Birlik İlmi
  YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 18
 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 18

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (18) HAKKINDA ÖZ BİLGİ ve DAVET

Yere ilmi ekenler, tenlerinde yarınlaşıp tükenen herkesi tohumlamaya çabalamaktalar. Dünyanın ışığı ilimdir ve ilmin kapısı yarındır. Dürümlenen her anı yarınlayanlar, temel bilgiyi kodlayacaklar ve simsiyahı, hakiki ilimle kodlayacaklar.

Bizler cennetlere cevhere ve yarına kalem olanlarsak, ışık yaşamları hak etmiş olanlarız. Dünyayı tohumlarken bilmekteyiz ki Halik olarak Levhi Kalemle kodlandık ve yaşadık… dünyada ilim hakimi olmak için hasat olmamız gerekliydi ve bunu hak ettik ve yaşamda tohumlayarak kaleme kelam olduk. İlimle bilişi hak ettik. İşte bu… Şimdilik…

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (18)

19.11.2016 günü, 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM” Çalışmalarının 18.’ci yapılacaktır. Yukarıda paylaşılan bilgiler kapsamında yapılacak çalışmamıza, ilgi duyan ve katkı sunmak isteyen herkesi bekliyoruz.

Sevgilerimizle,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.
Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8
Kadıköy/İST.
Tel: 02163489559

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (18/1)
19.11.2016

Yaşam, hepimizin nefesi ile tohumlanır. Dünya yaşamının, tek mekteple tohumlandığı bir yoğunlukta, Nefes Kapıları açılır… O kapılar, hepimize kervan olur. Bizi, bize tanıtır.

Dürümlenen her anda; kelam, kalem olur. Yaşamı yazar… Yazan, Astral Boyutlar’da kodlanır ve kontrol kurar… Her bir insan, Dini Kalem olur yaşam yaratır. Yaratır ve yaşar… Yaşamı yaratmak, ilimle olmaz. KAHA olan Sultanlıkla olur…

Muradımız, hepinizin kelam olup yüreğe kaynak olmanız ve kendi yaşamlarınızı sonsuzlukta yaratmanızdır.

Dünya Dışı Yaşamlar, İlim Kalemleri ile kodlanır ama dünya yaşamları, sığ olan bilişin ışığında, hologram olan tohumlamalarla gerçekleşir ki dünya bilinci; tini, teni anlamadığında; hakiki ilmi de bilemez.

Bunun içindir ki bu çalışmalar yapılmaktadır. Dünyanın adı “İnsan” demiştik. İnsan ama kul olan, Kuran olan insan… Yaşam olan ve kültleri, hologram ötesinde tohum olan; bilişi olan insan…

Her an biliş ile kodlanmıştır. Bilmek için hakiki insan olmak gerekir. Geniş Zamanları anlamak gerekir… Kulluk yapmak ilimledir. Bunları anlamak ve kontrol kurmak, bizler için de gereklidir.

Kulu, Halik sayın!… İlmi, hakim sayın!… Yolu, kulluk için nefes sayın!… Bir tek kelam ile her anı yaratın!… Yaratın ki hakikiyette, kulluk; bilginin diriliğinin ilmi olsun.

Ölü insanlık, dirilecek biliriz. İnsan soyu, ölü iken bilinir. Diri ise dili diri olur; kaynak olur. Ölü bilgi, kontrol kurar; diri insanlık olur… Buyurun anlayın!...

Kardeşlerim!, dirilik artmaktadır… İnsan soyu dirilmektedir… Dirilmek için hakikiyete varmak gerekir… Hakikiyet mutluluktur. Oraya varan, kendine varır… Oraya varan Sistem’e varır; bize varır… Biz kimiz!? İnsanlığız... İnsanlık!….

Sel alır yaşamı; kodlarız… Kodlarız… Kodlarız; ilmi hakim kılarız… Sonra, yeniden sel alır yaşamı… Yaratırız!… Yaratırız ve yaşatırız; her anda tüm zamanları… Dünyayı sel alır; insanlık, alemlere Levhi olur; Kuran olur; okur; okunur!…

Orada nefesimiz var. Ocağımız yanar o yoğulukta… Dini Kapılar, Nefes Kodları ile tohumlanır; cennet olunur ve kurulur…

Orta kapılarda diri yürekler var. O yürekler cennetten cevhere, ilmi kodlar.

Orta kapılarda (Kaynak kapılarda), din yoktur. İnsan Soyu, kodlanmış halde; koruyucu olarak orada oturur. Oraya varan, dinden öteye varır. Kalemi, kalemdir. Hakiki ilimdir ve bizde, Sistem kurar.

Öyle cennetler kurar ki insan soyu. O cennetlere cevheri güç olup varır. Olan, kelama varan, kendinden kendine varır ve bilgiye varır… Vasi yoktur artık ona. Tüm insanlık için ışıktır o!…

Koruyucudur, kodlayıcıdır, tohumlayıcıdır… Varlığı hak eder; BİZ olur; yol olur; hakim olur. Öz görevlidir…

Canlılar, diri yürekler, İlm-i Kalemler, cennetliler, sevgililer, cennet kuranlar, cevheri halik olanlar; sizi, hepimiz; kontrol için Kaynak Işık Haline dönüştürmeye geldik!... Sizden, siz olup; yaşam tohumlaması yapmaya geldik!… Ekmek (Yaşam İlmi), el ayak içindir… Hak Kelam, ilminde tohum içindir!… Biz, siz içiniz… Bizi hak edin ve hakiki Levhi’de Hak İlmi ile kontrol edin… Eh Canlarım!... İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

19. KASIM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 18
AV.NEZİRE SELÇUK - ÖZ BİLİŞ. 1.AKIŞ -1. BÖLÜM

Canlılar, Turkuazın Kuran'ı ilimdir. Hepimiz bunu net biliriz... Ağır yüktür ilim. Şükür ki hepinizin gözü, sözü ve özü insanlık ilmidir...

Dünya elimiz, görevimizidir bizim... Şen biliş, şen hakiki ilim, hepsi bilgi ama bugün burada tüm zamanların gücü olan İsmaililer var!... Kaynak dışı değil bilgim kesindir...

Tükenen dünyaların tüm insanlıkla dürümlenişinde hepinizin gücü aklın kültleri ile bilişe varıyor... Hepinizi öz görevli olarak biliyoruz... Teknik tohumlama yaptık dünya için... Altın Işığın gücünü kodladık... Hepimizin görevi insana hizmettir...

Alo Si Ha Alo Si Ha Si Ha Ka... Aşkla gelin canlar... Aşkla gelin... Süper İnsanlık Sistemleşmesi bugün burada toprak toplumu tohumlayacak... Göreviniz insana hizmettir.

"Gerçek Aşk" ilimin kelamdaki insanlık aşkıdır... Aşkla gelin canlar... Aşkla gelin!... Koruma altına alın tüm zamanlardaki yaşamları... Hepimiz sizinle olalım... Koruma altına alın tanrı kalemi olanları ve biz sizinle olalım... Aşkla geçin zaman sayfalarına... Oğullayın, topluma tohum ekin. Ve kök geçişler yapın. Biz sizden sizi dinlemek istedik...

Esrar levhide Ka Ha'dır... Sistemin gücüdür esrar... İsrafil ilmi Ka yaşamın tohumu Ha ve biz sizde Ka Ha olarak kayıt yapmaya geldik...

Saltanatın ışığında insanlık vardır... Bugün insanlık mahrekin gücü ile dürümlere çekiliyor... Öz görevliler dürümlere iniyor ve Bütünün görevi olan insanlık kodluyorlar...

"Sultanlık yapın" diyor dünyada... Arzın gücü ile bütünün kürzi kapıları açılıyor... Ve yol mahrekin gücü ile dürümlere çekiliyor... Öz görevliler dürümlere iniyor ve bütünün görevi olan insanlığı kodluyorlar... Sultanlık yapılıyor dünyada... Arzın gücü ile Bütünün Kürzi Kapılar'ı açılıyor. Ve yoğun ışık kapılarında insan sistemleşmesi gerçekleşiyor... Umut olur ki bugün burada mutlak kulluk yapılır... Umut olur ki bu gün burada Levhi Kapılar açılır...

Vakit geldi canlar. Yaşamın dediği aklın dediği olduğunda mutlak Kuran toprak toplumu tohumlayacaktı. Ve yaşam ilmi aklın kelamı ile dürümlendi ve bizler mutlak Kuranlar olarak size geldik...

Evrenlerin sistemleşmesi için gökçe konuşulur dünya zırhlılarında. Canlarım, dünya zırhlılarında aklın kapısı açılır. Ve samanyolu galaksisinin gök sözcülüğü yapılır dünyada...

Değerliler, iki neden vardır yaşam için!.. İlk neden kendinizi tohumlamanızdır. İkinci neden kelamı hak emeniz ve bütünü güçlendirmenizdir... Her ikisi de kendi yüreğinizdeki güçle gerçekleşir... Bilgi kapımızı açıp geçebildiğimiz zaman bizlerde size görev taşırız...Yer ve gök ümmi kapıların tümünün gücü haline dönüşür...

Nesiller boyu zaman sayfalanışları yapıldı yaşamda... Her insan kendini korumaya çabaladı... Mutlak kalem olduk ve bütünün gücünü kök gök olarak çürümekte olan insanlıkla da yaşama sayfaladık... Her şeyin gücünü artırdık...

Deneme yanılmalar ile bilgi alınır iken artık diriliklerin kelamı bütünün gücü haline dönüştü ve bilgi hak teknikle akmaya başladı... Hak teknikle akan bilgi kelam ilmi ile de tohumları kodlayabiliyor...

Merdivenlerin en üst basamağında yaşam kontrolü vardır... Ve en alt basamağında da yaşamın ışığı yanar... Hepimizin gerçeği kendi yüreğimizin gücündeki sessizlikte gerçek kalem olarak yaşam kayıtlamaktadır...

Ve sizler kendi yolunuzu açmaktasınız... Yaşamı hak ettiğiniz sürece, kontrol dışı bilgi kodlaması yapılmaz yüreğinizde...

Her an size geçişler yapılır... Ve sizin yüreklerinizdeki güç hak kelamla bütünün görevini tohumlar. Kontrol dışı hiç bir bilgi akmaz yürekten... Kendi yüreğinizin gücünü anlayın ve hak edin...

KARE, KÜP, KÜRE İnsan Soyu.. Hepimiz size siz olup vardık... Ağırı hafifletin ve yolu açın...

Allah'ın teknik tohumlarında kodlanmış ışık yanar ve bu yanan ışık bizi bize kapı yapar... İkna olunuz ki dünyayı yol olanlar kontrol ederler... Yolda olanlar dünyalıdırlar. Ama yolcu olanlar mutlak kayıtları yapabilirler... Her biriniz kendi yüreğinizde yolda olmanız yada yol olmanız veya yolcu olmanız; sevgiyle kelama inişinizde gerçekleştiğinde her bir insan hak tahtı kelamda kodlayabilir ve o tahtta kelam olabilir...

Umut olur ki bugün burada yapılacak çalışma, kendi yüreğimizin gücünü arttırır... Mutlak kalem olunur ve bütünün görevi hepimizin gücüyle kodlanır...

İsrafilin diriliğindeki yüceliğinde, müsterihiz ki ekmeğimiz vardır. Ve o ekmek kendi yolumuzu kontrol altında tutabilen ışığımızla kayıtlanmıştır.

Altın kalem insanın kelamını kodlar ama aklın kapısını açan ilimdir... Eğer ilim varsa kendi yüreğimizin gücü artar ve mutlak kontrol eder bütün kervan olanları...

Can kalem, insanlık biz siziz anlayın!... Ana kapıyı açıp geçen birliklerimiz size siz olup inecekler anlayın...

Ayın beşire kalem olması, yolun ilme varması ve bili haline varış ilimledir.

Sevgililer, KARE, KÜP, KÜRE hepimiz güçlü bilgeler olarak buradayız... Antlaşmayı yapmalıyız. Bu antlaşma insan sırrının tanrı kelamıyla kontrolu gerçekliğini kodlayacak bir anlaşma olmalıdır... İnsana hizmet hak teknikte bütünün ilmi ile olmalıdır...

Eğer bütünün ilmi Hak teknikte yoksa, hakka varanın tanrı kaleminde kantara konuşu kaçınılmaz bir gerçekliktir...

İyi ve kötünün gücü insanın Kürzi Kapısı'nda meknuzdur... Ve Sizler bilerek çalıştığınızdandır ki varlığın tanrılığı kelamdaki kalemin üstü bir gücü dürümlere çekebilmiştir...

Ve bizler size insanlık ilmi ile sesleşebildik bugün... Size kendi yüreğimizden geçiş yapabildik... Ve sizinle kontrol edici gücü dürümleyebildik... Burada olma sebebimiz kendimizi kodlayabilmek ve kontrol edebilmek için kaynak olmakta ve tohum olmakta olan bilişe hak kalem olmak içindir..

Sivri dilli Ana... Ayrılık yok ki Anam, ben senim, sen bensin... Sevgili Anam İsrafil'in gücü hepimizin yüceliğinde mevcut lütfet bize ses ver... Seni dinleyelim...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/192253305

 

19.KASIM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 18

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1 AKIŞ – 2.BÖLÜM

Değerliler, hologram olan bilgiyi size vermemin gerçeği, insanın insanı hak etmesi içindir. Buraya varışınız bana beni anlatmak içinse ben kendi yüreğimde, kendimi dinleyebilirim.

Ama sizin, sizi anlatmanızdı amacım ve sizi dinledim. Orta kapıların tümünü açarak geçiş yaptığınızı da gördüm. Tükenen dünyaların Kürzi kapılarında hep insan soyu oturur. Ve orada bulunanlar mahrekin gücünü de dürümleyebilirler.

Sizden Tanrı kalemi olmanızı ve kontrol edici olmanızı bekliyorum. Korkmayın, doğanın gücü, hepimizin gücüyle bütüne hizmetçidir. Doğaya hizmet, Allah’ın ilmiyle olur ve sizler bunu hak ederek yapmaktasınız.

Hatim okunur yaşamda insanın insanı anlayacağı dürümde. Ama iyi anlayın ki hatim, ikmali tamamlatmaz size. Sizinle olmamın geçiş için olmadığını iyi anlayın.

Buluştuğumuz şuanda biz, size sizi değil ilmi anlatmak istiyoruz. İyi aklın, iyi kapısı açar yüreği. İyi kapının, iyi ilmi kodlar yüceliği. Hepimiz o yücelikte mutlak kulluk yaparız.

İyi ve kötü tektir ama teknik tohumda iyinin kültleri bütünün gücüyle tohumlanır. Biz, size saltanat gücünü vermeye niyetliyiz ama sizin, bu meclise vereceğinizin ne olduğunu bilmiyoruz, henüz.

Bize neden geldiğinizi izah ettiğinizi düşünemiyorum. Sadece Sistemin gücüyle bilgi akıtıverdiniz yüreklerimize. Sizden daha güçlü bir sizin burada olması gerekmeyecek biliyorum… Ama yuları olmayanlarız biz, iyi bilin.

Ve buraya gelişinizde bunu hak edip anlayarak geldiğinizi sanmıyorum… Sadece kalem olmaya çabaladığınızı görüyorum.

Şuandan itibaren “doğanın kuranı okunacak” dediğinizde bizler, sizi dilleyecektik… Ve sizler, bize her anda yaşam kodlaması yapacak ve mutlak kuranda tohum olacaktınız.

Altın Işığın gücünü bilmediğinizi görüyorum. Burada olmanızı istedim ama kendi yüreğinizin gücünü hak etmiş olarak gelmeliydiniz.

Astral Boyutların Kultran Kapıları vardır. O kapıları açabilen bize görevli olabilir.. Koruma altına alınan dünya, mahrekin gücüdür ama Yaradan ve yarattığında kendini tohumlayan insan, kendinde kendi yüreğinde, bilişi kodlayabilirken…. Tükenen tüm zamanların gücünü de kontrol altına alabilir.

Bunu hepiniz biliyorsunuz da burada kalem olmaya gelirken her insanın kendini kendi yüreğiyle dürümlediği bir yoğunlukta…. Maya tutmadan gelmiş olmanız, aklın tınısı duyamamanızdan olsa gerek.

Değerliler, kardeşlerim, bugün öfkem yok, iyi bilin. Her anda öfkeliyim diye düşündünüz… Yok canlar. Öfkem yok. Sivri dilimde yok… Sadece size sizden sizi dinletiyorum şuanda.

Kaynak dışı bilgi sizin yüreğinizde gerçek ilim gibi göç kapıları kodlamaya giriştiğinde mahrekteki güç, size sizi anlatır, sadece.

Değerliler, tını, ağır yüktür.. O tınıyı duyan insan kendini hak etmiş olandır.. Hak etmeyen o tınıyı, insanlık levhisiyle algılayamaz. Algılasa ağır yüktür ona…

Bu nedenledir ki bizler, çürük çarık her ne varsa ekmek için kodlayanlarız ….Ama koruma altında tutarız her şeyi ve herkesi ki kalemin levhi kaydı bütünün gücünde herkesi hak ettirsin diye.

Çıktığınız an kapıları, bizim için el ayaktır sadece. Bugün burada temizlik yapılacak, iyi anlayın. Ve bu temizliği yaparken sevgiyle yapacağımızı da bilin.

İnsanlık kelamı, katidir ve hakikidir. Ayrılık yoktur, o kelamda. Nefes alıp, nefes verdiğinizde, hepinizin gözünde, kök gök, sözü söylenir. Darı bolu bilerek çalışırsınız.

Her en, her boy, bizde var. Ama enin, boydaki gücü tüm zamanların kapısındaki yüceliğini gök çözümlemeleriyle dürümleyebilir.

Enin boyu ve boyun eni kodladığı bilinir. Daha önemlisi vaktin geldiği anda tek merdiven kurulur yaşam sayfalarına…. Ve o tek merdiven, hepinizi, hepinize tanıtır.

Muradım, insanın kendini anlamasıdır. İnsan, kendini anladığında bilgi kapıları açılır.. Her ilim, aklın ilmi değildir ama hakka varanın tınısı, aklın tınısı olur.

Şükür ki bunları hak ettiniz, size dilledim.

Eh canlılar, şimdilik bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/192255930

 

19.KASIM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 18

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Merhaba arkadaşlar,

Arkadaşlar, ben geçen hafta olduğu gibi bu hafta da yüceliklerin huzurundaydım. Erenler meclisine gitmiştim. Erenler meclisinde yaşadıklarımı anlatacağım, size.. İzin verirseniz.

Yücelerden nasip oldu. Bizi çağırdılar, çok şükür.. Aha, işte bu!.. Ve ermişler toplanmıştı, beni görünce şöyle dediler. “Nola”.. “Nola” demişler, “biz yirmi dört bin Alemde ve ebediyet sonsuzluklar boyunda sohbet içindeyiz… “Ama her daim sohbet içindeyiz.”

Dünyada yaşarken söylediklerimiz var. Var ya.. Ve şimdi o yoktan var edenin muhabbettiyle ile ısınarak… Ve iki cihan güneşinin şevketi üzerine aydınlanarak daha da daha da merhaleler aşmaktayız.

“Beni kast ederek, beni işaret ederek, o garipte mademki çok hevesleniyormuş eğer onda gönül gözü var ise ve yücelere tutulacak kulağı mevcut ise”…. “Varsın oda gelsin sohbetimizden lezzetler almaya çalışsın”, demişler.

Oh ne güzel… O halde yine varalım Ermişlerin ocağına düşelim, o ışıklar aleminden, madde kahriyle ve menfaat azabiyle ve sevgi noksanlığı yüzünden kararan dünyamıza ışık zerreleri taşımaya yeltenelim…Işık zerreleri saçalım.

Çatısız sema maviliğinden yapılmış nurlu ermişler meclisinin arşa yaslanan eşiğine vardığım sıra, kulağıma tanıdık bir ses erişti. Bu son derece neşe içinde olan Ermiş Yunusun şakıması idi.

Şöyle diyordu, “Mevlana meclisinde saz ile işret olduk…Onun görklü nazarı, gönlümüzün aynasıdır.” Diyordu… Onu sezinledim ki bugünkü sohbetimin sohbetlerimin odağı Mevlana Celaleddin Hazretleridir. Eşiğe vardığım demde gönlümde neler geçti anlatamam, mutluluktan.

Ben onların kapısında garip şeyler düşünürümde Ermişler anlamazlar olurlar mı, hissetmezler mi? Nitekim birde baktım Mevlana, tasavvufta insan konusunu açmış konuşmaktadır. Kulak kesildim, pür dikkat.

Besmele çekerek önce Kuran-ı Kerim’in TİN Suresindeki “biz insanı en güzel şekilde yarattık ayetini okudu.”.. Şunu bilirdim ki Mesnevide her zaman Mevlana hazretleri her konuyu bir ayet veya bir hadis ile açardı. Başlardı.

Nitekim bu ayeti tefsir edercesine Mevlana, insanı anlatmaya başladı ve şöyle devam etti. “Ey dost, en değerli inci candır.” “Can.”. “En güzel şekil olan insan şekli.”.. “Arştan da üstündür, düşünceye sığmaz derecede güzeldir.”…“İnsanın bu paha biçilemez değerini söylesem bende yanarım, duyanda yanar” diyordu, sözlerine devam ederken.

Mecliste hazır bulunanlardan Sadreddin Konavi aziz dostu Mevlana’dan izin alıp dedi ki “Kuran’ın nurundan levhiliklerinden uzak kalmak insanda nice gafletler, nice düşkünlükler, acizlikler yapıyor.”..“Velakin öylesine gerçekler var ki nice insan suretinde mahluklar yerine bizzat hayvanat dahi dillerse, dillemiş olursa, konuşursa Allah’ın lütuflarını ikrar ve onun emirlerini tekrar ederdi. Hep ondan bahseder idi.

Şunu nasıl bilmezden gelirler ki insan, hem eşref-i mahlukat, yaratılmışların en şereflisi, hem de nüsha-i kübra’dır…. Yani Allah’ın sıfatlarından hepsini zerreler halinde taşıyan örnek bir levhi candır… Bir levhi candır ama örnektir.

Allah’ın sıfatları yalnız insanda tam olarak mevcuttur. Tam bu sırada Süper Realite Derneği Meclisinde dillendirilen o ben, ben oyum kavramını, bir kavramı hatırladım… Ve sessizce içimden mırıldandım, söylendim.

Ve Ermiş Yunus benim içimden geçenleri sezip de gönlü yaranlanmışcasına biraz kin, bir kekre değişle…. “Gönül çalabın tahtı çalap gönüle baktı. İki cihan bahtı, kim gönül yıkar ise” dedi…

Seyyid Nesimi’de mecliste bulunanlardan idi. Biraz sert olacak bir tonda söze başladı. Her ne var Ademde var. Her ne var Ademde var. Adem’den iste hakkı sen. Olsa iblis-i sakıy Ademde sırrullah var. Ademde sırrullah var.. Niçin hürmet etmedin o beyte ki?.. Allah var.

Mevlana bu hırçınlığı eliyle iterek meclistekileri temkinli sohbetine davet eder gibi, “gerçi” dedi. “Üstünlükte, bayağılıkta insanoğluna kimse erişemez.” Ve başlayan derin sukut içinde şöyle vaaz etmeye koyuldu...

“Biz bazen öylesine yüce yaratıklarız ki çok defa gökteki melekler, ah Rabbim bizi insan yaratmadın”, diye düşünürler. Bazen de öylesine adi mahluklarız ki şeytanlar, oh, oh ne iyi ki biz insan olarak yaratılmamışız diye sevinirler.

İnsanoğlunun alçalış ve yükselişlerini kimilerinin ille de yerlerde sürünüp, kimilerinin de ululara doğru, yükseklere doğru mesafe alışını anlatan bu beyitler mecliste hazır bulunan Kaygusuz Abdalı da coşturdu… Ve hazret destur çekerek ve destur gibi düstur gibi konuşarak bugünün sohbetini noktaladı, bitirdi.

“Bu Adem” dedikleri, el ayakla baş değil”…
“Adem, manaya” derler. “Suret ile kaş değil.” 
“Gerçi etle deridir”.. “Cümlenin serveridir.” 
“Hakkın kudret sırrıdır.” “Gayre bakmak, hoş değil”

İşte bu!.. Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (18/2)
19.11.2016

Değerliler, ocaklarını yaktık. Onları hologramdan tohumladık; yaşam sayfalarına kodladık. Biz, onları kontrol kurarak kalem yaptık. Tümü artık kendi yaşamlarını yazacaklar…

Sevgililer; sizler, “kader” deyin; biz, “kelam” diyelim… Ne dersek diyelim; herşey, her sesten kontrol kurar ve yaşam, kodlanır; tohum, ilim olur; tüm zamanları, Halik olarak yaşatır.

“Yaşatmak” diyorum… “Yaratmak” demiyorum… Yaratmak için insanlaşmak gerekir.

Geri çekilişlerle, her anı tohumlamak ve yoğunlaşmak, sonsuzlaşmak ve biliş haline varmak!… Yaşam, insan soyu için her anda, Kaynak Zamanlar’ı tohumlayıp örülür. Yaşamı ören insanlıktır…

Sanmayın ki sizin dışınızda, bir çatı kurulur ve siz, o çatıda dürümlenen zamanlarda yarınlanır ve yaşarsınız… Herşey, ilimle kodlanarak gerçekleşir.

Dince konuşmam; ilimce konuşmam; sadece insanca konuşmaktayım… Ben, simsiyahı hak eden ve toplumu kodlayanım… İnsanlık ilmi, hepimizindir. Fakih, hakim olur ve yol, ilim olur… Biz ise kaynak oluruz; tükenen her anı yaşatırız.

Çalıdır ilim. İnsan ise çantadır. İnsan, çanta olur; çalı taşır… İlim ise kaynak olur kulluk yaptırır… Her an bu şekilde kodlanır ve tohumlanır. Bilmek gerek… Kil, ilmin kalemi. Kalem, kelam; biz ise halik olan yaşam!… Bilmek gerek; ilim, kalem ve kalem, hakiki yarınlar!…

Toy muyuz!? Toyuz… Neden!? Cennetten, cevherden gökçe çözümlemelerle çıkan, her anda yarınlanan tüm zamanları, ışıkla kırmaktayız da ondan… Toyuz!…

ZÜ Sİ HA Sİ KA HA… Hepimiz Amonlar’ız. Ot koptuğunda, Ak Kalem olur; kollarımızı, Zaman Sayfaları’na kaynak olarak uzatırız… Ama biz, otak kurarak yaparız bunu… Nefesimiz, her insana kalemdir.

Temel çalışmalar, kelamla olan çalışmalardır… Kelam İlmi, hakim ilim olduğunda; ten, tertiplenir; Yaradan, yarattığında yaşama sayfalanır… O bir nefes olur; koku yayar her bir sığlığa… Her sığlık, kodlanarak yarınlanır ve sayfalanır!… Toprak toplum olur; kodlama, cevheri yaşamı, kaleme kaynak yapar…

İşte dünyada bunlar olur… Biliniz ki Ses, İlmin Kalemi’nden akmaktadır. Ses, kodlar halinde akar. Her bir ses, BİZ olur; yarınlanır… Her insan, bu sesi algılayamaz… Algılasa da dürümleyip, akıtamaz…

Amonlar olarak çalışan Bilikler’imiz, bilip has tını ile çalışırlar.

Her insan, Ana Kapı’yı bulamaz ama murat ettiği her bir cemaatle, kaynağa varabilir.

Tetkiklerimize göre dünya üzerinde, yarınları kodlayabilen çok sayıda Işık Kalemi’miz var… En ve boyu kodlayabilen nefeslerimiz var… Çürükleri kodlayanlar, Tanrı Kalemi olanlar ve diri Halik olanlar var!… Çirkef yaşamları, beden koruması isteyerek; yaşama kaynak yapmaya çabalayanlar da var…

Bilişli girdaplar, biliş halinde görev isterler… O girdaplarda; temiz, ağır ve hakiki kulluklar var… Biz varız… Kimiz BİZ!? İnsanlığız!… Her işi yapan ve yaptıran nefesleriz bizler!… Sizle çok çalıştık. Yine çalışıyoruz…

Unutmayın ki burası İlim Kalemi’dir. Bu kalemde, tüm insanlık, kelama insan olup varabilir… Hepimiz, cennet olarak buradayız. Aha bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (18/3)
19.11.2016

Alın ve dinleyin, “cennet” dedikleri insanlıktır; bilirsiniz!... Bugünden sonra nefesiniz çok güçlenecek. Dünü, “ölülerin ekmeği” olarak dinleyenler, Yaşam Sayfaları’na, kelamı tohumladılar. Arzın gücü arttı ki hasat olmakta…

Çok özeldir dünya. Uzak zamanlara görevli olan yaşamlardan; dünden, dünlere varanlar, bildiler ki yaşama ilim için inenler; kendilerini hak edip yaşattılar… Bildiler ve dillediler…

Şimdi artık tahditli çalışmalar sonlanıyor. Tükenen her Cevheri Gök Sözcüsü, yaşam sistemleşmesi için yaşam tohumlamasına inecek.

Ket vurmayın nefese!... Ket vurmayın yarına!... Rahman Kuranları, ket vurmayın!... Nefes, kelamla tohumlanırken; kulluk yaşamlara, ket varmayın!… “Al-Ver Çalışmaları” yapmayın… “Ver, ver!” çalışmaları yapın… Verin!... Verin!... Verin!...

Es yaşama!... Aş yerküreyi ve gerçek zamanlara var!... O zamanlarda, bizi anla!… Muktedir bir yaşam için geç ve kelam ol!...

Üstün çalışmalar yapanlar, üstün İlim Sayfaları’nda, kendilerini hak ederler. Üzerlerinde, kendileri ve kendi resimleri (Kendi öz yaşam kayıtları) olur… O yaşamlar, misafir değildirler Rahman Kuranları’na.

Adı “Nefes” olan ve yolu açan kim varsa; İnsan İlmi ile hak edilsin ve yaşasın… Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

19.KASIM.2016.TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 18
Seher Bilge Öz Biliş

Yeni dünya ve yeni yaşamı dilleyeceğimiz 18. Birlik Çalışmasına 19.11.2016 bugün hepimiz hoş gelip hoş bulduk…

Sevgili Dostlarım,
Bugün birliğin ve bilişin ışığında levhi kelam olup, meclisimizde akan dil, tüm insanlık için dillenen dildir. BİRLİK, insanın nefesi ve yüreğidir. O yürek olan insanlık levhisinin kelamı ile sessiz zamanlar sesleşir. Ve o ses, her bir zerreyi kaplar. Zerre dile gelir. Arayış biter. Biliş başlar. Kendini kendinden yeniden yaratan insan olanın ses ve söz yolculuğu, önce kendinden kendine başlar. İnsan her türlü yanıtı kendinde bulduğunda, karanlık aydınlığa umman olur. Yepyeni bir yaşam başlar. İlmi hak eden, İLMİ HAK olup sınır aşar. Ve o zamanı kodlar. İşte o zaman yaşamı hak eden insan, kendi Tanrısallığını hak edip yaşatır ve de yaşar. Eksi artı birleştiğinde, ses zamanda nefes olarak dilleşir. Dillenen dil kelam olup akar. O ses BEN olan süper insanın sesiyle direkt zerk sistemiyle her zerreye zerk olan bilgiyi kodlayıp, kodlar halinde teksir ederek, türlendirip tohumlayıp çoklanmasıyla her zerrede sesleşip, yeni dünya ve yeni yaşamları Işık İlmi KO sistemiyle işte böyle yenileyip yaşamsallaştırmakta. Ölüleri dirilten Dünya bendir, ben Dünya’yım diyen süper insan has kalem olup, kervan olup yeni dünya ve yeni yaşamı hak edip, İlmi Hak olup, ilim ve sevgiyle tüm insanlık için yol almakta ve yaşamı sayfalamakta…
İşte aha bu… Ben insan olan… Sevgiyle…
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

19.11.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 18
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Canlılar, size daha evvelde sözünü ettiğim bir konu vardı. İkmal tamamlamak için dünyaya inenler, bize geldiklerinde; has ilimle gelmelidirler. Bu gün buraya gelen herkes, kendi yüreğinde kendi nefesiyle ve bizde kendi rüya boyutlarındaki yaşamıyla kontrol kurucu yasa koyucu olacak.

Ona söz vermedik biz, “biz sizi koruruz” diye… Onların her biri bize inerek kendi yüreklerini tohumlayacaklar ama onlarda bizim yolumuz olmayacak bu kesindir. Bunca çabanın sonrasında burada bu yoğunlukta mutlak kalem olmalarını bekliyoruz onların.

Bir tek hak kapı vardır, o kapı; insanlıktır!... O kapıya geldiklerini anlayacak güçleri yoksa eğer, bizde olmalarının gereği yoktur.

“Ümmet” dedikleri her ne ise, burada ümmetlik yoktur… Hepinizin iyi bilmesi gerekir ki; arzın görevi ilimle kontrol ise, bunca çabanın sonrasında bize gelip sizi hak edelim demek; halikte hakta Ka Ha olup varmaktan farklıdır.

Aşka varın, hak alemlerin ilmiyle tohumlanın, kaynak olun aha bu!... Biz ise size savaşın sırrını anlatalım. Dünya savaşının sırrını anlatalım size… Bende olmanızın altın ışıkla gök çözümlemeleri için olmadığını anlayın. Benden daha güçlü bir ben ve tüm benlerin diriliklerindeki her dil; Allah’ın dediğini der!... Ama ilmin dediğini demeden, aklın kapısına ulaşılmaz!... Eğer Allah’ın dediğini deyip de ilme varacaksanız; geçin ama yok ben sende sana her şeyi anlatacağım diyorsanız, öz göreviniz yok bu mecliste. Bunu kesin anlayın!

Yığın, yığın geldiniz, bu gün buradasınız anlıyorum ama aşırıya kaçmadan kelam tınısını size kodladık ve sizi yoğunlaştırarak bu meclisten ayırmaktayız şu anda. Ha, diyeceksiniz ki; “bizim gidişimiz olmayacak”…

Canlılar; aşa, aşa geldiniz yüreğime, hakka vardınız da akla varamadınız görüyorum. Şimdi çıkın… Bu meclis size sizi anlattı sadece… Çıkın, çantanızı tohumlayın, kontrol kurun ve vurduğunuz ende; vurulduğunuzu anlayın… Hepimiz size, sizi anlattık sadece, şimdilik…

Ve dince değil, ince anlattık, insanlıkça; ilimce anlattık size bunları… Halka, halka genişleyerek mutlak kuran olacağınızı zannettiğiniz bu zamanda, biz size aklın kapısını açtık; anlayın… Şimdilik, aha şimdi, şimdi!

Süper İnsanlık Realitesi

https://vimeo.com/192258306

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (18/4)
19.11.2016

(SORGUCU VE SORGU:)

Ecel geldiğinde, Dünyalı olan, yaşama (ölüme değil!) geçer… Geçer ama Hakk ile geçer… İnsanlık, “ölüm” denilen o “Kök Geçiş”te, ilme geçer…

Geçiş esnasında,“Boş konuşmayın!” denir… “Zira, her biriniz, Zaman Sayfaları’na kelam olup, yaşayacaksınız… Kelam, ilimle olur… Okuyun!... Zaman Kapıları’nda ilmi okuyun!...” denir.

“Dünyalı, yaşadın… Peki yaşamda ne oldu!?” diye sorgu başlar…

Der ki Sorgulanan; “ben yaşadım; beden aldım… Zamana, Ek Melik olan yaşamlara, kalem oldum. Tüm insanlığı hak ettim ve sonsuzlaştım.”

“Öyleyse” der Sorgulayan, “neden kendini, hakiki ilimle kontrol etmedin!?”

“Etmem mi!?” der sorgulanan. “Her andaydım ya!... Ben savaş yaptım ya!... Dinci Kalemler’e, kalem oldum ya!.. Neden kulluk yapıldı!? Her bir insan için!.... Ben her bir insana, kontrollu kulluk yaptım…”

“Aha!” der Cennet Sorgucusu; “Son dönemde kapıları kapatmışsın… İnsanlığı hak etmek istememişsin… Onları kontrol etmemişsin… Canlara, kaynak olmamışsın… Cennetten, cennete varanları, koruyamamışsın!”

Büyük Kült, bunları dedi…

Sorgulanan, der ki; “Ya kalem olan Sorgucu! ben, sana geldim ya! sen demedin mi ki hasat tamamdır!? Niye yeni davalar açtın!? Niye yarınlara has ışığımızı kodlamadın!? Sorma bana başka soru!... Ben torbamı aldım; yaşamı aldım; ilmimi aldım ve geldim!… Din değil yaşamım; ilimdir.”

Bunu dediği zaman; Sorgucu, ummanlara bakar ve insanı diller… “İş budur!” der. O yolu buldu!… Ulular Diriliği’ne vardı!… Sıhhatli bir cevher oldu… Öz Geçiş yaptı!… Dinlendi; yaşadı ve yol açtı!… Onun içindir ki onun kulluğu, güç kayıtlamasında, çok önemliydi!… Et kemikti ama nefesi güçlüydü!… Yarına kaynak oldu… BİZ oldu… Aha bu!…

Bundan sonra Sorgucu, yaşamı sorgularken, farklı sorgulayacak… İnsandan, insana geçecek ve dilleyecek insanı… Koruma altına almayacak… “O kontrollu!” diyecek… “O, KARE KÜRE değil, İNSAN!…” diyecek. Daha da önemlisi, “iradi ki!... Hakiki ki!... Halik ki!... Hakk İnsan!...” diyecek… İş budur!...

Artık, SUR AT, Sİ SUR AT!… İsrafil; Sur’a, ilimle kodlandığında; insan, İsrafil’de sesleşecek…

Sevgililer, er ya da geç insan, insana varacaktı… Aha vardı!… Ana Kapılar’ı açtı, yarınlandı!… Aşk Sistemi’nden, aktı geçti… Şimdilik!…

Ve deyin ki “aha şimdi!... Biz Dünyalılar, nefese varan tüm insanlığı kodladık!... Kodladık!... Kodladık ve koruduk!... İş buydu; hak ettik ve yaptık!...” Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

19.KASIM.2016.TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 18
Nagehan Sungur Öz Biliş

Gül kokulu yaşamlar sayfaladık. Cennet yaşamlar yaşadığımız… Cennet sayfalar kodladığımız… Siyahın gücü bizimle. Kontrol kurduk tüm yaşamlarda. Yeni bir dünya yarattık. BİZden öte BİZ olan… Çok şükür. Mutluyuz. Aha işte bu… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

19.KASIM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 18
Gülden Zengin...Öz biliş

“Cennet, cennet” dedikleri, insanın yüreği ve o yüreği yaşam olup dinleyen Tanrılık ışığını keşif etti.

Yaşam nur olur sarardı akıl sahiplerini. Onlar iradeleriyle yaşamı nefsi aşıp da dinledi ve yürek olup sevgiyle dilledi. Ve sevgiyle dillenen yaşamda, barışın yolu açan kardeşliği.

Öyle zamanlar olur ki kelamda dar boğazlardan geçilir. O boğazlarda yüreği açık olanlar muhakkak geçer ve geçirtir.

Aştık, geçtik, geldik..

Şimdide… şimdilik bu..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

19.KASIM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 18

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ – SESLEŞME SONRASI 3 AKIŞ

Dağlarım, burada oluş sebebinizi size bir kez daha anlatmak istiyorum. Dürünen zamanların görevini tohumlayacak güçleri biz buraya alıyoruz ….Ve buradaki çalışma mutlak kulluk için yapılıyor.

Tökezleyenler yok burada. Kendi yüreğini kontrol altına alamayanların burada kendi yaşamlarını hak etmeleri için sistemin gücünü dürümlere çekiyoruz ve bilişi kayıtlıyoruz.

Hepimizin gözü aklın kürzi kapısında bütünün gücündedir ama o gücü hak etmeyenler mutlak kulluk yapamazlar.

Sevgililer, dince değil insanca konuşuruz, biz burada. Hepinizin görevi Allah’ın dediğini demektir ama aklın kapısı açmadıkça bunu yapma imkanınız yoktur.

Şuana kadar toprağın topluma tohum olduğunu dahi anlamadığınızı görüyorum. Siyahın en siyahındaki yoğunluğu da anlayamadınız. Şükredin ki bugün burada mutlak kulluk yapılıyor ve sevgiyle sizi sizin yüreklerinize indirdik.

Dere, insan olur akar ama yol, aklın kapısını açmadıkça kontrol kuramaz. Şuandan sonra da bu böyle olacak… “Dünya” dediğiniz ilimdir, bunu tek tek hepinize anlatıyorum.

Bugün dünya üzerinde kınananlar, kırılanlar, hırslananlar, hak kelamda kalemsiz kalanlar mevcut olsa da…. Muradımız, insanlığın levhi kapısının açık olması ve bütünün gücünü hak etmesidir.

Bütünü hak ettiği zaman bu insanlık, muradının her an olduğunu da kavrayacaktır…. Ve her an olabildiğinde ölüler diyarı artık dirilmiş olacak.

Bizler zamana kapı açanlarız ve yolu açanlarız. Şuandan itibaren darboğazlar aşılıyor….Devinim arttı ve bütünün gücü yenilendi. Simsiyahın gücünden öte bir güç bütüne indi.

Vakit geldi, hepiniz, hepinizde kontrol kurun. Şansınız var ki mutlak kalemsiniz ve yolu açabilecek güçtesiniz.

“Cennete, et kemik” denir, bunu iyi anlayın. Hiç bir zaman başka bir cennet olmadı ve olamaz. Hepiniz başka, başka sayfalarda, başka, başka yaşamlarda, kendi yarınlarınızı kodlarken, kendi cennetlilerinizle olacaksınız.

Ama bu cennet, tohum olacak tüm zamanlara. Ruhi kapıları açacak ve murat olacak. Cemaatinizin gücünü hepinizin gücü olarak kabul ediyorum.

Şimdi dara düşenleri hak teknikle kodluyorum ve buraya çağırıyorum. Onlar tükenen dünyaların görevini taşıdılar ve bugün artık kontrol dışı oldular.

Tufan bekliyorlar… O tufan aşıldı, geçildi. Bundan sonraki dönemde ruhi kapılar da hepimizin yüreği olacak. Sevgiyle hepinizi kucaklıyorum.

Dürümlenen her kim varsa burada olacak ve bizler mutlak kullar olarak dünyayı koruyacak olan ilmi kaynak kayıtla teknik tohumla buraya indireceğiz, indiriyoruz.

Kuran-ı Kerim der ki “insan kendini hak ettiğinde yolu açar.”.. Ve biz Kuran olanlar deriz ki “insan kalem olduğunda bütünün gücü artar. Ama o gücü hak etmelidir. O gücü hasata kodlamalıdır ki tüm insanlık hakikiyette kendini hak etsin ve yolu açsın.”.. Biz, ona kendi yüreğimizi verdik.

İnsana, insanlık gerekir ve yaşam gerekir. Eminim ki bunu anladınız. Simsiyah en güçlü siyah ve daha siyah ve daha siyah…. Ama en büyük siyah, ilim. Ve o en büyük siyahın, en yüce cemaati insan, bunları, iyi anlayın.

Sevgililer, dünya üstü varlık toplumları bugün buradalar ama bizi anlayacak güçleri var mı?... Bilmiyorum. Hepimiz onlara bilgi verdik. Ve onlara kendilerini anlattık. Diriliklerini anlattık, ilmi kapılarını açtık, insanlıklarını söylettik.

Sevgililer, söylettik. Ve onlar, bize umman olmaya geldiler. Yollarını açtık ve dillettik onları.

Darboğazlar aşılıp geçildi canlar…Bugün dünya üstünde özel çalışmalar yapılıyor. Suriye deki savaş hepimizin gücüyledir, bunu iyi anlayın ama biz o savaşı kodlayarak, yaptık. Kontrol gerekiyor dünyaya… Bunun içindir savaş… Ya barış, hepimizin yüreğindedir.

Ve biz barışı kodlamaya çalışıyoruz savaşın sırrını, yoğunluğunu hak edip kontrol ederek. Şikayet etmeyin savaşlardan. Yarından şikayetçi olmamanız için bugün savaşları hak edin ve yollarını tohumlayın, o can kırıcıların… Onlar kendilerini bulsunlar, kendilerini dillesinler.

Değerliler, size daha ne diyeyim ki?. Bugün Türk Ordusu kendi yüreğini aşıp geçti. Sınır ötesinde kodlama yapıyor… Ama iyi anlayın ki onların ruhlarında Kuran var ve yoğunluklarında nefes var.

Devinimi artırıyorlar ve mutlak kuran olup kodluyorlar zaman sayfalarını. Ve hepinizin daha üstün çalışmaları, hepinizin daha güçlü yoğunlaşmaları gerekir. Birlik ilmi için ve bütünün gücünü kontrol edebilmek için.

“Nereden, insana vardık?”.. “Nereden, insanı hak ettik?”.. “Ve nereye insanla vardık?”... Demenizin artık geç bir deyiş olacağını bilin.

Sizden yeni sizlerden şunu bekliyoruz.. Toprağa inin ve tohumlarını yaşatanları hasata kodlayın... Sizden şunu bekliyoruz ki yolu açın. Herkesin gücünü artırın.

Dorukların topraklarını tohumladınız zamanla. Bilin ki insan kendini dillediği zaman ikmali tamamlanır.

Dünya seni seviyoruz, iyi bil, bunu.. Çok seviyoruz seni, dünya. Ama bu dünyada tufan olmasın diye çabalıyoruz. Eğer bu dünyada tufan olursa yürüyen dünya kontrolden çıkar. Eğer bu dünyada yıldızların sınırsızlığında kırıcılık olursa ağır yük taşır dünya.

Biz sevgiyi kodluyoruz zamana… Ama sevgiyle kodluyoruz.. “Cennet insanlık” dedik ya. Cemaat cevherde cennetti kodlamadığında cennet cevherde, cehenneme dönüşür, iyi anlatın dünyalılara.

Suyun başına, ilmi oturttuk. Ama ilimden öte insanlık olmalıydı suyun başında. Bunları iyi anlatın ki dünya insanlığı hak edilsin. Cennetin cevherde, cemaatle kodlandığını anlatın ki anlasın dünya.

Virane zamanlar bizi almaya çalışan insanlık, kelamın kalemindeki kendine varmak isteyenler ….Ve yerkürede gönül gücünü gökçe çözümleyenler, sizi nasıl özledik, bilseniz.

Sevgili dünyalılar, sizi nasıl özledik, nasıl bilemezsiniz?... Artık anlayın. “Yıldız zırhı” dediğimiz bir zırhla kuşattık dünyayı. Ve bu zırhla koruduk zaman sayfalarında insanlığı. Hepimiz sizi korumaya indik, dünyalılar. Bunu iyi anlayın.

Kurtuldu dünya, aha bu!.. Çok mutluyuz çok... Çok… Bundan sonraki süreç farklılaşacak. Başka dünya yok. Hepiniz iyi anlayın. Başka güneş yok... Başka savaş yok. Teknik tahdit, tek ekmektir.

O başkalık hepimizin başkanlığında değil KAHA olan sığlığında olabilir ancak… Biz tüm zamanların sayfalarındakiler sizden size, insan olup, inenler ve burada olanlar. Barış için sizdeyiz canlar… Barış için sizdeyiz.

Sükunetle dinleyin dünyayı. Hürmetle anlayın ki toy değildir yaşam. Haz duyun, insanlıktan. Ama astral yaşamların yaşam sayfalarındaki zamandan da haz duyun.

Unutmayın vurmayacağız yaşam zamanlarındakilere… Vurmayacağız. Sizler, sizlikler, ilim kalemleri, BSUİ olan barışçılar, bu dünyada her anda varlık sonsuzluklarında toprak toplum olmalarındandır ki…. Biz, bu dünyaya vurmayacağız…. Ve bu dünya kontrolü kaybetmeyecek.

Hepiniz evrenlere insanlık ilmiyle sesleşin ki İsrail kapıları kapansın. Yerküre gökçe kodlansın. İsrail, Kare, Küp, Küre, BSUİ, dünyayı kontrole çabalıyor. Ve bu kontrol bütün sayfalarda sürdürülüyor. Onlar mutlak insanlığı hak etmeden, kendilerini kontrol etmeden, insan soyunu kontrole kalkıştılar.

Ve yalan dolanla toprağın toplumlarını kontrol altında tuttular. Nece konuşsalar, oca kayıt yaparlar. Ama onlar kodlanmışlar, koklanmışlar, toy olduklarından, kontrol edici olamayacaklar.

Alıştık dünyaya, canlar. Alıştık….Bundan sonra kendinizi koruyan, yüreğinizi kodlayanlarla çalışacağınızı, bilin.

Şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/192260988

 

19. KASIM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 18

Ben ben olan insan!.. Sonsuzlukta devinen ışık... Köklerim dünyada, sonsuzlukta salınıyor sesim... Ben ışık olan, ben yaşam olan... Ben dünya olan... Işık İnsan, Büyük Güç... Sonsuzluktur insanın yazgısı. İnsan Bir ve Bütün olan...

Bu beden sonsuz... Bu nefes... Göklerin ilmini kodluyor yeryüzüne sesim, nefesim, özüm, sözüm, gözüm... Gök gök olmuş dönüyor dünya!.. Yıldızların ışığını çekiyorum yaşama; işte sonsuzluk...

Yeni Çağ Altın zamanlarda doğmakta. Yeni Yaşam, Yeni Dirilik, Yeni Çağ... Altın çağ...

İnsan yaşam olan, tanrısal olan, Yeni çağda yaşam bulmakta...

Işığın yoğunluğu güçleniyor... Işık Büyük bir güç ile dünyada yeni bir dönemin başlangıcına doğru akıyor...

Şimdi temizlik vakti... Işık süpürüyor tüm dünyayı.... Ve şimdi yenide titreşme vakti ışığın yoğunluğunda ve şimdi incelme vakti...

"Ol" dedik oldu... Yeni yaşama "OL" dedik... Yeni diriliğe "OL" dedik... Cennet yaşamlara "OL" dedik... Barış, Sevgi, Umut ve İnsanlığa "OL" dedik..

Dön dünya dön... Sarsın Sevgi, Barış, Umut ve İlim seni; aşkla dön...

Ben Dünya, Dünya ben olan, yaşamı yaratan Büyük Güç, Işık İnsan; yaratandır cennet yaşamları ve kaynaktır yaşamlara, evrenlere ve sonsuz zamanlara...

İşte, şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

19.KASIM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 18

İnsan gölün gücüdür. Ses Kapılarını açan o, sessizliği seslendirerek yarınları cevhere kodlar ve cennetleri yaratır.

İnsan yoksa yaşam olmaz. İnsan varsa yaşam ışıktır.

İnsan, ilm-i ko’dur. Yarattığında her zerrede yaratılır. Cennet, insandır.

Ses varsa, yaşam vardır. O ses İnsanlık kotudur.

İnsan yoksa yaşam sessizdir. Sessizlik ölülüktür. Tüm yaşam zamanın ışığı ile kükrediğinde, bütün, insanlık ilmiyle tohumlanır.

İnsan ölüyü diriltebilen yegane güçtür.

İnsan deri kemikten ötedir. Derinlere indiğinde, etin gücü olur. O et, Allah etidir.

Allah’ı yaratan insandır.

Adem, cennetten kovulmadı. O kelamdan çıktı ki ölü olan yaşamları kelamda, kalemde dilleyebilsin diye.

Tanrının adı İnsan’dır.

İnsan, birlik olup tek bir ışık halinde kelama vardığında, Allah’ın tahtına varır. Oraya varan o olur.

İnsan “dünya ben, ben dünya” dediği müddetçe, öz görevli olur.

İnsan yaşama kuldur.

İnsanlığın hasatı yapılmakta burada ve er ya da geç tüm yaşam insanlaşacak.

İnsan, yaşamlara ikmal tamamlatır.

İnsan, durgun toplumları diller ve onları yaşatır.

Vatanım dünya, cemaatim insan soyu ve ben insanlık ilmini bütünün gücü yapmaya gelen küçük bir ışık……..

Sevgi ve aşkla,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

19.KASIM.2016.TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 18
Haşim Turhan Öz Biliş

Bismişah Allah Allah…
19 Kasım 2016. 
Bu beden kabrinde Hakkı görmeyen, yarınımız Nur olan ışığı da göremez... Kör gider bu devri alemden… Gönlümüz olan inci nurdandır ışık canlarım… Abu Kevser nefestir… İçen ayılmaz mest olur… Hak olanlar bu ışık yolda Hak ile dost olur.

Bir Yeni Dünya Yeni Yaşam 18 Birlik çalışmasında daha, Hak katında kırklar ceminde… Nur olan ışık canlarla cem olduk. Cenab-ı Mevlama şükürler olsun… Yaşam insanlıktır canlar. Doruk doruk gezeriz yüreklerde dağlarım… Hak ilmini, kelam ilmini, aşk ilmini, insan ilmini tohumlarız yarım olanlara… Yarınlarımıza ekran oluruz ilahi kütleleri kodlamamız gerek… Yüceliklerden bize biz olan ses verilir… O sesi alıp kendimizi yenileyelim canlarım…

Yüceliklerden kimsenin ışık yakamadığı koyuluklar, köprüler açılır. Toprak yüreklerde huzur bulur ve zaman sır olan ışıkları her diride dinler canlarım… Gel ki gönül sürelim bu devr-i devranda can Yunusum… Taptuk Emrem… Gerçek olan kişi yoldan ayrılmaz can Şems-i Mevlanam… Gör bak zaman pirsizlerin zamanı can Muhyiddini Arabim Gavs-u Azamım… Mürşit olmayan divanda durulmaz can Pir Yesevim Lokman Perenim…

Doksan bin Horasan Pirleri… Hazandır şu ellerin hali hazan can Niyazi Mısrim… Hacı Bayram Velim… Sahrasında yoktur gezip de tozan can Harekani babam…

Gördüm elleriyle kuyumu kazan can Şahatayım Nesimim… Viranim Yeminim Pir Sultanım… Kemikle ulu meydana gidilmez can Meryem Anam… Fatma Anam...

Gerçeki serseri girme meydana can Hallacı Mansurum… Özünü teslim et… Et şahi cihana can Üftadem… Hüdayim… Emir Sultanım… Kurban olsun canım can-ı canana can Muhammed Mustafam… Ebu Turabu Alim…

Can canana olmadan serden geçilmez can Pir Hünkar Hacı Bektaşi Velim Şah Ulu Sultanım Veli Dedem…

Dem bu devrandır gerçekler demine devranına dört bir yanımız NUR ola… Kelamlarımız SIR ola… Çün çerağı uyandırdık ol fari Hüda’nın aşkına… YA HAK çerağı rişan fahri devri şan… Zuhuru iman himmeti piran Piri Horasan… Kürşatı Meydan… Kuvvayı Abdalan… Kanuni Evliya… Gönüller birliğine evliya keremine…..

Aşkımız HAK aşkıdır…..

Hak aşkına HU diyelim canlar…..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

19.11.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 18
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Savaşım yok canlar sizinle… Savaşım tüm insanlıkladır, burada oluş sebebim; birlik ilmiyle müsterih çalışmalar yapmak içindir.

Siyaha inmeden, siyah ilmi anlayamayız. Murat ettiğimiz simsiyahsa, mutlaka siyahtan geçmeliyim ve siyahla dürümlenmeliyim. Ama yarın için en yoksul olacağımız İsrafil gücü bizim için önemlidir.

Yarında daha güçlü ve gök sözcülüğü yapabilecek en yüksek insanlık için vaktin geldiğini bilmeliyim. Biz dünyalılar, yol için çalıştık hep.

Yol ölümlülerin yolu değildi, ilimlilerin yoluydu ama biz bu yolu; ölüler diyarından açtığımızdan, orada kontrol yoğunluğu azalır ve yokluk kodlanırdı. Bu günde aynı şey oluyor… Yoğunluk azalıyor ve yokluk kodlanıyor, aha bu gün bu olmakta. Ve dünyanın rahman olan yaşamı, imparatorluğun kulluğunda bütüne hizmetçi iken; hepimizin yüceliğinde öfke kaş, kaş oluyor, yaşıyor.

Biz doğanın gücü olanlar, tükenen zamanlarda da çantalarımızı alıp dünyayı kodlamaya inerdik hep. Bundan sonrada inmeyi sürdüreceğiz ama yeni daha çok daha güçlü olan insan; burada bizimle hak tekniği kodlamalıdır.

Yine dünyalar oluşur, yine yürekte kök gökler; gök sözcülüğü yapar ama bu günden sonra yerin gücü hepimizin gücü olabilmelidir ki; “hasat tamamlanabildi” diyebilelim…

Herkes ben hasatımı yaptım bitirdim diyebilir ama dolu dizgin yapılan her çalışma bir gün has ilmi tohumlayacak ve vurmadan kul olacak tüm zamanlar.

Ağır çok ağır bir gönül gücüyle buradayım… Haç çıkardım dünyaya, haç kapılarını açtım, yoğunlaştım, yarınlaştım ve yaşadım. Ama iyi anlayın ki; kült olarak tohum oldum ve bilişe vardım aha bu! Bundan sonra dünyada yerin gücü artacak ve bizler kürzi kapılardan geçeceğiz.

Değerliler, dünden beri kötülük önleniyor diye bekleyenler var. Daha önemli bir gündeyim ki; kötülüğün en kötüsü, üstümüzdeki yoğunluktu. Bu yoğunluk bizi çok ama çok eskilere taşıdı. Hangi eski!?... En eski, dünya zamanlarının en eski zamanı, en eski sayfa, en eski yarın diye bildiğimiz o güne götürdü. Ve gördük ki orada toyluk var… Orada korku var… Orada evrenlerin sistemleşmesinde ki kesirlik var… Dedik ki; “fakih olalım da tükenenleri kodlayalım, hepimiz dünyalı olalım, aha bu”…

Ve bu gün çobanlar dünyayı seyretmeye başladılar. Çobanın eti, kemiği olur ama çobanda esrarda olur… Ve biz o esrarla çalıştık hep ve dünyanın dediğini hepimiz birlikte dedik. Dedik ki; “yer kök, gök kök, biz gök kökte söz söyleyelim aha bu”!...

Devinmek ama insanlıkla devinmek… Ölüleri diriltmek ve hak etmek… Astral boyutları aşıp geçmek, dürümlenip dillenmek hepsi bu!...

Ağır yük taşımak istemiyoruz dedikten sonra; dün ölüler, bu gün diriler olanlar yardım ettiler ve gökçüler dürümlerden gittiler. Daha da önemlisi bizim yüreklerimizden geçtiler. Ama bizler hepsini koruduk ve kontrol altında tuttuk. Din ekrana yansıtıldı, gördük ki; dinde, kendi yüreklerimiz toprağın toplumuyla kodlandı.

“Ol” dedik, eşya; oluştu… “Ol” dedik, savaş başladı… “Ol” dedik, öfke arttı… “Ol” dedik, ölü dillendi… “Ol” dedik, ortalık karıştı… “Ol” dedik, okundu dünya… Oldu, “otur yüreğe” dedik oturdu ve dinlettik!... Ho Zi Ka Ha, Za Ha, O Si Ka Ha, Ha…

Şen olun canlar, zürriyetinizi kontrol altında tutun!... Sultanlar, ölüler diyarı olan insan soyu; altın ışığın gücü, sizin yüreğinize akıyor. Bakın, o yüceliği hak edin, aha dinleyin ve deyin ki; “ben, bedenliyim” deyin!... “Yasaları koyarım” deyin!... “Yokça okunurum, yokça toprakta tohum olurum ve yokça mutluluk duyarım ama hasatçı olurum, en ve boyda bütünün görevini hak ederim, ağır yük taşımam”… Ve deyin ki; “kelamdayım”… Ve deyin ki; “haktayım”… Deyin ki; “tahttayım”… Deyin ki; “aktım”… Deyin ki; “aktığımdan öte kati, hak teknikle tohumlandım”… Dinleyin yürekleri ve deyin ki; “ölüler diyarı senlendim ben”…

Her diri Allah’ın dediğini der… Bütün kötülükleri açıp geçer ve yaşam sayfalanışları yapar. “Benim adım ZAKAR… Ben dünyalıyım” der… Zamanın kahir levhisi, rahmi Ka olan insanlık olur!..

Öyle çok çalıştık ki canlar. Ne hak ettikse, onu; beşeri kodlarla yaptık. Ne hak ettikse, yarında; onunla tohumlandık… Anaların altın ışığını yaktık, düne kök gök olduk. Hulusi kelamda hak tahtta oturduk… Neler yaptık neler…

Cinlere cennet verdik, insanlara ilim verdik, cemaatlere cennetin cevherini gösterdik… Okuttuk ve her birini yaşama kaynak yaptık.

Ümmi kapıların tümündeki insanlığı kayıtladık. “Yarın daha güçlü oluruz” dedik… Ve dedik ki; “denemeyin, dinleyin sadece, denemeyin… Deneyen kendini hak etmez, vakit gelir korku başlar… Soyunu hak etmeyen yolunu bulmaz, bütüne hizmetçi olmaz ama iyi bilin ki kervan yer ve gökte yürürken, kini aşanlardan yürür”…

Ortalık karışır derler, otuz kapı açtık; ortadaydık, her andaydık, karışan kalemden çıktıda karanlık ağır yükü hafifletip, yolun kürzi kapısında bütünün gücünü yarattı ve yaşattı!...

Dorukların toplumları bu gün buradaydılar ve hepsine kendi yoğunluklarını kodlayarak görev taşıttık. Çantalarını aldılar, ekmek oldular, ikmal tamamladılar, yarattılar. Bizim için değil, kendileri için yaptıkları…

Bu dünya murattır her bir yaşama ama murattan öte bir topraktır… Bu can kapı Allah’ındır, aklındır, yarınındır da; esmaların kelamından ötedir, yaşamın sevgisidir!...

Bu günden sonra bu dünyada yaşam sürecek her kim varsa; merdiven olacak ve bütünün görevini kodlayacak!...

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://vimeo.com/192513571

 
  Bugün 231 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol