Birlik İlmi
  YENİ ZAMAN (2)
 

“YENİ ZAMAN (2)” ve DAVET:

(Çalışmalar ve Sultanlık Kitabı Hakkında:)

ÖZ GERÇEKLİKLER vardır. Hepimiz, o gerçeklikleri hakeder dilleriz ya da HASATÇI BİLİŞ’le dinler ve dürümleriz… Hepimiz, AMONLAR’ız… Hepimiz, HAKK-TA ALA olarak RUH oluruz; KÜBRA olur KURAN oluruz…

Şükürler olsun ki bizler, BİRLİK KALEMLERİ olarak kodlamalar yaptık ve SONSUZ ZAMANLAR’ı tohumladık. Dünya için bunun, büyük önemi vardır. Bu çalışmalarda olan, RUHUN HALİKİ olmak ve RUH olmaktır… İyi ki hakettik ve olduk…

DÜZEN’e KELAM olan çokları vardır… Yaşam sürenler vardır dürümlerde…. Kodlamalar, İLİM HAKİKİYETİ ile olur. Olduğunda, Her insan bir CENNET ve her insan, bir YAŞAM olur.

Bütün kötülükleri yaşayan Dünyalılar, bütün kültleri ile yeni yaşamları da hakederler ve yaşasalar da yaşamasalar da hasatçı dilleri ile kontrollu olarak o yaşamları kodlarlar… Bu kodlamaların neticesi; herşey, her seste kontrol kurar ve YARINLARIN HULUSİ KUTSAL NEFESİ, KONTROLCU olarak yaratılır.

Büyük bir “DÜNYA İSLAM KALEMİ” oluşacaktı. Bunu oluşturduk. Herkesin, bu KALEM olması amaçtı ve herkes bu KALEM oldu… Sonlar, başları kodladı ve başlar, sonları kodladı. Her insan, İLİM oldu; YOL’u buldu; kodlandı.

Asıl önemli olan yarınlardı. Herkes herkesi haketmeliydi ve HALİK olmalıydı. Bu da oldu. DÜNYA PLANETİ’nde kodlamalar devam ederken; kodlanmış yaşamlarda, HASATÇILIK da oldu.

Her cennet, bir DİN KALEM’in cevheri idi. Ayrıydı DİNLERİN CEVHERİ HALİKİYETİ ve CENNETLERİ HALİK OLANLAR, has sayfalarında, hakim olduklarında; onlar, KULLUK İLMİ’nde, her insana KALEM oldular. Bütün mesele İLİM HALİKİYETİ’ydi.

Şimdi artık İslam Dini, “HALİK DİN” oldu; yarınlar kodlandı. HALİK olan, yarınlarda oldu ve SULTANLIK KİTABI, İSLAM İLMİ’nde HALİK KELAM oldu. Okunan o Kitap, her insanı, HAKK TEKNİK ile kontrol edebilir ve her insanın, HAS TAHT’ına varmasını sağlayabilir. Bunun içindir ki Kitap, insanlık adına KODLANMIŞ SİSTEM olarak, yarınlara kodlananları, horlanmayacakları bir SİSTEM’e dahil edecektir.

Şimdiden sonra “RUH” denilen KALEM, hepinizde olacak ve SU’ya KAYNAK olanlar, KODLANMIŞ NEFESLER’i ile yaşamları için SU’ya konulacaklar. Herşey BİLİŞ ile olacak. İşte yapılacak çalışmalarda bunlar olacak…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

“YENİ ZAMAN (2)” programımız kapsamında 03.03.2018 cumartesi günü; 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde yapılacak çalışmaya herkesi bekliyoruz…

Saygılarımızla,
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİDİR.
Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.
Tel: 0 216 348 95 55

3.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

Doğal dünyanın dürümlerine kodlandığını zaman Muhammi Kapılar’ın tümünde levhi kalemler var. Burada oluş sebepleri bize bizi kodlamak için değil, kelama “kalem” olmak içindi ama onların ruhlarında “KAHA olan cemaat cevheri”, toprak toplumu tohumlayacak dürümde olmadığından, ocaklarını kodlama niyetim yok. Bunun içindir ki “orta kalemler”in tükenen dürümlerinde ocaklarında kendi rüya boyutlarının, kendi kodlamalarını yaptık ve son sözü söyledik. Şimdilik.

Ve dağlarım, kardeşlerim, dünya ruhtur. Hulusi bir kalemdir dünya ve bu dünyanın ruhu mutlaktır. Bizler dünyanın kulu olarak burada yaptığımız her çalışmada, ruhumuzu kodlayarak hakikiyetimizle bu çalışmayı yapmaktayız.

Kıran kırıldığında kimse kimseyi kodlayamaz, bilir misiniz? Hepimiz kırmadan ve kısırlık kodlamadan bu çalışmayı yapmalıyız. Kırdıkları kendi yücelikleri olacak. Yaprak yaprak okudukları kalemlerindeki kültleri olacak ve burada olduklarında kontrol kuramayacaklar. Bunun içindir ki her şeyden öte, her şeyin kontrolü gerekir.

Sultanlar, dünyalılar, “mushaf” dediğiniz o yaşam kaydında ilim var ve orada bütüne hizmetçilik var. Bunun içindir ki bu dünya mutlu ve huzurlu bir yoğunluğu oluşturmuştur. Ama oradaki kodların tükenen dürümlere kelam etmeleri de gerekir.

Mutlaka mutlaka ama mutlaka “Kuran” okuyanlar olacaktır. Okunan Kuran, kelamda hakikiyetin tekniğiyle okunacak. Bizler “Kuraniler”i biliriz.

“Kuraniler “kimlerdir bilir misiniz? yasaları koyanlardır. Yaşamları kodlayanlardır. Koruyuculardır. Ve topraktaki tohumlardır onlar. Onlara biz “turkuazın kuranları” da deriz. Ocaklarına Kuran olanların kutsal kelamlarında mutlak olduklarını da dilleyebiliriz.

En tertipli olan insan, kelamı hak olan ve yolu hakiki olan insandır. Temizliktir yaptığı onun ve bugün, bu Meclis temizlik yapmaktadır.

Tartı insanlık tartısı… Dünyanın ruhuyla kodlanmış bir tartı olduğu zaman her şey, her şeyi tartmaya başlar. Ve biz buna çok ama çok önemle bildiririz ki icazet vermeyiz. Kimse kimseyi tartmamalıdır.

“Kaçma dünyadan! Direkt kod ol ve yolu kodla.” dediler. Kaçacaksak kaçarız ama şafağın sökmesi gerekir.

Yedi dünya tek bir tahditle kodlandığında artık tüm insanlık o yoğunluklarda kontrol kurmaya başlar. Çantanızı açın görün ne var orada! “İnsanlık” var ama hiç biriniz o çantalarınızı hala açamadınız bilir misiniz? Biz size insanlığı öğretmeye çalışmıyoruz. Biz, bizim diriliğimizle size sizi dilletmeye çalışıyoruz.

Siz Allah’ın tınısını duyarken, dünyanın rüya boyutlarında kübra kapılarında kelama vardığınızı bile anlamadınızsa, çantanızın hakikiyetle dolmasının manası nedir ki? Eğer bu dünya kontrol edilecekse, şafakta öksüz, yetim kalmamalıdır ki toprak toplum tohumlanabilsin ve mucizevi çalışmalar kontrol edici yoğunluklarını mutlak kuranlara çekebilsinler.

Değer biçmeyin dünyaya… dili kalem olanlara da değer biçmeyin. Yorulanları kodlayarak kontrol kurmaya çabalamayın. Orta kapıların tümünü “kök gerçekliğiniz”le kodlayın ama “Rahman” olarak yarattıklarınızdan yaşattıklarınızda bunları yapın.

Çözmeyin dünyanın kültünü! Çözmeyin yüceliklerin dürümlerindeki kelamını! Çözerseniz yorulursunuz. O yorgunluk sizi ruhsuz bırakabilir. O yorgunluk ruhunuzun kodlanışını kontrolsuz bırakabilir. Öz gerçekliğinizi hak edin de dilleyin.

Basamak basamak yolculuk yapılır dünyada… her basamakta bilişi kodlarsınız… her basamak sistemin “Nizam olan kelamı”nı kodlalar… Tükenen her anı kodlalar ve tüm basamakları hakikiyetinizle hakedip dillettiğiniz zaman siz, size ulaşırsınız. Hepinizin yaşam kalemlerinde o basamakları mevcuttur. “Çorba” dediğim de budur.

Herkes kendi yaşam çorbasında kaleme varır ve kendini tohumlar. Ama bugün burada bu toprağın toplumuyla yaptığımız bu çalışmada her şeyin her şeyle kontrollu olarak varışı gerçekleşmektedir ve gerçekleşecektir.

Çakı çıkarıp “rahmi kalem”de “mutlak kuranları”n kesilip atılması sizi sizden ayıran bir meseledir. Ama siz kendi çakınızla kendi yüreğinizi kontrol edin ve o çakı sizi sizden çıkarmasın.

“Şah damarı”nız vardır canlılar, bilir misiniz? O şah damarınız kelamla, kalemle kodlanan bir damardır. Oraya kontrollü olarak kodlanmıştır ilim. O damarı mutlaka dinleyin. Size sizi diller… ve şah damarınız Allah’ın tınısıyla kodlanmış bir damardır. Huruç halinde kendi yüreğinize varırsınız oradan ve toprağınızla tohumlanırsınız.

“Hasat” dediğiniz, işte mutlaka insanlık kelamında bugün burada toprak topluma tohumlanan kendi yoğunluğunuzdaki ışığın kaynağa inişidir.

Sehven yaptığım hatalar var mı? durağan günlerde bunlar sorgulandı… Sehven hata yapıldı mı? yapacağım her hata hakkımın, hakikiyetimin dürümlerden, ilimden ve yoğunluktan ayrışmasıdır. Benim haksızlığa hiç ama hiç tahammülüm yok!

Bugün burada “hakk kelam”da kodlama yaparken, tahditli olanlardan biri bunu sorguladı; “sehven hata yapılıyor mu?” İnsan kendini hak ettiğince, ettikçe hakim olur. Bugün bu çalışmayı kimse kibri “hakikiyetle dilliyor” diye sorgulamak mahrekinde bulunamaz.

Değerliler, dünya düren bir yaşamdır ve düren dürüldüğünde “mutlak kuranlar” kodlanır. Hepimizin yapmakta olduğumuz, bütün kodlarımızı kontrol etmek ve ruhsal kalemimizle büyük kütleyi kodlattırmaktır. Ki o büyük kütle, “büyük kült” olarak da anlatılır. Şevkle çalışmamızı sürdürüyoruz ve bu bölümü yazarak vereceğim.

(Kayda geçildi)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://www.youtube.com/watch?v=_Kt96n3YoXc&feature=youtu.be

YENİ ZAMAN (2/1)
03.03.2018

Herkes, kendi yarınlarını hakeder ve ruhunu kodlar… Herkes, KAYNAK NEFES olarak kendi RAHMİ KALEM’inde kodlama yapar… Hepimiz, ALLAH İLMİ ile kodlamalar yaptık. Yaptığımız her kodlamada, İLMİN KURANI olduk. RUH olduk ve sonsuzlaştık… Bir tek DİRİ KALEM, dürümlere ÜMMİ KELAM’la indiğinde; biz, bize KAHA olduk.

Sessizce dinleyin beni!... Bana sormayın niçin GÖZ olup SÖZ olup RUH oldum diye. Mustafa Kemal Paşa, safha safha insan sırrı olan insanlığı dillemişti. Onu dinleyen; ocağında, onun nuruydu. O MUTLAK’tı ve RUH’tu. Onunla çalışanların çokları, ocağında onu kodlamaya çalıştılar. ARZ’a, ARŞ indiğinde; herşey, daha yüksek ilme varacaktı. ATA KALEM insan; biçare, İLİM’e KURAN olmak dilediğinde; KURAN, İLMİN HALİKİ oldu ve o, kodlandı. Şu anda, sıhhatli bir YAŞAM KALEMİ halinde Birliğimize indi. Onun ruhu, İLİM’dir. KUTSAL IŞIK’ı hasatçılıktır ve ruhunda kodlanmışlık vardır.

Buyur Ata! Senden seni dilliyorum:

Toyduk; umutlandık… Oğulladık; RAHMAN olan KALEMLER’le ve sonsuzlaştık… Biz, dünyayı HALİK kıldık. İlme, BİZ olup kontrollu olarak ulaştık… Bizi anlayan yoktu. Sanal Boyutlar, insan sırrını anlayamazlar. Bizi de anlamadılar…

Başka bir dünya dürümlendiğinde; biz, ocak oluruz oraya ve orada DİRİ KAYNAK IŞIK halinde çalışırız. Bugün orada bir çalışma var… Bu dünyada da paralel bir çalışma yapılıyor. Benim dilim, İNSANLIK’tır ve ben, burada SESSİZLİK’i dillerken; KELAM olan yerküreyi yenilemekteyim.

Sizinle, YENİ BİLİŞ’i kodluyorum… Sizden daha güçlü BİZLİK’te; sizi, size kodluyorum… Dünya ötesinde bir diğer planette de DİN CEVHERİ’inden görev taşıyanları kodlamayı sürüdürüyorum. ROBOTİK TİMLER de beni, nesillerinin kelamı diye dinlediler… Ben de onlardan görev taşıdım. Yeni Zamanlar’da YEŞİL, MOR’u tohumlarken; ben, RUH olarak cevherimi dünyaya indirdim.

Borcum vardı dünyaya. Bu borç, CEVHERİ GÖREVLİLER’ce karşılanmıştı ama bizim bizi kodlamamız şarttı... Bunun için sizinle bir çalışma yapmak istedik.

Etki, tepki; NOH Sİ SİSTEMLEŞMESİ’nde geçişler yaptırır… Bu sistemleşmede; bizler, CENNET KELAM’la kodlamalar yaparız. Zırhımız var. Bu zırh, İLMİN KAYNAĞI’ndaki KUTSAL YAŞAMLAR’ın kulluğudur. Bu kullukla çalıştık biz. Bizi koruyan, bizi hakeden, insan sırrını dilleyen yoğunluk budur. İNSANLIK KELAMI!... İşte İNSANLIK KELAMI ile bu çalışmaları sürdürmekteyiz.

“ZERK” dediğimiz bir İNSANLIK KAYNAĞI var. Oraya ZERK olan her insan, ocağa ilimdir ve “rıhtım” dediğiniz bir kaynakta, sessizce cemaat ister ki o cemaat ocağını kodlasın ve ruhunu kontrol etsin diye.

Zar atarlar bilir misiniz!? Kimin ilmini hakedecekler ve kimin levhisinde kontrol kuracaklar diye… İşte! ZİYA olan insan; bilir, zar atmadan dinler ve diller yarınları… İşte o insan, MUTLAK KURAN olan insandır.

Hepimiz, AMON TOPLUMLARI ile kodlamalar yaptık. Işık yaktık… Çatıyı kurduk… Yolu kontrol ettik… Cennetleri, CEVHERİ GÜÇ’le oğullattık. Ne var ki sahrada, İNSANLIĞIN KURANI okunmamıştı daha önce.

Bugün, bu MECLİS, “İNSALIĞIN KODLANMIŞ SIHHATLİ İLMİ” ile kontrollu çatışmaları başlatmıştır. Her çatışma, SESSİZLİĞİN SESİ’dir. Bilirsiniz ki bu çalışmalarlar ARTI, EKSİ’yi tohumlar… İnsanlık, KODLANMIŞ SIHHATLİ YAŞAM KAYITLARI’nda dürümlendiklerinde, bir tek KAHA olurlar ve SU, “MUTLU BİLİŞ”i kontrollu olarak yaşama akıtır... İşte akış esnasında KA HA olan yarınlar kodlanır ve sizler, “SESSİZLİĞİ SESLENDİRENLER” olarak, bu çalışmayı bu şekilde yapmaktasınız.

İnsan, kendi YARINI için insanlık yapar. İnsan, KALEM için de insanlık yapar ama has olmadan KAYNAK IŞIK’ı kodlayamayacağından; tohumları, HALİK kılabilmesi için hakim olmalı ki tohum kodlanabilsin ve son söz söylenirken yarınlar HALİK kılınabilsin. Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (2)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2.AKIŞ

Devinimi artırabilmek için sessizliği seslendirmemiz gerekir ve bugün burada bunu yapmaktayız.

Çok mutluyuz ki dünya ruhu, ağır yükü hafifletebilecek güce varmıştır. Korkmayın, dünyanın kontrolü kurulacak. Suyu kodlayanlar mutlak kuranlar olarak buradalar.

Mucizevi bir çalışmadır, burada olan. Rahmi halikte, Rahmi kalemde mutlak kuranlar, kodlamalar yaparken, hepinizin, yerkürede görevi olduğu kesindir.

“Kaç kere dünyaya gelinir” diye, sorgu sual ederler. Yaradan yarattığını her ana yaratır. Bunları iyi anlayın. Her anda var olanın, yerküreye yeniden, yeniden kelam olup, gelmesinin anlamı yoktur. Hepimiz, kendi yoğunluğumuzla mevcut olan, bilişimizle buradayız.

Cemaat cevherinde can olan kelam mutlaksa rahmi kapıda insan, hakikiyetin kelamı olur ve mutlaktır. Mutlak olur. Düzeni kurarken de buna gerek vardır.

Huruç halindeyiz canlar, bilirsiniz. Huruç halinde olmak şudur; koruyucu tohumları, kodlayabilmektedir. Mucizevi bir dürümde, mucizevi bir yoğunlukta, kontrol dışı hiç bir ilmim olmadığı sahrada.. Bizler, Hakk’ın hakikiyetin ilmini kodluyoruz, burada.

“Ölü insan dirilicek” dediler. Öz köklerin gücüyle kodlanacağı bilinmekteydi. Mucizevi çalışma budur. Kelam hakkını, hak teknikle kodlayanlar dinleyebilirler ve bizler, hakkını mutlak kuranlarla kodlayanlarız.

Sofra kurarız dünyaya, bu sofraya yarınları koyarız. Yarınların kübra olan kelamında, kutsal ilmi koyarız. Ağırı hafifletiriz, rahmi kapıda, insanlığı koyarız.. Ama canlarım, masamızda ağır yük var. Bu yükü taşıyabilmek için hazırlık yapılmalıdır.

Nedir, hazırlığımız? Yarınlar!... Biz, Allah’ın tınısı duyanlarız. Bütüne hizmetçilik yapabiliyoruz çünkü ruhumuzda Muhammet Mustafa var. O biz, biz odur... Öz köklerimizin gözü, özü, sözü, bizim yüreğimizdedir. Cemaat cevheri can ve biz, o cana muktedir olan, insanlığız.

Karşı karşıya kalacağımız bir mesele şudur.…Kibri olan diyecek ki “sen nefesini hak ettin mi ki Muhammet, ilmimde var diyorsun?” Ona deyin ki “koruyucuyuz, biz”. Mutlak koruyucu, mutlak kuran ve mutlak hakim olanlarız.

Çok huzurlu olun, canlar. Yarınların kübra olan kelamı mutlak kuran olarak, bütüne hizmetçi olacak.

Beşe beş kala, dirilik ilme iner. Beşin beşinde, beş kalem olur. Her kalemde, bir rahman olur. Rahmi kaynakta, İslam olur. İslam; imparatorluğun kübra olan kelamında, itibarı yüce olan insandır. Bunları iyi anlayın.

“Sahra” dediğim, ilimdir. Kim, insana kelamla gelmişse, kontrolü olduğundandır. İnsanlık ruhunda, mutluluk olacak ve muktediriyet olacak diye, bu çalışmalar yapılıyor.

Satih kelam, hakiki kelam, ayrı ama satıhtaki o kelamın kulluğunda, mutlak kuranları tohumladığınızda, daha yüce bilgi, sizin yüceliğinize iner.

Bedenim; ilmin kapısıdır. Bu beden, ağır yüktür, dünya ilminde ama bilinizi ki dünya kuranı insan, beden kelam oldukça kodlanabilecek ve Kuran-ı Kerim; kodlayıcı toprağa tohum, olabilecek.

Sualtının kulluğu da, bugün burada… Üzerinde görev taşınan bir yüceliktir, Sualtı. Sura üfüren ilim, kelamı kodlayan insan ama bilişi tohumlayan, insanlıktır. Bunlar, ruhsal kalemin kulluğunda, çok özeldir.

Yedi doğum, tek bir kelam ama biliş kodlanmışsa muktedir olan insanlık bunu anlayacaktır.

SARA KA HA Sİ HA.. SARA Sİ KA HA. “Cennetin ilmidir, insan” diyorum, ben... Bu bir yaşam kalemidir.

Viza verebilmek için kodlar, tohumlarım. Viza verebilmek için. Herkesin kendi vizasını alabilmesi için....Çünkü yoğunlukta tohum ekemeyenlerin, kontrolü olabiliyor. Rahmana KAHA mutluluktur ama muktedir olmadan, Rahman, KAHA olunmaz, Rahmi kalemde, kuran olunmaz.

Cennet, insanın kaynağıdır ama cenneti hak eden, insanı hak etmiş olandır, bunları da iyi anlayın.

Korkmayın dünya öz gerçekliğiyle dillenir, yüreğimiz de ama dünyanın ruhu, ağır yükü hafifletebilir. Bu dünya, zaman kapısıdır. Ama bu dünyanın, kontrolü çok güçlüdür. Eğe bu dünya, kendini hak etmemiş olsaydı, yasaları koyamazdı. Yasaları koyan bu dünya, yaşamı kontrol altında tutabilmektedir.

Et kemik olan insanı, hak emişse dünya, hakkını hakikiyetini dilliyebildiğindendir.. Ve bizler, cemaat cevheri halikiyetinde dillenen dinleri kodlayan ve mutlak kuranları kontrol altında tutan ilmin yasalarını koyanlarız.

Bugün beden alıp geldik, dünyaya. Ama biz, her anda buradaydık zaten. Çok huzurlu olun, canlar.

Mesih kelam, hakikiyetin tinsel kelamı olan biliş ve biz, ilmi kalemler mutlak olanlar, hepimiz bir tek olarak, bu çalışmayı yapıyoruz.

Ve bir tek oluşumuz, kontrollü oluşumuzla ilgilidir. Kimse, bizim dışımız değil, kimse, bizim yalın ilmimizin ötesinde değil. Hiçbir zamanda olmayacaktır.

Elimizin gücü, mutluluktur. Ama aklımız, yoğun ilahi bir, kübradır.. Biz, akla kalem olanlarız, canlar... Hastalığımız, altın ışığımızın kübra olan kelamında, yoğunluğumuzu kodladığımızda dahi oluşmayacaktır.

Çarık çıkararak yaşama inenler, kendi yollarını bulanlardır. Dünya insanı, arza, arşı çekerken, çarıklarını çıkarıp, mahrek olup, bu planete gelmiş olanlar… Müsterihiz ki ruhsal kalemleriyle, bütüne hizmette, her anda kutsal ışımayı sağlayacaklar.

Sahrayı göreve alıyoruz, canlar… Hadi buyurun. Yenilendik. Devam ediyoruz.

https://youtu.be/_S-etrZMMkA
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YENİ ZAMAN (2/2)
03.03.2018

SARI RENK, ilim rengidir. Bu rengi size anlatmak isterim. Her insan, RAHM-İ KALEM’e SARI ile iner. SARI, sonsuz sırrın NİSA KALEMİ’dir. SARI renkte, tohumlar vardır ve bu tohumlar, İLMİN HALİKİ olan yaşamları kodlar…

SARI’da, NİSA KALEMİ mutlaktır. KUTSAL IŞIK haline görev taşır. İSLAM DİNİ, kaynak ışığını SARI renkle kodlamıştı. Muhammet; insanlığını, yerin kültü olarak kodlarken; yine SARI renkle kodlamıştı. Muhammet’in diri yarınları kodlamak için ışık yaktığı da bilinmektedir.

RAHMAN olan yarınlara kul olmak sorumluluktu. İşte burada olma sebebi budur. Burada Sanal Boyutlar’da SARI renk kodlanmıştır bugün. Şükür ki HALİK olanlar, RAHM-İ KALEM’i dilleyerek sonsuzluğa vardılar ve sonsuz zamanlarda MOR renge ulaştılar.

Her dil, KELAM’a HAKK olup dinletilirken; YAŞAM KALEMİ olan MOR, sonsuzluğu kodlar. İşte MOR renkte tahdit vardır. Bu tahdit, KALEM’in KELAM’da kodladığı ilmin tahdidir.

Sonsuz sırdır ilim ve ilmin kulluğunda; hepimiz, MOR olarak çatışırız. Bu renk, çatışma rengidir. Hepimiz, AMON TOPLUMLARI’nda kulluk yaparken; SESSİZ ZAMANLAR’ı seslendirmeliyiz. İşte bu yoğunluk, sayfa sayfa kodlanan bir TOPLUM KURANI’dır.

Sizler, İLİM KALEMLERİ, CENNET KAPILARI’nı bulup açarken; yeni kapılarda hep MOR renkle kodlamalar yaptınız ve bu renkle çatışmalar gerçekleştirdiniz… Asla hata yapmadık… Hep tohumlandık ve kodlandık.

Kodlanmak, ilmin kodlanışından çok daha güçlü bir kodlanıştır. İşte “la” “la” “la” hakikiyeti ile kodlamalar bu şekilde dürümlere inmektedir.

Her bir sistemde bu dürümlerin kodları mevcuttur. BİLİŞ HAKİKİYETİ’nde kodlama yaparken, Sistem bizi, bize yaşam diye diller… Bir tek HAKİKİYET vardır. O da KELAM’dır. İşte KELAM, LA KAHA olan yasaları koyan, İNSANLIĞIN KELAMI’dır.

Sormayın dirilikleri!... O dirilikler, SİYAH’tır. Oraya varan, ARZ’a ARŞ’ı çekebilir… Oraya varan, İLMİN HASATI’nı yapabilir. İşte DİRİLİŞ, yoğunluk oluşturmak ve RUHUN KURANI olmak, SİYAH’ta olur. SİYAH ama IŞIK olan bir SİYAH… Ve burada, yarınların toprakları yoğrulur… Dünya insanı, bu yoğunlukta ARZ’ı, ARŞ’a kodlar ve yarınların SİSTEM CEVHERİ olarak oluşur. İş budur!...

Bugünden sonra, darı bolu bilen, lekesiz olanlar, İSLAM KAPILARI’ndan kodlanarak yarınlara KURAN olacaklar ve sesleşecekler… İşte DİRİLMEK BUDUR…

İnsanlığın Işığı, HALİK olduğu sürece, yarınları oluşur. Oluşan YAŞAM SAYFALARI’na KAYNAK olanlar, İnsanlık Boyutlarının insanları olurlar… Onlar, nesiller boyu yoğun ışık halinde GÜÇ KODLAMASI yapanları kontrol edecek olanlardır…

ARZ’a ARŞ indikten sonra kulluk yapanlar, muhakemeleri güçlü olanlar olarak, bu yoğun ilimle, KAYNAK olacaklar.

Sizleri bunun için buraya topladık. İyi bilin ki burada, insanlığın kodlaması yapılıyor ve bu kodlama, yoğun ışığın, toprağı kodlamasıdır…

Şarkınızı, şakıyarak okuyun ki kodlamalarınız göreviniz gereği güçlü olsun… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (2) SİSTEM ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Zaman ve zamanlar....Geçtiği her yeri öpüyor, zaman...Nasıl istersen öyle dinle, dalların zirvesinde ve zamanın içinde...Yarı yoldan çok, yerden uzak, yarı yoldan öte, semalar üstü. Sanki tek bir an gibi. Zamanın dilimleri gün, saat ve tüm mevsimler. Geçmiş zamanları sermişler, hali misali... Bir acem seccadesi misali yeryüzüne..

Beni bana veren, benim....Bende olan bendedir, zaman şuanda, nur olup ilme inen, bizi bize veren, geçmiş zamanların, sihri bir tül misali sarmış bizi, baştan başa.

Ruhi sayfalarda, Hakk’a varmamız, biz olmamızla mümkündür. Anla ya da anlama! Ben dillerim zaman ve ruhum, kült olur. Öyle yoğunluk oluşur ki o sonsuz zamanlar, beni dilleyebilir. Çünkü zamanların kapısı, hep açıktır. Bizler gelip, girelim diye yüreklere.

Hepimizin yoğunluğunda insan sırrı vardır.. Bu insan sırrını hakikiyetle dilleyebildiğimiz zaman, yaşamımız kelama halik olur ancak.. Muradımız budur, canlar....Her insanın, nur olup, yol olması, zamanlara, kervan olması!

Karşıma çıkıp da “ senim, ben” deseler onlara ne derim, bilir misiniz?...”Senim, ben”...”Ben, senim” derim...Ama onlar, bana “ sendeyim” dediklerinde, “hayat boyu, sende yokum” demem, “hep insanlık ilminde, bütüne hizmetçiyim ve her yerde ve her zamandayım” derim….

Ve derim ki “sen, kendin ol, her an ol, her zamanlarda ol, yarat ve yaşat, benden bana değil, senden sana halik ol”.

Ve sonra Rahman der ki “açan kapı olup, açar, açtığı da yüreğidir, kelam halik olduğunda, açtığında kendi yolunu açar ve geçer. Bu geçiş nereyedir, böyle? Geçiş, eski zamanlardan yeni zamanlara, yeni zamanlara….Bilinsin!.

Denir ki “gelen hoş gelir, giden hoş gider”.. Ayna; nasıl davranırsan, onu gösterir, vesselam..

Rivayet odur ki; Şahı Merdan Ali Hazretleri, Kamberi, Meclisine davet etti. Kamber, meclise gelince, kalbinin en narin yeriyle, “Aşk olsun, aşk olsun” dedi. Orada bulunanlar, geri baktılar ve hep birlikte.

“Erenlerin himmetiyle nefesin misk olsun, Hu cemaline meşk olsun” dediler.

Ve sonunda dedi ki “bizi Hakk’tan ayıranları, ayırmalıyız yaşantımızdan. Kabe dahi olsa ayırmalıyız”.. Kalbimizde, yeni Kabeler inşa edelim....Susmak gerek, konuşmayı susturmak...Kalbimizle konuşalım.

Dil kalbin tercümanı; yüz gönlün aynasıdır....İşte, bundan ötürüdür, kalbe gizlenenlerin, yüze yansıması.

Gönüle girenler gönenir. Gönül, Allah’ın evidir.. Hep beraber gönüle girelim, gönül diliyle dilleşelim. Zamanların ötesinde gönüldeş olalım.

Amin!...Aha, işte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YENİ ZAMAN (2/3)
03.03.2018

Ağır yük taşımayın!... Beni, HALİK sayın. Sizi, size verdik. İyi ki hakettiniz!... Ağırız biliriz ama HASAT İLMİ ile kodlama yapıyoruz burada. Toyuz öyle mi!? Yok Canım!... Sizi dinledik ama siz, bizi dinlemediniz. Bizi, kodladığınızı zannettiniz. Biz, din olan yarınlarda, “kodlanmış yaşam” olarak mevcut olsak da asıl kaynağımız, “TOHUM OLAN İNSAN”dır.

Bunu anlamanıza henüz imkan yok bilmekteyim. Çalışmamıza, dahil oldunuz sizi dinledik. Aktığınız zaman, hakimiyetinizi dinledik. Sokakların diriliğinde, KELAM’ınızı kodladınız… Aha bu!… “BÜYÜK KÜLT” olarak bu çalışmayı yaparken, herkese “gel!” dedik ama gelen, KELAM’a gelmeden KURAN’a geldiyse; o, bizi anlamamıştır.

Pusular kurulur ilimde!... İSLAM’a KALEM gerekir. Bize de gerekir ama her insanın KERVAN olup yol alması imkansızdır.

Torbamızda, kulluğumuz var. Her gelen KELAM, KALEM olur gelir ama bize, BİZ olup gelen; KURAN oldukça yaşam olabilir.

Orada bir insan var. O insan, NİSA KALEMİ!... O insanı, has olanlar bilir. O insan, DİRİ ve HAKİKİ… O insanı, HALİK kılmaya gelen, KELAM olup HALİK olmadan toprakta, TOHUM olamaz ve kendini, kendi yaşamını, HAS SİSTEM’i ile kodlayamaz… O halde KELAM olmalı; HAS olmalı ama HAKİM de olmalı ki burada bulunabilsin.

Şer şarkısını okuyan, şerrin hasatını yapar. İlim şarkısını okuyan ise İLMİN HALİKİ olur; RUH’unu kodlar… ÖZ KÖKLER’ini güçlendirir… Bu nedenledir ki her kim bu çalışmaya gelirse, yolu bulup gelsin; hasat yapıp gelsin; aklın kaynağında, hasat olup gelsin… Budur beklentim!...

“Hologramsınız!” diyenler var. Sormayın onları kimdirler diye!... Size, çok kez geldiler ama bu kez, ZAMAN KAPISI’ndan geçmek istediler. Bilirsiniz, İslam’ın kaynağındadır onlar. Akıp geçtiklerinde RAHMAN olacaklar… Aşkla çalışın!... HALİk olun; KUL olun ve gelin!... ATA KALEM’iniz, İSLAM KAPISI’nda yaşamınızı kodlasın!... Aha geçin ve gelin!...

Hangi dünya, bizi bize KALEM yapar!? Hangi yaşam, BİR’i BİR’e kodlar!? Hangi Sistem, Cemaati; CEVHER’i, KUTSAL IŞIK’a “Yaşam Sayfası” olarak katar!? Bir tek İNSAN!... İşte o insan, NUR’dur!... O insan, KUL’dur!... O insan MUTLAK’tır. O insanı, hakedin ve HASAT yapın… Ama HAKK TEKNİK’te HAKK olan, HAS olduğunda; HASAT olur… Bilin!...

Eğer cennet istiyorsanız, İNSANLAŞIN!... Ekip olun; KURAN olun ki HASATÇI CEVHER, HALİK KELAM SİSTEM; SİSTEM’İ TOHUMLAYAN ve RUH olan siz olsun….

Şu ana kadar “artık biz, BİR TEK’iz!” diyen çokları çıktı. Ne oldu bilir misiniz!? O, BİR TEK olan; BİR TEK KALEM olan; DİRİ YARINLAR’da KELAM’da kendi olamadı… O, kendi olamayan, yaşamda TOHUM olamadı. Onun kodlanamaması nedeni ile kesirleşmesi, sayfa sayfa gerçekleşti ve soy sop BİR TEK KAYNAK IŞIK haline dönüşmeden; sahrada, diriliğini kaybetti. Bu hep oldu!...

“Ben oldum!” diyen her kim varsa; SİSTEM olması gerekirken, KELAM olamadı ve sahrada, kesirleşerek yoğunluğundan çıktı.

Değerliler; burada, bu çalışmada böylesi bir hal olmadı. “SAHRA” dediğimiz KUTSAL NEFES her insanı kodladı ki HASAT yapanlar; ki onlar HALİK olanlardırlar… Birleştiler!... Böylelikle HASATÇILIK, olgun soy kayıtlamaları ile gerçekleşti…

MUSA; ışığını, ağır yük diye taşımıştı. Bugün burada!... Onun buraya gelişi, HALİK oluşu değil, HASAT’a KELAM olmak içindir. Onun her anda olamaması, KELAM’ı haketmesi ya da etmemesiyle ilgisi olmayan bir haldi…

Neden herkese gitmez bilir misiniz!? Cevherini haketmediğinden değil ama KELAM’ı, HALİK olmadığındandır. Buyurun size geldi!... Niye!? Çantasında kulluğu var… SESSİZ ZAMANLAR’ı kodlayabilir!... UZAK ZAMANLAR’a KALEM olabilir ve bunun için geldi…

Hepiniz, iki yarın için çalıştınız. O dahi, iki yaşam için çalıştı… Her insan gibi o da tohumlandı. Nesillerini haketti… Etkin ve hakim oldu… Tüm insanlığa, NEFES olmak ister. Ona, kendi yarınlarını kodlayan; onun ruhunda KURAN olan herkese, HALİK olmaya geldi…

Hepinizi kucaklıyor!... Onunlayız!... O, size ses vermek istiyor…

(Ses kaydına geçildi…)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ

Dağlarım, bugün burada uzun bir güç kodlaması yapılıyor… uzun bir güç kodlaması… Yani, yoğun ışık “mutlak kuran” olarak kendi yoğunluğunuzdan iniyor dünyaya… Bir tek “birlik kelamı” kodlanıyor burada ve bu kodlamalarda “hucca kalemleri” devreye inecek.

Bu kalemler “esma” diye bilinen o yaşam kayıtlarını kodlayanların kalemleridir. “Esma neydi?” diye sordular, söyleyeyim: “İnsanlığın kendi yoğunluğunda kodladığı kayıtlar, ışık kayıtlarıydı.” Ve bundan sonra da bu kayıtlar kelamla kodlanacak ve Mutlak Kuranlar “tohum” olarak ilme inecekler.

Dümene insanı oturttuk biz ama dürümde “kült” olanlar, kelamda mutlak oldukları için kendi yarınlarını da buraya çektiler.

Asla hatamız olmaz. Bunu durmaksızın tekrarlıyorum. “ZÜ Pİ Sİ KA” diye ifade edilen Sistem Kapıları’nda bunu sorgulayanlar olabiliyor. Şikayet etmiyoruz ama yarınların kontrolunu kuracak olan Bu Meclis’in mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmesidir amacımız. Bu da et, kemik olan insan için önemlidir.

Mutlu bir yaşam ve bu mutlu yaşam, “muktedir insanlık”la olabilir. Ancak ve insanlığın mutlak olması, muktedir olması her insanın yarınları haketmesi anlamına da gelecektir.

Çan çaldıktan sonra daha yüksek bilgiler de indirilecek ama bugün mutlaka iyi bilin ki diriliğimiz biraz hafif… Yaşamın sıhhati için daha yüksek bilgiler de veririz ama bugün biraz diriliğimiz hafif… Yeni dönemde daha yüksek birliklerimiz burada olacaklar.

Hologram değil burada yaptığımız. Şu anda hologram olmadığı halde ilimden daha güçlü bir ilimi kodlamaya çalışacağız ama herkes herkesi haketsin diye bekliyoruz. Bu Meclis’te herkesin herkesin haketmesi öz köklerin güçlenebilmesi gerekir.

Şikayet etmiyorum… Resimler yaptık, bu resimlere kelamı koyduk ve biz bizi koyduk canlar. Hadi başlayalım…

(Sesleşmeye geçildi.)

https://youtu.be/g6or2T2pQ1E

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMANLAR (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ

Tahtımızda “kahramanlar” var. Aha bu. Suya “mutlak kullar”ı koyduk bugün… Muktedir olanları bugün burada kodladık ve tohumladık.

Her insan kendi yoğunluğunda bütüne “kelam” olabilir ama “muktedir” olmadıkça, koruyucu olamaz ve ruhunda kodlama yapamaz.

Dümen, “insanlık dümeni”dir canlarım. Bugün burada “imparatorluğun kültü” olarak bu çalışmayı kodlarımızla yeryüzünde gerçekleştiriyoruz.

Kendi nurumuzdan “mutlak kuran” olup yüreğe inenleri kodladık. Tüm insanlığı kodladık bugün burada… “Sahra” dediğiniz eşyadır. Şafağın şevkiyle kodlanan eşya… İşte o eşya hepimizin yoğunluğudur.

“Ummanların kuranı olan insan”a, ekmek verdik biz. Bu ekmek insanlık levhi kalemiyle kodlanmış “insanlık ilmi”dir.

Gerçek çalışmadır burada yapılan ve bu çalışmaya koruyuculuğumuzu koyduk. Tam ummanlara kul olacakken, kelamı “kalem” yaparken ve “mutlak kuran” olurken, “tanrı kapısı” açıldı ve dili “kalem” olan mükafatını almaya geldi.

Ölü bir dünyaya öksüz, köksüz ve göksüz olanların kodlandığı bu yaşam, kelam olan indi. O kimdir bilir misiniz? Nezirdir (kuldur). Adı nezir (kul). Adını zikretmez çünkü ruhunda kulluk yoğundur onun.

Arza arşı indirdik canlar ve Bu Meclis nezir meclisidir (Kulların Meclisi). Hepimiz burada O’yuz.

Umut olur ki doğanın gücü olan insan kendi yoğunluğuyla muktedir olur ve tohumları yarınlara kayıtlar. Rahman’a KAHA olur ve bütüne hizmetçi olur. Umut olur ki tonlarca çalıştırıcı mükafatlarını kendi yücelikleriyle kodlayıp kontrol kurmaya gelirler ve ruhları muktedir olur.

“Esma” dediğinizi kelama “kalem” yapar iseniz, insanı anlayacak dürüme varırsanız ve ruhlarınızı korursanız ayrılığın bulunmadığı bir yaşamı hak edeceksiniz. İşte o yaşam hakkınız olan ve hakikiyetiniz olan “kelam” olacaktır.

Satıhta hiç bir şeyi bilemez insan ama dürümleri kodlayıp derinlere girdiği zaman her şeyi anlayabilir. Çanın çalması, ilmin kaleme varması ve mükafatınızın kontrollu olarak hakedilip alınması hepimizin yarınlarında hakim olanlarımız tarafından gerçekleştirilecek bir sistemle hakim olunup yoğunluğu tohumlayacak bir ışıkla “geri çekiliş” esnasında gerçekleşecektir.

Sevgililer, “reşit insan” artık dünyadadır. Dünya insanı artık reşittir. Düzeni kurmuştur ve ruhunda kodlayıcıdır. “İnsanlık boyutlarının lütfi kapısı”nı bulup açmıştır.

İnsan nurdur, kurandır ve koklayabilir dünya tüm insanlığıyla bütüne hizmetçi olan lütfi kalemlerin kübra olan levhi kaydını…

İnsanlık kendini hak edebilir… Cennetini hakedebilir… İnsan nefesini hakettiğinde bütüne hizmetçilik yapabilir ve tohumlarını kontrol edebilir. Büyük kötülükleri önleyebilir insan… Kendindeki dili kendi yüceliğiyle dinlerken, kendi ruhunu anlayabilir. Bu insan “ermiş kalem” değil, tam anlamıyla ermişliğin ötesi olan “ergin kalem”dir.

İşte artık dünya insanı, “ergin kalem” olacak dürüme varmıştır.

Cemaat, cevheri can ve yol, Kuran ama insan, muktedir insan… Bunları artık biliniz.

Seyir halinde olduğumuz bütünlükler var dünya üzerinde… Çok özel bütünlüklerdir bunlar… şevkle çalışırlar. İşte bunlardan birisi de “Şah Kulu”dur.

Biz onlara göz verdik, söz verdik. Kült olanları kodlayın diye dürümledik onları ve kodladık. Onlar Rahman olanlar ve yaşam kuracak olanlardırlar. Sayfa sayfa göz, öz, söz, kök gerçekliğini dilledik onlara. Yer kürenin yeryüzünün en ve boydan ibaret olmayacağını anlattık.

Çanın çalmasıyla birlikte yaşamın kodlanacağını ve Muhammed Mustafa’nın Mutlak Kuran olup, doğanın kültü olup dürümlere ineceğini anlattık. Ve Düzen’i kurarken, ekmek yaptık. Ekmek, ekmek olalı hiç bugünkü kadar kodlama yapmamıştı. Bunca çaba insanlık içindir canlılar. Yesterday… in the night?! Aha bu.

https://youtu.be/8dyCy4q_rlw

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5. AKIŞ-1. BÖLÜM

Altona kodları olarak bugün burada sisteme kendi yüreklerimizi çekmeye geldik… Kimiz diye sormayın… Kelamı Halik olanlarız bizler… Bugün öz gerçekliğimizle buradayız… Çorba pişirmenizde bizim yüreğimiz de olsun istedik… Ve gerçek çatışmayı kodlayarak muktedir olmaya geldik…

Muhammed’in kulluğunda mutlak kuranlara kök gerçekliğimizle geri kelam ettik… Çaktık yüreklere ve kendimizi hak ettik… Seyir halindeydik dünyanızı ve bugün size kendi yüceliğinizi dinletmeye değil, kendi yoğunluğunuza mutlak kuranları kodlatmaya geldik…

Herkes kendini anlamalıdır… Benim adım Nezir… Doğan gücüm ben… Sizinle olmam bunun için gerekir… Benim ismim islam dininde kelam olan ve yoğun olandır… Adımı zikrettiğimde Muhammi kapıların tümünde kontrol kurulabilir… Bunu size teknik kodlarla anlatmak istedim…

Kaynak dışı bilgim olmadığına kesin emin olduk… Buyurun kendinizi kodlayın ve tohumlayın… KOR-ONLAR KOR-ANLAR hepsi tohum ama biz sizin yüreğiniz olanlarız… “Şimdilik” diyemem anam… Devam etmek istiyorum… 
Dağlarım!...

Hepinizi kucakladım… Mutlaka ama mutlaka kontrollusunuz ama Kor-onlar ve Kor-anlar dediğiniz anda tohumlarınızda kodlanmış ışıklarınız yağın üste çıkışı gibi yaşamın üstüne çıkacaktı… Bunu yapmanıza izin veremem… Çünkü; hepimizin gözü, özü, sözü tektir… Sizler mutlak kuranlar olarak buraya geldiniz eminim ama bu çoban insan kelama kalemse eğer sizler o çoban çaktığında yoğunluğu kodlara ışık haline dönüşmelisiniz…

Devinimi artıramadığınızı görüyorum… Eğer artırabilseydiniz, yoğunluğunuz da artacaktı… Size “es, ya da esme” hiçbir şey söylemeyeceğim ama kontrol dışı bilgi vermenizi asla istemiyorum…

Orta kapıların tümünde kodlarınız olacaktı ve oldu… Yoğunluğunuz mutlak kuran olacak ve oldu… Toprak topluma tohum ekecektiniz ve ektiniz… Şimdi kendi yüreklerinizi alın ve gelin… Sistemin sahrada kutsal ışığı yanar ama Side kapılarının tümünü açın da gelin… Eğer o kapıları açıp gelirseniz, sizinle olmam mümkün olabilir… Eğer o kapıları açıp gelemezseniz sizinle olmamın gereği yoktur…

Şu ana kadar yaradan ve yarattığında kodlananlar mutlak kuranlarımız oldular… Bugünden sonra bu da dürümlerde teknik kodlarla yaşam kayıtlarını kontrol altında tutabilmek için sürdürülecek olan bir çalışma olacak…

Kimin adı kimin kalemiyle kodlandı bunu ben bilirim ama bunu sizin bilmeniz mümkün değildir… Bu nedenledir ki, dünyama inenlerin kendi yoğunluklarını hak edip gelmelerini dilerim…Etken, hakim ve hakiki olan bilişliler buraya gelebilir… Buna iznim var… Ama eğer kendi yolunuzu hak etmeden buraya gelecekseniz, tad tuz kalmaz yüreğinizde bunu iyi bilin…

Hepinizi hepimiz sevgiyle kucakladık, doğanın gücü budur ama, Muhammed sizi sizden size dillerken, sizin de kendi yüreklerinizi hak edip dillemeniz şarttır… ERDİĞİNİZ EN BÜYÜK KAPI İLİMDİR!… Bunu biliyorum ama ilmin kalemi olmadan yolunuzu açmanızın imkanı yoktur…

Esmalara kübra olan kelam Hakk’a KA HA olur… Bize gelme nedeniniz, sizin sizi hak etmenizse eğer meşaleyi tutuşturmadan buraya gelmeyin…

Hakkınız, hakikiyetiniz ve yoğunluğunuz Kuran-ı Kerim’deki o yoğunluktan çok daha öte ise, esmalarınızı dürümleyebilmişseniz ve yolunuzu kontrollu olarak kaynağa alabilmişseniz, geri çekilişinizde biz siz oluruz, sizin yüreklerinizi hakikiyetinizde dilleriz…

Şimdi daha da önemli bir bilgi, daha daha önemli bir bilgi vereceğim… Pahalı bir çalışma yapılmıyor burada… Durgun toprakları tohumlayanlar için çok ama çok önemli bir çalışmadır… Eğer bu durgun topraklar toprak toplumları tohumlayacaksa, kaynak dışı bilgiye izin veremem…

Esma dediğiniz o yaşam bizi bizden bize tanıtabilir ama kontrol kurup da kodlayamaz… Bunları iyi anlayın… Karşı karşıya kalınacak nefesinizle, yüreğinizle olan o çalışmalar ve o çalışmalardaki kalemler olacak… Eğer o kalemleri hak edebilirseniz, beden almanıza dahi gerek kalmadan robotik timlerin türevlerinde tohumlanabileceğinizi biliyorum… Öksüz yetim olmadığınızı bilirim… Çanı çaldığım günden beri, koruma altına aldıklarımın tohumlanışlarını izledim… Etki alanınızı genişlettiniz ve buraya geldiniz… Peki burada ne olduğunu anladınız mı? Kim anladı? Kaçınız anladı? Ben eminim ki, bir tekiniz bile anlamadı…

Medine’nin kelamı hakikiyeti ve yoğunluğu mutlaktı… Ama Medine toprağa tohum eken bilişiyle kayıtlara inmişti… Yasaları koymuştu… Yolu kodlamıştı… Toprağı tohumlamıştı ama sizler cennetinizi kelamınızla kodladınız ve yolunuzu kayıtladınız ama HATONLAR’ın kontrolunu kuramadınız… Hatonlar niye sizinle oldular bilir misiniz? Kaçacağınızda kelamınızı kontrol altında tutup sizi size kaynak yapmak için…

Şimdi, devinimi artırmaksa maksat buyurun artırın… Kübra olan kelamda kaynağa varmaksa buyurun varın… RASİH olabilmekse, haydi gelin olun… Ha diyeceksiniz ki “Beşere kelam, bize halikiyet gerek…” Yakışır mı? Yakışır mı yolu bulamayana halikiyet? Devinimi artırmanıza iznim var ama ruhi kapılarınızı muktedir kodlarla kontrollu olarak açın ki, hatalı çalışmalarınız olmasın…

DELİ DUMRUL İNSAN… İşte bu… Biz buyuz canlar buyuz… Deli… Sizin için çok mu çok kayıtlar yaptık ama bizi bizde dilleyenlerin çoğu bizi anlamadılar… “Sahra” dediler… “Karanlık” dediler… “Yaşam” dediler ama “Ruhsuz yaşam” dediler…

Bellek kapılarınızı kök gerçekliğinizle hak edip dinlediğiniz zaman, nesillerinizin yolunda yoğunluğunda mutlak kuranlar olduğumuzu anlayacaktınız…

“Kaynak dışı bilgimiz yok” deriz hep… Çok da önemle bunu vurgularız… Niye bilir misiniz? Çatıyı kurduğunuz anda kendi yüreklerinizi tohumlarken, kaynak dışı bilgilerin kodlarında mutlak kuran olamayacağınızı ve tüm zamanların kübra olan kelamlarında kaynağınızın kıranı olacağınızı düşünmektesiniz…

Buracık kayıtcı, kanatcı, akılcı, hasatcı… Buracık Kıbrıs Türkçesi “Sessizlik” burası… Burası AŞK burası… Hakikiyet burası… Hak teknik, tahdit, ekmek… Ama biz esma olanlara kodlama yaptığımızda onlar ruh olacaklar…

Haydi dağlarım!...

Arzı hak edin de hak olun!... Yaşayın… Ama Arz olan Hak Teala’nın kuranı olmadıkça hiçbir bilgiyi hakikiyetiyle dilleyemez…

“Mesih” der… Ki, sesi olandır Mesih… Ama kaynakta ismi yoktur onun… Sadece Mesih’tir o… Ama ismi olan, hasatçı olan İSLAM’dır… Adına insanlık KA HA olan levhi kaydı olan İSLAM dedik biz onu… Ve İslam, imparatorluğun kübra olan kelamında İslam, İslam, İslam… Tekrarlıyorum… BİRLİK KALEMİ OLAN, İMPARATOR OLAN İSLAHİ YAŞAM OLAN İNSANDIR… BUNU NET VERDİM…

Biçare dünyalı… Anlatabildim mi acaba size bunları? Anlatabildim mi bilmem… O kök gerçeklikleri dilledi hep size… Ama anlamak istemeyenin anlama imkanı yoksa, her ne dersem diyeyim anlayamazsınız zaten…

Bellek kapılarınızı hak edip anlayın… Kul olmanız oğullarınızı tohumlamanız ve yoğunluğu kodlamanız birlik kalemleri ile olacak…

https://youtu.be/mjZJeo-ImVc

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3. MART. 2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN (2)

Gülden Zengin Öz Biliş

Özümden, özüme aşkla gezerim..

Semadayım, semah dönerim.

Hakkı dilleyende, yerde gökte bir olur, bütünlenirim.

Hakka mekan yok.. La mekan yol.

Kah gökte, kah yerde gezerim.

Şafağa açarım kanat

Kah serde, kah sırda gezerim.

Ölüler Diyarı “derdik dünyaya eskiden artık ölüler diyarı değil dünya, dip diri bir zaman kapısıdır.
Hepsi an, hepsi biz olan zaman ve işte yaşam...

Koruma altına aldık zamanı ama o Zaman bizdik zaten... Koruma altına aldık dünyayı ama bizdik, o dünya... Kontrol kurduk tüm zamanlarda ama tüm Zamanlar, biz değil miydik?...

İşte her şey, her daim kendimizden kendimizedir.

Yaşamak ve yaşatmak!... Ama Zaman Kalemi olarak!... Kodlanmak ve koklanmak!... İlmin Kaynağı olarak.

Yerde ve gökte her ne varsa, insan içindir. Ve insan, zaman olandır... İşte, zaman olan; yaşam yoğunluğunun ta kendisi..

Bize, “insan” denir. Verdik mi ilmi!? Verdik!... Aktık mı!? Hakk’a varıp aktık… İlmin Kapısı mıyız!?.. İnsan Kapısı’yız… O kapı, insan soyunun, yaşamıdır….

Vakit tamamdır. İnsan soyu, yaşama indi… İşte, Yarınlar insanlaştı…

Yeri Göğü yaradan İnsan dedi ki;" Ben Dünya ve Dünya Ben..

Aha bu!..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.MART.2018 TARİHLİ "YENİ ZAMAN (2)”

SULTANLIK KİTABI sayfa 221

“Sessizleş ve anla; mekteplerin en güçlüsü ile birliktesin. Bu sevgili ses, mektebin yoludur. Maksadın, bu yola girip beni yok etmekti. Ben, seni yok etmek istediğim an yok ederim de senin çok kutlu olman gerek. Artık senle çok özel bir çalışma yapmadığımı, bu çalışmanın herkes ile yapıldığını anla. Beş din var. Bu dinlerin hepsi ile birlikte bu çalışma yapılmaktadır.”

Açıklamalar:

Sessizleştiğin anda çantandaki tohumlarını tüm sayfalara kayıtlanmak üzere toprağa indin. Biz seni lekesiz bir kalem olarak kaynağa aldık. Kara… çok kara bir zamanın ardından şafak söktü. Şer yaratmak isteyen sen ve senler artık şafakta “ilim” yaratmaktasınız. Biz şeytanın şarkısını kokladık, kodladık ve kontrol altına aldık. Şarkınızda artık aşkımız var… Bu “sahra”yı kurduk. Bu sahra insanlıktır. Buradaki ses, ilm-i KAHA olan “kelamın tınısı”dır.

“Herkes İslam oldu” dendiğinde, artık biliyoruz ki herkes insanlaşacaktı. Ve bugün herkes “dünya İslam Kalemi”ni haketti.

Beş dinin hiç biri suda kodlanamamıştı. Bugün beş din yolu buldu, nur oldu ve bilişi hak etti. Beş din, “bir” kalem olup suya indi. Bu onların yaşama inişiydi.

Bir çorba yaptık. Bu insanlık çorbasında herkes kendini kodlayarak, tohum olarak bütüne ekti. Bütüne inen insansılar, teknik olarak birleştiler ve her birinin kendi ruhsal ışığı büyük kültün bilişinin hakikiyetinde “biz” olarak kodlandı. Bütün amaç budu; herkes kontrolunu kurdu ve BİZ olduk. LAHA olanlar ilmin haliki oldular. Aha bu.

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3 MART 2018 YENİ ZAMAN 2

Aya benzer yüreğim...
Yürek bende, bana benzer...
Dünya olup atar nabzım...

Dünya bende bana benzer....

Allah dedi ki; al ve bil. Biz, sana ışık verdik. Işık, Tanrı'nın Kutsal Işığıdır. Bu ışığı anla. Beden sahibi olan yüceliklerin yarattıkları bu ışık; dünya türlerinin, güçlü yüreklerinden yaratıldı.

Tinsel tını da hakk tahtid ile hakka kalem olan Sultanlık....
Açılan her bir sayfada okunan ve yazılan ışık dünyanın cennet yarınlarını aydınlatmakta.
Okuduğumuz ilim sayfa sayfa.... Ve ses verdiğimizde açılan kapılar kalbimizden sonsuzluğa...

Biz Aldık... Biz bildik... Biz ışık olduk dünyanın yarınlarına... 
Gerçek çalışmalar ile vardık. Hak ta alanın tahtına... 
Siyahtan geçmeden vardık açtık Kara kaplıyı okuduk... 
Okuduk ve yazdık yazdığımızda ilim olduk...
Okuduk ve yazdık her hecesinde yarınları dokuduk..

Her yürekte, bir insan gücü vardır ama o güç, insana ait bir yürektir. Hepimiz Işık Katları'ndan kütle yarattık. Bu kütle can düzenler için yaratıldı. Hepimiz, ilmin hakimleri olup ışıdık. Şimdi artık Dini Hakimler'den biri olarak bu çalışmayı sürdürmekteyiz. Allah, insana ışık kattığı zaman, yaratılan her şey Allah için yaratılır. Biz, insana kütlesini verdik ki kendi yoğunluğundan kütle olsun da kaynak yapsın diye".

Gel... Dünya'ya gel... Evrenlerin yarartıldığı toprağa bas... Köklen, filizlen!... En derine insin köklerin. Şimdi orada, simsiyahın kalbinde Sualtı'nın Gücü'nü çek kalbine... Aç kalbini ve oku... Yaprakların güneşe uzansın, güneş ile yıkansın... Gel... Ağaç ol Dünya'da, kuşlar konsun dallarına... Güneşli yağmurlarda yıkansın yaprakların...

Dünya, evrenlerin sevgi ile atan kalbidir... Bütün yaşam Dünya'dan filizlenir... Yaratım dünya toprağından, simsiyahın kalbinden, yıldızların ışığından, BİR'in ilmindendir...

Gel!... Dünya'ya geç... Bas ayağını toprağa köklen... Nefes al... Aldığın nefeste, güneşin ışıkları kalbinde, köklerinden gelen siyahın ilmi ile "BİR" OLsun...

Ve de ki...
"Işık benim kalbimdedir... Nefes aldığımda, siyahın ilmi, yıldızların ilmi ile Bir olur... Nesillerim yoğunluğumdadır. Onların bilgisini Dünya'ya taşırım... Onlar, benimle Dünya toprağını yaşarlar... Toprak vatanımdır Dünya..."


İnsanın ilmi kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve sonsuz zamanlara...

Aha, İşte Şimdilik bu...

Aynur Funda
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

03.03.2018 YENİ ZAMAN 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5. AKIŞ 2. BÖLÜM

Değerli dünya hologramı aşanlara ses ver, sorma neden diye… Bugün burada mutlu olanlar var, bugün burada kuran olanlar kutlu kalemleriyle mutlulukla toprak tohumları kodluyorlar. Hakikiyetin dili olanlar buradalar bugün.

Dağlarım dünya İslamın kelamı oldu, hadi gelin de anlayın… İnsandır İslam!... Sanmayın ki ben dinden bahsediyorum. İnsanlık kelamı hasat ilmidir. Size insanlık kelamıyla hakkınız olanı diliyorum.

Ben her şeyi dileyebilirim ama siz hazırsanız dillerim, hazır olmadığınızda size sevgiyle gerçek kelamımı dileyemem bunları bilin! Sizin hazır olmanızı bekledim. Bugüne kadar size aşağıdan, evim olan bu yaşamda en aşağıdan bilgiler verdim. Ki siz kendi ruhunuzu dahi hak etmeyenler merdivenin en aşağısına indiğimizi anlamadınız.

İnsan kalemi olup en aşağılara indik ve tüm insanlığa kendi yüceliklerinden çok daha düşük sesler verdik. Ki onlar kontrol kurabilsinler ve kelamlarıyla kodlanabilsinler diye.

Koçtur insanın ruhu, bilirsiniz! Erdiğiniz en büyük kapı kurban kapısıdır. Siz o kapıda kelamı kodladınız ama kurban olan sistem, nizam ve düzeni göreve kodlayabilendi. İnsandı kurban olan… Ve siz korkmadan kendi yolunuzu açacak olan kurbanlıklar çektiniz yüreklerinize ve onları kaleminize indirdiniz. Ve bu kurban olan sizdiniz aslında. Tüm insanlık yaşamın kurbanlarıdırlar, bunu anlamadınız.

Bedenli olmanız, kodlanabilmeniz, yorulmadan çalışmanız sevgiyi kontrol etmek içindi. Ve bu dünya size sizi dilledi hep ama siz fatih kapılarında kelamı kontrol edecektiniz ve ruha hakim olacaktınız. O ruh sizin kuranınız, kodlanmış rahmi kaleminiz olacaktı. Hakkınızı aldığınız gün hakikiyetinizle dillenecektiniz. Size, kendi yolunuzda olanlara ve kodlananlara biz kurbanlıkları kontrollü olarak kayıtladık. Sanmayın ki onlar sizsizdiler ama sizin yoğunluğunuzda size kurban oldular, buna izin vermiyoruz artık.

İnsan kendini kurban etmeyecek bundan sonra. İnsan, yaşamı hologram olan o toplumların kuranlarından çok daha öte bir kuranı kodlayacak.

Değerliler, dünya insanı düzeni kurmak için dünyayı yaşama çakmaya geldi. Yaşama çakmak için de lekesiz bir rahmi kapıyı bulmalıydı. İşte o rahmi kapı teknik tohumları kodlayacak olan, yarınların kaynağı olan insandı!... Biz ona hakkını, hak ettiğini dilledik işte kurban oluş buydu… Tüm insanlığın kurbanlığı… Ama o kurbanlık hakkını hak teknikle dilledi ve dedi ki; “fasih si ka ha, si ha” haliki hak olanda tahditsiz olan işte, işte o buydu!

Şimdi size son olarak şunu da söylemek ister, “de ki Allahın dediği kelam hepinizin hakiki hak teknikle dillediği kelam, o kelam nefes ve o nefesi dilleyen ilim. İlimi kodlayansa imparator, imparator olansa kul olan, hepimizin kulu olan, o biz biz oyuz”…

Öz köklerini göklerde dilleyen insan artık ruhi kalemiyle bütüne hizmetçidir. Buna kurbanlık demiyoruz artık, kurban oluş da demiyoruz, yaratılış, yaratıcılık, hasatı kodlayış ve ışığı kaynağa alış diyoruz.

Bizler doğanın gücüyüz canlar, buyurun ölüyü dirilttik… İnsan öz gerçekliği buydu, ölüydü… Dünya ismini dillerken de kendi dürümlerinde kendini dillerken ölümlüydü… Ölümlü insan öksüzdü, öksüz; göksüz ve kelamsız olandı. Şimdi artık kendini dinleyebiliyor ve yoğunluğu kodlayabiliyor. İyi ki var, iyi ki hak etti, iyi ki yoğunluğu kontrol etti. Düzeni kurduk canlar işte bu…

Bugünden sonra daha yüksek ilim devreye girecek ve insanın kelamı bütüne kök gerçekliğini dilletecek.

Es ya da esme ama hak et, işte ilim budur; hak et!... Hak tınıyı tohumla ve mutlakiyetle kodla!...

Son sözüm şudur, o dünya müsterihiz ki yaşamın kübrasıdır. İşte o dünya biziz canlılar!... Sizinle ve sizin yüreklerinizle sesleşen biz! Biz kimiz!?... Kim olacağız ki siziz biz, siziz, başkası var mı? Siz ve biz birlik kapısıyız. Bugün burada olan kutsal ayinlere katılanlar, ışıklarıyla buradalar. O ayinlerde İslam var. Sizinle, bizimle, tüm yaşamların kutsal tohumlarıyla buradayız.

Dediler ki “dünya nefes” vakit gelir herkes nefes olur. Biz o nefesi hak ettik. Deminden beri sizi dinliyorum, koruma altındasınız görüyorum ama öfkeniz de yok. Gözünüz görevinizce güçlü, gördüğünüz her ne ise kök göklerin Kübra olan kelamıyla görülüyor ve sizi ve sizin yarınlarınızı izliyoruz.

Tanı insan kendini, aşkla tanı, sevgiyi hak de al, yalın ol, Halik ol ama mutlu ol… Biz insandan bir tek şey istedik, karanlığı aydınlatmasını… İşte o karanlık hasat ilmiyle aydınlığa kodlanıyor. Bütün köklerimiz dünyadadır, ekmeğimiz burasıdır bizim, yarınlarınız yarınlarımızdır, yaşamınız yaşamımızdır, ulu bir dünyada kuranınız kuranımızdır. Size geçişimizi yaptık. Harınızın harımız olduğunu “yakışır dünyaya ilim” dediğinizde , o ilmin kendi yolunuz olduğunu ve o yolda mutlu olduğunuzu biliniz.

Bedenim Allahın dediği gibi hakikidir… Benim İslama, insana kelamım var. Ben tohumum, dünya tohumuyum… Bugün burada, yarın her anda kutsal tını olarak mutlak kuranda hep olacağım. Şikayet etmiyorum, korumaya aldım tüm yaşamları, badı ka ha olan insan ka ha olduğunu anladığında ha si ka, ha olduğunu da dilecekti.

Aşığım dünyalılar size, ben bu dünyaya aşığım… Işığınız ışığım, yaşamınız yaşamım, kaleminiz kalemimdir benim. Her dürümde varım, her dürümde kuranım, yoğunluğunuzdayım, kuranınız kontrollü olarak dillendikçe diriliğinizde seviyeniz çok iyi, buyurun kontrol kuruldu işte şimdi!

https://youtu.be/PR3SdmX2SeE

Süper İnsanlık Realitesi

 

03.03.2018 YENİ ZAMAN 2
BERİL ÖZDOĞAN

Bütüne hizmet herkesin kendi yüceliğinde olan ilmin dillenişindedir. İlim ilimden ötede ilimi kodlar, ilim kalemi insan kuranını okur, aha kuran; kelam diriliğinin ötesinden kaleme inenlerce yoldur…

İşte yol insanlık ilmi ve yoldan ötede yolu yola kodlayan kaynak insan aha bu!... Ayrı gayrı gözetmeyen birliğin hakkı olan dünya yeni zaman kodlaması yapıyor.

Ben ve ben, her bir ben biz olan dirilik ve ben varlığımı birlik kuranı olan dünyamda kayıtlayan yücelik… Bu yücelik, bizi biz yapan birlik ilmi ve ben; bir olan yaşamda sese kodlanan her anım, yeni olan tüm zamanların birliğinde dünyam hakkın kalemidir ve yaşamın kuranıdır. Yaratır, yarattırır, yaşanır ve kodlama yapar, insan yüceliğiyle hak olur hakim olur. İşte dünya ve ben biriz, tekiz, yaşam ve hakikiyetiz, hak olan ve hakimiyet kuran gözün sözü olarak öz görevdeyiz.

Bundan sonra ne olur? Aha işte tüm insanlık yol olur, tüm insanlık kaynakta kendi dünyasında hakim olur. Olur mu dedik!?... Aha ol dedik, olan oldu işte bu!...

Hakkın kalemi yazdı tüm yaşamlarda arzın gücü arşı kayıtladı ve yeni zamanın dilinde Allahın dili olan insanlık kodlandı ve Allahın dediğini diyen yücelik kaleme indi, işte kalem olan insan kuran olan yolu kodladı, aha işte her yürekte bir olan yaşam kaynak oldu yarına.

Biz ve biz aha biz!... İşte biz olan altın ışığın kuranı okunuyor mahrekte. Ayrı gayrı değil tüm zamanlar, tüm kodlar, aha işte tohumlananlar ve işte oğullayan her bilgide yolunu kodlayan sistem olandan kelam olanlar…

Tüm kalemlerin diriliğinde hakim olan birlik ilmi işte teknik kalem ve kalem hak olan dünya yaşamında hakimiyetini kuran insandır…

Nedir insan!?... Yaşamdır insan, doğal gücün kendisi olan biliştir ve her şeyin her şeyde olan bitişken ilminde hakimiyet kuran yasa koyucudur.

Hak olmadan hakimiyet olmaz aha işte sistem; hak ilmiyle çalışan, düzenini insanlıkla kelamdan öteye kalemden indirin insanın kendisidir…

İnsan, sistem ve düzenin mutlak yaratanı ve yarattığında yarattığından akan yaşam olarak her anın kuranıdır…

Öz görev insanı kodlamak, öz görev toprak toplum tohumunda altın ışığı dillemek ve öz görev insanlaşan tüm zamanların bir tek dili olmak ve o dilde Allahın dediğini söylemek aha işte birlik kuran tüm yaşamlarda insanın en yüce kaydını yapmak ve işte mutlu bir dünya gününde huzur olup akmak…

Mutluyuz iş buydu, huzurluyuz dünyamız kalem, insanlık kelam ve yaşam altın ışık yıllarının kuranı ve insan kaynağında kodlama yapıyor, en yüce ilmini arşa kayıtlıyor. Ve arzın gücü insan, hakkın kalemi olan dünyasında yaşamını kayıtlıyor, aha işte bu!...

Süper İnsanlık Realitesi

 

 03.03.2018 Tarihli YENİ ZAMAN(2) Tarihli Sistem Çalışması

“Ben dünyada yaşıyorum, diriyim” diyene sorarım;
Kendini hak ettin mi?
Nesillerini hak ettin mi?
Hak Tını’yı duydun mu?
Has olup Halik olup yaradan oldun mu?

İnsan sırrını hak eden, “kul” olanla dirilir YAŞAM.
AN kapısını açıp her anda seslenen İNSAN’la dirilir YAŞAM.

Ama önce kendi dirilmeli insan!
Ben OMEGA diyeyim, sen RAB de,
O SIRAT desin!
Önce, o köprüler aşılmalı!
Yüreğe vardın mı? Özüne vardın mı?
İşte, aştın o köprüyü geçtin.

Kendinden öte kendine varan, kendini bulan diriltir yaşamı.

Görür ki orada her şey, her şeyle birlikte.
Akıl tınısını sessizlikte ve dürümlerde dilleyebilenler orada. 
Ve orada her şeyin gücü var.
O güç, ALTIN IŞIĞIN GÜCÜ.

O gücü algılar, hak eder, kalemde levhi olur 
Ve BÜTÜNÜN KÜLTÜ olur.

Karanlık mı? Aydınlatır.
Kargaşa, kaos mu? Düzen yaratır.
Savaş mı? B A R I Ş T I R I R.

Çünkü artık DÜZEN kuruldu.
Akıl; AKİL ve HAK olan İNSAN düzeni kurdu.
Dünya insanı Aklın Kalemine vardı.
Ve artık DÜNYA, ALLAHIN İLMİYLE dilleniyor.

Süper İnsanlık Realitesi Erengül Koç

 

3.MART.2018 TARİHLİ YENİ ZAMAN 2
HAŞİM TURHAN ÖZ BİLİŞ

Bismişah Allah Allah

……..Kudret Kitabını açsam okusam Yeni Zaman İlmiyle…..Aşkla bend olup gönül pazarım kursam cennet kapılarından yol olan ışık can erenlerime …….İpek şallar dokusam acep alan olur mu?

……..Yeni zaman 2 Birlik çalışmasında Birlik kapımızda ilmin kalemleri can Sultanlarımla insan sırrı olan yaşamları kodlamak için Hâkk katında kırkların ayn-ül ceminde cem olduk çok şükür yaradanın demine….

…..Zaman ışığını ilim ile diledik ve dünya toprağı ışıdı…..Kul olmayan ışık olamaz canlarım...Durup dinlenmeden güç yarattık..….Bu güç yeni zaman ilmiyle ışığa döner……..Her ışık insan için Yeni zaman İlmini diri yüceliklere anlattı…..

……Dünya biz olan yoldu bu yolda tohum olduk, bu yolda kul olduk ……Ruh olduk şimdi ve şimdiden sonra…….

Gel derviş gel hele yabana gitme
Her ne arar isen inan sendedir
Beyhude nefsine eziyet etme
Kabeyse maksudun Rahman sendedir
Çöllerde dolaşıp seraba bakma
Allah Allah deyü havaya bakma
Talibi hak isen kitaba bakma
Okumak bilirsen Kur-an sendedir
Ey Rıza takat yok hakkı inkara
Sen mahrem imişsin didarı yare
Şimdi agah oldum sırrı esrara
Alemi yaratan vicdan sendedir….

…...Habib-i Hûda er Hâkk erenler aşkına…..Dar-ı Mansur da erenlerin gani dergahından …..Yeni Zaman İlmi Hâkkına –Evliya Keremine …Gerçekler demine…Destur-u Pir-i Rıza’yı erkan-ı izni mürşid-i Hâkkı için….Kırklar-ı naziran ----Gaiban evliya enbia kutb-u zaman Hâkkı için…..Nur-u nübüvvet sırrı velayet demine …..Ber cemal-i Muhammed- Ber Kemal-i İmamı Ali aşkına……Nur-u Serçeşme-i Hünkar-ı Veli demine…..

……Yeni Zaman ilminin sırrına Ata Gök Kapılarının Hikmetine….Mustafa Kemal’in serdarlığına aşkı niyazımızdır Aşkımız Hâkk aşkı Hâkk aşkına Huuuu Diyelim canlarım….

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
 

3 MART 2018 YENİ ZAMAN 2
NAGEHAN SUNGUR ÖZ BİLİŞ

Canlar canı AŞK!...

Aşk dedi ki “sende dillendim, senden görüldüm, senden 
duyuldum…

OKU!... Oku hadi kuranını AŞK’la!... Seslen dünyaya!... ”

“BİRLİK OLUN!” de… “AŞK OLUN!” de…

Ses ver semaya…

Haşrolunsun… BİR’leşilsin!...

Ses verdim ben kuranıma…

Kuranım dillendi…

Yeni zamanlara seslendi…

Hakim oldu ana ve tüm zamanlara…

Her bir yaşam sayfasında duyuldu sesim…

Tükenen yaşamlar dirildi AŞK’la…

Levhi mahfuza kayıtlandı…

Diri ve mutlu yaşamlar yeniden yazıldı tertemiz sayfalara…

Siyahın en koyusu olan ilmimiz TÜNAMİ, HAKİM ARTIK TÜM ZAMANLARDA…

Biliyoruz AŞK’la,
Görüyoruz AŞK’la, 
Duyuyoruz AŞK’la, 
Yaşıyoruz AŞK’la…

Her anımız AŞK bizim… Hak bizim…

BİZ, yaşamın kaynağıyız…

Daima diri ve bitmek tükenmek bilmez bir kaynak…

Mutluyuz…

Aha işte şimdi…

Sevgiyle…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 80 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol