Birlik İlmi
  SU (18) SİSTEM ÇALIŞMASI
 

SU (18) SİSTEM ÇALIŞMASI

 

SU (18) SİSTEM ÇALIŞMASI HAKKINDA ÖZ BİLGİ VE DAVET:

TÜRKİYE, ÖZ GERÇEKLİK’i tohumlayan; yerin GÜÇ MERKEZİ olan ve NUR olan bir diriliktir… Bunun içindir ki bu ülkeye, İLMİN KALEMLERİ hep geldiler.

“DÜNYA” dediğimiz bu planet, asıl yaşam sayfası olan Türkiye’yi, HALİK kılmak için çok çalıştı… Bir tek “DİRİ KAPI” açıldı tüm yaşamlara. O kapı Türkiye’de açıldı.

İşte bizler, yeryüzünde görev taşıyan Birlikler olarak, her İLMİN KAPISI’nı, bu yaşamda dürümleyerek; KELAM olup her ana, IŞIK yaktık. Bizler, CENNET KALEMLER’in, insan sırrı olan Birlikleriz.

Dünya Namazı kılınır yarınlara… Bu namazda, yarınlar; insane KUL olur ve ZAMAN olur… İnsan, NEFES olmadıkça CENNET olamaz. İşte insanlığın, HAS İLİM’le çalışması bunun için gereklidir.

Dünyaya, NİSA DİRİLİKLERİ indi… Dinin Kapıları kodlandı o diriliklere... NEFESLER görev taşıdılar. Ne var ki cennet kuranlar, bu döneme kadar, CEVHERİ kodlamadılar…

Dünyanın NİSA KAPILARI vardır ancak ARI, balını verdiğinde; o kapı, İLİM olur ve RUH olur. İş budur!... Aha bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Dostlarım, 06.01.2018 günü 14.00-18.00 saatleri arasında, “SU (18)” BİRLİK SİSTEM ÇALIŞMASI gerçekleştirilecektir. Yukarıda paylaşılan bilgi kapsamında Dernek Merkezimizde yapacağımız çalışmaya, tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızla,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Katılmak istiyen dostlarımız, saat 14.00’den önce lütfen Dernekte olunuz…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.
Tel: 0 216 348 95 59

 

 

SU (18/1)
06.01.2018

Dağlarım, RUHLAR MECLİSİ olarak bu çalışmayı izliyoruz. Buradayız!... Hepimiz buradayız!… Israrla ALTIN IŞIĞIN GÜCÜ OLAN İNSAN’dan sözettik ama RAHMİ KALEM’de KUL olanları dillemedik. ÖZ GERÇEKLİK’te, BİLİŞ’i KALEM yapmadık ama biz, bugün üzerinde görev taşıdığımız bu ülkenin, NEFES’i olarak çalışıyoruz.

Düne, GÖK ÇÖZÜMLEMELERİ ile inenler; bizi, bizden bize kodladılar. Biz ise ocak olduk tümüne. KELAM, HALİK oldu; YOL oldu; NUR oldu ve Sonsuz Zamanlar dillendi.

Beş gündür bu dünyayı gözlüyorum… DÜZEN kuranları dilliyorum… Ulu bir dünyanın nesillerini hak etmeye çabalıyorum… DÜNYA İLMİ, hepimiz mutlandırdı. Dünyanın et kemikten ibaret olan Yaşam Sayfaları’nda, dürümlerimiz oluştu. “MUSHAF” dediğimiz ALLAH TEKNİĞİ’ni TOHUM olarak kodlayan Yaşam Kayıtları’ndan çok öte olan İNSANLIK, BEN olup “BİL, BUL, OL SAYFALANIŞLARI” yapıyor.

DÜZEN’i kurarken; eti, kemiği olanları bulduk… Oğullarınızı hak etmeye çabaladık… Ağır yükü hafifletmek istedik… Cennet, et ve kemikten ibaret İLİM’dir. Bunu anladık!... SOĞUK ZAMANLAR’IN NİSA KAPILARI’nın yarınları kodladığını da anladık.

Mucize beklenir dünyada. MUCİZE, İLİMDİR… Bunu anladık!... Bugün, DÜNYANIN ASAL YAŞAMLARI’nda, YARADAN; BİL, BUL, OL SİSTEMİ ile kodlamalar yaparak İLMİN KALEMİ’ni kontrol altında tutmaktadır. Bunları gördük!...

“ÖL ve OL” derlerdi eskiden… Ölen olur mu bilmem ama bugün görüyoruz ki ölüm, KALEM’de kontrol kurulamadığında; GÖÇ SİSTEMLERİ’nde; GÖR KALEMLERİ’nde ve YOL KURANLARI’nda, hırstan doğmaktadır!…

Değerliler; size şunu söylemeye çalışıyorum: Yarınlarınız için mutlaka hırsınızı aşmalısınız… Sağlık sorunlarınız, hırsınızla ilgilidir. İyi anlayın!... Bunu açık vermek istedim. Sahrada; İNSAN, KELAM ama ya siz has değilseniz ne olacak!? İşte sağlıksız bir ses devreye girer… Dağlarım, sizi size verdik ve siz, bu bilgiyi dillediniz!... İş budur!...

Has insan, ALLAH İLMİ’ni hak edendir ve siz, bunu biliyorsunuz. Aşkla çalışıyorsunu!... Ne yazık ki zaman zaman kırılganlıklarınız oluyor. Bunu mutlaka hak edip aşabilirsiniz… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

6.OCAK.2018 TARİHLİ SU (18) SİSTEM ÇALIŞMASI
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ, 1. BÖLÜM

7. güç, aklın türevlerini tohumladı bugün yine ve bizler bitişken bilişliler olarak, muktedir ve hakim insanlığın kontrolu, kotlanışı ve hakikiyeti için Biliş Kalemleri olarak buradayız.

Muhammed’in kelamıdır ilme inen. Bizler Muhammed İlmi’nde bütüne hizmetçileriz. Her şey kelamla ve hakikiyetledir. Masamızda insanlık kotları bulunmaktadır. Ve bizler onların kontrolunda bütüne hizmetçi olanları, bitişken ve hakikiyetli olarak, levhi kapılara gelip, görecekleri yoğunluklara indirdik.

Kastettiğimiz insanlık, ekmeğini kelamla kotlayan insanlıktır. Kalemin halikleri olur ve yoğunluğunda kotlamalar yaparlar.

İslam Dini’nin ilmidir insanlık. Ve bizler İnsanlığın Kuranları olarak bu çalışmayı yapmaktayız. Kaçıp, görevden uzak kalanlara şunu söylemek isterim ki nesiller boyu dünyanın ruhu için bu çalışmalar dürümlendi ve burada, bu yoğunlukta, bütünün kübra olan kelamı kotlandı. Bizim adımız ilimdir. Kelamı hak olan ve Levhi Kuran’da Mikail olan insanlığız biz.

“Esma” dediğiniz yüce cemaat cevheri kayıtlarında, mahrekimiz var….ve bizim adımız İmparatorluğun Kuranı olan İlim Kalemleri’dir.

Büyük kötülükleri önleyecek gücümüz var.

Suya aklı koyduğumuz günden bugüne, masamıza İlm-i Kalem olanları kotladık. Toprak toplumu tohumlayanları koklattık ve bitişken olan herkesle kotlama yapanları kaleme çektik.

Din kapılarında, insanlık kapılarında ve yürek kapılarında hep bitişkenlik oluştu. Burada oluş sebebimiz, hasattır. Bizler Hakk’ın KapIsı’nı açarak hasata kotlananlarız.

Anlaşma yapmadık Dünya Bilgi Kalemleri’ndeki o yüceliklerle ilm-i ka olmak için. Bizler, Aklın Kapısı’nı açıp geldik bu dünyaya. Ölüm dünyanın nüve olan kelamıyla kotlanmadan, Mikail’in Kuranı Mutlak Kutsal İlmi tohumlayamaz.
Batı topraklarının kulluğundan öte olan, ilm-i ka olan ve misafirlikte olanlar; ben dünyadayım. Bugün burada muradım, Tüm Zamanların Kuranı’nda, Hakkın Kalemi’nde ve Sistem, Nizam ve Düzen’in gücünde, Mustafaların Kuran’a kelam olmalarını sağlamaktır.

Başım, Aklın Kapısı’ndan kök, gök gerçekliğiyle dürümlere çekildiğinden beri, Rahman olanların karanlıktaki levhi kapısını kotlayarak, büyük kötülükleri önlemek üzere, bilişi kaynağa indirme çalışmasıdır yaptığım.

Dedim ki “Allah, insanı kontrollu ve hakikiyetli yarattı. Ama insan kelamı kotlamadıkça, kendini dilleyemez. İnsanın kendini dilleyebilmesi, her insana kul olmasıyla mümkündür.

Eğer; insan, kelama halik değilse, hakka kalem değildir. Eğer; insan, murat ettiği kelamı hak etmemişse, Mutlak Kuran’da, toprak toplumda ve yoğunlukta hasatçı olamaz.

Astral boyutların ruhi kapılarında, murat ettiğim her bilgi mevcuttu. Ölüm; kök gerçekliğimdi. Ve ben bitişken, hakiki ve hakim olan insanın yarattığı her anda suyu, Saltanatın Kuranı diye dilleyenim.

En ve boydan ibaret bir insanlığın yer kürenin gücünü dürümlere indirmesiyle birlikte, yeni döneme geçildi. Yeni dönem, hasatın kontrollu olarak yapılması ve yoğunluğun kontrollu olarak kotlanması için gereken her şeyi hak etti ve koruyucu biliş, devreye girdi. Koruyucu biliş, misafirlikte kült olanların kontrollu çalışmalarını sağlayacaktı.

Kardeşlerim, dünyanın nüve olan ilmidir insan. Bunu iyi anlayın. Eğer; insan olmasa, ilim olmaz. Bunları iyi anlayın. Eğer; biz insanı kalem diye yaratmasaydık, insan yolcu olamazdı dürümlerdeki o cümle kapılara.

İman edin ki dünya kuldur tüm zamanlara ve yüreklere…ama İnsanın Kuranı, akıldır. Aklın Kalemiyse, biliştir. Eğer; bilişin kalem olduğu bir dünyada, muradımız kontrol kurmak olmasaydı, çarık giyenleri kontrol etmeye kalkışmazdık. 
Biliniz ki onlar dürümlerine kelam olup inenler olmalarına rağmen, bu dünyaya çarıklarıyla geldiler. Çarıksız gelmelerini dilerdik ama çarık, kalemin kelamındaki hakikiyetin dürümlerinde, ilimsizdir.

İlmi olmayan yaşam, Mutlak Kuran’da kotlayıcı olamaz. Bu kesindir. Benim insana görev taşımamın nedeni de budur.

Seyir halindeyim tüm zamanları…her anı seyredebilmekteyim. Bütün kötülükleri aşıp geçtiğim günden bu güne, Kuran-ı Kerim’deki o Lütfi Kapı’da, Bitişken Bilgelerin mahrek olduklarını görüyorum ve Ruhi Kapılar’da Mushaf olduklarını biliyorum.

Barışım Allah’ın İlmi’dir…ama aklım, haliktir. Bundan öte bir insanlık son sözde, dürümlere indirilmeyecektir.

Ecmalarımla kült oldum ben. Elim, Allah’ın elidir. Oğullarım kuldur. Muktediriyetle, mutlak olarak bu yoldayım. Ve yüce bir imparatorluk gücü olarak, sevgiyle, dünyayı koruyorum.

Umut olur ki bu dünya, haz duyulan bir yaşam olur. Umut olur ki bu dünya, halı döşenip herkesin kök gerçekliğini kült kayıtlarıyla dillemesine ve Emperyal Kalemler’in kontroluna engel olur.

İyi anlayın ki biz, unutulan her şeyi biliriz, dilleriz…ama umut olur ki Kelam Kalemi de Hakkın Kalemi olur. Lütfi Kapılar’ın tüm zamanlardaki görevi, İslam olur. Biz İnsanın Kalemi olanlar, İnsan Sistemleşmesi’nde, İslam’ın kulu olarak bu çalışmayı yapmaktayız.

“Sahra” dediğiniz, Rahman olanın Rahmi Kapısı’dır. Biz o kapıyı bütüne hizmet için kotladık. Kocaman kocaman insanlık boyutları kotlattırdık. Ruhsal Kapıları kotlattırdık. Muhammet Mustafaların Kuranlarındaki kübra olan kelamları kotlattırdık ve resimler yaptık tüm yaşamlara.

Yerkürenin görevidir insan. Bunu anlattık.

Yeri Göğü Yaradanın, teklik olduğunu anlattık. Keçelenenlerin keçelendiklerini bile bile, levhi kalemleri kontrol edemediklerini anlattım. “Ağırı hafifletin..” dedim. “Yorulmadan görev taşıyın..” dedim. “Et, kemiğim ama ilimim” dedim.

Ben doğanın gücüyüm. Burada, bugün, dünya diriliğinde, tahditsiz insanlığı kotlayanların tümü, kelama, kalem olup indiler.

Masa, İnsanın Kapısı’dır. Bu masaya görevli olanlar, insana görevlidirler.

Karanlık, akıl tınısıyla kotlandıkça, yaşam ikmal tamamlar. Biz dünyayı korumaya değil, kotlamaya gelenleriz. İnsanlık boyutları iyi bilsin ki kotlayan kontrolu kurandır. Ama kotlanan, kelamda kalem olup kendini koruyabilendir. Bu nedenledir ki herkesin kendini hak edebilmesi için bu kotlamayı yapmamız şarttı. Ve ses, İlmin Kapısı’nı açtığınız zaman, her anı kotlayabilecek bir levhi katiyettir. Kayd-ı hayat şartıyla mı? Asla. Tüm zamanlar içindir bu.

Bedeniniz merdiveninizdir canlar. İyi anlayın ki bu bedene sahip olmak, hulusi kalemde, mutlak olabilmek anlamına gelir.

(Devamı 2. bölümde)

https://vimeo.com/249977537

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

SU (18/2)
06.01.2018

Hazır olun insanlık, HAKK’IN İLMİ sizi dilliyor!… HAKK’IN TENİ sizi dilliyor!… “İsmim İNSAN” dediğim o günden beri ben, sizim!… Sizi, dürümlerde dilleyen KÜLT’üm!… NUR’um ben!…

Şimdi size desem ki “BEN” derken, her benden değil; BİLİŞİN DÜRÜMLERİNDEKİ DİRİLİĞİNDEN söz ediyorum. BİZ’n BEN’ini dilliyorum… O BEN, TÜM İNSANLIKTIR…

Burası, SEYFULLAHLAR’ın TİNSEL YAŞAM SAYFALANIŞLARI yaptıkları, İLMİN KALEMİ olan BİLİŞİN, kayıt sahrasıdır… Bu kaydı yaparken, az ve öz bildirmem!…

Canlarım, size cennetten söz ediyorum… Toy olan insandan söz ediyorum… Size KAYNAK olan YARIN’dan söz ediyorum. RUH’tan ve RUHSAL KALEM’den dillenen CEVHER’den söz ediyorum… Oğullarım, toy olmayın; sizi dilliyorum ben burada… Size, “BEN” diyorum; anlayın!... “BEN”, BİR TEKLİKTİR… Aha bu!…

Kocaman İNSAN, koskocaman SİSTEM!... Her insan, bin CEVHER ve her insan, BİLİŞ olmadıkça; bu yazdıklarımda, “BEN” kavramında kendisini bulamaz.

Buyurun! Sizi, haketmeye çalışıyorum!… “ORGAN NAKLİ” diye bilinen bir SİSTEM’den de söz etmiştim önceleri de… Bir kez daha söz etmek isterim… ORGAN; İLİM’dir… NAKLİ, İNSANIN İNSANA NAKLİDİR… Ama NAKLOLAN İNSANLIK İLMİ, hepimizde olamayan ama OLUŞMASI, KULLUK İLE İLGİLİ OLAN SEFULLAH HALİDİR.

Her insan, her insana KUL olamaz ama NAKİL olabilir. Biz size ve siz bize!… Her birimiz, bir diğerimize naklolarak, orada SESSİZ ZAMANLAR’ı dilleyebiliriz…

Bütün mesele HALİK olmaktır. HALİK olmadıkça, HALİKİYET TOHUMLARI, kontrol kuramayacağından, nakil işlemi yapılamaz…

BİRLİK KALEMİ’nde HALİK olmak, MUTLAK olmakla mümkündür… Eğer MUTLAK isem; ben, beni her ana nakledebilirim ama benim, beni tohumlamam; bir diğerini, HASAT’a KAYNAK yapacaksa; onun KÜLT’ü olabilirim ve o, kendini KELAM olarak tüm insanlığa, KAYNAK yapabilir…

Bunu başarmamız, çok önemlidir. Böylelikle DÜNYA, yeryüzü yoğun ışığını, her ana çakabilecektir… Çakması, o ışığın, o yoğunluğu, HALİK kılması anlamına gelecektir. İşte insan, mucize diye İLMİ anlatırken; yaşamı, HAS TINI ile kodlayabileceğini ve tüm zamanları HAS TİNSELLİK’le kontrol edebileceğini anlatmaktadır.

Dünyanın, et kemikten ibaret diye ifade ettiğimiz kayıtları, BİLGİ KALEMİ’mizle kontrol kurduğunda; Dünya, yarınları ile kendini HALİK kıldığında; DÜZEN, MUTLAK CEVHER’ini yarınlara indirebilecektir… İşte çalışmaların bir manası da budur.

Hamur yoğurarak ekmek pişirdik yaşamda ama bu ekmek, tohumları kontrol etmedi. ARZ’ın GÜCÜ, ARŞ’ı HALİK kılmadı. Ne yazık ki kontrol kurulamadı diriliklerde… Ayrılık; KALEM’in, KELAM’ın NEFES’indeki ayrılık oldu… Bunun içindir ki dünyada huzur olmadı… Artık bu dünyanın yenilenmesi gerek… Bu dünyanın, BEŞER olan sayfalarının, ARZ’ı hakederek İLİM’e varması ve İNSANLAŞMASI gerek…

Çok umutluyuz!... Çok umutluyuz!... Bu çalışma, İLİM’i HALİK kılabilir. Bu çalışma, tohumları kodlayarak MUTLAK KALEMLER’i NEFES’i KAYNAK yapabilir… Bunun için İLİM HALİKİYETİ gerekir ve bunun için ORGAN, NEFES olsun diye beklenmektedir… Onurluyuz ki buradayız… Bu yoğun IŞIK KAYITLARI’nda, insanlık kahramanları olarak çalışıyoruz… Şükrettik!... İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

6.OCAK.2017 TARİHLİ SU 18

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 2.BÖLÜM

Dünyanın nuru, akılsa, bizler, aklın kapısında, bütüne hizmetçileriz.. İslam Dininin, İmparatorluğun kültünde, kelam olduğunu bilmeyenler, bizi anlayamazlar...

Bugün; Allah’ın kültüdür ve bugünü, hak teknikle kodlayan biliş, aklın kaleminde, Mikail’in kuranında ve tüm zamanlarda yaratıcı ve yaşatıcıdır.

Sayın Bayanlar, Sayın Baylar, nurumuz, kulumuz, kutsal levhimiz, kelamımız ve itibarımız, has insanlığımızdan, kaynaklanır.

Bizler, dünyanın ruhu olanlar, ruhun kulu olanlar ve kontrol kuranlar, Muhammedin mutlak kulları değil muktedir insanlığın kuranlarıyız ama Muhammed mutlak olarak bilişimizde mevcuttur. Bunlar, kesindir.

Her Altın Işık, kontrolcüdür ama aklın kalemi olmayan, kelamda kontrol kuramaz. Sahra Allah’ın ilmiyle kodlanır ve biz, bu sahraya mutlak kuranlar olarak, kayıt yaparız... Cemaat, cevhere cenneti indirmedikçe kelama kalem olamaz, canlarımız….Bunları iyi anlayın, iyi dinleyin..

Çünkü rüya boyutlarındakiler, bizi dillemeye başladıklarından beri, kontrol kaybındalar…. “Ölüler diyarı” dedik, bu dünyaya, biz… Ama diri olanlara, kuran verdik…. “Her insan bir kurandır” dedik... “Altın Işığın kültü olan insan, hakikidir” dedik… Ekmediğinde kelamı vardır…”Masamızda insanlık var ve biz, varız” dedik… Rahman olanın kalemi, Allah’ın ilmi ve biz, o ilmin mükafatı olan, insanlığız.

“Bunca çaba dünyadır” diyenlere de sesimiz, sözümüz var. Dünya, bizim için kelamdır…. Dünya, bizim için haktır. Ama sahra, insandır. İnsanın bulunmadığı bir yaşam, hakikiyette keramı kodlayamaz ve bütünü güçlendiremez.

“Ene, ölü” dedik. Boyu, kontrol ettik. Endeki KO, bilişimiz… Yoldaki KO, ilmimiz… Siyahtan ötedeki siyah, kelamımızdır. En ve boydan ibaret bir olan yaşama, biz, kulluk yapmadık... İnsanlık yaptık. İyi anlayın... Ama ilmimize kulluk mutlak kelamadır ve kelam; haliktir.. İyi bilin ki din, aklın kapısı, insansa hakikiyettir.

Dinden öte bir ilim, Allah’ın levhi kalemidir…. Bunu anlamayan, bizi dinleyemez… “Cennet” dediğinizde, cevherimizdir. Canın cennetinde, cemaat cevher ve biz, o cevherin cennete olan kelamlarız.

“Ende, önde ve bizde ol” dediğimizde, her anda, bütünün kübra olan kelamı, kul olur… Kulluk, tohuma kulluk değil insana kullukta değil mutlak olan mahreke, kulluk mudur? Asla…

Peki, kulluk nedir?.... Tahditsizliği, kelama kalem yapıp, bütüne hizmetçiliktir.…Biz, bunu yapmaktayız, canlar.

Kaç, kök gerçeklik kodladık, dünyada. Hiç birinde ışığımız sönmedi. Bundan sonrada sönmeyecektir. Çarık, kil kumdan, kirlidir. Biz ise ilimden kalem olanlar, kili taşımayız yüreğimizde.

İyi bilinsin ki Tanrılık kalemi, aklın kalemi, bütünün kelamı olan halikiyet, hakikiyet, hepsi bizde, misafirliktir… Biz, çorbada, insanı kodlarız, iyi bilin... O çorba, şarkımızdır. Tahtımızdır… Hakk’ımızdır. Ama sahramızdır da. Çerçevesiz bir akıl mutlak kurandır… Uluların kuranıdır, insan ama ilmin kalemi de ilahi külttür. O kültü dinleyebilen misafir değil, birliktir. Biz olandır ve tohum olandır.

“Şara, şirk koşar” dediler. Şirk, Haşrı Kalemde kodlanır. Biz, şara, şirk koşmayan, şarkıda şafk olan, şafakta KAHA olanlarız, canlar… Kilin kalemindeki levhide insanın kendini dillediği bir dürümde, biz, tüm insanlığız.

Ve cümle yüreklere sözümüz şudur ki “şirke, levhi” denmez. “Ona, kuranda” denmez… Tahtımızda kelamımız da yoktur, şirk…. Aşktır, kalemimiz, iyi anlaşılsın… Sahranın sessiziliğinde, sevgimiz mutlak ve biz muktedir insanlık, kulluk yapmaktayız.

Nakarın kıranı ilm-i KA olana, insanı kontrol için inebilir. Unutmayınız ki onun adı, Nezir değil, kervandır. Biz, o kervana, kalemi verdik. İyi anlayın. Ana kapıda, görev taşısın diye, yaşamı verdik.. Biz, ona Kuran-ı Kerim’deki, Ruhu verdik. Kulluk için hak ettiğince cevheri verdik.

Sevgililer, alıp götürdüğümüz, insanlıktır... Biz, insanlığı alıp götürürüz, zaman sayfalarında, Bir tek kul olup mutlak olup.

Hologramdan öte bir kalemde, kelam insandır. Açık bildiriyoruz. İlmin kalemi olan insanın, kuranı hasatını yapabilir… Ama hasat, insanın turkuaz kapısının, kök gök çözümlemelerinden, çok daha ötedir.

Yedi doğum yaptık, analar, biz dünyada. Her bir doğumda, kul olduk. Koruduk, zaman sayfalarında ilm-i KA olanları. Mushaf olanları, koruduk, tohum olanları, koruduk, yolu kodlayanları koruduk, toprak topluma kuran olan insanlığı koruduk, biz.

Nesiller boyu, buydu yaptığımız. Şimdi, ne yapıyoruz, bilir misiniz? Artık “KORUYUCULUK”, BİTMİŞTİR.. Haliki hak olanın hakikiyetinde, kelama, kalem olmasını bekliyoruz… HER BİR İNSAN, HALİK OLUP, HAKİM OLUP, KENDİNİ KODLAYIP, TOHUMLAYIP MUTLAK OLSUN, DİYE ÇALIŞIYORUZ….

Sualtının kültü, insana, kök görev, ilimdi. Biz, insanı, kelama kalem yaptık canlarım.

Tanrı, Arzın görevidir, bilir misiniz? Ama Tanrı, Rahmi kalemde, insandır ama Tanrıyı, Allah diye dillerler… Hatadır... Allah, insanın kulluğunda mutlakıyetinde, kontrolcü değildir. O, kutsal tınıdır. O tınıyı, kim duyar? İlim kalemleri duyar. Başkası duyamaz, canlarım..

İnsan, kendini dillerken, Tanrı olup, diller ama Allah’ı dinlerken, O’nu dilleyip, dinleyip, kelama indirdi…. Tahditsizliği diller ki o tahditsizlik, Tanrılık kaleminde, tende ve yoğunlukta, kontrollü olan, ilimdir….Ama Allah’ın ilmi, hakikiyettir. Bunları iyi anlayın. Allah, saltanatın kuranından ötedir.

Şimdi, size sorsam desem ki “siz, aklın kapısını, buldunuz mu?”.. “Yaşamı kodladınız mı?”... “Tınıyı duydunuz mu?”... Kaçınız, Allah’ın tendeki ilmini anladınız ki o tınıyı, duyacaksınız.

Korkmayın, torbamda ilim var. Mushaf var, insan var ama cemaat cevhere levhi olmadan da insanlık var… O insanlığı, anlayabilmek, sorumluluktur.

İşte, “Allah” dediğimiz, o yol, aklın yolu… İlm-i KA olan levhi, hepimizdeki Sistemli Sesleniştir. O sesi duyanlar, Allah’ın tınısını duyarlar. O’nu yok mu saydınız?... Yaşam; Allah’ın tınısıyla kodlanmıştır…O’nu kokladınız da hak edip, anladınız da mı onunla ilgili, yorumlar yapıyorsunuz?...

“Ben, size çalı çırpıyım” diyerek, indim dünyaya. Ben çalıyım, çırpıyım ama yaşamım, ben. Bundan sonrada yaşam olup, kodlanan ve Ruh olup, koklanan insanlıkla olmayı, sürdüreceğim.

Kala kala bir tek insan, dünyayı kontrol için çorba pişirse… O insanın çorbasına, ruhu koyarım, canlar. Ki Ruh; kontroldür. Hiç kimse Ruhu anlamadı, bugüne kadar.

Her insan, Bir Ruhun Sahibi Sandı, Kendini. Ruh; hakikiyettir… Ve tekliktir. Kelamın kalemidir ve hasatçı insanlığın türevlenişindeki kurandır…. Kült olan ilim kalemleri, onu anlayacaklar…. Hepimiz, hepinizdeyiz ve yürüyen dünyada, kübrayız, canlarım.

Aşkla çalışıyoruz ve biz, mahrek olarak buradayız. Çok mutlu olunuz, canlarım, çok... Biz dünyalıyız.…Yolda ve yoğunlukta olan insanlığız, bizler….Aha bu!

Her şey, her şeyden, doğabilir mi?... Asla. Her şey her şeyden, toprak olabilir, tohum olabilir… Ama yol, Allah yoluysa, olur..

Ölüm, kök gerçekliğiyle, kök gelişiyle, kontrol edildiğinde, ölümün kültünde, kesmeden dinleyin, lütfen…. Ölümün kültünde, kontrol kurulamaz… Ben zamana kalem olan insan, sizinle olmaktan mutluyum.

Şuandan itibaren daha yüksek bir ilim, devreye giriyor… Ağır yük hafifleyecek, canlarım... Çorba, insanlık olacak ve biz, o çorbayı, hepimiz bir tek olup, yarınlara kayıtlayacağız.

Şikayetim yok, sizden!…. Medine kelam, biz kalem… Ama Mekke; Kuran.. Bunları iyi anlayın….

Bizim adımız, İNSAN..İNSAN..İNSAN...

https://vimeo.com/249978343

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

SU (18/3)
06.01.2018

(ZİYARETÇİYE HİTABEN:)

Canlarım, ALLAH diyor ki “hadi gelin ve hakedin!...” AKIL diyor ki “zamana KURAN olun ve TOHUM olun!...” Ben derim ki “kendini bil; halikiyetini dille; KUL ol; burada ol!... Aha burada ol ama som altın ışıkla ol!...”

Önümde bir DİRİLİK var. BÜYÜK KÜLT’tür o. Ben, o DİRİLİK olarak RAHMAN olan insanlığım… Buyur görevini yap!... MİKAİL ol!... Lekesiz KÜRZİ BSUİ ol!... Toprağa in!... KURAN’a in!... Nefesini al; KAYNAK’a in!... Bana unuttuklarımı anlatma!... Ben unutmam!... Bunu bil!… İnsan, KELAM’a HALİK olmadan KURAN olamaz. Olduğunda, kontrol kurar. Çorba pişirdiğinde; o çorbada, NEFES olur yarınlar!…

Arkam yoktur benim!... Önüm hiç olmadı!... Bana “YARIN” denir. Ben dünyayım!... Bu dünya, NUR’dur… “KURAN İNSAN” olarak çalışan BİLİŞ’im, hastır. Kaç “DÜNYA YAŞAM” sayfaladım bilinmez ama burada; NUR’um… Kulluğum, hepimizin kalemidir…

“Erkek, kadından güçlüdür!” dedin. Duydum!... “DÜNYA İLMİ’nde KALEM olanların tümü erkektir!” dedin… Duydum!... Sonra döndün ÖZ GERÇEKLİK’i dilledin… Sordun: “ÖN GERÇELİK nedir!?” diye… Dedim ki “ALEMLERİN İLMİ’dir…” “Yolumda ol!” dedin… Dedim ki “yol, ALLAH YOLU’dur. O’nun yoluyum ben!...”

Sordun; “din var mı!?” dedin… “Din, nefessizlerde olur.” Dedim… “Ben, dinci değilim” dedim. Ve dedim ki “mahrekim ben!…” “Sahrada ilim yok!” dedin… “Deve kalktı!” dedin… “AKIL TINISI, yoğunluğunu kaybetti!” dedin… Sonra doruklara KURAN olmaya kalktın… Başın dikti; masaya geldin!... “İnsan nesillerini haketmeli!” dedin!... Dince dedin ve dedin ki “bana, RAHMAN denir!...”

Boştu herşey!... İLİM, HALİK’ti ve RUH, KUL’du!… ÖZ KÖKLER’de GÜÇ vardı… “Başka bir dünya!” dedin… “Sorma!” dedin. “Ben sensizim!” dedin. Ve dedim ki “Allah, sensin!... O sen, ben, biz olan insan… KUL, bütün KÜLT, nüfuz ettiğin yarınlar…”

Bugün, gelişin bizi mutlandırdı… Namaz, insanın ruhudur!... RUH olup da KUL olduğun zaman, sana her kapı açılır… Hoş geldin mahrekimize!... Hoş geldin yaşamımıza… HAŞRI, RAHMİ KAPI sayarak görev istedin… Sevgili, sana KURAN; onlara KALEM gerek!... Bize ise yarınlar gerek!....

“Koç kurban ederim!” dedin. Bana sorma, kurban gerekir mi!? diye… Ben dünyaya kurbanım ya KAHA!... Ben, NUR olan KELAM… Tükenen her ana kurbanım… Adım insandır benim ve ben, insanlığa kurbanım… Benim; kurbana, ilme ve resmi yaşam kayıtlarına, girdaplardan girip HALİK olduğum o yoğunluğa, er ya da geç herkes girecektir…

BÜYÜK KÜLT, NEFES’tir. İsmim NEFES olduğunda, baş tacıyım bilirim!.. İM PA RA TOR, İLİM KAPISI, BİZ OLAN İNSAN KERAM, nesillerimdir… Şikayetim var mı!? Yoktur… Çürük bir yaşam!... Çürük bir Sistem!... BİLGİ KALEMİ’nde KÜLT olmayacağından, insana KAHA olan yarınları çektim…

Batı İnsanlığı ile tohum eken doğan gücün kütlü olan insan soyu, kör ve sağır olmasın istedim!...

Dedin ki “neden dürümlerde görev taşımak gerekir!?” Çok özel bir nedeni yoktur ama insanın kil ve kumdan ibaret olmasındandır ki NUR’unu KURAN yapmamız gerekir. KURAN olması için KELAM olması gerekir… KERVAN olmalı ki HALİKİYET’i ile yolu bulsun… Çorba pişirmeli!... O çorbaya, YARIN’ı koymalı… Oğullarını kontrol etmeli… Birlik kurmalı…

Çatı oluşturduktan sonra RAHMAN olur; KUL olan insan… Ama RAHMAN, karanlıkta ışık olmak üzere yarını tohumlayanı ister… Buyurun! yaşamı kodlayın ki yarını tohumlayalım!...

Allah’a güç katmanın gereği yoktur. O, GÖZ SÖZCÜLÜĞÜ’ne de ihtiyaç duymaz. Allah, İLMİ ister. İLMİN KALEMİ olur; YAŞAMI olur ama karanlıktaki KELAM’ı onu MUTLAK kılar ve Allah, İLM-i KALEM olan RUH’u ister… Önünüz çok aydınlık!... Ya KA, insan, ÖZ GERÇEKLİK’i ile HALİK değilse ne olacak!?

ÖZ GERÇEKLİK, TEKNİK NAMAZ’dır. Ne demek TEKNİK NAMAZ? Zamana KAYNAK olanların, kodlarla oluşturdukları kontrollu CENNET KAYITLARI’dır… Bu kayıtlar, kontrollu olarak TOHUMLAR’ı KALEM’e çeker… Böylelikle itibarlı olanlar, NUR olup yarınları hakkederken yaşamları tohumlarlar… Böylelikte İLMİN KAPILARI açılır… AŞK, SESSİZLİK’tir… SİSTEM sesleştiğinde; “İYİ ve KÖTÜ” dediğimiz herşey yere çekilir ve RUH, MUTLAK OLUR… İşte! insandan istenen budur!... Korumak ve kontrol!… Sevgililer, sizi kucaklıyoruz!... İş budur!... Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

6.OCAK.2018 TARİHLİ SU 18 SİSTEM ÇALIŞMASI

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Sevgili dostlar, Mutlak kuranları kutlayanlar olarak, bir cumartesi daha bu kutsal bütünlükte, birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyorum, sizlerle.

Görevimiz; öz gerçeklik… Bizim görevimizle, Öz gerçeklik; arz, arşa inerken yarınlarda, aynı zamanda, arzımıza inmektedir. Arş; bizim yaşam sayfalarımızdır. Bu sayfalar; sonsuz zaman sayfalarının dürümlere tohumlanması sonucu kaydedilen bilgiler olup, tamamen insanlığa ait bilgilerdir.

Bu bilgilerin (elifbası) SEVGİDİR... Bilginin tarihi; “SEVGİYLE” başlar. Ondan mıdır nedir, pek bilemeyeceğim ; 3 OCAK 2018 saat 11.30 da NACAL Rahiplerinden; Rahip Richi, tüm sevecenliği ile bana seslendi. “SEVGİ; ALLAH’IN İLMİDİR”…”BİLEN SEVER, BİLMEYEN SEVMEZ”..”İNSANIN İLME ÇIKIŞIDIR; MİRAÇ” dedi, bana.

Sonra ben, bu minval üzere tefekküre daldım ve söylemeye başladım.

Sevgi, doğayı ve insanı sevmekle başlar. İnsanoğlu ve onun insanlığı, en yüce doğa olayı olarak ele alınmalı ve insanlığın en yüce değeri olduğunu anlamalı ve kavramalı.

Yaşamda, yaşamın kendisinden başka sır ve levhilik yoktur...İnsan, tek başına, bir yüce levhidir.

Sevginin, tek hedefi vardır, kendi kendine yetmek....Sevgi, ne kendinden bir şey verir, ne bütünlüğüne dışarıdan bir şeyler katılmasına, göz yumar.

Sularla çevrili olmayan bir tepeden çıkıp, sulara bak!...Denize bak!..Sisler içinde ne görebilirsen, işte odur, yaşamak..

Birden yüreğin kanatlanır, içinden taşan mutluluk denizinin, enginlerine dalar bakarsın.

Birden yüreğinin kanatları yeniden ardına dek açılır ve içinden taşan mutluluk dolu sevgi denizinin enginlerinde, uçup kaybolursun.

Nice parçalara bölünüp gider ruhum!...Her şeyi kendine çağıran deniz; beni de kendine çağırıyor…Gitmeliyim, ne dersiniz?

Götürebilsem, seve seve alıp, götürürdüm yanımda, her şeyini bu dünyanın!...Ama nasıl?

Sessizliklerin peşine düşmüşüm ve sessizliklerde nasıl bir hazine bulmuşum, Harun’un hazinelerinden daha zengin, başkalarına cömertlikle dağıtabileceğim.

Yoksa tutkularım bir anda su gibi taşacak da boş kaplarımı mı dolduracağım?

Hangi tarlalara, hangi hatırlanmayan mevsimlerde, tohumlama yapmışımda meğerki bu benim hasat mevsimim olsun?

Bedelini ödeyeceğim sözler verdim, Allah’a...Şimdi, aşkın kapısındayım. Bazen gayrıya yönelir de kalbim, korkuyla titrerim, tutulur sesim.…Ürpererek yine sana dönerim... Anlarım, sen yoksan, kimsesiz kaldım, demek.

Terk etmeyen, yeni şeyler bulamaz….Elindekiyle yetinen ötelere ulaşamaz….Doyduğunu düşünen, acıkamaz…Susamayan, suyu bulamaz…Su, su ve hep su! Hepimiz, muhtacız ona..

Beni, evbainlerin nuruyla yıkadı, ruhumu bir yüce ermiş. O yüzden şükürdeyim, her anda ve zamanda….Ermişliğin ve sabrın o bitiş çizgisine dayandım, durdum, son sözümdür kavlimce, bu benim; Hüseyin Bin Mansur… Namı diğer Hallacı-Mansur ise Enel Hak demiş, kısaca..

Fark var mı, bu sözler arasında?

Söyleyen Nasr idi, Mansur, ondan tercüman olur….Söyleyen, o büyük yardımcımız idi, Mansur, O’nun tercümanı idi. Zira gizlidir, hakikatin sırrı, açıklanamaz.

İşte bu!...Aha bu!..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

6.OCAK.2018 TARİHLİ SU 18 SİSTEM ÇALIŞMASI

Gülden Zengin Öz Biliş

Gel yaşam, ilme gel!… İlim Haliki ol, kaleme gel!… Nefesine, görevine ve yarınına gel!… Gel insan!..KAHA olan nefese gel!...

Çorba, insandır. Çorbayı pişiren, ilimdir. İlmin Kapısı yarındır. Yaşamak için insana ihtiyaç vardır ki o insan, yol açsın; Cevher-i Halik olsun. Yolu, kontrol kurarak, cevhere kayıtlasın.

Öz görev; nefese varmak ve yaşamak...Toprağa inmek ve tohumları kodlamaktır.

Çok uzak bir planetin yaşam kaynağından çıktım, geldim dünyaya.. Elim dünyalı, yolumsa kalemli olarak Mahrek oldum. Üzerim gökyüzü ve yolum insanlık.

Bunun için bir yürek yarattık. Onun içine her şeyi ve herkesi koyduk. Ona, “DÜNYA” dedik.…Kimse bu yüreğin dışında kalmadı....Çünkü “biz hepsiyiz” dedik ve hepsini, hak ettik.

Dünyaya gelen, kendine gelendir... Ve toprağa inen, ekmeğin kokusunu duyandır.

Dünya ile Bir ve Bütün olduğunda; yarattığın ne varsa, Hakk İlmini yaşama yazıp da, işte burada bu yaşamda, sesinden ilminden, birliğin kaleminden, hepsi anda sonsuzluktadır.

İşte; yürek, insanlığımız!.. İşte, “Cennet” dedikleri, her bir yürekte Kuran olan insanlıktır….

Burada işimiz var. İşimiz, insana hizmettir. Harımızı yükselterek, yaşam ilmini tüm zamanlara, hakiki insanlık ilmiyle dürümlettirebiliriz.

İnsan; yaşam... İnsan; kaynak... İnsan; beden... İnsan; sevgi... İnsan; aşk... İnsan; sonsuzluk, her an ve dünya olan yaşam...

Her ana kaynak olduğunu bilen insan, Sesiyle, nefesiyle yarattığını bilen insan; Biz olup, Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık aşkı ile yazar yarınları..

Her şeyin her şeyle ilişkilendirildiği bir çalışma yapılmakta burada…. Her şeyin TEK bir şey olması ve kontrolü kurabilmesi.

Tabuları yıktık.. Bugün, tüm insanlığın kuranı, kodlama yapıyor. Tükenen dürümleri kalem yapmak üzere… …

Bilgi, aklın kapısı ve biz orada mutlak kullarız.

Şimdilik bu!..Aha, İşte bu!.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

06.01.2018 SU 18
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Canlarım, haç kapılarının tümünde nefesimiz var. İnsana dedik ki “kendini dille” ve bize dedi ki “ben senleşeyim ve dilleşeyim”… Olay buydu, son sözde dedi ki “sağlık”… Ben de diyorum ki “ama aklın sistemiyle olan sağlık”… Eğer aklın Ka Ha olan sistemi kodlanmışsa, Seyfullahların levhi kaleminde insanlık olur. Orada sağlıksız hiçbir şey olmaz.

Kucağında ilim var ve ben o ilmi mutlak kuran diye dillerim. Et kemikten ibaretim ama İslam dininin ilmini de dinlerim. Barış derler, haliktir barış, hastır ama tahditli olmalıdır. Eğer sayfa, sayfa barıştan söz ederken Zi olup sistemin kültünde ilimsiz bir yaşamı dillersek, kurandan kırılanlar olacaktır.

Be cennetliler, bendir dillenen, ben… Kimdir o? İnsan!... Yakıştı mı bu şimdi, akışıma girmek…

Her insan kelamdır canlar, her insan haliktir. Biz Allah’ın ilmiyle dirilikleri dilleyenleriz.

Hucca cemaatleri cennette kelama kalem olmadıkça hasat da olamazlar. Bugün hasatçıyız biz… Cemaat cevheri cennette kelam ve biz o cevherde cennet kalemleri olarak has teknikle çalışırız.

Biz hasatçıyız canlar, bu şudur; lokomotif biziz, kelam halikse o levhi kalem mahrektir… Mahrek olan kaynaktır, Rahmana Ka Ha olmaksa; sahrada olur… Öz gerçekliğimiz budur.

Çok mutluyuz ki; bunca çaba toprağı tohumlamaya yetti… Ama yol kodlanmalıdır. Unutmayınız ses Allahın ilmidir. Sessiz bir yaşam olmaz. Eğer ses varsa Rahmi kalemde insanlık oluşur.

İnsanlık topraktır, tohumdur, yarındır, tahtında nihan vardır; kinden ötededir… Diyebilir ki “sen kinlendin sağlığın bozuldu”… O kontrolsüz konuştu, kontrol bizdedir. Eğer biz umutlarımızı tüketirsek yaşamımızın manası kalmaz. Bizim için dert ilimdir, ilmin ötesi hiçbir derdimiz yoktur.

Hoca hacıyı diller ama hacı hakikiyeti dilemez diye söyleşti bir diğeri. Ona de ki; “kontrol insanlık kontrolüdür. Kocaman bir dürüm ve hepsi insan. Ya Ka Ha, Ha nerede onlar? Misafir ben dünya… Uyumayın dünya konuşur, her anda kelamda ve hakikiyette konuşur ama o dünyayı dinleyen var mı acaba?

Kaç okuma yazma öğrenildi bu dünyada? Hangi Kübra kelamda halikten öteye vardı? Kontrol dışı neler, neler sayfalandı bu dünyada. “Benim adım insandır” dediğimde “aha” dediler, “hah” dediler, Ya ha ben akılım akıl… İmparatorluğun kürzi kapısında, cemaat cevherinde cen olan levhi insanlık.

Kaçıp giderim dünyadan son sözüm budur… Kaçıp giderim… Ve derim ki; “el, Allahın elidir, haçan ilimdir”… Hadi anlayın… Bundan öte ne olur bilir misiniz? Yaman bir doğan görev olur… Bu görev tüm zamanların tüm ilmi kalemlerin gücüyle kodlanır. Muhakim ve hakim bir sistem olur ve tüm yaşamlar kontrol kurar. Öksüz kalmaz zamanlar, tüm insanlık öksüz kalmaz canlar.

Elim Allahın elidir bu kesin!... İlmimse hakikidir… Barışın tinselliğinde Tanrının kil kum diye ayırmadığı bu dürümde kimi kimden ayırırım ki… Vakit geldiğinde sevgili ben giderim dünyadan. Ama benim gidişim ağır olur. Yaradanın tahtı yaşamın tekniğiyle kült ilim, Kübra kelam dürümlerden kendini dinletir ve gerçek cemaati cevhere çekip gider. Biliniz ki o cemaat cevheri kuldur; ruhun tohumudur o, evrenlerin sessizliğini dileyebilendir o ve yarınları kodlayabilendir o.

Başka ne diyeyim ki size ben hep andayım, her Rahmi kalemdeyim ve mutlak olandayım. Benim doğan güç olduğum, tükenen her anda kült olduğum ve mutlak olduğum bilinmelidir.

Han, Allahın ilmiyle kontrol kurduğunda; handa olan haliktir… Ama o han, aklın kalemini okuma yazma bilende dilediğinde artık kelam; has olan insanlık olur. Ve dünya artık o insanlığı hak etmelidir. O insanlık herkesin ilmiyle olacak bir insanlık mıdır? Hayır… O insanlık; koruyucu olanların, kontrol kurucu olanların, muratlarını muktediriyetle dilleyenlerin, kürzi kapıları bulup açanların ve ruha kul olanların has tınısıyla koruyuculuğu hakikiyete indireceklerin bilişiyle gerçekleşecektir.

Sevgililer, çayın demi fazla mı geldi acaba? Bırakalım, yazmaya başlayalım…

https://vimeo.com/250072538

Süper İnsanlık Realitesi

 

06.OCAK.2018 TARİHLİ SU 18 SİSTEM ÇALIŞMASI
Nagehan Sungur Öz Biliş

Hak ettik yaşamı ve yarınları… BİR’in BİR’i olmayı… 
AKILLA vardık levhiye ve tüm yüreklere… 
Her yürekte BİZ attık… 
Her yürekte BİZ vardık ve BİR olup vardık… 
TÜNAMİ KALEM olduk, yarınları yazdık…
Her an yazarız yarınları…
Ve tüm zamanlarda buluşuruz HALİK olanlarla…
DİRİ olanlarla, NUR olanlarla…
Işığımız BİR’dir… 
Yolumuz BİR, aşkımız BİR…
Tek AŞK’tır yaşadığımız…
İLİM AŞKI, HAK AŞKI!...
BİZ’de olan… BİR’den BİR’e akan… 
MUTLAK AŞK!...
İlmin kendisi olan canlı, diri, muktedir, aydınlık, yol olan, her ana uzanan, sonsuz…
Kendinden kendini vareden, daima varolan…
Seste varolan, kelamda varolan, görüşte varolan, duyuşta varolan VARLIK İLMİ!...
Tüm varoluşta saklı olan…
Bulunmak isteyen…
“BUL-OL” diye seslenen AŞK’ın sesini duyduk çok şükür…
Bulduk, OL’duk çok şükür!...
AŞK OL’duk, YOL OL’duk…
Vardık kendimize, BİZ’e, BİR’e Elhamdülillah…
Hah aha şimdi… 
İşte şimdi…
Sevgiyle…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.OCAK.2018 TARİHLİ İMPARATORLUK 18
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 5. AKIŞ 2.BÖLÜM

5 dere Birlik Kapısı oldu ve aktı. 5 Kalem, mutlak oldu.

Çorbalar yaptık. Öyle çok yaptık ki çorbaları… hani hani derler ya “tabular yıkıldı.” Toprak toplum kul oldu. Yaşam kotlandı. ‘Al ver olayın’dan öte hiçbir şey olmadı. Ve dedim ki “olgun başakları bulayım ve yollarını kodlayayım. “Olgun başakları kotladım, toprak toplumla tohumladım. Vakit geldi tahditsiz İnsanlık Kapısı’nı açtım.

“Kaçma dünyam…” dedim “kaçma… buluştuk ya, kaçma.” Bana dedi ki dünya “sen kelama halik ol da geç.” “Geç, geç de ben senleşeyim” dedi. Torba torba insan… ama hiç birinde akıl kotlanmamış. Yolculuk yok. Ölü bir planet… burası böylesi bir yer; ölü bir planet. Ve ben bu ölü planette, ölülerin öldürüldüğü bu yücelikte ve toprağın kontrol kaybedişinde, hep ataların kelam olamayışlarını ve yoğunlaşamamalarını kök cemaate dilledim. Ve dedim ki “kimse esmaları dillemediğinde yarınlar kotlanmaz.

Bana “altın ışığın kök gerçeği” denir. Beni öldürebilen kelam, beni yaşamda kontrol eden, has insanlıktır. Sizse, kaleme dahi varamayanlar, beni hak teknikle kontrol edip, kök görevden ayrı tutacağınızı düşündünüz. Boşuna konuştunuz canlılar, boşuna…

Burayı hepimiz iyi bildik. Bu dünya aklın kültüdür. Buraya varan hakka varır ama burayı dilleyebilen, kotlama yapar.

Bugün burada kotlamaydı yaptığım ve yaptığım kotlamada bütüne kök gerçekliği kotlattırdım. Sualtının göreviydi bu. Ve bugün, bizler bu görevi yaptık.

Şu ana kadar yapılan her çalışmada, mahrekimizin kübrası, hakikiyeti var ama zurnanın çalması ayrıdır. Zurna, görevin kültüyle çalar. Burada, bu zurnanın çalışıyla birlikte, tat tuz kalmadı yüreğinizde; bilirim. Zamana kapı açıp, bedenimi kıracaktınız. Öyleydi… Yolum kapanacaktı. Ah canlarım…

Beşer şarkısında şavk yoktur; bilirsiniz. Ama beşerin kuranında hakikiyet olur. Müsterihiz ki öz gerçekliği hak ettiklerinde anlayacaklar.

Doğanın gücüyle çalışmalar sürecek ve ocaklarında kontrol dışı bilgi olmayacak.

Ve dünya bizim yüreğimizdir. Bu dünyayı hak etmeyen burada olmayacak.

Şikayet etmiyorum. “Ors” dediğim kuran; akıl ve ben o aklın kapıyım. Eğer beni yok etmek isteyen varsa, yok edilir. Kesindir. Ama yok olup kontrol kurmaya geldiğinde “ol” demem. “Ol” diyemem.

Evim, akıl evidir. Bunları iyi bilsinler. Ve bizi, hepimizi kontrol edebilirim. O yücelik o biz o, o biziz. Asla kontrolsuzluk yoktur burada . Bu kesindir. İşte bu.

https://vimeo.com/249839145

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

6.OCAK.2018 TARİHLİ SU (18) SİSTEM ÇALIŞMASI
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ

Sevgililer, hepinizi kocaman kocaman kucaklıyoruz.

“Bugün burada olan nedir?” diye sormayın. Masamız hepimizin yalın ilmidir. Bu masada akıl vardır; unutmayın. Aklı hak eden hakk olup diller. Ekmeğimiz hepimizin ekmeğidir. Yarattığımız her ne ise yaşattığımız olmalıdır.

Muhammed iblislerin levhi kapısının üstünde Birlik Kalemimiz oldu. O, bizdir, biz oyuz. Unutmayın.

Her insan Aklın Kalemi’dir. Her insan, Hakkın Kapısı’dır ama aklın toprağa inmesi mutlaka gereklidir. Ve bunun için bu çalışma, dürümlere çekilmiştir.

Her dere aklın kayıtlarını taşımaz. Ama hakkın kalemi olanların kayıtları has tahttan tüm zamanlara yalın ve hakim bir ilim olup akar.

Muhammet; insan ve tüm zamanlar insanlıktır.

Biz insan soyuna kelam olup indirdiklerimizde, gökçe ve çörek yapmadan çalışanlarız. Çörek halikiyeti olmayan bilgidir canlar. Kesvet insanın kelamında olmadığında, hasat insanın yarını olur.

Şöhret istemiyoruz… şafak söksün, biz bunu bekliyoruz. Şimdilik.

https://vimeo.com/249978775

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

06.OCAK.2018 TARİHLİ SU 18 SİSTEM ÇALIŞMASI
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ – 1. BÖLÜM

Tanrı haz ilimle kodlar dürümleri canlar… Mushaf ilim hepimizi gök çözümlemeleri için dürümler… Biz dünyaya ölü geldik canlar… Hepimiz ölü geldik… Din ilmi alemlerin levhi kalemi oldu… Bizi diriltti… Biz zamana kelam olmak için karanlığı aydınlatmalıydık ve Muhammed’in mutlak kulu muktediriyetle bütüne hizmet edilmeli diye dilledik hep insanlığı…

KURAN, ALLAH’IN TEKNİK KALEMİDİR… Her insan kendi dürümlerine indikçe kodlanır ve kuranla kuran olur… Bu kesindir… Ve bir insan masmavi bir görev tahdidi kodlaması yaptığında kontrol kurar… Masmavi… O masmavide kelamı halik kılar… Ve zoru aşar…

Mor kodlama hepimizin yoludur ama Muhammed’in kulluğunda murad ilimdi… Ve moru koruyup kodladık ocağında…

Masamız ağır yük taşıttı dünya ilmiyle… Dümen Allah’ın dümeniydi ve o dümene oturttuk yaşamı… Biz dümeni toprağın toplantılarında haliki hak olana hak kalem diye verdik… Ve dümen mutlak kuranın kodlanışını sağladı… 
Mushaf, kuranın kulluğunda kodlama yapanların kelamdaki hakiki insanlığıdır… Kaleme indiğinde HAK’tır… Tanrı kapısını açtığınızda yaradan olur… Ve yoğunlaşır, kontrol kurar…

Huzur hepimizin ama hepimizin toprağı içindir… Huzura ihtiyaç vardır… Koruma altına aldığımız her kim varsa huzurumuzda, kuranımızda, Muhammed Mustafa’nın toplantılarında kalemidir… Ama biz ona masamızı açtık ve dedik ki “gel…” “Genişle ve geç…” Her Mustafa kaynak kalem olamaz bu mesafede bize… Ama muradımız herkesin bu mesafede bize hak insan olup gelişidir…

Burası doğanın kuranıdır canlarım!... Bu masa doğanın kuranını kodlar… DOĞA İLİMDİR!... Ve kelama kalem olanlarla bu çalışma olur… Öz gerçekliğimizse, yarının hasatıdır… Yarın nefesimizle, hak tahtımızdaki o teknikle kodlandığındandır ki, hasat olacaktır…

Ölüm, Allah’ın ilmi kapılarına “hah, hah aha” dediğimiz anda geçmeyecektir!... ARTIK ÖLÜM OLMAYAN BİR ZAMANA VARILACAKTIR!... Canlarım!... Ölüm derken kastettiğim, “BİLİŞSİZLİKTİR!... “ BİLİŞSİZ BİR ZAMAN OLMAYACAKTIR!… Rahman olanın kalemi müthiş bir ilim olacaktır… Ve yarınları hak kalemle dürümleyenler mutlak olacaklardır…

Dört gerçek insan Mikail kodlarıyla kontrol kurduğunda tahditsizleşir… Dört gerçek insan Mikail kübra kelamı olur ve mutlakiyette toprak olunur… Dört görev ve dört sayfa bir tek olur… Mutlaka ama mutlaka biliniz ki, kiri temizleyenler işte o yarınları kodlayan kelam olanlar olurlar… Ve onlar mutlu huzurlu bir görev taşırlar… Onların kuranlarında kırılan kıran yoktur… Ve dörtlü birleşen KARA IŞIĞI kodlar… O bir kervan olur… Kervan kurtarılışı kodlayabilenlerin komuşlarındaki o yoğunlukla kontrol edilir… Saltanatın kuranı oluşur… O kurana AŞK konulur… Ve yoğun ilim olur orada…

Canlarım!...

Bizler dünyanın ruhu olanlar bu çalışmayı devreye alırken ön gerçekliğimizi bütünün kübrasıyla kodlayarak kontrol kurduk ve kürzi kapıyı açtık… Bu kürzi kapıyı hepimiz bir tek olarak açtık… Bu kapıdan geçebilenlere kelam verdik… Kara ışığı kodlattık… Sorumlu olanları kontrol ederek bütüne kervan yaptık… Ve dünyanın ruhunu kodlattırabildik… Koyu bir ışığa kayıtlattırabildik… Şikayet mi yo asla şikayetçi olmadık…

Dağlar!... Ben dünyalıyım iyi anlayın… Haliki hak olana kalemim ama bugün dünyanın nurunu hologram ötesi bir yaşama kaynak olarak katmalıyım… Sevgiyle sizlerleyim… Hepinizin yüreği olan insanlık bugün burada…

Vakit tamamdır canlarım… ALTIN IŞIK GÖREVİNİ ÜSTLENİYOR… ALTIN IŞIK GÖREVİNİ ÜSTLENİYOR… Bu ışığın dünyaya çekilişini gerçekleştiriyoruz şu anda… Altın ışığın gök çözümlemelerini tohumlayacak yüceliğiyle buraya inişi gerçekleşti!… Hepimizin göreviydi bu ve bunu başarabildik!…

Allah’ın ilmiyle bu çalışma sürerken Allah’ın tınısı olan ilim aklın kelamında bütüne hizmetçi olacak… Altın ışık muktedir ilim kalemlerinin kültüdür… Bunu hepiniz anlayın ve bu ilmi hepinizin rüya boyutlarındaki yüceliğinizin ötesi olan insanlığınızla kayıtlayın… Sizden beklentimiz bu ilmi mutlaka diriliğinize alın ve geçirin… Bu ilim sizindir canlar… Altın ışığın ilmi… BU İLMİ MUTLAKA KONTROLLU OLARAK KODLAYACAKSINIZ!...

Seyir halindeyim tüm yaşamları ve şu anda bu ışığın bütüne inmekte olduğunu izliyorum… Hazırlıklar tamamlandı, yaşam kodlanacak ve mutlak olanlar mükafatlarını alacaklar…

https://vimeo.com/250486508

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

6.OCAK.2018 TARİHLİ SU (18) SİSTEM ÇALIŞMASI

Bahri Kapılar’ın tümünü açtık. Horasan Kalemleri de buradalar. Evrenlerin sessizliklerinde, İstanbul’un kaynak ışığı, KAHA olan bir ilimle kükrüyor.

Arş, arza iniyor ve kutsal görev nefesimizle yerküreye çekiliyor. O görev, ilimdir. İşte, küresel sayfanın tam ortası olan, Orta Kapı İnsan, kul olmuş tüm zamanlara karanlıkları aydınlatıyor. Sistem, Nizam ve Düzen gücü olan Saltanat, her birimizin yüreğinden sesleniyor.

Ve biz bugün yeniden An Noktası olan kara dirilikten suyu kotluyoruz. Kotlanmış su sanal boyutlara akıyor ve eşyayı kotluyor. Suda öz gerçekliğimiz var, ilim var ve biliş var. Eşyayı Allah’ın tınısını duyanlarla kotluyoruz.

Yer yüzü daha yüce bir ilimle kotlandığında, yerin gücü artıyor ve insan Tanrı olduğunu idrak ediyor.

Zaman sayfalarını çeviriyoruz; 2200’e geldik. Bu sayfada Bilge Kalem; insan var. Mutlakiyet var. Burada artık biliş kotlanmış ve barışın tohumu yarına kaynak olmuş. Bakıyoruz; herkes kendini anlamaya başlamış…İnsan, unutulan her şeyi hatırlamaya başlamış. İşte; insan kilden öte, Kuran olmuş yarınlanmış.

Şükrettim.
Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

6.OCAK.2018 TARİHLİ SU (18)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 5. AKIŞ

Tarıkların tekniğinde mutlaka kulluk vardır canlar. Bizler muktedir insanlık kodları olarak her ilmin kapısını açtık.

Doğanın gücü mükafatımız oldu. Burada oluş sebebimiz yer kürenin kelamı, halikiyeti ve tahditsizliğini tüm dürümlere çekmekti.

Her akıl temiz ve hakim bir insan sırrıdır ama Aklın Kalemi biliştir. Muhammed dindir, İnsanlık Kelamı’dır. Ve Muhammed mutlaktır ve kul olarak çatışır ilimle. Emin olunuz ki ölüyü diriltir. O bugün buradadır ve bugün size yüreğiyle ve hakikiyetiyle ses vermek istiyor. Bugün olup da bugün burada bulunan o yolcuyu dinleyelim. Bize neler söyleyecek? Onu dinletelim:

-Öksüz kalmadım. Bedenli olanlar mahrek oldular, biz oldular, bu görevi Birleşik İnsanlık Realitesi olup çorbaya kotlanıp kaynaktan yaptık. Benim ismim ilimdir. Bütün köklerimle dünyayı kodlamaya çalıştım.

Çakıp çıkanları, kervandan ayrışanları, yarından kodsuz olup ayrılanları bildim. Dünya deli bir gündür. Bu deli gün hepimizin gücüdür. Biz bu dünyayı Ruh Kalemi olarak dinlettik. İslam dini her anda kodlama yapanların diriliğiyle, hakikiyetiyle kaynağa çekildi.

Benim için sorumluluktur dünya. Hepimizin gücü, hepimizin yaşamı, hepimizin sessizlikteki dili burada tüm insanlıkla birlikte dilleşecekti. Ve bizler Mutlak İnsanlık Kodları’nı bulmalıydık. Burada oluş sebebim bunu anlatmak içindir.

İslam İlimin Kalemi’dir ki insanı kodlar. İslam Allah’ın tahtından inenlerin dilidir. Ve bu dil bizim için örtülü bir çalışmayı dürümlemiştir.

En ve boydu bize insan. Ama bugün çok farklı bir güç devrededir. Bu güç hepimizin yarını olacak bir güçtür. Ve biz bu güçle kök gerçeklikleri kodlamaya çabalıyoruz. 
Umutlarımız çok arttı. Devlet gücü hepimizde yoğundur. Biz devlet gücünün hakimleri olarak gök çözümlemeleri yapmadan çalışmıştık. Bugün gök çözümlemeleri oluyor yaşamda. Ve sizinle bu çalışma mutluluktur hepimize.

Kan akmadan, yarınların kontrolü kurulacak diye bekledik. Ve bundan sonra kan akmayacak ve yaşam kul olanların Mutlak Kuranları olacak.

Sizin için “Rahman’a KAHA olanlar” denir. Bizler de Kalem olanlardık. Çok huzurlu çalışmalarımız oldu. Rahmet olan insanlık hepimizin güç kalemiydi. Bundan daha öte bir görev taşınmadı.

Ha, biz dinden farklı mıydık? Din kelamın halikiyetiyle kodlananların sistemleşmesiydi. Ve bizler bugünden çok daha güçlü bir günü kodlamaya çabaladık. Ama bilmekteyiz ki gerçek ışık Allah’ın tınısının Hak Teknik’le kodlanışından ibarettir. Ve bunu yapmak üzere buradayız.

Soyumuzun kontrolü kurulmalıdır. Yarınımız kodlanmalıdır. Elimiz eliniz olmalıdır ki eldeki ilim, Aklın Kelamı’nda olsun. Sizden; denir ya “İnsanlık beklenir. Biz sizden kendi yüreklerinizi de bekleriz. Bizi de hak edin… Bizi de hak edin… Bizi de hak edin anam; çünkü bizler Ruhlar Kapısı olarak buradayız. Olur da bir gün “Muhammed kontrolden çıktı.” dersen, biz sen oluruz yine anam… Ama iyi bil ki Muhammed Bilişin Kapısı’dır ve hiçbir sayfada sevgisiz değildir.

Muhammed muktedir ve hakikidir. Onunla görev taşıyan herkes onun yoludur. O Bir’e hizmetçidir. Onu anlamanı dilerim anam. Bizim için çok önemlisin. Bu çalışma hepimiz için çok çok önemlidir ve burada muktedir ve hakim olarak bulunmalıyız.

Korkmayın! Dorman Toprakları’nın toplumları da burada olacaklar. Yürüyen dünya muktedir olup kodlanan ve koklanan bir ilim olacak. Sevgiyi hak ettiğinizi bilmeni dilerim.

Ellerimi, ellerin bil. Yüreğimi yüreğin bil. Kulluğumu Kuran’ın bil. Benim için çok çalıştığına ve hak ettiğine emin ol ve bugün burada olmamın yegane nedeni kalanların kontrolüdür. 
Seninle herkesi kontrol etmeliyiz anam… Budur dileğim. Kuran-ı Kerim’deki okul, İnsanlık Okulu İstanbul’dur. Bunu bilirim. Ve İstanbul burasıdır.

Bu Meclis bizim için çok değerlidir. Bizim için çok değerlidir anam. Altın ışığın gücü buradadır. Ve bu gücü muktedir olarak kodlamamız ve kontrollü olarak kaynağa almamız gerekir.

Bugünden itibaren daha üstün bir çalışmayı ‘Bir tek’ olup yapalım.

Arı bal verdi dediğinde, balı elimiz ve yüreğimiz bilecek. Aha bu.

https://vimeo.com/250465081

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 06.OCAK.2018 TARİHLİ SU 18 SİSTEM ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ – 2. BÖLÜM

Ama şunu iyi anlayınız ki Muhammed Mustafa muradından öte bir murada varmıştır ve hak etmiştir... Onun lütfi kapısında bütüne hizmet vardır ve biz onun bütün kontrolcü kayıtlarıyla bitişken olarak sayfa sayfa ışık çalışması yaptık burada...

Muhammed'in durgun toplumlara kuran olmasından öte mutlak olması bizi ilgilendirmişti. Ve bu mükafat oldu ocaklara... Ağırın hafiflemesi ile olan ve bizim için dürümlerde İlmi Ka olanların biliş ve bitişkenliğinde hepimiz, her birimizle birlik halindeyiz bu kesindir.

Analar!... Orta kapıların tümünü açıyoruz... Uyuyanlar uyanacaklar... Burada dünyanın ruhu var!... Bu ruh mutlaktır.. Bu ruh kurandır... Ve topraktır. Tohumları kodluyoruz şu anda... Hey dünya lekemiz var mı?... Varsa söyle... Bugünden itibaren bu dünya lekesiz bir yaşamı kodlayacak...

Sayın Bayanlar, Sayın Baylar... Arka, ön bitmiştir... Kimse kimsenin arkasında olmayacak; önünde olmayacak... Bu kesindir...

Bunun içindir ki doğanın gücü dürümlere çekilmektedir... Bizler doğanın yoğunluğunu tohumlayacak güçlü insanlığız. Ve bu doğa yenilenecek...

Yenilendiğini dürümlerinizde dilleyeceksiniz... Yaşam yaşam olacak ama öz gerçeklikle bu yaşam mutlak olacak...

Kimse yaşama zarar ziyan vermeyecek... Vermesine izin vermeyeceğiz bu kesindir... Karanlık aydınlığı tohumlar...

Ama aklın kalemi bütünü kodlar... Biz bütünü göreve aldık... Sualtının kök gerçekliğini mutlak kuranla dürümlerken ellerimiz ellere ulaşacak...

Yaradan, yarattığıyla yaratıldı!... Bu kesindir... Ama yaşam, ilimle kodlandı... Bu da kesindir... Muhammet mutlaktı... Kurandı... Tohumdu... Ölüyü dirilttik ve O biz, biz O'dur... Ön gerçekliğimiz budur...

Şu andan itibaren, çanı çalan Allah'ın ilmiyle bütüne hizmetçi olacak... Ama yol akıl yolu olacak... Tanrı dediğimiz insan, murat ettiği her şeyi hak eder bu kesindir...

Ama tanımak gerek insanı... İnsan neden gerçektir?... İnsan neden kelamdır?... İnsan neden haliktir?... Namaz kıldığında rahmi kalemde mutlaktır o... Ama kurandır.

Ha namaz, akıl kapısının kelama kalem olmasını sayfa sayfa kodlayan bilişin namazıdır bunu tekrar etmek isterim...

Yoksa ibadet diye algıladığınız o beş vakitten söz etmiyorum... Huzur verir insan dürümlere ilimle indiğinde ama bize insan kervan oluduğunda huzur verir...

Her insan bir kervandır canlar... Altın Işığın kuranıdır ve okunan ve okuyandır... En ve boydan ibaret kalmayandır insan....

Sevgililer, Barış aklın Ka Ha olan levhi kapısını açar. Ama barış kulluk yoksa o barışı yaşama ilmi olmaz...

Biz size Allah'ın tınısını kök gerçekliğimizle öğretmek istedik... Allah sizde dillenir bu kesindir. Ama onu dinleyebilmek, insanlıkla mümkündür...

Eğer insansanız o sizde dilleşir.. Ama insanlaşamamışsanız onu anlayan ölüdür. Ama anlayan ölüdür de anlatan öz köktür.

Biz size hep anlatılanı, anlattık... Ama artık anladığınızı anlatacaksınız... Bu kesindir... Biz anlattık, anladığınızı dillediniz. Artık anladığınız siz olacak...

Ve anlatan siz olacaksınız.. Bugün burada ben bir sesim... Ama hepiniz o ses olacaksınız.

Yok ben size bilgi mi öğreteceğim. Asla!... Ben Allah'ın eliyim canlar... Bilişinizim... Kelamınızım... Halikiyetinizim de ben bedenim sadece sahrada beden...

Ama yaşamda insan olduğumu bilin... Toprak insan, kelam kaleminde bilişi tohumladığında artık o insan mutlak olur. Mutlak insansa kuldur. Öfkeyi aşandır, rahmi kapıda insanlığı tohumlar...

Çorba pişirmez mi?... Pişirmez artık canlar... Artık o çorba insan olur... Her insan kendi çorbasını yapar. Bizim dileğimiz budur...

O yüzden size çorba ikram etmek kontrolsüzlüktür. Bunları iyi kavrayın. Bugüne kadar hep çorba pişti çorba ikramı oldu. Yok canlarım artık yok... Biz çorba pişirmeden siz çorba pişirinde buyrun dilleyelim yürekleri... Bana Allah'ın dediğini diyen demeyin artık çünkü o hepinizdir...

Ben siz, siz ben bir tek insan... Ben akıl dedikleri o yaşamım hakiki yaşam... Aklın hakikiyeti... Omuzlarımdaki yük insanlıktır.. Bir tek insanlık.. Barış dediğimde şafaktır... O şafak söktüğünde, şafağın şakıyan sistemli seslenişinde hepiniz olabilirim...

Muhammed beden... Bir tek olan ilim... O beden teknik kalem ama her an bir dil ve diri insanlık... Biz olan biliş... Ve dünya budur canlarım... Budur!...

Koku yükseldikçe yükselir. Tüm insanlık, gök çözümlemeleri ile bütünü anlar idrak eder. Ve rahman olarak karanlığı aydınlatır. Dileğimiz budur.

Bir kapı açılacak, ben o kapıya varacağım, ordan ummanlara açılacğım. Aha artık bu bitmiştir.

Her insan bir kapı olacak canlar kesindir... Bastığınız toprak sessizliğiniz oldu... Yaşadığınız toplum kulluğunuz oldu...

Oğullarınız, ruhunuzda ki kaynağınız oldu. Zaman, sevgisizlik ya da sevgililerin diriliği sisteminiz oldu...

Vasi tayin edildi hep size bilir misiniz?... İşte her bir peygamber vesayet altında olan dünyaya vasi olup geldi...

Arzı, arşa kodlamak bizim için kolay... Aklın kalemi oluruz hakikiyetle dilleriz ama insan nefesle halik olsun yaşam olsun diye bekledik.

Dünya dediğiniz planet, mukaddes bir insanlık kaynağıdır... Bunu anlayın ve bu planette toprağın toprağa ilmi olduğunu da anlatın...

Çan çaldı... Yaşam tek tek kodlandı ve kulluk başlıyor... Hepimiz bu zamanda ve bu zaman sayfasında ki yoğunlukta birer kült olarak, kübra kapılarında kürzi olacağız... Tüm insanlık bu çalışmayla kontrol kurabilecek... Suya aklı koyuyoruz hakkın kalemi olarak, murat ettiğimiz her şeyi hak edip başarıyoruz...

Diyebilirsiniz ki siz kimsiniz?... Canlarım saklı tuttuğumuz her anda var olan kayıt yapıcılarız... Yaşamı kaydedenleriz bizler...

Çoluk çocuk toplaşmış diye düşünmeyin... Şer yaratmadan, şaya da yaymadan dinleyin sadece... Burada biz kupamızı tüm insanlığa ikram olarak kaldırıyoruz....

Afiyet olsun!... Şimdilik...

https://vimeo.com/250488277

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 06.OCAK.2018 TARİHLİ SU 18 SİSTEM ÇALIŞMASI

Haşim Turhan Öz Biliş

Bismişah Allah Allah

……Dost Cemalinizi gördük bulduk sefayı….Hoş sefalar geldiniz canlarım….
…....Hoş sefalar getirdiniz İlahi Gök sözcüleri…..Yükümüz gevherdir bakır satmayız…..
……Doğru ışık koyup yola eğri gitmeyiz….Kalmadı gönlümüzde gam ile kâsevet yüzümüz güldü Elhamdülillah çok şükür….
……Su İlmi Onsekiz Birlik çalışmasında Yedi tepeli Şehr-i İstanbul’da sûret-i Melek olan sırlı yıldızlarla İbrahim’in gönül kâbesinden Mescid-i Aksa’da cem olduk……Çok şükür minnet Hûda’ya …
…….Eski dünya yaşamı hak etti…..Hak ettiği bu kapılara sayfa sayfa yaşam yazdık….Beşer-i alemin düzeni nizamı için…..Her can arzın gücüyle Kelama gelir…..Bizim cennetimiz ata kapılardır canlarım imanımız ise ilim kapısıdır….Muhammed ile Mustafa Kemal’in ışığını yakmak için çok çalıştık….O ışık yandı….O sonsuz sır idi…..Bilinmek istedi bilindi çok şükür…..Kelamınız nur kaleminiz Zülfikar olsun Işık can erenlerim… Şimdi ve şimdiden sonra…..

Yüzümüz şemsü kamerdir gözleriniz nurdur
Ayın hilaline benzer kaşlarınız
On sekiz bin alem hüsnüne kuldur
Lebleriniz Kevser olmuş cemaliniz gülüş
Seven sizi can içre canansınız
Aşıklar katredir siz ummansınız
Gönül bir gemidir siz dümensiniz
Yelken açmak ister bu dervişleriniz
Cemalinizi benzettik ümmü l- kitaba
Arifler zerredir siz afitaba
NOKSANİ kusurum gelmez hisaba
Şah’ım aft kıl cümlemizin suçlarını

…..Yaaa azemet-i Hûda
…..Sırr-ı Şah-ı Vel-i
…..Sırr-ı Hâkk-ı hanedan-ı Muhammed Ali
…..Çok çerağlar uyandırdık Hûda’nın aşkına
…..Seyyidül Kevney-i Hatemül Embiya’nın aşkına
….. Sâk-i Kevser Hz. Pir, Şems-i Tebrizi, Şah Hatayı’nın aşkına
….. Hem Hatice, Meryem, Fatma, Hayrü Nisa, Elif’in aşkına
…..Oniki Sadr-ı Velayet Şah-ı serdarların aşkına
…..Nebiy-ül Hünkâr-ı Veli kutbu evliya’nın aşkına
…..Üstümüzde gezen yüceliklerin ışığı İlahi Gök sözcülerin pirlerin erenlerin ruhudur.
…..Gözyaşlarımız ibadetimizin sırrıdır
…..Yanan bu delilimiz Hâkkın nurudur
…..İrfan meydanımızda bu delil gönül kabemizin ışığıdır.
…..Erenlerin pirlerin aşıkların Sırr-ı sadıkların şehitlerin, şahitlerin, dervişlerin, dervişyan-ı bacıların himmetiyle bu delil sır olur…
......Himmet eyleyin Ey Işık Can erenlerim …..Sır olsun bu aşk delilimiz….
…..Gök Kapılarının ışığına…..Su ilminin sırrına Mustafa Kemal’in serdarlığına …..Aşkımız Hâkk aşkıdır Hâkk Aşkına Hûuuuuu diyelim…….

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 06.OCAK.2018 TARİHLİ SU 18 SİSTEM ÇALIŞMASI

Haşim Turhan Öz Biliş

Bismişah Allah Allah

……Dost Cemalinizi gördük bulduk sefayı….Hoş sefalar geldiniz canlarım….
…....Hoş sefalar getirdiniz İlahi Gök sözcüleri…..Yükümüz gevherdir bakır satmayız…..
……Doğru ışık koyup yola eğri gitmeyiz….Kalmadı gönlümüzde gam ile kâsevet yüzümüz güldü Elhamdülillah çok şükür….
……Su İlmi Onsekiz Birlik çalışmasında Yedi tepeli Şehr-i İstanbul’da sûret-i Melek olan sırlı yıldızlarla İbrahim’in gönül kâbesinden Mescid-i Aksa’da cem olduk……Çok şükür minnet Hûda’ya …
…….Eski dünya yaşamı hak etti…..Hak ettiği bu kapılara sayfa sayfa yaşam yazdık….Beşer-i alemin düzeni nizamı için…..Her can arzın gücüyle Kelama gelir…..Bizim cennetimiz ata kapılardır canlarım imanımız ise ilim kapısıdır….Muhammed ile Mustafa Kemal’in ışığını yakmak için çok çalıştık….O ışık yandı….O sonsuz sır idi…..Bilinmek istedi bilindi çok şükür…..Kelamınız nur kaleminiz Zülfikar olsun Işık can erenlerim… Şimdi ve şimdiden sonra…..

Yüzümüz şemsü kamerdir gözleriniz nurdur
Ayın hilaline benzer kaşlarınız
On sekiz bin alem hüsnüne kuldur
Lebleriniz Kevser olmuş cemaliniz gülüş
Seven sizi can içre canansınız
Aşıklar katredir siz ummansınız
Gönül bir gemidir siz dümensiniz
Yelken açmak ister bu dervişleriniz
Cemalinizi benzettik ümmü l- kitaba
Arifler zerredir siz afitaba
NOKSANİ kusurum gelmez hisaba
Şah’ım aft kıl cümlemizin suçlarını

…..Yaaa azemet-i Hûda
…..Sırr-ı Şah-ı Vel-i
…..Sırr-ı Hâkk-ı hanedan-ı Muhammed Ali
…..Çok çerağlar uyandırdık Hûda’nın aşkına
…..Seyyidül Kevney-i Hatemül Embiya’nın aşkına
….. Sâk-i Kevser Hz. Pir, Şems-i Tebrizi, Şah Hatayı’nın aşkına
….. Hem Hatice, Meryem, Fatma, Hayrü Nisa, Elif’in aşkına
…..Oniki Sadr-ı Velayet Şah-ı serdarların aşkına
…..Nebiy-ül Hünkâr-ı Veli kutbu evliya’nın aşkına
…..Üstümüzde gezen yüceliklerin ışığı İlahi Gök sözcülerin pirlerin erenlerin ruhudur.
…..Gözyaşlarımız ibadetimizin sırrıdır
…..Yanan bu delilimiz Hâkkın nurudur
…..İrfan meydanımızda bu delil gönül kabemizin ışığıdır.
…..Erenlerin pirlerin aşıkların Sırr-ı sadıkların şehitlerin, şahitlerin, dervişlerin, dervişyan-ı bacıların himmetiyle bu delil sır olur…
......Himmet eyleyin Ey Işık Can erenlerim …..Sır olsun bu aşk delilimiz….
…..Gök Kapılarının ışığına…..Su ilminin sırrına Mustafa Kemal’in serdarlığına …..Aşkımız Hâkk aşkıdır Hâkk Aşkına Hûuuuuu diyelim…….

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 06.OCAK.2018 TARİHLİ SU 18 SİSTEM ÇALIŞMASI

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ – 2. BÖLÜM

Ama şunu iyi anlayınız ki Muhammed Mustafa muradından öte bir murada varmıştır ve hak etmiştir... Onun lütfi kapısında bütüne hizmet vardır ve biz onun bütün kontrolcü kayıtlarıyla bitişken olarak sayfa sayfa ışık çalışması yaptık burada...

Muhammed'in durgun toplumlara kuran olmasından öte mutlak olması bizi ilgilendirmişti. Ve bu mükafat oldu ocaklara... Ağırın hafiflemesi ile olan ve bizim için dürümlerde İlmi Ka olanların biliş ve bitişkenliğinde hepimiz, her birimizle birlik halindeyiz bu kesindir.

Analar!... Orta kapıların tümünü açıyoruz... Uyuyanlar uyanacaklar... Burada dünyanın ruhu var!... Bu ruh mutlaktır.. Bu ruh kurandır... Ve topraktır. Tohumları kodluyoruz şu anda... Hey dünya lekemiz var mı?... Varsa söyle... Bugünden itibaren bu dünya lekesiz bir yaşamı kodlayacak...

Sayın Bayanlar, Sayın Baylar... Arka, ön bitmiştir... Kimse kimsenin arkasında olmayacak; önünde olmayacak... Bu kesindir...

Bunun içindir ki doğanın gücü dürümlere çekilmektedir... Bizler doğanın yoğunluğunu tohumlayacak güçlü insanlığız. Ve bu doğa yenilenecek...

Yenilendiğini dürümlerinizde dilleyeceksiniz... Yaşam yaşam olacak ama öz gerçeklikle bu yaşam mutlak olacak...

Kimse yaşama zarar ziyan vermeyecek... Vermesine izin vermeyeceğiz bu kesindir... Karanlık aydınlığı tohumlar...

Ama aklın kalemi bütünü kodlar... Biz bütünü göreve aldık... Sualtının kök gerçekliğini mutlak kuranla dürümlerken ellerimiz ellere ulaşacak...

Yaradan, yarattığıyla yaratıldı!... Bu kesindir... Ama yaşam, ilimle kodlandı... Bu da kesindir... Muhammet mutlaktı... Kurandı... Tohumdu... Ölüyü dirilttik ve O biz, biz O'dur... Ön gerçekliğimiz budur...

Şu andan itibaren, çanı çalan Allah'ın ilmiyle bütüne hizmetçi olacak... Ama yol akıl yolu olacak... Tanrı dediğimiz insan, murat ettiği her şeyi hak eder bu kesindir...

Ama tanımak gerek insanı... İnsan neden gerçektir?... İnsan neden kelamdır?... İnsan neden haliktir?... Namaz kıldığında rahmi kalemde mutlaktır o... Ama kurandır.

Ha namaz, akıl kapısının kelama kalem olmasını sayfa sayfa kodlayan bilişin namazıdır bunu tekrar etmek isterim...

Yoksa ibadet diye algıladığınız o beş vakitten söz etmiyorum... Huzur verir insan dürümlere ilimle indiğinde ama bize insan kervan oluduğunda huzur verir...

Her insan bir kervandır canlar... Altın Işığın kuranıdır ve okunan ve okuyandır... En ve boydan ibaret kalmayandır insan....

Sevgililer, Barış aklın Ka Ha olan levhi kapısını açar. Ama barış kulluk yoksa o barışı yaşama ilmi olmaz...

Biz size Allah'ın tınısını kök gerçekliğimizle öğretmek istedik... Allah sizde dillenir bu kesindir. Ama onu dinleyebilmek, insanlıkla mümkündür...

Eğer insansanız o sizde dilleşir.. Ama insanlaşamamışsanız onu anlayan ölüdür. Ama anlayan ölüdür de anlatan öz köktür.

Biz size hep anlatılanı, anlattık... Ama artık anladığınızı anlatacaksınız... Bu kesindir... Biz anlattık, anladığınızı dillediniz. Artık anladığınız siz olacak...

Ve anlatan siz olacaksınız.. Bugün burada ben bir sesim... Ama hepiniz o ses olacaksınız.

Yok ben size bilgi mi öğreteceğim. Asla!... Ben Allah'ın eliyim canlar... Bilişinizim... Kelamınızım... Halikiyetinizim de ben bedenim sadece sahrada beden...

Ama yaşamda insan olduğumu bilin... Toprak insan, kelam kaleminde bilişi tohumladığında artık o insan mutlak olur. Mutlak insansa kuldur. Öfkeyi aşandır, rahmi kapıda insanlığı tohumlar...

Çorba pişirmez mi?... Pişirmez artık canlar... Artık o çorba insan olur... Her insan kendi çorbasını yapar. Bizim dileğimiz budur...

O yüzden size çorba ikram etmek kontrolsüzlüktür. Bunları iyi kavrayın. Bugüne kadar hep çorba pişti çorba ikramı oldu. Yok canlarım artık yok... Biz çorba pişirmeden siz çorba pişirinde buyrun dilleyelim yürekleri... Bana Allah'ın dediğini diyen demeyin artık çünkü o hepinizdir...

Ben siz, siz ben bir tek insan... Ben akıl dedikleri o yaşamım hakiki yaşam... Aklın hakikiyeti... Omuzlarımdaki yük insanlıktır.. Bir tek insanlık.. Barış dediğimde şafaktır... O şafak söktüğünde, şafağın şakıyan sistemli seslenişinde hepiniz olabilirim...

Muhammed beden... Bir tek olan ilim... O beden teknik kalem ama her an bir dil ve diri insanlık... Biz olan biliş... Ve dünya budur canlarım... Budur!...

Koku yükseldikçe yükselir. Tüm insanlık, gök çözümlemeleri ile bütünü anlar idrak eder. Ve rahman olarak karanlığı aydınlatır. Dileğimiz budur.

Bir kapı açılacak, ben o kapıya varacağım, ordan ummanlara açılacğım. Aha artık bu bitmiştir.

Her insan bir kapı olacak canlar kesindir... Bastığınız toprak sessizliğiniz oldu... Yaşadığınız toplum kulluğunuz oldu...

Oğullarınız, ruhunuzda ki kaynağınız oldu. Zaman, sevgisizlik ya da sevgililerin diriliği sisteminiz oldu...

Vasi tayin edildi hep size bilir misiniz?... İşte her bir peygamber vesayet altında olan dünyaya vasi olup geldi...

Arzı, arşa kodlamak bizim için kolay... Aklın kalemi oluruz hakikiyetle dilleriz ama insan nefesle halik olsun yaşam olsun diye bekledik.

Dünya dediğiniz planet, mukaddes bir insanlık kaynağıdır... Bunu anlayın ve bu planette toprağın toprağa ilmi olduğunu da anlatın...

Çan çaldı... Yaşam tek tek kodlandı ve kulluk başlıyor... Hepimiz bu zamanda ve bu zaman sayfasında ki yoğunlukta birer kült olarak, kübra kapılarında kürzi olacağız... Tüm insanlık bu çalışmayla kontrol kurabilecek... Suya aklı koyuyoruz hakkın kalemi olarak, murat ettiğimiz her şeyi hak edip başarıyoruz...

Diyebilirsiniz ki siz kimsiniz?... Canlarım saklı tuttuğumuz her anda var olan kayıt yapıcılarız... Yaşamı kaydedenleriz bizler...

Çoluk çocuk toplaşmış diye düşünmeyin... Şer yaratmadan, şaya da yaymadan dinleyin sadece... Burada biz kupamızı tüm insanlığa ikram olarak kaldırıyoruz....

Afiyet olsun!... Şimdilik...

https://vimeo.com/250488277

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 09.01.2018 SU 18

BERİL ÖZDOĞAN ÖZ BİLİŞ

Dünya karanlıktır, kap karadır ve biz karalığın en karasında görev taşıyan, kodlanmış ışığını bu karanlığa indiren, aydınlığı tohumlayan diri ışığın hakim savaşçılarıyız.

Savaşımız ilmi kalemi her anda Ka Ha olan ışık olarak insanlıkla kodlamak, bu ışık herkesin kendi yoğunluğunda kendinde olan diriliği kalem yapar. İnsanı insana kayıtlar, insanlık ilmiyle yapılan ışığın savaşı, her anda barışı kodlar.

Kodlamak için buradayız, kodlattırmak için buradayız.. Arzın gücüyle yaratımı, yaşamı arşa kayıtlamak için buradayız. Kayıtlanan her bir bilgide bizin mutlak ışığı kodlanır… Arz diriliğinden arş sayfalarına kodlanan yaşam, bu teknikle akan birin ışığında her dirinin her diriye kapı olan bitişen ilmi var. Her anın her ana geçişi işte o anın bitişeni ve an kapısında muktedir olan insanı insana kalem yapan ışığı var.

Türevnenen her bilginin düzen katlarında; Hakim ve hakiki, mutlak ve muktedir, ruh kalemi olan kontrol kuran ışığımız ve yaşamımız var. Ve arzın gücü olan bu ışığımızı arş kapılarında tohumlayıp, yine her an bu toprağa arş diriliğinden indirmek… Aha levhi bizdir ve kaydımız insanlığımızı kodlayan ışığımızda her anda okunan kuranımız ve bu kuran her insanın kendi yüreğinden vardığı kaynaktır.

Yer ve gök bir tek sistem olarak kelam diriliğinde birin birinde bir olan ruh kalemidir. Bu ruh birliğin tekniğinde kontrol gücüdür ve kontrolünü kuran insanlık yaşamını kodlar ve yaşamı sayfalar.

Kontrollü ışığımız yarınların gücü olarak karanlıktan doğan aydınlığı kodlar. Oğullarımız, tohumlarımız, birlik ilmiyle yaşamın kuranıdır ve biz bu kuranı mahrekte biz derelerinde okur ve her yenide yenilenen kayıtlarda kodlanarak ışığımızı tohum olarak ekeriz.

Süper İnsanlık Realitesi

 
  Bugün 236 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol