Birlik İlmi
  NİHAN İLMİ 12-1
 

NİHAN İLMİ (12/1)
02.11.2016

(Ziyaretçileri çalışmalarımız hakkında bilgilendiriyoruz:)

Dağlar, bizi hak etmeye değil; bizi, Hakk İlmi ile tohum olarak kodlamaya geldiğinizi anlamıyor değiliz… Biliriz ki karanlık, Kuran okurken, ağırdır yarınlar ve sonsuz zamanlar ağırdır… Biz, dünyayı korumaya geldik. Dince anlatmak gerekirse; insan olarak kulluk yapmaya ve yarınları kontrola çalışacağız…

Ziyan olanlar, namaz zamanlarında, yaşama kaynak olabilirler. Onlar, Hulusi Kaynaklar olarak çalıştırılırlar… Onları hak eder koruruz…

Muradımız şudur ki kini aşın ve zamanı, has ışığınızla kodlayın. Buyurun anlayın!... Biz, kaynağa gelenlere “geç” demeyiz. Biliriz ki onlar, karanlığın tınısında kodlanmış olanlardır ve onlar, tüm insanlığın kaynağındadırlar… “Geç gel!” demek; onlar için gereksizdir.

“Kıran kırılır!” dediklerinde; dedik ki, “kırın, kırılın ama Hak İlmi vardır… Hak İlim’le kodlanın ve kontrol kurun…” İnsan soyu, yolu bulur; Kuran olur. Alır ilmi, hakim olur ve diller… Bunu yaptığında, hep insanlaşır. Hep ilim olur ve zamanı tohumlar.

Mutlaka anlayın ki;

“Dince İnsan Kelamı”, Işık Kalem’den çıkarken; Din İlmi ile çıkar. Diri yüreklere iner ve yaşar.

“İnsanca kalem olan” ise biliş ile kaynaktan çıkar ve Ruhi Zamanlar’a KAHA olur; Bilgi Kapısı olur. Onun ilmi ile her diri, yarını dinler.

Murad ederiz ki kanatlananlar, Aklın Kapısı’nda yaşam sayfalarlar ve Ruhi Zamanlar’ı tohumlarlar.

Murad ederiz ki şarkılar okunur o yoğunluklarda ve sonsuz zamanlar, ışık tohumlarlar. Muradımız, imanın ilminden geçip aklın kelamında dillenmektir… Muradımız, ağır yükün hafiflemesidir…

Din, diri yüreklere insanı açıklar. Dini hak eden, ekip kurar ve yol olur. O, “BİL” ve “BUL” olur… O, kelamda alim olur ve hakiki olur. Sonra Rahman olur ve “OL” olur… İş budur!...

Şimdiye kadar kimseye “senin ekmeğini (ilmini) istemem” demiyen diye bilinirim… Ben, kelamda olanın, ekmeği olanları dillerim ama onlardan, ekmek istemem!… Zira, o ekmekleri ziyan etmek istemem…

Niye bilir misiniz!? Her ekmek, kervan içindir. Biz ise kelam için ekmek yaptık. Her ekmekte, kalem vardır. Bizim ekmeğimizde, yaşam vardır… Herkese yaşamı kodladık ve tohumladık… Onların Kuranları’nı, hasatlarını tohumladık ve zamana kayıtladık… Biz, cennette ve cevherde her keramı ve her kareyi dilledik. Mutlaka bildik ki hasat, can içindir… Ama Hak Taht, ilim içindir. Bildik ve bildirdik ki hakiki yaşam, murat ettiğimiz cennet içindir…

Cennetten, cevherden gerçek kaynaklara varanlar, Tanrı Kapısı’nı açıp yaşamlara indiklerinde, kulluk isterler… İnsan soyu, onlara kul olur ve onların diriliklerinde yarınları kodlarlar. Aha biz bunu istemeyiz!…

İnsan sırrıdır ki biz, insanın insan olarak kontrol kurmasını isteriz… Kollarımız, tüm insanlığa açık ise de dince, dirice ve yürekçe kalem olanlar; kendi yarınlarını tohumlasınlar ve kontrol etsinler yaşamlarını diye bekleriz.

“Yukarı” derler ışığa. Işık, Altın Tını’dır... Ak Kapı’dır her andır ve bu an olan, akıp geçer; diri yüreklere, insan soyu olup iner.

Muradımız, yaşama ekmek yapmak ise yalını ve diri olan Hakk’ı biliriz… Murat, ilim ise kalem olur; ilme kul oluruz… Mutlaka ağır yükü, hak eder hafifletiriz… Aha bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 279 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol