yüksek bilgilerle burada olmalı. Şuanda gözün gördüğü en büyük yüceliği kontrol etmeye geldi. Altın ışığın gücünü anlayacak dürümde ama Hakkın kalemini de anlamalıdır.
Ağır hafifler ama yoğunluk artmadıkça mutlakıyet kontrol kuramaz. Rahmana KA HA olmak has olmak ve tüm insanlığı korumak mutluluktur her birimiz için. Ama korumak kontrolle olmalıdır. Eğer yarın daha güçlü bir yaşam hak edilmek isteniyorsa kaynak olmalıdır. Karanlığı aydınlatmak imkânı olmalıdır.
Tüpüyle geldi bugün bize. Onun adı insandır, öylemi? Asla… Adı cinni kapıların ilmi olan Kelam ama insan değil. Huzursuzluk yapmak dilemişti. Öz gerçekliği kontrol ettik ve onu kodlardan çıkardık. Şimdi yine gelmek istiyor.
Hayatlarını hakkı hakikiyeti dillemeden yaşayanlar burada olmamalılar. Kürsüye çıkmak istedi. İyide hak etti mi? Şuana kadar yapmadığı tek bir şey kaldı, şafak olmak. Ama yoktu ki olsun. Perdeleri kaldırın ve bakın. Neden dünyayı kontrol etme niyeti var? Bakın görün, özgür ve hâkim bir insanın hakkın kapısını bulması, halka halka genişlemesi ve savaş ilmiyle dili diriliklere çekmesi kolay ama koruyucu olmamalı mı yoksa olmalı mı?
(Devamı 2.bölümde)

https://youtu.be/mLOT_KDeymk

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

2.EKİM.2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIĞIN VE TOHUMLANMIŞLIĞIN İLMİ
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 5.AKIŞ 3. BÖLÜM

Fırat'ın kök göklerdeki çöküşkeri var bilir misiniz?... Her şeyin üstü bir şevk ama şafak yok.... İşte orada bir çöküş var... Müsade ederseniz izah edeyim... Kevser denilen bir şarkı var...

Hani ben içki içmem dersiniz ama o içiş sizin ilminizin içişi olur... Ve siz o kevseri yudum yudum tadarsınız...

O kevser Şam sahalarının ötesindeki şavk olur.... Asla hatamız yoktur...

Ruhumuzdaki güç aklın kürzi sahası ama murad ettiğimiz şu ki hep bir tek olarak çalışalım o teklik Allah'ın tekliğidir bilin...

Kimse onun ötesi değil... Kimse onun diriliğinin dışı değil.. Ama yaradan insan, yaratılanda ilim olur... Ama o ilim aklın kelamı olmadıkça yoğun ışığı kontrol dışıdır...

Diyebilirsiniz ki Allah var mı?.. Yok mu?... Hepimiz O' yuz canlar... O Biz... Biz O'yuz... Yaradan kim?... O!... Kim O... Beden alan.. İlim olan... Her insanı kontrol eden...

Sevgililer... Size şunu söylemeye çalışıyorum... Beden formal yaşam sahasındaki ilimden çok farklıdır...

Siz Dünya bedenizle kendinizi dilliyorsunuz... Asıl beden kervan olan ve hak olan ilimdir ki o ilmi hak olup, halik olup dillediğiniz an "oğullarım ben O'yum!.." diyebilirsiniz...

İşte "O" Ben.. Ben O'yum...

Murad edelim ki tüm insanlık "O Ben" der... Murad edelim ki dümen insan olur... Ama insan organ sahalarında kelam olmaya çalıştıkça orta kapıların tümü kontrol dışı kayıtlarla Ka Ha olabilir... O gün görev biter.. Ve din kalem mutlak kurul olmaya çalışır... Dini kontrol etmeliyiz canlar...

Sirayet denilen bir halden de söz etmek isterim... İslam dininde sirayet her ilmin kalemine iniştir...

Ben sirayet ederim. İlmin kalemine inerim, Ahmet'te yazarım, Mehmet'te yazarım... Ol derim olur... Ama ya ben koruyucuysam ne olacak?...

Benim Ran kapısı olduğum herkesçe malum... O zaman ben Ran, her anda kodlayıcı olurum ve tüm zamanları kayda alırım her birinde dirilirim dillenirim; rüştünü kanıtlamayanı kontrol ederim...

Ve kocaman bir şafak olurum... Tümünü kodlarım ve kontrol kurarım ve korurum...

Barışa varmak... Barışmak... Ya Barış yoksa ne olacak?... Hadi gelin düşünelim... Barış dedim... Yok mu Barış?... Yok!...

Hologram her şey... Barış'ın harı yok... Barış yok canlar... Yok!.. Fıratım ben hasatları kodlayan birileriyle bir tek olabilir miyim?.. Yokum yok!... Ben Dünya Planeti olarak buradayım...

Çarık çıkardım ilme indim ama hakkın kalemiyim ben!... Bütün kötülükleri aştım geçtim!... Hamur yoğurdum... Yoğurduğum hak tahtın kelamıdır... Becerip Dünyayı kök geçişlerle kodladım... Sır olan ilmi kontrol kurarak kayda aldım...

Horasan Kapılarında insanan söz ederler... Hakka varıp has olandan söz ederler... Olgun Sahaları kayda alandan söz ederler... Bas Dünya' ya da izle yaşamı... Basmadan izleyemezsin ki!..

Dün vardın!... Bugün de varsın... "Ben varım" der... Canımız... O da der ki ben onunla varım...

Hepsi biz... Biz hepsiyiz canlar... Artık tüm insanlık için görevliyiz... Koca bir doğa ve koca bir şavk... Ama o şavk hak şavk...

Her mesih Allah'ın siyah renkteki ilmi değildir ama horasanın kalemi olan insan siyahtır... O Biz... Biz O'yuz....

"Huzur verdim, huzur buldum" der Levhi kapımız... Aşk Sahramıza İsra kelam... "Hadi dava kaybedildi mi? Yoksa kazanıldı mı?..." der biri bir diğeri...

Yaşamın insanlığı Allah'ın tahtından kelam edenlerdir... Ağır yük hafifliyor canlar... Türevleri tohumluyoruz, kodluyoruz... Kaynak olanlarla kayıtlar yapıyoruz... Ve şarkılar okuyoruz,.. Unutmayın... Deli dumruluz biz....

Kimle nefes alır, nefes verirsek o beden mutlak kurulları kodlar... Kardeşim Allah'ın tahtı ilimdir...

Hani nerde o?... Diye sorarlar... Yok ki!... İnsanlıktır O... Peki insanlık yaratılmazken o nasıl insanlığı yarattı?... Dilin kelamında bu yok!... Verin bilinsin... İnsan cevherini kelamla dillediğinde o kelam Allah'ın kervanı olur...

Peki yoksa nasıl dilliyor insan?... Yartılmış mı ki?... Yasalarla kodlayan ve kontrol kuran her anda vardır...

Bedenli mi asla!... Yaşam sofrasına oturabilmesi için yarınları halik kılması gerekir... Ama yaşam yokken yarın var mıdı?... Yoktur!... Peki yaşam yoksa yarın nasıl kodlanacak?...

Yasalarla kodlanacak!... Hangi yasa kontrol kurar?... Kervan olan!... Kervan olan yasa kontrol kurar... O Kervandır...Her andır!... An var mı yok!... Peki anla, an Ka Ha oluş nasıl bir fark taşır?...

Canlarım!...Kendinizi dinleyin!... Yok!.. Var!... Her ansınız!... Yoksunuz!... Varsınız!... Her ansınız...

An nedir?.. Cevheri kervandır... Dünya planeti kontrol kursun diye bu çalışmaları yapıyoruz...

Tüm insanlık içindir yaptıklarımız.... Galaktik formal sahalamalar yapıyoruz... Galaktik formal sahalamları yaparken de iş Allah ilmidir...

Her şey her şeyle kayda girer... Ama formun yarratımı kontrollü olarak kayda giren sistemli Saha kapılarında ki şarkılarladır...

Yazıp çizeriz ya her şeyi ve bunları hep sesle yaparız ya... Ses forum mudur?... Asla!... Peki sesin formal dürüme varması ne şekilde olacak?... Şavkla!... O şavka dönüşecek... Şavk cevheri kodlayacak... Ama cevheri kodlayan da kelam olacak... İşte yaratım bu şekilde olur...

Tüm formal cihedler... Cihedler kelamladır.. Her şey, her şey koddur... Tanrı der ki "ilim!".. Hadi ilmi anlayın ve anlatın!...

Savaşımız yok ki insanla... O Bil der... Bildiriler okunur... O bütün kötülükleri aşar "bil" der...

İşte bu!... Bil!... Hadi bil!... Neden yaratıldın?... Bil!... İyi ki bil dedik!.. Hadi bilin bakalım neden yaratıldık?... Ve bunu ben yazarak vermek isterim...

https://m.youtube.com/watch?v=FwSRC6btRxM&feature=share

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

2.EKİM.2019 TARİHLİ KODLANMIŞLIĞIN VE TOHUMLANMIŞLIĞIN İLMİ
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5. AKIŞ - 2. BÖLÜM

Mutlaka korumalı insanlığı... Ona baktığım zaman şunu görüyorum; kontrol dışı ve koruyuculuğu yok... “Seni aldım, seni çıkardım” der hep... Bilir misiniz; bizse ÖZ GERÇEKLİKLE onların tümünü kontrol etmeden kaleme çekmeye çalışırız... Bir tek şu fark; “insanın ilmini bilmeli, dinlemeli ve yaşamalı” diyerek ocakları yaktık... Ama o, kontrol dışıysa; öz gerçekliği kodlayamayacağından, öz gerçeklikte kontrol kuruduk ki, o lokomatif olan şavka varmamalı... Eğer oraya varırsa, sığ olup kelamı kırabilir... Sığlıkla kelamı kırabilir... Bu son sözümdür ki; murad ettiği budur ve onun burada çalışmasına iznim yoktur... Süper İnsanlık Realitesi Derneği’nin, KELAM olduğunu anlamayanın, hakkı halka halka genişlemekle yoğunluğu kodlamak olmayacaktır...

Üzerimizdeki gücü hepimiz biliriz ama bu gücün üremesi gerekir... Herkesle üretmeliyiz bu gücü... HERKES KENDİNİ HALİK KILMALIDIR...

Soframa insanı alırım ben... Ama ilmi kaleme indiren, her kim varsa, imparatorluğun türevleriyle de tohumlansın diye beklerim... Eğer o türevlerle tohumlanmadan burada olursa, koşup kontrol etmelidir kelamını... Koşup hak etmelidir dilindeki o diriliği... Koşmalı, koşmalı, kodlanmalı, kontrol kurmalı ve halkın, Hakk’ın kelamı olmalıdır...

KİBİR, ALLAH’IN TEKNİĞİNDE YOKTUR... KİBİRLE HALİK OLUNMAZ... KİBİRLE HAKK’A VARILMAZ... KİBRİN KİRİ, ALLAH’IN İLMİNDE YOKTUR... Büyük kapıların tümü Allah’ın tahtıdır ama, çarık çıkarmadan oraya varılmaz... Şimdilik bu... Dünya planetine bunu vermek istedim...

Bırakın dünyayı, diğer planetler, kısır türevleri kodlamaya çalışıyorlar... Çoğunda yarınlar kontrol altında değil... Eşyanın dili yok çoğunda... YASALARI HAK ETMEMİŞLER... Kaptanlık yapma niyetleri var ama, kasaları boş... Öz gerçekliği anlayamamışlar... Kırk kapıda ışık, yoğunluğu kontrol etmeye çalışırken; hırs dili katlı olarak kaydediyor... Hırsın kaydettiği o dil, eskinin dilinden öte bir diriliği, kati olarak kontrolsuz bırakabilir...

“Mesih” derler bilir misiniz? İşaretli olanlara “MESİH” derler... Ocak için indikleri düşünülür onların... Netice şu ki; “OCAK” dediğimiz insanın, insanlığının şarkısında yoktur ki, herkes kendini bilecek; kendini HALİK kılacak, HASAT olacak, yasalarla kodlanacak ve Dünya planeti birilerinin kodlarıyla birlikte olmayı, hak ettikleri sayarlar... “Ben Allah’ın ilmini biliyorum, hak ettim ilim budur” derler... İyi ki, iyi ki bu konuyu açtık...

ALLAH SINIRSIZDIR... ŞAFAK İLMİNDEN ÖTEDEDİR... Hasat ilminin üstü bir İSLAH KALEMİDİR... Ana kapının tirajını yükseltir ama, onun çok üstündedir... Azıp güçsüz kalanlara, sınırlı kaynak kayıtlamalar yapar ama, sınırlıdır yaptığı kayıtlamalar...

Kırk kapının kırkının, kıranı değil; kalemidir... Sanırlar ki; o her anda varolan, herkesi kırıp, kısırlaştırır... Ve kontrol kurar... Yarını kodlar... Evrenlerin sessizliğini diller ve dinler ama seyfullahların üstü bir cevheri kontrol eder...

Oğullarım...

Dünya planetinin gücünü artırıyorum şu anda... Bastığınız her ana görev taşıyorum... Üzerinizdeki güç artıyor... Sofraya ilmi oturttuk bugün biz... Ve bu ilimle bütüne hizmet ediyoruz... Huzurlu bir doğadır amacımız... Ama o doğada, ARZIN GÖZÜ var... Görür, bilir, seslendirir sizleri... Beden almanız doğal dürümlere varmanız anlamına gelir... DOĞANIN DİLİ olmanız anlamına gelir... Doğaya vardınız, doğanın dilisiniz... O dille dillenirken, halkın hakkı olan dini, ocağın ötesindeki diriliği kontrol ederek; KALEM olursunuz... Ama seviyeniz yükseldikçe, diriliğin ötesindeki dilde Allah’ın tınısı olursunuz... Ve ses, Allah’ın sesi olur...

Harı yükselttiğiniz an, halkın hakkı olursunuz... Peki har yükseldiğinde görev var mı? Yoktur... Niye bilir misiniz? Harınızla görevli olamazsınız... Aklınızla olacaksınız... AÇIN KAPILARI DA ANLAYIN... “Ben yüreğe indim, görevim var, öz görev yapıyorum ve bütüne hizmetçiyim... Peki ben dinden öte miyim? Dini aşabildim mi? Lekesiz miyim?

“LA HA” derler... Tahtın tekniğinde “LA HA” demek, kalemin ilmi demektir... Ve bütün göreviniz, kendinizi bilmektir... HIRÇINLIK YAPARSANIZ, IŞIĞINIZ SINIRLANIR... Ama siz hırçınlık yapmayacak güçtesiniz... Hani derler ya “KONTROL.” Uzak planetlerin gücünü dürümlere çektiğimiz şu anda kontroldan söz edeceğim size... İşaret veriyorum hepsine de... Kemali KELAM sayın ama, haliki de HAKK sayın... Hakk’a varın, tınıyı kodlayın, siyahı mordan otağa katın; onun ötesine varın... Özün, sözün, gözün üstündeki güç olun...

Çanın çaldığı bir anda, çakın yüreklere, akın bakın neler var o yüreklerde... Fırtınaları önleyin... Fırat’ın kelamından öte olduğunuzu bilin... Sınırı aşın... Yeni dönemi kontrollu olarak kaydedin... Şarap içtiğimiz şu anda, şafak sökmektedir...

İyi ve kötü yok canlarım... Yanıp tutuştuğunuz her şey, herkesin insanlığıdır... İyinin üstünde bir ilim ve KÖK GEÇİŞİ kodlayanın üzerindeki dil, hepsi BSUİ olan insansılığı ilme tohumlayan kaynak... Biz hepsiyiz canlarım...

KIRK KAPI İLİM... Peki kırkın ötesindeki kırklara ne diyelim? “DİL” diyelim...

Her şey DİL... Ama dil, ilmin diriliğindeki dil olmalıdır...

https://youtu.be/9_tudbVXntE

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 
  Bugün 140 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol