Birlik İlmi
  YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6
 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6

27.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6 BİRLİK ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ

Ölüm hakkında öz bilgi;

Allah’ın dediğidir ölmek..altın ışığın kürzi kapılarında ölüm, insanlığın levhi kapıdan geçişidir.

Biz ölmeye değer hiç bir şey görmedik dünyada. Dünya ölümlüdür, bizse ölümlü dünyada kürziyiz.

Bir tek insan kalem olabilir. Ve bir tek kalem insanı kayda alabilir. Yaşamdır o kalem ve yaşamda hepimiz, kendimizi yazdık. Nerede, ne zaman doğacağımızı ve ne zaman ölümümüzü hak ettiğimizi yazdık. Ama ölme niyetimizden vaz geçtiğimiz an deriz ki “yok gitmem…” Gider mi, gitmez mi o gün belli olur. Çoğunuz bunu anlamadınız.

“Kader” dediğiniz tek bir levhidir ve biz orada hak ettiğimizi yazdık. Dünya ölümlü dünya ama ölülerin dünyası mıdır? Önemli olan budur.

Şükredin ki dünyamız artık ölümlülerin dünyası olmaktan çıkmıştır. “Ölüler Diyarı “derdik dünyaya eskiden artık ölüler diyarı değil dünya, dip diri bir zaman kapısıdır. Ve bundan sonraki süreçte, artık geçiş yapanların hepsi kelama, insanlığa ve bütünlüğe varacaklar. Ve ölüler diyarı bu yaşam artık dipdiri bir sistemi tohumlayacak.

Biz dünyada dünyayı hak etmeye gelenler has tahtta kelamı oturttuk. Öz görevimiz buydu. Şimdiden sonra ne olur? Ayrı gayrı bitmiştir.

Bugün dünyada olmayan tüm yakınlarınız sizin yüreğinizde bir tek ilimdirler ve sizinle dilleşirler. Onları sesleştirin. Hak ettiklerince dürümleyin ve dilleştirin. Hepsi sizdir onların. Bunları unutmayın.

Bana dediler ki “senin anan baban nerede?” Benim babam insan sistemi’dir. O bütünün güücüdür onu ben an kapıları gözetlerim. O beni her anda diller; çünkü o ben, ben oyum. Ha diyeceksiniz ki “artık o senden başkası.” Yok, hepimiz bir tekiz bunu anladığınızda bileceksiniz ki ölümlü değildir yaşam ve sizde olan sizin yüreğinizdedir.

Ha, peki; neden giderler? Elbisedir yaşam…O yaşam elbisesi çıktığında, yeni bir yaşam kapısına varılır ve o yaşam kapısında yeni bir konfeksiyon ürün seçilir. Ve denilir ki “ben bunu giyineceğim.”

Ha diyeceksiniz ki “peki ne zaman gideriz?” Sevgililer; Sistem, Nizam ve Düzen görevini yaptıkça siz buradasınız ama siz “ben artık çalışmak istemiyorum” dediğiniz anda, girdaplarınıza dönersiniz. Ve dersiniz ki “ben gerçek insanlığa varıyorum; gerçek insanlık” Ha, daha önce gerçek insanlıkta değil miydiniz? Diri olanların çoğu gerçektiler ama ölüler görevsiz değildir ama ölüler güçsüzdüler ve gerçek de değildirler.

Şimdi canlar, neden geliş halindeyiz dünyaya? Sevgiden; çünkü biz artık dirildik. Dünya üstünde artık diri bir yaşam kodlaması yapılıyor. Ve bizlerin tümümüz dünyaya din kelamın ilminden öte olan yaşam kapısına geldik. Gelmekteyiz….

Cennet sizin yürekleriniz canlar ve tüm yaşamlarınız ama cennet sevgidir unutmayın.

Geçmişteki bütün çalışmalar sizin, size varışınız içindi artık siz size vardınız ve cennetsiniz; unutmayın.

“Yukarıda ne olup bitiyor?” diye sordunuz ya hani…Anlatayım; hepimiz ordayız şu anda. Ve buradayız. Bunu anlamadığınız düşünemem. Ben orada, ben burada. Sen orada, sen burada. Sen orada, sen burada….Hepimiz orada, buradayız. Ama An Kalemi olarak tüm zamanlardayız. Bunları iyi anlayın.

Bundan sonraki süreçte ne olur? Bütün kötülükleri aşıp geçtiğinizi görüyorsunuz.

Bundan sonra Sultanlık yapmanız ya da sessiz zamanları dillemeniz mi gerek? Yaprak yaprak okuyun yüreklerinizi ve isteğiniz neyse onu yapın. Ama biz kendi yüreğimizi dinlediğimizde, bizim yüreğimiz bize bir tel ses verir “ak” sadece ak….

Ben aktığımda, her an sınırlı kayıtları aşıp geçer ve sınırsızlığı tohumlar…akmak budur.

Biz akmaya çalışıyoruz ki sınırsızlığa kodlamalar yapalım ve tüm insanlık o sınırsızlığa tohum eksin.

Biz akmaya çalışıyoruz ki bilgi kelamı bütünün gücü olsun.

Aktıkça akarız ki yer kökleri gök güçleri ile bitişsin! Akmak budur. Ölme öldürme! Amaç sevgi….İşte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://www.youtube.com/watch?time_continue=11&v=MlRiCrgVxXs

 

27.AĞUSTOS.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ- 3.AKIŞ

Deli dumrul, dünyaya iner ve sorgular….”Nereden, nereye geldiniz” diye? Delidir ama deliliği, kelamından dolayı değil kalemindendir. O, bir delidir. “Kare, Küp” der, “Küre” der ama anlayan çıkmaz... Delice diller, delice.. Diller de diller ama anlattığı kendi yüreğidir.

Savaşı sistemledir. Sistemin yoğunluğu kontroldür savaşı. Korkmayın, öfkesi yoktur, hiç kimseyi kırmaz ve kırdırmaz.. Ulular diyarının gözü, özü, sözü, öz görevli olarak, onun yoğunluğuna bakar... “Cennetten, cevherden kovuldu insan” denir ya hani... Oda der ki “her kim varsa benim yüreğimdedir, bendir”… “Ve ben cennetim”… “Gelin”, der..

Dağlarım o cennet, altın Işığın gücüdür ve kimse, o cennetin yoğunluğunu kontrol edemez... Ruhi kapıların tümünde kulağı kesikler olur, bilir misiniz?... Ve hepsiyle kelamdadır o…

Ağırdır. Çok ağırdır… Taşımaya kalkarsınız, taşınır, taşınır. Niye taşınır?...Seyredin, ocaksızdır da ondan... Koptu gitti, kendinden ayrıdır. Bilgisizdir, cahildir.. Niye? Yoktur da ondan.

Sevgililer, o, bir Tanrıdır ama Rahman kulu olan, insandır. Ekiptir, yarındır, haliktir, hakka varan da tahditsizdir.. Yaşatır… Her anı yaşatır da “Kars, Ardahan” der ya babamız, hep..

Dağ babalar, hani bir tek yaşam vardı… Niye sen orada kaldın?. Bakmayın yüreğine, askerdi orada… Bizle çalıştı orada…

Herkesin takıntıları var, canlar.. “Biri, Niğde” der… “Biri, Kars” der.. “Biri, Sivas” der... Daha ne desin?.. Kendini der.. “Bizse, Allah’ın tınısı” deriz, hep… Sadece bu!.. Allah’ın tınısı.

Kaç merdiven dayadım zamana?... Hepsinde insanlığım, kuranlığım, yaşamlığım oldu... Vakit geldi, dediler ki “sen yoksun”.. “Yokum” dedim. Dediler ki “Ol”.. “Olmam” dedim.. “Yok” dediler. “Ol”.... “Ol ki hak edelim” ..Ama ben yokum ki… Ben yokum… Kimse beni bulamaz, bilemez, yokum.

Çünkü ben, İsmail-i kalemlerin türevlerindeki o yoğunlukların kuranından farklıyım… Beni anlamaya çabalamış birlikler ve demişler ki “öz görevli değil, yoktur zira”…

Ah canlılar, ah… “Öz” dediler ya. Hani öz nerede? Öz, söz, Esmaların dürümlerindeki öz mü yoksa yaşamın görevi olan o yücelikteki göz mü?

“Ben dünya, dünya ben” diyorum ya hani…”Kaynak dışıdır, bu bilgiler” dediler.. “Oh, ala” dedim… Altın ışığın gücünü alın da çalışın.. Ben yokum… Hadi buyurun yapın… Hakka varın, tahtınızı hak edin, bütünün gücü olun mutlak kulluk yapın, akın… Akın ki hak edin.

Dediler ki “ama yokuz ki biz”... “Niye yoksunuz?”.. “Çorba yapamadık” dediler... Oh, ala!.... “Buyurun çorbayı da alın” dedik.. “Ve sordular, çorbada yol var mı?”.. Yoksa verir miydim?... “Alın”, dedim.

Dağlarım, Altın ışığın gözü, özü, sözü, insanlıktır. Birliğim, insan sistemidir… Barışın tınısını duyar, aşkın kelamıdır, aklın kapısıdır, hakka varanda tartışılmayan o Tanrılıktır.. Kini aşar, yolu açar, göz olur. Gönülleri görür, söz olur, bilir, bildirir.

“Vermeden olmaz ki” dediler...”Hadi ver” dediler. Yakışır mı vermek?...”Siz verinde, ben alayım” dedim. Dediler ki “al”… Baktım ki yaşam yoktu ki. Dediler ki “ak” ama yoktu ki yaşamda, hak teknik… “Has ol” dediler. “Oh, ala, olalım” dedik. Yoktular ki…Dedim ki “ölüymüşler”. Diriltmeye geldik, hepsi bu!.

Dipdiri bir yaşamı hak ettirmeye geldik. Devinimi hızlandırmaya niyetim yok, canlar… Eğer devinimi hızlandırsam siyahın, mora varışında kodlanmış ışık kalmaz... Niye?.. Çünkü Ruhi kapıların tümü kapanır. Anlatamam bilgiyi… Anlama, anlatma yeteneğim yok mu?.. Var da canlarım, alanın, alma yeteneği yoksa benim anlatmamın kimseye faydası yok.

Canlarım, ruhi kalem, insanı yaşama kodlayan, kalemdir. Bilirsiniz o kalem, hep yaşamı yazar.. Ama yaşam, insan sırrını dillemedikçe o zaman kelama, insanlık kelamı diyemeyiz ki?....”Vallahi” diyemeyiz ama çorba yapmışız ya.. “Buyurun” dedik ya… Her şey o çorbada mevcut. Buyurun, için..

Nereden bulunacak çorba?.. Yürekten… Herkesin yüreğinde o çorba mevcut… Biz, o çorbayı tüm zamanların gücüyle bütüne hizmet için kaynağa aldık… Ve dünya dışı varlık kodlarıyla birleştirerek dünya insanlığının yüceliklerinde kendi yoğunluklarına kayıtladık… Hepsi o çorbayı, kendi yoğunluklarından içecekler.

Ve biliniz ki bu dünya insanlığı yeşilin, mordan öte olduğunu dahi anlayacak… Hani nerede yeşil?.. İnsanın yüceliğidir yeşil… Ama moru, insan, yeşilden farklı sayar… Ve der ki “ben, mora varacağım”. Çorbası tuzsuz kalır, canlar, yaşamı kutsuz kalır, insanlığı kelamsız olur, yarını olmaz.

Bu nedenledir ki biz, dünyaya Er Sistemini indirdik. Er Sistemi; Erilin sistemidir.. Erilin sisteminde, yüreğin kürzi kapısı vardır ve tüm zamanların gücü vardır... Biz, o bilgiyi, eril, dişil, kodlamalarıyla tohumlarız... Her bilgi, arzın gücüyle kodlandığında, dirilik, kayıtlara çekilir. Arzın gücü; erildir. “Hana” derler ya o güce.

“Hana”.. Ama Rahmanın kulu olan, Ran…. Ran kapısındaki Hana. Ve o güç, bütüne, kök, gök olur.

Septil, sistemli çalışır. Septil.. Ama sanmayın ki “Suptil” dedim.. “Septil” dedim. Yaşam kalemidir, Septil…. Ve Süper Sistemleşmeyi kodlayabilmek için bilgi transformasyonu yapılır.…

Bilgi nerededir? İnsanın levhisindedir… O bilgi, arzın gücüdür ve arzın gücü olan bilgiyi, hakiki teknikle tohum olarak, bütünün gücü yapabilmemiz için onu transfer ederek, arşa kayıt etmemiz gerekir..

Arşa kayıt ettiğimiz bilgi, fikri bilgi değil ilmi bilgidir… Yani ben, kendi varlığımda bilgiyi transforme ederek, arş katlarına dolduruyorum… Arş katlarına doldurduğum tüm bilgi, arşın kodlanmış tohumu olarak, bitki hayvan ve tüm zamanların Kürzi kapılarını açıp, o yoğunlukları besler.

Hepimizin bilgisi mi? Arzın gücünü hak edip, tohumlayabilenlerin bilgisi ve bu bilgi, arşa kayıt olduktan sonra kodlanmış ışık haline dönüşür... Bu kodlanmış ışık haline dönüşen bilginin, kelam olarak insana inebilmesi için…. Kendi yüreğini kodlayabilenlerin kontrol dışı bilgilerini kayıtlayarak kendi yoğunluklarından Arşa varmaları…. Ve o bilgiyi transforme ederek Arza akıtmaları şarttır.

Hadi buyurun anlayalım. Ben Hana ve ben bilgiyi transfer ederek Arşa kayıt ettim… Ama bu bilgi, kendi yoğunluğumda tohumlarımı kodlayacak dürümde kayıt oldu… Ve benim dışımdaki bir diğer var kapım, oraya vardı ….Ve o bilgiyi aldı… Kendi yoğunluğunda transfer ederek, yer kürzi kapılarını açıp indirdi… Aha bu!..

Ama bu bilgi, yere inerken, o kelam edenin, kendi belek kayıtlarıyla inecek… Yani onun kendi yoğunluğunda mevcut olan bilgilerin kodlanmış topluma, tohum olarak inmesi sağlanacak…. O, bu bilgiyi indirirken kendi Levhi kapısını açacak. İşte yapmakta olduğumuz, budur.

Hena; Arş gücüdür.. Ve en direktir.. En direk bilgi, Arş kapısından, Arz korkusunu aşanlarca çekilir ve yerküreye indirilir. Böylelikle yerin kutsal tohumlanması sağlanır… Mutlaka iyi anlayın ki “Kare, Küp, Kürzi kelam olan, Küre” derim ya hep… Bilginin şeklidir bu…

Ben bilgiyi en ve boy olarak kodladığım zaman yüceliklere o bilgiyi oraya varan kendi yoğunluğunda hak edip çektiğinde…. O herkesin kendi yüceliğiyle devrelenir ve iner... Ama inerken ya Küredir, ya Karedir. Kare olup, indiğinde sessizdir…. Ama Küre olup, indiğinde sese dönüşür… Ve sese dönüştüğünde artık o bilgi mutlak ve hakiki bilgi haline geçer.

Cennet insan, cemaat ilim ve biz o ilmi Ko olan biliş. Hadi buyurun anlayın.

Vakit geldi canlar. Bu bilgileri daha net vermek istiyorum bugünden itibaren. Size her şeyi net verdim. Verdim de ampuller sönüktü.. Bunun için sınırlandırdım bilgileri, bugüne kadar… Arzın gücünü artırmamız şart.

Bu nedenledir artık bilgileri daha açık vereceğim. Ve teknik tohumlama yapılacak… Sizler, dini boyutların gücünü örterek buraya gelenlersiniz. Dinde kontrol vardır… Yani herkes her şeyi dilliyemez… Ama burada herkes her şeyi dilliyecek... Yer, gök, sistem olacak ve sizin yüreğinizde sesleşecek.

Muktedir olanları, murat ettikleri her anda kodlarız, bu kesindir… Ama yolun, Altın ışığın yolu olduğunun mutlaka herkesin anlaması gerekir.

Çatı kurduk.. O çatı, kelamın ilmiyle kuruldu…. Ama biz, o çatıyı mutlak kulluk olarak, kodlamaya çalışacağız.

Ayrı gayrı gözetmeyin an’lar… Anlar. Hepiniz an’sınız.. Size, andan söz ediyorum… Hepiniz zamanda an’larsınız.

Ayrı gayrı gözetmeyin her şey sizde ve sizin yüreklerinizdir… Hepimiz, sizi hak etmeye çalıştık. Dünya dışı varlık boyutlarında mutlak kulluk yaptık… Hepsi sizin içindir…

Ha bir deli çıktı dedi ki “ben oraya giderim. Ve orada hasat yaparım”. İşte bu!... Ve biz, o deliyi hak etmeye çalışalım.. Buyurun..

İşte bu!…Şimdilik!..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://www.youtube.com/watch?time_continue=5&v=HGk-PGRANgQ

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (6)
27.08.2016

Dağlarım, bilin ki yarın insan soyu kodlanmış olacak… Bilin Kaynak Işık olacak ve yol, insan soyuna Kuran olacak… Biz, sizi size verdik bilin!... Eh Canlar, insan soyu; yol, Allah yolu ve biz, zaman kalemleri, alın da bilin Kuran, insan; kelam, insan; yaşam insan ve biz, kervan olan insanlığız…

Yeşil, moru tohumlar. Mor, kolu kanadı olanda, yarını tohumlar. Yaşam ise kervanı tohumlar. Hepsi, sistemli olarak gerçekleşir… Her bir insan, bir kervandır. Yolcudur, yoldur ve kontrolludur… Öz görevlidir ve yeri, yaşama kodlayandır.

Din nedir diye sorarsanız; kelamdır… Din, kaynakta tahtını kodlayanın kelamıdır. Oraya varan insan, Kutsal Yaşam’a kaynak olur… Büyük Kült’tür o. yoldur ve kokusu yüksektir…

Cennet nedir derseniz; kelama varandır… Kendini tohumlayıp; hakiki olandır. Murattır o ve Sultandır. Ona, “cennet” denir ve kendini hak etmiştir…

(Akış esnasında frekansın düştüğü hissedildi. Söze, özümüzde olmayan, vasayet altına alınan dünya ve dünya vasileri ile ilgili bilgi ile devam edildi… Erginleşme safhasına gelen dünyanın varılan aşamada vasilik ihtiyacı olmadığı tarafımızdan ifade edilerek bu konudaki paylaşım silindi… Konuya ilişkin öz açıklamalarımızla akışa devam ediyoruz:)

Arzın gücü, tüm zamanları kodlarken, tüm insanlığın iyi bilmesi gereken husus, ilimdir… Kulluk yapmak için ışık gerekir ama yarın için yaşam gerekir… Sizden beklentim yolunuzu hak edin ve hak olup yaşayın. Amonlar, bunu yapmazlar mı!? Mutlaka yaparlar ama dünya kervanı kalkmıştır ve yol almaktadır… Bu aşamada, bu şekilde bilgi vermeniz, kervanın yaşamdaki ışığını sınırlandırır. Bunu izin veremeyiz!...

Kesir kelam, insanı kaynaktan ayırır. Kırıcı kelam, yaşamı ışıktan ayırır. Kervan sistemli olarak kodlama yaparken, Işık Kelam, mutlaktır ve Rahman’dır. Kini aşın ve anlayın!...

Yerin hakimi vardır. O hakim, yaşamın tınısıdır. O tını, Kürzidir ve kil, kum değildir. Artık ışıktır…

KARE, Kuran’da, Kutsal Yaşam’a verilen addır. Kürzi Sistem’de (KÜRESEL SİSTEM’de) ise kalem, yaşamı tohumladığında, artık tüm zamanlar, ışık haline geçer.

Sevgililer, sizi hepinizi kucakladık ama yolunuz varsa, burada olun. Yoksa kendi yolunuza gidin. Sizden dileğimiz budur.

Köyün gücü, yüreğin gücüdür. Bu köy, yüreğini tohumlamış ve yaşamını hak etmiştir. Akıp geçin ama hak edin; Hakk’ın yolunda olun ve kontrollu olun!... Aksi halde ses vermeyin sadece dinleyin. Aha bu!…

Aramayın dündeki insanı… Artık insan, KAHA oldu; yaşıyor. Aramayın yarını!... Arzın Gücü, yaşam oldu; kodlandı; tohum oldu ve yol oldu… Arzın Gücü, tüm insanlığın gücüdür. Aha bu!…

Verip, alıp yaşanır dünyada. Verdiğimiz insanlıktır ama aldığımız hakikiyettir… Her an için ışık halinde kodlama yapan insan soyu, korkuyu aşıp yaşamaktadır.

Atlanta Meclisleri, görev tekniğini iyi bilirler. Kürzi Kapılar’ı mutlak bilirler ve yolu açarlar. Amon Toplumları ise açılan her kapıda, yarınları kodlarlar ve koklarlar. Aha yaptıkları budur.

Dünyanın nefesi olmak, hak etmekledir. Hakim olmak ve yol olmak, insan olmakladır. Ata Kapılar, tüm insanlık için açılmıştır. Aha bu!…

Müsaade ederseniz sizi, size tanıtmak istiyorum!!!... Kimim ben? Her diri… Kinim var mı? Yok!… Bilişim var mı? Yok!… Aha yok!… Şu anda ben yokum!… Neden yokum!? Zamandan çıktım… Ben Sistem’den çıktım. Dünya yolundan çıktım… Her yerden çıktım. Ben yokum!… Aha yok oldum!… Ben yok oldum!… Yok!… Siz olun diye… “Bilişim yok!” dedim; siz bilin diye!… “Yaşamım yok” dedim; yaşayın diye!… Has ışığımı, hakiki yoğunluğumu Has Taht’a oturttum; yolculuk başladı… Aha bu!… Şimdilik!… Aha şimdi ve şimdi!…

(Not: Başkalarını nitelendiren, tüm değerlendirmelerinde kendini tanımlar.)

Dağlarım, şimdi sizleri dinliyorum!... Ben olmayan sizleri!… Niye!? “Ben yokum!” demeyin. Ben sizleri dinliyorum… Ses verecek var mı? Hadi verin!... Artık kelam olun seslenin. Aha bu!…

(Dünya yaşamları olan hazirunda bulunan enerjetik varlıklar sesleşmeye başladılar:)

- Dağ ben yarına vardım. Ummanlara vardım kodlandım aktım… Aha yaşıyorum!… İnsanım ben!…
- Anacığım ben yolum. Aha yola kul oldum. Yok etmeyin yürekleri. Ben cennet oldum. Akıyorum… Aktım… Aha bu!…
- Ey Canlar! Sesleşiyorum: Ben dünya aha bu!…
- Arzın gücüyüm ben…Sistemim… iyi ki hak ettim ve oldum..
- Ben de sesleşiyorum. Yolcuyum ben… İnsan yolcu… Sizden size değil benden bana yolcuyum… Aha bu…

Ve çok sayıda varlık, bir tek olup sesleşip yaşama indiler…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

27.08.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 6 
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ. AÇILIŞ KONUŞMASI

Çorba yapmaya geldik buraya. Bu çorba "Işık Çorbasıdır." Hepimiz sizinle, mutlak ve hususi bir öz görev taşıyoruz. Muradımız teknik tohumlamadır...

Hayrın tanısını duymak, hakka varanda tohum ekmek ve bilgiyi kalem yapmak, öz görevimizdir.

Süreç içersinde bilginin kapı açtığı görülecekti. Yoğunluğunun arttığı bilinecekti. Mehir, olarak bilinecekti ki Kaynak Işık, aklın tahtıdır...

Murat insanın Lütfi kelamıdır. İkna olunuz ki, "Ben Dünya" diyenlerin çok mutlak kapıları açıldı. Ve toprak toplum, Tanrı kalemi oldu. Her anı kayıtladı.

Düzeni kurmak için Murat İlminin, Kelam Levhisi'nde Işık Kalem olması gerekliydi... Ve bu gün burada bu yoğunlukta, Mikail gücü dürümlere çekildikçe, yaşam kodlanacak.

Umut olur ki dünyanın Lütfi Kervanı yürür. Mutlak kapılar açılır ve bizler bu gün burada olan bu yoğunlukta, toprak toplumu tohum olarak, kaleme kayıtlayabiliriz.

Esmâları koklayanlar, Go Sistemi ile kayıtlayanlar, burada bu yoğunlukta bütünün gücü olacaklar. Şimdilik...

Canlarım, hoş geldiniz. Buraya gelişiniz bizleri mutlandırdı. Toprak toplumun tohuma inişi bizim için mutluluktur.

Kupa, iman tahtıdır ve biz orada bütüne görev taşıyoruz. Yüce can insan, hepimizin gücüdür. Ve o biz, biz o'yuz. Unu eleyip eleğini astığını dilletenlerin çokları mutlak kulluk için buradalar.

Varlığı hak etmek, tahtın tahtidli olmadığını, tüm zamanarın gücüyle bütünün gücü olduğunu anlamakla mümkündür.

Apollon denilen bir çatı var... İnsanlık çatısıdır o. Muktedirdir ve yoğundur. Onun Lütfi kelamında bütünün gücü vardı. Hep diriydi ve yüceydi.

Amonların toprak toplumuyla tohuma inişinde bütüne hizmetçiydi. Nesiller boyu doğanın gücünü kodladı. Ve yolu koklattı. Şu anda nesillerin gücüyle bütünün gücü olarak bizimle olmak diler.

Arzın gücünü hak etmek ve bize biz olmak gerektiğini anlatan o, hasatını tamamen yapmıştır. Şarkı türkü okur yüreklere, her anda ve bizde, bizim yüreğimizde...
Çorbası tuzludur onun, yolunda kulluğu vardır ve bütünün gücüyle kodlanmıştır... Amonların toprak topluma inişlerinde görevliydi.

Yeri Göğü yaradan İnsan dedi ki;" Ben Dünya ve Dünya Ben..."

Nefesi güç, Kürzi Kapısı yeşil ve yeşilin gücü İlim... Biz o ilmi, bütünün ilmi yaptık canlar.

Artı eksiyi götürmez canlar... Her şey teknik tohumdur... Sizlere daha açık veriyorum. Bir yanda artı, diğer yanda eksi, dirilik yoğunluğunu kodladığı zaman, yaşam Som Altın Işığa dönüşür. Mutlak kaynak olur ve yoğunluk artar.

Erdiğiniz en güçlü yaşamda Işık kodlamaları başlar. Aha o kodlamalar sistemin gücünü dürümlere çeker. Sistemin gücü hepimizin yüceliğinde mevcut olan görev gücüdür. Muktedir ve hakiki olan insanlık burada bütünün görevini hak edip yoğun şekilde ilmi Ka olup yaparken, Rahman olan, Kaha olan, bitki hayvan ve tüm sistemleri kodlar... Yürüyen dünya koşar. İşte bu... Ve bugün yürüyen dünya koşmaya başladı...

Muradımız Dünya'nın Levhi Kapısının açılışıdır. Kalem İlmi, Allah ilminden ötedir. Allah'ın tahtı, insan ve insanın ilmi bütün. Bütünün gücü akıl ve aklın Kürzi Kapısında yaşam var.
Ama hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için, Semanın sistemini anlatmamız gerekir size...

Semanın sistemi nefes ilmiyle kodlanmış bir sistemden öte, kaynağın tahtında güçlenmiş bir sistemdir. Hepimizin gözü Allah'ın gücü olarak bütünü izler amma, Karanlığın tanısını duyabilmek için yaşamı kodlamamız gerekir.

Evren insanı, kelam ilmini dürümlerken, yaşam insanlığı kodlar. Ve biz bugün burda insanlığı kodlayanlar olarak, biriken dürümleri kodluyoruz.

Çok mu zor? Kolay... İmparatorluğun gücünü hak ettiğiniz zaman, her şey kolaylaşır. Ram kelamı aklın kapısını açar ve bizler Dünya'nın yolu olan insanlığı kodlayarak, Bütüne Hizmetçi oluruz.

Her insan arzı güçlendirebilir. Ama bunu bilmesi gerekir. Arzın güçlenmesi, Hakkın Kapısını açabilmekle mümkündür. Hak Kapı, Altın Işığın Gücüyle açılır. Ve Dünya'nın yolunu açan birliklerin hepsi o yoğunlukta bütüne hizmet ederler.

Barış halinde insan, kelama varır. Ama barışı kodlamadan aklın kapısına varamaz. Aklın kapısına vardığı zaman, yerin gücü aklın Kürzi Kapısında bütünün gücü olmalıdır ki, Rahmana kulluk yapılabilsin. Rahman Ra Ka Ha olan insan soyudur.

İmparatorluğun gücünü bilenler insan sistemini iyi anlarlar. İnsan sistemi, tinsel tekniğin tohum olarak bilişi kodladığı sistemdir. Maya insandır. İnsan kaynak Işık haline dönüştüğü zaman tüm zamanların gücü olur ve her anı mayalar. Birlik kapısını açar marka çalışmaları yapar. Arzın gözü onun gücü olur ve bütüne hizmetçi olur.

Dün ölü olan planet bugün dirildi. Bunun KA HA olan Işıkla gerçekleştiğini herkesin anlaması gerekir.

Öz söz şudur ki "Ran Kervandır." Kar kış her şeyin gücü, artı eksi toprak toplumu tohumlayabilir amma kaynakta, insan soyu yoksa, yaradan yarattığında tahtını kodlayamadığında, biz yokuz canlılar, biz yokuz...

Altın Işık hepimizin gücüdür. Bu gücü dürümleyen insan misafir değildir yaşama... Her resimde o vardır ve her sistemde o vardır. Otağında kuran olur, kutsal toprak olur, tohum olur...

Muradımız insanın kini aşıp yolu bulmasıdır. Eğer kin aşılırsa yol açılır. Kesinlikle bunu anlaması gerekir dünya insanlığının. Kin eli ayağı olan, kirli ve sistemsiz çalışır. 
Ama kin, kelamda insanın kaynağına inmeden kontrol kurabilirse, orada artık huzur olur.

Mutlaka iyi anlayın ki yaşam Allah'ın tahtından, gök sözcülüğü yapanların Kürzi kaynağından kodlanır. "İyi kötü yoktur" denir ya hani, İmparatorluğun gücü ilmi KA olup insanın sistemi oldukça iyi ve kötü tahtidlidir. Sizler bizler tek biliş halinde mutlak kulluk yapanlar, muradımız insanın kanatlanarak kök göklerin gücünü dürümlemesi ve yoğunlaşarak kaynak olmasıdır.

Artık Dünya'nın yolu, aklın yolu olacak. Bu kesindir. Kimse ben ne yapacağım diye sormayacak. Yapacağını kendi yüreğinden anlayacak ve yapacak.

Dünya türevlerini tohumladıktan itibaren, bunu anlayacaktı. Bizler dünyalıları izlerken hep şunu gördük. Sevgi saygı yok! İnsan kelamız, kaynaksız, ışıksız. Ve bu insan kontrol dışı. Ve bu insan gözsüz, sözsüz, sessiz. Bu insana yaşam gereksiz. Buydu gördüğümüz. Ve bugün görüyoruz ki arzın gücünü toprak toplum artık tohumlayabiliyor. Ve yoğunluğu kodlayabiliyor.

Evren kelam ister. Yarın kulluk ister, biz akıl isteriz canlar... Akla Ka Ha olan yaşam, mahrekte insan soyunun yaşamıdır...

Ruh markadır. Bilin... Ruh nedir bilir misiniz? Ruh Tanrı'dır. Ruh yaşam tanrısıdır. Ama Ruh biliştir. Ruh kontroldur. Ruh kupadır. Toprağın toplumundaki kutsal ışıktır Ruh ve tektir Ruh...

Herkesin ayrı ruhu yoktur. Bunu anlamak zor mudur? Zor olduğunu düşünmeyin. Anlayın, Aha anlayın ki ruh tektir. Ve o tekliği kodlayabilecek olan iman, sistemin gücüdür ve sizler bu güçle bütüne hizmetçi olanlar kaynak dışı bilgiyi kodlamadan, ışığın kontrolünü sağlayacak güçtesiniz...

Canlarım sayı saymayı bırakın. Dünya sayılarla kodlandı hep. Hepinizin eşyada saydığı görülüyor. Ama saymadan da sayılır eşya bilir misiniz? Kaynak dışı bilgilerin kodlanmış Işığında her şey sayı ile ölçülür. Vurgundur bu insana insanlığa vurgun. Bütüne hizmet için insanın kendini hak etmesi, yetkinleşmesi ve bilgi kapısını açarak, yolu bulması şarttır.

Sakın yanlış anlaşılmasın, yer gök insana hizmettedir. Bunu kesin anlayın. Yer gök insana hizmettedir. Ziyandır kelamsız insan... Kanatsızdır, ışıksızdır, karanlıktadır. Yığın yığın kaynakta ışığı tohumlasak da o yol Allah'ın yolu olduğunda, kodlanmış Işık bütünün gücü olaması gerekir ki, kervan kalksın ve o kervan, insanın kendi yoğunluğundan, kervan olarak kaleme varsın. Kaleme varmayan yaşama varamaz. 
İnsanlık Boyutlarında bunu anlamak zordur...

"Ben Dünya, Dünya Ben" deyin... "Kini aştım" deyin. "OL dedim OLdu" deyin... " Toprakta toplumum, tohum ekti" deyin... "Yara bere içinde olan İnsan Soyu, bilgi kapısını açtı" deyin... Resmi çalışma budur...

Başka Dünya var mı? Yoktur... Dünya tektir... "Nerden çıktı bu?" diyeceksiniz... Canlılar, hepimiz o tekliğiz zaten, başka zaman yok ki... Başka kapı yok ki, başka yarın yok ki... Her anda var olan için başkalık yok ki... Bunları iyi anlayın...

Yok mu Dünya? Yok... Niye yok? Zaman kalemi, insan sırrını İnsanlık Levhisi'ne tahditsiz olarak bilişe kodladı ya... Daha ne olsun... Her şey o tekliktir...

Yedi doğum yaptı zaman... Aha bu... Her tohum insanlık için çalıştı... Masalar kuruldu zamana. Dendi ki "Bu masa insanı kodluyor... Şu masa aklı tohumluyor. Şu masa yolu açtı. Şu masa bilgiyi kayıtladı, Bütünün gücünü tohumladı. Ve şu masa murat ettiği her şeyi elde etti." Aha hepsi bu...

Ama saygısızlar, kırıklar, sınırlılar, hırslılar... Kusurlular.... Peki ne olsun? İmparatorluğun gözü açılsın... Tüm zamanların özel gözle görsün... Ve bilginin kapısında her şey yetkinleşsin... O gün geldiğinde, masalar değil mi masa olur.. Tek masa.. İşte o masa, insan masası olur.. Ve biz bunu diliyoruz...

Yer ve gök budur canlar... İmparatorluğun gücü budur... Siyah mor, mahrekte kelam... Biz o mahrekte kaynağız, İnsanlık Levhisi'nde Akılız. Turan toplumların, Kuran olduğunu biliriz... Mutlak olduğunu, göz olduğunu, ses olduğunu biliriz... Ve yaşamı hak ettiğimizi bilerek çalışırız...

Çalı çırpı insan.. Ama o insan karanlık... Ve O insan akıl, o insan yaşam her şey o... Unutmayın ki mutlak kulluk budur... "Ben Dünya ve Dünya Ben" Dediğiniz anda her an sizsiniz zaten... Ve mutlak olması gereken budur...

Savaşım insanladır. İnsan Kelâmdır. Ama kelamı hakiki değilse ikmali vardır... O ikmali mutlaka tamamlatıp kodlamamız gerekir. Çorbasında tuz olsun, yolunda kusursuzluk olsun. Ve biz olsun o diye çabalarız...

Şen olun canlar... Aşkla çalışın... " Ben Dünya ve Dünya Ben " olan İnsan Soyu. Size bunu anlattım... İyi ki, iyi ki buradasınız ve iyi ki kontrol kurduk.

Çorba Çorba olduk... Her Çorba bir zaman ve Zaman'ın Sırrı ilim... Aha o ilim, bir sistem ve sistemin yolu işçilik.. Biz işçileriz... Dünya işçileri, hepimiz burada işçilik yaparız...

Burası murad ettiğiniz en yüce kapıdır... O Kapıya vardığınızı bilin ve o kapıyı hak ettiğinizi anlayın....

Seyfullahların dürümlerindeki kodlamayı, hepimiz birleşip yaptık... Dünya dışı varlıkların türevlerindeki tohumlamayı yine birleşik yaptık. Hepimiz gün gün çalıştık ama toprak için... Ama yoğunluk için... Ama Işık için ve yarın için... Yarını hak eden, imanda kendini tohumlayan, bütünü kodlayan ve siyahın kutsal olmadığını sananda o simsiyahta tünami olan... Her anda mutlak olan... İnsan yaşam... Hepsi bu...

Hayat Allah'ın tınısıdır... Duymak için çalışılır. O tınıyı duyabilmek için yaşama varılır... Ama hayatta kendini anlamayanın, tınıyı duyma imkanı yoktur. Biz o tınıyla sesleşiriz canlar... Biz bedenli olarak bu meclisi kodlarken, hepimiz tınıyla kodladık...

Her şey Allah'ın sesiyledir.. Ses İnsanın dirliğindeki ses ama tinsel teknikle bu ses, aklın tahtında otak kuranın, toprak topluma tohum ektiği bir anda, ilmin kelamı olup tınlar... 
Ki o tını, Altın Işığın Tınısı... O tını, Aklın Tınısı... O tını, Levhi kapıda Allah'ın tınısıdır.

Biz; ziyanda, ziyan olanda, kelamda, insanda, bilişi kodlayan, İmparatorluğuz...

Küp dolmadı henüz görüyorum... Ses Küpü doldurduğunda, ses sonsuzlaşır. Şu anda ses Küpü dolduruyor... Bu nedenle sesleşiyoruz... "Yok mu, yok mu başka ses ?" diye sorarlar... Var!.. Ama Işık değil, kaynaktan veriyorum. İşte bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://www.youtube.com/watch?time_continue=2&v=dyUsWYBfFNE

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (6) Hakkında Öz Bilgi ve DAVET
27.08.2016

Canlar, bilin ki Yaradan, her diriyi kodlayarak kontrollu olarak var etti. Cennetlere cemaatleri koymaz Allah; ilmi koyar… Ama insanlık ailemiz bunu anlamadı. Sandı ki kelam sessizleşir; Yaradan, sevgiyi “ilim tokları”na kaynak yapar ve Ruhi Cevheri Cennetliller, kodlanmış yaşamları, hulusi kelam olarak yaratırlar.

Dünün özel ilmi vardı. Herkes kendini dilleyemez ve dinleyemezdi… Zira Sistem Cemaatleri, kodlanmış ışıklardan sesleşirler ve resim yaparlardı… O resimlerde, İmparatorluğun kulluğu vardı. Umutları vardı ve yaşamları vardı… Dünler güçlüydü. Kürzi Ziyaretçiler gelir; Yaradan Işıklar’dan, yaşamlar kodlar ve koklarlardı.

Her gelen insana gelir ve yaşama gelirdi. Yarını tohumlamaya geçip gelirdi ama Ruhi Sayfalanış, Işık Sistemleşmesi ile olurdu.

“Dünya ölüdür” denirdi ama ya dünya, ölümsüzse; nerede ölüm diye sormak gerekirdi!...

Dünya bir resimdir. Birlik Kelamı olan bir resim… O resimde, kapılar var ve yaşamlar var… Ama o resimde bir de dirilikler var… O diriliklerde, kervan var. Kervan insandır ve tendeki varlığında insanı taşır ama taşıyan insan, aynı zamanda tendeki varlığının dışında; yaşamdan çıkarak tüm zamanları taşır.

Bütün Kütle bunu dinler ama dilleyemez. Zeytin, kelam olsa da yaşam, ışık olamazsa dünya kodlanamaz.

(Açıklamalar: Zeytin, Allah’ın insanda olan emanetidir. Yeşil Güç Merkezi’dir ve ona EMANET GÜÇ MERKEZİ veya KALP ÇAKRA da denir. Bu bilinç düzeyine varan insan, 4. Hak Katı’na varmıştır. Bu bilinç haline ulaşıncaya kadar, insan; varlığında transforme ederek deneyimlediği bilginin duygusunu, fizik bedeni ile zihin bedeni arasına kaydettiğince, elde ettiği sınırlı güç alanına sahiptir ve bu güç alanı, ferdi ve sınırlı aktivasyonunu, kendi fiziki ve duygusal varlığında yaşamsallaştırır. Diğer insanlar ile drekt enerjisel bir iletişimi yoktur. Ancak 4. Hak Katı’na varan insan bilinç, bu düzeyde, tüm insanlığın EMANET GÜÇ ÇAKRALARI ile KAPALI DEVRE enerjisel iletişime ve etkileşime geçebilir. Bu düzeyde ilk kez varlık bilinç, kapalı devre de olsa ferdi varlığını aşıp geçebilecek dürüme varır… YAŞAMIN IŞIK OLMASI ise ancak 20-24 Hak Katlarına varılmakla mümkün olur. Oradaki İşçilik, IŞIK İŞÇİLİĞİ’dir ki orada KATİ KODLAMALAR Mutlak Zaman kayıtlamaları yapılır ve bu kayıtlar enerjisel vasatlarda sadece dünyayı değil tüm gürzü kodlar)

Tükenen her insan kulu, kelamı tohumlayarak yaşama döner. Her insan soyu kodlanmış ışık olur; karanlık aydınlığında, hakikiyetini diller.

Bütün dünyalar, insana hizmet için var edilmiştir. Her dünyada Yaşam Kapıları vardır. tek Melik olan insandır ve Yaşam Kapıları’nda, karanlık ışığından, aydınlık kalemlere güç katılır. Her resimde insan soyu yoğunlaşır ve yaşar.

Muradımız iman ile ve hakiki kelam ile yaşamak ve yaşatmaktır.

Sıkıntı yok mu!? Mutlaka yok diyemeyiz ama sıkılan, kelam ettiğinde; sıkıntı en aza iner ve yol, ALTIN IŞIĞIN YOLU olur; yaşam yenilenir. Her insanın, kelamda kalemi olduğu sürece yaşamı yenilenir.

Kadın ve erkek iş yaparken; insan iş yapar ve biz iş yaparız ama insanın nuru, kelamsa; herkes, kelam olmalı ve yaşamalıdır.

Doğu Toplumları ile Batı Toplumları, bir tek kapı açtıklarında, tahditsizlik başlar. Her toplum; Miraç’ta, kelamda ve yarında kodlanmış ise artık, yaşam insanı kodlayamayacak diye düşünülmez.

Zaman, Atlanta tıkanışları sağlayarak, bu tıkanışların çözümlerinde, yolculuğu kodlayarak görev taşır. Tıkanan her anın açılması için ışıklar, yaşama çekilir ve Sistem, Teknik Tahditle kodlanarak yaşamı, koyu ışıklara kayıtlar. Her ışık Miraçta biliş halini, tek Melik’te kodlayarak, cevheri güçlü yaşamı hak ettirir.

Verecek insan, kelamı verir. Kelam, ilim olur; yaşam olur. Ummanda kaynak olur. BİZ olur. ÖZ GÖZ olur ve tohumlar bilişi.

Hepimiz Allah’ın ışıklarıyız. Aha insanlık olarak o ışıklar, Mutlak Levhiler’inde kervan olduklarında; Dünya, yolunu bulur ve yaşamını kodlar.

Soğuk bir zaman ve sınırlı bir insanlık… O Zaman Sistemi’nde biliş, hak ve yaşam, savaşçıların zamanı… İman, insan ve yol, ilim!… Aha bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET 
YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (6)

27.08.2016 günü, 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM” Çalışmasının 6.’si yapılacak. Konuya ilgi duyan ve katkı sunabilecek olan tüm dostlarımızı aramızda görmeyi diliyoruz.

Sevgilerimizle,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.
Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8
Kadıköy/İST.
Tel: 02163489559

 

 

 
  Bugün 455 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol