Birlik İlmi
  İLİM 8, 4. AKIŞ 1. BÖLÜM
 

7.HAZİRAN.2017 TARİHLİ İLİM 8
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ 1. BÖLÜM

Dağlarım; mutlak olan, insanlığın kelamıdır. Bugün buraya gelen birliklerin çoklarında kendi yoğunlukları tohumlandı. Hepimizin yüceliğinde insanlık boyutlarının kültü var ve bizler bütünün hizmetçileriyiz.

İsrafil olarak kotlanmış insan, mükafatımız olarak dürümlere çekildi ve bizler onda, onun yoğunluğunda, kendi yüceliğimizi dilledik.

“Kini aşmayan, yolu açamaz” der insan ama misafirlik yoktur dünyaya. Hepimiz tükenen insanlığı kontrol altında tutabilecek yolcularız.

Korkmayın; dünya ilimdir! Korkmayın; yaşam ilimdir! Korkmayın; temizlik oldu! Korkmayın; müteahhitler dünya yoğunluğunu kotlayarak Mahrek’te insanlık için ilim kapıları açtılar.

Çantamızda insanlık toplumu var. Mahrek’te kült olan insanlık ve bütün kültlerin gücü olan ilim. Bizler dünyalıyız canlar. Toprak toplumun kulları olan dünyalılarız.

Kin, nefret, hırs duyguları, kotlanmış levhide o Som Altın Işığın Kuranında ve bütünün kültünde asla olmaz. Her şey, her şeyle bileşik ve her şey, her ilimle kervandır.

Size dünyanın üzerindeki gücü anlatmak isterim bugün;

Dünyanın gücü farklıdır. Üzerindeki yücelik ilimle kotlanmıştır. Dünyaya inerken, bunu anlayacak gücünüz olmayabilir ama dünya yaşamında bunu anlarız ve hak ederiz.

Düzen’i kuranların toprak topluma tohum olarak indirmiş oldukları her şey, bu yoğunlukta mevcuttur. Birler Kapısı olarak, yer kürenin gücünü dürümlere çekerken, hepimiz hepimizle birleşik olarak yaşarız. İsrafil olarak, yüreğe inerek, bütünün gücü oluruz ve mutlak oluruz. Çantamızda nefesiniz olur ve yolumuzda bütün kültler bulunur.

Şimdi; dünyanın yolunu açtık ve dünyaya inenler artıyor. Dünya için her şeyin en iyisi gerekir. Nedir iyi? Kendi yüreğimizdir. Hangi yürek? İnsanlık yüceliğindeki teknik, tahditsiz ve hakiki insanın kelam olan yüreği. Peki; bu yürekte yarınlar var mıdır? Kesin olarak. Peki; bu yürekte ruhi kalem var mıdır? Mutlaktır o kalem. Peki; bu yücelikte karanlık aydınlandı mı? Hah. Aha. Şimdi. Hepimiz o aydınlığa kotlandık. Hasat budur canlar. Has insanlığın levhi kaydındaki hasat budur. Ve bu ruhla hepimiz, her şeyi hak ettik.

Misafir değiliz dünyaya, öz görevliyiz. Öz görev nedir? Kaynak olan insanın, karanlığın tınısında kelamı hak etmesidir. Kelamı hak etmeden, yarını hak edemez. Yarını hak etmeden, Rahmi Kalemde mutlak olamaz. Olur da bir gün, göz olup, söz olup, sistem olabilirse, yarına varabilir ve hakkın kapısından geçip, Mutlak Kuran olabilir. Ya da dünya…dünya nedir? Erdiğiniz en yüce kapıdır. Niçin dünyaya geldiniz? Geçiş için. Nereye geçeceksiniz? Tüm insanlığın kültü olan levhi kapıdan girdiniz ve hak ilmiyle bütünün görevi olan yarına geçeceksiniz. Peki; yarın için neyi yaptınız? Kelamı. Peki; nedir kelam? “Ol dürümü”dür. Hani nerede ol dürümü? Tüm ilm-i kalan, ilm-i kelam, ilm-i kalem olanların gücüdür.

Ya KA HA, nesillerin nerede? Yaşamda. Hangi; hangi yarında? İnsanda. Öyleyse, gözünüz aydın! Bu dünya lekesiz bir yola girmiş demektir. Peki; o yol, nasıl bir yol? Tükenenlerin tüm zamanlara kök, gök olup, göz olup vardıkları yaşam yolu.

“Kayıt dışı bilgi her diride olur.” dediler. Öyleyse, insanın kelamında kaynak dışı ilim de olur. Öyleyse; öyleyse insan, kendini tohumlayamamış demektir.

Öz görevimiz insanlaşmaksa, kendi yüreğimizde tüm Kuranlar, tüm topraklar, tüm tahtlar mevcutsa, her anız biz. O halde, yaşamız. Her an olan geçmiştir, gelecektir, BSUİ’dir, barışın sistemi olan sessizliktir ve yer göktür, kürzi kapıdır.

Bakınız dünyaya; çok mutlu insan var ve çok mutlu olmayan insan var. Her insan kendini dilliyor zira. Ben, bana ben olduğum sürece kendimi hak edebilirim. Kendi yüreğimde her şey meknuzdur benim. Huzur ilmi, hakiki nefes, ilm-i ka olan birlik ve bütüne hizmetçilik.

Benim enim, boyum insanlıktır. Çorbamda insanın dışında hiç bir ışık yoktur. Yol, Allah Yolu’dur. Soyuma “ilim” derler benim. Yarınıma, “kaynak insanlık” derler. Çatım, tüm insanlık çatısıdır. Ben tükenenlerin, tahditsizlerin, yaşamsıların ve yaşamlıların ilmiyim. Ha, peki; neyim? Allah’ın tendeki insanlığıyım ben. Neden? Çünkü ben muktedirim.

Ha, diyeceksiniz ki peki; “dünya yok muydu sen varken?” Mutlak yoktu. Nasıl olur? Yok muydu? Mutlak yoktu. Çan çaldıktan sonra dünyayı yok edenler, toprak toplumu tohumladılar ve dürümlere inip dünyalı oldular. O gün, bütünün kültü her anı kotladı. İşte; olmayan oldu. İlim oldu. İlimin olmadığı bir yer yoktur. Yok hükmündedir. Eğer; bir yaşamda ilim yoksa, o yaşam yoktur. Bunu hepinizin anlayacağı şekilde anlatmak isterim;

Piraye dürümleri vardır. RA KA HA olan, rehini kelam sayanlar vardır. Çorbada insan soyunu kotlayanlar da vardır ama yaşamda hakka varmak için, hak olmak için halik olmak gerekir. Hakka varmak için, hak olmak için, haliki hak olup tahditsizleşmek gerekir.

Dünya yolu, nurdan yaratıldı ama o yolda, Kuran olacak ruh yoktu. Ruhun olmadığı bir yaşamda, kelam yoktu. Kelamın olmadığı bir yaşamda, karanlıkta olan her insan, kelamsızdı.

Kantara insanı koydular, dünyayı koydular…kotladılar, kokladılar, toprak toplumu tohumladılar. Dümene ilmi oturttular. Levhi kapıyı açtılar, yaşama vardılar. Türevleri, tükenenleri, teknik kalem olamayanları ve yarınlanamayanları sayfaladılar…..Ve söz, göz oldular. Döndüler, dediler ki “toprakta insan yok.” Neden? Çünkü yaşam yok. Ama bak bedenliler var. Bak her şey var…ama ilim yok.

Canlarım, ilimin ne olduğunu anlatıyorum;

Varlığın tek nefes olan kaynak tınısıdır; varlığın tek nefes olan kaynak tınısı…o tınıyla yarattıklarımızı hak etmeye indik. “İnsansı varlık” demek, hak teknikte kendini dinleyemeyen, yarına varamayan demektir.

Yaşamı hak etmeyen, yok hükmündedir. Öfkeyi aşsa da yolu açamaz. Astral kapılarda, mutlak kulluk yapamaz. İsmaili kapıların teknik kalemi olsa da yolu bulamaz. Ve tabuları yıktığında, yaşama iner…Tahditlenir ama hakiki nefese kontrollu olarak varabilmesi için bedene gereği vardır.

Beden olmadan yol olmaz. Çabuk yorulmayın! Dünyalılar; çabuk yorulmayın. Bu dünya yolu, hak yoldur. Olur da bir tek insan, hak kalem olur, bütünün kültü olur ve hasatı kontrollu yaparsa, o gün dünya yaşamı hak tahttan, hak tahditsizlikten yenilenir ve yarınlanır. İşte; o zaman ölüler dirilir. İşte; bugün ölülerin tahditlenişi değil, dirilişi için bu çalışma yapılmaktadır.

Bedene insanı gerektiren tek bir husus var; Kaynak Işık…”bedene insanı gerektiren”…hepiniz bedenlisiniz ama insan mısınız? İşte; önemli olan soru budur. İnsan olmak, hologramı aşabilmek ve mutlak olabilmekle mümkündür.

“Çör, çöptür yaşam” derler. Çör çöp olan, Rahmanın Kalemi’yse, her insan çördür, çöptür…ama Rahmanın Kalemi’nde çör, çöp yoksa, yaşamda çör çöp olmaz. Bundandır ki hiç kimse insanlığa “çör çöp” dememelidir.

Kendi dağında yaşayanlar, kendi yaşamında kontrol kuranlar, tohumlarını yer yüzeyine indirmedikçe, yoğunluklarında yaşama kalem olmazlar.

Bunca çaba ilim için….kimse, kimseyi kırmasın diye. Yaradan Tanrı, yarattığında yaşama kaynak olsun diye. Hacca gidenin can kapısını açması, hacı olması, Allah İlmi’yle olsun diye.

Her insan, her insana vardığında, hacı olur. Hangi insan, hangi insanda hacı olur? Bunu kimse bilemez ama iyi anlayın ki “haç” dediğimiz kelam, Allah’ın levhi kaydına kalem olmak anlamına gelmektedir.

Kimi zaman, insan kul olur. Kürzi kapıyı açar, kök geçiş yapar. Kimi zaman da yaratır, yarattığını hasata kotlar ve tuhaf ama çok tuhaf bir çalışma yapar; bugün bizim yaptığımız gibi…ve o tuhaf çalışmada toprağı tohumlar, tahditlenir, hakim olur, kervan olur, yaratır, yaşatır. Maya budur canlar.

Masamızda dünyalılar var bugün. Bütüne hizmetçi olanlar var. Bugün masamızın etrafı toprak toplum ile dolu. Öyle çok insan var ki burada, bu Meclisin ilmindeki insan, kendini dilleyebilen, kendini hak edebilen insan, mutlu, huzurlu insan….Hepimiz burada mutlu, huzurluyuz; çünkü Yüksek Aklın Kapısı’yız biz.

(Devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://vimeo.com/220914559

 
  Bugün 179 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol