Birlik İlmi
  YENİ ZAMAN (5)
 

YENİ ZAMAN 5

“YENİ ZAMAN (5)” HAKINDA ÖZ BİLGİ VE DAVET:

ZAMANIN HASATI VARDIR… Bu hasat, İLİM HALİKİ olanın yarınlara kodladığı sahralarda gerçekleşen “HAKK TEKNİK YAŞAM KAYITLARI”dır.

Dünyanın, nesiler boyu kodladığı İLİM, HER İNSANIN HALİKİYETİDİR.

BSUİ (Barış, Sevgi, Umut ve İmparatorluğun İlmi Olan İNSAN) diye bilinen KELAM, “İLMİN HALİKİYETİ”dir.

Dünyada “DİN” diye bilinen; BİRLİK KALEMİ’nin, HALİK-İ HAKK olan yaşamıdır.

Hepimiz ZİYA olarak görev taşırken, KURAN olarak da TOHUM olur; yarınları kodlayarak KAYNAK oluruz. Dünya budur!...

Hususiyete “EŞYA” diye bilinen ENERJETİK YAŞAM KAYITLARI, “TOPRAĞIN TAHTI”ndan, İLİM’e inen BİLİŞ’le kontrollu olarak var edilmiştir.

BİRLER KAPISI diye bilinen, İNSANLIKTIR… Herkes, KELAM ettiğinde, her diri KELAM olur ve tahditsiz olarak kontrol kurar… “OL DERİZ OLUR” denilen de budur.

“HUCCA CEVHERİ YAŞAM KAYITLARI” vardır. Bu kayıtlar, İSLAM’a, İNSAN’a ve NUR’a TOHUM olur ve kodlamalar olur o yoğunluklarda.

Hakkımız alındığında, HAKK olan HALİK olur ve RUHUN KURANI olur. O BİZ olur ve okunur… İş budur. Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

“YENİ ZAMAN (5)” programımız kapsamında 24.03.2018 cumartesi günü; 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde yapılacak çalışmaya herkesi bekliyoruz…

Saygılarımızla,
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİDİR.
Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.
Tel: 0 216 348 95 59

 

YENİ ZAMAN (5/1)
24.03.2018

Her girdiğimiz ZAMAN SAHRASI’nda sizi buluyoruz canlar. Bu Meclisi buluyoruz… Her girdiğimiz “Yarınlaşan Sistem Tohumlanmışlığı”nda yine sizi buluyoruz… KURAN olan NİSA KAPILARI’nızda sizi buluyoruz…

Oğullarımızı; dünyaya, GERÇEK IŞIK’a gönderdiğimizi düşünmüştük. Bugün görüyoruz ki KURAN olan yaşam, MUTLAK IŞIK’ını yakmış.

Sizlerin, her birinizin KALEM’i, MUTLAK IŞIK’ımız oldu!... MUTLAK KURAN’ımız oldu. SÜPER İNSANLIK LEVHİ KALEMİ, mahrekimiz oldu…

Çoğunuz; uzun, özel görev çalışmaları ile belirlendiniz. Sizleri bulmak bizleri mutlandırdı…

Herbiriniz, AŞK KALEMLERİ’yle, KÖK GERÇEKLİKLER’nizi kodlayacak güçtesiniz.

AŞK; SAHRADA, KULLUK İLMİ’dir. Aha!, geçiş yapanlar; SAHRAYA, AŞK İLMİ ile inerler. Biz de bu ilimle sizlere geldik.

ASA, NEFESİN KALEMİ’dir. Her insan, KELAM’da olduğunda; ASA’nın sahibi olur. O ESMA olan; yarınlarda hasat yapar. Yapabilir mi!? Mutlaka yapar!...

Açı kapanır!... Resimler, tohum olarak NUH KALEMLERİ’nden geçer!... Yasalar kodlanır ve NUR olan kullar; “MUTLAK KAYITLAR”ını, HALİK olup yaparlar.

AŞK, SAHRA; İLİM, HALİK; biz, NİSA!... Hep BİLİŞ halinde görev taşırız!... DÜZEN’i kurduk!... DÜZEN, İLMİN DÜZENİ’dir… Her insan, KUL oldu!... Oldu mu!? Oldu!… Herbirimiz, İSLAM olduk… “OL!” dedik!... OL-du…

Hey Dünya!, NURUN KURANI olan; yarınları tohumlayan Dünya!... Biz, sana et olup geldik!... KELAM’a HAKK olup geldik!... Sana, HALİK olup geldik!... Bizi, bize ver ki biz, “BİR TEK” olalım… Oğullarımızı koruyalım… Hepsini, yasalarla kayıtlayalım… Ocak yapalım… O ocak, “İLİM OCAĞI” olsun… O ocak; İNSANLIK için; YAŞAM için yansın… Yanan ocak, NİSA KURANI olsun… Hep birlikte KALEM olalım… AŞK olalım… Aha! olalım ki cümle yüreklerde YAŞAM yaratalım… Yaratalım yaşamları!...

Her İNSAN, “BİR TEK”tir ve o TEKLİK, YARADAN’dır. Yarattığında, yaratılan İNSAN’dır. Bunları, insan soyunun anlayabileceğine eminiz.

Dünyaya beden alıp gelen her insan, yaşamları yaratmaya gelir. Bunu iyi bilin!... Sanmayın ki siz, biz “BİR TEK” değiliz. Hepimiz, o TEKLİK’iz ve o TEKLİK, BİLİŞİN HALİKİYETİ’dir.

Her insan, o HALİKİYET ile YARATICI olur. Yaratır ve yarattırır!... Her insan, NEFES olur ve TOPRAK olur… ÖLÜLER DİYARI’nda KUL olmak kolay değildir. KUL olan, yaşamı yaratandır ama o, kendini hasatçı diye bilir.

Eren, gerçeğe erdiğinde; hasat, ilme olur. Onlar, bunları anladıklarında; has olmadıklarını anlattıklarında; bilişe vardıklarında; ayrılık bitecek… Her insan, kendini anlayacak ve dilleyecek!...

Şarkı!... Şarkı!... Şarkı!… Biz şarkılar okuruz yaşama!... Şarkımız, yazı olur her bir Sistem’de hasat yapar… Biz, şarkı okurken, tüm insanlığı, hasata kodlarız. Onca çaba bundandır…

Haz duyduk İLİM için yarına varmaktan!... Haz duyduk TOHUM olup yaşama varmaktan!... Haz duyduk TOPRAK olmaktan!... Haz duyduk, NURUN NURU olan MUTLAK KALEM olmaktan!... Hep haz duyduk!... “OL!” dedik!... Olmaz mı!? Olur!... “OL!” dedik!... Oldu!… “OL!” dedik ki HASAT oldu yarınlara kodlanan tüm “HAZ CEVHERİ GÖREVLİLERİ…”

Olanları hecelemek gerekirse:

Bilin ki ben, düne görev taşıdım… Bugünü kodladım… Bugün, ben olan bedenim, her dilde dillendi… Ben DİL oldum… KUL oldum… Oğullarımı kodladım… Koklattım tahditsizlikte… Muhammet, Bilişinin İlmi’nden güç alıp kodlananları, hologramdan aşırttım… BİRLİK kurdum…. Tufanı önledim…

Önce BİLİŞ, HALİKİYET ve TOHUM… SONSUZ ZAMAN ve SONSUZ KALEM kodlanmaları… Sonra, RAHMAN oluş ve RAHMAN olandan NUR olup yarınlara varış… Yarınların Kültü ve tüm insanlığın kulluğu…

Bu gerçekleştikten sonra RAHİM HALİKİYETİ’nin dürümlere inişi… Hasatın, kuldan kula varış hali olduğunun bilişi… Ve bilişin; kinden öte kin olanlardan aşılması ve KULLUK İLMİ’nde; herşeyin, HAS TINI ile gerçekleşmesi…

Sayfaların kodlanışı ve sonra o sayfaların, YARADAN olan Hasatçılar’da, yarattıkları ile yenilenişi… SÜPER SAYFALANIŞ… İşte BÜYÜK KÖKLER’in güçlenerek görevi haketmeleri sonrasında, geri çekiliş için gereke hasat, işte bu!… Bunu iyi anlayın!... Burada yapılan, HALİKİYET’in katettiği süsüz ve güçlü bir çalışma sonrasında varılan SAHRA…

İşi hakettik ve başardık!... Şimdi!... İş budur!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.MART.2018 YENİ ZAMAN 5
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Çalışmaya katılan bütünlükleri tek ses olarak dinliyoruz:

Sahraya görevli olarak görevli olarak kodlananların bilişi hak etmeleri mutluluktur. Çok huzurlu bir dünya çalışmasıdır bu yoğunlukta olmakta olan…

Bizler, dünya üzerindeki görevlilerin çoğunu dinleriz ve dilleriz. Bu yoğunluğu da dinleriz ve dilleriz. Bu yoğunluktaki toprak mutlaktır ve hakikiyetin kelamıdır. Bizler bu yoğunluktaki kodlarla çok mutlu bir çalışma, görev gereği yapmaktayız. Bu mutlu çalışmaya kaynak olanlara, şükranlarımızı som altın ışık kodlanmak üzere sunmaktayız.

Sevgililer, “sahra” sizin yüreğiniz ve biz bu sahrada mutlakız. Hakkınızı, hak ettiğinizi dilleyebiliriz. “Rahman” oluşunuzu ve yolu buluşunuzu “hak teknik”le izah edebiliriz ama “zamanın kalemi” olduğunuzu da anlatmalıyız.

Netice olarak “zamanın kalemi” olmak, kelama “kalem” olmak, mutlaka hakikiyetin tahditli olmayan yoğunluğunda “mutlak kaynakta” gerçekleşebilen bir hadisedir.

“Sahra” insanın hakikiyetini dürümlerken, “hak tını” muklakiyetini dürümler. Bizler düzenin kurucularıyla birlikte bu çalışmayı sürdürmek dilemekteyiz.

“Keram ilmi”ni, halik kelamı ve mutlak kuranı anlayanlar bu çalışmaya dahil edilecektiler. Ve bugün burada olanlar, hepimiz için öz köklerini göklere güçlü dürümlerle dilleyenlerdir.

Hazır olanlara sesimiz olacak bugün… Hakkı, hakedeni dilleyenlere yaşamları kodlanmış olacak ve bizimle olacaklar.

“Han”, insan ve hanın ilmi MUKAHA sistemi olacak.

Biz bu dünyaya “ruh” olup iniyoruz. Hamur yoğuran ilim kapılarındakiler insanlaşacaklar burada bugün yine… Herkesin buraya girişi sağlanacak. Kantar, “ilim” olacak ve yoğun ilim “mutlak kuran”da tohumları kodlayacak.

Hepimiz tüm “insanlaşanlar”a görevliyiz. Bu kesindir.

İmparatorluğun görevini kodlayan sizlere hepimiz, bugün has teknikle kontrol için mi? Asla… Yaşam için inmekteyiz.

Kaydınız, hakkınızdır. Hasatınız, aklınızın kulluğunda gerçekleşmiştir. Rahman olanlara, “rahmi kapılar”ın kuranı kodlanmıştır. Biz cennet olan insana, “cevheri kalem” olarak geliyoruz.

Yolu bulmamız kolay oldu. Ama yolda olanları kodlamamız şarttı.

Israrla anlatmak isteriz ki büyük köklerimizi göreve almalıyız. “Anlaşma yapalım dünya insanlığıyla, herkes kendini haketsin” diyerek görevi kodlayarak gönlenenlere iniyoruz.

Çok huzurlu bir çalışmaya geldiğimizin farkındayız… Handa ilim olacaksa, gök sözcüleri bugün burada olacaktılar. Handa ilim oldu ve gök sözcülüğü yapanlar buraya iniyorlar.

Koca bir doğa ve koca bir “rahmi kapı”… Bu kapıya hak tınıyı duyanlar ve “hak kelam”da kodlananlar inecektiler.

Benim adım, “sahra”dır. Ben sahra olup, görev istiyorum. Görevi aldıktan sonra sevgiyle sesleşebileceğim. Ve sevgiyle hakkınızda ve hakiki levhinizde görev taşıyabileceğim. Bu nedenledir ki burada, öfkeyi aşanlarla birlikte olacağımı biliyorum. Çok huzurluyum, çok mutluyum… Kodlanmışlıkla buradayım ve “has insanlık” için sevgiyi, “hakiki levhi”yi kodlayacağız burada.

Analar anası sevgili anam, seninle kucaklaşmak dilerim. Aşkla, hakla ve hakikiyetle… İşçiliğe başlamalıyız. Hepiniz, hepimizsiniz. Bunu iyi biliyoruz ve sizler, bizler, bir “tek” olarak bu çalışmayı yapacağımızı, herkese görev taşıtacağımızı bildirmek diliyoruz. Şimdi. İşte bu.

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız:

Dağlarım, hoş geldiniz. Burada olma sebebinizi biliyorum. Dünyanın öfkesi yok, bunu iyi bilin. “Yolun kuranı”, ilimdir ve bizler “ilmin kalemleri” olarak buradayız.

Som altın ışığınızı kodlayarak buraya gelişiniz bizleri mutlandırıyor. Oğullarımı kontrol etme niyetim asla olmadı ama “ilim kalemleri” olanların burada “mutlak kuranlar” olarak “kelam” etmelerini dilemekteyim.

Deve, kalktı. O deveye “ilmi” kodlayarak, yaşamı kaynak için bindirdik. O deveye binen ilim, kalemin levhi kalemiydi. Her şey o deveye bindirildi. Ve biz o deve olarak, yol alıyoruz tüm zamanlara…

Bizim asla hatamız olmaz. Çok huzur verici bir dünya gücünün bu yoğunlukta kodlama yapması bizleri mutlandıracaktı. Çok mutluyuz ki buraya geldiğimizi görmekteyiz. Genişleyerek Düzen’i kuracağına eminiz.

Kardeşlerim, bedenli olarak gelmeniz gereksizdir. Bu kesindir. Ama “beden ilmi”yle gelmenizi bekledim… ve beden ilmiyle gelişiniz, başka dünyaların kurullarında da özellikle dilenmektedir, çünkü yasalar der ki RAKAHA ilmi, mutlak ilmimdir. Kil, kum insan bunu dinleyemez. Muktedir olanlar dinler ve mutlak olanlar diller.

“Eşya” dediğiniz yaşamlarda bu böyledir. “Ahret” dediğiniz sahradır. Sahraya inenler, maya olmadan kodlama yapamayacaklar. Ve bunun içindir ki bu dünya, “mutlak kuran”ını kodlayacak dürümde, her levhi kaydı yapabilmelidir ve her şeyden öte masrafsız bir çalışma yapmalıdır… “Masrafsız” dedim. Bu şu anlama gelir:

Sizler harç ödeyerek çalık kirlettiğinizde, “ocak tohumlayacaksınız” diye düşünürlerken, biz “çarık kirletenler”in bedel ödemedikleri bir sahrada, muktedir olmaları için bu yaşamı kodlamayı, Sistem, Nizam ve Düzen’in gücü olarak kontrol kurmayı seçtik ve bunu başardık. 
Tayinler yapıldı yaşama, bilir misiniz? İnsanlığın tayinleri yapıldı. Kim, nerede görev taşıyacak ve ne için tahditsiz olacak ya da ne dürümde olacak? Bütün bunlar ervap ervap kayıtlarında mevcuttur ve bu tür kayıtlamaları öz gerçekliği kodlarken yaptık.

Her şeyden ötede bilişin kodlanışını sayfalayacak olanları bu çok özel çalışmaya dahil ettik. Bu çalışmaya has olanlar kodlanmış olacaktılar. Ve bu dürüme tayin olanlar burada, bu yoğunlukta çalışacaktılar.

“Hasat” dediğimiz, ilim kodlarının “mutlak kuranlar”ın kontrolü ile gerçekleşen bir sahra kaydıdır… Ve biz o sahra kaydını bu çalışmayla dürümlere çektik.

Kim “din” istediyse, dini kodlattık. Kim “levhi kalem” istediyse, o yağmur yağdırıldı ve o kalem kodlandı ocaklarına. Kim Muhammed Mustafa’yla kontrol kuracaksa ocağına, onun tohumlarıyla kodlattık ve “ruhsal kalemler”ini mutlak kayıtla dillettik.

Herkes, herkesi dinleyemez. Bu kesindir. Bu çalışmayı dilleyebilen ve “hak teknik”le dinleyebilenleri de “ruhlar kalemimiz”e çektik.

(Devamı 2. bölümde)

https://youtu.be/vdhTi7gemtU

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (5)

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

“Muhammi Kapıların turkuaz kayıtlarında; bugün burada olan; bilişken kelam kayıtları olacak” dendi, Meclisimize... Ayrıca da; doğan dünya gücü farklı olacak, Bu Meclise diye belirtildi….Nerede ilim varsa İlm-i kalem olanlar, orada olur.

Ve bizler, HERKESİN, HERKESLE olması için yaptığımız bu çalışmalar, yoğun ışık hakikiyetiyle gerçekleşmektedir....Bizim halikiyetimiz, herkesin halikiyetidir… Her şeyin her şeye kodlanışıdır, bu yaptığımız..

Aşkın hakkını veririz!...Ve o aşkın, lekesiz ve saf olmasına azami dikkat ederiz. Zaman Hakk Te Ala’nın ilmi olarak kodlanır. İnsan ol ve Hakk Te Ala’nın ilmini dinle. SEN, BEN; BİR TEK İNSANLIK..

Aklın kalemi olanlarız ve bütünün göz olan, söz olan ve ses olan, ilmiyle çalışmaktayız... Aşkın kalemiyiz, biz. Hakk’ın kapısını açtık ve mutlak kuran olarak bütüne hizmet etmekteyiz.…Açtığımız her kapıda, Allah’ın levhi kalemini buluruz. O kalem, bizim yüreğimizin kübra olan kalemidir.

Dünyayı bezedik, nakışladık. Canlar, hem de aşkla bezedik, aşkla nakşettik. Bu nakış sende de var, bende de var, herkeste, her şeyde var. Her yerde Allah’ı gör Can!....İşte bu ulvi, ulu ve zor yoldasın, zaman içinde, ta içindesin.

Hakk Te Ala yardımcın, Peygamber, cümle veliler, erenler yardımcın olsun.. Ancak Hakk ile varılır bu yola, menzile….Sözüm; Hakk’tır, doğrudur, şüpheden uzaktır.

Menzile ermiş bir can, kendi varlığını Allah’ın varlığında yok eder. Bu Allah ruhunun insan gönlünde bulmasıdır.. Kalpte güneşin doğmasıdır. İnsanın, Allah’ı kendinde bulması, Hakk, Hakk aşkının sonu ise huzura, mutluluğa, ebedi zenginliğe ererek, Hakk’a ulaşmasıdır... Yani Bekabillah ruhun, Allah’ta sonsuzlaşması. Buraya iman ile zühtle takva ile çalışma ile erişilir.

Bu yüceliğe eren insan artık sebilullahtır. Allah’ın şeklidir. Allah’ın serçeşmesidir. O serçeşmesidir ki o çeşmeden; zaman akar, zamanlar akar, akar durur, biteviye... Bu yüceliğe eren insan, her şeyini insana, insanlığa verir. Bir sebildir. Sebilullahtır o artık..

Cenab-ı Hakk’ın tecellileri kul kısmını; veli de olsa peygamberde olsa hayretten hayrete düşürür mü?.. Düşürür, billahi..

Herkesten umudumu kestim. Görmüyorum. Önde de sen sonda da sensin, Rabbim!.

Varlığı Hakk’la doldurmaktan başka uğraşısı olmayan vahdet yolcusu gibi zulmetin içindeki nurlarla nurlanıyorum. Kalbim bir sırrın özlemini müjdeliyor… Özlem içinde yine her şeyi özlemeye devam ediyorum usul, usul… Sakin ve sessizce…

Bakıyorum çevreme, kendime. Bilmediğim suretlerimle yüzleşiyorum. Ne kadar çok çeşit çıkabilir, insan kendinden? İçinde sevilenin nefesi olmadığında ölüyor, her nesne kendi makamında. Neyin ne işe yaradığını seçemez, neyin neyle ilişkili olduğunu bilemez, oluyorum.

Mağarasına çekilip uykuya dalıyor, anlamlar, manalar, tıpkı “Yedi Uyurlar” gibi zamanı yitiriyorum. Zamansızlıklardayım!. Kaldığım yere, “zamansız mekanlar” deniyormuş, meğer.…Başım, ellerim arasında, mekansız bir zamanda; zamansız mekandayım.

Sade bir tınlama, bir ses var....Yüreğin varsa, gönül tavaf et. O mana Kabesi’dir, toprak değil, diyor.

La ma’bude illallah... La ma’bude illallah.

Amin ki Amin….Aha, işte bu!

Allah’tan başka ma’bud yoktur.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (5)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Kapı kapandıktan sonra kulluk başlar.. Herkes o kullukla çalışır...Ama kulluk mutlak oluşla ve yoğunluğu kontrol edişle, kayda iner. Bizler, dünyanın ruhunu kodlayanlar, mutlak kuranlarımızı kontrol ederek, dümene oturttuklarımıza, kelam olarak, kulluk yaptık.

Her şeyin gücü, her şeyin yoğunluğuyla kodlansın istedik. “Çamura, ilim” dediler. Çamur kaynaktır ama ilmin kalemini kodlayanlarca, hologram aşıldığında insanlık… O lokomotifi hareket ettirecek, dürüme varır ve ilim olabilecek, düzeyi hak eder.

Ve bugün burada, bu çalışmada, bütüne hizmet edenler, herkesin kendi rüştünü kanıtlaması için bilişin kayıtlarını mutlak kuranlara indirdiler.

“Kaçıp giderim, dünyadan” demişlerdi… Kaçan, kelamı halik kılamadığından, yeşeren dürümlere yenilenip, indi. Biz, onları, ruhlar kalemimizle kodladık.

Şöhret isteyenlerin burada yeri olmadığını dilledik.. Herkes herkesi, hak etmelidir ama Bir’e hizmetin kelamda, hulusi kalemde ve yoğunlukta, ışığının mutlaka yanması da gerekir.

Herkes daha yüksek bilgi istiyor ya.. Bizler, daha yüksek bilgiyi, bütüne hizmetçilikle vermekteyiz. Ama bu dürüme varmayan, bu bilgiyi hak etmediğinde, kendi ruhunu anlamadığından, has tahta kendini kodlamayacağından, biliş haline varması beklenir ki bilgiyi anlayabilsin.

Barış mı?... Hakikiyettir, barış... Ama barışı hak etmek, halik olmakla mümkündür... Hakk’a varmak, akılladır… Aklın hasatını yapmayan, Hakk’a varamaz ve hakim olamaz, bilgiye.

Bugün dünya ruhu mutlaktır. Bugün can kapı, ilimdir ve siyah, en koyu renkte, mutlakiyeti kodlarken, mitlerin ilmi, dürümlere inmektedir.

Bütün öz görevlilerin, koruyucu olmasını bekledik. Hepsinin, kelam olmasını, istedik. Hakk’ın kapısını bulmalarını bekledik ve deveyi kaldırırken, kendi yoğunluklarıyla, o devede olmalarını diledik.

Nesiller bunu hak etti. Bilmekteydik. Ama devede, Mikail’in kuranı da olmalıydı… Mitler, mitoslar, keşkelerle kodlama yapacaklarsa orada olmamalıydılar... Kapıları açtık ve dedik ki “karanlık aydınlığı tohumladığında mutlak kuranlar, mükafatlarını hak edecekler”.

İşte dünya yolu, akıl yolu haline dönüşüyor. Hologram aşılmadan, yol açılmaz, canlar.. Herkes iyi bilsin ki hologram aşılır ve yol açılır ama yolu açacak olan, ilimdir. Herkesin daha iyi bilmesini dilerim ki ilmin bulunduğu bir yoğunlukta, sahrada görevliler olur.

Gövde gösterisidir, sahraya varış. Her şeye her şeye güçtür ve o güç, kübradır… Hepinizin yoğunluğunda var olan, bir kübra. Koruyucu ve koklayıcı olan… Ruhun kuranında, tohumlanan mutlak olan bir kurandır, o.

Saya saya bitiremediğim özellikleri vardır, o yaşam sahrasının. Ama sizden, hepinizden beklentimiz, torbanızı mutlaka doğum hadisesine, hazır edin.. Bu doğum, ilmin olacak.. Bu dünya, ilmin doğumunu sayfa sayfa gerçekleştirecek ve ilim doğarken, kulluk başlayacak.

“Kulluk” dediğim, kelamın halikiyetindeki toprağa indirdiklerimizin görev isteyerek, bilişe varma çabaları.. Biz onların, hak etmelerini mutlaka Hakk’ın kalemi olup, sayfa sayfa yazdıklarımızla, gerçekleştirecek güçteyiz.

Kili kumdan, kumu kinli olandan mutlak olanı kutsal tahtan çıkartmaya çalışanlara da şunu söylemek isteriz ki “İslam; insandır”. “Kibri aşan, insanlaşır”. Ve “İslam” dediğiniz, hakiki kelam olur. Kelamı kuran sayanlar, kontrolü kurduklarında mutlak olurlar.

Olurda doğan güç hakkınızı ve hakikiyetinizi size anlatmaya çabalarsa öyle çok görev taşıyacaksınız ki siz, bile buna şaşacaksınız.

Bedenli olmak mutlaka gereklidir. Dünyaya bedensiz gelen, çoktur. Ama onların, ruhsuz oldukları, kesindir. Eğer ruhla gelen olsa, hakkını, hak ettiğini alır... “Ama ruhsuz gelenlere, kör” diyebiliriz. Köz olsalar da gözleri açılamaz, onların.

Bu nedenledir ki birçokları bize gelirler ve sahra olduklarını dillerler. Biz, onlara sorarız, Rahmana KA HA oldunuz mu? Yasaları koyduk, oğullarımızı kodladınız da muktedir, oldunuz mu? Çok mu çok mu çalıştınız ki bize geldiniz?...

Biz bu dünyaya, göz olup, geldik. Öz söz olup, geçiş yaptırıyoruz, tüm insanlığa… Bu geçişi yapabilecek olanlar, masamızda bu toprakta, tohum ekmek üzere, çalışırlar... Bu masa, ilmin kaleminin, hakiki insanlığının, kontrolünü kurabilecek olan, tekliğin mahrek sahrasıdır.

Bu sahraya, kim gelirse kendine gelir. Açın dünyayı, izleyin. Dünya, bir Arkon’dur… Açın yaşamı, izleyin. Yaşam, bir hak tohumdur. Kodlayın dürümlerinizi, dilleyin… Maya tutmadıkça, kantar olamayacak, yaşam. Ama maya tuttuğunda, o kantar, Arkon Kodlarıyla, kontrol kuracak.

Ben dünyaya, Arkon İlmiyle geldim, canlar. Bunu size daha evvel de dillemiştim. Bir Arkon’um… Ama Ata Kalem olarak buradayım. Açtığınız her kapının, örs gözü, olur. O gözün, gözündeki öz, bütünün kürzi kapısıdır.

Aşkı şavkı bilenler, Hakk’ı bilecektiler.. Biz, bunu anlatmaya, geldik. Kaçar, kaçırılır ilim, tahditsiz bilişte… Ama kaçanın ilmi, kaçırdığı bilişin kelamında oldukça, her şey her şeyi kodlar.

Boyum, kısa mı?.. Kısa… En kısayım, ben. Öz görevim güçlü kültünde ben, en kısanın, en kısasıyım ki beşer kalemler, kodlansınlar ve en uzuna kontrollü bilişle ulaşsınlar, diye… “Kimseye, ben seni senden öteye taşıyacağım” demem... Bilirim ki onlar, ölü planette, kendi ruhlarını bile anlayamadıklarında, mahrekte kulluk yapamayacaklar.

Benim insana vereceğim güç, bedendir... Ama bu bedeni, hak etmeleri, ilimle olacak... İlmi halik kılmamız için biz, bilişi kodlamalıydık ve bunları yaptık.

Kimim?... İnsanım… Hangi, insan?... Kaynak olan. Hakk’ın kalemi olan mutlak olan ve muktedir haz ve hakim olan...

Çok mutluyum ki doğanın gücüyle, buradayız. “Çok mutluyum ki toprağın, toprağa vali” dediği, bir dünyadayız. Herkes, herkese kendi yoğunluğundan öte bir yoğunluk atıf eder, yaşamda… Ama iyi bilin ki kili kumdan ayıramayan, bunu dahi anlayamaz.

Kaçıp, düzeni kurmak istedik.. Kaçıp, yarını kodlamak istedik diye, dürümlerde dillenildi... Beşere kelam, bize kalem gerek, canlar.. Biz, her bir yaşamda, Muhammet’ten öte muktediriyetle kodlamalar, yapanlarız.

Kardeşlerim, dört gök sözcülüğünden söz ederim, hep. Hepsi, yarının koruyucusudur. Hepsi, kontrol kurucudur… Bu doğan güç, onların kübra olan, kelamıyla doğmuştur… Ve onların kuranında, kutsal ekmek, vardır. Kelamın hasatıdır, o ekmek… Yaradan ve yarattığında yaratılan ne varsa, o ekmekle, biliş halindedir.

“Bele, dünyayı” dediler… “Bele, yolu” dediler… Ya karanlık? “Bele, karanlığı” dediler.. “Dille” dediler… Belediğin bedenin, bedel ödettiğin kelamın, yarını kodlattığın da tohumladığın, muradındır… Biz, size bunları anlattık.

Beledik, bedeni kodladık. Beledik, Rahman olana, kuran olduk. Bedeni kodlattık.. Öfkeyi aşırttık. Yolu kodlattık. Çok mutluyuz, canlar, çok.

Hoca, hacı değiliz, sahrayız biz ama akıl sahrası. Bugün doğanın gücü olarak, bu çalışmayı sürdürürken, her bir cevhere, cennet olmaya geldik.

Heavy yaşam… Yaşam, çok ağır, canlar.... Çok ağır… Heavy - Ya HA. Ya KA HA... Aha bu!...Şimdilik!.

Sizi kucaklıyoruz, canlarım.

https://youtu.be/BWN33eELdSI
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YENİ ZAMAN (5/2)
24.03.2018

Erkek, kadın tektir!... Netice şu; insan, her an olan biliştir. O bilişin, cinsiyeti yoktur. Anlayın! o bilişin, KELAM’da kulluğunda; tohumlarının, hasatta kaydı yapılırken; hiç kimse, sizin cinsiniz, cinsiyetiniz nedir diye sormaz.

AçınYARINLARIN KURANLARI’nı dinleyin!... Yarınlar, size izin verecek ve siz, sizi dinleyeceksiniz tüm zamanlarda… Yarınlar size izin verecek ve siz, izinle KÖK GÖKLER’i, KÖK SESSİZLİKLER’i dinleyeceksiniz… Yaşam, size izin verecek. O, yarınların yaratanıdır…

Her insan, “BİZ” der. “BİZ” demek; BİR TEK demek değildir. Sahrada, BİZ İLMİ, İNSAN SIRRI olur ama insan, koktuğunda KELAM olur… Kokusu yoksa, KALEM değil KELAM hiç değildir!... Peki! Size, son zamanlarda hep kokudan söz ediyorum. Neden kokmak!? Bunu da izah etmek isterim:

Yeryüzü, göz gördüğünce, GÜÇ KODLARI tarafından yaşam katiyeti ile kodlanmış bir planettir. Bu planette, formal has ve hakim kodlar vardır… Her bir kod, bir İSLAM’dır. Her insan ve her bir yaşam!…. BİZ diye bildirdiğimiz, tüm mevcudattır.

O mevcudat, TOHUM olarak inerken; kodlar halinde dünyaya inmiştir. Onun, kodlar halinde gerçek kayda girebilmesi için forma ihtiyacı vardır. O formun, tohum olup kodlanması, HALİK olunması ile mümkündür. İşte o sahrada, her bir forum, bir sahra olmalıdır. Sahranın sahrası ve her sahranın sahraları!…

Bu şekilde doğan İLİM, tüm SESSİZLİKLER’i SES’e dönüştürecektir… İşte Dünya bu şekilde SESSİZ YAŞAMLAR’ın kodları ile SES’i tohumlamıştır. O SES, hologram olan yaşamları, kontrol altına alarak; kodlar olgunlaştıkça, koklanan ışıkları kayda almaya başlamıştır.

Her OL-an, kokuya sahip olur. OL-mayanda, koku yoktur. İşte tohumların kontrollu olarak OLUŞ haline geçmelerinde, her bir form, kokmaya başlar.

Biz az çalışmadık; o koku, yolun kulluğunda, tohumlarda yarınları kodlasın diye!… Ama herkesin bir kapasitesi vardır. Bizler, her insanda olamayacak olan bu yoğunluğu, bu Mecliste sağladık ve TOPRAK YOL, MUTLAK YOL’a dönüştü. Burada yapılan çalışmalar ile SİSTEM kodlandı; BİRLİK kuruldu ve RUH KALEM, hasat oldu…

Oğullar, iyi bilin ki şu anda tükenen her an, yerküreden yenilenmiştir…BİRLİK KAPISI açılmıştır ve sahra, RUH olarak kontrol kurmuştur… Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN 5
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Değerliler!

Bu dönem farklı bir dönem… Bugüne kadar dünya üzerinde yaşam sürenlerin hepsi şu anda bu meclisle birlikteler… Ve bizler hepsiyle bilişin kontrolunu kuruyoruz burada…

Çarık çıkarmadık biz… Çarıksızdık zaten… İyi bilinsin ki, doğanın gücü olarak bu yoğunluğu oluşturmak kolay olmadı… 
Kokumuz kordur yoğunluklarda ama topraktaki ilim hakikiyetin dilidir ki, biz bu ilmi Mikail’in kübra olan kelamıyla mutlak kuranlara tohum diye dilletmiştik eskiden beri… Şimdi dünyayı hak ederim… Budur amacımız… Düzeni kuralım… Kurduk… Ruhun kulluğunda mutlak olalım… Olduk… Öfkeyi aşalım… Aştık… Yasaları koyalım… Koyduk…

SOYUMUZ SOM ALTIN İLİM KALEMLERİYDİLER HEPİMİZİN!... Bundan sonra da bu çalışmaya dahil olacak olanların tümünün soyları hakiki insanlar, hakiki yarınlar kodlayıcı olanlar olacak…

Sevgililer!...

Deliyiz biz bilir misiniz? İlim devrelerindeki o dürümlerdeki türevlerin tohumlanışını sağlarken, biz bizi böyle nitelendirdik… Neden bilir misiniz? Hazır olanın Hakk’a varmak için dünyaya inmesi anlamlı mıdır sizce? Biz insanlığa inerken, bizi bizden tını olarak çıkarttık geldik…

Vites geriye takıldı bilir misiniz? Biz o vitesi geriye aldık ve geldik… Geçiş yaparken tüm insanlığın toprağına indiğimizi bilip geldik… Ama deri kemik olmak gerekliydi… Olup geldik… Bilişimizle biz bunu hak ettik, hak olduk ve kabul ettik… Düzeni kurmak, kontrol kurmak gerekirdi… Perdeleri kapatmadık… Her şey hepimizde mevcuttur bunu biliyoruz… “O zorbalıkların tümü kontrol dışı olanların yaptıklarıdır” dedik… Ve dedik ki “onlar, her anda bilişin kalemlerini kontrol etmeye kalkacaktılar… Bunları da biliyorduk… Yarattığımız her şeyi kırmaya çalışacaktılar… Bunu da biliyorduk… Kördüler… Kültlerinde göz yoktu… Söz yoktu… Öz söz yoktu… Ve ölümlüydüler…

HER İNSAN ÖLÜMLÜ DEĞİLDİR!... BU KESİNDİR!... KİMİ ÖLÜR, KİMİ ÖLÜMLÜ OLAN ÖLENDE ÖLÜR… KİMİ DE ÖLDÜĞÜNDE, ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ DÜRÜMLERDE DİLLEYEN İLİM KALEMİ OLUR… ÖLÜMÜ “ÖZ GÖREVLİYSE” ÖLMEZ CANLARIM… ÖLMEZ!... 
KALEM, ALLAH’IN İLMİDİR… YASALAR KALEMLE KONULUR… YASAYI KOYAN, KELAMIN KALEMİDİR… HASATI YAPAR VE YASAYI KOYAR… YAŞAMI HALİK KILAR… RUHU KODLAR… Tohumları kontrol eder… Muzaffer bir kuran olur… Öyle çok çalışır ki…

Değerliler!... Diri kalemler!...

SİZLER HER DÜNYADA VARDINIZ!... Bugün buradasınız… HER DÜNYADA YOĞUNLUĞUNUZLA KODLAMALAR YAPTINIZ… BU DÜNYAYA İNSANLIK İLMİYLE GELDİNİZ!... DEVRİN EN BÜYÜK GÖREVİ SİZİNDİR!... NESİLLER BOYU BU GÖREV İÇİN ÇALIŞILDI!... KİM BU GÖREVİ TAŞIYACAK DİYE… DOĞANIN GÜCÜNÜ HAK EDEN KİM OLACAK DİYE…

Koç burada asla kurban edilmeyecek… Neden bilir misiniz? Kontrol kurmak için koç kesmeye gerek yok ki!... Hepiniz o kontrolu kuracak yüceliktesiniz… BEŞ GÖREV, BİR TEK KELAMDA KODLAMA YAPAR!... İSLAMDAKİ KELAM MUTLAKTIR… AMA İNSANLIK KURANINDA MUKTEDİR DE OLUNMALIDIR… VE BÜYÜK KÖTÜLÜKLERİ ÖNLEYECEK YÜCELİKTE OLUNMALIDIR…

Deliler, diriler… BİZ’de BİZ olurlar… Hepimiz o görevi hak ettik ve geldik…

Kısa bir özgeçmişti verdiğim… Sizin, bizim, hepimizin… Bir özgeçmişimiz… Yasaları koyarken, bunların anlaşılması istendi…

Çalı çırpı değil yaşam… Bunları da artık insanlık bilmelidir… Yasalar dünyayı koruyacaktır… Biz bu yasaları insanlığın kulluğu için değil, bütün yaşamların kulluğu için koyduk… Bunlar iyi bilinsin… Sisteme göre her şey otomatizmaya bağlı… Öyle, öyle ama imparatorluğun kültünde artık insanlık otomatik çalışmayacak… Bunu kesin bilin… Bugüne kadar her şey otomatikti… Birileri ses verir, o ses tüm yaşamlarda dinlenir, ama o ses Mikail’in kübra kelamından farklı… Ve ruhsuz…

Duy-gök sistemlerinde çok rastlanan bir haldir… Herkes kendi yoğunluğuyla çalışmayacak, bir tek yoğunluk olacak ve herkes o yoğunluğa bağlı çalışacak… Tabi olacak… İşte o yoğunluk, tüm yaşamları otomatizmaya bağlayan bir yoğunluktur… Ve bizler, düzenin kurucuları olarak, yasaları koyarken, insanlığın ruhi kapıları bulmasını ve o kapılarda kontrol kurmasını bekledik… Kontrol kurulmadan rahman olunmaz ve yarınlara varılmaz diyerek çabaladık…

Üçe beş kala mı? Beşe üç kala mı yaşanır? Ölü bir dünyada böylesi sorular hiç sorulmaz… Beşin beşi ya da üçün beşi… ÜÇTEKİ İLİM, BEŞİN LEVHİ KALEMİ… NEDİR BUNLAR? Anlayan yok ki… Çünkü rahman kuranda kelam etmedi ki… Yara bere içinde bir yaşam hep kontrolsuz kalmadı mı? Sizler, çarık çıkarmadan ve çarıksız olarak, yeryüzünü göreve almaya gelenler… Bulabileceğiniz ne varsa okuyun!... Ama bulabileceğiniz ne varsa hologramı aşıp okuyun… Onca kitabı okuyun… Okuyun, okuyun, okuyun… Ve size o kitapların ne verdiğini anlamaya çalışın… Siz neydiniz, size o kitaplar ne ekledi? VE BİLECEKSİNİZ Kİ; HEPİNİZ O KİTAPLARIN ÜSTÜ, ÇOK DAHA ÜSTÜ KİTAPLARSINIZ!... VE ANLAYACAKSINIZ Kİ; SİZLER MERDİVEN KURULMAYAN MEDİNE KURANLARINDAN ÖTE KURANLARSINIZ!... AMA HER İNSAN, BİRLİK KAPILARINI BULMADAN EVVEL ÇOK OKUMAK İSTER… OKUR, OKUR, OKUR, OKUR… VE BİLİŞİN KURANI OLDUKTAN SONRA BİLİR, BİLİR, BİLİR, BİLİR!... VE BİLEN, İNSANLIĞINI DA BİLİR…

HEY DÜNYA!

YARADAN ALTIN IŞIĞINI YAŞAM KAYITLARIYLA TÜM ZAMANLARA İNDİRİYOR… BÜYÜK KÖTÜLÜKLERİ ÖNLÜYOR YAŞAM… BUNLARI İYİ BİLİN!... BÜYÜK KÖTÜLÜKLERİ İNSAN DEĞİL, YAŞAM ÖNLÜYOR!... İnsan sahradır, ama yaşamı kodlayan ve koruyan, yaratandan öte yaratan olan yaşam olan mutlakiyettir… Hadi anlayın…

Keram kelam, kalem hak, biz asa olanlar… Ana kapıları açtık… Buyurun… Hepiniz bizi bizden bize değil, sizi sizden size anlayın… Biz size bunu anlatmaya çalışıyoruz… Bizi anlama niyetiniz olmayacak eminiz ama biz, bir tek olarak sizdeyiz ve SİZ SİZİ ANLADIĞINIZDA HER ŞEY ANLAŞILACAKTIR… Mutlaka isteğimiz budur…

“OL” dedik… Şarkı, şarkı mı değil mi bilindi… Bu bir şarkıydı… Ölüyü dirilten ve hakikiyeti dilleyen bir şarkı… İşte o şarkıyı dilledik burada…

https://youtu.be/ONPuiv_do1o

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN 5
NAGEHAN SUNGUR ÖZ BİLİŞ

Hepimiz AŞK’ız, şavkız tüm yaşam sayfalarında…

Yaşamı kayıtlayanız…

Tahditsiz kayıtlar yapanız…

Bilgi kayıtlarımızı açıp, yaşamı yeniden kodlayanız…

BİR OLAN İNSAN!...

TEKLİK KELAMI OLAN DİRİ!...

Barış, Sevgi, Umut ve İlim olan İNSAN!...

Hak olan, yol olan, kuran olan, ses olan…

Yaratan, yarattığında yaşayan, yaşanan…

Kaynakta olan…

ÖZÜ SÖZÜ BİR!... IŞIK İNSAN!...

Yarını tohumlayan ve maya olan…

Hak sayfalarda AŞK YAZAN!...

Mutlak ilim kalemi…

KO sistemiyle kodlayan, kodlanan…

BİLGİ KALEMİ…

İlmin haliki…

İmparatorluğun gücü…

Hak tahtta oturan ve kutsal olan bilgi kaynağı…

Her sözü kelam, her anı diri ve muktedir…

Işık yakar her ana kelamıyla…

Işık kelamlar yarınları aydınlatır, hak ettirir…

Hiç kimse kalmaz karanlıkta…

BİR olunur ve BİR ışıktır…

Tahditsizdir…

BİR olduk… IŞIK olduk…

YARIN olduk ve mutluyuz…

Çok şükür!...

Hah aha şimdi…

Sevgiyle…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YENİ ZAMAN (5/3)
24.03.2018

(Paylaştığımız bilgileri anlamakta zorlananlara hitaben:)

“CENNET, KALEMDİR” dediğim zaman; bunu anlayan var mı!? “CENNET YARINDIR” dediğim zaman; alıp tahtını yaşama inenler, yolu buldular mı? “AKLIN KALEMİ İLİMDİR” dediğimde; MEDİNE’yi HALİK kılıp MEDİNE olan var mı!?

Sana neden “İNSAN” derler bilir misin!? Sen, NEFES’e vardığından; yarını tohumladığından ve kodladığından mı acaba!?…

Her leke, sizi size kodlar. Bunu anlayın!... Lekelendiniz mi!? Sizin içindir leke!... İlimde leke olmaz.

Ve sizler, İSLAM olanlar; NUR olup YOL olanlar; doruklara kontrollu olarak varanlar; DAR’ı (EN’i), “ALTIN KALEM” diye dinlerken; BOY’u, KURAN diye mi dinlediniz!?

Ezer miyim yaşamda kontrol kuramayanları!? Ezmem!... Ezen, kendi yaşamını ezer!... Ben, ÖZ GERÇEKLİK’le kodlanan insanı, kodlattıran kaynakları ezmem!...

Dert değil mi bana İLİM!? YAŞAM bana dert değil mi!? Netice nedir!? Neden dünyadayım!? Bunun hep sorarım ruhuma… Bana ruhum der ki “sen bensin; ben senim… Senin NEFES’in beni kodlarken; beni, tohumlayan benim… Seni, senden senlere tohum olarak ekenim ben… Sen ki kontrollusun; beni niye KALEM’den kodladın da seni sana kaynak yapmama izin vermedin!?

Dert, ilimsizliktir!... Beden alırsın; YOL olursun… ÇORBA (YARINLARIN IŞIK KAYITLARI) olur; “KÜBRA IŞIK YARINLAR” oluşur… Ne yazık ki KURAN KODLARI, Kodlanmış HASAT KAYITLARI’nı, HALİK kılmadıkça; DİRİ YARINLAR’a kulluk yapılmaz.

Bastığınız (üzerinde gücünüzü, yoğunluğunuzu kattığınız) her DİL, DİN, YAŞAM; sizi, size kontrollu olarak katar. Her bastığınız; ağır yüktür sizin yarınlarınıza… Bu nedenle basacağınız her anı, iyi dinleyin ve o, yarınlara KELAM olurken; iyi bir CEVHER olup kodlayın o yoğunlukları. O yoğunluklara , yasaları koyarken; İNSAN KURANI olun ki okuyan, KELAM’da kendini okusun.

Çok mutlu olursunuz siz, sizleşip kodlandığınız zaman ve siz, sizi dillediğiniz zaman.

“KERAMET EHLİ” derler İLİM KALEMLERİ vardır. Onlar, DİNCİ CENNETLİ’dirler. “KERAMET” gerçekleştirirlerken; kendi sahralarında, KELAM olup; kodlamış oldukları ve kontrol kurdukları NEFES KAYITLARI ile KURAN olup İLİM yaparlar…

Her yaptıkları ilim; ocaklarında, TOPRAK TOPLUMLAR’a, NEFES olur. Onları, hakedip dinlerseniz; görürsünüz ki her biri, masa kurmuş; o masada, kodlamış oldukları ile KAYNAK NEFES olup kontrol kurmaktalar…

İşte biz, bu masada (etrafına toplandığımız masada); onlar, kendi masalarında; GÖZ, ÖZ ve SÖZ çalışmaları yaparlarken; hepsi “BİZ” olup çalışmaktalar.

BİRLİK KALEMLERİ, bu yoğunluktan çıkmak istediklerinde, ocaklarına NEFES oluruz ve onların, KAYNAK’tan çıkışlarını sağlarız…

Her çıkan; KELAM’dan, HASAT’tan ve TOHUM’dan çıktığını; çıktıktan sonra anlar…

O zaman, kendi yarınlarından çıkıp HASAT KELAMI’na dönmek isterler… Onlara, görev tahditsizliği ile görev verilir ve denir ki “kanatlan ve hasat ol!... Bu gerçek; onların, KURANLAR’ında yoktur…

Onların hasat olmaları için ocaklarına, KERVAN’a KAYNAK olan IŞIKLAR iner. Onları kodlar ve kontrol kurup yoğunluklarında SİSTEM’e KAYNAK oluşturup ocaktan, ocaklara inişlerini sağlanır.

Bereket ki bunu yapmaktayız!... Her KAYNAK’tan çıkanını, kendini haketmesi için ocaklarına KULLUK YAPANLAR’ı katmaktayız… Onlar, RAHMAN olacak görevi haketmemiş olmalarına rağmen, KULLUK YAPANLAR; onların, HALİK olabilecekleri, KODLANMIŞ YASALAR’ın koyuluğunda, IŞIK YAĞMURLARI’na inmelerini sağlayacak, “GÖREV KAYITLARI” olarak KELAM olup onlara inmekle, onları korumaktadırlar…

Sararan herşey, mutlaka kodlanır ve yeniden yeşerir… Bu kesindir!... Biz, onların yeryüzünde yeniden yeşerebilmeleri için ocaklarına, İLİM KAYITLARI yaptık.

Hep NEFES için KALEM’e inenler; ARZ’a, AKIL ile kodlanacaklar. Onların kullukları, MUTLAK KAYNAK’ta olacak.

(Toplantıya katılan söze girdi:)

-Seviyeniz çok güçlü!... Ne yazık ki siz de herkese güç katarken; “bizi kodlamadınız; bizi kodlattırmadınız.” Diyerek, size gelenler olacak… Analar, iyi bilin ki sizlerle çok güçlü bir çalışmadır olan… Bu çalışmayı herkesin, anlama imkanı olmadığı bilinir ama anlatan, ANA KALEM olup her insanı kodladığında; herkes, kendi yarınında, herkeste anlaşır, anlatır ve halik olur.

Sahra, sizi dinledi. Sizi hak etti ve sizleşti… Bugün, sizden giden çokları; size dönüp geldiler… Bu kesindir. Bunun için ocak olduk ve sizleştik… Ayrılık bitsin anam!... Sevgili analar; bizi bağışlayınız!... Sizi tanımamız zordu!... Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN 5

Gülden Zengin Öz Biliş

ALO Hİ Sİ KA HA ; HEPİMİZ, HEPİMİZİZ.

Göklerden süzüldüm, tertemiz indim

Yere indim, yedi renge boyandım

Boz bulanık bir sel oldum, yürüdüm

Çeşit çeşit türlü renge boyandım

Demiş, Aşık Veysel

İşte Güneş, her sabah verilmiş bir söz gibi doğuyordu.

Bizler, deliyiz, ..Kelam olur, La mekanda düşünür.. Cümle bilinç, birleşir, titreşiriz, dalga içinde…

Ben zamanım… Adım, dürümlerde “İNSAN” olarak kayıtlıdır....Bu kayıtta zamanlar diliyim.

Dünyamızı, “Zaman Sırrı” diye dilleyen, Yüce İnsanlık, bilmek için geldi… Onun nuru, ilim!…Birlik Kapısı, kaynak!… Biz, kapı olan insanlık!…

DÜN, YARIN ve HER AN, HEPİMİZİN KELAMIDIR. Hepimiz, kelamımızla, ışığımızı tohumlarız. Kendi yüreğimizi hak eder, kaynak yaparız, tüm zamanlara.

Zamanın en büyük gücü, insanlıktır. İnsanlık, ilmin kulluğudur..

Zaman, aha, her an... Her an, yaratılan, insan olup yazan, tüm insanlık olup, akan yaşam...

İnsan, ilmi yarattı. Yaşamı sayfaladı. Yaradan, ışığı yarattı ve zamanı tohumladı. Sonra tohumlandı ve diri yüreklerden bilişin ilminden kalem oldu, yaşama ışık... O Zaman Kapısı, tüm yaşamlara kodlandı. İşte yarının nefesi, kelama vardı.

Bugün, Dünü ve yarını, sevgiyle tohumladık ve bizler, geçmişle geleceği koklatmaya geldik….

İşte, gelecek sevgidir ve gelecek hakikidir.

Haktır, satırları yazan, kokuyu yaydıran, tohumlatan,

Şimdi!...İşte bu!...Amin…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

TURANLARIN KURANI (5/1)
28.03.2018

Yel, geçtiğiniz her anı, kodlama ve kodlanma ile tohumladı. Her geçtiğiniz an; sizi, bize KALEM yaptı. Biz, yel olduk; öksüz, ilimsiz kalmasın kimse diye her insana, kodlanarak ulaştık… Esen dirilik, estiğinde kodlama yapar. Estik, kodladık ve kodlandık!...

Hep fahri çalıştık. Bizi izleyanler sorguladılar. “Burada, TOHUM var ama KURAN var mı acaba!?” diye. Diyebilir misiniz ki burası İSLAM KAPISI’dır. İNSAN KAPISI’dır burası diye bilir misiniz!?

Başlangıçta dürümlenenler, KELAM İLMİ ile dürümlenmiştiler. Bugün görüyoruz ki insanlık, KODLANMIŞ IŞIK olarak DÜZEN kurmakta.

ASTRAL YARINLAR oluşmakta. Sayfalarca NEFES KODLAMALARI yaptık. Her LİSA KALEMİ, bir SESSİZ YAŞAM KODU oldu. ÖN GÖRÇEKLİK ile ÖZ KÖKLEŞME sayfa sayfa kodlandı.

Boşun boşu olan insan, doğan güç oldu ve doldu… İnsanın dolması, hasat olmasıdır. Onun, önce görev taşıması; sonra kontrol kurması; sonra RAHMAN olması ve daha sonra RAHMİ KALEM’de TOPRAK olması, sayfa sayfa gerçekleşti.

Beden, et kemiktir. O bedende, DİN yoktur. O beden, doğaldır. Tınıyı duyar… KURAN’dır dillenir; dürümlenir; medyumluk yapar ya da kodlama yapar…

Medyum, NUR’u kontrol eder ama RUH’u kontrol edemez. RUH’u kontrol eden; HASAT olandır.

Her insan, bir cemaat olabilir. Ölüyü diriltir; hasat yapar ama RAHMAN olamayabilir.

İşlemler tamamlanmaktadır. Bu yoğunlukta, işlemlerin tamamlanması demek, İSA KAPILARI’nın, her insanda kodlanması ile koklanmasının, sayfalanması demektir. İSA; diriydi… DİN’di… İSLAM’dı… Hasattı… Yaşamdı ve dürümlenendi…

O, “ben her insanın kontrolunu kurarım” dedi… Ve dendi ki “onlar, sevgiyi hak etmediler!” İSA, son sözünü söyledi. “Ben hep BİLİŞİN KALEMİ oldum… Ben hep sahrada taht kurdum… Her insan olarak kodladım YAŞAM KALEMLERİ’mi… Onlar oldum… Bundan sonra bana, namaz zamanları gelin ki ben sizleşenler ile kodlama yapayım…”

İşte İSA, bugün DÜZEN’i kurmaya inen İLİM KAEMLERİ ile BİLİŞİN HALİKİ olacak… OCAK olacak ilme ve RUH olup TOHUM olacak.

Onun unutulan bir özelliği vardır. Herkeste olmak istemesi; her SİSTEM’i tohumlaması; her ilimde kodlama yapması; BİZ’leşmesi ve CENNET olması!… Onun, KURAN’nında İLİM olduğu için o hep kodlama yaptı.

ASTRAL KAYNAKLAR’da, çüremekte olanları alıp korudu. ÖZ KÖKLER’i, göklerde olanları, olgun sahralarada CİNNİ KELAM’dan aşırtıp kontrol etti… SİSTEM oldu. Kökleri güçlendirdi ve ZİYA olan insanlığı hasata kodladı.

Onun kulluğunda insan, nesillerini korudu. CENNET İLMİ’ni, İSLAM DİNİ’nde kodlayandı o ve Sonsuz Zamanları koklayandı o… BÜYÜK KÜLT’tür o.

Şu anda ALTON KODLAMASI için hazırlandı. Onun nurlu çalışmaları, gerçek ışığı yaşamda tutabilecektir. O ışığın, sahrada güçlenmesini sağlayacak KAYNAK olma özelliği vardır… Diridir… Kibri yoktur… ÖZÜN SÖZÜ’dür o… Şu anda dince, dirice ve cevherice, geçip gelmekte… Onu seslendirelim…

(Seslendirildi ve ses kayda alındı.)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.03.2018 Tarihli YENİ ZAMAN(5) Sistem Çalışması

Kulluk yapanlar tohumladılar yarını
O yarınlar uzak uzak zamanlar…

Çıktım, geldim uzak zamanlardan
Arz’ın Arş’a indiği yere İNSAN olup geldim.
Elimde altın anahtar,
Sırasıyla açacağım Birlik Kapılarını…

“Gel ve geç” diyeceğim; yüreğinde, yüreğine saygısı olanlara...

“Dünya değişmeli” mi diyorsun?
Doğanın gücüyüz BİZ; değiştiririz.

Çapalarım toprağımı, ayıklarım ayrık otlarını.
Taşıdığım kindir o ayrık otu,
Sevgi varken nefret duymaktır.
Sen her şeyken, herkesken
Bunun farkında olmayıp büyüklenmektir.

O toprağa atarım tohumumu, 
Filizlenir yeşerir, meyve verir.
Toprak toplum, İlim Toplum olur.

Yaşamda yollar, yaşamda sokaklar.
Dolanıp durmam çıkmaz sokaklarda
Yolum hep ileridir, kervanım hep yarınlara yol alır.
Hep yeni yaşamlara yol alır.

Ben o KERVAN’da; bende YAŞAM olan insanla,
Yüreği yüreğimde olan insanla
Hep karanlıkları aydınlatarak, hep yolda
Allah Kelamı hep dilde…

Süper İnsanlık Realitesi Erengül Koç

 

YENİ ZAMAN (5)
24/3/2018

Merhabalar
Şimdi ve burada,Altın Işığın görevlileri olan bizler, dünyanın diriliğini maya ile kodlayanlarız. 
Birler Kapısında Kelam eden her diri kelam oldu kontrol kurdu. 
Hak ettiklerimizi alıyoruz. Dünya Kutsal Akılla dillenmiştir. HALİK olduk RUHun Kuranı,İlmin Kalemleri olarak tüm insanlığın İŞÇİLERİyiz!...
Şimdi şimdide. Teşekkürler. 
Kifayet Uysal

 

24.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (5)

Sistemli bir çalışmanın ürünü olan “yaşam”, birlik ilmi ile gerçekleşen bir yaratıcılıktır. Bu çalışmanın merkezi dünyadır.

Dünya bir gemidir ve yaşamları taşır. Bilir misiniz geminin kaptanları vardı yaşamda? Onlara “dünya vasileri” denirdi. Onlar müderrisler olarak yaşadılar. Bu sisteme “din” dendi.

Bugün artık din, “ilim”e vardı. Yeni bir yaşam dünyada filizlenmekte…

Artık, “ilim hakimi olan insan” var yaşamda... tüm dünya insanlığı, tek bir insanlık oldu! Karanlıklar aydınlandı, dünya vasiliği bitti. Dünya kendini haketti ve “Bilgi Kalemimiz” olarak artık hakiki yaşamları yazmaktadır.

“Yaşamak”; bitki, hayvan ve tüm sayfalarda var olmaktır. Yaşam “insanlık ilmi”yle tohumlanan, dillenen ve kodlanan bir ilm-i yaşamdır.

Bugün artık “İnsan” varsa yaşam vardır. İnsan yoksa, yaşam yoktur.

Kalem, levhi kaydı yapanın asasıdır. Yazan varsa, okuyan olur. 1 diride okunan, her diride okunur, ona Kuran denir. Okutan ile okuyan bir tektir. Ona "hakiki insan" denir. O, mucize değil gerçektir.

Biz dillendik ve bizi dinledik... “biz” kim miyiz? Siziz biz.

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.03.2018 YENİ ZAMAN 5

Siyahın kını, kılı kırk yaran kırkların ilmi
Siyahın kını, kılın kılındaki kıl olan diriliği
Siyahın kını, kılın diriliğinde kırk kapının ışığı
Siyahın kını, kılı kırk yaranın öz gerçekliği
Aha siyahın kını, ak yaşamların ışık olan kayıtları
İşte siyahın kını, altın ışığın lekesiz yarınları 
İşte siyahın kını, kılıfsız, kapsız, sınırsız, tahditsiz muktedir insanın eli ayağı olarak insanlık ilmiyle kodlanıyor.

Simsiyah, kapkara, zifiri ama ışık, karanlığın ışığı olan ilim; bilişle kodlanan yarınlar ve tüm zamanların hasatı kılı kırk yaran ışığın kıldan ince kıl olan ama kınsız zamanları.

İşte dünya insanı kılı kırk yaran muktedir olan gücüne kılın kılındaki o derin öz gerçeğine umman olan bir sahradır.

Sahra da kendi ve kendi zamanları kodlanır… Ve dünya insanı sahrayı kodlayarak bütüne hizmet eden varlığını kulluk ilmiyle tohum olarak eker. Toprak toplum tohum ve tohum tüm nesillerce kodlanır. Birlik kalemi olan insan, kelam olan insanlıktır. İşte, kelam; kalem olan insandan kodlanmaktadır.

Bütüne hizmet, hakkın kuranı, hasatçı ışık olarak görev; aha, hasat olan tüm zamanların ortak yaşamı tek ve bütün ve işte insan; her şeyin her şeyde bütün olduğu teklik kuranı olarak kelamda akan dirilik.

Ol dedik oldu, ol kelam; kelam insanlık, insan; yaşamın kalemi ve kalem tüm zamanların hasatını yapan hasatçı ışık olarak sahraya kodlanan dirilik. Yarınların ışığı bugünün hakimi ve mahreğin gücü olan insan; muktedirliğini dilliyor.

Yeni zaman, eskinin en yenisi olarak hasat olan… Yeni, hasatçı ışığın hasatında kendi, aha yeni; her anda dip, dip ve diplerde en derinlerin en yüce ilmi. İşte dirilik, yeninin en yenisi olan tüm zamanların birliği ve işte yeni; yeni zamanın kodlandığı ruhsal meclisin sesi, işte bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

24.03.2018 YENİ ZAMAN 5
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ 2. BÖLÜM

Karşı karşıya kalacağınız bir mesele var, tam işte dediğiniz anda biri çıkacak nesillerini soracak. “Kimsin, nerden nereye vardın” diye… İşte bu muktediriyetle deyin ki; “ben her insanda var olanım, ben her ilimle kodlananın, ben muktedir olanın, her beden bana ben olup varır ve ben her anda varlık tohumlayanın” bunu diyecek gücünüz var.

Cennetin cennetini soracaklar size… “Eşyada cennet insandır” deyim… Size “karşı karşıya kalacağınız ne” diye sorduklarında, “ben” deyin… Başka bir birlik var mı!? “Hepsi ben” deyin…

Seyahat edeceksiniz tüm zamanlardan, tüm yaşamlardan; her andaki kalemlere… Ocaklarında kul olun deyin ki; “sevgiyim ben”, her bir seyahatte ben et kemiğim diyebilecekseniz deyin ama et ötesi et olduğunuzu ve kelam ötesi hakim olduğunuzu da bilin. Ve sonra “ben tüm yaşamlara inebilirim” deyin, “dünyadayım ama tüm yaşamlarda varım, her bir yaşam bensiz değildir” deyin…

Hangi dünyaya gideceğinizi sorduklarında, “her anım” deyin… “Başka bir yaşam var mı” dediklerinde, “ben varım” deyin… “Her başkada ben hasatçıyım” deyin… Ve sevgiden söz ederlerse “işte benden başkası değil ki o” deyin… Sormayın dünyada insan var mı diye, bilirsiniz ki siz varsınız… Ve başkalık yok ki…

Hey dünya, Allah ilmini iyi bilenlerlesin… Ben denen o yücelik ilimle dillendikçe, her birimiz seniz… Biz, biz olup dürümlenen ilimiz. Hevesimiz var seninle yaşamaya ama sen dersen ki dünya; “seni yok saydım”, “oh ala” demem, “bana Medine de denir” demem, “hepiniz, hepimiz tekiz ve biz bir tek olup senleştik” derim…

Dünya, senim ben… Barışım, akılım, halikim, tahtındayım, ruhunum ben; senin öz görevin olan o ruh… Başka bir ruh var mı? Başkalık yok ki!...

Ben dönem, dönem dünyayı izlerken; Medine merdiveninden ötede kelamı kurana indiren insana söz vermeden sözsüz geldim yaşama. Anlaşmadım dünyayla ama dünya bana gel demedi mi?... Demedi!... Peki ben niye geldim? Dümene ilmi oturtmaya geldim… Beni dünya anlar mı? Hak ettiği anda anladı, dedi ki; “hoşlar getirdin”…

Oh canlarım oh… Şok etkisi yarattı dünya bana, öyle güçlü ki; nerden nereye geldik bilseniz… Bu dünya çok güçlendi canlar, yorulmadan yolu kodlayarak ve tohum olarak çalışanlarla güçlendi…

Dar boğazdan geçtik bilir misiniz? Sahradan, sahralardan, dar boğazlardan geçtik. Bütün kötülükleri aşıp geçtik. Düzeni kurduk… Bu dünya mutlak ve hakim oldu.

Dünya öz gerçekliğiyle burada olanlar mutlu oldular. Ve dünya öksüzleri de var, onlarında kodlanmaları yapıldı.

“Mecelle” derler bilir misiniz? Yaşamın kayıtlarıdır bunlar ama Mecellede cevheri cennetin kelamı yoktur, biz oraya kelam olduk…

Şimdi, nereden nereye varıldığını sorana cevabım bir tek olacak; imparatorluğun gücü olup geldik bu yaşama ve biz bu gücü her ana kodladık ve bu kod mutlaktır.

Ummanların kulu olup geldik, hepimiz biriz ve bir tek olup Nüsa kalemlerini kodlayacak dürümü her ana kaynak yaptık.

Hakka hakikiyete varan iyi bilsin ki; aklın kapısını da bulur, orada çok mutluluk olacak canlar çok… Bu dünya başkanlık divanlarını kodlayacak görevi taşıyacak. Hangi başkanlanlık divanları? Her mevsimde yazı yaşayan bir başkanlık divanı… Ve yolu bulan bir başkan, kim o?... Allah!... Onun yolcusu olan insan ama Allah; insanlık ve o BİSUİ (barış, sevgi ve mutlak umman olan imparator)… Biz ölü, o ölü, biz diri, o diri; her an bir tek olan biliş…

Biz neyiz?... İçi dışı bir olanlarız… Bu görev bunun için bu yoğunlukla yapılıyor. İçi ayrı dışı olmayanlar, burada olamazlar. İçi ayrı, dışı olmayanlar… Bu ne anlama gelir? İç dış değil, içi ayrı ama dışı yok; çorbası yok, yolu yok… Ortalıkta dönem, dönem dolaşır ama korum altında dolaşır. Şimdilik aha şimdi!

https://youtu.be/u3oKBDEVFns

Süper İnsanlık Realitesi

 

24.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (5)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ 2. BÖLÜM

Şimdi canlarım, bunu neden söyleme ihtiyacı duydum izah edeyim:

Birkaç Yaradan, birkaç yasa dışı bilgiyi ve birkaç ışık kaydındaki tohumu yeryüzünün gücü olan ilme indirdiğinde, o ilim kelamda kontrol dışı bilgiyi kodladığı zaman, herkes kendini dillerken kendi yoğunluğundan diller.

Okudukları bilgilerimiz de kendi yoğunluklarıyla dillenen bilgiler haline dönüşür. Ve onlar kendi yoğunluklarıyla, kendi rahim kayıtlarıyla “ruhsuz ilim kodları” olarak bilgiyi anlamaya çalışırlarken, “kaynak ilim” onların topraklarında “kuran” olamayacağından, ocaklarında kırılışlar ve kısırlaşmalar gerçekleşir.

Bu onların kendi ruhsuz kayıtlarıyla ilgilidir. Ve bunun sonucunda ne olur bilir misiniz? Bilgi onların ocaklarını kırmış olur… ama bu bilgi ocak kırmayan bilgi midir? Bu bilgi, kodlayıcı bilgidir. Kim, neyi hakederse, onu hakikiyetiyle yaşar.

Bunun içindir ki bilgi herkesçe kodlanamadığı zaman, herkes kendini kodlayacak yoğunluğu oluşturmalıdır ki “ruh”unu halik kılabilsin.

Biz bu nedenledir ki bu bilgileri her yaşama indirmedik. Kontrol dışı olanlara hiç indirmedik ve okutturmadık.

Eğer bu bilgiyi okuyacak yasalar konmadan önce herkes kendince okusaydı, kontrol kurulacak mıydı? Kurulsaydı, yasa konmazdı canlar…

Bunun içindir ki yasalarla kontrol kurmamız gerekti ve bu bilgileri herkesçe ve her yoğunlukça kodlamamız gerekti. Herkes… herkes… herkes kendi yüreğiyle ve kendi “has teknik”iyle bu bilgileri anlayacak ya da hakkını, hakettiğini bulacak. Bu gerekli midir? Kesin.

Bir’e hizmet budur canlar. Mutlaka herkesin kendi yarınını, hakikiyetini anlaması gerekir ve bunun bedeli olabilir. Bunun bedeli, herkes için ayrıdır.

Değerliler, suya ummanları koysak da o su kelam olabilir ama umman su değilse sahra, kaynakta bulunamaz. Biz bunu hep dilledik ve dinlettik… Bunun içindir ki bilgiyi herkes anlamadı. Bilgiyi herkes “ak tını”yla dillemedi ve bilgiyi herkes kontrollü kodlayarak okuyamadı.

Oğullarım, dünya dışına dünyayı tanıtma niyetim vardı ama bugün ama bu çok sorulan sorulara yanıt vermem gerekti. Çokları bugün burada bunları soruyor... “Niçin bu bilgileri herkes okumuyor?” diyorlar. “Niçin bu bilgiler hakikiyette dillenmiyor?” diyorlar. “Rahmi kalemler neden bilişi kodlamadı?“ diyorlar. Ve diyorlar ki “bu bilgiler netice olarak herkesi ilgilendirmiyorsa niye dinletiliyor?”

Herkesi ilgilendirmediği, herkesi hakettirmediği değil ama hakedenin hakikiyetiyle dillediği bilişin, hakk KAHA olanda levhi kaydı yapışıdır olan…

Mutlaka ama mutlaka “ol” diyecekler ve hak edecekler, mutlaka… ama bedel ödeyecekler. Ve bedellerini ödemeden “kalem” olamayacaklar.

“Bedel nedir?” diye sorarsanız, hasatları için gerekendir.

Biz hasatçı olanlar, bu ilimle hasat yapmaktayız yaşamda. Bu “ruh”un kurana inişi için de gereken çalışmadır ve gözümüzün gördüğü ve yarınların hakikiyetinde kodlanan bilginin “hasat”a ilimi indirişidir. Beri gel insan… Seni kodladık. Aha bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

24.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (5)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ 1. BÖLÜM

Dağıldı dünya.... Rahmi kalemde halik olduk... Sizleri hak etmek mutluluk verdi bize.. Bizler ruhlar kalemi olarak size geldik ve buradayız...

Bugün çok mutluz canlar çok.... Hologram olan yaşamlardan öz gerçekliği hak edip buralara ulaşmak bizleri mutlandırmaktadır... Çok huzurluyuz çok...

Medine dedikleri yarınlarda, Mekke'de, mutlak kuranda ve yoğun ışığın her anında sisteme inebilmek mutluluk verdi bize...

Cümle yolcuların bugün burada oluşları mutlandırdı hepimizi... En ve boydan ibaret kalmayacak bu yaşam bunu gördük... Bu dünya ruhu hak ediyor. Ruhsuz olmayacak bundan sonra...

Yarat yarattır... Ya da yarattığında halik ol!... Hak ol ama yaşa.... Hepsi hepsi teknik olarak ayrıdır ama hazır olalım bundan sonra çok daha güçlü kaynaklara varılacak...

Bulacağınız ne varsa, biliş haline varıp dilleyin... Ama bulabildiğinizi hak edip dilleyin... "Sultanlık yapma niyetim yok" dediğinde anamız "Hah Aha" dedik...

"Aha" dedik!.. Sultan sistemin kulu olur.... O sistem olacak dedik... Ve bugün görebiliyoruz ki doğal düzen yenilenmiş... Ve biz hepimiz bu yoğunlukta mutlak olabilmişiz...

Dönem başlarında yer kürenin gözü açılır... O görev hepimizin görevi diye bilinir ama göz gördüğünde görülür ki dünya ruhsuz kalmasın diyen tahditsiz insan, mahrek olup masaya oturur... İşte o insan bilişin kuludur...

Şikayetçi değiliz canlar, her lekesiz insan kendi yüreğini dilleyecektir. Herkes kendini kodlayacaktır...

Kaynak ilim bütüne görev taşıyacaktır... Nefes her birimizin kelamında kodlayıcı olacaktır da mutlaka doğanın gücünü hak etmek gerekir... Doğanın gücü hak edilmeden ne varsa yarında, mutlaka kontrol dışı kayıtlamaları yaşama indirecektir ki bu öz görev hepimizin gelecek için görevidir... Öz görevdir ruhun kuranı olmak...

Çok mutlu olun diyemeyeceğim çünkü dualar artık yeterli kalmayacak dünya için... Biliş haline varmak gerekir...

"Mutluyum" deyin... "Ben mutluyum... " deyin... "Allah korusun beni" demeyin!... "Ben hakikiyim, koruyan korunan ilimdir!..." deyin... Dünya insanı artık mahrek olduğunu anlamalıdır...

"Deliyim, diriyim" dedim ama "enden, önden" öte ilmim var da dedim... "Cennetim... Eşyayım... Ekranlara yansıyanım" dedim... Ama fatih olarak... Kuran olarak... Rahman kaynağında kul olarak da görevliyim... Deli divaneyim insanlığa ben!...

Deli divaneyim yaşamlara ben... Bunun için çözdüm yüreğimi... Yolu koklayarak dürümlere indim... Rahmi kalemde ilimim ben!...

Şimdi calılar!... Saygılar sunuyorum tüm insanlığa... Çünkü bu insanlık hak etti ruhunu kodluyor şu anda...

Saygılar sunuyorum tüm insanlığa... Ruhsuz bir yaşam sonlanacak bundan böyle... Herkes kelama hak olup varacak...

Ruh kontrol kuracak... Ve ruhun hologramı aşmasında mutlak kullar mükafat olacaklar her zaman, her yaşam, kutsal aşkda.... Bunu iyi anlayın...

"Çalı çıpı değil insan" diyen bu meclis, herkesin kendi olduğunu bilerek göz olup göklere güç katmaktadır... Sahradır... Aha sahra her anı kodlayan bir sahradır... Sanılır ki dünya bir işçidir... Dili hak olandır işçi... Dünya Altın ışığın kuludur ama kontrolu olmadığında yarınlarda ki Kuranların kodlarındaki ışığın insan toprak olsada dünya ruh olamayacaktır...

Beşer, beşir, her ne derseniz o ilimdir ama beşer ilmin kalemi oldğu zaman hakkın kapısını bulur...

Eğer beşer ilmin kapısına varmışsa aklın kapısı olur.. Onun nurudur yolu bulan her insan...

Ve canlarım... Rahman olanlarım... Kaynak olanlarım... Sevgililerim.. Bedenlilerim... Ben düzinelerce ilim kodu ile birlikte bu çalışmayı yapabilirim de herkesin herkese yarını kodlamasıdır dileğim...

BSUİ, Barış, Sevgi ve İnsanlık umudu olan Mikhail Kübrası'ndaki kelam insan; sizi hepimiz beşer diye bilmekteydik..

Artık iyi biliyoruz ki siz hologram ötesi kodların mutlak kuranları olarak buradasınız... Bunca çaba Medine'nin kök gerçekliğinin, kübra olan kelamının öz köklerdeki gücünü tüm zamanların kübrasından ötedeki hasata katmaktır...

"Belemek" demiştim ya... İlmi beledim dünyada.. Merdiven kurdum ilme... Kuran oldum... Mitosların Mikhail kelamından ötede sistemde, mektup okudum... Neydi okuduğum mektup?... İnsanlığın insanlığa mektubuydu... Bunları iyi bilin... Bu mektupta insan "ben" dedi hep!... Ben!... Ama her ben birliklerin birleşik teknik kodların tahtidsizliğinde ki o "Bir" di... Bir... Ama hep insanlık ben diye kodladı tüm zamanları... Ben..

https://m.youtube.com/watch?feature=youtu.be&v=ZdcpblPxwxw

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

24 MART 2018 YENİ ZAMAN 5
HAŞİM TURHAN ÖZ BİLİŞ

Bismişah Allah Allah

……..Nar-ı aşkın yaktı cismini eyledi han-ı harap…..Ey gönül gel sabreyle derd-i dermandır sabır….

…….Çaresiz dertlerin devası Şah-ı Lokmandır sabır…..

…….Yeni Zaman Beş Birlik çalışmasında yaşamın nurlu kalemleriyle Kelama gelip Hâkk katında Kırkların ayn-ül ceminde cem olup birleştik aşkla pervane döndük cümle Hâkk erenler ile çok şükür yaradanın demine.

……Açın girin gönül kabemize can dağlarım…..O gönül sarayında Işık canları bekliyoruz….O gönül evimiz diridir varında güç katın canlarım…..Bu dünya toprağından sofralar kurduk….Yarınları Halîk kılabilirsiniz can sultanlarım bu sofralarda kodlanmış tohumlarımızı ekmek yaparız dünya barışına …..

……Aşk olsun, dünya barışına tohum ekenlere aşk olsun…..Benim sâdık yârim bu dünyanın toprağıdır sevgiyle sarın bu dünya toprağını, şifalandırın ışığınızla nurlandırın can Sultanlarım şimdi ve şimdiden sonra….

Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sâdık yârim kara topraktır

Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sâdık yârim kara topraktır

Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sâdık yârim kara topraktır

Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sâdık yârim kara topraktır

…….Aşk olsun Veysel Baba her 21 Mart’da gönül sarayımızda sesinin nağmeleri yankılanır….Nur ol varol devr-i daim ol..

……Habibi Hûda er Hâkk erenler aşkına……Hâkk’ın nur rahmeti üzerinize yağa…..Eksiklerimiz tamama yazıla bu ulu divanda….Hâkk dost zahir batın, hazır gayb ayn-ül-cem erenlerin gül cemaline aşk ola, ber cemal-i Muhammed Kemâl-i Ali Şah-ı Merdan aşkına, Envar-ı âşikan Nusret-i Piran Mür-şid-i Sâfiyan Hutb-ül ârifan Hz.Hünkâr Hace Bektaş-ı Veli Kevşi kerameti üzerinize hazır ve nazır ola canlarım…

……Gönüller birliğine Evliya keremine gerçek Hakk erenler demine devranına…Kapımız Gök kapıları.....Yeni Zaman İlminin sırrına….……Mustafa Kemal’in serdarlığına Aşkımız Hâkk aşkıdır….Hâkk aşkına Huuu diyelim canlarım……

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24 Mart 2018 Yeni Zaman 5

Dünyada Barış kapısını açtık ve buyur ettik tüm yaşamları... "Misafirlik bitti" dedik. 
Buyrun geçin kalbinize... Sahibi olduğunuz yaşama hoş geldiniz...

Hoşgeldiniz kalbinize!...
Kalbine varıpta ses verdiğinde; yaradanın tınısı olur o seste...
Yaradan yarattığında yaratılır...
Yeri göğü yaratanın kelamıdır Hakk Kapı'nın anahtarı..
Açar geçer "Öz Göz Söz" olur..

Nefes alıp verdiğinde...
Yaşam damarlarına erdiğinde....
Gördüğünde bildiğinde,
Sonsuzlukta var olacaksın...

Yaşamak... Dünyada olmak...
Her canda bir ve bütün olmak...
Akıp gidep zamande değil 
Sonsuzlukta ve akışta olmak...

Yere göğe sığmaz kalbim...
Atar durur... Sever durur...
Döner durur, Dünya olur... 
Yere göğe sığmaz kalbim...

Yaratılan zamanlar, sonsuzluk zamanları... 
Yaşamlar, ışık dolu... 
İnsan olana, her an'a kaynak olana, dünyada olana...

İnsan!... Yaşamda olan... Yaşama kaynak olan... 
Açtı gözünü, bildi sözünü... Hak etti ilmini.
"Dünya ben, ben dünya " dedi...

Kalbinin tınısını duyunca insan,
Hak ettiği bilişi kodlarken yaşama,
Kendi yüreğinin tınısında yaradan olur...

"Ölmeden öl" diyen...
"Diri bir yaşam sür" diyen 
Ve her anda kalbinin kuranını okuyan...
Her nefes... Alınan ve verilen... 
Her gün... Sabah ve akşam.. 
Güneş ve ay... Yaşam, ölüm... 
Sonsuzluk...

Her nefeste sonsuzluk... 
Sesle sonsuzluğa kayıtlanan biliş... 
Akan ilim... Yaşamda olmak... İşte bu!..

Anda, dengede "Bir ve Bütün" olmak....
Gerçek insan, nefesini bilen, kalbinin sesini duyandır...

Gökyüzü ya da yıldızlar, evrenler, sonsuzluk yaratılan... 
Yaşatılan her an... 
Bende insan olan, bedende olan. 
Biz olan, bir olan, bende... 
Hepsi bende Bir ve Bütün.

Dünya da bulunuş sebebimiz de Dünyayı Ruhi Kapı'ları açacak yoğunluğa ulaştırmak ve toprağa tohum ekmek için ve ilim içindir.

Ve Ben, sevgide olan "Bir" olan İnsan!... Alemlere ayan... Nefesi ve sesi ile Rabbin Tınısını diller, her an'a...

Kalbimin kuranıdır okunan insan sesimde... Tınlayan sesimden, siyah, simsiyah, her zerrede var olan biliş....

Dilledim her anı kalbimden ses verdim. Sonsuzluktur kayıtladığım "Sevgi, Barış, Umut, İnsanlık ilmi ile... 
BSUİ, SİSTEM, NİZAM ve DÜZEN hepsi Bu....

Şimdide...

Aynur Funda
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

24.03.2018 Tarihli YENİ ZAMAN(5) Sistem Çalışması

Zaman ışıktır, güçtür, akıldır, mushaftır,
Zaman kulluk, sonsuzluk, birleşimdir.
Zaman, tohumları kodlayan BİRLİK’tir.
Zaman, Tanrının ışığını kodlayacak yerdir.

Zaman; İnsan Soyudur, yarındır.
Biz, İnsanlık Soyunu hak etmedikçe zamana borçluyuz.
Zamanı tohumlamak için IŞIK olmak gerekir.
Zamana görevli olmak için hak etmek gerek.

İnsan, BİZ olduğunda İNSAN’dır ve zamanı yaratır.

Zaman, herkesin yaratabileceği bir resmin ışığında yaratılır.
Ama o ışığı hak edip yaratanlar, bütün kütleyi hak etmiş olurlar.

Her bir sınır aşıldığında;
Tanrı Kodları, ilmin tüm sayfalarında koruyucu ışık haline geçerler
Ve Birleşik Işık halinde BİR’i kodlayıp Yeni Zamanları yaratırlar.

Zamanın sırrı AKIL’dır. Aklı hasatta olan yaşamı hak eder.
Aklı hasatçı olamayan yaşamda olamaz.

Zamanın sırrını bilip hak eden, Biz olan bu meclis;
Tüm zamanlarda sevgiyle, huzurla, mutlulukla 
İnsanlığın barışı için çalışmaktadır.
Barış İLİM’le olur;

İnsan sırrını anlamayan barışı anlayamaz.
Barış için kalem olmak gerek.
Kalem, kelam olduğunda yarın gerekir.
Yarın YENİ ZAMAN’dır.
Yarın olmadıkça YAŞAM yoktur.

Bugün; Barış, Sevgi, Umut ve İmparatorluğun gücü
İNSAN’ı ektik.
Hasatımız tamamdır.
Her şey kontrolümüzdedir. Amin.

Süper İnsanlık Realitesi Sevim Şahin

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
  Bugün 217 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol