Birlik İlmi
  İLİM 7-2
 

İLİM (7/2)
31.05.2017

RA KA HA… Sessizlik, Ses ve Yeniden Sesleniş… Süreç budur… Bizler, YOL olanlarız. YOLDA olanlar vardır… YOLCULUK YAPANLAR vardır. Bizler YOL’uz. Ölüm, dürümlere indiğinde; kendi yolumuz olan yarınlarımıza varırız ve her anda Halik olup yarınları tohumlarız.

Çökerim yarınıma; yarını hak ederim ve yarında, Sistem olur; yaşam olur; yürüyen dünyaya indiririm kelamımı.

Bilişim, KARE KÜRE’den ötedir. Her Sistem’den, cevhere görev taşırken; kaynak olurum ve taşırım…

ORTA KAPILAR, tüm zamanlara kapalı iken; bedenim, dünyada ORTA KAPILAR’a vardı ve kapıları açtı…

KÜRESEL ZAMAN’ın orta kapılarından söz ediyorum… O kapılarda, NEFES oldum… KURAN oldum… CEMAAT oldum… Kutsal Nefes’e KALEM oldum…

DURAĞAN ZAMANLAR, HAREKETLİ ZAMANLAR’a geçti… Aşk Sessizliği’nde, hasat oldum… Tüm insanlığın hasatıydı olan.

“Dönem Sonu” derler ya hani!... İşte! dönem sonunda, hasat için yarınları kodladım ve yolu, tüm insanlık için yaşama çektim…

Bütün kötülükler, İlmin Kapısı’nda bekletilmektendir… Kim ki ne Sistem’dir; ne Nizam’dır ve ne de Düzen’dir; o, beklemededir!... İşte bekleyenler, cennet için Nihan olan yarını beklerler… Ölüm döşeğinde iken bile beklerler!... Beklerler ki her insan, ocaklarına kaynak olsun diye… Beklerler ki diri yürek, Nihan olanda, kulluk yapsın diye…

Her insan, cennet için çalışır. Nedir cennet bunu hep anlatırım: Cennet, nesillerinizi koruyabilişinizdir… Kaleminizin, cevhere inişidir… Kalem olup da yarın olamayan cennet olamaz ve Sonsuz Zamanlar’da Kuran olamaz… Öz Köklerine yarın olmayan, yolu bulamaz; cemaat olamaz…

Asıl önemli olan Kuran olamaması değil karanlıkta, yaşam olmaya çalışmasıdır… Karanlık, aydınlığı tohumlamadıkça, yol açılmaz…

Som Altın Işıklar bile kulluk için çalışırlarken; yaşama indiklerini bilemeden çalıştılar.

Hucca Cemaatleri vardır. Onlar, KARE KÜRE değil, Halik olan yarınlardırlar… İsrafil Kalemi olarak yaşarlar… Onlar dahi cana, cennet olmaya çalışırlarken, soylarını kodlamadan geçip giderler… Bunun sonucu; kodları, koklanmadan yoğunlukları oluşmayacağından, has olamazlar…

“Hesap günü geldiğinde!” diyerek çalışırlar… “Hesap” dedikleri yarınlara varıp; koyu ışıkta kontrol kurup; Sistem olarak cennet için neler yaptıklarını dillemeleridir…

Kim, kimi hak etti!?... Kim, kimi sayfaladı!?... Kilin Kalemi mi yoksa Kulun Kalemi mi yaşamı yazdı!?... Yarın için ne yaptılar!?... Ve daha sonsuz sorular ve yanıtlar!...

Bütün Kültler, bunun için çalışırlar… Her insan, “keşke!” der… “Keşke!…” “Bilseydim keşke!” der… “Bilip Halik olsaydım!” der ama Dini Kapılar’da; Diri Yoğunluklar’da bu denir…

Dili, Tohum olanda; bu artık keşkeler biter… Çünkü, insan (Gerçek İnsan) Kuran’dır ve kukla değildir… Her insan, bir Yaradan’dır ve yaşayandır…

Dağlarım, Samanyolu Galaksisi, bir tek İlmin Haliki olan, yarını tohumlamaya çabalayan için, yarını tohumlamak üzere, cevhere gelmek ister…

“Samanyolu” derken; o yoğunluğu tohumlayan, yaşamları kastediyorum… Her bir İlmin Kalem, her bir Sistem Kültü, tüm zamanlarda yaşam sayfalarken; kodlanmış yarınları, her insan için, KAYNAK IŞIK haline dönüştürür.

İşte! bugün de burada, bu çalışmada olmak isteyenler, bunun için buraya, görev isteyip gelmekteler… Onlara, sevgiyle sesleşelim ve diyelim ki “koklayın!... Koklayın!... Koklayın insanlığı!... Nereden, nereye ulaştıklarını görün… Görün ki bu yoğunlukta cevhere görev taşıyın…

İsrafil bugün dünyadadır ama İsrafilin Cevheri de buradadır… Kültü de buradadır… Ağır yük taşımıyoruz. Bizler, kulluk için çalışıyoruz. Şimdilik… Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 176 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol