Birlik İlmi
  İLİM 8, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM
 

07.HAZİRAN.2017 TARİLİ İLİM 08

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ – 1.BÖLÜM

Yalın ve hakim bilgiyle vermek dilerim ki dünyanın ruhu, aklın kulluğunda, bütünün kültüdür. Her ilim, Allah’ın ilmi değildir.

Bitki, hayvan ve tüm insanlığın kuranında, insanın sessizliğindeki yaşamdan ve yaşamın kontrolünden söz eder. İnsan soyu, Allah’ın dediğini diyebildiği sürece hakka varabilir ve hakiki insan olabilir.

İmparatorluğun gücü olarak bütünün kültünde bilişin kalemi vardır. Ve bu kalem, hakiki nefesin kültü olarak da bütüne hizmetçidir.

Kantara insanı koyarlar ve tartarlar ve derler ki “insan yolu kaybetti.” Çatı kurduk ve dürümlendik, dillendik ve dedik ki “insan, ilimdir.” “İnsan, yarındır.” ..”İnsan kare, küre diriliğinden çok daha ötededir ve sanal boyutların kontrolünden çok düzgün yoğunlaşmalar gerçekleştirmektedir.”

Her dere, Allah’ın ilmiyle doğar ve aklın kelamıyla akar. Her dere, yarının kuludur. Ve dağa, ilim dediğiniz zaman kelamda kalem, bütünün kültü haline gelir….Böylece insan, kendini anlar, kendini diller ve kendinden öte kendiyle korunur.

Ölüm, dünyanın gücüdür. Hangi dürümde ölüm yoksa yaşam yoktur. Ama ölmeden ölenlerde vardır ki onlar, robotik timlerin kültlerini, bütünün gücü haline dönüştürüp, kelamla kendi yarınlarını hak etmiş olanlardır.

Anlaşma gereği dünyaya doğan bilgelerim vardır. Her biri anlaşıp, dünyaya geldiler. Öz görevleri, bütünün kültü olmaktır. Büyüğe hizmet, küçüğe kili kumu aşırtarak, yaşam kayıtlamak, hepimizin görevi budur.

Temel diri kalem, bütünün gücü olarak çalışırken, herkesin de kendi hakikiyetini anlayabilmesi gerekir. Evrenlerin sessizliklerinde, ekmek olabilmek için bütünün gücünü hak etmekte gerekir.

En ve boydan ibaret olan yaşam, Tanrın imliyle kodlandıkça yoğunluğu artar… Ve yoğun ışık, bütünün gücünü, her ana kaynak yapar. İşte, o gün geldi.

Her insan, kendi yoğunluğuyla, bütünün kodlanışına görev taşıyacak. Bu ne demektir?. En ve boydan ibaret olan insanlık, yerkürenin görevini hak etmiş demektir ….Yürümeye başlayan, yaşamda kontrol kurarak, kelam olmuş demektir. Esmaların küçük küçük yarınlarını kodlamış ve mahrek olmuş demektir.

Her dere aklın kalemi olur, akar. Ama yol, aklın yolu değilse dere nerede akarsa aksın, yol bulup da bütüne varamaz.

Bunun içindir ki bu çalışmayı, insanlık boyutlarında, hasat ilmiyle yapmamız gerekmekteydi… Her insanın kelamda, kendi yüreğini dilleyebilmesi için hak tınıyı duyması gerekmekteydi... Hak KAHA olup, KAHA olduğunu anlayıp, kervan olması gerekmekteydi. Muktedir olması da gerekmekteydi.

Hakk’a varmak, akılla mümkündür. Akla hak olmadan, hak olunmaz. Akla hak olmak, harını yükseltip, tabuları yıkmakla değil, hayrın tınısında hakim olmakladır.

Kendini insan diye bilenlerin birçoğu halen insanlık boyutlarına varamadılar. Çokları insanım dese de insansıdır. Bu şu anlama gelmektedir. Arzın gücünü bilmez, hakkın kapısı olmaz, ölüyü diriltmez ve yolu bulmaz.

Bu nedenledir ki çok mutlu bir döneme girerken, sistem gücünün de bugün burada, hepimizde olması dileğindeydik.

Sistem gücü demek; kalem demektir. Yeşilin mora varışında, hepiniz, hepimiz, birlik kapılarında, kürzi kaynaklarda ağırı hafifletebilecek güçte olmamıza rağmen kalem değiliz… Kalem olmak için yol olmamız gerekir.

Korumaya aldığımız birçok sayfa var. Korumaktayız ama korumak yetmez. Koklatmak ta gerekir, o sayfaları. Kontrol kurmak gerekir. Tabuları yıkmak gerekir.

Partiküler dürümlemelerin Süper Sistemleşmelerindeki yüceliklerinde hepimizin yolu vardır. Çok özeldir, bu yol. Öfke aşılamadıkça yaşam olunmaz ve yarattıklarımızı, yaşama sayfalayamayız.

İsmail-i kalemlerin her biri yolu açar ama insansıların yolu açma imkanları yoktur.

Deli dumrul hepimiz, birer deliyiz, canlar. Deliyiz ve diriyiz. Deli ve diri olmak, kurtarıcı olmak anlamına gelmektedir. Ağırı hafifletebilmek anlamına gelmektedir.

İbrahim Soyu olarak bu yoğun çalışmaya dahil ettiklerimizin, kelam ederek, yol açmalarını beklemiyoruz. Herkes kendini hak etmemiştir. Ama hata affedildiğinde, halik olanlar, hatalı davranmayı sürdürebilirler. Bu nedenledir ki biz, hatasızlarla çalışırız.

İlmi kalem bilenlerin, yalını tohum ekende dillemeleri, öfkeyi aşmalarıyla mümkünse de…. Ölüm dünyasında, yol olmayan, bunu başaramayabilir.

Beden almak yetmez. Bereket, kelamında kalem olmak gerekir ki yaşamı tohumlayabilelim ve kodlama yapabilelim.

Üzerinde güç kaydı bulunanların, ulaklarıyla birlikte yaşama, bahçe olmaya gelmelerini değil bahçıvanlık yapmalarını bekliyorduk, hep… Ve bugün artık o ulaklar, yaşama bahçe olduklarını bilerek geliyorlar….Bahçe olmak; hak olmaktan öte hakkın kapısı olmaktır.

Hey dünya, Allah’ın dediğini hak edipte diyebilenler, burada bu çalışmada, kalem olurlar… Hey yaşam, biz sessiz zamanların dürümlerinde kuran olanlar muktedir olarak, hakkın kapısı olanlarız.

Kardeşim, ben Allah’ın dediğini, demem. Allah, bedenimde, mektebimde kelamımda olduğu an…. Kök geçişim kodlanmış toprakların tohumlarından mutlak kalemlere varır ve aklın kalemi mutlak olarak Allah’laşır….Ve biz dünyalılar, bunu anlamakta zorlanırız.

Canlılar, siyahın en siyahı ve daha, daha siyahı olan simsiyah. Mutlak bir insanlıktır. Bu insanlığı kim ki anlayabilir… O Allahtan öte Allah’laşır.

Nasıl anlatayım ki size? Kaçınız, bunu hak edip, anlayabilirsiniz ki? Cennet insan, cevherinde can olan yalın, ak kalem olan Mikail ve mutlak olan, sır olan sayfalarım, Mesih İsaların ötesinde bir sistem kurdu. “Bu sisteme, eşya” dediler. “Bu sistemin ötesindeki sistemeyse, sanal boyut” dediler... Eşya, sanallıktan ötede değil sanallık eşyadan ötedir aslında. Ama bunu dahi anlayamadı, insan soyu.

Kuran insan, Allah’ın tınısını duyan insana, denir. Kalem olup, yolu açana da insan, denir…. Ama kardeş diriliğinde, kalemde, bitki hayvan ve tohum olan levhi kayıtlar yoksa…. Aşk olmadığından değil hasat olmadığındandır.

Toy bir zamanda, toy yaşamla ve toy hak tenle, bütünün kültü olunmaz, canlar. Bunu iyi anlayın. Bugün bizler, dünya dışını, dünyaya dilletirken, kisvemizdeki sistemle dilleten, yaşam kayıtlarıyız.

Ecmalar, cevahirde cem olur dürümlerde… Esmaları dilleyenler cemaat olup, cellatlıkta yaparlar ama cem cevherinde, can cellatların cennetindeki kelamdan öteye vardıktan sonra…. Yaratan ve yarattığında yarattığı her anı dürümleyen kervan, herkesi tanır ve taşır.

“Bunca çaba neden diye sorarlar?”.. Yürümekten değil yolu kontrol etmekten doğan bir sorumluluktan…. Ama ilime kalem olanların hepsi yarını hak etmiş olanlardır… Yarını toprak topluma, tohum diye ekenlerdir… Ve öfkeyi aşıp, çürümeye başlayanları, çürütmemek için çabalayanlardır.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://vimeo.com/220659462
 

 
  Bugün 154 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol