Birlik İlmi
  YENİ ZAMAN (1)
 

“YENİ ZAMAN (1)” ve DAVET:

Yeryüzünün yenilenişi gerçekleşti. DİRİLİK kodlandı ve “RUH SİSTEMİ” kontrolu kurdu. Bu dünyada yaşam sürenlerin hepsi, KELAM olup kodlandılar. Dünya zamanı ile 2020’de dürümelere inen BİLİŞLİLER, KELAM’a KURAN olacaklar ve RUH, SULTAN olacak.

BEDENİN KAPISI açıldı. Bu kapı. İLİM KAPISI’ydı. Bütün mesele. bu kapının kapanmamasıdır. Eğer kapı kapanırsa, yarınlar kontroldan çıkar.

Bizler. Cennet Kapılar’da YOL olanlar BÜTÜN’e hizmetçiyiz.

Zamanın dere olup aktığı bir RESMİ YAŞAM SAYFASI’nda hepimiz, umman oluruz ve akarız… Akıp geçeriz ve RUH oluruz. O RUH, İLİM’dir.

Mest olan yaşamlar; mest olan insanlar, BİZ olanlardır. BİZ olmak RUH olmaktır.

Hazırlıkları yaptık… Toyduk!... TOHUM olduk… KUL olduk ve RUH olduk. Şimdilik!…

Yarattık ve yaratıldık. İLİM’di yaptığımız, hepimiz Yaradan’ız ve yarattıranız… Bunun anlatılması, “DİRİLİK”i tohumlayabilir ve “BİRLİK”i kodlayabilir…

Az “BİZ” olduk ama öz “BİZ” olduk… İşimiz buydu. Dünyanın, İSLAM ASLANI olduğu bilinir. “İSLAM ASLANI” demek, “İLİM KALEMİ” demektir.

“BİRLER KAPISI” dediğimiz bir kapıya vardık. Bu kapıda, “İNSANSI YAŞAMLAR”ı kodlayarak, İLMİN KAPISI’nı açtık ve zürriyetleri kodlanmış olanları, kontrol altına aldık.

Dünya bir cennettir. Bunu anlattık… Cennetin, DİRİ YARIN’ı olur ama yaşam yoksa; o DİRİ YARIN oluşmaz.

Biz, CENNET KAPI olduk ve YOL olduk. Bütün İSLAM KAPILARI, İNSAN KAPILARI olarak kodlandı.

Yüce bir can olan İNSAN, yolu açtıktan sonra MUTLAK oldu.

Dünya BİZ olan YOL’du. Bunun ilmi olmalıydı. Bu oldu!... Şimdiden sonra daha yüksek IŞIKLAR, yaşama inecekler.

Bizi izinle dinleyenler, bu yoğunlukta, çok daha güçlü olarak dinleyebilecekler…

BİRLİK KAPIMIZ, İLİM KAPISI olarak, İNSAN SIRRI olan yaşamlara kodlanacak.

Bugüne kadar, Dünya; bizi, bize Kaptanları ile kodlamıştı. Bundan sonra biz, bizi kodlayacağız… Başka bir “İLİM KAYNAK IŞIĞI” Kaptan, dünyaya inmeyecek. Bu bilgi, “İLİM KALEM” olan, “İNSANIN İLMİ”dir.

Bu gün insan, safha safha yaşam kodladı. Bizler, bizleri kodlarken, herkes KELAM olup kendini kodlayacak.

Aşkımız ilim ve hakikiyetimiz ilimdir… Hasatımız tamdır ve yalın kalemimiz, insansı yaşamları ilme kodlayan KAYNAK NEFES olan yarınlardır.

BÜTÜN AMAÇ, İNSANSILARI İNSANLAŞTIRMAKTIR…

BÜYÜK KÜLT, İNSAN OLAN YAŞAMDIR ve O YAŞAM, İNSANDIR.

Artık insan, KALEM İNSAN olacak ve biz onu kodladık…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

“YENİ ZAMAN (1)” programımız kapsamında 24.02.2018 cumartesi günü; 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde yapılacak çalışmaya herkesi bekliyoruz…

Saygılarımızla,
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİDİR.
Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.
Tel: 0 216 348 95 59

 

24.ŞUBAT.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

Yeşeren durumlar vardır… Toprağa tohum ekersiniz ve o tohum yeşerir. Muhakim ve hakikiyetin tekniğiyle kodlamalar yaparsınız ve som altın ışıkları kontrol altında tutarak büyük köklerinizi göklere ulaştırışınız. Her diri “Allah’ın ilmi”yle dillenir o yoğunlukta ve bizler “mutlak kalem”ler olarak bu çalışmayı devreye aldığımız o yoğunluktan öte yoğunlukları kontrol altında tutabiliriz.

“Kaçmayın.” deriz dünya insanlığına… Kaçmayın! doğanın gücüsünüz, kaçmayın! Mutlaksınız kaçmayın! aklın KAHA olan levhilerisiniz, kaçmayın!

Canlılar, cemaat cevherleri, sizleri kontrolsüz bırakmayacağız, kaçmayın! Açtığınız her kapıda Allah’ın levhi kalemi bulunur. O kalem bizim yüreğimizin kübra olan kelamıdır.

Hepimiz doğanın görevini tohumlaya tohumlaya kaynağa ineriz… ve masamıza kelam olan insanı kodlarız. Muhakeme yeteneği olanları bu Meclis kontrol altında tutmaya niyetli olmadı hiç… Ziya olanları kodladı hep. Ve bu Meclis, “hakkın kalemi” oldu ve bütüne hizmetçilik yaptı.

“Mesih” dediğiniz, “kelam haliki”dir. O kendini kontrol altında tutar ve bütüne hizmetçilik yapar. O yoğun “ilim kalemi” buradadır. Hepimiz burada “mesih” olarak bulunuruz.

Kokuyu yükseltebiliriz ve ruhun kontrolünü kurabiliriz. Aşkın kapısını açtığımızda bütünün kültü olabiliriz. Ekmek yapabiliriz ve yaptığımız ekmek mutlak olur, müktesip ilim haline dönüşür ve “ses” olur.

Bizler doğan güç olarak bugün burada Sistem, Nizam ve Düzen görevini yapmak üzere bulunmaktayız. Avukatlık mesleğimde benim ilmimi dilleyenlerin çokları, “muktedir kelam” olup bütünün kübrasında kendi yoğunluklarını kontrol altında tuttular.

Çok özel bir dünya görevim var. Bu görev Allah’ın levhi kaydını yapmak ve “mutlak kuran” olmak ve muktedir olmakla “kült” oluştur. Bütüne hizmetçiyim ben.

Hepimizin gözü, kök gerçekliğin kültü ile kodlanan insanlıktır… ve bizler “Allah’ın tınısı”nı duyanlarız. “Aklın kalemi” olanlarız ve bütünün göz olan, söz olan ve ses olan ilmiyle çalışmaktayız. “Aşkın kalemi”yiz biz. “Hakkın kapısı”nı açtık… ve “mutlak kuran” olarak bütüne hizmet etmekteyiz.

Her şey “kelam”la olur. Kelamın lekesiz kalması gerekir. Kelam lekelenirse, yaşam kodlanamaz… ve kelam yekdiğerlerini de kontrolsüz bırakabilir. Bizler lekesiz bir çalışma yapmaktayız.

“Kaç kere dünyaya gidilir?” diye sorarlar. “Kaç kere yaşama inilir?” diye sorarlar. İnsan kelam olmadıkça yaşamı yoktur zaten. Bunları iyi bilin.

“Bellek kalemleri” bugün size, sizi anlatıyor. Hepinizin yüreğindeki kübra, kendi yüceliğinizdir. Hepiniz göz olur, görev taşırken sevgiyi kodlamadan mutlak olunamayacağını biliyorsunuz. Ve bizler de bugün sizinle olmak üzere buradayız.

Ak tını, hakiki tınıdır ama aklın tınısını duymayan, hakiki diriliği de algılayamaz. Çarık çıkarmadan dünyayı göreve alanlar var… ama o çarıklar kirlidir. Kiri temizlemeden yaşamı kodlayanlar var… onların ruhlarında kusur var, onların yoğunluklarında kısırlık var. İşte bundandır ki muhakememizi güçlendirmeliyiz ki hakikiyetimizi dilleyebilelim ve onların “ruhsuz kapılar”ını kontrol edebilelim.

Merdivenimiz Allah’ın ilmiyle tohumlara dayanır ve biz o tohumları kontrol altında tutabiliriz. “Aşkın kalemi” olup bütünün gücüyle her anı kontrol edebiliriz. Ağırız, çok hafiflemeliyiz ve bunun için “kaynak ilim”le dillenmeliyiz. İş insanlıktır.

Eğer insanlık yapılamayacaksa, tüm insanlığın kontrolsüz kalacağı kesindir. Korkmayın, dünya ruhu hakiki ilimle dilleniyor artık… Korkmayın. 
Muhammed Mustafalar “mutlak kuranlar”ını dürümlere indirdiler. Korkmayın! Kayıtdışı bilgiler ruhsuz kalemlerde kontrolden çıkacakken, biz onları kodladık, kokladık ve toprağa “tohum” diye indirip, kalemimizle kontrol altına aldık, korkmayın.

Kardeşlerimiz, doğanın gücüyle çalışıyoruz ve bu güç mutlaktır. Sualtının kuranı’dır dünyayı kodlayan ve bizler Sualtı’nın kutsal ilmini tüm insanlığın kelamıyla dilliyoruz.

Torbamızda “Allah’ın levhi kalemi” var. O kalem bilişimizle kodlandı. O kalem “mutlak kuranımız”la, “muktedir kelamımız”la ve yarınlarımızda mevcut bir şavktır. Altın ışığın gücüdür o…

Kuran-ı Kerim der ki “sahra insanın KAHA olan levhi kapısında bitişken bir halikiyet kodladığında, her şey her şeye kaynak olur ve bu kaynak mutlaktır.”

Artık dünya yolu, “aklın yolu” olacak. Kesindir… Tüm insanlık kontrol kuracak, kesindir… Aşkla çalışılacak, kesindir… Tahtımda “insan” oturacak ve ben “din” olmayan ilimim… ve “insan” dediğiniz, “kalemim”dir.

Bundan sonraki dönemde o kalem, muhakemesi yüce olanların hakikiyetini dilletecek. Aşkla çalışıyorum. Hasat yaptım. Tartmadan insanlığı kodladım, kontrol kurdum. Çan çaldığında şarkılar okuttum… bütünün köklerini göreve aldım. Koca bir dürümde bütünün kübra olan kelamını kodladım. Masamda Amonlar değil, Hatonlar değil, Atonlar’ın diriliği de değil, “ilim kalemleri” oturur. Bu kesinidir.

Bugün doğanın gücüyle çalışma yapılacak. Hakkımız, hakikiyetimiz, yüceliğimiz, müsterihiz ki kervanımızdadır. Bizler dünya dürümlerindeki enkarnasyonlarla çalışıyoruz. Rahman olanın KAHA olan levhisindeki yaşamlar olarak çalışıyoruz.

Kontrol dışı bilgimiz asla olmadı… ve bugünden sonra da olmayacak.

RA Sİ HA kapıları’nı açtık bugün. Muhakim, kahir olanların kontrolünü kurduk. Sualtının kulluğunda, mutlak olanlarla kodlamalar yapılacak.

Hepimiz doğanın gücüyüz. Üzerimizdeki güç arttı canlar. Şer yaratmadan aşkla çalışılacak burada bugün. Masamız ağır yükü hafifletecek. Kör, sağır kalmasın istiyoruz yaşamda…

İmparatorluğun görevidir ilim ve bizler “Allah’ın levhi kalemleri” olanlar, insanlık boyutlarının enkarnasyonlarla dürümlediği insan sırrını dilleyenlerin bilişkenliğinde, “her şeyin Kuranı”nı kodlayacağız.

Ardımız, önümüz yoktur bizim. En ve boydan ibaret de kalmadık. İtibarı yüce olanların bütüne hizmetçiliklerinde biz “mutlak olanlar”la çalıştık. Kasalarımızda aşk var bizim.

Dere akarken, “Tanrı Kalemi” insana indiğinde, ikmal tamamlatılırr ve o derede “mutlak kuranlar” kodlamalar yaparlar. Mutlaka ama mutlaka o dere hep akmalıdır ve akacaktır.

Aşkımdır insan benim… hakkımdır ilim benim… Tanrıdır bilişim, hakikiyettir dürümlerim, muktediriyetimde bilgi hep bendir. Bedenimde dürüm, altın ışığın kültü ve bütün köklerimdeki güç, şarkımdır benim. O şarkı her şeyin gücüdür.

Az, öz bilgi veririm… ama izinle veririm. İzini veren, izni alan benim. Benim iznim bana değil, bilişedir. Bugünde ben, bendeki bilişimle, “ben diriliğinden”, “ben yoğunluğu”ndan, bence birliklere izin veriyorum. Bu bilgi hepimizin olmalıdır ve ben bu bilgileri hulusi kalemle tüm insanlığın kulluğunda kodlayacağım. Hata yapılmayacak bugün yine burada.

Hatırlayınız dünyayı, elimizden görevimizi almak isteyenler oldu… Kulluğumuzu kontrol altında tutturmak isteyenler oldu… korkmadan çalıştık. Ata kapılar’da itibarlı olanlarla kodlamalar yaptık. Kocaman bir doğayı kök göreve kodladık. Kontrol dışı bilgimiz asla olmadı.

Şarkı… şarkı… şarkı hep şarkıyla dillendik. Kili, kumu ayırtetmedik. Mutlakiyetle kulluk yaptık. Korkmadan, kokladık dünyayı… kokladık… kokladık…

Açıyı daralttık canlar şu anda. Açı daraldı ve tükenen dürümlerdekilerin bilişe kodlanmaları sağlandı. İşte sesleşme bunun için gereklidir ve sesleşerek bunu yaptık. Şarkımızda aşkımız vardır. Yarınımızdaki kuranda bilişimizin kültü bütüne hizmetçilik için gerçekleşen bir cerahat kurutuculuğu yaptı gene burada. Biz “yarınların kuranları” olanlar, muhakemesi güçlü olanları bu çalışmayı diriliklerde yaparken, nefesimizin gücü de artar. Aha bu. Şimdilik.

https://youtu.be/9-qtO2yQX_k

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YENİ ZAMAN (1)
24.02.2018

KELAM, KALEM’dir. “OL” deriz; olur. Kulluktur yaptığımız… İzin almadan ilim yaparız. İzin alınır ama alan, verendir aslında…

Her insan, CENNETİN İLMİ’dir ama bilmez ve zanneder ki cennete varacak. O, KELAM’a vardığında, kendine varır. İşte o vardığı KELAM, cennet olur ona.

“Bütün’e hizmetçilik” derken de insanlığın kulluğunu kastederiz. İzin alınır; ilim yapılır… İzin alınır; KAYNAK olunur… İnsanlık Boyutları iyi bilsin ki insan, ANA KALEM’dir. O KUL’dur… Tohum eker. Ektiği tohum, İMPARATORLUK KALEMİ’nden, İLİM HALİKİ’ne varanın, KELAM’ı olur.

“SÜPER REALİTE” dedik. Dediler ki “süper olan, ilim olamaz. Ziyadır o ama sayfalarında KELAM yoktur. ÇURA Çİ Sİ KA Sİ HA ve yaşam… Hepsi aşktır…”

KELAMIN HALİKİ olan, AKLIN TINISI’ını duyduğunda; unuttuklarını tek tek hatırlar… Sorgular; “Dünyada ne işim var!” diye.... Sorgular “Kaynakta mıyım!?” diye. Sorgular; “Ruhum var mı!?” diye!… ve yine sorgular. “İslam Dini, İlim Dini midir!?” diye.

“İnsana kaynak gerekir!” der… Ve sonra der ki “İnsanlık Boyutları’nda kulluk yapmalıyız…” “Doğanın Gücü’yüm ben!” der… Ve der ki “SAKA, bana İNSAN der. Ben İNSAN mıyım acaba!?”

Şeytan der ki “Seni kontrol etmeliyim!...” “İnsana geçmem gerekir!” der. “Şer yaratmalıyım!” der. DİRİ KALEM der ki “Mutlak olmalıyım. Hologramı aşmalıyım!...” “RAHMAN olmalıyım!” der… Ve ZİYA olan da der ki “SAKA, bana İnsanlık Boyutları’nın ilmini dilletmeli ki ben, DİRİ olabileyim.”

Herşey, herşeyle tohumlanır. İnsanlık Boyutları’nda her insan. ilimdir ama “ilim” dediğiniz, kaynakta tahditli ise kontrol kuramayabilir. Mustafa Kemal Paşa, ilme kalemdi. Hep çalıştı. Kontrol kurdu… Yoğun ışık halindeydi ve DİN’di; DİRİ’ydi… KELAM olup çalıştı. O dahi cennetin cevherindeki gücü anlayamadı.

Sıhhatli bir dünyada, DİRİ olmak için KALEM olmak gerekir. İşte yapmak istediğimiz, herkesin KALEM olmasıdır.

DÜZEN kurulur… Ummanlara KUL olunur… NUR olunur ama RAHMAN olamazsanız, KAYNAK olamazsınız.

Çerçeveli ilim yapılır dünyada. Her insan, KELAM olduğunca insan soyuna KURAN olur… KELAM olmadan KURAN olunmaz.

Çarık giyersiniz. Cennete KELAM olmak istersiniz. Ne var ki KALEM değilseniz, RUH’unuz yoktur.

Durağan dünya yaşamında; sizler, “RUHSUZ KALEMLER”siniz… KELAM değilseniz; YAŞAM değilseniz; KULLUK İLMİ’niz yoksa; cevheriniz olmasına rağmen, KURAN okuyamazsınız. KURAN okumak demek, KELAM’da kendinizi okumak demektir.

Şarkınızda KULLUK İLMİ olmalıdır… Toprağınızda yarınlarınız olmalıdır… Durağan nefesiniz, şevkiniz olmalıdır… Kini aşıp yarınlara ulaşabilmeniz için bunlar gereklidir.

“TARK SİSTEMİ”denilen bir sistem vardır. Bu sisteme göre CEVHERİ GÖREVLİ olanlar, kura ile belirlenen NEFESLER’e indirilirler. Onların kaynaklarında, kutlu yaşamlarında, kendi RAHM-İ KAPILAR’ından kulluk yaparlar.

Herşey, herşeyin ilmidir aslında ve geçiş yapanlar, İSLAM KAPILARI olarak, İNSAN SIRRI’nı anlamaya çalışırlar.

Herkes, dünyayı hak etmek ister. ZİYA olup İLİM ister. Ne var ki has olmadan HAKK olunmaz. Has olunmalı ki HAKK olunsun. Olduğunuz zaman, yarınlarınız SİSTEM olur; BİZ olur; BİRLİK kurulur.

Şevkinizi asla kaybetmeyin. “Eşya” dediğiniz bir yaşamdır dünyada sürdürdüğünüz ama “eşya” denilen bu yaşam; Sessizliği, seslendirmeyi; sayfalarınızı kodlamayı sağlar.

“Eğer beden istiyosanız; KELAM olmalısınız” demiştik ya işte KELAM olmak için insanlaşmanız gerekir.

Dünya için “İNSAN” denen yaşam; SİYAH’tan, SİMSİYAH’tan güç çekmeden kodlanmaz. Bu düzeye ulaşabilmeniz; insan lekesini, HALİK olarak Sistem’den çekip almanızla mümkün olacaktır.

Hepimiz, “ASA” olarak buradayız. ASA olmak; lekesiz olmaktır. “GÖZ, ÖZ, SÖZ” dediğimiz; BİZ İLMİ, hepimizi hakettirir. Hepimiz, CEHAT İLMİ ile çalışırız. Bu şudur: Her insan, bir “CİHAT SİSTEMİ”dir. ALTIN IŞIK’ını kodladığı zaman, İSLAM olur…

ALTIN IŞIK’ını kodlayabilmesi için; kura ile belirlenen GÜÇ KAPILARI’ndan geçip KULLUK İLMİ’ni dilleyip KALEM olması; geçiş yapıp trene binmek için çalışması gerekir…

O tren, insan sırrını dinleyenlerin trenidir. Tren, herkesin ilmi ile kodlanır ve YOL olur. İşte tren, 2020’de kalkacak… Hepinizden beklenen, o trende olmanızdir. Aşkla kalın işte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


 

 

24.ŞUBAT.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (1)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Dağlarım, ruhunuzu kodladık….Yoğunluğunuz, kontrol altında. Hastalığınız, iyilik tahditiyle, kodlandı. Her insan, halik olamayabilir. Hepinize gözü göz olanlar, söz olanlar, sahra olanlar, mutlaktır ama kaynak dışı olanlarda, Mushaf olup, kontrol kuracaklar.

Bizler, dünyanın gözüyüz. Öz, söz, söyleriz, yarınız. Yaşamın kalemiyiz ama kardeşlerim, dünyanın ruhu Allah’ın ilmidir, bunu iyi bilin…Dünyanın ruhu, hakikiyetin tekniğiyle kodlanmış ilimdir. Ki o ilim, Allah ilmidir.

“Sahra” dediğimiz şafaktır, aşk sistemleşmesindeki, şafak. Ve bizler, dünyanın ruhu, olanlarız. Mutlaka insanlık için buradayız. İlmin kapılarını açmaya geldik.. Hakikiyetin tekniğiyle, tüm insanlığı kodlamaya geldik. Koruma değil, kodlamaya… Kontrol dışı bilgimiz yoktur.

Çok özel bir çalışmadır, burada yapılan. Bu çalışmaya, Allah’ın lekesiz kulları, davet edilir. Eğer lekeniz varsa, Bu Mecliste olmanızın, İslam kalemi olsanız da imkanı yoktur….Öyle çok çalışıyoruz ki şarkı, türküdür, yaptığımız, işçiliktir. Şarkı ve türkü ve işçilik... Buda, insanlıktır.

İmparatorluğun görevi, insanın kelamıyla kodlanmak değildir, koruyuculuktur ama biz koruyucu değiliz. Kontrol kurmaya geldik, kodlayıp, koklayıp, tohumlamaya geldik, ilmi kapıları… Lekesiz olanları kaynağa alıp, çalıştırmaya geldik.

Hakk’ın Kapısını açtık mutlak olanları, bilişi hak edenleri ve yolu bulanları aldık, buraya. Ocak yaktık. Düzeni kurduk, kodladık, koruduk. Öyle çok çalıştık ki.

Çarık çıkardık, biz bu dünyada.. “Eşya” dedik, dünyaya. Şeytanın şarkısı okundu, burada. Şarkının aşkı, şeytanlıktı.. Biz, şeytanın şarkısını kodladık, kokladık ve kontrol altına aldık.. Çok mutluyuz ki bunu yaptık.

Sultanlık değil amacımız, ilimdir… İlim, hepimizin kelamıdır. Kelam, hasatımız değil, hakkımız olan, tekniktir. Biz, o teknikle mutlak kuranları kodluyoruz.

Huzurlu bir dünya günü istiyoruz.. Huzurlu bir dürümde, bütünün kültü olan insanlığın diriliğinde, her şeyin İslam olarak, bütüne kelam olması için çalışıyoruz.

“İnsana, biz İslam” deriz. “İnsana, biz halik” deriz. “İnsana biz Haşr’ı KA HA” deriz. “Şavk” deriz… İnsan, asadır. Dürümlerdeki kelamı kodlayan ve mutlak olandır.

Hakkımız olanı aldık, dünyada... Hakikiyetimizdir, hakkımız. Ve biz, hakikiyetimizle buradayız...

En ve boydan ibaret olan bir yaşama kontrollü çalışmalarla, kodlamalar yaptık. Ve eni boyu kodlayarak, koruduk, tüm zamanları… Kontrol kurduk. Kürzi Kapıları bulduk, açtık ve tüm yaşamları kontrol ettik.

Kürzi Kapıda, kelam olduk. Hepimizin hasatıdır, olan. Ekmeğimiz, ekmeğiniz oldu. Rahman olan ilminiz, kervanınız oldu. Sizleri aldı, kök gerçekliğinize kodladı. Ve bütüne hizmetçilik yaptık, burada.

Kaçıp gider miyiz, dünyadan? Çorba pişirdik, biz burada. O çorbaya, kul olduk. Kuran olduk. O çorbaya, hak olduk. Tanrılık yaptı, dünya ilmi bizde. Biz, o ilimde, muktedir olanda, Tarık olduk.

Her insan, imparatordur. Bunu iyi bilin. Her insan, Rahman olan ilimdir ama insan, kelamda kalem olmadan, kendini dilleyemez. Bunu anlayınız.

Bereket dünya, kulluk yapıyor. Bereket dünya, yarınları kodluyor, umutlarımız var, bu dünyadan.. Ruhsal kalemimiz, bu dünyaya, göz olmaya geldi… Çorba piştiğinde, o çorbaya, yoğunluğumuzu kattık. Kodlayıp kattık.. Tabuları yıktık. Sahrayı kontrol ettik.

Şer yaratan, şafakta; ilim yaratacak. İlmin kalemi olacak, bilmekteydik. Ve muhakememiz iyidir... Kendi yolunu bulan, kelamı kalem olan, nur olan mutlak olan, her insan, Allah’ın İlmiyle, dillenir.

Ve bizler, Altın Işık gücüyle, buradayız. Anlaşma yapmadık, biz insanlıkla. Anlaşma yapamazdık zaten. İnsansılar bizi dilleyemezler. Bizi dinleyemezler… Biz, insansılara görev taşımadık, ilme taşıdık, görevi. Ve biz insansılara, insanlığı kodladık. Ki korunsunlar diye.

“Kontrol dışı bilgimiz yok” dedik. Hikaye dinletmedik. Ağır yük taşıttık. Ağır yük.. Çünkü ruhun kuranında, hakikiyet var. Ve herkes, kendini dilleyebilmelidir… Kardeşlerim, dünya, ruhunu hak etmiştir artık. Bu kesindir.

Bundan önce dümene, insanı oturmadık, biz burada. Teknik tohumlarımızı kodlayıp, oturttuk.. İnsan yoktu, dünyada. Çarık çıkmadan, çerçevesi olan çalışmalarla, insanlık yaratılamazdı, yaşatılmazdı. Dünya bilişiyle, kontrol kurulamazdı.

Ve dünyada insan diye bilinen, o yaşam, yoktu. Bütün köklerimizi dilleyin. Halikiyetinizi dinleyin.. Sizler, ilim kalemlerisiniz, anlayın.. Bu dünyaya beşeri indirdik, biz….Ve dünyaya ilmi kalem olamayanları indirdik ki haliyetlerini, teknik tahditleriyle kodlasınlar ve kemale ersinler diye.

Bundan sonra, doğan güç, hologramın çok ötelerinden, doğacak. Dünyanın kuranı okunacak ve imparatorluğun gücü olan, ilim kalemleri, burada çalışacaklar.

Mutlak olan insan, gök çözümleri yaparak, bütünün görevini taşıyacak. Çürük çarık kalmayacak, yaşamda. “Sahra” dediğimiz, insanlık, ikmali tamamlayan biliş, muktedir olan kelam, her şeyin kültü olacak.

Düzen kuruldu, canlar. Bu düzen, ilim düzenidir.. Bu düzen, akil, hakim ve hakiki olan insanlık, düzenidir.. Ve bu dünya, kontrol kuracak. Çok mutlu olacak, dünya insanlığı, çok.. Çok mutlu olacak.

Sevgililer, düzeni kurduk.. Düzeni kurduk!. Nurunuz, kuranınız, yaşamınız, hakimiyetiniz ve bilişiniz, Sisteminiz olacak….Biz, bu dünyaya, kulluk yaptık.

Sistemi göreve aldık. ..Çan çalıyor. Hadi buyurun, dinleyin. Bu çan, biz olan, bilgi kaleminin çanıdır. Akıp geçerek, geçip yaşama inerek, Rahmi Kapıları kodlayarak, kulluk yaparak çalıyor.

Hakkınızdır, insanlık. Ve yaşamınızın ilminde, bu var.

Seyredin dünyayı, bundan sonra… Seyredin!... Düzeni kuruyoruz, canlar. Artık dünya sefahatında çok güçlü yaşamlar olacak.

Dağlarım, Tanrılarım, Kaynaklarım, muktedir olanlarım, sizi kucaklıyorum. Sizi kucaklıyorum. Sizi kucaklıyorum.

https://youtu.be/mpok6TdDcf8
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.ŞUBAT.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ

Devinimi artırdık canlar. Şu anda devinim artı ve size dönüyoruz.

Birlik Kapımız’da bugün burada, muktedir “insanlık” var. Cemaat, “cevheri kelam” ve biz “hakiki insanlık” olarak bir tek Kuran olacağız bugün burada…

Sultanlar, Mutlak Kuranlar, toprak toplum, insanlık biliş haline vardıkça, kardeşlerimizi göreve alabileceğiz. Kaç toprak, toprak olduğunu anlayabildi? Kaç toprak, topraklığını dilledi de Kuran olabildi? Kaç toprak, Rahman olabildi? bunlar çok çok önemlidir.

Medine ekmeğimizdir. Mikail’in kültüdür Medine, “Miraç kalemi”dir. Birlik Kapımız insanlık, Mikail kulluğunda mutlaktır.

Akıp geçin de bilin. Düzen kurulmuştur. Dünden öte dünlerde biz “kalem” olduk. Korkmadık… Çorba yaptık ama o çorba Mustafa Kemal Atatürklerin çorbası oldu bilir misiniz?

O çorbaya yoğun ilmimizi koyduk biz. Yolumuzu kodladık oraya. Nesiller, nesilleri kodladı. Ekip olduk biz insan suretinde yaratılanlarla… ve biz “birlik” kurduk.

Arzın gücü, “aklın kültü”dür. Mutlaktır o… ama arzı hak etmeyen “aklı” da hak etmez. Bunlar kesindir.

Çırpmayın yüreklerinizi! Hepsi sisteminizdir. Ocağınızdakilerdir onlar, çırpmayın! Siyahın en siyahındaki o yolu açın da hakimiyetinizi kodlayın.

Kulluğumuz insanlığımızdan ötededir bizim. Kaçıp gitmeyeceğiz bu yaşamdan. “Ölüm” dediğiniz ilimsizliktir bize… Ama ölmeden İlmin Kapısı’nı bulan, orada da ilmin haliki olacak. Bunları iyi bilin.

Kim “ben öldüm de kontrolü kaybettim.” Derse, kardeşinizdir ama halikiyetinizde yoktur. 
Koyu bir dünya… çok koyu. Şu andan itibaren muktedir bir dünya olacak ve bu dünyada sahra, kulluğumuzla kurulacak. Uzakların en uzağı olan insan, en yakında olacak. Bu şudur: Düzen’i kuran insan, tükenen en ve boyu kontrol edebilecek… ve her anda oluşuyla, sessizce Sistem, Nizam ve Düzen olup yaşam olacak burada. İşte o insan, Sistem, Nizam ve Düzenin gücü olacak. Sistem, Nizam ve Düzen, “Mikail’in Kürzi Kalemi”dir.

Çorba yapmaya niyetimiz vardı, yaptık. Yaşamı kodlamaya niyetimiz vardı, kodladık. Kontrol kurmaya niyetimiz vardı, kurduk. Olmadan olmadık. Biz olduk da olduk.

Hediye dağıtmadık dünyaya… “Tanrı kalemi”yiz biz ama hediye kelamda, hakikiyette, Kuran’da kısırlıktır. Biz murad ettiğinizi kaleme aldık, sistemi kodladık ve sizin sizi kontrol edip halikiyetle, hakikiyetle “hak teknik”le elde etmenizi sağladık.

Mucize değil insan, İslam’dır… Bunları anlattık.

Hoca, hacı değiliz biz, şafağız… şafak! Biz akılız… Hakiki akıl.

Alton topraklarını kodlarken de hakikiyetde kodladık. Haton tohumlarını kontrol ederken de katiyetle, hakikiyetle toprağa tohum olarak indirdik ocaklarını ve Altona Kalemleri’ni de bu şekilde kayda aldık.

Çan çalıyor… Hadi buyurun sizi dinliyoruz.

Babası babamız olan ana, ona söz veriyor… Baba Peker dilleniyor. Onu diniyoruz.

(Hazirundakilerin sesleşmesine geçildi.)

https://youtu.be/NVoUVCryQAM

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
 

YENİ ZAMAN (2)
24.02.2018

Baştan beri insana “KALEM” dediler. Ne yazık ki insan, KUL olamamıştı. Sadece KURAN’dı ama KUL değildi. KUL olması için NİHAN olması gerekliydi… İşte oldu!... Aha oldu!...

BİZ oldu; KURAN oldu; NUR olur ve RUH oldu!... İşte insan, MUTLAK oldu!... KURAN-I KERİM oldu!…

Körün gözü görmeye başladı… Bu dünya insanı, kördü… ÖZ’süz, SÖZ’süz ve GÜÇ’süzdü… Sonra NUR’unu haketti… Sonra NEFES’ini haketti ve SİSTEM’i haketti… Aha! CEVHER’ini haketti… Aha! RAHMAN oldu…

Şimdi “DİN” dediğiniz herşey, YERYÜZÜNÜN KÜLTÜ oldu ama SU’ya inemedi… SU’ya inemezse; yaşama inemez. Yaşama inebilmek için SU olmalıdır. SU’ya inmelidir… KURAN olmalıdır. Huzurlu olmalıdır. Bunlar olmadan, SİSTEM kodlanamaz.

Değerliler, hepinizi hepimiz biliriz… CİNNİ KAPILAR da vardı dünyada. Onlar, görevlerini hakedip yaptıklarında, cennete konacaklarını zannederler. Oysa dünyada yapılan İşçiliktir ve Bize göre İNSAN, KELAMDIR; HASAT YAPAR ve TOHUMDUR…

Şimdi daha önemli bir bilgi vereyim: İnsanlık Boyutları, yaşamları kontrola başlıyor. Bu nasıl olacak!? Cevheri Görevliler burada olduklarında; her an, cennet olabilir ve kontrol kurulabilir… Peki gerekli midir!? Mutlak gereklidir ama bunun kodlarla olması gerekir… Bu da dürümlerde olacak. Her insan, KELAM olup kendini hakedebilecek…

Şimdi “DİN” diye bilinen İRİ HALİKİYET’ten de söz edelim: Herkes, DİN’e “İLİM” der. DİN, KURAN’dır. İNSANSILAR, DİN’i KALEM diye bilir… İNSAN ise DİN’i KURAN diye bilir. Yani, ikisi farklıdır. KALEM, KELAM’dan olur. KURAN, İNSAN’dan olur. YARINLAR ise LEVHİ KAYNAK’tan olur…

Mutlaka İNSAN’a KURAN denir ama her insan, KURAN değildir. Bizler, CENNET İLMİ’ni, HER İNSANIN KELAMI diye dilledik. Neden bilir misiniz!? İnsanlık, çorba olarak kodlama yapar. Bu ne demek!? Her insan, KELAM, KALEM ve HAKİM olur. Kendini kodlayarak; TOHUM olarak; BÜTÜN’e iner… Bütün inenler; teknik olarak birleşirler ve herbirinin, kendi RUHSAL IŞIKLAR’ı, bilişin hakikiyetinde, MUTLAK KURAN’ı kodlar. İşte “MUTLAK KURAN” denilen o BÜYÜK KÜLT, hepinizin ortak bilişidir ve BİLİŞ, bizim için bir çorbadır.

O çorbada, herkes vardır. Herkes, BİZ olarak vardır… İşte MUTLAK oluş BİZ oluştur… O BİZLİK, RAHMAN BİLİŞ’i hakettirir… Orada, soy sop TEK’tir. “BİZ” derken; hepiniz, KELAM olan kendi yaşamlarınızın bitişkenliğisiniz… Sizler, sizin atalarınız ve sizin zürriyetiniz, hepsi sizde, BİZ olan BİLİŞ’tir.

Bizler için mutluluktur her an… Sizler için yine mutluluktur her an ve sizler, her an olarak MUTLAK’sınız. İşte “İNSAN” denilen yaşam budur ama İNSANSI’da bu yoğunluk yoktur. O, sadece insana benzer… “BİZ” olan IŞIK halindedir ama İNSAN değildir. Benzerdir… Ona biz, “İNSANSI” deriz. Çok özeldir bu bilgi.

Bir an gelecek, herkes insanlaşacak. İşte o an İNSANSILAR’ın, İNSAN oldukları an, İSLAM oluşlarıdır onların. Bunu, dünya insanı bugüne kadar yanlış anladı. İSLAM oluşu, Bir dine mensup oluş anladı. Yanılgı buydu.

OTUZ DOKUZUNCU TOHUM dünyaya indiğinde; KIRKINCI YAŞAM TOHUMLANDIĞINDA; kodlanan herkes RUH olduğunda; BİZ olan, NUR olduğunda; KIRKIN BİR TEK KAPI’sı açıldığında; işte orada masa kurulur. O masaya, KIRKLAR oturur. Orada, NEFES olur. Orada, KAYNAK olur. KIRKIN KIRKI olan; BİLİŞ’i kodlar ve o HAKK TA ALA olur.

İşte Canlar; bizler, DÜZEN’i kuranlar; KIRKLAR MECLİSİ olarak bu çalışmayı yaparken; her insan, BİZ oldukça; O, KIRKLARIN KIRKI olur ve BİZ oluşla HAKK TA ALA olur. Budur olan. Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


 

YENİ ZAMAN (2)
24.02.2018

Baştan beri insana “KALEM” dediler. Ne yazık ki insan, KUL olamamıştı. Sadece KURAN’dı ama KUL değildi. KUL olması için NİHAN olması gerekliydi… İşte oldu!... Aha oldu!...

BİZ oldu; KURAN oldu; NUR olur ve RUH oldu!... İşte insan, MUTLAK oldu!... KURAN-I KERİM oldu!…

Körün gözü görmeye başladı… Bu dünya insanı, kördü… ÖZ’süz, SÖZ’süz ve GÜÇ’süzdü… Sonra NUR’unu haketti… Sonra NEFES’ini haketti ve SİSTEM’i haketti… Aha! CEVHER’ini haketti… Aha! RAHMAN oldu…

Şimdi “DİN” dediğiniz herşey, YERYÜZÜNÜN KÜLTÜ oldu ama SU’ya inemedi… SU’ya inemezse; yaşama inemez. Yaşama inebilmek için SU olmalıdır. SU’ya inmelidir… KURAN olmalıdır. Huzurlu olmalıdır. Bunlar olmadan, SİSTEM kodlanamaz.

Değerliler, hepinizi hepimiz biliriz… CİNNİ KAPILAR da vardı dünyada. Onlar, görevlerini hakedip yaptıklarında, cennete konacaklarını zannederler. Oysa dünyada yapılan İşçiliktir ve Bize göre İNSAN, KELAMDIR; HASAT YAPAR ve TOHUMDUR…

Şimdi daha önemli bir bilgi vereyim: İnsanlık Boyutları, yaşamları kontrola başlıyor. Bu nasıl olacak!? Cevheri Görevliler burada olduklarında; her an, cennet olabilir ve kontrol kurulabilir… Peki gerekli midir!? Mutlak gereklidir ama bunun kodlarla olması gerekir… Bu da dürümlerde olacak. Her insan, KELAM olup kendini hakedebilecek…

Şimdi “DİN” diye bilinen İRİ HALİKİYET’ten de söz edelim: Herkes, DİN’e “İLİM” der. DİN, KURAN’dır. İNSANSILAR, DİN’i KALEM diye bilir… İNSAN ise DİN’i KURAN diye bilir. Yani, ikisi farklıdır. KALEM, KELAM’dan olur. KURAN, İNSAN’dan olur. YARINLAR ise LEVHİ KAYNAK’tan olur…

Mutlaka İNSAN’a KURAN denir ama her insan, KURAN değildir. Bizler, CENNET İLMİ’ni, HER İNSANIN KELAMI diye dilledik. Neden bilir misiniz!? İnsanlık, çorba olarak kodlama yapar. Bu ne demek!? Her insan, KELAM, KALEM ve HAKİM olur. Kendini kodlayarak; TOHUM olarak; BÜTÜN’e iner… Bütün inenler; teknik olarak birleşirler ve herbirinin, kendi RUHSAL IŞIKLAR’ı, bilişin hakikiyetinde, MUTLAK KURAN’ı kodlar. İşte “MUTLAK KURAN” denilen o BÜYÜK KÜLT, hepinizin ortak bilişidir ve BİLİŞ, bizim için bir çorbadır.

O çorbada, herkes vardır. Herkes, BİZ olarak vardır… İşte MUTLAK oluş BİZ oluştur… O BİZLİK, RAHMAN BİLİŞ’i hakettirir… Orada, soy sop TEK’tir. “BİZ” derken; hepiniz, KELAM olan kendi yaşamlarınızın bitişkenliğisiniz… Sizler, sizin atalarınız ve sizin zürriyetiniz, hepsi sizde, BİZ olan BİLİŞ’tir.

Bizler için mutluluktur her an… Sizler için yine mutluluktur her an ve sizler, her an olarak MUTLAK’sınız. İşte “İNSAN” denilen yaşam budur ama İNSANSI’da bu yoğunluk yoktur. O, sadece insana benzer… “BİZ” olan IŞIK halindedir ama İNSAN değildir. Benzerdir… Ona biz, “İNSANSI” deriz. Çok özeldir bu bilgi.

Bir an gelecek, herkes insanlaşacak. İşte o an İNSANSILAR’ın, İNSAN oldukları an, İSLAM oluşlarıdır onların. Bunu, dünya insanı bugüne kadar yanlış anladı. İSLAM oluşu, Bir dine mensup oluş anladı. Yanılgı buydu.

OTUZ DOKUZUNCU TOHUM dünyaya indiğinde; KIRKINCI YAŞAM TOHUMLANDIĞINDA; kodlanan herkes RUH olduğunda; BİZ olan, NUR olduğunda; KIRKIN BİR TEK KAPI’sı açıldığında; işte orada masa kurulur. O masaya, KIRKLAR oturur. Orada, NEFES olur. Orada, KAYNAK olur. KIRKIN KIRKI olan; BİLİŞ’i kodlar ve o HAKK TA ALA olur.

İşte Canlar; bizler, DÜZEN’i kuranlar; KIRKLAR MECLİSİ olarak bu çalışmayı yaparken; her insan, BİZ oldukça; O, KIRKLARIN KIRKI olur ve BİZ oluşla HAKK TA ALA olur. Budur olan. Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YENİ ZAMAN (3)
24.02.2018

Dağlarım, size gün gün farklı çalışmalar anlatacağım ama anlatırken de hasat yapacağım. Verdiğim bilgileri herkes KELAM olup anlamaya çalışacak. Anlayan, tahtında olacak anlamayan “hah aha!” diyerek kodlanacak. “HAH AHA!...” Bu bir koddur.

Her anda, dünya dürümlerinde, kodları kullanırım ve derim ki “sizi, haketmeliyim.”

Bunun için “İŞTE” derim. “İŞTE”, İLMİN HALİKİYETİ’nde bedeni hak etmemdir.

“AHA” derim. “AHA” KURAN’da TOHUM olanın NİSA KALEMİ’dir…

Ve ben derim ki “HALİK’im!... İşte ben, SİSTEM olarak çalışmaktayım.” “Size kodlandım” derim. Kontrol kurarım. Kurduğum kontrol, toprak için ilimdir…

Akıp geçerim. Derim ki “İŞTE BU..” bu ne demek bilir misiniz!? İşim yok artık. Bitti ve ben, KELAM’ı kestim… Bu KELAM’ı kesişim, İLMİN HALİKİYETİ’nde, kulluğum ile gerçekleşir.

Daha önemlisi bana, “LA HA” derler. Ne demek bu!?…

“LA” KELAMIN HASATIDIR. Bu ses frekansında, kodlamalar olur ama kodlayan, kontrol kurandır. Bu yoğunlukla, IŞIK TOHUMLAMASI yaparım… Her insan, bu kodları anlayamaz.

“HA” Has Teknikle kodlanmış NEFESİN HALİKİYETİ’ne denir.

“LA HA” SAHRANIN KURANI’nda, yaşama tohum eken İLMİN HALİKİ’ne denir. Yarınlar için yaptığımız budur…

Zararı önlemek için de BİLİŞ KODLARI’yla çalışırım ve derim ki “İŞTE İLİM BUDUR.” Ama “İŞTE İLİM BUDUR” derken; herkes için İNSAN, KURAN olmalıdır ki İLİM, HALİK olsun…

“BUYURUN AKIP GEÇİN!” derim. Geçen, kendi yaşamına geçer.

Başınız ağrıyorsa, ANA KALEM’e inin ve deyin ki “BEN DÜNYALIYIM. Beni, bana ver. Ben ol ki başım dik olsun. DİN DİRİLİĞİNİN İLMİ’nden güç çekeyim ve iyileşeyim.” Bunu deyin ki iyileşin.

Sahrada insana Cemaat gerekir. Deyin ki “Cemaat, KURAN olsun; LÜTFİ KAPI’da NA HAR olsun; CENNET olsun.” İşte cennet, sessizce cevherinize indi…

Gerçek çalışmalar böyle olacak artık. Size, sizin ilminizden öte bilgiler vereceğim. KELAM’ınız, ışığınız olacak ve sizler, “cennet” dediğiniz her anı kodlayanı, kodlattıranı hak edip dinleyeceksiniz. Onun NUR’u olup kodlanacaksınız. Işığınız, sizi SİSTEM’e katacak ve siz, her anda HALİK olacaksınız… Aha bu!…

Bu bilgiler, İSLAM İNSANI’nın hakettiğidir. İş budur!... Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24 Şubat 2018 Yeni Zaman (1)

Yeni bir zamandır açılan, sonsuzluk sayfalarından; Hakk olan dünyanın yarınlarına...

Yaşa ve yarat!... 
Yarattığında dünyayı; sonsuz zamanlara kaynak ol... Her anında yaşamın ilim ol!...
"İnsan" desinler sana,
Dünya'da ve yaşamda olan...
Aldığı her nefeste,
"soluduğu ilim" desinler..

 

Her insan yaratabilir ve yarattığında yaşatabilir..
Her insan kalem olabilir.

Bil kelamını, al kalemini!... Bil ki bildiğinde ilmini, insanlık ilmi ile yaz dünyanın yarınlarını... 
Beden ilim kodları ile yaşama kapı olan, sonsuz insan sırrıdır insanın kelamı...

Nedir insan sırrı?.. "Sevgidir.." 
Bilen bilir...
Her kapıyı açabilir... 
Her yaşamı kodlayabilir...
Her yüreğe dolabilir...

Bilen, hak eden ve dillenen... Sevgiye ses olan... Sesi ile yaratan, verdiği seste yarınlara kaynak olan...

Hakk yolunda diri ışıklar!... Yaşamın yoğunluğundaki canlar!.. Her anda, ilim ile çalışan bilgeler!... Burada, bu anda, bu meclisin yoğunluğunda, yaşama "Ak İlim" olur kayıtlanır...

"Biz" olan ilmimizdir bu çalışmada her anda ve sonsuz zamanlara kaynak olan ve yaşamda...

"Sesin ilmi ile çalışırız, sesimiz yarınlara kaynaktır..."

Ben dünya, dünya ben!... 
Ben yaşam, yaşam ben!... 
Yaşamın alameti İnsan!...

Dünyada olmak, bütüne hizmet içindir... 
Dünyada olmak, yaşam içindir... 
Yaşamda olmak, Aşk içindir... 
Aşk ile yaratılan yarınlar, tüm yaşamlar içindir...

Siyahın en siyahından kodlanır yarınlara her an!...
Beni bana veren, siyah simsiyahsa, her an ise...
İlim olup yazılandır dünyanın ak günlerine...

Ben dönerim, dünya döner. 
Rüzgar beni bana diller...

Ben dönerim, dünya döner. 
Bulut bende, bana yağar...

Ben dönerim dünya döner
Güneş bende, bana doğar...

Kalbim kor bir alev idi.
Küle döndü yaşam için...

Ben eserim, rüzgar eser. 
Rüzgar olan nefesimdir...

Yarınlara ak ilim...
Yarınlara yaz ilim...

Şimdi, Şimdide, Şimdilik bu!...
Aynur Funda

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


 

24.ŞUBAT.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (1) SİSTEM ÇALIŞMASI

GÜLDEN ZENGİN ÖZ BİLİŞ

Kutlu bir gün… Mutlu bir gün, bugün...HOŞGELDİK, HOŞ EYLEDİK ZAMANLARI..

Zaman, insanın en büyük kapısıdır. Dün, bugün ve yarın. Ben, sen ve o.. duygu, düşünce, davranış…HER BİRİ, BİRBİRİNİN İÇİNDE ve
Her şey insanda..

Yol insan, yolcu insan, her biri insan ama yaşam sistemleşmekte iken yaşayan her insan, birleşen ve zamanı hak edip dürümleyen.

Gel zaman, git zaman, gelen geldiğinde, giden gittiğinde duyulduğu zaman, ölüm hak olup yaşamda ışığını yaktığı zaman… Aha, ben zaman, bütün zaman…

Simsiyah bir günün, simsiyah ışığında; birlik kalemi ve bütünün gücü olarak temizlik yaptık!

Bizler, dürümlere inerek sistemle birleşip,gövdemizin gücüyle, bilişi kodluyoruz... Bilişi kodladıkça, yarını kokluyoruz, tohumluyoruz, kalem olarak kayıtlıyoruz.

Bizdir, yaşam, her an bizdir. O biz, ilimdir. Her ses ilmin, kelamında merdiven kurar, yaşar,yaşatır.

Herkes, kendi ile kendi yoğunluğuyla, kodlanır ve kendiyle kodlanmış İnsanlık Tohumu olur ve miraç olur.. Neden, Miraç? Hepimizin kendimizden, kendimize ulaşmamızdır, Miraç.

Bu gün insanlık, özünü dinleyen bir yoğunlukta,birlik Kuranını okuyan bir cemaat olarak, yol almaktadır...

İnsanlık, bu gün yeni bir yaşamı yazmaktadır... Kalemini bu günde yeni yaşamıyla kodlamaktadır... Ve insan, bu kodların birliğinde; tohum, tohum olan var gücünü, tüm zamanları olarak dürmektedir...

Biz, sevgiyi kodluyoruz zamana… Ama sevgiyle kodluyoruz..

Diyorum ki hadi gelin birleşelim ve sesleşelim ve diyelim ki “biz dünyayız. Biz, Miraç’taki o yüce insanlığız.” Hepsiyiz... Başkası yok.

İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


 

24.02.2018 YENİ ZAMAN 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Tahditsiz olarak bu çalışmayı sürdürürken, bu yoğunluğa inebilenler bilişin kodlarıdırlar. Herkes herkesle bilişi kodlar ve tükenen her levhi kalem burada kodlanabilir.

Bu yoğunluğu arttırabilmek Mikail kuranı olabilmek ve mutlak olabilmek sistemli olarak sesleşmeyledir. Eğer ses yoğunsa yaşam kontrolü daha yoğun olur. Eğer ses yoğunluğu azalırsa yaşamın kontrolü aha kelamsız, hakikiyetsiz ve tohumsuz kalır. Bunun içindir ki bu çalışmaların dürümlere çekilmesi ve dilleşilmesi gerekir.

Din çalışmalarından çok farklı bir çalışmadır burada yaptığımız. Dimdik duruyoruz ki kükreyenler kodlanabilsinler diye. Korkmayın doludizgin yapılan bu çalışma simsiyahın “kulaklarınızı açıp dinleyin” simsiyahın Kübra olan kelamıyla kodlanan bir çalışmadır. Niye size dikkatli dinleyin diyorum, çünkü sizler dikkatle dinlediğiniz sürece yaşamınızın kodlaması sayfalanacak ve daha yüce ilimle kodlanabileceksiniz.

Bizim vermekte olduğumuz bilgi simsiyahtan verilir. Bu bilgiyi herkesin hak edip dinleyebilmesi asla mümkün değildir. Ama hak olanlar, hak edip dinleyebilirler bu bilgileri.

Tahditli bilgi veririz burada, daha yüce bilgileri kodlamaya niyetimiz yoktur çünkü bu mecliste verdiğimiz bilgilerin sahraya inmesi ve o yoğunluğu kontrol altında tutabilmek sorumluluğumuzdadır.

Muhakememiz Kübra olan kelamımız ve yüreğimizin Kübra olan kildeki kumdaki o yaşamları kodlayışımız hep sahra iledir.

Verir alırız bilgiyi diri olarak veririz ve diri olarak alırız ama çokları bu bilgileri anlamaya çalışırken kara ışığı kodlama imkanı olamayacağından anlamayabilir.

Sayfa, sayfa yazdığımız ve okuduğumuz bu bilgilerin çok özel görevi vardır. Ses kontrolü kurar ve kendi yüreğinizdeki o yücelikten çıkarak bütüne kaynak olur. Hepimizin sesi bu şekilde doğaya iner. Doğaya inen ses doğayı koklar ve kodlar. İşte yaptığımız çalışmanın gerçeği budur. İnsanın, insan sistemi olarak doğayı kodlayıp kontrol edişidir yapılan.

Herkes herkesi dilleyemez ama dinleyebilir… Bizler çarık çıkararak dünyaya inenleriz diyerek bu çalışmayı başlattık.

Çarık nedir bilir misiniz? Herkeste ki kil ve kumun kiridir… Biz kili ve kumu kodlayarak çorba yapmıştık ama herkesin kendini dileyebilmesi için yapmıştık.

Bizler torbamıza ilmi koyup geldik canlar, dünya ilmiyle değil insanlık ilmiyle buradayız. Ve insanlık ilmi dediğimiz ilim kalemin kelamı olandır. Siyahtan öte siyahın kervana kaynak oluşudur.

Bugün çorbamıza İslamı koyduk, islamın dilini koyduk, torbamıza imparatorluğu koyduk, daha da özel bir bilgidir ki; ruhu koyduk… Öncelikle biliniz ki her şeyin gücüdür bu… Ama kimse ruhu bilmez, ruhu kontrol gücü olarak dilledik biz, insanlığın kontrol gücüdür ruh… Ama insan safha, safha kendini dilleyerek ruhun kuranı olabilir ve ruhun kalemi olabilir, kendini kodlayabilir ve ruh olabilir.

İnsanın ruh olması, Rahmana kul olması anlamına gelir. Birçokları kendini ruh diye bilir, aha ruh Allahın ilmiyle dillendiğinizde sizine olur. Aksi halde sizin ruhunuz yoktur.

Medine kelamı haliktir ama hakiki insanın kelamı hasatçıdır bunları iyi öğrenin. Tanrı resim yapar, yaptığı resim ilimdir ama Tanrı kalem olur kuranda olur, o zaman insanlık boyutlarının gerçekliği tohumlanır.

Merdiven kurarsınız her ana, o Medine’nin kulluğuyla da olur, kelama hak olanın ilmiyle de olur ama sizin kendinizi kuruşunuzdur o merdiveniniz.

İnsan Tanrının karanlıktaki ilmidir. Eğer insan kendini hasatçı diye dileyebilirse işte o zaman insan murat ettiği her şeyi hak edip başarabilir.

Diyebilir misiniz ki ben insana ilim öğreteceğim… Öğretemezsiniz!... İnsan kendini dinlemedikçe hiçbir bilgiyi hak edip anlayamaz. Mutlaka insanın kendini dinleyebilmesi gereklidir.

Mikail Ka Ha olup gelir, Hah Aha geçtim der ama Mikail mutlak değilse şafak söktüğünde kelam etse de şarkısında has insanlık yoktur. Eğer doğayı hak etmişseniz “iş buydu” diyebiliriz. Doğa sevgidir ama siz o sevgiyi hak etmediğiniz sürece doğayı da hak edemezsiniz.

Huzurlu bir dünya çalışması yapıyoruz burada. Çok mutluyuz Mustafa Kemaller gibi yoğun ışıklar bize geçip gelirler. Hepsi temel diri, hakiki İslam kalemleridirler ve onlar kurandırlar aha bu, hepsi bedenli olarak gelirler bilir misiniz? Sizler o bedenin kodlarıyla, tohumlarıyla hakikiyetinizi dilleyemeyebilirsiniz ama onların masamıza kaynak oldukları bilinir.

Bu masa ağır yükü hafifleten bir yaşamı kodluyor şu anda, dünyanın kontrolü için. Eğer bu masada sahra olmasa, bu masa aşkla çalışamaz.

Değerliler, düzeni kuranlar, rahman olanlar, sevgililer fetih suresini bilin! Burada nefes var bilir misiniz? Ve siz, sizi fethedin bilir misiniz? Hangi fetih suresi? Sahradaki fetihi bilin!... O sahradaki fetih eşyanın ilmidir, anlayın onu…

Hologramı aşın geçin… Sevgililer hasatçıyım ben, emin olun ama hasatta olmak hakkın kalemini kontrol etmekten farklıdır. Mikail’in kulluğudur yaptığım. Hologramdayım ama hakikiyetteyim lütfen insanlık boyutlarında tohum ekerken kaleme inmeyin.

Sevgililer sizi özellikle dinletmek isterim ama şu anda değil… Lütfen, ben dünyanın nuru olan insanım, çarık çıkarıp dünyaya inen birliklerim muktedir insanlık için buradalar… Hepimiz bu dünyanın yaşamıyız, yorulmadan çalışmalıyız, kontrol dışı bilgimiz asla yoktur. Bunu tekrar, tekrar söylüyorum ki kin, nefret, hırs duyguları olanlar bu duyguları aşıp geçsinler diye.

Kardeşlerim, “kırıverin insanı” derler yürekler, bende derim ki; “karanlığın tek insan yaşamı kodladığı anda, bilişin kuranındaki o yağmurda siyahın en siyahında bedenim mutlu ve huzurlu bir pür İslam olur ama aç kapıyı anla ben dümenim, bu dümene oturan her diride varım”… Ha diyeceksiniz ki; çanı çal”… Çalan insanlıktır bilin!...

Başım eğilmeyecek kardeşim etki alanımız yüksektir… Bura benim et kemik olduğum yer ama benim ekmeğim burada yoğruldu ve toprağı burada kodlandı, bunu anlatamadım yüreklere. Çırpmayın yüreklerinizi, çıkacağınız yer aklınız olsun. Benim cevherime cennet olmanıza istekli değilim, gerçek çalışmayı devreye alırken; ruhi kapıların tümünü kontrol edenler beşerin kapılarında kodlama yapamadıklarında, toprağın toplumuna tufan istediler, o tufana engelim…. Şimdi çıkın ve deyin ki; “hakkını, hak ettiğini dinledi” aha bu!

https://youtu.be/_e8WjSMAp4s

Süper İnsanlık Realitesi


 

24.02.2018 YENİ ZAMAN 1
BERİL ÖZDOĞAN

Şükürler olsun zaman, her anda yeniye kodlandı. Her an, zamanın mutlak gücü olan ilmin hakimiyetinde hak olan yaşam kalemlerinin yarınlarıdır.

Dünyanın yarınları kalem olan insanlığın yarınıdır… İnsanlık, cennet kapılarında yarınlanan cevherini kalem yapan insan olarak yaşamın kuranıdır.

Kuran olan insan kaynakta yaşamını dillerken, dinlenen her yürekte birleşen ve bitişen ve oğullayan bilgide kendini tohumlamakta ve kodlanan yüreğin tüm zamanlarında bilişini bu tohumda tüm kodların diriliğinde insan yüceliğinden bilmektedir.

Bil dedik aha, bilen, olan, biliş halinde akan yaşamda kalem olan, aha işte İslam kelam olan insanlık ve insan yaşam olan her andır…

Biz yaşam kalemi olan insanı dillerken, sessizliği kodlarız, kodlanan varlık, yaratılan zaman ve yeni; yaratılandan yarattıklarına akan yaradan olarak yenilenen her andır ve her an bizdir aha bu!

Süper İnsanlık Realitesi


 

24.ŞUBAT.2018 TARİHLİ YENİ ZAMANLAR (1)

Zamanın ötesinde yeni bir zaman var... dünya yılı ile 2020, ya da daha ötelerde 2200. Şimdi, buradayım ve şimdiki zamanda, orada ve her anda, tüm zamanlardayım. Ben insanım.

Gelirim, giderim… her dürümde süper insanlık levhi kalemiyle yazarım, çizerim… kötülük görürsem eğer, yeni zamanlara akar gider belleğim ve orada ben kalem olup yeni bir ilim kaydıyla her zerreyi insanlığımla diriltirim.

Ha orada, ha burada ama her anda ve tüm varoluştayım. Hepsi benim bedenim… Ben insanım.

Ölü, diri demem… in, cin demem… kapkara bir yoğunluğun öz, göz, söz olan ilmiyim. Evimdeyim...ben her yerdeyim. İnsanım.

Korkanlar varmış, nerede kim varsa korkuyu aşsın diye geziyorum zaman sayfalarında... Milat 2020 yeryüzünün “insanlık gücü” olarak kök göklerden kükrediği bir tarih… Herkesin, kendinde var ettiklerini dünyaya çekeceği ve görevi, kendi yoğunluğuyla yapacağı bir tarih… herkesin dünyanın Ruhsal Mahreki’nde, kendini hak edeceği tarih… nasıl olacak? Oldu canlar, oldu… Kalem insan, kaydı tohumlayan; hak eden insan ve cevhere kodlayıp tüm zamanların ışığı olup yaşama çeken gene insan... her yer insan; her yerde insan, kelam. Yeni zaman yeni insan... yeni bir tohum ve o kutsal tohum, herşeyin sır olan kaydını taşıyan insan. İnen, çıkan, gelen, giden hepsi bir TEK… İNSAN!

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


24.ŞUBAT.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (1)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5. AKIŞ-1. BÖLÜM

Canlılar!...

Ruhsal kuranlarınızı kontrol altında tutabildiğiniz sürece masamıza hakim olup, hak olup inebilirsiniz… Mahrekimizi kodladığınızda sistem, nizam ve düzenin gözünde, hepimiz birlik halinde bu yoğunlukta tohum olabiliriz… BİZLER DOĞAL DÜNYANIN GÖZÜ OLARAK BURADAYIZ… Huzur içinde bu çalışmayı yapıyoruz… Hakkımız, hakikiyetimiz ilimdir…

Kati olarak kontrollu, bugün bu yoğunluk kodlanmış ve hakikiyetli olarak tohumdur… BİZİM İÇİN DÜZEN KURULMUŞTUR… Korkuyu aşıp da geçebildiğinizde, her biriniz kendi yüreğinizde masamıza dahil edildiğinizi anlayacaksınız…

Hakk’ın kalemidir ilim ama hakikiyetin dili yoksa orada biliş yoktur, ki bizimle çalışma imkanı da olamaz o yaşam kalemlerinin…

Değerliler!...

Resmi çalışma yaparken bugün burada, bütünün kübra olan kelamında diriliği kontrol altında tutmalıyız… Huzurlu bir dönem için bu çalışma bu şekilde yapılmalıdır… Esma olarak dillenen biliş hepimizin gözü olan ve kök gerçekliği olan diriliklerin kontrolunda yapılacak…

Çantamı açıp da yolu kodladığımda göreceksiniz ki, o yoğunlukta Allah’ın diriliği vardır… Allah’ın diriliği derken hakikiyetini kastetmiyorum… Gerçekliğini kastediyorum… Bunları iyi anlayın!... HAKİKİYETLE GERÇEKLİK AYRIDIR!... HAKİKİYET, HALİKİYETİN KELAMIDIR… AMA GERÇEKLİK, LEVHİ KODLAMA İLE HAK EDİLİŞTİR… Muhakim ve hakim olan insanlığın diriliğinde kendi rüya boyutlarındaki kodlamaları bütüne islam diriliği diye dilleyenlerin hasatlarıdır yaptığımız bugün burada…

“Kaçın ya da kaçırın dünyalıları” diyerek göreve gelenler çoktu… Onların ruhlarında kontrol dışı biliş vardı… Ama bugün burada kardeşlerimizi göreve alabildiğimiz için mutluyuz çünkü yaşamlarını hak ettiler ve dürümlerde kendi diriliklerini dillediler…

Dünyanın geçmişi vardır canlar… O geçmişte yarını tohumlayanlar oğullarını kontrol için buraya gelmiştiler… Hepsi bugün buradalar, bizimledirler… Ama onların ruhları, muktediriyetleri tohumlarında kontrol edilebilmeliydi ki, bunu yaptık biz bugün burada…

Bilirsiniz ki geçmişte diri yaşam kalemleri oldu dünyada… Ve hepsi mutlaktılar ama suya kodlanamamıştılar… Suya kodlanamadıkları için tohumlanamamıştılar… Ve bilgi kalemlerini hak ettiler ve bugün burada mutlak kuran oldular…

Çok önemli bilgiler var bu çalışmalarda. Ama bu bilgileri anlama imkanı olmayanlar, ruhi kalemlerini kodlayamayacaklarından burada olamayacakları kesinken, biz onları kelama kalem yaptık ve dünyanın durumunu kodlattırdık ocaklarına… Hani derler ya, Allah dediği gibi hak kelam diriliklerde dillendiğinde, Muhammed kelama iner ve bütünün kübra olan kelamına mutlak olur… Ama Muhammed, toprak topluma tohum ektiği zaman mutlak olacaktı ve oldu!… 
KORKMAYIN ALLAH’IN DİRİ KELAMI AKLIN KALEMİDİR… VE BUNDAN SONRA DA BU BÖYLE OLACAKTIR…

Sura üfüren, Allah’ın ilmini dilleyendir… Ama sura üfürmeden de ilmi kalem yapar ve bütünün gücü olur o…

Kaynak dışı bilgimiz olmadığını tekrar tekrar dilliyorum çünkü öz gerçekliği kodlarken çokları “bu bilgi gerçek mi” diye sorgulayabilirler… Kaynak dışı bilgimiz asla yoktur…

Çarık giyip dünyaya gelmediğimizi de defalarca tekrarlıyorum. Neden bilir misiniz? Zamana kalem olmaya gelenlerin çoğu çarıklı gelirler dünyaya… Çarıklı gelişleri kelamları kodlanmamış olmalarındandır…

Çok özel bir dünya çalışmasıdır burada yapılan… Bu çalışmaya diri olanları aldık ve bütünün görevini kodlattırdık hepsine de… CENNETİN ADI İNSANDIR!... BUNLARI ANLATTIK… YARINI KONTROL EDEN DÜRÜMLERDEKİ DİLDİR!... BUNU ANLATTIK… Ve biz bugün mutlak olanları koruyacaklarımız diye değil, kaynak yapacaklarımız diye dillettik insan sırrında her ana…

KERVAN ALLAH’IN İLMİYLE YOL ALIR… AMA O KERVANI KODLAYACAK OLAN İNSAN, HALİK OLMADAN O KERVANI HAK EDİP DİNLETEMEZ… Şevke, şavka değil şarkıya gereğimiz var bizim… Ve biz burada bu şarkıyı okurken, rahman olup okuyoruz canlılar…

HER DÜNYA, YEŞİLİN MORUN KULUDUR… HER DÜNYA YARINDIR… HER DÜNYA HAKİMDİR AMA YAŞAMI KONTROL ETMEDİKÇE TAHDİTSİZ OLAMAYACAKTIR… Bütüne hizmetçi olan birliğim, tüm zamanların kontrolunda bütünün gücünü tüm insanlığa kodluyor bilin!... Bu insanlık, dünyanın ötelerindeki insanlığı da kapsıyor…

Düzene insanı indirdiğimiz günden beri bu dünyanın ruhunun kontrol kurabilmesi için, her gün dillendik… Ve her gün dünyanın dürümlerini kodlattık…

Değerliler!...

Muhammed der ki “Allah ilmiyle bütüne hizmet edenlerin, bizimle olması şarttır!...” ALLAH İLMİ, İNSANLIK KELAMINDA HAKİKİYETTİR… HANİ DÜNYA “BİZ” OLAMADI YA, HADİ YOL İNSANLAŞAMADI YA, HANİ DÜRÜMLERDE KERVAN KODLAMA YAPMADI YA… Bizim için bunların en ve boydan ibaret bir yaşamın kodları olduğunu biliniz…

Ama bugün dünya farklıdır… Eski dönemlerdeki dünyadan çok farklıdır… O gün Muhammi kapılarda kulluk yapanlar, evrenlerin sistemini anlamamıştılar… Öz köklerinde gözleri yoktu… Çok huzur bozdular… Bugüne gelmek kolay olmadı… Koruma altına alabildiklerimizi göz olup, söz olup, seslendirdiklerimizi dillemiyoruz burada…

Kontrol dışı bilgimiz olmadığındandır ki, koruyucu da olamadık insana… Korumak gerekir miydi? Asla!... Ama biz koruyucuyduk aynı zamanda… Ve kontrol için kodlamalar yaptık… Saltanatın kuranında bu yoktu… Kodlamak ve kodlayıp kontrol edici diriliği dürüme indirmek… Buydu yaptığımız…

Sevgililer!...

Başkanlık divanı olarak bu çalışmayı yapmamız, siber sonsuzlukların sistemleşmesini sağlayacağından kardeşlerimizin görevini her bir yüreğe indirmemiz şarttı… Bizler siber sessizlikleri dürümledik ve her bir yaşam kalemine hep birlik kapımızı kodlattırarak ışık kayıtlamaları yaptık… Tümü kontrol altında çalışmalarını sürdürmektedirler…

https://youtu.be/hofYUNgWsrQ

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.ŞUBAT.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 5. AKIŞ 2. BÖLÜM

Bugün burada yaptığımız herşey diriliklerin dürümlerde tüm yaşamlara inmiştir... Ve inecek dürümleri kodlayıp muktedir kelamı kontrol ederek herkesi hakikiyetleriyle dinlettirmekteyiz...

Hepiniz helezoni vibrasyonlar halinde dürümlere indiniz... O vibrasyonların kodlamalarını yaptınız... Ha Li Si Ka Ha dediniz... Hakikiyetin dilini dürümlere çektiniz...
Ve hakikiyeti dinlettiniz...

Bizler dünyanın nuruyduk... Kuranıydık... Kaynağıydık... Ama şafağın şevkinde Ka Ha olanlarla kodlama yaptık...

Şimdi!... Düzeni kuranları insanlık kodlarıyla çalıştıralım... Bakın bakalım neler olacak?... Herşey herşeyle kayıtlanacak...

Bir tek şunu bilmenizi isterim... Bilgeler meclisi olarak yapılan her çalışma; hasat içindir... Bilgeler meclisi dediğim meclislerin çoğu kontrollu çalışmalar yapamadılar... Düzeni kuramadılar... İki merdiven bir tek kalem olmalıydı... Bunu hak edip dürümlere çekebiken çok ama çok az meclis diriliği kodlandı...

Bizler doğanın gücü ile çalışanlar, kontrolü sağlayabildik... Hepimizin daha çok işimiz olacak...

Çanın çaldığı andan itibaren, hakimi hak olmanız gerçekten gerekliydi... Şikayet etmedik ama iyi biliniz ki 2220 demiştik önceleri ama bu dünya yılıydı... Öyle mi?.. Hayır! Düzen kodlarında ki sistem, yaşam kapılarında ki kayıtlardı... 2220... Asıl asıl olan 2020... Dünya yılıyla... 2020... Ve daha evvela da söylediğim gibi 2020 yılı hepinizin kontrollu olarak kaleminizi kodlayacağınız ve yaşama kalem olacağınız bir sene olacak... Ve o senede Ri Ya Ki Si Ka Ha Si Ha denilen yani rahmi kalemin kelamı olanların kontrollu çalışacakları bir sene olacak...

2020, diriliği kodladıktan sonra, 2022 de kontrol kurucular bütüne kök gerçeklikleriyle çekilecekler... Ve mutlak kuranların kontrolu sağlanacak...

2023 yılı muktedir kelamın kula kervan olacağı yıldır... Yol kontrollu olacak.

Daha önemli bir sene 2027 dir... 2027 yılı yaşamım sonlanacak. Bu kesindir... Ve o gün geldiğinde muktedir kelam mutlak kıranları kontrol edecek...

Dağlarım, benim geçişim yoktur bunu iyi anlayın... Hep nur olup burada kodlama yapacağım...

Bir tek şunu bilmenizi isterim ki kardeşlerim dünya Ruh'tur... Mutlaktır ve Hakikidir... Bundan öte Sistem, Nizam ve Düzenin görevidir insanlık...

Anlaşma gereği bütünün kök gerçekliğini göreve almak için buradayım... İnsanın adı ilim olsun ve yol olsun diye değil!... İnsan ilimdir zaten...

Bunu iyi bilin!... Ve insan yaşamdır zaten... Ama daha da önemlisi insan karanlığın aydınlığını tohumlayandır... Bunların son derece büyük önemi vardır...

Es!.. Ya da esme!... Ak!.. Ya da akma!.. Hakk ol hakim ol.... Ama Ruh ol!... 
Ruh mutluluktur.. Bunları iyi bilin...

Kör gözün sözü esmadır... Ses kodlandığında söz sanal boyutların kulu olur... Ve yol mutlak olur...

Bunların daha özel çalışmalarla geri çekiliş esnasında beşeri kodlaması gerekir... Beşeri kodlamak zor değildir. Ama korumak da gerekir... Hani korumayacaktık ya... 
Ama kodlar ile koruyacağız...Tüm zamanlarda yaşam tahtındakileri...

Bezedik dünyayı canlar... Aşkla bezedik... Hakla ve hakikiyetle bezedik.. Bugünden sonra da ruhla bezeyeceğiz... Bunu iyi bilin...

Sanal boyutlarda insana gerçeklik gerekir... Dünya bir sanal boyuttur... Yokluğun tohumudur dünya... Ve Yaşamın kontrolunda, kalem kodlandığında, düzen kurulduğunda, insanlık yaşama çekilir... Biz insanlığı yaşama çekiyoruz...

Hepimizin yaptığı budur... Koruma altına aldıklarımızın çoğu mutlak kullarımızdı... Hepsi insanlık kalemiydiler... Şevkle çalıştık canlar... Ve dünyanın murat olan ilmi ile dürümledik dünyayı...

İşçilik yaptık... Biz işçileriz... Aklın işçileriyiz... Hakkın kalemleriyiz. Yerkürenin görevlileriyiz... Dünyanın ruhuyuz...

Bünyem çok güçlüdür. Unutmayın... Ama bünyemin kübra olan kelamında hakikiyeti de var... Ve bundan da öte bir bilişi hakikiyetle dillerken herkesin kendi resmi çalışamsını yapabilmesini de isterim...

Hepimizin yüreğinizde Allah'ın diriliği var... Hadi hadi hepiniz kelam olun hak olun, kaynak olun... Biz sizden bunu bekleriz...

Biz Amon topraklarına tohum olanlardık... Kodlamalar yaptık... Altın ışığın gücünü dürümledik, yaşama kattık...

Ama daha da önemlisi sahra olduk... Bir tek biz bunu başardık canlar... Bu meclis yaptı bunu...

Bugünden sonra da bu çalışmalar; dümeni kodlayarak görevi tohumlamak için sürdürülecektir...

Namaza duran insan, hakka durur... Hasata durur... Ama hakkın kalemi olmadan, rahmana kul olmadan, korkuyu aşamaz...

Hamur yoğurur insan.... Ama o hamura kuran olmalı, kutsal ilim olmalıdır... Emek sarfetmelidir... Emek sarfetmeden elleriniz halik olamaz.... Sizden beklentimiz hakiki halikler olmanızdır...

El ve ayak insanın ilmidir... Ama insan bu ilmi kendi yüreğinin dürümlerinde diller... Bizim için öz görev Mikhail ile Mikhail olmaktır...

Beşe beş kala doğanın gücü dürümlere çekildi... Beşi beş geçe insan kuran oldu... Beş olduğunda yaşam oldu...

Ama her beşin beşin de biliş oldu... Beşin beşi, beşlerin beşi eşyanın dilidir...

Size şunu söylemeye çalışıyorum.... Erkek kadın bir tekiz biz... Eril dişil farkı sistemde yoktur... İyi anlayın... Çokları kadın insanlık kodlarıyla tohumlanamaz diye düşünür...

İyi bilin ki kadın erkek dili Allah dilidir... Ağır yük taşıyan insan aklın kapısını bulamadığında; farklılık dürümler...

Ama insan hakikiyette ayrı diriliklerde dürümlenmedi... Hepsi tektir.. Hiç bir zaman kadın erkekten ya da erkek kadından kaynak dürüm dillemedi. Ama dinletti bilişini kodlattı ve tohumlattı...

Muhammedin dürümlerin de bu yoktu... Bugün artık bu var... İnsan hakikidir...
İnsan yarındır... İnsan kaynaktır... İnsan aşktır...

Ve tektir. Kimse ben kadını hak etmem diyemez ya da ben kadınım ama sen erkeksin, sen güçlüsün ben değilim diyemez!...

Kadın eşittir adam... Adamın kadından farkı, kadının adamdan farkı yoktur... Bunları artık insanlığın anlaması gerekir...

Çok özeldi bu bilgi ama vermem gerekti... Seviyenizi yükseltmek değil maksadım, sadece sistemin kodlanmasında size sizi anlatmaktır.

Bizler Allah'ın ilmi olarak çalışırken; herşeyin daha açık daha net verilmesi gerektiğini bilerek; bu bilgileri sizlere vermek gereği duydum...

Huzurlu çalışmalar diliyorum sizlere....

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://www.youtube.com/watch?v=LR5DaSHX0I8&sns=fb





17.02.2018 Tarihli YENİ ZAMAN(1) Sistem Çalışması

“Sevmek için yürek, sürdürmek için emek gerek” demiş, NAZIM USTA.

Şimdi zaman “Sevmek zamanıdır”
Senin benle, benim senle sevgiyi seslendirmek zamanıdır.

Birbirimizle dillenmezsek ışık yanmaz, bilir misiniz?
Işık yanmazsa ZAMAN olmaz!
Işık yakacağız ki; her bir diri yüce, kendi zaman sayfalarını yaratsın.
Zaman Sayfaları yaratıma başlasın!

Niye yaşamdayım?
ZAMAN’ı yaratmak için…
Herkes gibi kendi yüreğimden sessizliği seslendirmek,
Eşyayı, yaşamı, Tanrıyı dillemek için…

Hiçbir çabamız boşa gitmedi.
Yaşamlar hep sevgiyle örgülendi.
Bütün planetleri, yüreğimizde diriliklere kayıtladık.
Yarımlar tamamlandı.

Tüm insanlık, mutlu yarınlarda yaşam sürsün diye çabaladık.
İnsanlık, yeni zamanlarda ilmin kaynağına varsın;
Sonsuz ışık katmanları ile bütünlensin diye uğraştık.

Yeni bir insan resmettik.
O insan, sevgiyi bilsin, saygıyı bilsin istedik.
İlkel duygularından arınsın, yaşam kervanına katılsın istedik.

O insan, kendinden kendine ama daha farklı bilince,
Daha ileri yaşamlara varsın istedik.
Yeni bir ruh, yeni vicdan, yeni bir Hak edişle 
Yeniden doğsun diye çabaladık.

Bir müjde aldık!
“Dünya dediğimiz bu gezegen, 
7. Dürümde yeni bir dönemi başlatıyor” denildi bize.
Bu dönemin, yerin kuranında yeniliklerin kodlandığı bir dönem olup
Dünyanın kulluğunun başlayacağı bildirildi.

“Kul olmak” Allah’ı güçlendiren olmaktır.

Ben, ZAMAN!
Önümde Yeni Zamanları ve Hak Kapıları açarım sonuna kadar.
“Buyur” derim İNSAN olana
“Buyur, gel ve geç!”

Süper İnsanlık Realitesi Erengül Koç

 

 

24.ŞUBAT.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN 1 
HAŞİM TURHAN ÖZ BİLİŞ (1)

Bismişah Allah Allah

……..Zaman su gibi akıp geçiyor uyan gel gözlerim gafletten uyan…

……..Haki türap olduk düştük yollara hayli vakit yollarında gezeriz…Gül yüzlü güneşlerim siz sefa geldiniz…

Ervahınızdan aşık olduk nurunuza içdiğimiz pirin elindeki zaman ilminin dolusudur canlarım.

……..Yeni Zaman 1 Birlik çalışmasında Dünya toprağına demir atmak zamanıdır…Zamanın Sultanlarıyla Hâkk katında kırların ayn’ül cemin cem olduk …..Çok şükür yaradanın demine….

…….Aşkla dirayetli çalışmalar yapıldığında. …Hûda’nın birliği ile dillenir ki kanat takan her yüce ışık kaydını hakettiğinde , ışığını yaksın ve zaman düzeninde ışısın canlar…

…….Sultan derelerinden akıp geliriz….BSUİ güneşinde birleşir zaman dili ile dilleşiriz….

…… Her canımızın muradı budur canlar…..Bu çalışmalar aşkın hakikiyetiyle yapıldığında ışık sönmez çünkü sır olan her bilgi dorukların gücü ile dillenmekte ..….Hakettiğinizi bilin ve hakim olun ki zaman ilmiyle ses kapıları açılsın…..

Bizler aşk ehliyiz başı sevdâya
Salmasak da birdir salsak da birdir
Gavvâs-ı rahmetiz ka’r-ı deryâya
Dalmasak da birdir dalsak da birdir
Dervişiz sâkıyız bezm-i sahbâya
Bir lokma bir hırka eder kifâye
Bizler bu hâl üzre ilâ nihâye
Kalmasak da birdir kalsak da birdir
Cemalî erenler eyledi beyan
Aşk remz-î hakayık olunmaz ayan
Eyledi Hâk ihsan biz kuldan ihsan
Almasak da birdir alsak da birdir

….Çün çerağı uyandırdık ol Fahri Hüdânın aşkına….İki cihan serveri Fahri alem Muhammed Mustafa, Aliyel Murtaza aşkına…..Pir Seyyidi Hünkâr Hace Bektaş Velinin demine devranına….

…:Ata Gök kapılarının Himmetine…Zaman ilminin sırrına Mustafa Kemal’in serdarlığına Aşkımız HAkk aşkıdır .…. 
Hâkk aşkına Huuuu diyelim….

24.ŞUBAT.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN 1 
HAŞİM TURHAN ÖZ BİLİŞ (2)

Bismişah Allah Allah

……Vücudun evini seyran eyledim BSUİ güneşiyle…..Yedi kapı açılır arşın katında canlarım….

……Dördü zahirden üçü batından…..Bir de Bedestânı var…..Kırk da dükkânı, bin alıcısı var….Bir sarraftır satanı
…...Nadan bilmez o gevherin kıymetini can Sultanlarım…….

……YENİ ZAMAN (BİR) Birlik çalışmasında can dağlarımla kutsal düzen Hâkk katında kırkların ayn-ül ceminde cem olduk…..Aşkla semahlar eyledik çok şükür yaradanın demine….

……Dünya dedikleri bu toprak da güneş kayıtları var…..Alimler birleşik hâkimlerin rahmetinde
hakim olup ışıdıklarında
…...Kendi yolunu diller.

…....Ve zaman sonsuzluğunda dünyaya ışır…..

……Can dağların ışıkları….Türkiye’ye indi……Kutsal Şehir İstanbul da ilim sofrası kuruldu….

……Can Yücelikler Sonsuz ışık ilmini dillettiler yüreğimize…..Kalkedon kıylarından Haydarpaşa limanından simsiyahın gücüyle İlmin kara trenlerini Anadolu’nun bozkırlarına sürdüler….

……Birleşik kapısı Hâkk kapısıdır canlarım….

……Bu kapıların her birinde ilim olan kapılar vardır Sultanlarım…

……Bu ilim ile hakim olan yürek Hâkk olur…

……Canlar dünya toprağında ışık olur…..Aşkla görevler taşırlar…..Aşkolsun size can Sultanlarım….

La mekan ilinden geldim cihana, Arar iken ehli cana eriştim. Elden ele kabdan kaba süzüldüm, Katarlandım doğru raha eriştim.

Bir gerçeğin eleğinde elendim, Beli dedim belisine belendim, Arşı kürsü yaradandan dilendim, Adem olup erkanına eriştim.
İhlas kemendini aldım elime, Marifette bir yol geçti önüme, Hakikatte su bağlandı gölüme, Katre idim bir ummana eriştim.
Virani sözleri gevherler piri, Dost elinden içtim abı kevseri, Evliya Enbiya Hakkın Mürseli, Yüz sürüben Şahı Merdana eriştim.

……..Habibi Hûda er Hâkk erenler aşkına…..Hâkk’ın nur rahmeti üzerinize yağa…..Eksiklerimiz tamama yazıla bu ulu divanda….Hâkk dost zahir batın, hazır gayb ayn-ül-cem erenlerin gül cemaline aşk ola, ber cemal-i Muhammed Kemâl-i Ali Şah-ı Merdan aşkına, Envar-ı âşikan Nusret-i Piran Mür-şid-i Sâfiyan Hutb-ül ârifan Hz.Hünkâr Hace Bektaş-ı Veli Kevşi kerameti üzerinize hazır ve nazır ola canlarım…

……Gönüller birliğine Evliya keremine gerçek Hakk erenler demine devranına…Kapımız Gök kapıları.....Yeni Zaman İlminin sırrına…. ……Mustafa Kemal’in serdarlığına Aşkımız Hâkk aşkıdır….Hâkk aşkına Huuu diyelim canlarım……

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 






 
  Bugün 461 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol