Birlik İlmi
  AKLIN KELAMI (2), 1.AKIŞ 3.BÖLÜM
 

14.KASIM.2018 TARİHLİ AKLIN KELAMI (2)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 3.BÖLÜM

Sanal boyutlarda bu bilgileri dillemek kolay değildir. Dillesek de dinleyen yoktur zaten… Ama olabilir mi? Oldurulabilir mi dirilik? Oldu. Canlarım, oldu.

Dilleyen olmadıysa da dinleyen oldu… Ve herkes kendini anlamaya başladı. Bizim için mutluluktur bu.

Kontrol dışı bilgi vermek, kontrol kurulduğunda toprak kelamı dillemek ya da kodlamak bütünü, hörmetle bildirmek isterim ki safha safha yaşamların yetkinleşmesi anlamına gelir.

“Bu çoban Allah İlmi’yle dillenir.” dediler. Arzın gücü iyi bilsin ki çobanlık yoktur yaşamda. İnsanlık ilimle dillenmeye başlamıştır artık. Çobanlık yoktur yaşamda… Medine diriliğinde çobanlık yoktu ama İsa’da çobanlık olduğu bilinir.

İyi bilin ki İnsanın İlmi, Allah’ın tahditsizliğiyle dillendikçe, ayrılık biter ve arzın gücü tüm insanlığın kübra olan kelamında teknik tahditi kontrol eder ve dünya diriliği artar. O zaman çobana gerek kalmaz.

Ve biz, süper sahraları kodlayan insanlık olarak, tüm insanlığın toprağa tohum olması için bu çalışmayı başlattığımız günden bu güne, herkesin kendini ve hakikiyetini anlayabilmesi için çarıklar kirlettiklerini bilerek kodlamalar yaptık.

Her insan kendi diriliğiyle kendini dinletmeli ve dilletmelidir. Kanat gerdiğimiz kimse yoktur, çünkü her insan kanatlıdır zaten. İyi bilin.

Ve biz bütünün gücü olarak kalkan olmadık mı dünyaya? Her insan kalkandır yaşama; bildirdik. Ve bizden sorarlar, “Peki, siz neden sahraya indiniz?” Allah ilmini dillemeye değil, Hakk’ın kapısını bulan, ilim kelamını kodlayan ve toprağa tohum olanların hakk tekniklerini kelamla dinletmek için.

Ya siz ne yaptınız? İşçilik. Biz işçileriz. İlim işçileriyiz; bu kesin. Telif hakkımız var bizim işçilikte. Bu iş, sistemde bizim işimiz. Bunu bizden başka yapan yoktur.

Mutlaktır bu çalışma. Bunu anlamayan, bunu toprağa tohum diye indirdiğimizi hakedip dilleyemeyeceğinden, kendini kontrol edemiyor; etme ihtimali yoktur.

“Farklı bir çalışma..” diyorlar. Hakettiğimiz mi? Akılla dillediğimizdir. Hakk, tahtımızdır zaten. Hakk, kalemimizdir zaten. Bundan öte bir hakk yoktur.

Huruç halinde kontrol dışı bilgi verir miyim? Asla. “Kaçıp gider dünya.” derler. Kaçan ilimdir. Bunu iyi bilin. Eğer insan kelamı kodlamasa, ilimdir kontrol edilemeyecek olan.

Peki, sır mıdır bilgi? İlmin sırrı olmaz mı? Olur ama bilişin kelama varışıyla o sır, mutlak kuranda kontrol edilir ve hakk teknikle o bilgiler ilme iner ve ilimle dillenir. O zaman her bilgi Allah tahtından, bütünün kübra olan kelamından tahditsiz olarak yaşamlara “hakk” olup akar.

Peki, netice ne? Yarınlar… Tüm sahralar, tüm şafak, insan ve her an… Ama hepsi birlik halinde. Birliğin ötesinde hiçbir sahra yoktur. Bunların artık hakk olup, hakedilip dillenmesi gerekir.

Ve beden… Nedir beden? Ettir. Ama hangi et? Kelam olan et.

Peki, beden olmasa insan kelam edemeyecek mi? Asla. Kelam bedenden kodlanır ve kontrollu olarak kayda iner. Kelam, bedenden kaleme iner. Her şey bedenledir.

Bedensiz olanlar, halikiyette teknik tahditte ve bütünde olma imkanları olmayanlardır. Bundan sonra da olmayacaktır. Aha bu.

Ha, diyebilirsiniz ki “Peki, sizler geçip gittiğinizde ne olacak?” Canlarım, elimiz Allah’ın değil midir? Yaşamlar ilmimizle kodlanmadı mı? “Muhammet’in kuranında kodlanan insan” denir ya? Herkes kelamı kalem yaptı da yarınlardan uzak mı kaldı?

Canlarım, merdivenin enkarnasyonlarında saha olan biliş var. Rahman’a vardığınız zaman, o yoğunluğa “kalem” olursunuz. Oraya varan kelamı halik olandır. İşte o hakiki kelam her şeyde vardır ve öz görevli oradadır.

Ve orada olan ölü değil, diridir. Artık onun forma gereği yoktur… Hiçbir zaman da olmaz, çünkü o bedenlidir. Hangi beden? Diri olan beden… İşte, Rahman’a varışın gerçeği budur.

Ve o diri beden, bizim ilmimizle dillenir ve biz diriler olarak bu çalışmayı yaparız canlar… Ve bizim öz görevimizdir bu… Ve bedenimiz “mutlak kulluk” için her andadır. “Ana kapı” budur.

Sula dünyayı, yaşat… Ama suladığında her anı sula ki tahditsizleş.

Evren kelama kalemse, insan mutlak kuransa, her anı sularsa, onun ölü diye bir dili, dini yoktur. O hep diridir. Ve dünya planeti bunu bilecek.

Herkesin dirileceği gündür bugün!

İşte; insan sofrasına biz ilmi koyduk bugün; herkes için… Herkesin kendini bulması, kendini bilmesi ve dil-i kelam olması ve hakk olup mutlak olması için bugün soframıza birliği koyduk biz.

Burada “ruh” var. Kulluk ilmindki, dili kelamla dinleten ruh… Biz oyuz canlar.

Sulayın dünyaları… Bir tek bu dünyayı değil, tüm dünyaları sulayın. Ama unutmayın ki bu dünya Mesih’lerin ötesindeki kelamın hakiki tekniğiyle, bütünün kültü olup mektep olmuşsa, tüm zamanlar içindir yapılan.

“Hangi dünya daha güçlüdür?” diye sormayın. Çalışan, hakeden, hakk olup, toprak olan ve mutlak olan her insane, tüm insanlık içindir… Ve bütün kökler ve gökler bir tek olduğunda artık zorluklar aşılmıştır… Ve tüm kötülükler aşılmıştır.

Yalın ve hakiki ilimle dilleyen, har olup bilişin kuranı olan ve muktedir olan insanlık, cennet olduğunu da anlayacaktır.

Anlaşılan ne varsa, anlatılandan değil, hakedildiğinden dolayı anlaşılır. Yerin gücü budur canlar.

Hulusi KA HA siyaha indiğinde, Sistem yenilenir. İşte; Sistem yenilendi. Ve burada, bu yolda Allah’ın tınısıyla kontrol kuran herkes hakkı olanı haketti. “Hakk” olmak budur; hakkı olanı haketmek… Hakikiyetin hakimi olmak… Çorbada ilim olmak; hepsi hepsi bilişledir.

Yürütmek değil, koşmak da değil amaç; olmaktır canlar. Hadi gelin, “ol!” diyelim tüm insanlık için… Ol!

Hepinizi kucaklıyorum canlarım.

Sur, insandır. Üfüren insan, üfürtülen yine ilm-i kelam olan insan. Biz o insanız canlarım.

Herşey, her şeyle olacak. Şimdi daha güçlü bir bilgi vermek üzere kalemimi alıyorum…

(Kayda geçildi.)

https://youtu.be/rRffnN2NJHY

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 605 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol