Birlik İlmi
  AKLIN KELAMI (6) 2.AKIŞ 3.BÖLÜM
 

12.ARALIK.2018 TARİHLİ AKLIN KELAMI 6
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ – 3. BÖLÜM

Yasaları koyarken bunları bilmek gerekir... SU BİR TURANDIR... Turkuazın kuranı olan, KELAM olan, hasat yapandır... Ama sunun durgun olması ayrıdır, hareketli olması ayrıdır... Bir tek insan bunu dilledi... Sunun durgun oluşu, hareketlenişi... Peki HAREKETLENMESİ neyi sağlayacaktır? YERYÜZÜNÜN KODLANIŞINI!... Eğer dünya planeti, kodlama yapıyorsa; bu kodlamada su mükafat olarak, temiz ve hakim ilimle itibarı olanlara çekilir... Ve suyla çatışmalar kelamda kontrol edilir... Çatışmaların suyla kontrolunda, işte şer şarkısı da kontrol edilir... Eğer su kök görevini yapmışsa, artık biliniz ki; ŞER KONTROL ALTINA ALINMIŞTIR... Bir dünyalı olmak, tüm zamanların kalemi olsak da; suyumuz yoksa, yoğunluğumuza şeytanlar dahi kayıt yapamaz... Ve cennetin cennetliği sahanın kelamsız kaydı olur... Ve dünya planetinin, geldiği nokta budur...

SU KÜLTÜ DÜRÜMLERİ KODLAMAYA BAŞLADI... Su kültünün dürümleri kodladığı bir güç kodu, bir hologram aşırtıcı kod, temiz kelamla devreye çekildi... Açın kapınızı, izleyin sahayı... O sahada kim var? Görün... Önce gözünüz, sözünüz ve türevledikleriniz sizi dinleyecekler... Ve sonra kardeşlik toprağına ineceksiniz... Kardeşleriniz sizi dinleyecekler... Ve sonra, kurandan öteye varacaksınız... Ve orada şevk, şavk dediğiniz AŞK sizi dilleyecek... Ve dinlenen dillenmeye başladığında, yaradan yasalarını dinletecek sizlere... İşte o yasalar; Muhammed ötesi kodların, muktedir kelamla dilledikleri yasalar olacak...

KIRAN, KIRILAN HEPSİ TEKTİR... BİLİNİZ ARTIK... “Ben kırmadım, o kırdı...”AMA KIRANDIN SEN... ANLAYIN ARTIK!... Ölüydün, ölüydün ama; gözün görmediği, yolunun kontrol kurmadığı bir şafaktın da aynı zamanda... Peki neden cennet istedin? Varlığın kontrollu muydu? Yolunu bulmuş muydun ki cennet istedin? AŞKIN KAPISINI BULDUĞUNDA, ŞAFAĞA UMUTLA VARDIĞINDA ve dediğinde “ben ölüyüm, öldüm...” İşte sen cevhere cennet olandın... Ölüler, öldüklerini dilleyebildiklerinde; cennetlerini hak ederler... Dünya insanı; öz görevini hak edip, varlığını tohumladığında, öyle bir görev yapar ki; gönlü görevli olanlar, gönlü kulluk yapanlar ve gönlü kaynak olanlar işte orada olurlar...

ÇANTA, ALLAH ÇANTASIDIR... Her insan bir Allah çantasıdır canlar... Bunu da bilin... Tanıyın yüreklerde kelamı... Alın dürümlerdeki kervanı, okutun... “Biz insanız” deyin... Ama “İNSAN ALLAH’IN İLMİDİR” deyin... Demek yeterli mi? Demek, yetkinliği kodlar... Ama yeterli değildir... Netice şu; ELİN ELİMDE OLDUKÇA, ÖLÜYÜ DİRİLTEBİLDİKÇE YÜREĞİM, MUTLAK KURAN OLDUKÇA, SARFETTİĞİMİZ ÇABA BOŞUNA DEĞİLDİR... Hızır’ı kodlar dirilikler ve der ki Hızır’a “insan, gel de bana İLİM ver...” Ama Hızır’ın kuranı yoktur... Hızır’a kelam eden der ki “gel de bana insanlık ver...” Ama kelamı, ilimi yoktur ki Hızır’ın... Ya da der ki “gel de bana şeytanın şavkını ver... “Aha gel” denir ona... “Gel... Gel de öz görevini hak et...” “Gördün mü dünyayı” denir... “Görmeden, ölüydüm” der... “Öldüğünü dünya planetine dilledin mi” denir... “Gözümün gözü olanda özüm sözüm var” der... “Çorbam insan mı” denir... “AKILDIR” der... Ve der ki “ben dağların ilmiyim... Tahtın tahditsizliğindeki o insanlığım ben” der...

DANS MI EDELİM DÜNYA PLANETİNDE? YOKSA ŞARKI MI SÖYLEYELİM? Hangisi? GELİN İNSANLIK YAPALIM... Ve şarkı söyleyelim... Ama iyi bilin ki, O ŞARKININ TENDE TEKNİĞİ VARDIR... O TEKNİK BİR DANSTIR... Bilir misiniz? ÖYLE BİR TİTREŞİM İÇİNDEDİR Kİ; TİTREŞTİKÇE TOHUMLAR KODLANIR... İŞTE DANS BUDUR!...

VE TANRI, ELLERİNİ SESSİZCE YAŞAMLARA UZATTIĞINDA ve toprağa tohumu okuttuğunda ve lokomatif olanları kodladığında ve darı bollaştırdığında, şeytanın şafağı İLİM olur... Ve der ki “ÖLÜYÜ DİRİLT!...”

ÖZÜN SÖZÜ İNSAN!... Ölü dirilir ama, insan dillenir mi acaba? Diriye dil gerek canlar... Ölü dilsizdir... Ölü kübrasız, kelamsızdır... O yaşadığını sanır... Ama yaşamda olmadığını anlayamaz... BEDENİ GİYİNMEK, YAŞAM SANIR... YAŞAMAK; rahmi kapıları açıp, tahditsiz olarak RAHMAN olmaktır... Yaşamak; saltanatın sahrasından öteye varmaktır...

BİÇARE YAŞAM!... Kendini SAHRA sanır... SAHRA, CENNETİN İLMİDİR... İslamın insanlığından ötedir...

KUSUR ARAYANLARA DA ŞUNU SÖYLEMEK İSTERİM “BEN NE ARARSAM, BİLİŞİMDEN DOĞAN BİR HALLE ARARIM... BEN BİLMEDİĞİMİ ARAMAM... BİLDİĞİMİ ARARIM... BEN KUSURLUYSAM, KUSUR ARARIM... Ya da ben; umutlarımı kaybemişsem, hologramsam, huzursuzluksa yaşamım; kusurluları sayfa sayfa tahditsiz olarak kayda alırım... Ki; benim etkim, benim yaşamım ocaklarıdır onların... Muhammed dedi ki “sen kimsin?” İNSANIM... Ama Muhammed’in kelamda kalemi var mıydı da sordu... Yolunda yolumuz, öfkesinde kültümüz, kübra olan kelamında dilimiz varsa; aşkın kapısıyız da, ondandır ki ocağındayız...

Çok mu konuşuyorum?... Öyle diyor... KONUŞAN İNSANDIR... Sen kelama in de konuş... Ama kelamda değilsen sus... Sus ki hasatın olsun...

Kucakladık tüm zamanlardaki kelamlığı, kalemleri... Kucakladık canlarım... Hepsiyle kucaklaştık... Kimiz ki biz? Biz ilimiz be canlarım... İLİM... Bu... Bundan başka bir şey değiliz biz... SADECE İLİMİZ...

Kısa kestim bugün... Ah ah canlarım çok kısa oldu... Kusura bakmayın...

https://youtu.be/yWP0-2OgGJA
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 409 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol