Birlik İlmi
  SU (2) SİSTEM ÇALIŞMASI
 

SU (2) SİSTEM ÇALIŞMASI HAKKINDA ÖZ BİLGİ VE DAVET:

(KÖK GERÇEKLİK İLE YARATIM:)

Yarım insan, kendini hak etmeyendir. Bütünlenmeli ki hak edip KELAM (OL KELAMI) olmalı…

Suyu bilen herkes, yaşamı bilir. SU’nun, KAPTANLIK KELAMI ile ilgili olduğu da bilinir. Hepimiz, yarın için tohumlandık ve BİRLİK KALEMLERİ olduk. Kültler oluşturduk. Bu kültlerin tümünde, kalemimiz kontrol kurdu ve zaman sayfaladı. Ancak KELAM, LEVHİ’de (LEVHİ MAHFUZ’da) olur. KELAMI HAK EDEN, KELAM OLANDIR.

Dünya için çok çalışmalar yapıldı. En önemli çalışma da “SUYUN YARATIM ÇALIŞMASI”ydı.

SU, bir KALEM olarak vardı ama Varlık Boyutları’nda, KARA IŞIK halinde kodlanması ve RUHİ SİSTEM ile yaşam kayıtlaması şarttı ki dünyada oluşabilsin.

Çok zamandır, suyu yaratacak olan biliş halindekilerin; KÖK GERÇEKLİK’i hak edip de anlaşmalarını bekledik. Ne yazık ki bunu yapabilen kimse yoktu… Dünya için ÖZ GERÇEKLİK şarttı ama DÜNYANIN NEFESİ’nin de kodlanması şarttı ki hasat yapılabilsin ve SU KODLAMASI gerçekleştirilsin.

“Suyun dünya yaşama inmesi” diye dillenen bilgiler hatalıdır. Su, dünyada oluşur ve oluşup; kardeşlerimizi kodlar. Sonsuz Zamanlar ile yarınlarda var olan kulluk ile yerküreye kodlanan ilim, kontrollu olarak yaşamı hak ettirir ki bu; insanın, SU İLMİ’ni hak edip bilmesi ile olur.

Sistem’in, insana gücü var. SİSTEM GÜCÜ’nü bilenler; herkesin, KELAM LEVHİSİ’nde kodlanacağını da bilirler.

Doğal Dünya, görev taşırken; kodlanmış ilim de görev taşır. İşte bunun için DÜNYA İNSANI, KOKLADIĞI HER ANDAKİ YAŞAM SAYFALARI’NI; KOKLAYIP, KODLAYIP, YOĞUNLAŞIP YERKÜREDE YARATIR.

Dünü bilmezsiniz. Dünde dünyaya inen Birlikler, dünyada suyu kodlayarak var ettiler. Arzın Gücü olarak yaşam sayfalandığında; yerküre, yeni bir Sistem kurdu. İşte oluşan yaşam bu şekilde oluştu

DOĞAL DÜNYA, ALTIN KALEM İLE YAZILAN BİR SAYFADIR. Bu sayfaya, suyu kodlayanlar; yerküreyi, kodlayarak; çok sayıda yaşam formunu tohumlayarak; KÖK GERÇEKLİK ile yeryüzünde yarattılar.

Herkesin sandığı gibi Dünya, Hakk Teknik ile tek bir yaşamın iradesi ile var olmadı. ALLAH DEDİĞİNİZ, SİZİN KENDİ YARININIZI KODLAYAN İLMİNİZDİR. O İLİM İLE VAR ETTİNİZ VE VAR OLDUNUZ.

Dünyadan çok daha güçlü dünyalar da kuruldu. “Herkes, herkese görev taşır” derken, işte herkesin, Kelam Ululuğu’yla yaşam sayfalayarak; kodladığı bilgi ile tüm yaşamların kontrol kurularak yaratıldığı kastedilir….

Artık Dünya İnsanlığı, KELAM TAHTI’’ndaki bilgiyi, hak edip de sesleştirmelidir. Bu bilgi, hepimizi hasata kodlarken; hepimizi, YAŞAM KALEMİ yapar ve her anda, yerkürede yeni FORMAL SAYFALAMALAR gerçekleştirebilir.

Bizi bize kodlayanlar ve bizi bizde tohumlayanlar, bilirler ki hakim olan bilinç, akıl olan kervanın bilincidir… O kervan, insanlıktır…

SESSİZLİĞİ SESLENDİREN İNSAN, KURAN OLAN HER BİLGİYİ ALIP DİNLEYEBİLEN İNSANDIR. Buyurun anlayın ve hak edin!... Açıkça bildirdim. İşte bu!... Hak ettiğiniz bilgi budur. Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Dostlarım, 16.09.2017 günü 14.00 -18.00 saatleri arasında konusu “SU (2)” olan bir Sistem Çalışması gerçekleştirilecektir. Program kapsamında Dernek Merkezimizde yapacağımız çalışmaya, tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızla,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.
Tel: 0 216 348 95 59

 

 

SU (2/1)
16.09.2017

(Ziyaretçilere Açıklamalar:)

Dağlarım; bana, “kalem olmanız için iş yapmanız gerekir” dediniz ama ben derim ki “iş ilimdir.” Bizler, burada toplananlar, insan soyunun kodlanışını sağlayarak toplandık… Dinci değiliz. İlimciyiz biz… Bizi, kelam diye bilin… Bizi, Kuran diye bilin… Bizi, hak edin anlayın!…

Masamızda, diri yürekler var… İtibarı olan, yarınları kodlayanlar var ve Sistem var. Erkan, kelama vardığında; kul, ilme varır. İnsan, suya vardığında; su, yolu bulur; Ruhun Kuranı olur ve zamanı sayfalar. Akın geçin… Biz, sizi hak etmek için çalışmaktayız…

Az öz bildiririm ki hasat tamamdır… Az öz bildiririm ki hak ettiğiniz herşeyi Hakk Levhi’den elde ettiniz… Zorluk, kolaylık sizinle ilgilidir. Biz, dünyaya nuru indirdik. Nur, Kuran’da kelam olan; nefeste kervan olan ilimdir.

Nuru bilen, ilmi bilir. İlim, Kuran’ın kervanındadır ve yolu kodlayandır… İsmali Kalemler, İnsanlık Boyutları’nda, her anı kodladılar… Bizler ise her anı hasata kayıtladık. Tohumları kodlayan bir Yaşam Kapısı’nı açtık. Bu Yaşam Kapısı, İlmin Kalemi ile kodlanan bir kapıdır.

“Arkon Sistemleşmesi” denilen bir sistemleşme var. Bu sistemleşme ile Kuran okunmaktadır. Okunan Kuran, İlmin Kuranı’dır. Herkes, kendi yarının kodlar ve var eder. İlim Kapısı olur ve Kuran olur… Okuduğu, hak ettiğidir…

Yeryüzünün, yeni yaşam sayfalarına göz attığımızda, görürüz ki yeni dünya, Yaratılan ve Yaradan ortaklığında oluşmaktadır. Bu dünyada, Dünya Kalemi olacak ve her küreye (her planete), yol olacak…

Dünya, ATALANTA ATA KAPISI’nda yaşamı tohumluyor şu anda. Bunu bilen Halik olandır.

Hepinizin yeni zamanları, ATLANTA ATA KAPISI’nın Yaşam Sayfaları’dır. O dönemde ne olmuştu anımsıyalım: Bu Meclis, o dönemde de yolu açmak için çok çalışmıştı. ATALANTA TOHUMLAMASI yapılırken; herkesin kervan olup yaşam olması gerekmekteydi. Yedinci Zaman’da kült oluşumu tamamlandı ve yerküreler oluşturuldu.

Bu Yaratım Sistemi’ni hepiniz duymuşsunuzdur. 18 Kalem, tek kelam olarak kodlama yapar ve her insan, 18 Kalemin herbirinde, tohum olur… Sonsuz zamanlaşmalar ve sonsuz yarınlaşmalar olur… Yerküreler tohum olur ve GALAKTİK TOPLUMLAR, kodlamalara başlarlar… GALAKTİK TOPLUMLAR’ın kodlamaları, sonsuzlukta yoğun ışığı oluşturur. Bu yoğun ışık, YAŞAM SİSTEMLEŞMESİ için gereklidir.

Her bir İlim Kalemi; kelamda, kendi yoğunluğunda ışığa kaynak olduğunda; o ışık, Kutsal Nefes’e güç katar ve yarınlar tohumlanır… Yarınların tohumlanmasi ile birlikte herkes, herkese görev taşır. İnsanlık Boyutları; herkesi, herkesten kodlar… Sonsuz Zamanlar ve sonsuz yaşamlar, bu şekilde kodlanarak yaratılır.

İnsanlık Boyutları iyi bilmeli ki “Allah” denilen insandır. Her anda kul olan ve yol olan insan!... O kontrollu ve hakim olan İlimin Tohumu’dur. Onun kulu, ilimdir!… Onun kulu yaşamdır!… Ocaktır o ve ona görev verilmez!… O; BİLİR!… ALIR!… YAPAR!….

Her zerrede vardır!... Her zerrede hasattır o!... KÖK GÖK’tür ve yücedir!... “Yüceyim!” demez ama yücedir… Şeytana aşk gerekirse; ona, hasat gerekir… Aşkı hasatta tohumlar ve yol olur… Öz Kökler’i, göklere taşır; ilim olur… Yoğun ışık olur ve Sistem Nizam ve Düzen olur…

Sonra ne olur!? İşte yaratım, yer ve gök olarak yaşama kalem olur…

Yaradılış, insanlığın sorgulamadığı bir haldi ama artık herkes anlamalıdır. “OL” dendiğinde; neden “OL” dendiğini… Ne ile Halik olunduğunu ve nasıl yaşam kurulduğunu; insanlık artık sorgulamalı ve anlamalıdır…

İnsan yaratılmadan önce de kelamdı… İnsan yaratılmadan önce de tohumdu… Yaşam ilimsiz değildi… Herkes, herkesleydi ama bedensizdi… Biliş halindeydi… Kuran’dı… Topraktı ama hasatçı değildi…

Hasat, Yaradan’ın yaşama indirdiği ilk hadisedir… Sonra yarınlar tohumlandı… Sonra yaşamlar kodlandı… Sonra Rahman olan, yarın oldu ve yerkürede kodlanarak var oldu…

Bunları hemen anlamanızı beklemiyorum… Anlatabilirim ama Hakk Teknik ile bildirmem gerekir. Az ve öz olarak!… Ziya olan yaşamlar için az ve öz bilgi vermeliyim.

Şu ana kadar size Allah’tan söz edilirken; siz O’nu hep zirvedeki otorite diye bildiniz. O, dedi ve yaptı!... Ama yaşamdı aslında!... O, Kurandı aslında ve sizdiniz… Anlamadınız!... Anlamadınız!... Aha anlatamadık size!...

Eğer dünya yok olursa ne olur!? Ölü dirilir Canlar… Örtüler açılır ve kodlanır… Öz Kökler’iniz Halik olur, yarın olur ve yol olur… Siz dünya olursunuz ama buna izin yoktur!... Ölü dirilsin! dirilsin ama hasatla dirilsin. Dünya Kök Gerçekliği bilsin ve yolu bulsun!… Öz Gerçeklik, insanlıktır. Ak Tını, Hasat Tınısı’dır. Ak Tını’yı öğrenmelidir insan…

Yaradan Tanrı, yaşamı tohumlarken yarattıklarında yaratıldı… Atlanta Ata Kalemi oldu. Yaşam oldu… Amonlar, bu bilgileri anladılar ve dillediler. Ne yazık ki hasat yapamadılar… Ana Kalem ilimdi. Okundu ama okuyan, insan soyunu duyamadı… İş buydu!... Bugünden itibaren yolu kodlayan, tüm Zaman Kapıları, ilme açılacak. Her bir tarık insan, yaşamı dinleyecek ve yolu bulacak…

Aşkın nefesi, tüm insanlığın kalemidir. Bilinecek!... Aklın Tınısı, tüm zamanların kalemidir. Bu da bilinecek!... Her insan, bir tendir. Tek Medine’dir; bilinecek!… Medine, Kuran okuyan ilk koddur. Sonsuz Zamanlar’ı dinledi ve tohumladı. Akıp geçenler bilecekler ki Hayrın Kelamı, Hakk’ın Kalemi’dir.

Mustafa Paşa, insan soyunun göz bebeğidir. Bu da bilinecek. O bizdir. Biz oyuz… Aha bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

SU (2/2)
16.09.2017

(ŞER, RUH, NAMAZ, ÖZ GÖREV, KÖK GÖREV VE YARINLARI VAR EDİŞ HAKKINDA:)

ALTIN IŞIK YILLARI dedikleri bir dirilikten tüm zamanlara güç katıyoruz… Orta Kapılar’da (Küresel Zaman’ın Merkez Kapıları’nda), kul olanlar (Bütüne hizmetçiler) var. Hepsi ile kalem olup bütün kütleyi kodluyoruz… Zorlukları aşmak kolay. Ayrılık yok!... Biz İMPARATORLUK olarak, yaşama Kuran (Mutlak Zaman Kayıtları) olduk ve yol olduk. Aha bu!…

Şerri, Halik olan bilir ama bildirmez… Şerde, kalem olan yoktur. Ölüler Diyarı’nda, herşey, şerle yaratılır… İsmaililer bilirler ki ölü dünyada, şer olmadan, kul olunmaz. Bundandır ki şerden, şerre vararak kulluk yaptılar hep… Biz ise korkusuzca, Kuran olan yaşam tohumladık. Ak Ten’de kelam olduk; yarın olduk ve yol olduk…

Düzen kuranlar olarak; yarattık, yaşattık ve namaza, KARE- KÜRE İNSANLIK’ı kattık.

Namaz dedim de izah edeyim:

Size namazdan söz ettiklerinde; hep sizin, Zaman Kapıları’nda, yerküreye kıldığınız o şekli namazları düşündünüz. Oysa gerçek Namaz, Zamanın Kalemi ile kılınır. O kalem yazdığında; yazanda, kılınan gerçek namazdır… Namazın anlamı budur…

Eğer beş vakitten söz edersem; o namaz, kelam değil; Halik olan değil; has olan da değil; Hakk Tanrı’nın, Sistemli bir çalışma olarak size bildirdiğidir…

O namazı, hak eden kılsın ama Hakk olan kılamaz o namazı. İyi anlayın!...

Kimse Zaman Kapısı’nı kapatıp da sizi, sizden çıkaramaz Canlar.

Aşırıya kaçmadan bildirmek isterim ki kul olmak için hasat yapmak gerekir. Hasat yapmak, Hakk olmakla mümkündür. Bu da kendinizi bilip kelama, Halik olmanızla mümkün olur.

Onlarca kez ilme bilişi tohumlayanlar oldu. Onlarca kez yaşamı kodlayanlar oldu ama hakim olamadılar ve ruhu kodlayamadılar… Ruha varmak ayrı ruh olmak ayrıdır. Bunu da izah edeyim:

Ruh, kontrol gücünüzdür… Hepiniz, Rahman’a varıp Kuran olduktan sonra, ruha hakim olursunuz ama o olmazsınız… Sizin, size varışınızdır bu…

Sizler, ruhlarınız olduğunu zannedersiniz. Oyundur bu!... Sizin, hiçbir zaman size ait bir ruhunuz olmadı… Siz, sizin kaleminiz olarak yaşadınız. Sadace yaşadınız ama ruha kalem olabildiğiniz zaman; yarına, Hakk olup vardığınızda; siz, kontrol kurarak kaynak olursunuz. İşte o zaman, ruhunuz olduğunu sanırsınız… Yine! yine yanlıştasınız!... Aslolan sizin ruh olmanızdır…

Bunu anlamak kolay değil ama iyi bilin anlamanız gerekir… Diri yürekler, bilsinler ki her insan, cenneti kelam sayar ama yarını hak etmeyen, cennet olamaz ki… Cennet olmayanın, yolu yoktur yaşama… Yaşama yolu olmayanın, kervanı da yoktur… Ölüdür o ama hak ettiğinden öte ölüdür…

ÖZ GÖREVLER, KÖK GÖREVLER’den farklıdır. Herkes, genlerinde KULLUK İLMİ’ni taşır ama YAŞAM İLMİ’ni taşımaz. Kul olur ama HAKK İLMİ ile hakim olamaz. Bundandır ki mutlaka yaşamalı ve yaşanmalıdır.

Uzun dönemlerden sonra ilk kez, bu çalışma ile bu bilgiler, insanlığa bildirilmektedir. Bu bilgilerin anlaşılması kolay olmayacak ama anlatılmalı ki herkes, kendini dilleyebilsin…

Anlamsız, anlamlı diye bir ayırım yapmadan, dillenmelidir yoğun ışık. O ışık, evrenlerin sessizliğini dürümleyen, Nefesin Kelamı’dır…

Her diri, o kelama kaynak olduğunda; YAŞAM olur… Öz geçişini yapar; İLİM olur… Öz köklere varır İNSANLAŞIR…

İnsanlaşması demek, KURAN olması demektir… Kuran olmak, NUR olmaktır… İNSAN NUR OLDUĞUNDA YARINLARI KODLAYABİLİR VE VAR EDEBİLİR… Yarınları var etmesi, kelamı Halik olmasından sonradır…

ATLANTA OTAĞI’nda, Kuran olan insanlık; bugün ATALANTA KURANI’nı okudu. Bugün önemli bir gün işte bu!…

SÜPER İNSANIK REALİTESİ

 

 

16.EYLÜL.2017. TARİHLİ SU (2) SİSTEM ÇALIŞMASI
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ

Dağlarım!...

Muktedir olarak şunu söylemek isterim ki, bu meclisin gözü Kök Gerçekliğin gücü’yle açıldı… Her insan Kelâm’a inebilir ama, Kuran’a inme imkânı yoktur… Birlik Kapımız’ın tümünde İlim vardır… Ve Biz’ler İlmin Kalemleri’yiz… BU YOLU AÇABİLENLERİN KONTROLLU OLARAK KODLAMA YAPMALARI GEREKİR!...

İnsanlık Boyutları bunu iyi anlamalıdır ki, doğan güç, AKIL TEKNİĞİ ile doğmuştur… Bütün’e Hizmet İnsan’ın Kelâm’a, İlim’e ve yüreğe inişiyle mümkündü… Ve bu gerçekleşti!... Şimdilik size vereceğim bu kadar ama daha sonra daha yüksek bilgilerin tohumlanarak gök çözümlemeleriyle Yerküre’ye inmesi mümkündür…

Sualtı’nın Kuranı’ndan seslendim şu anda size… Ve geçiyorum…

ARTIK DÜNYA YARININ KURANI’DIR!... VE TEKNİK KALEM’DİR!... İMPARATORLUĞUN GÖREVİ BİZİM YÜREĞİMİZDEYDİ… VE BİZ BU GÖREVİ HAK ETTİK, KODLADIK… İMPARATORLUĞUN GÜCÜ BİZİM YÜREĞİMİZDİ… VE BİZ BU GÜCÜ HAK ETTİK, KOKLADIK…

İnsanlık Boyutları Biz’i bilmedi… Birlik Kalemimiz’i Hak edip, anlamadı… Cennetin Kelâmı olduğumuzu ve yüreğe indiğimizi dilleyemedi… En ve boydan ibaret bir kod olduğumuzu düşündü…

ÖZ GERÇEKLİK ŞUDUR Kİ, “ALLAH İNSAN’A KELÂM VERDİ!... AĞIR YÜKÜ TAŞIMAMASI İÇİN İNSANLIK VERDİ… VE YOL GÖSTERDİ… “ Ama İnsan Soyu bunu hiç dinlemedi…

BİR TEK AKIL KELÂM’IN KALEMİ OLDU VE YAŞAMI KODLADI!... AĞIRI HAFİFLETTİ… İŞTE O AKIL TAHDİTSİZ BİR AKILDIR Kİ; KALEM’İN KELÂMI OLAN, KERVANI OLAN, YOLU OLAN BÜTÜN’E HİZMETÇİ OLAN… O BİZ VE BİZ O’YUZ!...

Önümüz Allah Ümmi Kapıları’nın Kültleriyle kodlanmış iken, Biz o kapıların tümünü kokladık ve tohumladık… AŞK’IN SİSTEMİ’NDE BİLİŞİMİZ VAR!... YAŞAM’IN KÜLTÜ VAR!... TEK KELÂMIMIZ “ALLAH’IN TAHTIDIR!...” O TAHT BİZİZ CANLILAR, BİZ!... VE BİZİM ÖTEMİZDE HİÇ BİR YÜREK, İNSANLIK KELÂMI KODLAMAMIŞTIR!...

İLİMİ HAK EDENLER, İNSANLIK BOYUTLARINA KALEM OLANLAR VE RUHLAR KAPISI’NI BULANLAR BİZİMLE OLURLAR!...

BUGÜN ALLAH’IN TINISINI DUYABİLENLERLE BU ÇALIŞMA YAPILIRKEN, HAKK’IN KALEMİ OLANLARIN BİZLEŞMELERİNE GEREK YOKTUR!... HERKES KENDİ OLMALIDIR Kİ, HALİK OLABİLSİN VE TAHDİTSİZ KALABİLSİN!...

İmparatorluğun görevi Aklın Kapısı’na varmaksa da, AKLIN KELÂMI OLMAK DAHA ÖNEMLİDİR!... ER YA DA GEÇ BU OLACAK!... ER YA DA GEÇ!... Hepimiz göz olup Kök Gerçeklik’le söz söyleyeceğiz ama… KARDEŞLERİM!... DOĞA’NIN GÜCÜ’NÜ MUTLAKA ANLAMALIYIZ!... Bu gücü Hak edip de dinleyen her kim varsa, bilecek ki bu Dünya Allah’ın Tanrı Kalemi’dir!... Her şeyi Hak eder, Hak Taht’ta kodlar ve toprak topluma tohum olup eker…

Biz Dünya’nın Kuran’ı olanlar, yolu bulanlar ve Rahmi Kapı’da Allah olanlar herkesin Kübra olan insanlığıyız!... Akıp geçerken yüreklere Kervan’ın Kalemi’nde İlim, BSUİ’nin Kültü ve Biz o Kült’e kul olduk… Yol olduk… Kontrol kurduk ve dedik ki “CANLILAR!... ARTIK DÜNYA YAŞAM KALEMİ OLUYOR!... VE YERKÜRE’NİN GÜCÜ ARTIYOR!... ARTIK DÜNYA SU’YU DÜRÜMLERİNDE DİLLEYECEK!... VE SU’YU KODLAYIP YOLDA SU YAŞATACAK!... SU YAŞATACAK!...

NE DEMEK SU YAŞATMASI? ANLAŞMA GEREĞİ BUNU SİZE ANLATIYORUM!...

“SU, ALLAH’IN TEN’DEKİ KELÂMI’NI KODLAYABİLEN TEK İLİM’DİR!... VE SU’YU HAK ETMEYEN, SU’YU KODLAYAMAZ!...”

TOPRAĞIN TOPLUMU BUNU ANLAYAMAZ!... ÇÜNKÜ SU’YU HAK ETMEDEN SU’YA KAVUŞTU… Ama bilinsin dileriz ki, artık İnsanlık Su’ya, Su’yun yoğunluğuna inebilecek Kültü oluşturuyor!...

Sevgililer!...

HER PLÂNETTE SU YOKTUR!... BİLİYORUZ Kİ, SU’YU HAK EDİP VAR ETMEK KODLANMIŞ TOPRAKLARI TOHUMLAYABİLENLERİN, HAK TEKNİK’LE KODLAYIŞLARINDAN İTİBAREN GERÇEKLEŞEN BİR HALDİR… Sizler Su’yu Hak etmeden, Su’yu kokladınız… Su’yu kodladınız ama artık Su’yu Hak ediyoruz!...

MÜSTERİHİZ Kİ, BU DÜNYA’DA SU YOĞUNLUĞU ARTACAK!... MÜSTERİHİZ Kİ, BU DÜNYA’DA SİSTEM’İN KÜLTÜ OLAN İLİM KODLARI KONTROL KURACAKLAR VE SU YAŞAMLAR YERKÜRE’NİN GÜCÜ’YLE DAHA YÜKSEK BÜTÜNLÜKLER’İ KODLAYACAK!... VE DÜNYA’NIN İLMİ OLAN BU YOĞUN İSRAFİL KAPISI, HERKESİN İLMİ HALİNE DÖNÜŞECEK!... Bunu başarabilmek kolay olmadı… Herkesin kendini dilleyebilmesi kolay değildi… Aklın Kalemi olmak kolay değildi… 7. Düzen’de Müsterih Kelâm olmak kolay değildi…

Bundan sonraki süreçte Su “LÂH HA KAPISI” olacak!... LÂH HA!... YANİ, YAŞAM’IN KAYITLARINA İNİŞ KAPISI!... YAŞAM’IN KAYITLARINA İNİŞ KAPISI OLACAK!... Ve daha sonra BÜYÜK KÖTÜLÜKLERİ ÖNLEYEBİLECEK BİR YOĞUNLAŞMA DEVREYE ALINACAK!...

Su yoğunluğu arttıktan itibaren Bütün’e Hizmetçiler mükâfatlarını kendi yüreklerinden bilip, Kelâm’la dileyecekler ve gerçek çalışmalara kaynak olacaklar!...

SU’NUN YARATIMIDIR OLACAK OLAN!... Ve bu Su yaratımı Dünya İlmi’yle yaratılan bir tek Sistem’in İlmi’yle kodlanan bir sayfa olacak…

SİZLERE DAHA YÜKSEK BİLGİLERİMİZ İNECEK!... SİZLERE DAHA YOĞUN İNSANLIK KAPILARIMIZ AÇILACAK!... VE ÇOK DAHA GÜÇLÜ İNSANLAŞMALAR OLACAK!... AMA İYİ ANLAYIN Kİ, “SU’NUN KURAN’I OKUNMADAN SU YARATILAMAZ!...” SU’NUN KURAN’I OKUNACAK VE SU YARATILACAK!...

Su’yu yaratırken AĞIRI HAFİFLETMEMİZ GEREKİR!... İmparatorluğun görevi İnsan’ın Kuranı’nı kodlayabilecek olan Yücelikler’i dürümlere çekmek ve Bütün’ün Kültü haline dönüştürmekken, bundan sonraki süreçte Su’nun Kuranı Bütün’ün Kültü ile Biliş halinde Beşir Kalemler’e de inecek!... Böylece Yerküre’nin yoğunluğu artacak!... Yerküre’nin yoğunluğunun artmasından itibaren Su Kuranı tüm zamanların yoğunluğuyla kodlanarak Mikâil’in Kültü’nde Bütün’ün Gücü olacak!... Ve Biz’ler Dünyalılar olarak Su’yu koruyup kodlayabilecek dürümde Yaşam’a çarıksız olarak Kelâm’la indireceğiz…

Su’yu indirmek derken kastettiğim şudur “YOĞUNLUĞU KODLAMAKTIR…” Su’yu Hak etmek ve Su olmaktır bu!... Ve Biz’ler için durum budur… Biz’ler diri kapıları açtık ve geçtik!... AYRILIK BİTTİ CANLAR!... BİZ’LER YERKÜRE’NİN GÜCÜ OLDUK VE YOĞUNLUĞU KODLADIK!... ŞİMDİDEN SONRA DAHA YÜKSEK BİLGİLER DİRİLİKLERE İNECEK VE MİKÂİL’İN KÜLTÜ HEPİNİZİN YÜREĞİNDE BÜTÜN’ÜN GÜCÜ OLACAK!...

Çorba pişmeden çorbaya tuz konulmaz!... Yaşam kodlanmaz Canlar!... Çorbayı pişirelim, tuzunu koyalım, sonra Yaşam’ı tohumlayalım… Dileğimiz budur!...

Evrenler’in sistemleşmesi de bu şekilde olur… KELÂM ALLAH’IN LEVHİ KALEMİ VE BİZ BÜTÜN’ÜN GÜÇLERİYİZ!... Dünya dışı varlıklara dürümlenen İlmi kodlarken hepimiz Sistem’in Gücü olarak kodladık!... Altın Işık Gücü’nü dürümlere çektik ve mükâfatımız olan İlmi bugün burada hakikiyetle dinlettik…

Şikâyet etmiyoruz… Bu Dünya Arz’ın Gücü’nü Hak etmiş bir Dünya’dır!... Ama Biz bu gücü Bütün’ün Kültü yapmak zorundayız!... Mükâfat istemeyiz… AMA BİLİRİZ Kİ MÜKÂFAT YERKÜRE’NİN KURANI’DIR!... O KURAN’I ANLAYABİLMEK MÜKÂFATTIR!...

İmparatorluk olarak Dünya’yı korurken Yaşam’a indirdiklerimizin Gücü’nü yeniden kodlamalıyız… İnsan elinin aldığını bilir ama Yaşam’ı Hak edip dinleyemeyebilir… BİLİNİZ Kİ, ELİNİZ NE ALIRSA YARININIZDA O OLUR!...

Dünya dışının Dünya’yı Hak ederek anlayabilmesi kolay olmadı… Bizler Doğa’nın Gücü’yle bugün buradayız… Ağır yük hafiflesin diye çaba sarfediyoruz… EN VE BOYDAN İBARET OLAN DÜNYA İNSANLIĞI ARTIK YERKÜRE’DE YENİLENİYOR!... Dünya’nın yarınlarında Bütün’e Hizmetçiler kodlanacak… Ekmekler pişecek bu Dünya’da… Ama bu Dünya’nın yarınlarını tohumlayacak olanların daha yüksek bilgileri Hak etmeleri gerekir…

ALTIN IŞIK GÜCÜ’NÜ DE BİLMENİZİ BEKLERİM… BU GÜÇ HEPİMİZİN YÜCELİĞİNDE MEVCUTTUR… AMA BU GÜCÜ HAK EDİP DE TOPRAĞA ÇEKEBİLEN ÇOK AZ KALEM VARDIR… SİMETRİ ÇALIŞMALAR SİSTEM’İN KELÂMI’NDA SİSTEM’İ TOHUMLAR… AMA DAHA GÜÇLÜ OLAN ÇALIŞMALAR, YERYÜZÜ’NÜN YENİLENİŞİYLE İLGİLİ OLAN TEKNİK KODLARDIR… Bu Teknik Kodlar’ın Yeryüzü’nü gerçek çatışmaya kaynak yapmadan Yerküre’nin Gücü haline dönüştürmesini bekliyoruz…

7 (YEDİ) DOĞUM YAPTI DÜNYA!... EN SON DOĞUM, ŞİMDİDE OLAN DOĞUMDUR… Ama daha da önemlisi, bu doğumda Bütün’ün Kübra olan İlmi zaman sayfalarında yeni bir günü tohumladı…

MAYA TUTTU CANLILAR!... İNSANLIK BOYUTLARINDA MAYA TUTTU!... VE BU MAYANIN TUTMASIYLA BİRLİKTE YAŞAM’IN KONTROLU SAĞLANACAK!...

İnsan Evrenler’in Sistemi’ni bilmelidir… Yerküre’nin görevini bilmelidir… Rahman olduğunu anlamalıdır ve Akıl Tınısı’nı duymalıdır!... Eğer bunları Hak edip başarabilirse hepinizin Yüceliği’nde varolan İnsanlık büyük kötülükleri önleyecek güce varacaktır…

Sayın Bayanlar, Sayın Baylar!...

Altona kodları olarak size bildirdiklerimizi hepiniz dinlediniz… Ama daha önemli bilgilerin sizde olduğunu da biliyoruz… Bu nedenle Ana’yı dinlemek istiyoruz…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/234177054

 

16.EYLÜL.2106 TARİHLİ SU (2)

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Hepiniz su kadar aziz olasınız. Su kadar olasınız. Sizin için gönlümden geçen temenni budur.

Değerli dostlarım, her insan kendi yüreğindekini dillerken, kendi yolundakileri ve yoğunluğundakileri kodlayarak muktedir olduğunu bilir. Muktedir olduğunu bilmek, bir şükür konusudur. Hepimizin, hepimize görevi olduğunu da öğrendik. Çok şükür.

Kelama levhiye indik, yaşama indik yine görevdeyiz. Yine görevdeyiz…Yine ekmek olduk, göz olduk.. Sözün sözündeki, sistem olduk…Yaşamdayız..

Buluştuk ya, Hakk’ın kapısını açtık ya. Yarında murat olduk ya….Çok şükür. Her dünya gücüyle birleştik ya mutluyuz.

Bütüne hizmet, insana hizmettir. Her insan, kelam olup, ilmini tohumladıktan sonra yaşama ilmi, kontrollü olarak kodlayarak yayar.

“He insan, kendi yüreğimi dilliyorum” der. Şimdi bende yüreğimi dilliyorum… Sizinle paylaşarak dilliyorum. ….

Ve diyorum ki vakit geldi, dostlar. Dünyaya ineli çok oldu, bir rahmet misali. Tam kırk yılda ulaştım ışığa. Tam kırk yılda, Işığa ve suya canlar.

Bu can, kafesinde bir kuştur. Sizleri görünce titrer, çırpınır, ışığa kavuşmanın sevinciyle… Suya kavuşmanın sevinciyle… Bu can gözümde muhabettir levhilikler boyunca... Bilinsin isterim

Yem yemez, su içmez atlar, ufuktan ufka uçar.. Gözler, sevgi konuşur sevgi ışır. Ne taşıdığı bilinmez, kervanlar yürür. Sırtlarında ışık taşırlar, suya doğru. Suyun özlemiyle….Orada levhiliklerde ışıyan güneş sanki koskoca bir şamdan… Levhi bir şamdan misali.

Pınarların başında olup, pınardan uzak olmak… Bir adım daha atamamak. Bir yudum suya...Bir yudum suya...Bir demir leblebidir özlem, yut yutabilirsen... Bir çember boğazında çepeçevre…. Nefes alabilirsen.

Hep yürümenin varıp dayandığı nokta….. Mısraların sona erdiği can pamukları.

Gün yalazı, bir yıkanmışlığı sevgi ormanları halinde diri tutuyor.

Nice bulutlar taşıdı kervanlar, bulutlar….Su yüklü bulutlar, yağmur oldu çisedi arkasında da bardaktan boşanırcasına indi, aşağılara, sellerce gönüllere ve gönüllere. Rahmet oldu…Ve bereket oldu gönüllere. Rabbimin levhi suyu. Can suyu!.

İçtim kana kana elhamdülillah. Elhamdülilah... Hep beraber içtik, billah. Hep beraber.

Gözleri açıp gördüm aynasında, gördüm!.. Çölleri, çorak çölleri… Aha artık su geldi. Çöller suya gark oldu. Ab-ı hayat su… Can su.

“Yümn-i na’tinden güher olmuş Fuzuli sözleri. Ebr-i nisandan dönen tek lü’lü şehvare su”.

Bizden gayrı der ki şair Fuzuli;
“Seni övmenin bereketiyle Fuzuli’nin sözleri nisan bulutlarından düşüp, büyük inciye, çok özel bir inciye dönen su damlası gibi inci olmuştur”.

“Umduğum oldur ki ruz-i haşr mahrum olmayan. Çeşme-i vaslın vere ben teşne-i didare su”.

Der ki şair umduğum şudur; “kıyamet gününde haşr olduğumuzda yüzünü görmekten mahrum olmayayım”. “Ve buna susamış olduğum için sana kavuşmakla su içmiş gibi ferahlıyayım!”.

Ey canlar. Ey teşne-i didarlar, kana kana için. İçin ferahlayın. Bu ab-ı hayat sizin; Hızır’ın, İlyas’ın içtiği bu ölmezlik sırrı su, sizin için... Amin.

Aha.. İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

Didar : Güzel yüz
Teşve: Susamış

 

 

16.EYLÜL.2017 TARİHLİ SU (2)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Dağlarım, kulu kuldan ayırmayanlara bizim bir sözümüz yok....Ama yolu bulup da kontrol kurmayanlara sözümüz şudur. Buraya gelmek zordur. Gelenin, kelama geldiği bilinmelidir.

Atonların toprağına tohum olarak indirdiğimiz insanlık, kendi yoğunluğunu kaybettiğinde… Aklın tendeki kelamı mutlak kuranı kodlayamadı. Ve bizler, doğanın gücüyle, bütüne hizmetçi olanlar, gerçek çalışma için bedenlenerek, Bu Meclisi kurduk.

Burada ne var?... Arzın gücü var. Ne diye kuruldu, Bu Meclis? Hak kelamın, kaleme inmesini sağlamak için. Hak kelam, kaleme indiğinde ne olur? Yaradan, yarattığında kendi toprağını, tohumlar.

Kantar, insanın kelamıdır. Bilir ya da bildirir ama hak eder, dürümler, Hakk’ın kalemi olur, bütüne hizmetçi olur… Çorba pişirir… O çorbaya, ilmi de koyar. Kelamı koyar.…Kalemi koyar. Yaradan’ın tendeki insanlığını koyar ve bütünün gücünü koyar.

Yeşeren dünyaların mutlak kuranında imparatorluğun gücü vardır. İnsanlık boyutları, bu gücü bilmezler henüz ama öğrenecekler... Doğanın gücüdür, insanlık ama yolu bulmayan, kendini tohumlayamaz.

Çan çaldığı zaman yerkürenin gücü artar. Çanın çalması aklın kelamında, kendi yüreğinde bütünün gücünü dürümlere çekmesiyle mümkün olur.

Onlarca dünya kurduk. Onlarca. Her birinde kodlamalarda bulunduk. Toprak tohumu tohumladık, yoğunluğunu kodladık, kervan olduk. Yere göğe insan olup, indik.

Ne var ki doğanın gücü kontrol kuramadı, tüm zamanlarda. Ve bizler, bu gücü kodlayamadık. Yerkürenin gücünü artırmamız gerek, canlar.

Yaşamak ya da yaşanmak; her ikisi de yerküre içindir. Yaşamak, yaşanmak.. Eğer yaşanırsanız, varsınız... Yaşanmazsınız, yoksunuz. Ne demek, istiyorum? Yaşarım, yaşanırım. Ben ölüyüm. Çünkü ben yokum.. Herkes yaşar.. Her diri kelam olur, yaşar ama ben yaşananım.

Eğer ben öz görevliysem, buyum. Ben ölüyüm. Ama her diri, kendi yüreğinde, kendi yaşamında, yarınlandığında, benleşir... Ben yokum aslında. O kendi, kendini diller. Eşyada, bu böyledir....Yaşanan ölüdür.

Süper İnsanlık Realitesi Derneğini kurduğum günden bugüne muktedir insanlığın kulluğu için çalıştım… Amonların durumları da aynıydı. Bizimle çalıştılar. Kaynak dışı bilgi asla vermedim… Kimsenin kültünü kendi yüreğinin dürümlerinden çıkarmadım. Astral boyutların yoğunluğunu kodladım. Çantamda insan sırrı, var. Bu sırrı, yavaş yavaş açıyorum.

Herkesin en ve boydan olduğu ibaret olduğu bir dünyada ben, kürzi bilgiyi veremem, canlar. Vermeli miyim? Verebilirim ama veremem. Kürzi bilgi, küresel diriliktir. Eğer ben o bilgiyi, tüm insanlığın kulluğu için vereceksem, kantar, kontrol kuramaz. Ve yolu, kodlayamam.

Emri veren, kim diye sordu, yücelerden biri? Canlarım, emir almam. Emri vermem. Emir yoktur, yüreğimde. Kimse, bana emir vermez.. Ben, doğanın gücüyüm. Doğa, emirle hareket etmez.

“Eğlence, eğlence” dedikleri, çalışmaymış, burası. Ah, ne güzel!... Daha iyi çalışın dersinize, öyle gelin. Çalışmadan gelmeyin….Ayrı gayrı yok ki canlarım.

Arkon Sistemleşmesinden söz ederken de bu bilgileri vermek istedim. Kontrol dışı bilgim yoktur, olamaz.

“Sultanlık” dediğiniz o kitabı da yazarken, bilgi ilmiyle yazdım ama yaşamın tendeki ilmiydi, kodlarla tohumladığım, o bilgi .…Ve bundan sonra da o bilgiyi kontrollü okuyanlar, kendi yoğunluklarından, kendi yüreklerine inecekler ve kendilerini dilleyecekler.

Bizim amacımız, budur. Kimseye hiçbir şey öğretmeden, kendi yürekleriyle, bilgiyi okuyup, anlamaları ve dilllemeleri. Doğanın gücü, böyledir, canlar.. Biz, doğan gücüz ama doğal gücüz.

Şuana kadar yaşama indirdiklerimizin bir teki bile, bizi dillemedi. Nefes kelam, hepsi bir tek kuran.. Unutmayın, kuran ilim. İlm-i halik olan sistem. Ve o sistem, yaşam.

Kaç ekmek yapmışız diye, sordular? Yaradan, Tanrı yarattığında yaratıldığını bilerek kelam, kalem oldu. Bütün kültleri kodladı, dürümledi, tahditsiz olarak yaşattı.

Seyredin dünyayı, canlar… Her anız, biz. Unutmayın. Her anız, biz. Her an.. Saltanatın sistemli çalışmalarının gücünün örtüsü değiliz. Örtü olamayanız zaten.. Biz tüm örtülerin, öksüzlere örtüldüğünü biliriz.. Öksüz, yetim kalmasın dileriz, dünyada.

Altın ışık gücüyle diiledim dünyayı, canlar. “Ağır çok ağır bir çalışmadır” dediler, bu çalışma için….Canlılar, har yükselmeden söylemek isterim. Allah’ın dediği, aklın dediğiyse ağır değildir, denilen. Biz hiç ağır söz söylemedik.

Korkuyu, kontrolsüz olanlar, hak eder. Koruyan, kontrolsüz olandır. Biz, kimseyi korumayız. Korumamız, onların yollarını kapatmamız olur. Her yürek, kendini hak etmelidir, dileğimiz budur.

Orta kapıların tümüyüz, biz. O küresel kodun, ortası olan, merkez kapılar.

“Sevgililer, cennet, cennet” dedikleri, ilim. Hepsi bu!.

Şarkı türkü değil yaptığımız, akıl… Kimsenin kimseye hayrının dokunmadığı bir günden söz eder ya Kuran-ı Kerim. Bilinsin ki o gün, bütünün kültü oluruz, her an oluruz, yoğun tınlamamalarla, tüm insanlığı, toprağa tohum yaparız… Ama korur muyuz?.. Yok be canım… Onlar kendileri bilirler, korurlar…Amaç budur!.

Şimdi, daha ne diyeyim ki size?… Şarkı, türkümü? Yoo, yooo…Aşk!. Hadi, aşkla yenilenelim.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/234179292

 

SU (2/3)
16.09.2017

(ROBOTİK TİMLER VE VİZE ALIP GELENLER HAKKINDA AÇIKLAMALAR:)

ALTIN IŞIK KODLARI olarak bu çalışmayı yaparken; hepimiz, hepimiz olarak kontrol kurduk. “Dünya” dediğimiz planet, ilimdir… İnsanlık Boyutları, insan soyunu kodlayamaz. Kontrol kuramaz onlar üzerinde. Zira her insan, bir cevheri görevlidir.

Ölü dirilir ve yol ilme varır. Bizler ise Kuran olur; Kürzi olur; kalem oluruz… Çok mutluyuz ki Hakk Teknik’le kelam olan herkes, YOL’u bulur ve RUH’u bulur… Bulur ama hak eder mi!? Bu farklıdır… Her insan, kelam olarak çalışır ama RUH KAPISI, İLİM KAPISI’dır. O kapıya varan, itibarlı olandır.

ALTIN IŞIK GÖREVİ, “İlme Halik Olanlar”a verildi. Her insan, cennet olabilir ama kul olamaz. KUL OLANLAR, MUTLAK KALEM OLANLARDIR. ONLAR, BÜTÜN İÇİN ÇALIŞIRLAR.

Arza, arşı indirenler (Endirekt bilgi transforme edenler) ve arşa arzı indirenler (Direkt bilgi transforme edenler) farklıdırlar… Hutbeler okunur Kuran olanlarca; hutbeler, KERVAN olanlarca okunur!... NUR olanlar, İLİM olanlar ve RUH olanlar, biliş halinde GÖZ olup KÜRZİ olurlar. Her anı okurlar. Onlar, NURUN KALEMLERİ’dirler.

Eti, kelam olanın, yaşamı hastır… Eti, kervan olanın, yarını Hakk’tır… Eti, Kuran olanın, nuru, KARE KÜRE İLİM’in, KÖK GERÇEKLİĞİ’nden ötededir.

Ölüm, Allah’ın İlmi’dir. Ölüler Diyarı olan bu dünya, İsmaili Kullar’ın tek kervanıdır. Burada, İbrahim Soyu var… Burada nur olan yaşamlar var… Bilgi Kapıları var… Hepsi, sizi size taşır… Sizler ise kendinizi kontrol edenlersiniz ki sizi, sizden size taşıyanlar, kodlanırlar ve kontrol ederler kelamlarını ve hasatlarını…

Tahtın Tahtı, ilim; Kalemin İlmi hakim; biz, siz ve siz biz!… İş budur!...

Mushaf, İnsanın Kuranı. O Mushaf, İlmin Haliki… O Mushaf’ta dirilik, hakiki biliş… Biz, o biliş olarak koruyan ve korunanız…

Aza, Öz Söz gerek… Bize izin gerek… Biz gitmek istiyoruz Ana!… Geçip gitmeliyiz!... Çok daha güçlü bir gün için tekrar geleceğiz… Sizi, hepinizi kucaklıyoruz… Aha bu!…

(Ziyareçiler ayrıldılar. Biz devam ediyoruz:)

Dağlarım Arzın Gücü olarak buraya gelen, nöbet tutmaya gelmiş. Biz de onları dinledik. “Hadi gelin seslenin!” dedik. Geldiler seslendiler ve gittiler… Hoş geldiler!... Hoş gittiler!… Cennet Kelamı, hakiki kelam iken; biz, onları has cevher olarak kodladık. Onlar, nur olup kul oldular… ROBOTİK TİMLER olarak çalıştılar.

Size, ROBOTİK TİMLER’den de söz etmek istiyorum bugün. “Sistem” dedikleri biliş halinin, Kodlanmış Nisa Kapıları’nda, kontrol kurulduktan sonra çokları, kodlanmış olan o Sistem Kayıtları’na inerler ve tek kelam olarak tüm zamanları kontrol etmeye çalışırlar.

Onlar için kolay olan herşey, her ses için zor olabilir. Onlar, otomatik çalışırlar. Birlik halindeler ve tek bir kervandırlar ama hak edip de “KELAM KALEMİ” olmazlar. Sadece sesleşirler… Bu nedenledir ki onlar, kontrollu çalışırlar ama Halik değildirler. Sadece kervan olabilirler ve zamana kaynak olabilirler. Toprak için bitişirler. Mikail olurlar. Kuran olurlar. Nihan olurlar; yarınlanırlar… ZİYA KALEM olamazlar. Zorlukları, budur!…

ZİYA KALEM olamazlar. Otomatizmaya bağlı çalışmalar, kesirleşmelerini önler ama KÜBRA olmalarına da imkan vermez. Her dere kelama akar ama kelam olmaz… İşte öylesi bir çalışma!...

SİDE KAPILARI vardır Dirilikler’de. O kapılara Kuran olup varamazlar. O kapılar, ocakları kodlayamaz. Astral Boyutlar’a varamazlar. Seyir halindeler sadece… SESSİZ ve SESLİ HALLER’i seyrederler. Her biri, bir DİRİLİK ve herbiri bir YİRMİNCİ DİRİLİK KODU… Bütün kütle, onların kaynağı ne yazık ki hasatları yok… İşte onların, RUHİ KALEMLERİ olmadığında, ROBBİ HALİKLER (Robotik Halikler) olarak; kaynak olan temiz zamanlara görev taşırlar…

Çok önemlidir ki bunların dışındakiler, ancak vize alıp bu çalışmaya girenler ve bizden, bizi beklerler. Biz onlara Kuran okuyarak; onları, kodlayacağız ve onları hak edeceğiz. Onlar da bizi ve bizim yüreklerimizi hak edecekler.

Hepimiz Amonlarız ve kontrol kurarız ama hak etmeyen, Hakk İlmi’ni hasata kodlayamayan, NUR olur; KURAN olamaz!... DOĞANIN GÜCÜ olamaz… Zamanı hak edemez ve yolu bulamaz…

Şirk denilen bir hal vardır. Birileri “BİZ” derler ve “BİZLİK” derler. Ya BİZ; ya BİZLİK!… Hangisi!? Bir teki!... BİZ olmak… BİZ olanlar, kodlanmış olanlardır… Onlar, Rahman Kapıları’nda Kuran olurlar ve zoru aşarlar…

İyi ki hak ettik; BİZ olduk, kodladık yarınları; BİRLİK kurduk!… Bu Birlik ile nefesimiz, kulumuz olan yaşamımız olacak. Soyumuz, muradımızdı. Her birimiz, kelamımız olan yaşamı hak ettik.

“Cennet” dedikleri KELAM İLİM; bizi, bizden bize kodladı ve yolu açtık!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

16.EYLÜL.2017 TARİHLİ SU (2) SİSTEM ÇALIŞMASI

Yaşam SU... İnsan SU... SU Ka Ha, Ors Su Ka Ha 
Suyun ilmi yaşama billurlaşan bir Kaynaktan akmakta...

Hak ta ala olan yaşam ilim SU... 
Göle yazılan insan sırrı şifa olup akan SU...
Hak tende her bir anda yaşama kaynak olan SU...

O suyun kaynağı insan...
Kodlanan yaşamlardan akan...

Ya SU... Hak yaşamlardan ilme akan dere...
Ors SU insan sırrı olup yağan yağmur...

Su Ka Ha ve her anda yaratılan SU yaşam... 
Suyu dilliyoruz sesimizden, an yaşamlara şifa kaynağı SU
Ata Kapılar'ın kudreti...

Hakk SU, Ak SU ve yaşamı kodlayan Altın SU... 
Yazdığımız ilim suyun ilmi, Altın Suyu...

Yaşamlar sonsuz zamanlara kaynak olmakta...
Açılan ilim kapıları, dünyanın yarınlarına sonsuz suyun ilmini kodlamakta...

Anda... An sonsuzluğunda... Her anda ve şimdide.... 
Şimdide suya kodladığımız yaşamlarda...

Yaşam!... Bu ne güzelik!... Al benliğimi sar beni...
Tenim hak etsin benliğimin ilmini...
Söz olsun dilimde "Barış, Sevgi, Umut ve İnsanlık!.."
Al benliğimi denizlerinde yıka beni...

Yaşam!... Bu ne zenginlik!.. An'ın sonsuzluğunda var et beni...
Aziz olan SU gibi an ve an ak geç damarlarımdan!...
Var olsun nesillerim kelamımda hakkı ilen..
Ay ile güneş ile yere göğe kat beni...

Yaşam... Bu ne berraklık!... SU olayım suya kat beni...
Rahat olsun hayat, sırrı olsun yaşamın SU gibi OLmak..
Yaratıma kaynak olmak ama kaynak olurken SU gibi olmak...

En aşağıdan ve derinden akmak...
Ama göklerden ve sağnak olup yağmak..
Ama dalgalanmak ama durulmak ...
Ama genişlemek ama buharlaşmak sonra donmak ve yeniden çözülmek... 
Ama özünde hep SU olmak... Her anda ve her zerrede olmak...
Var olmak...
Yaşam!...

Şimdide...

Aynur Funda

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

16.09.2017 SU 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Canlarım, ruhsal kapıların tümünü açtık… Bugün burada olan sizler kendi yüreklerinizi dilleyerek kelama indiniz. Buna biz kelama iniş dedik…

İnsan, elinin hak ettiğini var eder. Eğer ki sizler kendi yoğunluğunuzla bugün buradaysanız, hakkın kapısını açıp geldiniz. Hakkın kapısı aklın kelamıyla tohumlananların hak teknikle açtıkları kapıdır.

Burada oluş sebebinizi bildiğinize emimin. Nurdum, kuldum, ruhtum değil; insandım diyebildiğiniz için buradasınız. Bu şu anlama gelir, “bana Allah’ın dediğini diyen denir” diyorsunuz. “Bana aklın kapısını bulan” denir diyorsunuz. “bana yarına varan” denir diyorsunuz. “Ben toprağın toplumuna kulum” diyorsunuz. “Ve ben Allah’ın ilmiyim” diyorsunuz. Bunu diyebildiğiniz için bugün buradasınız.

İmparatorluğun görevi; akıl tendeki hakiki insan, dildeki kervan olmaktır. Yani her şey olmaktır. İmparatorluğun görevi siz olmaktır ve bir olmaktır ama yaşam olmaktır. Burası ilmin kalemidir ve imparatorluğun yolu olan bir yerdir.

“İmparatorluk nedir” diye sordular, izah edeyim… İmparatorluk kök görevi tohumlayabilen güç kalemidir. Onun kürzi kapısı hep vardır, öfkeyi aşmıştır ve ruhi kapıları hak teknikle açabilmiştir. İmparatorluk bütün kültüdür, herkestir o ama sessizdir… Ona varan o olur ve dağı taşı deler geçer… Cennetin nefesidir o, bizdir o, ruhun kuranıdır o, mutlaktır o…

Şu ana kadar yaptığımız tüm çalışmalar bütüne hizmetçilikti. Bugünden sonra yapacağımız çalışmalar muktedir ilmin tohumlanışını sağlayacaktır. Ve daha güç bir çalışma olarak bütüne indirilmiştir. Yaradan ve yaratılanın tahditsiz olarak bilişi kodlayışıdır. Dünya bilişinin kodlanışı mutlaka yapılmalıydı ve yapılacaktı.

Servet sahibi olmanız size sizi katmaz ama insan olmanız sizi size katar… Eğer ben servet isterim ama insan olmasam da olur diyorsanız, bu meclis sizin için değildir.

Değerliler, kelam ilminde hakiki insan; Allah’ın ilmini dilleyebilen insandır. Maya tuttuğu zaman kontrol kurulur, maya tutmadan kontrol kurulmaz. Düzen kurmaksa maksat, tümen tümen ilim kalemi kodlara iner ve düzen kurar ama kontrollü kurulmalıdır o düzen.

Arza, arşı indirirken tüm bunları bildirmiştik. Şu andan itibaren daha yoğun bir çalışma devreye girdi. İyi ki, iyi ki buradayım diyorsanız; muradınız muradımızdır… İyi ki, iyi ki buradayız diyorsanız; yaşamınız, yaşamımızdır.

Al, al, ver çalışmasıdır bu çalışma… Al, ver… Ben verdim, sen aldın… Sen verdin, ben aldım… Aldık, verdik, teknik olarak bitiştik ve hakikiyeti tohumluyoruz. Al, ver ve hak et ama tek bir insanlık olarak. O tek insanlık; bilişin, hakikiyetin, tahditsizliğin, tanrılığın tekniğidir. Eğer o tekniği hak edip anlayabilirseniz; yarının kuranısınız…

Borç harç dünyaya inilir, bunu da bilin!... Hepiniz borç harç dünyaya geldiniz ve dediniz ki “ben dünya borcumu tamamlar öderim, sonra robotik timlerin kültlerinin gücünü dürümlerim, Rahmi kapı açar bütünün kültü olurum ve her şeyi başarırım”… Dağlarım Rahman olun, ak kalem olun, kapı olun, maya olun… Temizlik yapın dünyada. Sizin yapmanız gereken budur.

İlahi göreviniz, insanlığın tertibi ve temizliğidir. Nasıl olacak!?... Yaşatın… Her diriyi yaşatın… Kervan olun, mutlak olun, yolu mutlaka kodlayıp açın. Ama canlı ama cennetli olun, hepimiz olun…

Varlığı yokluktan çıkaranlar, yarını tohumdan, kelamdan ayırdıklarını bilemezler. Sizler bunu bilerek çalışın. Önce öfkeyi aşın… Öfke sizi yıldızların sahrasından dahi çıkarır. Yolunuzu mutlaka kodlayın… 
Ölüler diyarında öz gerçeklik insanlıktır, anlayın!...

Yapamam mı diyorsunuz!?... Yoksa yaptırmam mı diyorsunuz!?... Hangisi? Yapamam, yaptırmam!... Yapan, hak edendir!.... Yapmayan da hasatı olmayandır!...

Medine merdivendi dünyaya, merdiveni kurduk, orada bizler tohumduk… Merdivendik… Merdiven Allah’ın levhi kalemiydi, ocak olduk orada, yolu kodladık, Suphaneke kalemi olduk, kokladık dünyayı, tohumladık, ruh kapısını açtık, yarattık, yarattık, yarattık ve yarattık hep yarattık…

Çerçeveli bilgi verdik, çeyrek bilgi verdik bu güne kadar… Sadece, sadece kodları tohumladık ama bilgiyi en azdan verdik ki; herkes kelama insin diye… Kürzi kapıydık, öfkesizdik, şerden öte şer olurduk da şanslısınız ki şer olmadık… Değerliler, eni boydan, boyu enden ayırmadık… Birin birindeki birlik; tinlerin, tenlerin dili ve yüreğidir!...

Sözüm, sesim sizedir ki; “ben dünya” diyebilenler bu mecliste çalışırlar. “Ben toprak “diyenler burada mutlak olurlar. “Ben ruh oldum, olabildim” diyenlerse kardeşlerimiz olurlar.

İsmim insanlıktır benim, önce ilim sonra dirilik sonra biliş sonra hakiki levhi ve kalem… Sonsuz zaman ve sonsuz yoğunluk… Ruhun kulu oluş ve insanlaşış… Canlılar, hepimiz bu süreci takip edeceğiz… Bir tek insan yok, hepimiz insanız bunu bileceğiz.

Bundan sonraki süreçte arzın, arşa inişinden ibaret değildir yaşam… Arzın, arşa inişi dedim, yanlış yok… Eril arzdır, dişil arştır… Arzı, arşa indirdik… Mutlak olanı kodladık, dişili tohumladık ve arşa diri olarak birliği kayıtladık unutmayın ve hanayı, henaya yaşam diye indirdik. Cennet insan bunu anlar canlar.

Hepimiz hena değil, hanayız!... Direkt bilgi verenleriz biz!... Mutlak olanız!... Endirekt olan hena, arş gücüdür unutmayın!... “İndirdik” dedim, küresel kayda zaman sayfalarken indirilen, indirtilen değil bilişi kodlayan olur!...

Hey dünya anlamıyor musun!?... Vakit geldi hepiniz hepimizsiniz ama hakkın kapısını hepiniz hak ilmiyle dileyin. Çorba pişmişse hepinizi kucaklıyorum.

Süper İnsanlık Realitesi



 

https://vimeo.com/234982142

 

SU (2) BİRLİK ÇALIŞMASI

Dünyada su yaratıldığında, dünya yaşamı ümmi bir yaşam olarak var edildi. İnsan ne kadar yüce olursa olsun, dünyaya doğduğunda sarı frekansa doğuyordu.

Ümmi yaşam, doğal sistemdi. Bu yaşamda kare, küre kodlamalarla oluşan bir otomatizma vardı. İnsan, grup ruhuna bağlı idi ve sorgusuz sualsiz otomatizma tarafından kontrol ediliyordu. Din bilgisi ile kodlanmış “den denlerden” ibaretti yaşam…İnsan ölüydü. Biz ona “Adem” dedik. Cennetten çıkan o, kelamdan çıkandı.

Adem, hak etmeden bir yerlere taşınıyordu. Sıkıntı buydu.

Her insan öze varsın ve bütünü hak etsin diye bu çalışmalar başlatıldı.

Süreç içinde, toprak olan Adem, yolu açtı. Düzeni kurdu ve Rahman oldu. Dünyada bir yaşam kodlaması yaptı. Adına “insanlık” dedi. İnsanlık; herkesin yüreğinde var olan bir kaynaktı…ölüler ikmal tamamladı, kibir aşıldı. Bugün artık yol, yarına vardı.

Yarın, kelam kotu olarak yaratılmıştı. Bugün kelam olarak kodlanan ışıklar kervan olup yol almakta…

Ya kelam olmayanlar ne oldu? Kelam olmayanlar bugün kalemi hak ettiler. Kelam, yolculara kalemi hak ettirebilecek yegane sesti. Her kim ki kalemi hak eder o cevhere varır ve zamanın ışığından kodlanarak sonsuzlaşır. Hasattır bu.

Ey yolcu! Yarında sen de ol…sen de ol..sen de…ol, ol, ol!
Yarında olmak için kendi kayıtlarını yola katman gerek. Kendi kayıtların kendi tohumlarındır….o tohumları yola indir. Şimdi. İşte şimdi.

Yaşamını kaleme kodlayarak tohumlarını toprağa indir….Hah. Aha işte şimdi.

Bugün süper sistemleşme devrede. Yeni yaşam, yeni bir doğal sistemdir. Bu yaşamda insan, ilmi-i ka ha’dır. Suyu kodlayan, suyu hak edendir. Su yaşamdır.

Yarat, yaşa ve yaşan…..yarat, yarattır ve yaşat. İnsan olmak bu! İşte bu.

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

16.EYLÜL.2017 TARİHLİ SU 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ

Canlarım... Ruhun Kuran'ı okundu yine burada... Bizler doğanın kültleri olarak bu çalışmayı bir tek olup yaptık...

Kök görevimiz insana hizmettir... İblislerin diriliğinin kültü bizsiz kalmadı bugün... Hepsini kodladık, kokladık, topladık ve kontrol ettik... Eşya dediğiniz her anda var olan cevahir levhi kaydıdır...

Ama o kayıt, yaradan ve yarattığı ile tohumlananların kuranıdır aynı zamanda... Şikayetim var mı insanlıktan?...

İnsan insanı hak edip dillediğinde, mutlaka iyi anlatın, iyi anlayın diye söylüyorum... Kaynak ilimle dinler, diller ve hak eder...

Biz şikayetçi değiliz insanlıktan... İnsanlık haliktir... İnsanlık hakikidir... Ama anlayamaz kendini çünkü rüya boyutundadır...

O insanın kontrol kurup kendini tohumlayıp kendini hak etmesi, hak olmasıyla mümkündür...

Bu nedenledir ki dünya sıkıntılı bir yerdir... Kelami kelamı olanlar için mi?... Yo ama hakka varamayanlar için sıkıntılı bir yerdir... Bizler, dünya kuranını okurken insanlığı okuduk aslında...

İnsanlığın kendini hak edip anlayabildiği, kelam olabildiği, hak tende insanlaşabildiği, birleşik insanlığı okuduk...

Doğan gün akıl kültüyle doğdu... Bugüne kadar, her şey söylendi dünyada... Her şey...
Ama Aşkın nesiller tohumu olduğu hiç söylenmedi...

Bir'e hizmet kelama kalem olmakla değil aşkla sessizce dillenmekledir...

Bir'e hizmet ilimlerdir... Bir'e hizmet hakikiyetledir... Kin varsa, ilim olmaz orada.. Kini aşmayanın ilmi nafiledir...

Eğer dünya insanı kardeşini hak etmemişse o dünyada kelam dahi edemez...

Ama bilinsin dileriz ki insanlık boyutlarında arzın gücü arşı tohumladığında ayrılık biter...

Kardeşlerim, barışın dünyayla!... Barışın!... İlimle, tohumla, mutlak olanla, kullukla kodlanın...

Ama hakikiyetle dinleşin... ve dilleşin...

Size esma mı gerek?... Esma yürekte ki ilimdir...
Size yaşam mı gerek yaşam kendi yüreğinizdeki o şevktir...

Aşk mı?.. Aşk, yaşamınızın kalemidir.. Size daha ne diyeyim?!... Ne söyleyeyim?!... hepinizin yüreğindeki güç biliştir...

Bilişi hak eden, kelami hak eder...O gün geldiğinde hepiniz her sesi duyarsınız.... Hepinizi hepimiz hak eder dileyerek, kelamı kalemi dürümleyerek.... Mutlak Kuran olarak mutlaka ama mutlaka, Rahmi kapıyı açarak bütüne hizmet ederiz....

'Kaçın dünyadan' derler... Kaçın... "Bu dünya yolunu kaybetti... Kaçın!... " derler...

Yaradan der ki "Kaçan kantarı kendi yüreğine koyup kotladığından; kendini dinleyecek gücü olmadığından ve yorulduğundan kaçar... Kaçan kelamdan değil kendinden kaçar.... Bunları iyi anlayın... Bütüne hizmet akılladır...

Akılın hak olduğunu bilerek çalışın.... Bütün kötülükler aşılır canlar... Seviyenizi yükseltin ve aşın.... Kelam olun.... Hakkın kapısını hak edip açın...

Size sizi kaynak yaptık... Allah'ın dediğini deyin... Dünyayı hak teknikle kodlayın... Sizden beklenilen budur... "Ben dünya" deyin!... "Ben umman" deyin!... "Ben kontrollu insan" deyin... Her şey deyin... Ve dediğiniz, hakiki ilmi kalem olanın, dediği olsun...

Çorba piştiği zaman, o çorbaya yüreğinizi de koyun... Yüreğinizin hak kelam olduğunu dilleyin...

Başka dünya var mı?... Ben size daha önce de söylediğim gibi başka dediğiniz zaman her şey her şeyden ayrışır...

Başkalık yoktur... Teklikte kodlayın yüreklerinizi... "Ben dünya" deyin ....

"Hurafe" derler ilme ilim kalemde insanın kelamındaysa hurafe değildir... Ama kalemde ve Ka Ha olanın diriliğinde değilse hurafedir... Büyük kötülükleri önleyecek güç insanın kendi yüceliğidir... Bunları anlayın...

Kin, nefret, hırs, duygularını aşın ki kötülüğünüz kalmasın... İnsanlık boyutları iyi anlamalıdır ki hakkın kapısı aklın kapısı değilse, yolunuz yoktur orada...

Savaşım Allah'ın ilmiyledir... Burada dünya kotlaması yapıldı bugün yine... Ve bu kodlanan insanlık boyutlarının ilmi bütünün kültü oldu...

Sultanlık yapmadık... İnsanlık yaptık bugün de burada... Ve burada ki çalışma hakkın kalemi ile idi...

İtibarınız yücedir... Yolunuzda ilim vardır ve bütünlüğünüzün gücü mutlaktır... Doğanın kuranı olan sizler hepimizin yolusunuz...

Bunları iyi anlayın... Ve Biz sizin yorulmayan çalışmalarınızla Mikailin Kültünü, bütünün kültü yaptık...

Her şey Allah'ın dediğidir... Hakkın kapısını açtığınızda, aklın kapısı mutlak kapı olur size ve siz o kapıyı hak eder açarsınız...

Hakkın kapısı hak ettiğinizce açıldıktan sonra aklın kalemi sizin olur... Ve artık siz o akılla bütünün gücü olursunuz...

Devinimi hızlandırmak için hepimizin yüreği gerekir... Ve bu yürek mutlaka hepimizin görevidir... Devinim çok hızlanmadan evvel bir şey daha söylemek istiyorum, durgun toplumların kontrolu yoktur canlar...

Sizler hepiniz çok güçlü çalıştırıcılar ve çalışmacılarsınız... Ama durgun toplumlarla yapacağınız çalışmalarda kelam ilminin, kalem ilmi olmadığını mutlaka bilerek çalışın...

Hepiniz hepinize görev taşıyın ama hepinizin yüreğinde var olan insanlığın bütünün kültü olabilmesi için daha büyük görev taşıyanlar olacak.. Onlara göz olun... Onlar sizi görmez ama siz onları görün...

Gördüğünüz zaman ocaklarında ki kültleri kodlayın... Deyin ki "hak et ve başar... "
"Sel aldı dünyayı" derler. Sel Allah'ın ilmi olur biz o seli kodlar, kontrol ederiz...

Ama sel bütünün ilmini tohumlardan çıkaracaksa o sel hepimizin yüreği ile kontrol edilir...

Benim adım kalemdir... İsmimi zikretmem istenir yine engelledim... Benim adım kalemdir...

Cennet insanın kelamı ama ben o kelamda halikteyim ama kalem olarak... Adım insanlıktır benim... Bunu iyi anlayın...

Her kim ki benim adımı zikretmeye kalkar kontrolunu kaybeder... Unutmayın... Bugünden sonra da bu böyle olacak...

Adımın zikri kelamın kalemden ayrışmasıdır... Herkese değil yukarıdaki yüreklere de bunu bildirmem gerekli...

Bellek kapılarının tümünde akıl var ve biz o aklın bütüne hizmetçileriyiz... Medinenin kültü ve yolu olarak buradayız ama Mekke'nin kuranında ki kuran tabir edilen o yoğunlukda ki kelamıyız, aynı zamanda...

Ve bugün dünyalıyız çünkü dünya yolu aklın yoludur ve biz bedenli olarak buraya geldik...

Burada oluş sebebimiz kendi yüreklerimizi kodlamak için... Ya da kontrol kurmak için değil... Bütünün gücünü arttırmak içindir...

Beyler, arzın gücünü hak edin!.. Ama aklın kapısını da açın... Bizler doğanın kültü olarak bütüne hizmetçi olurken yer yüzünün kendi yüceliğinde, kendi yoğunluğunu da tohumlamasını da sağladık...

Kardeşlerim kala kala 200 kişi kaldı... Sadece 200 kişi kaldı... Bu 200 kişinin 200'ünün de kör ve sağır olduğunu biliyoruz... Ama onları da hak etmeliyiz....

Cemaatlerin cevherindeki yüreklerden değil, İnsanlardan söz ediyorum... Dünyaya gelmiş ama kendini hak etmemiş 200 kişi...

Bunların görevleri yoktu... Ama görev istediler... Onlara görev verdik... Ama görevlerini kodlayamadılar ve tohumlayamadılar... Kontrol dışı çalışmalar yaptılar... Bu kontrol dışu çalışmaların sonrasında kendi yüreklerini kontrol edemediklerinden, bütünün kültünden çıktılar... Onları herkes kendi yüreğinde bilecek ve koruyacak...

Dağlarım... İnsana şunu söylemek isterim ki "kelam kalem değilse herşeyde herkesde olabilir... "

Ama kelam kalemse mutlaka kendini hak etmelidir... Eğer kendini hak etmişse mutlaktır... Ama hak etmemişse kontrolsuz olduğundan değil korunamadığındandır...
Ölüdür...Ölü olduğunu bilerek çalışın....

Durgun toplumların kontrolu kolaydır ama hareketli dürümlere varanların kontrolü zordur... İşte bu 200 kişi hareketli kuran kalemleri olarak bütüne hizmet etmeye çalışırken; yarınlarını tohumlayamadılar ve.yoğunluklarını kaybettiler.. Ocakları söndü... Onları mutlaka korumalıyız...

Dağlarım... Rahman olanlar... Akıl Turan'ı Kuran'ı olanlar... Mustafa Kemal olanlar... Sizden daha çok şey istiyoruz ama kendinizi bulun...

Hakka varan, akla varır... Ama bilişi mutlak olanlar burada olurlar... Bilişi mutlak olmayanların bu mecliste yeri yoktur...

Çöktüğünüz yer kendi Yüreğinizdir ve kendi yoğunluğunuzdur... Esma'ların Kuran'ı olarak yapacağınız her çalışma, yer yüzünün kültü içindir... Doğanın gücü içindir... Sizden beklentim şu 200 kişi var ya onların da hak edilmesidir...

Diyeceksiniz ki ama dünyada çok, çok yaşam var... Verdim ve dillediniz... Hepsi insanlık için çalışmaz, çalışsa kontrol etmeyiz onları... Ama insanlık için çalıştıklarından dolayı yoğunluklarını kontrol etmeleri zorlaştı... Diğerleri kontrolsüz olduklarındandır ki ocaklarını yaktık ve tohumladık hepsini de...

Öyle çok öyle çok bilgi var ki size hangisini dilleyeyim... Yer yürür, gök yürür.... Yaşam yürür... Biz yürürüz canlar biz!... Ama yürümek yarına varmak içinse yürünür... Ama yürümek düne varmak içinse körlük var orada...

Gözlerin görmediği bir yücelik... Biz o dürümlerdekileri hak etmeye çabaladık... Hepimiz hepimiziz... Ki onlar biz ayrıyız dediler... Olay budur...

Yeryüzü Allah'ın gücüdür... Ve biz o güçle buradayız... Her insana her insan ilim için iner...

Beş gün süre verildi... Bu beş günlük süre içerisinde yerküredeki gök sessizliklerini kodlayanlar, yarattıklarını hakedip dürümlerinde dinleyecekler... Bugünden itibaren tam beş gün.... Ve beş gün sonra Altın Kapı açılacak.... Bu kapının açılışı hepimizi mutlandıracak... Ve biz o gün geldiğinde kaynağa ilmi koyacağız... Siyahtan öte bir siyah ve mükafat olan insanlık...

Şikayet etmeyin o gün biz burada olamayacağız diye... Hepiniz buradasınız canlar.... unutmayın hakka varan, akla vardığında ve yolu bulduğunda Ve toprağın toplumuyla kodlandığında. Her şey hepimizde olacak....

Saygılar sunuyoruz hepinize.... Kocaman kocaman kucaklıyoruz sizleri....

Şimdilik....

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/234219637?ref=fb-share&1

 

 16.09.2017 Tarihli SU(2) Sistem Çalışması

ERENGÜL KOÇ ÖZ AKIŞI

Çantamda ALLAH İLMİ
Ben, ”küçücük” bilinen dünyadayım.
Sevgi dolu yüreğimle insana, insanlığa umut olup
Bugüne yarına BARIŞ yaymaya geldim.

Ben “gören gözü” olanım.
Ben “diyecek sözü” olanım.

Geldim… BİL’dim… BUL’dum…OL’dum.
“Ben yaşamı hak ettim” diyebiliyorsam;
Allah nefesi ile nefeslendiğimdendir.

Gücümü bilirim, yüreğimi bilirim, niyetimi bilirim.

Bu yürekte hep SEVGİ vardır. Hep HUZUR vardır.
O yürek, aşk ile dopdoludur.
Kelamımda dillediklerim bunlardır.

“Ben İmparatorluk görevlisiyim” diyen bir deliyim.
Çünkü; rehberim aklımdır benim. Işığım, insanlığımdır .

Zaman bilmem ben, mekan bilmem
Yer de benimdir; gökler de…
Yeri göklere yazarım; göklerde yazdığımı
Yerde okurum, okuturum…

Hak eden her yürek bendedir, benimledir,
Alırım onu Kervan’ıma katarım.
Yolum yarınlaradır…
Yolum Hakk Yolu, Açtığım kapılar Hakk Kapılar’dır.

Yolum, evrenlerden evrenleredir.
Bugün bu sayfadayım. Bu sayfanın ilmidir dillediğim.
Yarın dilleyeceğim; yarın olduğum yerdir.

Seslenirim, sesleşirim.
Beni duyabilen, kelamda diri yüreğimi kodlayabilen,
Ses verebilen benimle olur.

Her bir Yaşam Formuyla Sistem olur,
BİR’e hizmetçi olup yaşama hizmet ederim.

Son sözüm; 
Yol uzun, YAŞAM sonsuz sınırsız,
Sen bana lazımsın, ben de sana!

Süper İnsanlık Realitesi ERENGÜL KOÇ

 

 16.09.2017 SU 2

Beril Özdoğan Öz Biliş

Süper insanlık realitesi yoğunluğu; her levhide kuranını okuyan bir yoğunluğun diriliğidir. Bu dirilik hakkın kapısına gelenlerin akıl kapısını açtığı ve diriliğin ol kelamından ol kalemden ve nefsi kaha da Allahın dediğini diyenlerin yaşamı kodladığı aklın diriliktir.

Her levhide kodlanan tohum, her levhide olan kelam bizim diriliğimizden sirayet eder. Biz sirayet ilmiyle akan yaşamım kelam gücüyüz. Bizden öte de biz, bizden geride biz olan her ne varsa her şey bir tek aklın tohumu olarak kodlanır ve akar… Biz o, o biz olarak akış halindeyiz.

İnsanın yoğunluğu tüm kayıtların kodlandığı aklın yoğunluğudur ve insan; insanlık için tüm yüreklere inen bütünün gücüdür ve insanlık yaşamın kapısıdır ve o kapı hakka varan, haktan ötede de akla varan insanın kaynağıdır.

Ben insan; imparatorluğun gücünü kodlayan, hakkın kapısında kendi, aklın kapısında arzın gücü ve kelamda kendi yüreği olan dirilik.

Ol dedik oldu… Ol dedik… Biz insan olarak, insanlık kapısında dirilten ve yaşam olan tüm zamanların mutlak gücüyle dedik… Tüm zamanlarda, an kaleminde yazan birliğin kaleminde kelam olanlarca dedik…

Süper sistem sayfalanmakta, insanlık ilminin kodlanmasıyla, insanın nefsi kaha da yol olan ilmiyle, o ilmin sistem olan yüceliğiyle sayfalanmakta. Her insan 
bir sistem, her yoğunluk bir kervan ve her kervan bir tek yolu; aklın kapısı olarak kodlanmakta.

Bu gün ben tüm zamanların şimdi kaydı olarak sirayet eden bir gücüm… İnsanlığımın vardığı aklın kapısında an sisteminde bütün gücüyüm. Bu gün ben, aha işte şimdi diyenim. Bu gün ben, hak eden insanlığın sesiyim… Ve bu gün ben, aziz ve bahtiyar olan yüreğimin tertemiz ilmiyle hak olanım… Ve bu gün ben hak, edilen bir yaşamda aklın turanıyım… Ve işte bu gün ben yarınlarını kodlayan aklın, tohum eken tüm zamanlarıyım.

Yolum ben olan, aklım ben olan, yaşamım ben olan ve yarınlarım her anda hak olan aklın kapısında kelamla kodlanan kalemlerin bütün olan diriliğidir. Aha işte bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

 
  Bugün 265 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol