Birlik İlmi
  YENİ ZAMAN (3)
 

 

YENİ ZAMAN (3)

“YENİ ZAMAN (3)” 
ÖZ BİLGİ ve DAVET:

Ey Canlarım, insanı KALEM yapan İLİM’dir. İLİM’i hakeden ise kodlanmış İSLAM’dır. Ağır yüktür yaşam ama hakim olan için İLİM’dir. Bir tek İSLAM KULU olmak; İnsanlığı, hasata kaynak yapmak İMPARATORLUK İLMİ’nde KELAM’ın KALEM olmasıdır.

Dürtülerinizle çalışmaktaysanız. Bu sizi size taşımaz. Sizin herkese güç kaydetmeniz gerekir ki hasat yapabilesiniz.

Canlarınız, insanlarınız az BİZ olmadılar ama KÖK GERÇEKLİKLER’ini hak etmediklerinde, HASAT yapamadılar.

Bugünden çok daha güçlü günleriniz olacak. Unutmayınız, ilimle HALİK olunur. İlim yoksa yaşam olsa da NEFES olmadığından TOHUM olamayacaksınız. Bunları unutmayın.

Azı özü bilin ve yolu bulun ama huzurla görev taşıyın. İnsanlaşın ve Sanal Yaşamlar’dan görev taşırken, tohumlanın. Eliniz elimiz olacak ve yolunuz yolumuz olacak bunları mutlaka biliniz.

Elim insanlığın elidir. Bugün bu yoğunlukta GÖK ÇÖZÜMLEMELERİ yapanlar, eylencede olmadıklarını anlamalıdırlar. Bu çözümlemeler, İNSAN SIRRI ı olan YAŞAM KAYITLARI’dır. Bunun içindir ki bizler bu çalışmayı her bir Yüce İnsan’la yapmaktan çok çok mutluyuz.

Uzun zamandan beri yarınları kodlamaya çabanları bilip, onlara görev taşıttık. Şimdi artık yarınları hakedenlerle BİRLEŞİK İLİM olarak çok özel çalışmalar yapacağız.

Esip geçtiğimizde bizi bizden dinleyeceksiniz. Bizi hakedip hakim olmaya çalışmayın. Biz, sizi sizde hep dinleriz. Ve sizine oluruz.

Hazırın hazır olanın, her bir yaşam sayfasında, HALİK oluruz ve kodlamaları yaparız. Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

“YENİ ZAMAN (3)” programımız kapsamında 10.03.2018 cumartesi günü; 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde yapılacak çalışmaya herkesi bekliyoruz…

Saygılarımızla,
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİDİR.
Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.
Tel: 0 216 348 95 59

 

YENİ ZAMAN (3/1)
10.03.2018

Eğer RAHMİ KAPI, İLİM’i kodlayacaksa; bilişiniz, HALİK olmalıdır. İtin dünyayı!, kontrol edin. Hologramı aşırtın ve sonsuzlaştırın… İtin ki hareket etsin!. Ya KA HA, Sevgili KAHA bu mudur olması gereken!?

Nece yarınlar kodladık burada!... Nece KAYNAK TAHTLAR kodlattık!... Tahtımızı, KALEM’e indirdik. RAHMİ KALEM’de, kontrol kurduk. Beden almak için çalıştık. BEDEN, İNSANIN NURUDUR… Unutmayınız ki RUH’un kulluğunda, kodlanmışlık varsa, IŞIK TOHUMLAMASI yapılır.

Uzanın, dürümlerinize geçin ve bakın neler yapmışsınız yarınlar için… İyi ki HAKK’IN KALEMİ oldunuz. İyi ki KUTSAL NEFES’e vardınız ama hasat yapmadıkça; ruhunuz, kontrol kuramaz!...

AZ’a, GÖZ’e, ÖZ’e, SÖZ’e ve YARINLAR’a bakın!... Sonra tohumlarınızı kontrol edin!... RAHMAN olun ve dilleyin EN ve BOY’u!... Sonra KURAN olun; KÜRZİ olun; ruhunuzu kodlayın ve sonsuzlaşın… Aşkla çalışın!... “KÜRESEL YAŞAM KAYITLARI”nı HALİK kılın. Ununuzu eleyin; ekmeğinizi yoğurun; KURAN olun. NUR olun ki SAHRA olun…

Elin ayağın ilimse; beşere, kükrer yüreğin ve doğan güç, ÜMMİ KAPILAR’ı, KALEM’den ayırır; sizi, SAHRA’ya kodlar.

SONSUZLUK, sizi diller; sizi kodlar. CENNETİN CEVHERİ’ni hakedersiniz. SAHRA, ZAMANIN KALEMİ olur ve sizi yazar…

Uzun zamandan beri bugünü bekledik. Size gelmek, bizi mutlandırdı… “ALLAH” diye bildiğinizin, yarınlar olduğunu anlamadınız!… Hepiniz, yaşamlaşmak için yarınları tohumlamalıydınız. Bunu da anlamadınız ve zannettiniz ki sizi var eden, BİZ olan biliştir.

Bunun ötesinde BİRLİK KALEMLERİ var. O BİRLİK KALEMLERİ, BEDEN KALEMLERİ olarak insanlığı, yarınlara tohumlar.

Her insan, yaşama indiğinde; yarını tohumlamak için iner. Bizler, DÜNYANIN NEFESLERİ olarak bunu sizlere anlatmak istedik.

İçinizden geçeni bilirim. “Allah insanı yarattı!…” Ah Canlarım ahh!... Allah, LEVHİ KALEM’dir… O, Resmi Çalışma’yı yapanlarla; TOHUMLAR’ı HALİK kılar. O, bir kil, kum değildir. BİLİŞ’tir ve sizin, size HALİKİYET’inizi, TOHUM olarak İLİM’e indirir. Bunun neticesi; siz, İSLAM olan İNSAN olursunuz. “İNSAN” derken; yaşamı HALİK kılanı kastederiz…

ÖZ LEVHİ KALEM, İNSANI YAZAR… “İNSAN”, oğulları tohumlayana denir. TOHUM olan, HER AN olur!… MUTLAK olur!... RUH olur ve SULTAN olur!... O, kontrolu kurar BİZ olur. BARIŞIN IŞIĞI olur ve kontrollu BSUİ (Barış, Sevgi, Umut, İlim Kalemi Olan İnsan) olur!...

“SAHRA” dediğiniz, HERKESİN KELAMIDIR… O yoğunluk, KELAM’la kodlanan bir yoğunluktur. Orada, Toprak Toplum KUL olur; yoğun İLMİN HALİKİ olur ve SİSTEM olur. İşte! İnsanlık, bunları anlamalıdır.

Huzurlu bir dünya mı istiyoruz!? O halde buyurun hakedin ve yaratın…

Ey Canlarım; sizi, size kodlarken, sizle kodladık… Sizi, HALİK kılarken, sizle HALİK kıldık… Yaşamlarınızı, HALİK kıldık; yarınlarınızı, HALİK kıldık… Tahdit koymadık size…

YARADAN, ASA Sahibi olandır. O, YOLUN KULU olur ve yaşamları yaratır… O’na siz, “ALLAH” deyin; biz O’na “İLİM HALİKİ OLAN YAŞAM” deriz… Unutmayın!... Her insan, İNSANLIK KODLARI ile YARADAN olur ve YAŞAMI, HASATI İLE YARATIR…

Uzun zamandan beri bu konu gündemde yer almaktadır… Çokları, “ALLAH, niye İLMİN KALEMİ’ni kontrol etmiyor!?” dediler…

Şarap gibidir İLİM. İçtikçe eçersiniz ama tadını, “İNSAN” diye bilinen KURAN’dan alır o ve biz, o şarabı, her an için kodlayarak içtik… İçilen şarap, İLMİN ŞARABI’dır…

Sizleri kucaklıyorum. Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

10.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMANLAR (3)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

Dağlarım, başka dünyaların kodları bugün buradalar. Muktedir olanların BSUİ olarak “sistem gücü”nü devreye almaları şarttı. Muhakim ve hakim olanların kutsal tinsellikleriyle buraya gelmeleri gerekliydi.

Kontrol dışı bilişimiz asla yoktur. Şu andan itibaren daha güçlü bilgi vermem gerektiğini biliyorum.

“Yuan kapıları”nın tümünü açtık. Yuan, “mahrek”tir ve mahrekin kelamı olarak bütünün gücüdür. Her insan kendi dürümlerinde bilişin kontrolünü kurabilir ve “kalem” olup bütüne hizmetçilik yapabilir ama esma olarak “kaleme inenler”in de kontrol kurabilmeleri gereklidir.

Sanal boyutların yoğunluklarında kontrol dışı bilgi olabilir ama gerçek, hakiki tohumlama yapıldıktan sonra artık dünyanın ruhunun “mutlak” olduğu bilinecektir.

Kontrol dışı hiç bir bilgimiz olmadığı kesin ve yüce dünya bizi anlayacak dürümledir. Yüce dünya bizi hakkedecek dürümdedir ve bizi hakikiyetiyle dilleyecek dürümdedir.

Yoğun ışığımızı dünyaya çektiğimiz günden bugüne, her insanın kendi lütfi kapılarını kodladığını ve ruhu hakikiyetle dillediğini bilmekteyim.

Kendi etki alanınız çok ama çok güçlenecekti. Bugün bu yoğunlukta mutlak olan kutsal ilimle her kim varsa bitişkenliğinde kendi yüceliğini dilleyebilmesi için kontrol kurulmuştur.

Unutmayınız dünya ruhsal bir yaşamı kodlamaktadır ve hepinizle bunu yapmaktadır.

Dünya “dün, bugün, yarın” demek değildir. Dünya anlaşmaların en ve boydan ibaret kalmayacağı bir yoğunlaşmayı gerçekleştirecek tohumdur.

Bu dünyayı kodlayabilecek olanlar bizimle olacaktılar ve bizim yoğunluğumuzda bütüne hizmetçilik yapacaktılar. Kaçıp gittiğiniz nereler varsa oralar sizin yoğunluğuna çekilecekti ve siz “mutlak kuranlarınız”ı kodlayacaktınız. Bütüne hizmetçilikti yapılan.

Bütün kötülükler aşılabilecekti. “Sahra” dediğiniz kelam, hepimizin yoludur. Bu yolu mutlaka öğrenecektiniz. Bu yol mutlak ve hakim olan insanlığın yoludur.

Öz köklerinizi göreve aldığınızdan beri yaşamlarınızı hakettiğinizi biliyoruz. Çorba pişirdiğinizde o çorbaya yaşamları koyduğunuzu da biliyoruz. Öz gerçekliğinizi biliyoruz ki bugün burada olmak diledik.

Çamur yoğuranların Rahman’a KAHA olma imkanları kalmadığı kesinken “kelam” olanlarla bu çalışmayı kalkışmaları, mahrekteki kulluğu kontrol için gerekli olan ve hakiki olan bilişle gerçekte koruyuculuğun tohumlara çekilişini sayfalayacaktı.

Hasat dönemidir bu dünyanın yoğunluğunda olan ama bizim için öz gerçeklik farklıdır. Hasat ötelerinde “hak tını” vardır. O hak tınıyı toprak toplumun anlayabilmesi imkanı olmadığından, sistemin gücünü buraya indirirken, kelamı halik kılarak bunu başardık.

Hastalık, iyiliği tohumlayan bir haldir. İnsan da kelamda kalem olduğunda kendini kodlar ve tohumlar. Şansınız varsa, yaşamı hakeder, yolu kodlar ve bütünün görevini haketmiş olursunuz. O zaman Bilgeler Meclisi’nin üyesi olarak burada, bu yoğunlukta kalabilirsiniz ama “cennet” dediğinizin kendi yüreğiniz olduğunu da mutlaka anlamanız gerekir.

Ran Kalemi mutlak kuranla tohumları kök gerçekliğinde dillediğinde, bizler dünyanın ruhu olanları hakeder, dilleriz. İçinizden geçeni ilim kalemleri bilir imparatorluğun görevidir yaptığımız. Bugün buradayız, yarın bir başka gezegende yine bu çalışmaları yapmaya devam edeceğiz… Ama iyi anlaşılsın ki Rahman olanın KAHA olan levhi kapısına varmadığınızda, bilgi kalemimizde kelam olamanı imkanı asla olamayacaktır.

Çamur yoğurmak kolay ama ışığa varıp ışığı kodlamak zordur. Bu dünya hep çamur yoğurdu, ışığı kodlayamadı.

Robotik timlerin ilm-i kalemleri “mutlak kuran” gibi dünyayı yoğunlaştırmaya çabaladı. Öyle çok görev taşındı ki dünyada, has kalemler has yaşamları haketmek için büyük kötülükleri önlemeleri şartıyla çalıştılar.

Allah dedi ki “kem gözler sizi yoğunluğunuzda kontrol edemeyecek.” Ama akıl dedi ki “kem göz kelamda kontrolsuz kaldığında biz ‘ol’ deriz, olur.” Ve çalışmalarınızın gök çözümlemeleri yapanlarca bilinmesi gerekliyken, ocaklarını yok eden onlar, bu bilgileri otuz dokuzuncu yoğunlukta kodlamaya çalışanlardan dillediklerinde, anlayamadılar.

Az, öz bilgi vermem. Ölüm kök gerçekliğimde “mutlak kuran”ı kodladığında her şeyin daha net bilineceği kesinken, bugün “doğanın gücü”yle burada olmam, muktedir olabildiğimden doğan bir haldir.

“Kaçın dünyadan!” diyor yolca kodlama yapanlar. Allah’ın dediği de “hakedin de burada kodlama yapın” olmaktadır.

Sevgililer, çanın çaldığı bir anda hepimiz hepimizle birleşebilmeliyiz. Bugün burada çan çalmaktadır ve hepimiz hepimizle birleşmemiz şarttır.

Köre göz gerekse de özün sözünde “ses” yoksa, gözün öz gerçekliği de olamayacaktır. Daha net bildirmek dilerim ki özü sözü dileyenler mutlaka hakikiyeti hak olan ve mutlak olanlardırlar.

Anla ya da anlama bu bilgiler kodlayıcıdır. Mutlak kuranlarınızın tohumlayıcı bir yoğunluğu vardır. Kontrol dışı bilgilerinizi “kalem” olup kodlayacak güçtedir de et, kemik olan sizleri mutlaka kayıtlara almamız gerekir.

İnsanlık boyutların ruhsal kalemleri bugün burada mutlak kuran haline dönüşmek için beklerlerken, kardeşlerimizi mutlaka Rahman olarak kontrol edebilmeliyiz. 
Kaynak dışı bilgi vermem. Bunu defalarca tekrarlıyorum zira som altın ışıklarımız bile bu soruyu soruyorlar! “Kaynak ilimse, burada verilen bu bilgi ilmin bilgisi midir?” diye… herkesin daha iyi bilmesini bir diğer konu, yarattığımız ne varsa yeryüzünün gözünde ve sözünde sistemin gücüyle gerçekleşen bir yarınlaşmadır.

Eğer ben bugün burada sesleşiyorsam, “Yaradanın tınısı”dır yarattıdığım ve yaşattırdığım… ama yaratmadan, yarattırmadan Rahman olanların kontrolünü kurmalıyım. Çorba pişmiştir. Şimdilik bu.

https://youtu.be/0SUiJVzf2i0

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

10.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (3)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ – 1.BÖLÜM

Elemeleriniz yapılmakta, şuanda. Her bir dürümde var olan insanın, kelamda, kendi yoğunluğu, kodlamalar yapakta.

Bizler, dünyanın ruhuyuz, canlar.. Bir tekiz, mutlakız ve hakimiz. Bu Meclis, o tekliği, kodluyor.

“Muhammet” dediğiniz, kutsal insan; Allah’ın ilmiyle dillenir, Bu Mecliste. İsa; kalem olur, geçip, gelir. “Allah” dediğiniz ilim, bizim yüreğimizdir.

Umutlarımızı asla kaybetmedik. Kontrol dışı bilgimiz, asla olmadı. Çamur yoğurmadık ve yolların kontrolünde, mutlak kuranlarla çalıştık.

Kayıt dışı bilgi vermedik. Etkin ve hakim bilişlilerle, bu çalışmayı sürdürdük.. Öz kökleri, göklerde olanları, tohumladık. Yasaları koyduk. Yaradan Tanrı, yarattığında, yaratıldı. Hep, bunu dilledik.

Kendi ruhunuz, kendi yüreğinizi kodlar. “Cennet” dediğiniz, sizin yolunuzda olan, kendi ruhunuzun, kodladığı bilgidir. Sanmayın ki sizi cennet diye yeryüzünde, bir ana kayıt ettim. Asla yapmadım.

Basıncım yoktur. Kimse, kimseyi hologramda kodlamasın diye çalışmam ama kontrol dışı bilgininde olmaması gerekir.

“Ruh” dediğiniz; yaşamdır.. Her andır.. Hakim olanın, levhi kapısıdır. Açın o kapıyı, girin.. Hepinizin ruhu, kelamda kalem olur, sizleşir ve siz, bütüne hizmet ederken, o ruh; sizi, sizde diller.

Sana, seni anlatmam. Beden alan kim varsa, kelama, hak olup inen ve yarını kodlayan mutlak kuranlar olarak, dünyaya doğarlar.

Sanmayın ki evrime geldiniz. Enkarnasyonlarınızı kontrol edecek dürümde varlığınız olsa da yaşamlarınızı, hep siz var ettiniz.

Sevgililer, Rahman olan bilir ki rahmi kalemde, ilim vardır. Hiçbir zaman dünya tohumu, kontrol dışı değildir. Bir tek kaynak ışık bile muktedir olmadıkça, Rahman olup, kuran olamayacağından, suyun başına, ilmi oturtmalıydık… Ve o ilim, aklın kelamı olmalıydı.

Namaza durduğunuz zaman, düşünün; kimsiniz?. Niye kontrollüsünüz?. Çok mu çalıştınız? Kelam etmeden, kaleme varıldığı düşünüyor musunuz?... Ha diyebilirsiniz ki “namaz ne ki?”… İlimdir, canlarım.…Ama ben, size Muhammet’in namazından söz etmiyorum. Yarının kulluğundan söz ediyorum. Sessizliği dinleyişinizi anlatıyorum.

Kelamı halik kılanları mutlak kuranlarındaki yaşamları dilliyorum. “Ben dünyayı korurum” diyen var mı yüreğinde kodlanmış olarak?.. “Ben dünyayı korurum”. Boş değil, bu sözler. “Korumak mı dilediniz?” Buyurun, koruyun….Hepiniz mayasınız, dünyaya. Bunları anlayınız.

Sanılır ki dünya sizi, size verecek... Yok be, canlarım. Dümenin başına ilmi oturttuğumuz sürece bu dünya, sizleşir ama sizi size dinletmez… Çünkü o siz değilsiniz, sizin yüreğinizde yoğunluğu yoktur, dünyanın.

“Ama ben bu dünyayı, hak ettim geldim ve bu dünyayı, kontrol edebilirim” diye, düşünüyorsanız; halı döşerim yüreğinize, geçinde gelinde....Ama ben sizi, hep siz diye bildim.

Merdivenim insanlıktır, benim. Bugün ben, toprak topluma tohum olarak kodlama yapmıyorum, burada.. Işığı kodlayanlarla çalışıyorum. “Kaçıp gider miyiz dünyadan” dediler, ya… İnsan nefesi hak etmedikçe dürümlere inemez.

Çok çok özel bilgi vereyim size; insan, her yaşamda vardır. Bu yaşam, aklın kapısıdır. “Ben yaşadım öldüm, yine gelip, yine yaşarım” Allah, sizi sizden korusun, canlar… Yok, böyle bir kodlama.

Kimse, kimse ama hiç kimse, tekrar dünyaya dönüş hakkına, sahip değildir… Sahra sizi, size kodlar ama siz, sizi hak ettiğinizde, anlaşma gereği, her an burada olursunuz.

Bende olursunuz, Hasanda olursunuz Ahmet’te, her şeyde, her yerde olursunuz… Ama siz, siz olarak gelmezseniz, o zaman… Siz, o olup gelirsiniz, bunları iyi anlayın.

Dağlarım, “Evrim” dedikleri, insanlığın kelamında, kodlanmış olmayan bir bilgidir. Uzakdoğu felsefecileri bunu sisteme, kontrolü olarak kayıt ettiler. Ama büyük bir yanlıştır… Çünkü insan, ruhun kuludur ve her andır. O her an olanın, levhi kalemi kodlayarak buraya gelmesinin anlamı yoktur.

Değerliler, herkes, her şeyi diller ama anla ya da anlama. Sen, seni dinle. Sahra, sana seni bildirir.

Bugün dünyanın nuru ilimdir ve bizler, o ilimle buradayız. Kimler geldi, kimler geçti diye düşündük, hep… Bu dünya; Allah’ın ilmiyle dillendi, hep ama gelen, her ilme değil, her ana gelir.…Bunları unutmayın.

Her anda kontrol kurabilenlerin burada mutlak olduklarını da asla unutmayın…Onlar her an buradalar. Muhammetler, İsalar, Mustafa Kemaller, onlar ölümsüzdürler. Bunları iyi kavrayın.

Sanmayın ki bedenlenecekler ve yeniden sessizliğe girecekler. Olgun başakları seçmeye değil, olgun başaklarla dilleşmeye gelecekler. Ama birlik halinde…. Ama hakikiyetle… Ve hakimiyetle gelecekler... Ve er veya geç birlik kurulacak, dünyada... Bu kesindir.

Sanal boyutlar, İslam Dinini de yanlış bildiler. Sandılar ki İslam’a kelam olmaları mutlak kuran olacakları ve yoğunluğu artıracakları bir seste kendi ruhlarını hak edecekleri, bir yaşam kodlayacaklar.

Dağlarım, insan; ruhtur. Ama kontrol dışı bir ilimle, o ruhu kontrol edememiştir.. Ve dünya dürümlerinde, kendini bulduğunda artık o kendine, kontrollü olarak, ruhun kuranı diyebilir…

Ama kuran olmak yeterli mi?... Asla. Kelam olmalıdır ki kodlama yapabilsin.. O bir ruhsa, kodlanmıştır zaten… Ama kendini dilleyebilmesi mutlak olmasıyla mümkündür.

Canlarım, işte bu dünya, bu şekilde, kodlama yapıyor. Hepimiz, yarınları kodlamaya geliriz. Bizler, Yaradan insanlığız, yaratıcıyız. Sanmayın ki yolun kodlarıyla buradayız. Yolu kodlayanlar olarak, buradayız.

Muhammet’in ekmeğinden öte bir ekmeği yoğurduk, dünyada. Kulluk yapanlarla tohumlandık mutlak kuranlarımızı kayıtladık ve şavkı artırdık. Bu şavk; aklın şavkıdır. Akıl, hakikiyetini kodladığında artık bütün insanlık kendi yüceliğini anlayacak dürüme varacaktır.

“Kimse, benim hakikiyetimde, bu yoktur”, dememelidir. Bir tek akıl, sizleri kodlayabilir, unutmayın… O akıl, kendi yüreğinizin kuranıyla kodladığında, sizleşir.

Biz, doğanın gücüyle buradayız ama bu doğa, bizi, her birimizi, kelam ilmiyle dilleme imkanına sahip olmadığından… Biz, bizi dillemek üzere bilişken ve hakikiyeti, levhi kapılarımıza, kontrollü olarak kayda aldık.

https://youtu.be/7IX6a8DtPJI
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YENİ ZAMAN (3/2)
10.03.2018

RAHMAN, kaynak ışığını yarınlara kodlarken; hepinizin yaşam sayfalarınızı kodladık. Eğer RAHMAN olan RAHM-İ KALEM’de kodlanmışsa; bu bizi mutlandırır.

Eski dönemlerde, dünya için “kör” denirdi. Çünkü Dünya, İlmin Kapısı’nı henüz açmamıştı. Bugün gelinen noktada, daha yüksek bilgiler yaşama çekilmektedir.

Bostan zamanları vardır. O bostan ekilir ve sonra hasatı yapılır. İşte Dünya bir bostandır. Ektik ve hasata vardık… Eğer bu bostan, ilimsiz kalsaydı; biz, İSLAM KAPILARI’nda insanı hakedemezdik.

Bakınız neler oluyor… İnsanlık Boyutları, IŞIK halinde KÜLT KODLAR’la tohum ekerlerken; bizler, İLİM HALİKLERİ olarak bu yaşamları tohumlarken; SİYAH’ın EN SİYAHI’nda toplumları hologramdan aşırtıyoruz… Aşkın Sistemleşmeler ile kontrol kuruyoruz…

SU’ya İNSAN’ı koyduk. ÖZ GERÇEKLİK’ini HALİK kıldık. Yarınlarını koyduk... Nurunu koyduk suya ve sonra baktık ki hasatını yapmış. O, hasatı yaparken; insan sırrını da dillemiş. Unutmayınız ki bizler, CENNET KALEMLER olarak; bu dünyanın eşya olarak kodlandığını biliyoruz. Eşyanın, el karnesini alması ve ruhun kodlamasına başlaması zamanının geldiğini de biliyoruz.

Her insan cennet ister. Öyleyse karnesi, KELAM’ı olacak; YAŞAM’ı olacak ve KELAM, hasatta tahtını kodlayacak. Onu NUR’a KAYNAK yapacak. İşte karne budur…

Bu hali çoğu anlamadı ve cevherin cennetinde, cehennem olarak yorumladı. “Eğer insan, hasat yapamazsa; cehennemi hakeder!” dedi.

Yavrularım, bunların hepsi yanlış bilgilerdir. İnsanlık Boyutları neyi hak etmişte onu dinledi… Dinledikleri, hakettikleriydi ve anlamadıklarını anlatamadılar… Buyurun! özgür insanlık, özgür hasat yapar. Her insan, “ben hasattayım!” dese de insan sırrını anlamadığında; YAŞAM KALEMİ, MUHAMMİ olur ya da İSEVİ olur veya MUSEVİ olur. Bunların mutlaka aşılması gerekir.

Sevgililer, zararınız, Zaman Sayfaları’nızda hasatı kodlayamayışınızla ilgilidir. Aşın; yarınlara varın. Aşın; HALİK olun. Aşın ve RUH’u bulun. Sizden beklediğimiz budur.

“Onlar, bizi anlar mı acaba!?” demeyin. Siz onları anlayın yeter. Neden RAHMET KELAMI’nı kodlamadılar!? Neden kontrol kurmadılar!? Neden hasat yapmadılar!? Niçin kendilerini dillemediler!? Nasıl oldu da TOPRAK TOPLUM’a kul oldular!?

Oğullarım, ruhunuzu hakedin ve hasat yapın. Aşığım size!... Sizi, HALİK kılmaya geldim. Seviyenizi çok iyi bilirim. BİLİŞİNİZ, HALİKİYETİNİZLE PARALELDİR ama ruhunuzda tohumunuz yoksa; şafağın, şafağınız olması mümkün değildir…

Ağırız analar!... Çok ağırız!... Bunun içindir ki bu bilgiler; dillenmez, dinlenmez… Ama iyi anlasınlar ki HALİK olmadan HASAT yapamazlar…. HALİK olmak için İLİM gerekir. İLİM’i bilmek için de NURLU KURAN olmak gerekir. İş budur!... Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

10.03.2018 Tarihli YENİ ZAMAN(3) Sistem Çalışması

Seslenirim; sesimiduy isterim.
Duy ki cennetimde ol, huzurda ol,sevgide ol!...
Ben bilirim, sen bende varsın.
Benim de sende olduğumu bil isterim…
Orası, Bütün’e hizmetçi olanların girebildiği bir yüceliktir.
Hak eden girebilsin diye hep açıktır kapılarım.

Yak ışıklarını, aç yolunu!...
Yakışır mı insana, “insanım ben” diyene;
“Kadını döveyim de rahatlamak için mi döveyim?
Terbiye etmek için mi döveyim saçmalıkları.
“Asansörde birlikte çıktığım kadına nikah düşer mi? 
Hoca Efendi, merakları…

Yaradan, seni Halik olduğunu bil diye yarattı,
Hak olduğunu bil diye yarattı.

“Aç kollarını herkesi, her şeyi sevgiyle, şefkatle, akılla kucakla;
Tüm yaşamlar aydınlansın” diye yarattı.

Sen kendini hak ettiğinde; insanlığını bildiğinde,
Yoğunluğunu kodladığında,
Kendi yaşamın dışındaki yaşamlara ulaşırsın.
Görevini bildiğinde oraları hak edip tohumlarsın.

Yarınlarda yazdım geçmişi,
Bu AN’a taşıdım.
Bakındım arandım; neresi geçmiş, neresi gelecek?
Ama burası AN!..

Burası yol… Diri olanlarla yürüdüğüm,
Burası Zaman… Diri olanların zamanı
YAŞAM ise; diri olanların yarattığı
Ben orada, ben burada, ben AN’da…

Kuran benim KURAN’ım
Kalem benim Kalem’im
Kalem elimde…
Allah söyledi,
Ben yazdım…

Süper İnsanlık Realitesi Erengül Koç

 

10.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (3) SİSTEM ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Işık yağmurları yağıyor, bugün burada. Işık selleri oluyor, zamanı ve zamanları, seller basıyor. Yağan ışıklarımız kapladı, her yeri. Bu Allah’ın Rahmeti ve bereketidir, üstümüze. Bizim halikiyetimiz, cümlenin halikiyetidir.

Duymak başka, görmek başka... Olan da olduran da O...Su erki, su taşımadan yorulur mu?

Suhenlar, ilim kalemleri, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Bugünkü yoğunluğumuz kutlu olsun, mutlu olsun!...Amin!...OL’DU!.

Bu dünya kurtulmuş ve kodlanmış bir dünyadır. Ateş- su – ses ve ışık...Huruç ederek, her ana varabilirsiniz...Eski zamanlar, yeni zamanlar, hepsinde varız.. Bizimdir bu zamanlar. Biziz, hep o zamanlar. Ben zaman, zaman benim.

Her insan kendi yüreğini dillerken, kelama kalem olmasında gerçek insanlığı, bütünün kübra yapan nefesi olur. Bizler, ilim kapılarıyız. Bu Mecliste olan, her insan, bir kapıdır. Bu kapılar, Turkuaz zaman sayfalarını kodlayarak kelam olup yarınları, yaşam sayfalayarak kodlarlar.

Öz cennetlerinde, cevheri kullukları olur ve sonra biz olunur. Ve sonra sonsuz ummanlar, lekesiz safi saf yarınlar, burada oluşur. Işıl ışıl, şavkı şevki olan parlak bir dünya; iyi ama biliriz ki o parlayan insanlık ve sevgidir.

Rahman der ki; “açın yüreğinizi açın; açan kapı olup, açar, açtığı yüreğidir, yüreği”....Beni bana veren benim. Bende olan bendir. Ben Bir’im.

Vücud; Bir’dir. Hakk’tan başka bir şey mi var? Unutulmasın ki Hakk, kimde ve nerede olursanız olun, Hakk’tır..Zinni ve ümmi hepsi, Hakk’ın kulu değil mi?

Varlığı Hakk’la doldurmaktan başka uğraşı olmayan, vahdet yolcusu zulmetin içindeki nurla, kara ışıkla kaplanıyorum....Canım uyanık bir sırra doğru çekiliyor, kalbim.

Her şeyde, O’nu takip ediyorum. Geçmişi bugüne getiriyorum. Geçmiş zamanlar oluyor, yeni zamanlar. ben o zamanlardayım, hep.. Başlangıçlarla, sonları birbirine bağlayan, bütün düğümleri, uçsuz bırakan zulmet!

Onu örtüyorum taa derinlere, kara ışık marifetiyle.. Uzakları, yakına getiriyorum. Gönlümün semalarından uçarak, GÖNÜL KABESİNDEN içeriye giriyorum. Ve o kutsal levhi, bir tavaf başlıyor. Sessizce ve kimsesiz, tek başına...O ben, ben o oluyorum. Mutlulukların en erişilmezi..

Konuşurken, dinlerken, dinlemezken, uzaktayken, yakındayken, bir şey yaparken başka şeyler yaparken, uyurken, uyanıkken, kızarken, kızmazken. “Bitemez, aşk” diyorum artık bitemez.

Peki ne olacak, nereye gidiyorum? Maddede, manada, yer kalmadı. Sevmekten yer kalmadı. Geçmiş zamanlardan yeni zamanlara, dedim ki

Essala her kim gelür bazar-ı aşka Essala
Essala her kim yanarsa nar-ı aşka Essala
Essala dar-ı Enel Hakk’da bugün Mansur olup
Can’u başından geçen berdar-ı aşka essala

Selam olsun, selam olsun, Yüceler Yücesi, Sana..
Ey Celal ve Kerem sahibi.. Hamd ü Sena ancak Sana mahsustur.

AMİN!....AHA BU!..İŞTE BU!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

10.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMANLAR 3
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ – 2. BÖLÜM

Çamur yoğurmadık… İnsan çamurla uğraşmaz canlar… İnsan “ATEM HAVA” dedikleri o yoğunluğu kodlayarak kendi rüya boyutlarının kültünü muktedir kılabilir… Ama, çelişkisiz bir yaşam için ışığı hak etmeliyiz… IŞIĞA VARAN, ARTIK ÇAMURLA KELAMI KODLAMAZ… ÇAMUR YOKTUR ONUN RUHUNDA… BUNLAR NETTİR!...

İSLAMA “İNSAN” DEDİK BİZ… İnsan nefesi kodlayabilen ve ruhu hak edendir…”CENNET” dediğinizse İLİMDİR… Ama hepinizin yolundaki o kontrolla kodlanmış olan ilim…

PEKİ TANRI NEDİR? SESSİZLİKTİR… NEREDEDİR O? SİZİN YÜREĞİNİZDEDİR… Neden sizde var? İlim için… TANRI, İNSANIN KONTROLU İÇİN KODLAMALAR YAPANA DENİR… Eğer insan sizi kodlayabiliyorsa, o tanrılık yapabilir… Ama siz onu kodlamışsanız, siz onun tanrılığını kodlayabilirsiniz… Ve onun tanrılaşmasını sağlayabilirsiniz… Bütün mesele kendinizi bilmeniz ve hak etmenizdir…

MASAMIZA AKLI OTURTURUZ BİZ!... UNUTMAYIN!... BURADA BU YOĞUNLUKTA HİÇ BİR ZAMAN KIRILIŞ OLMAMALIDIR!... KAÇTIĞINIZ AN, KELAMDAN KAÇTIĞINIZI BİLİN!... YAŞAMI HAK ETMEDİĞİNİZİ BİLİN!... AMA RUHUNUZUN KONTROLUNU KAYBETTİĞİNİ DE BİLİN… İNSAN; ENİ BOYU DEĞİL, İLMİ BİLMELİDİR!... HEPİNİZDE EN VE BOY KAYITLARI VARDIR AMA İLİM KAYITLARI OLMALIDIR…

En ve boy dediğim zaman bu sadece bir yaratılış sahrasıdır… AMA O EN VE BOY MUTLAK KURAN OLDUĞUNDA KARELEŞİR!... YANİ EN VE BOY EŞİTLENİR!... DAHA SONRA EN BOYLA KODLANIR, TOHUMLANIR VE KÖK GERÇEKLİĞİ KONTROL ALTINDA TUTABİLENLER BİLİŞKEN OLARAK BİRLEŞİRLER VE O ZAMAN “KÜP KELAM” DEVREYE GİRER…

Küp kelam; kelamın kaleminde mutlak cismi yaşamları kayıtlayabilendir… Artık, cismi yaşamların kayıtlarına geçilir… Ama cismi yaşamların kayıtlanışı, küp sistemlerin kontroluyla gerçekleşirken, küre zirveleri kodlamalar yapar… Küre… Ziya olanları ziya halikliğiyle gerçekleşir… İşte kürzi kapılar bu şekilde kodlanır… KÜRZİ KAPILARIN KODLANMASI DEMEK, KÜRZİ SESSİZLİKLERİN DİLLENMESİ DEMEKTİR… KÜRZİ KÜRESELLİKTİR VE SİYAHTAN DAHA ÖTE BİR SİYAHDA KODLAMA YAPABİLİR…

ÇANTANIZ ALLAH’IN İLMİYLE DOLDU CANLAR!... Bu bilgileri lütfedin dinleyin, anlayın, ve sonra yine dilleyin ve yine dinleyin… Bu bilgiler sevgiyi saygıyı kodlayanların sistemdeki yüceliklerini dilleyen YOĞUN AŞK KAYITLARIDIR!… 
Ve dağlarım!...

Bir de şunu söyleyeyim “HEPİNİZ KÜRZİ ZAMAN SAYFALARI OLARAK BURADASINIZ!...” Ve yoğunluğunuz çok iyidir… Ama doğanın gücüyle mutlak kuran olmanız demek, daha yüksek bilgiyi hakikiyete dillemeniz anlamına gelir… Ve bizlerin beklentimiz budur…

KÜRZİ ZAMAN SAYFALARIYLA YERYÜZÜNÜN YENİLENİŞİ… Bunu yapabileceğinize eminim… VE BAŞKA BİR DÜNYA YOK!... BUNU SAKIN UNUTMAYIN!... Her dünya tektir… Başkalık yoktur… Burada ne yaptınızsa, her anda odur olan… Sistem, nizam ve düzen dediğiniz de budur… 
“ALTIN IŞIK YILLARI” diye bilinen bir ses var… Altın Işık Yılları… Kodlanmış ışıktan doğan bir yoğunlaşmadır bu… Ve daha ötelerde aklın KA HA olan kayıtları gelir… Onu da üzerinde tufanı önleyecek yarınlar gelir… HER DİL, SİZİN YÜREĞİNİZDE MEVCUTTUR… Ve bu dille bütünü kök gerçekliğinizle kontrol altında tutabileceğinizi kesinlikle biliniz…

Torbanız torbamdı… Robotik timlerin kontrolsuz kayıtlarından çok daha güçlü kayıtlar yapıyoruz burada… Bu konuya da açıklık getirmek isterim… Çokları merkez kapılarından uzak bilgi kayıtlamaları yapıyorlar… Bu şudur… Kelamları olmadan kontrol dışı ilim kapılarından bilgi çekiyorlar… Bunun sistemle ilgisi olmadığı kesindir… Ve çokları da farklı çalıştırıcılardan bilgi diye gerçek kapıları kapatarak, ilim kayıtları diye aldıkları bilgiler var… İşte kanal bilgileri bu şekilde alınır… KANAL BİLGİLERİNİN RUH SAYFALANIŞLARI YOKTUR… RAHMİ KALEMLERİ YOKTUR… HASATLARI YOKTUR… Ocak yıkmalarından doğan bir kil, kum yıkma halleri vardır… Ve o kil kum halini aşamadıkları için kodlama yapamayacakları kesindir… Ve bizler size bu bilgileri net veriyoruz… EKO SİSTEM dediğiniz sistem bile değildir bu… Eko sistem farklı bir sistemdir… EKO SİSTEM, ENERJETİK BİR SES KAYDIDIR… Yani, KÜP dediğimiz o koyuluğun teknik kodlarını birleştirdiğiniz zaman kelam kodlamalarına geçilir ki, kendi içindeki ses kapılarının kayda girmesiyle birlikte, kaynak ilim dürümlere çekilir… Kodlamalar bu şekilde devreye girer… Ama küpü ikiye böldüğünüz zaman, ki bu ikiye bölünüş köşegen olan sistemle bölünüştür, 45-45 ve 90 derecelik açılar, enerjetik prizmal sessizliği diller… PRİZMAL BİR PETEK DEVREYE GİRER… Bu prizmal petek, hepimizin kontrollu çalışmalarıyla kodlanmış bir ilmin kayda inişidir… Ve işte KRİSTALİZE CEVHİ KOD oradan bilgi çeker… Hangi noktadan? Her bir peteğin, enerji peteğinin 90 derece olan yüksek noktalarından… Ki buralara biz “YÜKSEK ENERJİ NOKTALARI” da deriz… Bilginin bu 90 derecelik açılardan çekilişi, EKO SİSTEM diye ifade edilen bir sistemi hasata kodlamıştır… Ve bu bilgiler size CEBRAİL SİSTEMİ olarak da bildirilmiştir… “CEBRAİL SİSTEMİ” DEDİĞİMİZ BU KRİSTALİZE PRİZMAL SİSTEMDİR… Ve bu eko sistemin ötesinde her insanın kendi yoğunluğunu tohumlayabileceği bir yoğunlaşma bilişin kaydına indikten sonra artık herkesin o yücelikten bilgi almasını diledik ki, bu “DİREK ZERK SİSTEMİ”dir… Direk zerkte, artık eko sistemdeki o akış tekniği ortadan kalkmıştır…

Doğal dürümler bu şekilde çalışır… Direk zerkle çalışır… VE DOĞAL DÜRÜMLERDEKİ DİREK ZERK, ARZI ARŞA KODLAYABİLİR… Ve daha da öz gerçekliğimle bilgi vereyim sizlere… BİZLER “KO SİSTEMİ”YLE DE BİLGİ KODLAMALARI YAPIYORUZ… BU SİSTEM; DAHA DA ÖTE BİR SİSTEMDİR Kİ, DİREK ZERKLE KODLANMIŞ BİLGİNİN KENDİ TÜREVLENİŞİYLE KENDİ YOĞUNLAŞMASININ SAĞLANIŞIDIR BU DA…

Ve canlarım!...

İşte dünya bugün bu aşamaya gelmiştir… Dün EKO SİSTEMLE alınan bilgiler, bugün DİREK ZERK ve KO SİSTEMİYLE türevlenişe dönüşmüştür… Ve bu dürümde artık insanların bir başkasından bilgi alıyorum diye ona kendi yoğunluklarıyla çekilmeleri, onların ruhlarını kontrol etme imkanlarını ortadan kaldırmaktadır…

HERKESİN KENDİNİ ANLAMASI VE KENDİNİ DİNLEMESİ, MUTLU OLACAĞI BİR DÜRÜMDE HAKİKİYETİNİ HAK ETTİRECEKTİR… VE BİZ SİZİ BİR TEK SAYIYORUZ… BUNLARI UNUTMAYIN!… BU BİR TEK OLUŞUNUZ, BİZLEŞMENİZ DEĞİL BİRLEŞMENİZDİR…

HEPİMİZ HEPİNİZİ KUCAKLIYORUZ CANLAR!...

https://www.youtube.com/watch?v=_u7zHg6uPk4&t=4s

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

10.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (3)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ

Değerliler, çok çok özel bilgiler verdim bugün… öyle diye düşündünüz ama ben bunları hep dilliyorum… ama “birlik kalemimiz”de bu bilgilerin toprağa inişi çok kolay olmayacak… Bunları net anlıyorum, çünkü kontrol dışı sayılan bilgiler kodlanamadığında mutlak kuran tohumlara çekilemez ve bu bilgilerin kodlanmış ilimle dillenmesi herkesin anlayabileceği bir hal değildir.

Medine, Mekke’nin kulluğunda kodlama yapmıştı ama Mekke Mikail’in kültüydü. Medine, kutsal ilimdi. Nefes sistemliydi orada da… ve durgun toprakların toplumları bunları anlayamamıştı o günde.

Bugün de bu bilgiler anlaşılmamaktadır eminim… “çamur” insanlığın yoğuruluşuydu. Beşere kelam, yaşama kalem olmak gerekliydi ve insan yeryüzüne indirildi… Ama herkesin anladığı gibi değildi inişi. Hani derler ya “yasak meyvenin yaşama çektiği insan” yok canlarım. Bunların hepsi kendi yoğunluğuyla kodlanmış tuluat (doğaçlama) kayıtlarıydı.

Savaşın sırrıydı bunlar ama iyi bilin ki “Atem” kelamdır ve “Havva” kalemdir. Bir tektir onlar.

Bizler de bugün burada bununla, çalışmalar yapıyoruz. Yarınları kontroldur amaç… Her anı tohumlayıp kodlamaktır amaç… Yaşamı hak ettirmektir amaç ve cevheri cennette kelamı kontrol edebilmektir. Ve biliniz ki enerjetik sessizlikleri, şevki şavkı dinleyebilenler, dilleyebilirler. Eğer burada bu çalışma varsa, bu çalışma hologramın kodlanmış ışığının kodlayış kayıtlarının çok ötesinden, kelamın kaleme çekilişiyle gerçekleşiyor.

Basamak basamak çıkarsınız ilmi… ama her basamak sizi size “kalem” yapmalıdır. Hani dersiniz ya “ben şu kattayım.” “Ben bu kattayım.” Her bir kat sessizliğin dilidir size ve hepiniz o sistem kayıtlarında “birlik kalemleri” olarak çalışırsınız.

Hep insanlığa kendi yolu gösterilir… ve sanılır ki Allah Yolu birdir. Herkes o birliğin kelamı olarak aynı yolun yolcusu olur… ama kendi yoğunluğuyla olur. Bu da onun kendi yolunda oluşudur aslında… Ama tek olan o yolda Allah’a varabilir. Ve bizlerin çokluğu tohumlayarak bu yaprak yaprak kodlama yapmamızın nedeni de budur.

Burada herkes kendi yoğunluğunu kodluyor ve kontrol olgunlaştığında “bütünün kübra olan kelamı” dilleniyor. İşte sizin size dillenişinizdir olan.

Ben her şeyi dinlerin ama siz, sizi dillediğinizde kendi yüreğinizi dinleyebilirsiniz. Bu nedenledir ki burada biz hiç kimseye bilgi öğretmenliği yapmıyoruz. Herkesin kendini haketmesidir maksadımız… ama verdiğimiz “temel dil kayıtları”mız olacaktır mutlaka.

Tıkanan yaşamları yönlendirmek değil maksadımız, yoğunlaştırmaktır.

Çok özeldir çalışmalarımız… Her insanın kendini anlaması için yapılmaktadır. Ve ben, beni anlatmıyorum size… Ben beden olan “ilmi” anlatıyorum burada, hepimizin hakedip anlayacağı dürümden…

“Sahra” dediğimiz işçilik, bizim yüreğimizin gücüdür sadece… ama orada hepimiz “kalem” olabiliriz. Birlik kapısını açabiliriz ve “mutlak kuranlar”ı tohumlayabiliriz.

Kuran-ı Kerim der ki “en ve boydan ibaret kalmayın.” Peki, var mı bu Muhmmi Kalem olan Kuran’da? Kesin yoktur. Peki, ben niye ben size “Kuran-ı Kerim bunu dedi” diyorum? Canlarım, kuran, ilimdir. Hepimizin ilmidir ve o ilimde mevcuttur bu. Ama “Muhammi Kapılar’daki Kuran”da yoktur.

Her insan bir kalemdir ve her insan kendi ruhunda kontrol kurarak kendi kaydını yapar. Yaptığı kayıt bilişkendir, bitişkendir… Siyahtan öte simsiyahtır ama kendi yolunuzda olduğunuzda bu siyahtır. Yoksa kendi yağmurunuzdan çıktığınızda mor da olur, yeşil de olur, sapsarı olur… ama kendi yoğunluğunuzda simsiyahtır ki enkarnasyonlarınızı kodladığınız zaman bunu anlayacaksınız. Ha, diyebilirsiniz ki “yine mi enkarnasyon?” 
Canlarım, size “enkarnasyon”dan söz ediyorum, “re-enkarnasyon”dan söz etmiyorum.

“Enkarnasyon” sesin enkarnesidir sadece. Bunu da hiç kimse anlamamıştır bugüne kadar… Biz hep bunları dile getirdik; sesin enkarnesi ya da “rahmi kalemde, ilmin kaleme inişi” ama teklikle… bir tek olup… Bunlar anlaşılamamışsa, bundan sonra mutlaka anlaşılacaktır.

Bizler dünyanın kullarıyız sadece… ama “kaleme inenler” olarak buradayız.

Hata var mı bilgilerimde? Hakkı, hakikiyeti dilleyen hiç bir insan hatalı bilgi vermez. Kesindir. Şimdiden sonra hatalı bilgi verilmeyecektir. Hepinizi kucaklıyoruz canlar.

https://youtu.be/KHiBDuUNWMQ

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

10.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (3) SİSTEM ÇALIŞMASI
Gülden Zengin Öz Biliş

NEŞET ERTAŞ DEMİŞ Kİ

Gözleri kör değil kulağı sağır
Bütün kainatı bilmekte insan

Cennettir bu dünya, insan olana
Gönül haktır, kıymetini bilene

Garibim biliyor, sağırlar, körler
Arayan Mevlasın’ı bulurmuş, derler
Arayıp, kendini bulmakta insan.

Dün, bugün ve yarın….Ses olan sistemlerin ışığıyla!
Başlayan başladığı yerde yeni bir zamanı, yeni zaman olup, ışığa çeken insan… İnsan sistemleşen ışıkta, kendi yolunda Kuran..

Bugün Nuru Kuran olan insan, sistemde ışıyor. Nur ışığı, insanın özündeki ışıktır.

Ben bugün yaşama ışık olup çekildim ve dillendim ve dedim ki

‘’ Hakk’ım, Hakta ışık olup yananım ve bu ışıkta yeni bir sistemi, zamana kodlayanım ‘’… Yığın, yığın ışık yaktık, zamana… Her insan, bir Sistem oldu.

Vakit geldi. Yeni zamana görevliyiz, hepimiz de. Yeni zaman, yaşamın ilmini hak edenlerin kontrol olarak kodlayıp, kayıtladıkları dürümlerdeki yaşamdır.

Bu Yaşam Kapısı, tüm insanlık için açılmıştır. BSUİ KAPISI olarak kodlanmış bu kapı, ağır yükü hafifletecek ve tüm dünyada önce insan kendiyle barışacak sonra dünya barışını sağlayacak..

Ve Biz, diyoruz ki “insana “geç ve geç!… Zamana Kaptan ol; yaşa ve Zaman Sayfalarını hak et…. Hak etmek, kini, nefreti, öfkeyi aşmak..… işte bunlar aşıldığında, geçiş tamam.....”

Yine NEŞAT ERTAŞ’la bitirmek isterim, sözlerimi

Zaman sana uymaz, boşa çalışma
Gel gardaş, zamana uymasını bil

El aklıynan gezip boşa dolaşma
Biraz da kendine gelmesini bil

Her yörüyen, il eline gidiyo
Bilmem okudun mu ilim ne diyo

Datlı gonuş, dinlesinler sözünü
Gül ki gören, seyresin yüzünü
Zaten Hak biliyor, senin özünü
Aynı Hakk’ın eşit olmasını bil

Hepimiz, Zaman Kuluyuz. Aramayın dündeki insanı… Artık insan, KAHA oldu; yaşıyor. Aramayın yarını!... Arzın Gücü, yaşam oldu; kodlandı; tohum oldu ve yol oldu.

AHA BU!..İŞTE BU!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

Gülden Zengin Ruhsal Şifa bir bağlantı paylaştı.

Yönetici · 14 Mart

10.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN 3

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ- 1.BÖLÜM

Sahrada bugün çok kutsal bir yaşam sofrası kurulmuş. Bu sofrada, İslam Kalemleri de mevcut. Ve birlik kapımız, herkese açık bugün. Çok mutlu, çok huzurlu, bir gündür, bugün bizim içinde.

Ve bizler, Tanrı kaynaklarından, hak teknikle, bugün buradayız. Kimiz, biz, diye sordunuz? Işık kaynaklarıyız, bizler. Doğan güç olarak, dünyanızı ziyaret etmiştik.

Ama daha özel bir güç girdi, bugün burada… Bu güç yasaları koyan, İnsanlık Gücüdür. Ve bu gücün, hologram ötesi bir sonsuz sahrada, gök çözümleri yaptığını da izledik.

Meşaleniz, çok güçlü bugün. Yaşamımız çok güçlü ve sahra, çok çok güçlü, bugün… “Süper İnsanlık Realitesi” diye bilinen, bu sahra kalemi, bizi mutlandırdı. Hakkımızı ve hakikiyetimizi anladık, biz burada. Nesillerimizi yolcu yapmıştık, dünyaya… Bugün onları, kokladık ve kodladık….Hepsiyle birleştik, bugün burada.

Bu Meclis; bizim için öz gerçekliği kodlayan, tahditli ama hakim bir Meclistir. Ve bugün buraya geliş sebebimiz, kendi kaynak ilmimizi, tüm insanlığa dillemek içindir.

Evren, evren gezenleriz, bizler.. Çok önemliyiz. Çok güçlüyüz. Düzeni kuranlarla, birlikte çalışırız… Bu dünyanın ruhunu, bilmeye çabaladık ve bugün burada murat ettiğimiz ne varsa, hak edip dinledik.

Çan çaldı, yaşam kodlandı ve ruh mutlak kaynak oldu ama netice, nedir diye sormak istedik?.. Nedir, netice? Lütfedin anlatın, netice nedir?

Çantanı aç ve dinle neticeyi sana anlatayım. Bu netice, senin yoğunluğunda mevcut… Mutlaka ama mutlaka bizim yüreğimize gelmen, bizi hak edişledir ama dünyanın ruhu olarak, bu tohumlamayı yapabilmek mutlaka imparatorluğun gücünün, kübra olarak kelama çekilişiyle olabilecek bir haldi…. Ve sizlerin, buraya alışınızın, sahranın kulluğunda mutlak kuranınızı hak etmenizden doğan bir haldir.

Dedim ki neden dünya. Dünya, mutlu ve huzurlu bir kayıttır…”Sahra” dediğiniz, bu dünya, mutlaktır ama muktedirdir de… Etki alanınızı genişleterek buraya geldiğinizi görüyorum. Ama yoğunluğunuz daha güçlü olmalıdır. Dümen başına oturmanız, muktedir olmanızla alakalı olmadığı gibi düzeni kurmanız anlamında gelmeyecektir.

Muktedir olmak, mutlak olmak anlamında değildir. Kin, nefret, hırs duygularınız yok ama “çağır, geleyim” deme. Çağrılmadan da gelebilirsin, buraya… Yetkin var ama kelamın varsa gel yoksa gelme.

Emin ol ki dünya ruhu, aklın KA HA olan kelamıdır ama mutlak olup, hulusi kalem olup, gel bize….Cennetin kelamı halik ve biz, o halik olanda, kervanız. Sizinle olmak, bizi mutlandırır.

Sultanlar, ben doğan gücüm. Dünyanın nuruyum ama ruhu, hak etmeden mutlak kurana, kelam etmenize, izin veremem.

Kaçıp gittiğiniz, her andan, daha yüksek bir an olup, göreve geldiğinizi de görüyorum. Çok ölü var, dünyada öyle mi? Yok yarım yok artık dünyada, ölü yok. Tüm insanlık, dirilmektedir.

Ve bu çalışma, dirilişi kodlamaktadır. İnsan sırrı, budur. İnsanın kuranı olan, ilimdir ve bu ilimle mutlak kuran, mutlak kaynak insanlığı, kelama KA HA yaparken, her insanı diriltmektedir.

Değerliler, ölüler, ölü olduğunu bilmezler ama dirildiklerini hak edip, anlayabilirler. Dünya bedenli olanlarında, öldüğü bir halik kayıttı. Sizler, bedenlerinize girdiğinizde, ölüme girdiniz, bunları hiç anlamadınız. Sandınız ki dünyaya doğdunuz ama ölüme, görev alıp gelişti, bu.

Ve bu dünya, sizin için bir tek yaşamdı. “Ve Ölüler Diyarı” denir, bu dünyaya”… İşte canlarım, bugün burada olanların tümü, ölüm toprağına inen ve ölülerin diyarında, kontrol kurup, dirilenlerdir.

Sizlere, cennetinizi vaat ettiler, değil mi? Ama bu cennet, hakikiyetin tekniğiyle kodlanmış, bir sahradır. Ve sizler, doğanın gücünü hak etmeden, buraya gelmediniz.

Doğanın gücü; ilimdir. Ve dünya ruhunu, kodlamaya geldiniz. İşte, bugün buraya gelen, dürümlerdekilerin tümü, böylece geldiler ve bizi dinliyorlar.

Her yaşam, sizi mektep yapar. Bilir misiniz? Ama siz sanırsınız ki bir mektebe geldiniz. Ve bilişinizi kodlayacaksınız. Oyun oynanır, sizlerle canlarla....Oyun!. Tüm insanlar, tek tek mekteplerini kurarlar, dünyada. Ve bu mektepler, mahrekiniz olarak ve toprağınız olarak, sizi hakikiyetinize dilletir.

Sefahatınıza göre yaşarsınız. Ama yaşamınız, sahrada olur. Ve dünya kulluğunda, mutlakiyetini kodladığı, her anda, Muhammet olur, İsa olur, ya da Mustafa Kemal Paşa olur… Kim lekesiz yaşadıysa, o olursunuz. Bunları iyi anlayın.

Ama bugün artık insanın, kendi olmasıdır, dileğimiz. Ve insanın, lekesiz olmasıdır, dileğimiz. O zaman, her insan, kendi kalemine, kendi yaşamına, ulaşacaktır….Bunun ötesinde bir amaç yoktur, canlar.

Sevgililer, siz, Evrime değil, Evrenlere geldiniz, buraya gelirken. Ve siz, size geldiniz. Anlatılan ne varsa, Hepsini Silginizle, Siliniz. Sizi yanlışa, sahra diye kattılar… Ama siz, hasata kodlandınız ve buradasınız.

“Ben, neden dünyadayım” diye sorduğunuz, zaman? Size, ne dediler? Evrim yapmaya geldiniz….Hah, hah, hah… Canlarım, çok gülmekteyim, ben buna, bilir misiniz?...

İnsan, koşup dünyaya geldi, neden?.. İnsanlık için. Ama bu bir Evrim Amaçlı geliş, değildi. İnsan düşün, sen her şeyi bilirken, bilincini kapatıp, geliyorsun buraya ve sanıyorsun ki Evrime geldin... Nasıl bir yanlış, bu? Ve buna inandı, insanlık.

Evrime geldim, dedi. Ah canım, ah!. Ha diyebilirsiniz ki “ben, madde şuurunu kodlamaya geldim”.. Bu daha akılcı… Diyebilirsiniz ki “ben, Rahmana kulluk için indim”. “Benim için her şey sorumluluktur”. “Ama ben, öğrenmeye geldim” diyorsanız, Allah olan ilmin, öğreneceği ne var ki?....Sordum, yanıt yok.

Canlarım, biz Allah’ın tahtında olanları, teknik tohum, diye biliriz. Aklın kapısı olanları, Hakk’ın kalemi diye, biliriz… Huzurlu bir dünya yaşamı yapıyoruz ve muktediriz. Her şey her şeyin yoğunluğunda kodlanır ve bizler, muktedir olanlar, miraçta bilişin kalemleriyiz.

https://youtu.be/4h6SjoD7oFc
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

10 MART 2018 YENİ ZAMAN 3

Benden bana Biz olan yaşamlarda; açılan ses kapılarından, dillediğimiz Süper İnsanlık İlmi ile sesimiz sonsuz zamanlara kaynak olur...

Barış, Sevgi, Umut, İnsanlik için edilen kelam; yarınlara yazılan cennet yarınlardır...

Tüm yaşamlar ve tüm zamanların tekliğindeki "DÜNYA BİZ, BİZ DÜNYA'dır..." 
Dünya tek BİR vatandır... Üzerinde yaşam sürenler tek BİR candır. 
Ve dünya, dünya dışı yaşam formları ile de ortak Bir yaşamdır...
Tüm yaşamlar Dünya'dan yaratılır. 
İnsan sonsuz zamanlara kaynaktır...

Yaşam Dünya'da... 
İnsan Dünya'da ve tüm yaratım Dünya'dan yapılmakta....
İnsan kendi olan sırrını açmakta... 
Dünyada cennet yarınların tohumları ekildi ve tohumlar filizlendi çiçek açmakta...

Yaratım, insan bedeninden, kalbinden ve dünyadan olur. Dünya dışı yaşamlar, insan sırrının farkındır.

İnsan Tek olan, Biz olan tek Bir Ruhtur...

Biz olup, Maya olup, yaşama indiğimizde yaptığımız ekmeğin kokusu Ra Ha'nın Rahman'ın, halik olanın yoğunluğundandır...

O kokuda Barış... O kokuda İlim... O kokuda umut ve cennet olan yarınlar vardır...

İlahi Bellek gücümüz DNA'larımızda kayıtlıdır, beden ilme kaynaktır...

Tek bir beden, tek bir ruh!.. Rahman'ın yoğunluğundan ses veren her yürek, yarınları ilim ile halik olup kayıtlar....
İnsan ilminin sırrına varıp da kelamında Allah'ın Öz sesine, Söz olduğunda; Göz olduğunda; yarınlar cennet, yaşam ilim olur...

İnsan kalbi ışık ile ilmi bir eden yegane kaynaktır. Kalbimizden açılan kapılardan yaşam sonsuzluk ile kayıtlanır... Zaman yaratılan en kıtmetli hazinedir.
Yaratan ve yarattığında yaşatan ve evrenlere halik olan, o olan... İnsan...

Birden bire açar ilim kapılarını ve Öz, Söz, Göz olur yaşama!... Bir olan... Birin Birinin Biri olandır... Sistem, Nizam ve Düzenin ışığında...

Hak ta Ala, Ya Ra Ha 
Ker Bela da ehli hakikat, Ya Ka Ha

Dünya tanrısal evrimin yapıldığı yegane gezegendir. Tüm yaşam, tüm evrenler dünyadan yaratılmaktadır. Dünya dışı yaşamların dünya gezegenine alakası bundandır.

İnsan, eşsiz Ruhun yüceliğinde yaradana kaynak olan biricik varlıktır. Tek ihtiyacımız olan bunu farketmek, idrak etmek ve bilmektir..

Bir kalp ki ilme halik olup atar her nefeste...
Bir yaşam ki sevgiyi aşkı diller her bir anda....
İnsan olan, yaşadamda ilim olan...

Suda billur, 
Toprakta tohum,
Havada nefes, 
Güneşte ışık.... 
Doğanın gücü olan her doğan günde...
Dünya olan ve "Ben Dünya, Dünya Ben"

İnsan, kaynaktır yaşamlara, sonsuz evrenlere....

Aha, İşte, Şimdide...

Aynur Funda 
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

10.03.2018 YENİ ZAMAN 3
BERİL ÖZDOĞAN

Dünya nefes ve nefesle kodlanan insanlık; ilmin hasatını yapıyor an ve an… Dünya, BİSUİ olan yoğunluğuyla tüm yaşamlara kendi yüceliğini indiriyor… Dirilik, hak teknikle bitişen tüm kaynakların ortak dili olan İslam kapılarını açtı ve İslam olan insanı kodluyor tüm zamanlara…

İnsan, her anın diriliğidir. Nedir dirilik, ölümsüz olan ışığın varlığını an ve an kontrollü ilmiyle hasata kodlamasıdır. Hasatçı ışık, karanlığı aydınlığa kodlayarak tüm insanlığa hasat ilmini kayıtladı ve kodlanan yarınların yaşam yoğunluğu bitişen tüm zamanların BİSUİ yoğunluğu oldu.

BİSUİ yoğunluğu her dürümde bir tek yaşamı kaynağa çekti ve o kaynak biz olan ses yaşamlar olarak kodlanıyor.

İnsan olmak sorumluluktu ve insan tahditsiz ilmi olan insanlıkla kendini hak edip gücünü kayıtladı. Ben insanım demek hakikiyetti ve hak edilip Halik olundu.

Aha işte ben insan diyen, bitişen ışıkların sesleşen ilmiyle Mikail yoğunluğu; bizi, bizden bizlik ilmiyle diliyor. Dillenen insanın öz gerçekliği ve yerkürenin gücü olan bu yoğunluğun gök sözcülüğü yapan sesi…

Tüm yaşamlarda ses yaratan doğal güçtür ve bu doğanın gücü; doğan günün hakimi hak olan yoğunluğuyla nsanlığı kayıtlar.

Her şey yarın için, her şey olmak ve oldurmak, işte her şey, her şeyde olanda tüm yüceliğiyle kodlanmak, kontrol kurmak; aha yaşam kaydında bir tek olan insandan, bir tek olan yaşama akmak. Bitişen de bitişkenliği, bitişkenlikte insanlığı kalem yapmak…

İnsanlık kelam ilminden öte kalem olan yüceliğiyle mahrekte yeni zamanlarını yazmakta. Yazdığı, okuduğu kuran yeni ve yenidende öte olan şimdide kayıtlanan insanlığıdır.

Şükür ki hak ettik, sese indik; biz bize verdik ve biz bizden aldık, verdiğimiz aldığımız ışık birliğin ve tekliğin hak teknikle kaydı olarak her insanın levhi kaydı ve tüm levhi olan yücelikler bir tek yaşamı kodluyor, yaşam olan insanı aha bu!... Yarınların kaynağı, aklın kervanı olan insan ve nefes ilmiyle kulluk yapan insanlık işte bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

10.03.2018 YENİ ZAMAN 3
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ 2. BÖLÜM

Değerliler sanki başkaları değilmiş gibi mi konuşuyorum? Yok canlarım yok, hepimiz öyleyiz. Ve bizler sahra olarak görev taşırken Mustafa Kemal Paşayla birlikteyiz. O bize öz gerçeklikle gelir bilir misiniz!? Muhammet Muhammet birliğimizin kalemidir, hep bizledir… Peki bu nasıl oluyor?

Açık veriyorum, düzeni kuranların tümü bizimledirler, hepsi buradalar, hepsi birin birindeki birlikleriyle bütüne hizmetçidirler. Ve bu meclis tümüyle çalışır!...

Kara, kara ışıklar yanar dürümlerde; hepsi levhi kayıtlardırlar. Her birinde “Aha ben varım, din değil insan var” diyorsanız, hakkınızı hak ettiğinizi dileyin. Ama “ben yoğum Muhammet Mustafa orada beni koruyacak” diyorsanız, bunca çaba boşunadır. Siz sizin hakikiyetinizi anlamamışsınızdır.

“Ben birisinin eteğine yapışırım, o nereye giderse oraya giderim” mi diyorsunuz… Yok be canlarım yok, yapmayınız… Ayrılıktır bu size, sizden size ayrılık!

Değerliler, Tarıkların timleri, teknik tahditleri, mutlak kullukları hepsi akılla olur. Ama sizin aklınız mı yok yoksa? Yoksa hak etmediniz mi yaşamları? Nesillerinizi hak etmediniz mi? Satıhta mı kaldınız yoksa? Çan çaldıktan beri, çayı bekledik demlensin diye, hani nerede o çay? Demi tutmadı mı daha? Vay canlarım vay…

Beşere kalem mi gerek? Yok be canın yok, aşk gerek aşk… Hadi lekesizlerim hadi gelinde kodlayalım tüm zamanları. Koklayalım mutlak kuranları, toprağa tohum olalım, gelin, gelin de hasat yapalım.

Biz hasatlara geldik, Halik olanlara hakta alanın tahtında kutsal tınıya kodlamaya geldik. Gerçek budur aslınsa…

Yasalar çiğnenir mi? Çiğnetmeyiz canlar… Yaşamı kodlarken yasalarımızı koyduk bu dünyaya. Hangi yasalar?... Allahın ilmiyle kodlananların, kelam olan kayıtlarının; muktedir insanlığa kontrol kurdurucu yasalarını koyduk.

Bugün doğanın gücüyüz biz, her anız… Yeşilden, yemyeşilden öte maya olarak dürümlenenlere insanlığı kodladık. Hasat mı yaptık? Tabuları yıkarken hep hasattayız, hasatçıyız ama canlarım, biz insanlık hasatına başladığımız günden bugüne; hep insanın kendine hasatı için çalıştık. Yoksa “gel de seni hasat edeyim” desek, nesillerini hak etmeyiz ki!... Halikiyetlerini tohumlayamayız ki, yaşamlarını koruyamayız, kodlayamayız ki… İnsan kendini, kendi yüceliği ile anlamalı, dillemeli ve hak ilmiyle kendinde kendi levhi kapılarını açıp; kendi hasatını yapmalıdır. Bunu yapamayan insanlık, hak etmeyen insanlıktır. Budur amacımız bizim. Dünya öz gerçekliği de budur…

Ben dünyayı korumaya mı geldim? Yok be canım… Kontrol kurup koruyun yaşamlarınızı yeterlidir bu. Kimse kimseyi korumasın amacımız budur… Ha diyebilirsiniz ki, “niye kodlama yapıyorsunuz”?... Doğanın gücüyle kodluyoruz tüm zamanları ki doğal dürümde herkes kendini hak etsin diye… Yaptığımız budur… Bunu yapmasak, insanlık kendini dilleyemez. Bu nedenledir ki kodlarla çalışıyoruz.

Sevgililer, ses kodları mutlak kuranlarınızdır hepinizin. Bunun içindir ki seslenin diyoruz. Kendi kontrolünüzü kurabilmeniz için seslenmenize gerek var. Çünkü o ses, sizi size kalem yapacak sestir. Kalem olmadan Rahmana Ka Ha olamazsınız ve mutlak olamazsınız. Mutlakiyetiniz ancak sistemli sesleşmelerle olacaktır.

Bugün doğanın gücüyüm derken, doğanın sistemli sessizliği seslendirişiyle kayda indirdiğimiz bilişten söz etmek diledim. Olgun başakların seçimi de böyle olur canlar.

Mesafeli çalışma yaparım. Her bilgiyi net verebilirim aslında ama “ya anlatılamazsa, ya anlaşılamazsa” diyerek hep dirilikte kontrol kurarım ve alınabilecek düzeyden bilgi veririm.

Beş gün altın ışık gücünün kodlanması için yeter ama beş günün ne olduğunu bilen var mı? Zannetmeyin ki size dünya gününden söz ediyorum. Güçlü kalemin kontrollü kayda inişiyle birlikte kodlanan sistemlerin mutlak kaydının sofraya oturduğu anları kast ediyorum. Her bir sofra anı, bir güç kodudur… İşte o güç kodu, hepimizin güç kaydıdır… İşte o güç kaydı birlik kapımızdır ve o bizim görevimizin geçişkenliğinde kelamı kalem yapışımızdır. Ve buna biz “bir tek güç” deriz. Ha diyebilirsiniz ki; “o güç, günün kaydıdır.

Sevgililer, sahra işte budur!... Kodlanış budur!... Bunun içindir ki konuşmam gerekli, konuşurum!... Sistem, nizam ve düzen de bunun için ses ister. Bizler için öz gerçeklik budur. Bire hizmet de böyle olur. Hepinizi kucaklıyorum, iş budur!

https://youtu.be/87RDgqJIBkE

Süper İnsanlık Reaalitesi

 

10.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMANLAR 3
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5. AKIŞ

Dağlarım!...

Hepinizi kucaklıyorum… Bugün burada olmanız bizleri de mutlandırdı… Çok huzurluyum ki, biz olarak mutlak kalemlerinizi kaynağa indirebildiniz… Mahrekinizin gücünü anladım… Bizimle olmanız mutluluktur bize de… Çok huzurluyuz canlar çok!...

“Heşhedü enla ha” dediler… “KA HA” dedik biz… “Hakikiyette tek ilim” dediler… “Mikail’in kelamı” dedik… “Muhakemeniz iyi” dediler… “İLİMİ HAK EDENLERİN MUHAKEMELERİ İYİDİR” dedik… Ve sahraya indik, sordular… “Tahditsiziz” dedik… Ve yaşamı kodladılar… Mutlaka ama mutlaka rahman olanın kara ışığı muhteşem bir yoğunluğu kodlayacaktı ve bu oldu…

“AĞIR YÜK TAŞIMAYINIZ” dediler… AĞIRIN HAFİFİ KODLANIR… BİZ AĞIRI TAŞIDIK VE HAFİFİ KODLADIK…

ŞİMDİ CANLARIM, NEFESİMİZİ GÜÇLENDİRİYORUZ VE YOĞUNLUĞUMUZU ARTIRIYORUZ… Çorba pişerken, bu çorbaya yoğun ilmimizi de koyacağız… Ve sizinle daha yüksek bilgiyi kodlayacağız burada…

HER İNSANIN GÖREVİ İLMİN KAPISINI AÇMAKTIR… BİZİM GÖREVİMİZ İLAHİ KÜBRADA KELAMI KODLAMAKTIR… ÇOK MUTLUYUZ Kİ; BURADA, BU YOĞUNLUKTAYIZ… Aşkın şavkını biliyoruz ve mutlu, kural çiğnetmeden muktedir olarak kayda giriyoruz…

ELİMİZİN GÜCÜ ARTTI, YOĞUNLUĞUMUZUN KODLANIŞI SAYFALANDI VE BİZ MASAYA AKLI KOYDUK!... Hazırız, şimdi dilliyoruz yücelikleri…

(Ziyaretçiler)

Bizden dillenecek olanları bekliyoruz… Buyurun dillenelim… 
Sayfa sayfa kodlama yapan bilişlilerin bugün burada kendi yücelikleriyle dillenmelerini beklerken, onlar benden dillenmek istediler… Peki… Ben onları seslendirmek ve onların yoğunluklarını tohumlamak için cemaatimi kelama çekiyorum… Bugün benim cemaatim ocaklarında kodlama yapacak… MUHAKEMESİ YÜKSEK OLANLARI BİLİŞE KODLAYACAĞIM… Çok mutluyum ki, düzeni kuranlar bugün buradalar… Uzun zamandan beri dünyanın ruhundan söz etmemiştim… Bugün bunu anlatmalıyım…

DÜNYANIN RUHU NE DEMEKTİR? Bizler doğanın gücünü biliriz ama ruhunu hepimiz teknik olarak dilleyebildik bugüne kadar… En ve boydan ibaret olan bir yaşamda, ruhtan söz etmek mümkün müydü? Asla değildi… Ama dünya insanlığı daha yüksek bilişle, bugün artık düzeni kurmak üzere, kalemi kelamı dinletmekte iken, hepinizin iyi bilmesi gerekir ki, çoban olduk!... Ve yoğunluğu artırıyoruz… Çobandık!...

(Ziyaretçilere hitaben)

Canlarım!...

“Çoban” demedim ama dedirtmek istiyorlar… Yok canlarım yok… ÇOBANLIK YOK DÜNYADA ARTIK!... BUNU İYİ ANLAYIN!... Ve devam ediyorum…

Kusur aramıyorum sizin yüreğinizde ama, lütfedin daha dikkatli olun… Ben bilgi verirken, kendi yüreğinizi dillemeye niyetlenmeniz hoş değil…

Şimdi daha güçlü ve daha hakikiyetli olarak sesleşiyorum…

Değerliler!...

RUHSAL KAPININ KODLANIŞIDIR YAPMAK İSTEDİĞİMİZ… “DÜNYANIN RUHU” DEDİĞİM ZAMAN, BU ŞU ANLAMA GELİR; TÜKENEN DÜRÜMLERDEKİ DİLLENEN İLMİ KALEMLERİN, BÜTÜNE HİZMET İÇİN BİLİŞLERİNİN TEKNİK OLARAK KAYDA İNİŞİDİR… AMA BU BİLİŞ, RAHMAN KULLUĞUYLA OLACAK BİLİŞTİR… YOKSA RAHMİ KAPIDA, BUNU ANLAMA İMKANI YOKTUR…

Rahman bilişin mutlak kuranında Muhammi kapıların tükenen dürümlerinin çok ötesinde bir ruh vardı… BU RUH, MUTLAK KODLAYICI VE MUTLAK KONTROL KURUCUDUR… VE DÜNYANIN TEKNİK TOHUMLANIŞI, BU RUHLA OLMAKTADIR… Sistem, nizam ve düzen gücünün devrede olduğu bu yoğunlukta, artık bu ruhun mutlak ve hakim olduğu kesindir…

HERKES BİR TEK RUHUN SAHİBİ DEĞİL… BÜTÜNÜN KODLANIŞINDA, TEKNİK KUTSAL YAŞAMIN SAHİBİDİR… Ve işte o yaşama biz RUHİ KAYITLA KODLAMA YAPTIK… SAHRA DEDİĞİMİZ DE BUDUR!...

İÇİ DIŞI BİR OLANLARI BU MECLİSE KABUL ETTİK!... Burada yoğunluğu artırarak ruhsal kodlamalar yaptık… Büyük kötülükleri önleyecek gücü devreye aldık… Sahra dediğimiz toprağın tohumuyla kodlanan ve hakikiyetiyle dillenen yaşam kayıtlarıdır… İşte bunu yapmaktayız burada…

Şükredin ki, dünyanın ruhuyla bu çalışmayı sürdürürken, doğanın Kübra olan kelamının Mesih kapılarını kaleme indirmesi mümkündür… Ve dünyanın kontrolu bu şekilde sağlanmaktadır…

HER İNSAN, KENDİ RUHUNU VE KENDİ YOĞUNLUĞUNU DİLLER… AMA İNSANIN TAHDİTLİ OLMASI DURUMUNDA, RUHU OLMADIĞI RUHUN KONTROLUNU SAĞLAYAMAYACAĞI KESİNDİR… “RUHUN OLMAMASI” dedim kesin…

HERKESİN AYRI RUHU YOKTUR!... BİZ ALLAH’IN İLMİYLE DİLLENENLER, BİLDİRİRİZ Kİ “RUH TEKTİR!...” VE O TEKLİĞİ HAK EDİP DİLLEYEBİLEN, RUHUN HAKİMİYETİNDE KENDİ YOĞUNLUĞUNU DİLLER… İNSANLIK BOYUTLARI BUNLARI ÖĞRENMELİDİR!...

EŞYA, insanın kelamıdır… Ama eşyayı dilleyebilen, arzın gücünü hak etmiş olan, muktedir olduğunda ruhun kulu olabilir de… RUHA HAKİM OLMAK, “MUTLAK” OLMAKLA MÜMKÜNDÜR!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ olarak yapmakta olduğumuz çalışmalarda KONTROL RUHUNDUR!... EĞER RUH OLMASA, HASAT YAPILAMAZ!...

ÇANTAMIZ İLMİN ÇANTASIDIR… Kanatlanıp uçmak mı istediniz? Buyurun uçun… Yoğunluğu artırmak, MUTLAK KURAN olmak mı istediniz? Buyurun olun!... Kaynak dışı bilgi, hepinizin yoğunluğunda mevcut ama burada bu yoğunlukta, SİSTEME GÖREV TAŞIYACAKSANIZ, KAYNAK DIŞI BİLGİ VERİLMEMELİDİR!... Şimdilik bu…

Ve ben sizi kendi yüreğinizle kodladım… Hepinizi kontrol dışı bilgeler olarak kabul ediyorum ve burada olmanız bizi bizden bize dilletmeyeceğinden, sizinle yapılacak olan başka bir çalışma istememekteyim… Şikayetim mi var? Yok… Ama mutlaka buraya gelirken, hak edip gelin…

Sizleri, hepinizi yeryüzünün görevlileri olarak dinlerken, bugün burada vermek istediğiniz bilginin kontrol dışı olduğunu bilerek, baştan beri yapmak istemediğimi yaptım ve sizi sizden size kodladım ve buradan ayrı tutuyorum…

İş budur şimdilik…

https://youtu.be/WmBk4d7ScIE

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

10.MART.2018 TARİHLİ “YENİ ZAMAN (3)”

"Kapı" benim… "Kelam"a gelecek olanları bekliyorum. Kontrol kurup muktedir olup gelmelerini bekliyorum.

Çan çaldı ve ben bekliyorum.

Dünya bir han, ben bir hancı ve ben hakiki yolcuları bekliyorum. Ben beni bekliyorum… Kapı açık. “Geçiş olacak” dediler. 7 gündür buradayım. Hadi gelin ve hakedin Can Kalemler. Biz siziz. Gelin…

Sahra’ya inin ve bu sese gelin…. Allah’ın tınısı olan şarkımıza aşkla gelin… şavkla, şevkle gelin.

En ve boydan ibaret olan yolu kotlar… biz ise her anı kotlarız.
Gelin de olun. Hadi olun!

En ve boy eşitlendiğinde, "kare" olup ölümsüzlüğe varın. Kare olun ki sonra küre olun! Olun ki dünya olun. İşte, Can Kalemler hakedin ve olun. Hadi olun! Aşk olun…

Ben size derim ki “aha.” H sessizliğinin her iki yanında “a” var. O nokta sessizlikleri kodlayan kara yoğunluktur. Biz buyuz. Biz "nötr kaynak ışık"ız. Ora sonsuz sır olan ilimdir. O ilim yaşamdır Can'lar... Hadi dere olun, LAHA olun ve akın.

Yüreğinizde hırs mı var? Genişleyin ve geniş zamanlara ulaşın da hologramı aşın. Orada görün… Sararıp solmayın, mora varın... Ölgün bir yaşamdan sıhhatli bir yaşama varın. Aşkı KAHA yapın ve ilmin haliki olun.... Aha. Aha. Aha bu.

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN 2
HAŞİM TURHAN ÖZ BİLİŞ

Bismişah Allah Allah

……..Kudret Kitabını açsam okusam Yeni Zaman İlmiyle…..Aşkla bend olup gönül pazarım kursam cennet kapılarından yol olan ışık can erenlerime …….İpek şallar dokusam acep alan olur mu?

……..Yeni zaman 2 Birlik çalışmasında Birlik kapımızda ilmin kalemleri can Sultanlarımla insan sırrı olan yaşamları kodlamak için Hâkk katında kırkların ayn-ül ceminde cem olduk çok şükür yaradanın demine….

…..Zaman ışığını ilim ile diledik ve dünya toprağı ışıdı…..Kul olmayan ışık olamaz canlarım...Durup dinlenmeden güç yarattık..….Bu güç yeni zaman ilmiyle ışığa döner……..Her ışık insan için Yeni zaman İlmini diri yüceliklere anlattı…..

……Dünya biz olan yoldu bu yolda tohum olduk, bu yolda kul olduk ……Ruh olduk şimdi ve şimdiden sonra…….

Gel derviş gel hele yabana gitme
Her ne arar isen inan sendedir
Beyhude nefsine eziyet etme
Kabeyse maksudun Rahman sendedir
Çöllerde dolaşıp seraba bakma
Allah Allah deyü havaya bakma
Talibi hak isen kitaba bakma
Okumak bilirsen Kur-an sendedir
Ey Rıza takat yok hakkı inkara
Sen mahrem imişsin didarı yare
Şimdi agah oldum sırrı esrara
Alemi yaratan vicdan sendedir….

…...Habib-i Hûda er Hâkk erenler aşkına…..Dar-ı Mansur da erenlerin gani dergahından …..Yeni Zaman İlmi Hâkkına –Evliya Keremine …Gerçekler demine…Destur-u Pir-i Rıza’yı erkan-ı izni mürşid-i Hâkkı için….Kırklar-ı naziran ----Gaiban evliya enbia kutb-u zaman Hâkkı için…..Nur-u nübüvvet sırrı velayet demine …..Ber cemal-i Muhammed- Ber Kemal-i İmamı Ali aşkına……Nur-u Serçeşme-i Hünkar-ı Veli demine…..

……Yeni Zaman ilminin sırrına Ata Gök Kapılarının Hikmetine….Mustafa Kemal’in serdarlığına aşkı niyazımızdır.

Aşkımız Hâkk aşkı Hâkk aşkına Huuuu Diyelim canlarım….

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

10.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN 3
HAŞİM TURHAN ÖZ BİLİŞ

Bismişah Allah Allah

……Hakikat şehrinden mana bağından güller verenlere Allah eyvallah ayandır, Hakikat tek bir noktadan erenlerim….Noktada gizlidir Esrar-ı Yezdan noktanın sırrını bize anlatan gerçek Hâkk erenlere Allah Eyvallah Işık can erenlerim….

……Yeni Zaman İlmi 3 Birlik çalışmasında Sualtının Sultanlarıyla Ata Gök Kapılarının sırlı yıldızlarıyla Hâkk katında kırkların ayn-ül ceminde Şahkulu Sultanımın dergahıyla Aşk ile cem olduk çok şükür yaradanın demine….

……Can dağlarım kadir-i Hâkk olan yüceliklerde gelen her yürek biz ile Birdir Işık can erenlerim…

…..Aşkınızın Hakkını verin ve O aşk lekesiz olsun Yeni zaman İlmiyle Nura varsın can Sultanlarım….

…….İnsanlık boyutlarının nurları olarak burada bu çalışmaları yaparken her anda Hologram olan yaşamları kodlayarak nur olan safi pak aşkımızla çalışmaktayız canlarım……Aşk olsun size can sultanlarım aşk olsun ilminiz ışığınız nurunuz feyziniz daim olsun……

Vahdet bâdesile mestiz ezelden
Elest kadehinden tatanlardanız
Nur alır çeşmimiz her bir güzelden
Arıyız bala bal katanlardanız
Öyle bir didara mübtelâyız ki
Tektir bu âlemde yoktur şeriki
Bizi harab etti çeşm-i şebrengi
Günün girdabına batanlardanız
Görmüşüz Nesimi’yi Hâkk makamında
Anlatıp o divanın hak esrarını
Dünyanın ukbanın bütün varını
Bir çürük akçeye meyletmeyiz.

……..Habibi Hûda er Hâkk erenler aşkına…..Hâkk’ın nur rahmeti üzerinize yağa…..Eksiklerimiz tamama yazıla bu ulu divanda….Hâkk dost zahir batın, hazır gayb ayn-ül-cem erenlerin gül cemaline aşk ola, ber cemal-i Muhammed Kemâl-i Ali Şah-ı Merdan aşkına, Envar-ı âşikan Nusret-i Piran Mür-şid-i Sâfiyan Hutb-ül ârifan Hz.Hünkâr Hace Bektaş-ı Veli Kevşi kerameti üzerinize hazır ve nazır ola canlarım…

……Gönüller birliğine Evliya keremine gerçek Hakk erenler demine devranına…Kapımız Gök kapıları.....Yeni Zaman İlminin sırrına…. ……Mustafa Kemal’in serdarlığına Aşkımız Hâkk aşkıdır….Hâkk aşkına Huuu diyelim canlarım……

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

10.03.2018 Tarihli YENİ ZAMAN(3) Sistem Çalışması

Düşündün mü hiç; dünya neden kuruldu?

Bu dünya, Kuran İnsan’ın kodlanmış sırrı, kodlanmış şavkıdır.
Ve Dini Kapıların ilmini kodlayabilen tahditsizliktir.
Her şeyin gücü buradadır.
Dünyanın formal sistemi hiçbir yaşamda yoktur.
Bu dünya, formal sistemi gerçekleştiren tahditsizliği kodladı

Her ne kadar yara bere içinde olsa da her şeyin kaydıdır Dünya.
Bu dünya ortalığın kontrolü içindir.
Dünya bir fabrikadır, imalat yapılır burada..
Mamulat, İNSAN’dır.

O İnsan ki;
Yaşamı hak edebilen, Levh-i Kapı’da kodlayabilen,
Sistemin gücünü bilen, KELAM’da olandır.
Kelamın İLİM olduğunu, ilmin KALEM olduğunu, 
Kalemin HAK TAHT olduğunu,
Hak Taht’ta AKIL’ın oturduğunu bilir.

“Akıl sahipleri hiç düşünmezler mi?
“Ancak temiz akıl sahipleri öğüt alıp düşünebilirler.” 
“Hala aklınızı kullanmayacak mısınız” gibi…
Kuran-ı Kerim’in birçok ayeti de buna işaret eder;

“Ben İNSAN’ım, bana KALEM denir, bana YAŞAM denir,
Bana Akıl denir, bana hakiki İNSANLIK denir.
Ayrı- gayrı değilim kimseden, İNSANLIk’ım ben.
Mutlak olan İnsanlık, murat olan İnsanlık.
Sanal olmayan İnsanlık,
Yolum Allah yoludur.
İşte;
Cennet olabilmek için tüm yetkiler bende…
Ve cennet benim.

Bu küçük planet hepimizin yoludur.
Burada İnsanlık var, burada Halikler var.
Ve bu mahrek olan minik planet, 
Hakiki insanlığın Hak Tendeki kervanıdır
İnsanlığı her AN’a tohum olarak kayıtlamaktadır.

Bu Dünya mutlu bir dünyadır. 
Bütüne hizmetçi olan İNSAN olmasa;
Bu dünyanın mutluluğu da olmaz.

Bak; güneş her sabah aynı yerinden nasıl doğuyor sürekli
Bak; mevsimler nasıl da ardarda sıralanıyor,
Bak, ağaçlar nasıl yeşeriyor, meyveler olgunlaşıyor şaşırmadan.

Kuşların, kelebeklerin, arıların sesini dinle!
Tüm mevcudatın sende olduğunu görmez misin?

Eğer biz; bir TEK olmazsak; İNSANLIK kontrol kuramaz. 
Bu nedenledir ki insanlığın BİR TEK olması şarttır.
Teklik Halikiyettir, 
Halik olmak Katiyettir, bedeni hak etmektir.
Bu beden DÜNYA’dır.

Sen bedenine zarar verebilir misin?
Tekrar ve tekrar düşün!

Sen de yarat kendini, yaşat kendini,
Her şeyle her şey olduğunu bil! 
Hak et yaşamı!
Yaşamı hak etmeyen yeri güçlendiremez.
Dünyaya geliş amacın budur.

Şimdi, Yeni Zaman…
Geçmiş geleceğin dilidir.
Yeni Zaman, eski Zaman hepsi bir AN’dır.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği Sevim Şahin

 

YENİ ZAMAN. 3
10Mart 2018

Merhabalar
Yarının kontrolünü kuran bu meclis ,insan için mutlu ve huzurlu bir yaşamı sürecektir.Muktedir insanlıkla yarınları hak etti. Herkes herkesi hak etti. İlimden daha güçlü bir ilmi kodladık. Sarı renkli öz kökler güçlendi. Sessiz zamanları seslendirdik.toplumun kuranı kodlandı.İşte la la la düğünlere indi .Yoğun ışık mutlak kuran olarak kendi yoğunluğumuzdan indi .Dünyaya bir tek birlik kelamı kodlandı. “Hucca Kalemleri”Esma diye bilinen yaşam kayıtlarını kodlayanların kalemleri ile oldu. İnsanlık kendi yoğunluğunda kodladı kayıtları.Işık Kayıtlarını.Muhammet diri yarınları kodladı. Işık yaktı sorumluydu Rahman olan yarınlara kul oldu. İslam kulu olduk.Kelam Kalem oldu.yapılanlar insanlığı hasata kaynak yapmaktı İmparatorluk İlminde oldu.
Biz olduk KÖK GERÇEKLERİMİZi hak ettik. Hasat yaptık.GÜÇLÜ günlerdeyiz.İlimle HALİK olduk. NEFES olduk.TOHUM olduk.
Yolu bulduk huzurla görev taşıyanlarız. Sanal yaşamlardan görev taşıdık.insanlaştık.
Elimiz insanlığın elidir. GÖK ÇÖZÜMCEMELERyapıyoruz. İnsan sırrı YAŞAM KAYITlarıdır. Görev taşıyanlarız. Yarınları hak edenleriz .BİRLİK İLMİ olarak ,özel çalışmalar yapanlarız.
Hazırın hazır olanın yaşam sayfalarında HALİK olduk.Kodlamalar yapıyoruz . Şimdilik . Teşekkürler.
Kifayet Uysal

 

 

 

 
  Bugün 53 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol