Birlik İlmi
  TARİHLİ İLİM 04, 1 AKIŞ, 2.BÖLÜM
 

10.MAYIS.2017 TARİHLİ İLİM 04

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1 AKIŞ – 2.BÖLÜM

Herkes, herkese taptığı bir dünyada, ağır yüktür, insanlık. Çok mu kolay? Çok kolay yaşam ama hak etmek gerekir. Çok kolay. Bedenlenmek, çok kolay.. Hakim olmak gerekir. Ve yol olmak gerekir.

Eğer sevgi yoksa yol olunmaz. Eğer sevgi yoksa yarın olunmaz. Ekmeğiniz pişse de yaşamınızda kelamınız kalmaz ama sevgiyle çalışıldığı anda, tükenen her kelam, yenilenir.

Burada oluş sebebinizi bilmeniz için size bu bilgileri bugün daha net vermek istedim. Dünyanın yarını yoksa aklın yaşamı olamaz. Bunun içindir ki biz, dünyanın yarınları için buradayız. Yeri göğü yaratan akıl, hepimizin aklıdır.

Bunları dahi anlamayan dünya insanlığına biz daha ne diyelim ki?.....Dünyanın yolu, aklın yoludur. Her şey akılladır ama akıl yoksa yaşam yoktur.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği Olarak Her Çalışmamız, kendi yüreğimizdedir. Kendimizin kendi yüreğimizin dürümlerinin ötesinde başka bir dürüme kelam etmedik, hepimizin yaşama inmesi için. Ve yolu açması için yaptığımız her çalışma, Saltanatın Gücüyledir.

“Sevgililer, sevgililer” diyorum, size… Sizi, hakiki insanlık için hak teknikle kodlamak için ve yaşam için kontrollü şekilde dillendiriyorum. Size eminim ki aşk gerekir.

Ama size, hasatta gerekir. Süper İnsanlık Sistemleşmesi hasatsız olmaz. Hasat olmayan, yolda olamaz. Toprak topluma, kuran olamaz ve akıl, Tanrılık kapısına kaynak olsa da yerkürenin gücüyle dürümlenemez.

Sizin için her şeyi yaptık. Size, cemaatlerinize, kült verdik. Ölü dirildi ve yolu açtık ama ayrı gayrı gözetmeyin diye çabaladık. “Eğer, ben seni sevmiyorum, seni seviyorum” diyorsanız, insanlık boyutları henüz levhi kayda varamamıştır.

Sevgililer, bu dünya, aklın kalemidir, iyi anlayın. Hepiniz teksiniz, iyi anlayın. “Ben onu değil bunu sevdim” demeniz, en küçük anlatımla kesirleşmedir… Kendi yüreğinizi kırmaktır ve yolu kapatmaktır. Ama dünyanın nuru olan ilim, aklın kapısında hepimizindir.

Cennete kalemi koyamazsınız ama cennet, kalem olabilir. İnsan, kelam etmedikçe can kalem, o kodlamayı yapamaz ki. Yapsa da kaynakta nefes olamaz ki… Olmazsa canlar, hepiniz yoksunuz. Yolunuzu kaybettiniz, demektir. Yok edildiniz, demektir.

Bu ne anlama gelir? Dünya dışında da yoksunuz. Hiçbir anda yoksunuz. Bunları net veriyorum. Çünkü fahri çalışmadır, yaptığınız. Eğer bir fahri çalışmaya yaradan inmişse yaşam, insanlık içindir. Eğer bir fahri çalışmaya yaşam inmişse kaynak içindir. Sistemin gücü inmişse rahman içindir. Vakit gelmiştir ki gelmiştir yürekler, dürümlere.

Size emminim ki dünya yetmez. Her anda var olacak, bilişlersiniz. “Ama ben, dünyayla yetinirim” diyorsanız. “Çalı çırpısınız,” demektir. Biz, dünyaya çalı çırpı için yaşam indirmedik. Biz, dünyaya ikmal tamamlansın diye, hakim olmaya indik.

Eğer ikmal tamamlanacak ve yol, ilmin kapısını açacaksa… İyi bilin ki dağın ilmi, aklın kapısında, bütünün kültü olacak ki… Her şey yeniden ağırı hafifletebilecek gücü elde etsin diye.

Tok bir dünya için çalıştık. Tok. Bilgi toku. Bilmiştir, doymuştur. Ama o toklukta, kulluk var mıdır, yok mudur? O toklukta, sığ aşk var mı yoksa savaşın ve cevherindeki ki o ilmi mi var?

Benim adım, insanlıktır. Hepimizin adı, insanlık olsun, dilerim. İnsanlık, ne manaya gelir? “Her insanım” demektir, insanlık. Ben, her insanım. Hiçbir insan, benim diriliğimin dışı değildir ve ben, hiçbir diriliğin dışında, ötesinde, gerisinde, değilim.

Bunu anlayabilecek güçte olmanız için, çok çalıştım. Dağ insan, insan taht ve hepimiz o tahtın, has nefesleri olarak çalıştık.

Hayrın kapısını da açtık, geç diye. Hadi insan, geç. Geniş zamanlara geç. Aşkla geç. Hayrın KAHA olan Sistemiyle geç. Mutlaka geç. Ha bir de şunu anlatmak isterim; bir kapı kapanırsa, her bir kapı kapatılır. Kesindir.

Bu nedenle hiçbir kapı kapatılmamalıdır. Her kapı açık kalsın diye hepimiz mahrekte olmalıyız, tüm insanlığı halik, KAHA olup, kodlamalıyız ki... Hepimizin gücü, bütünün kültü olsun.

Çok umutlandım dünyada ama yaşama inmeden, hak edilmeyiz ki.

Değerliler, ekip, bu ekiptir, bilin. Bu ekip, kendini hak etmiş, bir ekiptir. Bu ekip, bilgi kapısını açmış, bir ekiptir. Bu ekip, kuran olan, muktedir olan, tabuları yıkan ve yarınları hak eden bir ekiptir.

Eğer Rahman KAHA, ilmi KA, bütünün kültünü kontrol etmek isterse kendini hak etmiş olmalıdır. Ve kendini hak edip bilen, ağırı hafifleten olur.

Öfkem çoktur, dünyaya….Bugün bunu, itiraf ediyorum. Öfkem çoktur. Bu dünya yığın, yığın kapıyı kapattı. Neden? Kendini dilleyemediğinden, kaynak olamadığından ve hasat yapamadığından.

Bugün bütün kapıların, her bir yaşam kaydını, Mikail’in kültüyle, yetkin kayıtlara indiriyoruz…Ve her kapıyı yeniliyoruz. Ama yenilenen kapıların, yeniden yenilenmesine de rızam olmayacak.

Bugüne kadar her şeyi bağışladım. Bundan sonra kendimdeki kült, hepimizin kültüdür ve bağışım olmayacak.…Bugün bunu sesle verdim.

Hacı hoca değilim. İlimim ben. “Hepiniz olan ilim ve sizlerin de kendinizi dinlediğiniz bir anda, beden alıp kontrol kurduğunuz bir yoğunlukta bilgeler kaydında, ben” demeniz, gerekir. Ben, Hak ettim ve dedim. Hepinizde hak edip, diyebileceği bir yaşamdasınız. Bunu iyi bilin…Ve yer kült, gök güç...Kült olan güç ama hepsi tek.

“Hayır Allah’ın, şer aklın”. Öyle dediler. “Hah” deriz ki biz. “Aklın dışında hiçbir sayfada nesillerimizin yalın nefesi yoktur.” Allah şerri de yaratır. Hayrı da yaratır. ..Ama aklın yarattığı yaşam, her birinin kültüdür. Ve görevidir.

Sultanlar, Altona kodlaması yapmadım, bugün. Ne demek istediğimi anlatayım.

“Altona” dediğimiz, altın ışığın kültü olanların, bilişle kelama inişleriydi. Bize gelip, bizden seslenirler ve bizim yüreklerimizden bütünün kültü olurlardı. Ama ekmek yaparken herkes kendi ekmeğini yoğuracak diye görev aldılar…

Genişlediler, yoğunlaştılar ve ışığa vardılar. Kendi kapılarını açtılar ve cennetin kelamında kalem oldular. Düzeni kurdular. Artık dünya farklılaşıyor. Hepsi yarınlarını hak etsinler diye ocaklarını kendi yüreğimden çıkardım.

Bina, hepsinin kendi binası… Yaşam, hepsinin kendi yaşamı… Ve ruh, hepimizin mi?. Yoo, hayır. Hepsinin…Hepsinin kalemi olsun, istedim….Bunu iyi bilin.

Ve bütün kötülükler aşılsın istedim. Şimdi çığlıklarını duyuyorum. “Geri dön” diye....Doğanın gücünün geri dönüşü. Yok böyle bir hakları.

Gerçek insan, genişler, geçer. Gerçek insan, geçiş halinde oldukça geçişken, halik olur. Ve geçişken, hakim olur. Gerçek kalem olur. Geçer, geçer, geçer... Ve der ki “geç”..

“Ama geçen, gel” demez, yüreğe. Ölü dirildiğinde, gönül gücü dürümlere çekilir ve genişleyip geçtiği, hali bilir. Hayrın tınısını bilir, hakiki nefesi bilir. Burada oluş sebebini de bilir.

Şeytana şarkı gerekir, bize ise hakkın kapısı gerekir. Şeytana, aşk gerekir. Bize, hakiki nefes gerekir. Biz, şerrin şarkısından öte olan hakiki insanlığız, bunu anlattık yüreklere.

Bundan daha öte bir bilgi yoktur. İmparatorluğun gücünü hak etmeyenlerin buraya gelip, bizleri kontrol etmelerine iznimiz asla olmayacak.

Yukarı aşağı yok, tektir insanlık ve yuları artık yoktur, insanlığın. Bunları, net bilmelerini diliyorum.

Dağlarım, Hucca cemaatleri, cevhere cennet olup inerlerken, “POSİŞ Sİ KAHA” dediler. Yani kendilerinin hakiki insan olduğunu iddia ettiler.

Canlılar, ölüm geldiğinde, biz ocak oluruz hepsine… Ama şeytan, aşağı yukarı bir güçlü sayfada bizi yok etmeye çalışırken, onun yoğunluğunu kontrole niyetimiz olmayacak… Şeytanın şarkısı okunmayacak, bu mecliste. Bunları iyi anlasın.

Çok özeldi bu bilgi…. Çünkü geç vakitlerde gelip, şarkılar, türküler dilletecekti ve kendini kodlayacaktı… Buna izin vermiyoruz.

Şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



https://vimeo.com/216978485
 

 
  Bugün 29 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol