Birlik İlmi
  İLİM 8, 3. AKIŞ
 

7.HAZİRAN.2017 TARİHLİ İLİM 08

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ

Kala kala bir tek kalsam da yalan, dolan yok…Hep varım diriliklerde.

Değerliler, mesafeyi kısaltarak, yarınlara varırsınız diye düşündünüz, hep. Ben mesafeyi kısaltırım ve yarınlara ulaşırım. Bunu öyle çok dinledik ki. Koşarım, hatta uçarım. Mesafeyi daraltırım, yarınlara varırım. Ama iyi anlayın ki siz, siz olmadıkça sessizsiniz. Ve sessiz olduğunuz zaman yaşamınız yok ki.

Neden, nereye, nasıl vardığınızın, hiçbir manası da yoktur. Bundan sonra ne olacak? İnsansılar, insanlaşacaklar. Ne şekilde olacak? Siyahtan öteye siyaha varıp, sesleşecekler.

“Nesiller boyu sesleştik” diyecekseniz, halik olarak sesleşmek ayrıdır. Sadece ses vermek, sesleşmek değildir. Halik olup, sesleşmek gerekir.

Kin, nefret duygularıyla koruyucu kodlama yapma imkanı yoktu, insanlığın. “Ölüler diyarıdır, dünya” dediler. Ölen öldü....Öldüren, öldürdü ama hep Kübra da kelam, kontrolden gitti.

Daha neler anlatırım size de bugün çok fazla zaman kalmadı.

Efradınızın gücünü anlamadınız, hiç biriniz. Kelamda kalem olduğunuzu dillemediniz... Kontrol dışı bilgeler, kontrollü bilgiler vermeye kalktılar. Ocaklarında yaşam yoktu ki. Hiç kimse onları anlamadı.

Sıhhatliyiz diye düşündüler ama sahteydiler. Hepsi beşer olduğunu anlayamadılar. Dümenin başına oturtulduklarını sandılar ve dediler ki “dümen, benim içindir.”

Yol böyle kayboldu, canlar. Her insan, her insana yoldu aslında. “Ama ben ötelerden, çok ötelerden, bir yüceyim” diyerek gökçe konuştuğunu sanarak, yalın olamadı… Yarata, yarata yol olacağını bildiklerimiz dahi yok oldular.

“Eşya” dedikleri ilim, Allah ilmiyse eğer insan kendini dinler ve eşyada biliş halinde olur. Biliş halinde olduğu zaman bedenini hak eder. Hangi beden? Ölüler diyarının bedeninin örtüsünü örtebilecek en yüce ümmet olan o yücelik, türevlerinin kültü olan beden.

Neden o bedeni, size hep anlatırım? Her insan, o bedenin yücesidir. Her insan.. Hiçbir insan yoktur ki o bedenden ayrı olsun. Ama her insan, kendi bedenini, tenden, tüm tenlerden öte saydığında, KAHA olamadığını anlayamaz.

Muştularla, göz, söz, öz, sesleşir ama yaşamak ayrıdır. Kelam levhide değilse yol açılmaz…

Burada oluş sebebini, hiç kimse anlamıyor, bilir misiniz?… Dünyaya geldim, yaşadım gittim... Yok canlar...Yok...Dünya, sevgidir. Dünya, yüce bir cevherdir. Ve dünya, yaşayan bir kürsüdür. Bunları anlayacak yüceliğiniz var. Bunun için size anlatıyorum.

Bu dünya, bir canlıdır. Ama nasıl bir canlıdır? Kelamdan öte kelam olan, bir canlıdır. Ha diyeceksiniz ki “ama can taşımıyor.”.. Ya KAHA, saltanat olup, gelmiş olanın, bedene ihtiyacı yok ki bedensiz yaşayandır. Ama iyi bilin ki taşta, toprakta, her anda var olan mutlak bedene sahiptir…Ve o mutlak beden, tek ilimdir.

Dünya tınısını duyduğunuzda, yaşarsınız. O dünya tınısı, her şeyin gücüdür.

“Savaşım yok” der, yücelik... “Aşkım ben” der. “Seviyem yükseltildiğinde, ben dürümlenirim” der… Kin, nefret, hırs, sevgi, sonsuzlukta kırar ya canlılar… Sizler kınanan, kırılan, tüm zamanların kuranlarındaki keşirleşen insanlığı, anlamaya çalışın.

Her biri yolu bulduğunu sandı. Her biri yarına vardığını sandı. Yaşadığını sandı. Nesillerini tohumladığını ve ruhi kapılara vardığını sandı. Nerede, ne yapıyor şuanda bilinmez. Çoktan yaşamdan çıktı.

Biz dünyaya öfkeyi aşırtmaya geldik, canlar. Biz yaşamı tohumlamaya, yolu açmaya çalışanlara, koruyucu olmaya geldik….Özü sözü ayrı olanları, korumaya ve kontrol etmeye de geldik… Her bir dağı, tahtına oturtmaya geldik.

İnsana, keşke dedirtmemeye geldik. Kilin kumdan öte olduğunu sananlara, kumdan öte kürzi kapı olduğunu anlatmaya geldik. Hakk’ın kapısına gelip de hak olmadığını bilenin, hakka varmasını sağlayacak gücü, telif hakkı olarak vermeye geldik.

Ha diyeceksiniz ki “kaçı geçti?”.. İkmal tamamladılar, geçtiler….Kaçı?

Dağlarım bütüne hizmetçi olan, tektir. O teklik, hepinizdir. Sessizliktir. O teklikte, bütüne hizmetçi olan Mikail, her andır ve hepsidir. O halde muktedir olan her şey onun yüreğindedir ve o geçti… O geçtiğinde her şey tamamlanmış, demektir.

Sultanlar, “sap, saman karıştı” derler ya hani. Dediler ya “sap, saman karıştı”... İyi anlayın ki saman saptan, sap samandan ayrı değildir.

Çoktandır ki size sizi anlatıyorum. Çoktandır….Kilin kumu, kumun kili vardır. İlminde, hakiki levhisi vardır.

Seviyeniz çok yüksek, iyi bilirim. İtibarınız çok yüce, iyi bilirim. Kural koyarsınız, dersiniz ki “benim kuralım var.” Aha, ne güzel ama yoksanız, kontrolsüzseniz, hiçbir şeyiniz yok demektir.

Çorbada ilim varsa çorba olurum, ben. Yalın olanda kulluk varsa korkuyu aşırtırım. Beden alır, gelirim zamana. Neden? Zeytinleri kodlamaya, toplamaya gelirim. Hadi buyurun. Ben, o zeytinleri, Kübra yaparım. Korkmadan. Korkmadan, tohumlarım.

Bal döktüm, dünyaya, öksüz kalmasın diye. Başladım tohumlamaya, akıl diriliğinde, hasat olsunlar, diye. “Başka dünya yok” dedim. Olmadan, oldurmadan, demedim. Öfkeyi aşırtmaya geldim.

Kaç mıknatıs, ben dedi, çekti yürekleri?.. Hepsi mıknatıstı. “Ben yokum” dedim. Ben yokum.. Neden? Mıknatıs, mıknatısı çekerse “Ol” dediğimde kök gök olacak olan, kör kalır.. Onun kör kalmasını istemedim.

Başka dava, başka savaş, yok başkalık, bende….Her insanda, her insanım ben. Hah!....Aha!..Şimdi!..Nesillerimi, Hah, Aha, Şimdi ,diye diye kodladım.

“Nesillerim” dedim.. Canlılar, benim, helalde, hakimde, “nesil” dediğim, ilimdir. Her şeyde her şeyde olan, ilim.

September, November… Koku yükseldikçe yükseldi. Nesillerimi tohumluyorum, işte.. Ha diyeceksiniz ki “neden farklı bir lisan?”.. Canlarım, onlara da ilim gerekir. Ses gerekir…. Ve ben mutlak olan yaşayan, insanlığım.

Hasata, has olana, ilim gerektiğinde hak tenden inerim, seslenirim. Sesim, ölüyü diriltir. Kucak kucak olur yüreğim bütünde, hoş hoş olurum. Ha der ki “sevgili, sen sessizsin”...Her şeyde ses oldukça sesleşenim.

Köşk, ölüyü diriltmek içindir. Ölmüş olan içindir. Ölümden ötede köşk artık yoktur. “Köşk” dediğiniz, eşyadır. Ölümden ötede sessizlik, ses, tektir. Ve ölümden ötede öfke yoktur. Bunları net anlayın.

“Ben öldüm artık öldürdüklerimi, köklere, göklere ulaştıracağım” diyen, hiç bir çatı yoktur.

Canlarım, sıhhatli bir dönem için bu çalışmayı yaparken, hepinizin yüceliğiyle bilişi kodluyorum. Üstünüzdeki gücün artması gerekir ve bu gücü artırmak istiyorum.

Çakının her şeyi kestiğini sanmayın. Çakı, çerçeveli olanı keser. Çerçevesiz olanı, çakı kesmez. Bizler çerçevesiz olanlarız.

İsmail-i’ler teknik tahditleri bütünü kültlerinde, kalemin kırılmasınıda sağlayacaktı… Ama ayrı gayrı gözetmeyen bilişimiz, hürmetle onları da dilledi ve yüreklerini bütünlemelerini sağladı.

Kapıların tümünü açık bıraktık. Herkes her şeyi hak etsin, dinlesin diye. Kontrol dışı bilgimizde olmadı. Buyurun hak edin, dilleyin.

Hepinizi kucaklıyorum.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://vimeo.com/220751855

 
  Bugün 207 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol