Birlik İlmi
  YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11
 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (11) ÖZ BİLGİ ve DAVET:

 

Sevgili Dostlar, Dünyanın nefesi olanlarla kodlamalar yapılmakta Zaman Sayfaları’nda… Nurlu Kullar, nurlu kalemleri ile yaşamları kodlamaktalar… Dini Kelam ile kalem olup yaşamlaşanlar, insanlaşmak üzere kervan olmaya gelmekteler.

Kimsenin kendini kelam ile dillemediği bir zamanda; kendi yaşamını tohumlamak üzere kendinden kendine inen ve kendinde dürümlenen tüm Cevheriler, biliş halleri ile Yaşam Kaptanları olarak zamanlaşmaktalar.

Kurtarılmış ışıklar ve kurtarılmış Zaman Sayfaları, hep Kible olarak nitenlendirilen Işık Kayıtları’ndan geçip yaşamlaşmaktalar.

Dünyayı BİRLER KAPISI olarak kabul edip Levhi Kalem olmaya geçip gelen çokları, mahir ve hakim olmak üzere cennet kurmak için çalışmaktalar.

Çalışmaların neticesinde, devinim hızlandıkça yarınlaşmalar artmaktadır.

Dünyaya namaz zamanları (Yaşamda Kalem Kodlamaları yapılan zamanlar) inen biliş halindekiler, Kelam Levhisinde kaynak olmak üzere çabalamaktadırlar.

Vaktin geçtiğini bilenler ile vaktin geçiş halinde olduğunu bilenler; Birlik halinde kükreyen insanlaşmalarda kodlanmak üzere çabalamaktalar.

Nurlu Kaptanlar ve Ruhlu Kalemler, bir tek Kaptanlık için çarıklarını giyip inmişlerdi yaşama. Şimdi artık tümü, Kübra Kaptan olarak, kök bilişleri ile yarınlaşmaya inmekteler.

“Devrim yaptık zamanda” diyenler de kendi tohumlarını indirip, sonsuzlaşmaya çalışmaktalar.

Dün, onlar için dünyanın adı Kaptanlık Sayfası’ydı. Artık dünya, bir Cennet Kalem’dir.

Dünyaya Nefes İlmi ile inenler, Birlik halinde olmalıdırlar. Oğullarını kodlayabilmek üzere cümle yaşamları hak etmelidirler ve Rahmi Kalem’de, kelam olanlardan ışık çekip bilişi kodlamalıdırlar.

Her Levhi’de kendini tohumlayanlar, bilmek isterlerse, muktedir olup mutlaka bilecektirler.

Kardeşlerim, yeşeren zamanları izleyiniz. Büyük zamanlar, büyük yaşamlar hepsi yarınlar içindir.

Dökün zamana ilmi, Hak Teknik ile yeşertin. Zeytin taneleri gibi tüm zamanlara ışık halinde inin ve yol olun. Ölülüleri diriltin… Dinleyin tüm zamanlarda nefes alıp nefes verenleri ve rahmete, kelam edin… Kalem edin; yarın edin ki biliş tohumlansın.

Işık haline geçin ve yolu bulun… Son Altın Işık olun ve Rahman olun… İnsanlaşın, İmparator İnsan olun; Kuran olun. Öz Köklere inin ve resimlenin…

Ekran kararmadan Kelam İlmi’ni kodlayın. Soğuk Güç Kalemleri ile tüm zamanları koruyun. Uyumayın!... Her an, sizi sizden size hak ettirir… Cennetleri, cevheri hakiki Levhiler’i, Hakim-i Hak ilmi ile kodlayın…

Toy olan zaman insanlığını, tohumlayın ve yaşatın. İki deve, tek mektepten kalktığında; yaşam, insana vardığında ve yol, Kulluk İlmi ile kalem olduğunda; kodlayın, tohumlayın, imparatorluk aşkı ile kervan olan sistemleri ve resimleştirin.

Miraçlardan miraçlara varın, istikbalden kelamlaşın ve Rahman olun.

İnsan Kelam’da kulluk yapın; ışığı tohumlayın. Aha vallahi bu! billahi bu!... İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

DAVET 
YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (11)

01.10.2016 günü, 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM” Çalışmasının 11.’su yapılacaktır. Yukarıda paylaşılan bilgiler kapsamında çalışmamıza katkı sunabilecek olan ve ilgilenen tüm dostlarımızı aramızda görmeyi diliyoruz.

Sevgilerimizle,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.
Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8
Kadıköy/İST.
Tel: 02163489559

 

24.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10 BİRLİK ÇALIŞMASI
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 6.AKIŞ

 

(Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak ziyaretçilere cevabımız... )

Değerliler, hepimiz dünya için çalışıyoruz... Ocağımıza inenler de bunun için çalışıyor. Yoğunluğu kontrol etme çalışmaları bundandır. Ama bizler dünyalı olarak, daha yüksek ışıklarımızı devreye alırken, arzın gücüyle yapıyoruz bunu. Onlarsa bizi, bizim yüreğimizden kontrol etmek istiyorlar.

Dünya dışını dünyayla dilliyebiliriz ama kontrollu olarak. Biz dünyanın ölüler diyarı olmadığını dillediğimizde, bizi hak etmeye çabalamadılar. Dediler ki "bu çok konuşuyor!..." Şimdide çok konuşuyorum.

Öncü birliklerin kontrol dışı oldukları söylenir hep. Biz öncü birliğiz ve bizi kontrol etmelerine asla iznimiz yoktur.

Dünya dürümlerinde hep dirilikler kontrol edildiler. Zira, öz köklerin gücü dürümlere çekildiğinde, hep oğullama yapıldı ve dünya dışı dünyayı hak etmeye çalıştı. Sevgi ile mi? Yok hak etmeden yaptı bunu hep. Ve dedi ki " ben tanrı" "Sizi sizden size tanıtmam! Ben beni tanıtacağım size!... Beni anlayın ve bana ilimle gelin..." Daha önemlisi bizden bize gidişimizden çok, bizim ona gidişimizdi istenen...

Hep bir tanrı ve insan onun kulu... Bunun öz görev olmadığı kesin amma bu bir görev diye dünya insanına anlatıldı... Ve dediler ki bizi hepiniz bilin, biz çok güçlüyüz. Devinimi arttırmak değildi maksatları sadece yaşamlarını tohumlamaktı. Ama insanla tohumlamak. Çünkü onların yoğunluklarında ilim yoktur. Onlar dünya ilmi ile kendilerini hak etmek isterler...

Ve bizim yüreğimizi dinleyerek, kendi yoğunluklarını kodlayıp kontrol altına alabilirler. Bizse onları, bizim verdiğimiz bilgilerin hakimi sayarız. Sanırız ki onlar bize, insanlık diriliğinden ilim öğretiyorlar. Ve onlara tanrı deriz...

Bu gün dünya çok ama çok önemli bir eşiği geçmektedir. Dünya Altın Işığın gücü ile dürümlere çekilen insanlıkla çalışıyor. Ve artık Dünya dışı bizi bizim yüreğimizi dinlerken saygılı olsun istiyoruz...

Saygı... Hepimizin hepimize saygısı, onlarında bize saygısı dileğimiz budur.... "Yaradan, yarattığında yaratıldı. " dediğimiz zaman, çok şaştılar... Sığ bir bilgi zanettiler bunu. Ve dediler ki " ölüler diyarında böylesi bir ses yoktu. Nüve olan insan neden böylesi bir dirilikten seslendi?" Kaynak kıranın kırıldığı bir dürüm. Ve biz orada "kıran kırılmayacak" dedik... Çünkü kırdırarak yaşamı tohumlayan Onlardı. İnsan insanı kıracak ve yaşam tohumlanacaktı. Çekişme, çelişki yaşam dürümlerinde diriliği kodlar... Biz buna "sahte bir çalışma" dedik.

Dünya yaradan ve yarattırandır. Yaşatandır... Ama Dünyanın dirliğinde kendimizi hak ettiğimizde, artık kin nefret biter... Bitsin istedik. Çok kolay değil ama bunu diledik.

Bugün savaş mevcut, bugün yaşamda kırılış mevcut. Ve Bütün bunlar kodlanmak için devreye alınan suni koyu çalışmalar... Hepsi suni. Bilir misiniz? Ben, benimle çalışırım, ben sende yokum, sen bende olamazsın ama hepimiz tekiz... Bunu kimse anlamıyor.

Er sessiz, diri kalem, ama yaşam insan... Büyük kötülük, büyük iyilik her şey teklikte... Anlatıyoruz... Her şey teklikte...

Yerküreyi bölüşmeye kaltılar. Benim senin diyerek. Ama yerküre tüm zamanların kürzi kapısı hepimizin...

Devinim artsın diye çalıştılar... Çok mu zor? Çok zor... Devinim arttı... Ama yol yoktu... Kontrol yoktu.. Aşk, kelamdaydı ama kalemde yoktu... Sevgi saygı yoktu. Çorba pişmiş ama çorbada nur yoktu... Bizler "Dön!.. Düzeni kur ve yolu bul!" dedik doğanın gücüyle... Ama yarat demedik. Neden demedik çünkü yarattığında kelam, ilimde kendinde herkesten farklı olmayacaktı ve kırıcılık yaşamda yol olacaktı. Bunun için dünya insanına yarat demedik. "Yenilen" dedik. Ama hak etde yenilen... Çok mu kolay? Çok kolay...

"Ben Sultan olan İnsan" de, "ben sevgi" de.. Ama hep de... De ki hak et... Yoksa ben yolu açarım, ruhi kalemleri kodlarım... OL derim olur. Ama ya Ol dediğim hakikiyette yoğunluğu kıracaksa? Buna izin var mı? Asla yoktur...

Değerliler, dünya dışı bizi hep izler... Hep izler ve sorgular. Altın Işığın gücü var. Yaşam var. Peki bu ne için tahtidli? Çünkü Ruhi Kapıların tümünü biz kodladık ve kontrol altına aldık...

"Çıldırdı dünya" derler. Ne oluyor? Çıldırmış... Çalı çırpı değil ki yaşam... Bilsinler. Dünya artık yaşam kalemi... Devinim hızlı...

Ve bugünden itibaren Süper İnsanlık Sistemleşmesine, biz dünya dışına bunu söylemek istiyoruz ki; yorulmayın, biz dünyadayız... Siz bizi, bizim yüreğimizi dinleyin yeter. Ama siz bizi, hak etmeden kontrol etmeye niyetli iseniz, Allah'ın dediği aklın dediğidir. Ve biz aklın kalemleri, sevgiyle sizleri de dürümleriz. Ve deriz ki insanlaş!... İnsanlaş ki bizi kontrol etme! Bizi sürü sayma...

Dünya, artık son sözünü söylüyor... "Dümen İnsan Soyudur. İnsanlıktır...."

Dağlarım, dünyamızı insanlaşması için kayıtladınız. Biliyoruz... Soyunuzu kodladınız, tohumlandınız ve dünyamıza indiniz, bunu da biliyoruz... Çorbalar pişirttiniz dünyada ve bu çorbalara ilmi kattınız. Biliyoruz... Seyir halindesiniz dünyamızı, net biliyoruz... Ümmi kapıların tümünde ışığınız yanar. Hepsini net biliyoruz da!... Sistemin gücünü hak ettiğimizi anlamanızı bekliyoruz... Korkmayın! biz dünyayı kollarımıza almadık!... O hepimize ait. Ama bu dünyada yorulan, yokluğun tohumunu kodlayanlar, bütünün gözü olarak çalıştıkları sürece, her şeyin hakikiyetlerinde olması için çabalayacağımızı bilin...

Hepimiz seviyemize göre çalıştık bu kesin... Ama kırk kapının kırkında aklımız var. Ve yolumuz insan soyunun yolu... Toprak topluma iş yapmıyoruz. İnsanlığa iş yapıyoruz burada...

Çantam dünyadır. Arzın gücü bu çantadır. Ve sizlerle bu yücelikte, bu çantada olup bitenleri kodlamak istiyoruz.

Tren kalmadı henüz ama kalkmak üzere. Hepinizi bu trene bekliyorum. Bir kere daha söylüyorum ki,bu dünya yoğun ışığıyla bütüne ait amma bizsiz değildir... Biz dünyamızı korumaya muktediriz. Bundan sonra da koruyucuyuz...

Sisteme, Nizama, Düzene , sevgimiz saygımız sonsuz. Ama yaradan, BSUİ' nin gücü ile yarattığı her şeyde varlık sürer. Bunu da anlayın... Şimdilik size vereceğim budur. Ve bu çalışmaya dahil olmak isteyenleri buraya alabiliriz. Sadece bizim verdiğimiz bilgiyi kontrol etmeye kalkmasınlar. Eğer kontrol etmeye niyetleri olan varsa, burada kontrol edilir. Kesindir. Ve buraya geliş sebebini bildiğimizdendir ki ilm-i kalemde onu, hak ettiğince kendi yüreğinde dürümleyerek, çalışmalardan ayrı tutabiliriz. Bu kesindir...

Şimdi daha güçlü, çok daha güçlü bilgi vermemi istiyorsunuz, eminim ama kervan kalktı ve sizden başkaları da var... Onların kürzi kapılarında hepinizin yüceliği olsun diliyorum. Şikayetiniz var biliyorum. Hologram olan yaşama kendi yüreklerinizi indireceğinizi düşündüğünüz anda sizin yüreğiniz kontrol edildi. Ve şimdiden sonra has tanrı kapısı olarak çalışacağınız gün, biz sizi yine burada karşılamaktan gurur ve mutluluk duyacağız.

Şimdi, hepinizi, göklerdeki sessizliklere, kontrollu olarak geçebileceğiniz yoğunluğa davet ediyoruz. Güçlenin, girdaplarınıza dönün geçin...

İşte bu.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/WrtXuYE8o5E

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (11/1)
01.10.2016

 

Yaşamak ve yaşatmak!... Ama Zaman Kalemi olarak!... Kodlanmak ve koklanmak!... İlmin Kaynağı olarak!... Emre itaat ve yaşam!... Sistem, Nizam ve Düzen olarak!... Ama kapıları açıp yaratmak!... İş budur!…

Tüm insanlığın, kapıyı açtığım zaman, İman Tahtı’na gelmesini beklerim… Gelen, KAHA olup gelir… Gelecek ya da gelir olan, İmparator olup geldiğinde, beden alıp gelir… Siyah Kalem, İman Tahtı’nda, Kutsal Işığı kodladığında; mahrek olan, nefes olup gelir…

Ak, Kalem!... Hak Kelam olan Kaynak Nefes, ak!... Ama Zaman Kalemi olup ak!... Ak ki hakim ol!... Hak Teknikle kaynak ol ve yaşam ol!… Mutlak ak ki hak et!... Bizler, akış halinde, tek mektep olarak, Kaynak Işık’la tüm zamanları hak ettik.

Misafir. bilmez ki hakiki mevki, hakiki yarın, hakiki kalem, Medine’nin Kaynak Işığı’ndan güç çekmez… Merdiven, dayandığında Kulluk İlmi ile tüm yaşamlara… O yaşamlar, kaynaktan akar ve zamanı hak ettirir. Müsih Sİ Kalemleri, hakiki Levhi ile kodlanmadan; kalem, kontrol kurmaz…

Aşk ile ve Hakk ile kervan kalktığında, Hakk KAHA insan, kalem olduğunda, bütün kütle, kaynaktan ışık çeker ve yol, ilminden kervan olur.

Canlılar, bilin ki biz, dünyayı hasata kodladık. Dünyayı Hakk’a KAHA yaptık; ışığa kodladık… Din Kelamı, hakiki kalem yaptık; nefese kodladık… Ağırdık, hafifledik, kervan olduk, kulluk yapmaktayız… Sizi, Sistem olarak çalıştırdık. Aha! KARA KALEM, tükenen tüm yaşamları; yarınlaştırıp, yoğunlaştırıp, dürümleyip, yeniliyor…

Ölümlü Dünya; sana, “karanlık” dedik. Sana, kalem olduk; kaynak olduk; ışık verdik… Kalem İlmi’nden, Kelam İlmi’ne vardık; yaşadık… Aha bu!…

Bundan sonraki sayfada, İmparator olarak yenileniyoruz. Çürük ilim, hakiki nefeste ışığı yıkar. Biz, ziyan olanları hak etmek üzere çalışıyoruz…

Suyun, kimin suyu olduğunun hiç önemi yoktur. O su, İnsanlık İlmi ile aktıkça, diri yürekler, kervan olurlar ve yol olurlar.

Sevgililer, cennete cevheri koyun!... İnsanı koyun!... Yarını koyun!... Umman olan kalemi koyun ve sonlanın!... Sonlanın ve deyin ki “ziyanda, ZAHAR olan ışık yenilendi. Büyük Kült, zürriyetlerinizi tohumladı. Koklattı yaşamınızı ve yarattırdı. Aha bu!…”

Çok mu kula, kulluk yaptık!? Çok mu Kuran kodlamaları yaptık!? Taktim ettik insanı ten olan yarınlara. Kaleme kelam olduk. Aktık!… Aha aktık!... Cennetten, cevhere ve cevherden, Keram olan yarınlara aktık!...

Soyulur Zaman Kabukları… Kök Gökler’den, Ses Kalem olan; kervan olur, yaşama akar… Zamanın ışığını alıp Kuran olan; nefes olan; cennetlileri hak eder ve dürümler. Soyu kul olanları bulur. Onları, kalem yapar. Der ki “kervan yürüyor! Oğullarını hak et ve gel!... Siyah Sayfalar, senin yarının olur; kul olan ışığın, Has Taht’ın olur. Gel ki hak et!...”

Cennet, diri bir cemaat ışığı olarak koklanırken; yüreklerde, sevgi Has Taht’a varır. Geçer, iner ve yolu açar… Tabuları yıkar… İnsanı; kendinden, kelamdan ve kaynaktan Tanrılık Kapısı’na taşır.

Her Keram, bir kaynaktan alır yüreği ve göklere varır. Gök Çözümleyiciler, kervana ışıklarını katarlar. Bizler, Birliklerimizi o kervana kodlar ve o kervanla kalem olanları alır kayıtlarız. Umut olur ki kini, kervandan uzak tutarız… Kini kervandan uzak tutmamız; ışığın, kaynaktan tahditsiz olarak görev almasını sağlar…

Burası, bizim için çok önemli bir Meclistir. Bu Mecliste, kim nefes alıp nefes verebilirse, Kaynak Işık ile bunu başarır… Kim Kuran olursa, Kuran Tahtı’ndan ışık çekerek bunu başarır… Kim, aklın nefesine varırsa, kendi yarından bunu başarır. Bir tek kapı yoktur bu Mecliste. Herkes, kendi kapısından ışık çeker ve yarını tohumlar. Buyurun alın bilgiyi!... Biz, bizi biliriz. Biz, bizden BİZ olur; kervan olur; yarını biliriz. Ve Zaman Sayfaları’nda tohum olanları biliriz…

Neyi bilmeyiz bilir misiniz!? Kini olanı; yolu kaybedeni ve yaşamayanı bilmeyiz… Biz, bizden, başkalaşanı bilmeyiz ama bileni, biliriz. Bizden, kim kalem olursa, onu biliriz. Ve yolu, koyu bir ışık halinde, Kök Gökler’den güç kayıtlayarak kodlarız.

Ak ya da akma!... Hak et ama Hakk olup yaşa!... İş budur!... Şimdilik…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

1.EKİM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11 BİRLİK ÇALIŞMASI
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

 

Canlılar, benim adım sevgi. Hepinizi kucaklıyorum.

Burada olma sebebim, doğanın gücünü dürümlere çekmekti. Karışıktır zaman ama ben bu karışıklıkta Bilgi Kalemi olarak bütünü kontrol altında tutma imkanına sahibim.

Aklımın, kaptanların aklından öte olmadığını sananlara şunu söyleyeyim; ağırın hafiflemesi için her şeyi yaptık. En aşağıların en aşağısına kadar indik. Ama daha da önemlisi yukarıların en yukarısındaki kulluğu da yapabildik.

Size kendinizden değil; insanlıktan söz edeceğim bugün.

Bu yol, Aklın Yolu’dur. Hepiniz iyi bilin.

Burada kodlanmış topluma tohum olmaya gelen birliklerinizi izliyorum.

Arzın gücünü, öz köklerin görevi olarak dürümleyecek görevi hak etmeye çalıştığınıza eminim. Allah dedi ki” imparatorluğun gözü olan ilm-i ka olan İsmaili Kapıları aç ve yoğunluğu artır.”

Tanrı’nın Kalemi, İnsanın İlmi’dir. Eğer, insan kalem olup….kalem olup; ha kalem olup insanlaşacaksa, Mahrekin Kulu olmalı ve yolu bulmalıdır.

Kantar, imparatorluğun kaynağındaki ışığın Tanrı Kalemi olarak kodladığı bilgeleri tartışıdır ama o tartıda biz yokuz.

Şu ana kaynak olacak olanlara bir tek şey söyleyeyim; dürümlere inmenizi istemedim bugün….ama geldiniz. Size nefesten söz etmedim. Demedim ki “siz nefesi hak etmediniz.”

Size, Aklın Kalemi olup kodlama yapmanız için Biliş Kapısını açtım. Atılan zamanların, atılan kaynaklarındaki yaşamı kodlattım. Her bir zaman kaleminde insan sırrı vardır. Size ekmek yaptım.

Şu ana kadar Kuran İlmini anlayabileniniz çıkmadı. Ve burada bizden kendi yürekleriniz hak edip dillememizi beklediniz.

Yaradan, altın ışığını gök sözcülüğü için dünyaya çektiğinde, yaşamı hak ettirmek içindi yaptığı. Sizden Beşer Kapıların tümünün görev sayfalanışını kodlayarak, Mikail kulluğu yapmak üzere buraya gelmenizin maksadını sormak isterim. Niçin kodlanmış ışığı hak etmeye çabalamadınız da kaynakta olmayanları hak teknikle kodlamaya çabaladınız?!

Dedim ya “dünya yoktur.” Dümenin başına oturtulacak hiç bir dürümde kalem yoktur. Kaynak yoktur ama “kartal” dediğimiz o yoğunların, tüm zamanlardaki gücünü alıp dünyaya indirenlerin, gök sözcülüğü yapma imkanı olduğunu hak edip anlayanlar, artık tükenen dünyaların gökçe kodladıkları o yoğunlukları, Rahman olup kaynağa almaya çalıştıklarında, bizimle olma imkanları olamayacağını anlamalıydılar.

Değerliler, Ran Kalemi altın ışığın gücüdür. Onu anlamak, Allah’ın tahtında olmakla mümkündür.

İman edin ki dünya yolu, aklın yoludur. İkmal tamamlamaya gelen sizlere bilgeler diyemem. Sizler kontrol dışı bilgileri kodlamaya çalışanlarsınız.

Çay mı dilledim yüreğimde? O çay, İnsan Sistemindeki kodlanmış ışığın hakiki levhisindeki mayadır.

Burada olma sebebinizi size net anlatıyorum. Dümen, Allah’ın tınısını duyanların eline verildi. Biliniz ki o dümeni hak etmeyenler, burada bulunamazlar.

Biz, size, sizi verdik. Hepinizi dilledik ama şunu iyi anlayın ki bu yol Aklın Yolu olmadıkça, yaşamın topluma tohum olma imkanı yoktur.

Öz görev, imparatorluğun gücüyle kontrol kurmak ve yolu umutlanarak kayıtlamaksa, altın ışığın gücüyle hak edin ve tohum ekin.

Devinim artmadıkça yaşam yarınlanamaz. 2 levhi, bir tek ikmal tamamlatıcı olmadıkça, kodlama kodlanmışlığın tohumlarında dahi kalem olamaz. Sevgiyle sizleri kucaklamaya çalıştım hep…

Netice olarak, yürüyeni kürzi kapıdan geçirdim ama yürümeyeni kodlamaya çalışırken, kelamı tohumlayamadığında Bütünün Gücünü kontrol altına alarak kendini hak etmesini sağladık.

Canlılar, RAKAHA İnsan sırrıdır. KAHA, İmparatorluğun Kulu olanın Kuranı’dır. Kodlanmış ışığa da KAH diyoruz.

Siyah, hepimizin geçiş rengidir. Ama siyahın gücünü hak etmeden, mor toprağa tohum olanlar vardır. Bunların tümünde kaynak vardır ve hepsi Kervanın Kuranı olarak bütüne görev taşır.

Mikail, ben dünya….. sen ve ben teknik tohum olarak bütüne görevliyiz.

Az, öz veriyorum ki dünyada öfke yoksa, akıl kodlanmış demektir. Ama öfke olmadığında, kontrol dışı bilgelerin türevlerinde tohum ekme imkanı kodlanmış olanlara göre daha yüksek olmaz. Sadece yaşamın kontrolu için öfkenin aşılması gerekir.

Değerliler, dağa “insan” diyenlere, ben dağa “kaynak” dediğimi dillettiğimde, sordu. Ama dağ karanlıkta, ışıkta ve yoğunlukta tahditlidir.

Seyfullahların kulluğunda bu yoktur canlılar. Sizden tek beklentim kendinizi anlamadınızdır. Eğer kendini anlayabilirseniz, Birlik Kelamı olabilirsiniz ve Bütünün Gücünü anlayabilirsiniz.

Şu andan itibaren, resim yapıyorum ve yaptığım resimlerde kelam olup, Kuran olup, bütün olacak olanlar görev taşıyacaklar.

Şikayet etmem canlılardan. Ama iyi bilin ki şikayetçi olsam, kelamdaki kalem, tüm zamanların kürzi kapısında bütünün gücünü kontrol edemez, yoğunluğu artıramaz ve bütün kötülükler kodlanır, yol koklanır ve bütün kültler kalemden ayrışır. Buna isteğim yoktur.

“Eve dönme zamanı geldi” diyor çokları. Öyleyse, görevliler onları geçiriyorlar ve yoğunluklarını kontrol edecekleri zamanda, yeniden buraya gelişleri için kayıt yapıyorlar.

Hepiniz daha iyi anlayın ki buraya girebilmek, mutluluk, huzur ve hakiki levhiyle olur ama mutsuz olanların kutsuz kalemler olarak bu meclise gelmelerine isteğim yoktur.

Altın ışığın gücünü iyi anlayın. Ben, dünya ve dünya benim. Tüm zamanların görevi olan insana ilim verdim. Ve bu ilmi Bütünün Gücü olarak kodladım.

Sizden daha çok, sizi hak etmeye çalıştım; bunu iyi anlayın ama yere gök, göklere yer desem, iyi anlayın ki kalem kontroldan çıkar. Eh, işte bu.

Şimdi; kapı kapandı. Hepinizin geçişi tamam. Burada olmanız gerektiğinde sistemin gücü devreye girecek ve sizleri yeniden buraya alacak. Aha bu.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/lQiXHsHtfJA

 

YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (11/2)
01.10.2016

 

Canlılar, kini nefreti aşan Birlik; sizinle olmak, hepimizi mutlandırmaktadır!… Dünya üstünde çok güçlü yaşamlar var. Bu yaşamların tümünde, kültler var. Her kült, bir Levhi’dir ve burada, yaşam Sistem olarak çalışmaktadır…

Dünle, Bütünlükler’in kaynağı olan yaşam; bugünle, dünü kodlarken, sevgiyi hak etmek için çalışmak gerekliydi. Dünü kodlayan ve yolu açan herkese saygılar sunuyoruz… Burada, bu Meclis’le bunu başardık. Çok şükür. Aha bu!…

Değerliler, kardeşlerim, misafirler; biz, bizi dinlerken, herkes kendini dinliyor. Vukuat!… Vukuat ve kodlanmışlık!... Kaynak ışıkta tohumlanış ve Sistem oluş… Aha bu!… Şimdilik!…

Dert değil yarınlar bize!... Dert değil savaş ve barış bize!... Savaşı kaybetmeyiz… Barışı, Kutsal Işıklar’la kaynak yaparız… Kalem olur; tüm insanlığı kodlar, toplar taşırız…

Dert değil bize, Kaynak Işığın Tahtı’nda kıranın bulunması. Ziyan olanların, nefesten çıkışları dert mi!? Asla değil!... Kapı açık!... Gelin!... İnanın ki Mikail, “siyah, mor” demez; alıp götürür zamanı, kaynaktan tahtı tahditsiz olanlara. Akıp geçer!... Diri yüreklere, akıp geçer!... Yarınlara, akıp geçer!...

Çeyrek, ziyanda olana verilir ama tam olan, tam olana verilir… Akana, Hakk verilir; akmayana, Has Taht, insanlık öğretir. Aha bu!…

Yolcu, “ben geçtim; geldim” dedi. Diyecek ki “kalem oldum!...” “Aktım!...” diyecek!… “aha! kaynaktan tohum oldum; şavka vardım” diyecek!… Ve diyecek ki “sayfalandım!” “Umman oldum!” diyecek!... “Dara düşmem!” diyecek!... Cinni Cennetli, Cevheri Cennetli, Halik Cennetli, Hakim Cennetli!... Hepsi Cennetli ya! cevheri, tek bir rahmet, umman olan zaman!… Orada, teknik tahdit var… Aha bu!…

Teknolojik Yaşam Sayfaları’nda, kulluk yapılır. Hepimiz, insan olarak Teknolojik Sistemleşmeler ile kodlanmış; YOKLUK’u, hak etmiş ve VARLIK’ı hak etmiş, diri Sistem Kalemleri’yiz.

Her birimiz bir Sistem ve bu Sistem, tohum!... Aha bu!… hepimizin diri yüreklerinde, Kaynak Işıklar var. Temiz ve hakim ve yaşamsı ve yarınsı cennetler var!… Kullar var ışığı tohumlayan ve kullar var ruhu kayıtlayan!... Aha bu!…

Görevimiz, insanlıktır biliriz. Bunun için herşeye sahibiz… Ama insanlaşmak, kodlanmakla mümkündür. Kodlanmadıkça, tohumlarımızı hak etmeyiz ve yol açmayız. Toprağa inmemiz; kendimini tohumlamamız; iman tahtını kodlayarak cevhere almamız; hepsi, İman Tahtı’ndaki kalemleri korumak içindir… Ama onlar, mutlak olmalılar ve kul olmalılar ki hasatları olabilsin…

Cennete, cenneti koyduk. Koyduk ama cennet, cennetten cevher almadan, ışık haline geçmedi. Cennet, etti ve kemikti… O cennete, Cevheri İlmi koyduk o dahi, insandı ve kelamdı… Aha! hep insanlık için çalıştık!... Aha bu!…

Bugünden sonra, duran insan olmayacak. Herkes, kontrollu olarak çalışmaya başlıyor. Durmayacak insan… Her anda çalışacak… Kaynak Işık ile ve yarın ile… Biz ise her anı kodlayanlar olarak; tohumları, Hak Taht’a koyup tüm insanlık için ışık halinde kontrolü kuracağız. Sistemlere ve yaşamlara görev taşıyacağız.

Dünya dışında bizi dinleyenler var. Onların, kelamlarında kaynakları var. Hepsinde Kuranlar’ı var. Tümü, bizim için önemlidir.

Tüm insanlık, bizim için önemlidir Ak Kapılar ve Hak Tahtlar… İşte bu!… Şimdilik!…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

1.EKİM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11 BİRLİK ÇALIŞMASI
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 2. AKIŞ

 

Canlarım, dünü görev diye bilenlerin çokları burada, bu yoğunlukta bizleri, bizim yüreklerimizi dinlemeye çabalıyorlar... Kurulların çokları bugün buradalar ve mutlulukla burayı izliyorlar... Birlik kelamı olarak bu meclisi kodlarken, tükenen dürümlerdeki dirilikleri de kayıtlıyorlar...

Asmaların altında ilim kalemleri var. Bu kalemlerin kürzi kervanları var ve tüm kervanların kontrolu var. Burada kontrollu bir çalışma yapılıyor...

Çorba tuzluymuş... Tuz ekmeden çorba pişmez ki canlar... Emin olun ki o tuz, Turanların tuzudur... O kuranların, kulluğundaki kalemin, kutsal ilmindeki tuzdur...

Biz şimdiden sonra daha yüksek bir çalışma yapıyoruz. Yapmak üzere çalışacağız. Ama bu yüksek çalışma, kelam tahtına varanlarla yapılacak. Kelam tahtına varmayanların, Birlik kelamında, bu tohumlamada bulunma imkanları olamayacak...

Muktedir olarak şunu insanlığa izah etmek isteriz ki, devre devre dünyayı ziyaret eden birliklerin biliş kodları, bizimle oldular...

Ama onların kulluklarında kodlama yapılamadığında, Işık kervanı kaynaktan çıkmadı... Ve bütün kökler, göklerden ayrı kaldı...

Simsiyah bir zamanın, sistem kelamındaki kalemdeki o yoğunluğunda, bu yaşam ağır yük taşıdı... Biz, sisteme görev taşıdık hep... Sistemin yoğunluğu ile çalıştık ve bütünün görevini kodladık. Bundan sonra, daha yüksek bir çalışma, daha yüksek bir insanlık ve daha yüksek bir kapı açılacak...

Sevgililer, dağ ilmin kalemi olmadan, KAHA olan yaşam insan soyunu kodlayamaz... O dağa varanın Rahman kulluğunda kaynak bulunmazsa, kendi yüreği kaynakta yaşamı tohumlayamaz? Misafir olarak dünyayı kelamla dinleyenlerin, kalem olmaları gerekirk i bu dünyayı kodlayabilmeleri mümkün olsun...

Dünyamızı çokları ziyaret ederler. Bu ziyaretçilerin çoklarında kalem yoktur. Bu ziyaretçilerin çoklarında yoğunluk yoktur... Bu ziyaretçilerin, hiç birisi kapımızı kapıları diye anlamaz, bilmez ve açıp girmez. Ama iyi biliriz ki, kin, nefret, hırs duygularıyla görev istemeye gelenler, çantalarındaki şarkılarını dahi tükenen dürümlerde kontroldan çıkarırlar. Ve bizsiz kalırlar.

İslam dininin en önemli özelliği, kaynak ışığı tohumlayan bir yoğunlukla kodlanmış olan ışığı, hakiki levhiye kayıtlayabilmesiydi... Bundan sonraki dönemde bunu başaran hiçbir yürek, yüksek güç olmadı...

Uluların kulluğundaki bu yoğunlaşmayı kayıtlayacak olanların, astral boyutların gözü olarak dünyayı izledikleri bir sistemde; bizimle yaptıkları çalışmalarda, burada bu yaşam, bu yoğun yaşamda, kurtarılmış ışıklarını hakiki levhi ile bilişten çıkartmaya kalktılar...

Kir ve pislik içinde olan bir zaman ve kir olan insan diyerek kırmak istediler dünyayı...
Dürümlere çektiklerinde kontrol dışı kayıtları kodlayacak, güçleri kalmadı. Çorba yaptıklarında o çorbanın kutsal tohumlanışta ışığı yoktu. Ve biz İsrafil ümmi kapılarını kapattık... Her şeyin gücünden üstün bir yüceliği tohumladık. Kontrol dışı bilgi, kontrol dışı yaşam ve kontrol dışı yaşam sırrı olan ilim... Hepsinin kelamında kayıtları kodlanmış olmasına rağmen, savaş sayfalarında kırılışları gerçekleşti...

"Kaç nefes?" dünyayı korur diye baktılar... İman tekniğinde 5000 nefes bir tek kalemdir... Ama insan kapısında, tek bir kapı, bir tek kaynak, hepsi ışık ve tümü insanlıktır...

Burada bu yaşam sayfasında, her an bir sistem olarak kodlanmakta iken,öher bir cemaat bir insan sistemi olarak görev taşımaktadır...

Sultan Süleyman, insan... Diyor ki "geçip geleyim sevgiyle..." Sultan Süleyman, kaynak kapıları açtı girdi!... Dağı taşı deldi girdi!... Biz miyiz o? Bizde midir o? Yoksa, onda biz ve ocağında KA HA mıyız? Nerden çıktı yaşamda kuran olan o İsmaili?... Nerden çıktı o kırıcı kapı?...

Yürüyen dünya koşuyor, Analar!... Koşuyor. Buyrun ölüler diyarı, buyrun koşmaya başladı yaşam... Seyfullah olan insan koşuyor... Kurtardık dünyayı, koşmadan öte koşarak, Aha bu...

Sevgililer... Size, sizden seslenecek gücüm var... Ben huzurla bildiriyorum ki; ben kuran insan, Sultan Süleyman... Hakikiyim ben, sanmayın ki ben yokum. Ben hep varım. Yolun başıyım, yolun ortasıyım ve yolun sonuyum.... Ve her anım ben...

Ben sistem olarak kulluk yaptım. Çatıyı kurdum, yolu buldum, bütünün kötülüğünü önleyen gücü, tükenen dürümlerde kayıtladım, yarınladım ve insanın insanlığını kalem yaptım... Adım Süleyman Han... Ben kalem olan Süleyman!... İnsan sisteminde insanlaşan Süleyman... Sizin elinizde, yolunuzda yüğeriğinizde, olan insanlığı kalem yapan birliklerinizin gözü olan ben!... Beni anlamadınız mı? Ben, Kanuni Sultan Süleyman Han!... Yeri göğü yaratan insanın, kelam olan ilminde, bilişin tohumu olan, bina olan, iman tahtının kervanı olan, insanlaşan ve yol açan...

Sevgililer, resim yapmıyorum. Her anda var olan ışıkla tohumluyorum bütünü... Her dürümde var olan bilişimle kodluyorum. Ben ölümlüyüm, öyle mi? Yok be yahu yok! Ben ölülerin ölülerinden ölen, her ölünün ölümlüsü olan, tükenen dürümleri diriltenim!... Ben dirilerin dirisi olan insanlığım...

Sanmayın ki yer gök bensizdir. Hepsiyim ben... Öz geçişimi yapar, gelirim. Girdaplarıma inmeden, kürzi kapıları açar girerim. Kardeşlerim, ben dürümlerdeyim, her dirideyim... Yaradanın tahtında KAHA olan aşkımla, bütünün gözüyüm ben... Seviyem yüksek mi yüksek...

Canlılar, haliki hak olan, levhi olan aklın kapısı olan, insanlığım ben. Size niye gelirim bilir misiniz? Cennet ilmini tohumlamaya gelirim. Hepinizde cenneti kodlarım ben... Dünyanın öz görevidir bu. Cenneti tohumlamak ve kodlamak. Sanmayın ki bu dünyanın dışında bir yaşam kaydı varda, orada cennetler kodlanır. Tanrı kapısı burasıdır canlılar. Dünya bilgi kalemidir ve tanrı kapısıdır. Buranın ötesinde başka bir dirilik, başka bir yürek, başka bir yücelik yok ki toprak toplumu cevhere cennet diye eksin!...

Benimle olma niyetiniz olduğunu bilerek buradayım. Kümbetlerin en aşağısının, en aşağısındaki o yaşamların, keriman olan levhisinden öte bilgeler kapısıyım ben...

Canlılar, Ran Kalemi olan insanlığa ses veren bu meclise görev taşımak bizler için mutluluk olur. Sizlerden öte sizleri sizleştirebilecek gücümüz var... Kontrol dışı hiçbir bilgimiz yok. Öfkemiz asla olmayacak... Sizinle çalışabiliriz ve burada bu yoğunlukta bilişi kodlayabiliriz. Maya olmalıyız ki has insan soyu olabilelim. Sizden tek beklentimiz var, "kodlanmışlık"... Sizden tek beklentimiz var, 'kontrol"... Ve Sizden tek beklentimiz var "akıl"... Sizinle çalışmak diliyoruz bizler... Burada oluş sebebimiz budur. Dümenin başına ilmi oturtan bu meclise görevli olmak, mutluluk verecek bize... Hepinizi kucaklıyoruz canlar ve hepinize kontrollu bilgi kalemi olmak üzere bu yoğunluğu hak ettirmek istiyoruz. Sizin ve sizlerin tümünüzün görevi budur... 
Aha bu, şimdilik...


SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/rmCeWHBb8A4

 

1.EKİM.2016.TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ

 

Dağlarım, burada öfke vardı, bugün. Yığın, yığın kırıcılık vardı. Kısırlaşmalar oldu. Temizlik yapmalıydık ve kodlanmış ışıklardan mutlak kuran olan Mahrekin kelamı ve levhisi olan Muhhammi Kapıyı açtık, sultanı buraya çağırdık.

Süper Sistemleşmeyle buraya indi ve bizimle çalıştı. Kaynak dışıydı. Kırık, kısır ve hırslı olan bilgeleri kontrol etti. Çorbasında kutsuzluk vardı, kırıktı yaşam, kısırdı ve yırtılan dürümlerde her şey kelamdan çıktı.

Şikayet etmeyin ama iyi bilin ki bu yol, aklın yoludur. Ve buraya gelenlerin hepsinin kendini tohum olarak, bütüne kaynak yapmak üzere gelmiş olmaları gerekir.

Öfkeleri çok olanları kontrol ettik. Sıhhatli bir dönem ve sıhhatli bir yaşam, kervan olan ışıkta bilişi kodlarken, herkes daha dikkatli ve daha huzurlu olsun bekledik.

Usanç içinde olanlar da vardı. Kaynaktan çıktılar ve tınıları duymaya çabaladılar.

Sevgililer, burada tınımı ararlar. Teni kodlasınlar, hak etsinler, kendi yoğunluklarında kendi tınılarını duysunlar. Hepsi Tanrı kalemi olarak, tüm zamanların tınısını tohumlayacak görevlilerdi.

Şikayet etmişler, demişler ki “kasırga var”. Yaprak, hepimizin yaprağı.. O yaprak, hepimize kodlanmış ve hepimiz, o yaprağı, kendi yüreğimize aldık. İşte mutlak olan budur.

Değerliler, kusur aramayın dünyada. Kusur; insanın Kuran’ında olur. Kusur; ilmin kaynağında olur. Kusur; yarında olur. Ama karanlıktaki yaşamda olur. Başka yaşamlarda kusur olmaz. Her kim ki kusur arar, ararken, aratırken, yaratır. Anlayın!...Bu çok önemlidir!

“Ben, dünyaya ölüler diyarı” derim. Yarattığını yaşar, dünya insanı… Anlar mı? Anlatırız. Her ne yaptıysa, kendiyle yaptı. Yapar, yaptırır, yaşar. Ama yarını tohumlayıp, yaşasın dileriz.

Dünya yolunda umman olanlara da şunu söylemek isterim ki “barış kapıdadır.”.. “Aç kapıyı.”.. Ama barışa kapı kapatanın, kaynakta kapitali yoktur. Sadece kökündeki gücü dinler ve der ki “ben, barış isterim.”..

Barış kapıdadır. Aç kapıyı. O kapı, sen içindir. Açtığında, barışı hasatında tohumlayacak, görevi alacaksın… Aç yüreğini, aç ki hak et.

Benim ekmeğim, benim yüreğim ama her birimizin ekmeği, her birimizin yüreği.

Hani dünya öfkeliydi ya. Hani dünya yok ediciydi ya. Hani dünya yolu kapatmıştı ya. Borçtu dünya insanlığa….Ama borcunu ödemedikçe insanlık, dünya öfkelenmekteydi.

Bir kere bile borç, harç dünyası kalmasın diye çabalayan gelmedi ki yaşama… Hangi dünya?... Hepimizin dünyası. O halde bu dünyanın borcu, hepimizin borcu. Ama borç, dünya borcu, tüm insanlığın PURSİSA kir ve pisliğinden öte olan imparatorluğun borcu. Ve borç ödenmedikçe ruhlarınız huzur bulmaz. Kesindir.

Borç ödenmedikçe yarınlarınız kodlanmaz. Ve kontrol kuramazsınız yarında.. Bunun içindir ki bütün köprüleri açın ve borçlarınızı ödeyin. Kinin ilminden öte olan kelamla ödeyin.

Borç mu? Hulusi kelam. Hukuki levhi, haliki KAHA, hepsi Sistem ve sizin yüreğinizde olan. Aha bu!..

Buyurun ödeyin borçlarınızı. Büyük Kübra, hepimizin gücüyle tohumlanır. Ödendiği zaman borç, yarınlanır o yücelik, aşk sayfalanır…. Ve siz, meleklerden öte olursunuz, bilin.

Hani dünya, yoktu ya…Yok tu ya yaşam. Hani ışık, yoktu ya… Hikayeydi her şey ya… Hırslandınız ya. Kısır bir zamanı kodladınız ya. Her şey sizden kaynaklandı.

Bu dünya, bugün bu haldeyken bunu yaratan, insan soyudur. Bunu iyi anlayın. Bu dünya kayıt olunup, size sunulmadı. Kayıtları siz yaptınız.

HANİ DERLER YA; “BU KADER”. KADERİ YAZAN İNSAN SOYUDUR, CANLILAR.

Unutmayın. “Ben, darı bolu bilmem” demeyin. Darı bolu yaratansın. Sen ki kervan oldun. Haliki hakta, KAHA oldun.

Canlılar, murat insanlıktır, iyi anlayın. Sizden başka bir siz yoktur. Ve sizin yapmanız gereken, kelamda Kuran olmak ve insanlaşmaktır. Hepimizin amacı budur. Burada oluş sebepleri de tüm yaşamlardakilerin budur.

Umut olur ki bu dünya, aklın kapısını açar da her anın gücü olur. Sizden beklenen budur.

Aha bu!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/Z9rv-j8-7Uk

 

24.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 10 BİRLİK ÇALIŞMASI

6. akıştan bir bölüm;

 

"Dünya dürümlerinde hep dirilikler kontrol edildiler. Zira, öz köklerin gücü dürümlere çekildiğinde, hep oğullama yapıldı ve dünya dışı dünyayı hak etmeye çalıştı.

Sevgi ile mi? Yok hak etmeden yaptı bunu hep.

Ve dedi ki " ben tanrı" "Sizi sizden size tanıtmam! Ben beni tanıtacağım size!... Beni anlayın ve bana ilimle gelin..."

Daha önemlisi bizden bize gidişimizden çok, bizim ona gidişimizdi istenen...

Hep bir tanrı ve insan onun kulu... Bunun öz görev olmadığı kesin amma bu bir görev diye dünya insanına anlatıldı...

Ve dediler ki bizi hepiniz bilin, biz çok güçlüyüz. Devinimi arttırmak değildi maksatları sadece yaşamlarını tohumlamaktı. Ama insanla tohumlamak. Çünkü onların yoğunluklarında ilim yoktur.

Onlar dünya ilmi ile kendilerini hak etmek isterler... Ve bizim yüreğimizi dinleyerek, kendi yoğunluklarını kodlayıp kontrol altına alabilirler.

Bizse onları, bizim verdiğimiz bilgilerin hakimi sayarız. Sanırız ki onlar bize, insanlık diriliğinden ilim öğretiyorlar. Ve onlara tanrı deriz...

Bu gün dünya çok ama çok önemli bir eşiği geçmektedir.

Dünya Altın Işığın gücü ile dürümlere çekilen insanlıkla çalışıyor. Ve artık Dünya dışı bizi bizim yüreğimizi dinlerken saygılı olsun istiyoruz... Saygı...

Hepimizin hepimize saygısı, onlarında bize saygısı dileğimiz budur....

"Yaradan, yarattığında yaratıldı. " dediğimiz zaman, çok şaştılar... Sığ bir bilgi zanettiler bunu. Ve dediler ki " ölüler diyarında böylesi bir ses yoktu. Nüve olan insan neden böylesi bir dirilikten seslendi?"

Kaynak kıranın kırıldığı bir dürüm. Ve biz orada "kıran kırılmayacak" dedik... Çünkü kırdırarak yaşamı tohumlayan Onlardı. İnsan insanı kıracak ve yaşam tohumlanacaktı.

Çekişme, çelişki yaşam dürümlerinde diriliği kodlar... Biz buna "sahte bir çalışma" dedik. 
Dünya yaradan ve yarattırandır. Yaşatandır... Ama Dünyanın dirliğinde kendimizi hak ettiğimizde, artık kin nefret biter... Bitsin istedik. Çok kolay değil ama bunu diledik.

Bugün savaş mevcut, bugün yaşamda kırılış mevcut. Ve Bütün bunlar kodlanmak için devreye alınan suni koyu çalışmalar... Hepsi suni. Bilir misiniz? Ben, benimle çalışırım, ben sende yokum, sen bende olamazsın ama hepimiz tekiz... Bunu kimse anlamıyor.

Er sessiz, diri kalem, ama yaşam insan... Büyük kötülük, büyük iyilik her şey teklikte... Anlatıyoruz... Her şey teklikte... Yerküreyi bölüşmeye kaltılar. Benim senin diyerek. Ama yerküre tüm zamanların kürzi kapısı hepimizin.."

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

Deşifre eden: Aynur Funda

 

01.10.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11
PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

 

https://youtu.be/cR9M_c0FuBA

 

01.EKİM.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11
Erengul Koc ÖZ BİLİŞ

 

https://youtu.be/ux7y5X9_2jQ

 

1.EKİM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11 BİRLİK ÇALIŞMASI

 

Yaratan, yaşatan ve Dünya olan İnsanın adıyla,

Dünya, yaşam olan insanın otağıdır. İnsan ilimdir. İnsan dünyaya ilim olmaya gelendir. Bu ilim insanın bedeninde kayıtlıdır.

İnsan topraktan aldığı güç ile doğanın gücü ile yaratır yaşamları... İnsan topraktan aldığı güçle tüm evrenlere kapı açar kalbinden... Bir kapı açılır kalbimizden sonsuzluğa, o kapıda sonsuzluğun bilgisi vardır...

Tıpkı bir çocuk gibi, kalbinden gelen sesleri dinle... Kalp çakranı aktive et, kalbinin sesini dinle...

Kalbimiz, sosuz evrensel zeka ile bağlantıdadır... Kalbini dinleyen, sonsuzluğun bilgisini duyabilir. Kalbimizde yanan minik yeşil ışık sonsuz biliş ile bağlantılıdır. Sonsuz biliş, evrensel zeka, Allah'ın tınısı, hepsi "BİR", hepsi kalbimizdedir. Biz ona zeytin deriz...

Titreşimlerini kaynakla aynı frekansa getirdiğinde, her şeyi bilirsin... Bilginin sesi kalbinden yayılır....

Ses ver bana kalbim!.. Ses ver bana, bildiğin ne varsa duyayım...

Bu beden bilginin otağıdır. Varlığımız, bedenlerimiz aracılığı ile sonsuzluk ile bağlantı kurar. Bu beden bağ kurar sonsuz bilgi ile varlığım bu bedende sonsuzluk ile bağlıdır...

Yaşam bir an gibi sonsuz ve şimdi olan ne varsa benden... Olan ne varsa yaşama akan bu bedenden...

Kalbimde titreşen, o sonsuzluğun o titreşimleri ile bağlıyım ben köklerimden toprağa ve bedenimle sonsuzluğa... Kalbimden açılır kapılar, sonsuz aşka...

Bu beden bana armağan, armağan yine kendimden... Yarattığım avuçlarımdan ve yine kendime sunduğum o nefes, sonsuz olan aşkla...

Ben ben olan İnsan... İnsan olan ben, sonsuzluğa kapı açtım bedenimden ve de kalbimden...

İşte, şimdilik bu...

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/h7D4FjLL7tY

 

01.10.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11
HAŞİM TURHAN ÖZ BİLİŞ

 

https://youtu.be/rKX5y9aVvK4

 

1.EKİM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11

 

Bugün bir adım atıldı. O adım, yaşamın anahtarıydı. Ve bir kapı açıldı, bugün. O kapı, her yüreğin kendine açılan kapısıydı ve bugün yaşam ışıkla uyandı…. Ve Bugün insan, yaşamın ışığıyla uyanıyor ve o ışık yüreklere akıyor.


Ve bugün her akan aktığı yürekte kan olup yaşama sayfalanıyor ve sayfa sayfa ışık yakılıyor ve her sayfada insan yakılıyor.

Bugün yaşam yandı ve yanan yaşam, hepimizin aynaya düşen zamanın yansımasıydı.


Bugün barışın tahtından söz ediyor insan ve bugün barışın aklından söz ediyor insan.

Ve bugün aklın ilmi kelam ile dürümlendi ve o ilim, her bir yürekten yaşama ses verdi.

Bugün Kuran oldu insan ve o Kuran, kelamın ilmiyle açıldı ve açan yürekte ışık olduğunda o ışık, hepimizden, hepimize ulaştı.


Şimdilik bu!...Aha!.. Şimdi!..

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/IqikwrHYj9k

 

01.10.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11
SEVİM ŞAHİN ÖZ BİLİŞ

 

https://youtu.be/Fd9qKGew1Mw

 

01.10.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11
NAGEHAN SUNGUR ÖZ BİLİŞ

 

https://youtu.be/2QBxW5J4bF4

 

01.10.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11
TARIK LAK

https://youtu.be/MXygeM8IuDI

 

01.10.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

 

Dağlarım, bizler nesillerimizi dünyaya indirirken; bilip indirdik. Biliyorduk ki bu dünyada korumamız gereken sayfalar, yaşamlar ve kalemler var. Biliyorduk ki bu dünyaya kuran olmaya geldik. Gerçek insanlık için burada olmalıydık. Büyük kötülükleri önleyecek gücümüz olduğu için bizler geldik. “Kare, küp, küre” dediler. Kübra kelamda kalem, hepsiydi… Biz, bizi alıp geldik.

Çantamızda nefesimiz vardır, ölüleri diriltmek üzere buradayız… Kürzi kapıların tümünü açarak, muktedir olup tüm zamanları kodlayarak burada bu yoğun çalışmayı yapmaktayız.

Altın ışığın gücünü artık dünyaya indirmiş bulunmaktayız. Bu güç, Mikail’ lin gücüdür. Hepinizin yüreğinde bu gücün kürzi kapısı vardır. Hepiniz bu kapıyı açarak, yaşamın kodlanışını sağlayacak görevi taşıyacaksınız.

Ayrılık bittikten sonra, kardeşlerimizin tümü dünyanızı ziyarete gelecekler. Ama biliniz ki onların yaşamları sizin yaşamlarınızdan çok ama çok değişik olabilir. Bunu bilmenizi isterim. Hepinizin ölüler diyarı diye bildiğiniz bu zaman kapısını, ocaklarında dileyen onlar, bizsiz değildiler, hepsi; hepimizle birlikteydiler.

Kardeşlerimizin dünyanızı ziyaret etmelerinde hiçbir sakınca kalmamıştır artık. Çünkü onlar kupa taşımazlar, kontrollü gelirler ve kodlanış için kayıt yaparlar.

İsmaili kapıların tümünü dilediler ve yoğunlaştırdılar. Arsızlık hiç yapmazlar, sadece yıllar yılı süren bu çalışmanın kontrolü için sizle olurlar.

Biz bu dünyayı kodlarken, toplarken ve tohumlarken ve tahditsiz olarak yaşama sayfalarken; bizimle çalıştılar hep.

Artık iyi bilin ki; öz görevleri bizimle olmaktı. Ha, diyeceksiniz ki; “sayfalarda şunlarda var, onlara kontrol dışı bilgilerinden dolayı; tohum ekmediğimiz günler var”… Altın ışığın gücünde hepsi var.

Biz onları ortalıkta görmedik hiçbir zaman, hep kaynaktaydılar ama orta kapıların tümünde kulluk yaptılar. Şimdi bize, bizden görev isteyenlere; ses verecekler… Onlara gök sessizliklerini diletecekler. Onlara kaynak olacaklar, kalem olacaklar.

Ama sorun var… Bu sorun da hakiki ilmin kodlanıp, kodlanmamasıyla alakalıdır. Biz burada bu çalışmalarla, ilmin kapısını açtık. Ve herkesin kelamda kendini dinleyeceği o yoğunlaşmayı sağladık. Burada olmalarına gerçekten gerek yoktu. Eğer gerek olsaydı şu anda sizlerle birlikte bu yoğunlukta, bu masada olurdular. Ama sizle olma gerekli olmadığındandır ki; burada olmadılar.

Anlaşmaya göre çantalarında göklerin gücü olacaktı. Üzerlerinde, yüceliklerin dürenleri; dürümleri olacaktı. Ve bütün bunlar oldu… Yeni dönemde artık belgelere gelecekler dünyaya. Ve gelişlerinde bize o belgeleri, kendi yüreklerinden dinletecekler.

Bizden beklentileri toprağın kuranı kodlamamızdı. Biz bu kuranı kodladık!... Onlarsa bize birlik kelamını indireceklerdi, aha bunun için gelecekler…

Haliki, hakiki levhide hak teknikle kodlamaya, dinletmeye gelmeyecekler. Kendilerinde olanı, kendilerinde olmayanı hak ettirmeye gelecekler. Kendilerinde olanı ve kendilerinde olmayanı!... Onlar bunun için araç kullanacaklar. Olan verilecek, olmayan; araçla verilecek… Bu araç, yaşamın tınısıdır!...

Yaşamın tınısını duyabilecek olanlarla bu çalışma devreye alınacak. Bizlerle bunun için bu çalışma yapılmaktadır. Yaşamın tınısını duyacak olanlarda olacak ve onlarında bu yoğunluğa inmelerini gerçekleştirecekler.

İnsanlık, kin ve nefreti aşmadıkça; bu yoğun bilgilere ulaşamaz. Biz; kini, nefreti aşmak üzere mutlak çalışmaları yaparken, ocaklarını da yaktık. Hepsi buydu!... Ha, bundan sonra ne olacak!?... Ran kelamı, hak tahttan sistemin gücü olacak ve yer küreye çekilecek.

Dere insandır… Akmadan, haktan tahta varacak güçtedir… Ama aktığında, kalem olacak ve yolu açacaktı ve açtı!...

İşte canlılar, sığ olmayan bir döneme başlarken; bu dönemde muradın muktediriyet olduğunu hepinizin iyi anlamasını bekleriz…

Sultanlar, rahmet olanlar, hakiki olanlar, Halik olanlar, rahman kulları, aklın kapıları; sizinle olmak ne büyük bir umuttur bizlere… Bundan sonra yaradan, yaşatan ve yaşayan herkesle çalışmak üzere; size, hepimiz şükranlarımızı sunmak istedik.

Bizim elimiz, yüreğimiz sizsiniz bunu iyi bilin… Sizin ilminiz, biz olmak dileriz… Unutmayın ki biz hep sizdeyiz ve hikaye dinletmeyiz. Unutmayın ki bu meclis, muktedir insanın kelamıdır. Ve bu meclise kapı açan her kim varsa, altın ışığın kaydından bu kapıyı açar.

Art niyetimiz olmadı ve olamaz… Huzurla kalın analar, atalar; huzurla kalın… Saltanat sizi kucakladı, şimdilik!

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/w5skcKE0sTU

 

 

 

01.EYLÜL.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM (11)

 

Sineye sığmaz bir yürek var burada. O yürek cevheri bir cennet.

“Ben dünya, dünya ben” dediğimde, ben o cenneti dünyaya hak olup indirdim. Dünya cennet oldu tüm yaşamlara ve barışı kaleme aldı.

Barış, bir kuş olup kondu yüreğe ve dedi ki “Ben, tüm insanlığım ve tüm insanlık bende kontrollu bir yaşamdır.”

İşte; barış kelam ettiğinde, Allah; aklın yolunda Biz oldu ve o yol, İnsanlık boyutlarının en yüce kapısı oldu.

Tüm yaşamlar o kapıdan geçiyor….aha şimdi!

Ve şimdi barış kanatlanıp uçtu…aha uçtu! Kervan yol almakta…..Ve o kervanda bir diri yürek “Ben hepsiyim” dedi…ve işte şimdi tüm yaşamlar kardeş oldu. İşte şimdi ve şimdi.

Sevgiyle,

 

Bahar Umurtak

 

https://youtu.be/D0czxdetE-4

 

1.EKİM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ- 5.AKIŞ

 

Canlılar, diriler, insanlar, hepinizi kucakladık. Çoban olmadığınız mutlaktır. Yaşam kapınız açıktır. Astral boyutlara Kuran oldunuz. Umutlandık, çok mutlandık, çok.

Uzun çok büyük bir sayfalanış için çok uzun bir kayıt yaptık... Öyle uzun ki.. Bu kayıtta alt, üst yok, her şey anda kayıt oldu. Ve bu an kaydında ışık kapılarının kulluğu, kodlandı… Bütün ışımalar, o an kayıtlarıyla devreye alındı. Ve bundan öte bir Levhi Ko, sisteme kayıtlandı.

Aha, çatı kuruldu. Süper İslami kapıların tümünün kötülüğü önlendi. Kelam tahtına, akıl oturtuldu. Aklın kıranı, akıl kalemiyle olduğundan yaşam sonlanırdı.

Biz, yaşam sonlandığında kontrol kurar, yoğunluğu artırır, yerküreyi kök göklerle dürümler ve nefes kapılarını açıp, yeşili, mora çeviririz. Bunun içindir ki bu çalışmaları devreye aldık.

Dürtüler, dürtüler, dürtüler, ilim kapılarının tümü o dürtülerle, kök gökleri güçlendirip, kelamla kendi dillerken…. Sevgi, saygı yoğunluğunu kontrol ettiğinde, bütün kökler, göklerin gücüyle dillendi.

Mesihi beklediler, yaşamcılar. Siyahın mordaki kulluğuyla, mesihi kodlayacak ve kontrol kuracaktılar. Mesih, sığdı. Işığı kısırdı.. Hırslıydı ve yoğunluğunda, tohum yoktu.

Bu nedenledir ki bizler, ocak levhisinde kendi yüreğimizi, gök sözcülüğüyle dürümleyerek, bu çalışmayı devreye aldık.

Kantara insanı koyamazdık. İnsan kırıktı..İnsan kısırdı... Kantarı kodlardan çıkardık ve sorduk. Resmi çalışma kantarlar mı olur?.. Kantar sayfaları kontrol edilir, yoğunluk kodlanır ve kantar dürümden çıkarılır ki “bu olursa bizlerde çalışırız” diyerek, görev istedik.

Görev istedik yaşama indikten sonra. Döndüler, gördüler yüreğimizi. Dediler ki “ama cennetteki insanın sisteminde bu yoktur.” Çünkü o insan, kontrol dışıdır.”.. Biz, dünya dışı varlıklara dünyayı anlatamaz mıydık?. Anlattık.

Dedik ki “burada ruhlar meclisi diye bir meclis oluşturulur.”..” O meclis, kontrol edici yaşamları kodlar.”..” Savaş sayfalanışlarını, kalem yapar ve levhi kapıları açar.”

Son söz şuydu. “Bütün bunlar yapılmadan önce dünya, Tanrı kalemi olamaz.”..” Ve dünya, yol olamaz.”..” Ölü dünya, dirilmelidir.”..” Dirilirse zavallı yaşam, yenilenir.” Ve dediler ki “çamuru yoğuran bunu bilir.”.. “Çamuru yoğuran, yolu bulur.”.. “Çamuru yoğuran, aklın KAHA olan o yaşamını, tohumlar.”.. “Çamuru yoğur, hak et.”

Dön bak dünyaya, her anda yoğun çamur var. “Hangisi senin yüreğinse onu al, yoğur” dediler. Sel aldı yaşamı,, Yoktum. “Ben, yokum” dedim. Ben, doğan gün olan yolcu, tüm zamanların kulu olan dünya, çok mutlu olmalı, yaşam çok mutlu olmalı… “Ben, bu yolda çamur olanda, yaşamam” dedim.

Dinlediler, sordular… “Ölü mü” diye? Bahçelerindeki çiçeklerle yüreklerini dürümleyip, dinletmek istediler. Gül dedi ki “o ben”.. Ama “nergis, o benden öte ben” dedi.. Ve yasemin dedi ki “ben, cennet olan insan.”.. “O ben, ben oyum”.. “Nilüfer, insan sistemi” dedi.. Dünya dışı dünyalar korktular. Torba, torba tohumları aldılar, kaynaktan aşkın sırrı olup, aktılar.. Soylarında som altın ışıklarıyla kaynağı hak edemediklerini anladılar.

Devinim arttı ya çok mutluyuz, çok. Burası kapımızdır, bizim. Artık burada bu yoğunlukta, her şeyi hak ederiz. Ama elim ayağım, yaşamdır”, diyebildiğimizden dolayıdır, bu.

Sevgililer, beni, et kemik sayanlara şunu söylemek isterim.. “Et, et ama ekmek olan et”. “Mektep olan et”.. “KAHA olan et”..

Aha, savaşı kaybetmeyen, bilgi kapısı olan ve yol açan.. Biz, ölümlü dünyaya, öfke duymadık hiç. Bu dünyanın yolunda yorulmadık hiç. Yaşamını kısırlaştırmaya kalkmadık… Hiç hiçbir zaman kantara koymadık dünyayı, tartmadık. Hiç biz zaman yolculukta kontrol dışı ışıkları kısırlaştırmak, dilemedik.

“Hepimiz dünyalıyız” dedik. Hidayet diri, hikaye dilliyen o diri, biliş… Hep biz olan, o bilge. “Merdiven” dedik.. Dağı taşı delenler, gördüler ki yol, altın ışığın gücü.

Doyduk dünyam, doyduk, biz. Öfkemizi kontrol edenler olarak, kodladık zamanı. Öfkeyi aşırttık. Seyir halindeyiz zamanı. Kimi ziyanda, kimi zamanda…. Ama biz Amonlar, tüm yaşamda ölümlüleri diriltmek üzere çabalıyoruz.

Umut olur ki som altın yol, aklın kapısını açanda, kök göklerin gücünü dürümlerde, halik olanı, hak tahta, kodlar.

Sınırları kaldırdım, bakın dünyaya. Kini, nefreti bulacak mısınız? Bakın. Ha diyeceksiniz ki “sen yoksan, biz de yokuz.” Öfkem çoktur o zaman. Ben, tek bir kervanım. Ama hepimiz, o kervanda, kullar olarak yolculuk yaparız.

Kimi zaman olur, kimi karanlık olur, kimi yaşam olur. “Hepimiz, Ol” dedik. Oldu. Toku, açı biliriz… Hakkı biliriz. Kaynak Tanrıyı, tahditsiz olarak dürümleyen, dilleyen insanlığı biliriz, biz.

Kantar; insan soyudur, canlar.. Aşktır, o soy… Ama o kantar, Rahmi kapıda artık dünyayı tartmaktan vazgeçsin. Budur, dileğimiz.

Bu dünya, tohumdur. Robotik timlerin Kürzi kapısından çıktığımızı bilin. Biz, robotlara göz verdik, görsünler diye... Biz, robotlara, Kuran verdik, tohumlansınlar diye... Biz, robotlara, kaynak verdik, aksınlar diye. Biz, robotları, kontrol etmekten öteyiz.. Çokta öteyiz… Ama anlattık, şimdi anlattık, bilsinler diye.

Hani insan yoktu. İnsanlık var, bilsinler. Ayrılık gözetmiyoruz ama Ran kelamında, KAHA olanda, “Ruh” dediğin, akıl tahtıdır.

İyi ki iyi ki anlattık. Anlattık mı? Anlattık.. Anladın mı? diye sormayacağım kimseye? Anlattık...Anlattık…Anlattık...Aşkla.. “Hah, aha” diyerek.. “Ah” diyerek. “Hah” diyerek, anlattık.

Şimdilik, bir kez daha söylemek gerekir mi? Yoo, yoo, gereksiz. Dince değil insanca konuştum.

Aha bu!...Şimdilik!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/dtM-WKFGvJ4

 

01.EKİM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11 BİRLİK ÇALIŞMASI
6. AKIŞ, 1. BÖLÜM

 

Değerli Altın Galaksi İmparatorluğu Üyeleri;

Hepiniz kontrollu olarak bu meclise kaynak oldunuz. Büyük köklerinizle dünyayı istirdat ederek kayıtlamaya çabaladınız.

Hepimiz daha yüksek bir kodlama için buradayız.

İnsanlık Boyutlarında, toplum çalışmaları, mutlu, kutsal ve huzurlu çalışmalar olarak kabul edilir.

Diren ya da direnme ama hep kontrollu çalış. Bizler, Altın Işık Yılları’nın görevini sizin yüreğinizden çekerek, büyük köklerinizi göreve çağırıyoruz.

Bugüne kaynak olacak olan her şey sizden doğan ve sizin yüreğinizde kaynak olan insanlığın kelamı olan o kervanda mevcuttur.

Değerliler, Keram Tahtında imparatorluğun görevlilerini oturtmak istedik. Gözün gözü olan; öz, söz olan o yücelerle kodlandık.

“Dünya leke barındırmaz” dediklerinde, herkes lekeli diye düşündük. Ama görüyoruz ki bu dünyada, her kim varsa, kelam levhisinde kendi lekelerini tohum olarak bütünün gücüne kodlamaktan vaz geçmiş.

Ana Kapı; İnsan Soyu…Ssize daha ne diyelim ki?! Dünden çok farklı bir dünyadasınız. Yeni dönemde, daha güçlü; daha güçlü, daha yüce bir çalışma başlayacak ama bugün başlatılan, herkesin kendi yüreğinde hak edip anladığı bu bilgiler ve bununla ilgili çalışmalar kaynağın tahtından kodlandı.

Devinim çok farklı bugün…Işık Kapıları açık. Her dere, kendi yüreğinizden doğup dürümlere akarken, dince, İlmin Kapısı kapatıldı. İmparatorluğun gücü olan insanca, kaynaktan devreye indi.

Allah’ın dağı; ilimdi ve bizler bu ilmi hepinizden çektik.

Analar, Kelam Tahtına insanı oturttuk. Üzerindeki güç, aklın gücü oldu. Mutlaka çok kutlu çalışmalar devreye alınacak ama simetri kapılarının kapatılmasıyla birlikte İlm-i Ka olan insanlığın yeni dirilikleri devreye iniyor.

İsmaili kodlar devreden ayrışıyor. Cennetin Kapıları açılıyor. Uzun zamandan beri istenilen buydu ve bunun içindi bütün çalışmalar.

Yine dünya kodlanır…yeni zamanlar kaynakta insanlığı tohumlar…her şey yeniden olur ama dinin kapatılması önemlidir.

Size şunu izah etmek isterim ki Düzen’i kuracak olanların çoğu İnsanlık İlmini anlayamamıştılar. Biz onlara dince değil, ilimce konuştuğumuz zaman da anlama zorluğu içindeydiler. Ve görüyoruz ki ayrılık bitti.

Durağan günlerin topraktaki tohumlanışı sonlandı. 20 gün “ben varım” diyen, bir tek ekip kuran ve yarını kodlayan ve 20 gün “ben “ol” diyen yolcuları tohumlarım…” diyen ve yine 20 gün “Aklın Kapısını açtım” diyen her kim varsa, tarıkların tahtıdır o. İnsanlıktır. Biz onu kör, sağır değil; ilim diye biliriz.

İyi ki vurgun yemedi dünya. İyi ki yaşadı. İyi ki aktı ve iyi ki tohumlandı.

Altın Işık Yıllarının görevini, bu yoğun çalışmalarla kodlayan sizler, hepimize müjde oldunuz. Bu bizim için mutluluktur.

Koruma altına alınan bir insan soyu, “Mesih başkası, ben başkasıyım” demedi. O “her anda var olan ilimim” dedi ve benimle oğulladı ve benimle kodlandı.

Adı nefes oldu. Nihanın kelamındaki insan oldu. KAHA oldu. Oyun olmadı dünya, kul oldu.

“Sakın dans etmeyin yaşamda” dediklerinde, zaman sırrı olan insan baş tacıydı ve dedi ki “zaman Ben İlmiyle tohum olduğunda, ben o tohumda kübra olur, dansta olurum. Ki o dans, insan sırrı olan ışığın dansı olur.”

Değerliler, dansa durdum dünyada….Dans, sığlığın tınısındaki kırıcı, ışıksız kayıtların dansından farklıydı.

Dansa durdum dünyada…Toprak toplumun tohumlarında ben, Ran Kalemi’nde KAHA olanda, Aklın Kapısında danstaydım.

Sayfa sayfa yaşadım ve yarattım. Sayfa sayfa kalem oldum, kaynak oldum, kayıt yaptım. Sayın Bay, Sayın Bayan; insan; ben sana sen oldum.

Kendimi “ana kapı” diye değil, “insan” diye tanıttım. Benim ilmimde kültler var. Tüm kültlerin türevlerindeki tahtlar var. Benim aklımda kaynak var.

Vakit geldi. İnsan, sevgiyi hak etti ve yolu Hakk olup kodladı. O insanda kaynak yapan insan soyu, aşka vardı.

Ben dünyayım can. Ben tüm insanlığın kulu olan insanlığım. Ben dünyaya ölü olup geldim. Ama ölülerin diyarında, Aklın Kalemi olmam için, ölmem gerekliydi. Ve ben bu dünyayı kodladım. Ölülerin, ölümlülerin, diriliklerindeki kalemde olmaya gelmedim, ben tüm ölülerde “ol” demeye geldim.

Ölenler, ölümlüler; köprü kurdum hepsine dedim ki “gel..” “Cennet cennet” dedikleri insan sistemleşmesindeki o yol olan ışıktır; gel! Ve dediler ki “eğer gelmiş olmasam, seninle olamam ki!”

Ve ben dünya olan; “gel” dedim. Gelecek mi? Gelmem mi?! Geldi mi? Geldim mi?! Aktım, hak ettim… tahtımda tohum oldum, kattım yüreğimi kervana…..geçtim. Ama ben önümdekileri, aklımdakileri, ardımdakileri bilirim ve ben hakkı olanları da bilirim, halik olanları da bilirim, tabuları yıkıp, kaynak olanları da bilirim.

Unutmayın; dondurulanlar, unutmayın; dünya ölüleri artık dirildiler. Unutmayın, ölüler dinlendi. Ötekiler yok….Artık, hepsi diri, hepsi birlik, hepsi hakiki. Artık öteki yok. Yeni dere, yeni daha güçlü ve çok daha güçlü bir ışıkla akıyor.

Kunt Si Kunt Si Ku Si Ka Ha Si.

Canlarım, kübra’da ikmal tamamlatılır. Hakka varanda tahtlanır dünya. Yaşam kodlanır. Ama bilinsin isteriz ki her dere Aklın Kapısından geçip, bütüne aktığında, murat umutların kulluğudur.

Koruyun dünyayı, koruyun ki hak edin. Çamur yoğurmayın. Aklın Kapısında, has tahta oturun, geçin ve gelin. Ben dara düşeni hak ettim. Umut olur ki bu dünya murat ettiği her şeyi hak ettiği her şeyi kaynakta kodlar ve yaratır.

(Devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/TfbydpFEvbk

 

01.10.2016 YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11
BERİL ÖZDOĞAN ÖZ BİLİŞ

 

Her anda yeninin en yeni kaydını yapan yoğunlukların kaleminde kodlanan kelam... Altın ışığın diriliğinde kodlanan, bütünlüklerin yarınlarını yaratan bu günde, tohum tohum olan, dünün dünlerinden mayalanan insanlık ilmiyle doğan gün olup dürümlenen dirilik...

Yaşam tek dürümde tüm zamanlar ve bu zamanlar, küresel zamanın yoğunluğunda yaratımda olan insanın kaydında yersiz zamansız kalmayan tüm sessizliklerin sesi olan yücelik.. Biz olandır her an, her an biz olan ilimin ışığıdandır... Kelam , Zaman, aha ışık; hepsi hepsi ilim, Işıktan ötede olan ışığın kalemlerce yazan ilminden ışıyan dünlerden geçtik geldik biz... İnsanlıkla akan, bitişen ilimle kayıtlandık biz... Levhi olup aktık biz, yaşam olup geçtik biz...

Ayrı gayrı yok ki her bir diride cennet olan bizdir... Beni, bana ben olup katan tüm cennetlilerde bizleşendir...

Sessizliklerin sesidir bizleşen ve dirilen... Ve biz diriltmeye geldik tüm sessiz olan ilim kapıları... Aha dedim ben kapı; ilmi Ka ha olan ışığın kapısı... Kapımda tüm zamanlar yeni bir dirilik, sessiz değil ki benden bana akan, ben olan sesimden yaşam olan... İşte geçtim geldim kendi kapımdan, ben dedim insanlıkla olandan...

İşte o ben olan, sessiz zamanların gücünü benden bana açan ve işte o ben olan, ölümsüzlük kaydını bedenime bütünün gücü olup yazan.. İşte o ben olan, yaşamsal kaynak olan ve sevgiyle kodlayan... Aha işte ben, bütünün yaşamsal kulu... İşte o ben; ilmin, ilime kulluğu...

Yaşam; akıştan... Yaşam, dürümlerdeki yoğunlukların birliğinden kodlanan zamanda kendini kayıtlamasından... Yaşam; kayıtlarındaki ilmi kendinde okumasından, aha okuduğu kendini; her diride kayıtlayan tekniğinden... Ve yaşam; tüm zamanlarda bu tekniğin levhi oluşundandır... O levhi, an olan insandır... Ve insan zaman olandır... İşte, zaman olan; yaşam yoğunluğunun ta kendisi... Kodlayan tohumlayan ve yaratımıdır kendiyle baki kılan... İşte bütünün gücünü kodlayan insan tek bir beden ve bedenin bilgisini herkesin kendi insanlığında meknuz kılan akıl ve hak ilmiyle muktedir olan yol... Yaşam örgüsünde mutlak yaradan, yaşayan ve yaşattırandan yol olan ilimdir...

Yol ben diyen insan, ne mutlu ki yedinci dünyada ışığını kayıtlar... Yolum, mahreğimde her diriye açık olan insanlığın kuranıdır diyen insana ne mutlu... Ne mutlu dünya ben, ben dünya diyen yaşam sayfalarına... Her diri bir sistem, her diri teknik bir tohum ve her diri kodlanan yaşamda ben olan bendendir... Ne mutlu o ben olan sistemden her ana inen düzen gücüne... Ve ne mutlu ki; insanlık sistemi, dünyasından ses verir.. Ne mutludur ki insan; yedinci dünya yoğunluğunda yaratımın tam merkezinde, kendi küreselliğinden kendinden sesleşir... Kendi yaradanlığını bilişle diller, maya olup ürer, aşk olup devinir. Hepsi an, hepsi biz olan zaman ve işte yaşam...

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/2tm7wVJzoHM

 

01.EKİM.2016 TARİHLİ YENİ DÜNYA YENİ YAŞAM 11

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ- 6.AKIŞ-2.BÖLÜM

 

Değerliler, çürük çarık yok, hepsi insan soyu, bilin. Biz, tüm insanlara, kare, küp, küre olup, vardık. Biz, tüm insanlara, Yaradan ve yarattığında tohum olan diye okuttuk yüreğimizi. Bilge insan, gel ve bil. Ben, senim.

Kervan dünya ve bu dünyanın ölüler diyarı olduğunu her biri anladıkça mıknatıs olup, dünya üstündekilerin tümünü kodlar ve kendi yüreğine çakar.

“Ben, zayiat istemem” der. Her kim varsa kelamım olur, haliki hakta, hasatım olur.. Onu, ben kodlar, kontrol ederim.

Burç, benim yüreğimdir. Tüm burçlarda, bedenim olur. Hepsi mektebim olur… Ama ben, hiç birisini tohumlarımdan ayrı tutmam.

Çorbam, insan çorbası olur. Her çorbada, akil, hakiki levhim olur. Benim dinim, diriliğim, hakikiyetim, levhim, hepsi bilişim. Ben bilge kelamda, bilge kalemde, imparator insanlık, olurum.

Az öz konuşmayacağım. “Unu eledi, eleğe astı, gitti” dediler. Yok yarım.. Ben, bu dünyayı korumaya indim. Ulu bir dünya ve Kuran olan insan. Unutulan her ne varsa hepsiyim ben.. Unutmayın, ben, tüm zamanların o yok olmuş sayfalarıyım.

Unutmayın, ben birlik kapısıyım. Hem dün, hem bugünüm. Önümde her diri var ama aklım kapımdadır. Her yüreği hak edip kodlayan, o yaşamım. Sevgiyle hakikiyetimi dürümler.

“Cemaat” dediler, insanlıkta, cemaat cevheri KAHA dır. “İblis”, dediler, hepsiyim ben. “Kaynakta, has taht” dediler...Aha buradadır, o taht. “Koruma yaşamda olmaz ama kapıda olmaz, sistemin gücünde olur” dediler, oyum ben.. Demek isterim ki “karanlık, aydınlığı tohumladı. Ve biz, hepsinde ölüyü dirilttik.”

Kati ve hakiki bilgimdir ki bu dünyayı yol diye bilin, yolculuk buradadır, yok olanların toplumlarını tohumlayacak güç buradadır… Ve yaşamı hak ettirecek yarın buradadır.

Biz, eli ayağı tutanlar, göklerin sözcüleriyiz. Ama gökçü körler, gökçü küskünler, bizsiz kalmayacaklar. Ocaklarını yine de yakarız.

Sevgililer, reyimi sordular. Reyim, ilmedir. “Neden”, dediler? “Kaynakta ilimden öte hiçbir şey yoktur”, dedim. “Ekmek var mı”, dediler? İnsanlık ekmeği, insanlığın levhi kapısındaki kervandır. O kervanda, nefesim vardır. Herkesin üstündeki o yüceliktir o nefes ve ocağımdadır o.

Doygun veya aç, kırık ya da hırslı ya da huzurlu neyse dünya yaşamında hak ettiği, birlik kelamında, bedenimdedir. Hani nerede, o beden? Tek merdiven olan, insanlıktır o…Hepiniz, hepimiziz, o..

Buruş buruş oldu yürek, kırış kırış oldu, ışık, hırslandı, kırıldı, sığ oldu kayıtsızlaştı…. Aha kapıları açtık dedik ki “savaş dünyadır.”.. Ölüler, bu dünyayı kontrol edemediklerinde, kötülüğü önleyemediklerinde ve hırslandıklarında kırıldılar.

Öyleyse kodlayalım, tohumlayalım, yarattıralım, aklın tahtına kodlattırıp oturturalım ve diyelim ki “Ol”..

Sanal boyutların gücünü hak etmek kolay değildir. Dünya bir yaşam kapısı ama sanal efratla tohumlanmış. İşte bunun içindir ki bu yolu açmaya gelen birliklerimizin tümü.

Dönem başlarında toprak toplumu kodlamaya indikleri zaman, kaynak dışı bilgileri Astral boyutlardan çıkarırlar. Bizim yapmak istediğimizde budur.

Herkes kendini hak etmek için bilişi tohumlaya çabalarken, sığ bilgilerle alır ve kırık levhide kendi yüreğindekilerini diller. Bizse buna mani olmayız, deriz ki “okusun yüreğini ve kodlasın ki biz, onu, nurdan kulluk levhisine, kaynak yapalım.”

Bir Ran, bir tahtı kodlandığında o Ran, kapı açar. İşte biz, bunu yaptık. Bura bir kalemdir ama Ran kalemidir. Ran kapıdır, aşkın sırrı orada tohumlanır… Ran’ı aşıp geçen bilge, kelama varır. Kelama vardığında kısırlık biter. Ölüyü diriltmek budur.

Biz, dünya toplumlarına ölü diriltici olarak geldik. Bunun içindir ki Ran kapısını açıp, bütünün Kürzi kapılarındaki o yoğunlukları tohumlayıp…. Beşir kapıların kültlerini kontrol altına alarak, ağırı hafifletmeye çabalıyoruz.

Seyfullahların cevherinde bu yoktur. Eşya dürümlerinde yoktur, bu. Kıran, kırılan dünyayı hak ettirmek için hepimizin görevli olduğumuzu anlamamız ve bütünün gücü olarak bu çalışmayı yapmamız şarttır.

Çamurun ilim olmadığını artık insanlığın anlaması gerekir. Biz, dünya insanlığı olarak tükenen dürümlerde hep çan çaldık… Ve dedi ki “çamuru yoğurun, yolu kodlayın, toprağı tohumlayın, görevi hak ettirin ve yaşatın”… Ama çamuru yoğururken, ilmi yoğurduk. Yoğuran, yoğurulan tektir.. Bizse, bütünün gücüydük orada.

Ölümler, dürümlerde dillenirken, dirilikler kalemde kodlanır. Orada Kuran yoktu ve yol yoktu. İşte dünya bu şekilde bugünlere vardı. Artık bugün yer ve gökün itibarlı olduğunu bilin.

Her kelam Allah’ın tınısıyla toprağa çekiliyor… Her kelam, aklın kapısından geçiyor ve her kelam ışıkla birleşerek, bütüne görev taşıyor. Bizi bize veren ilim, bizi bize dilliyen tinsel tahdit… Biz, biz oldukça merdiven kontrol kurar.

“Canlılar, dün ölü olan artık diridir” diyoruz ya artık hepimiz diriyiz ve bugünden sonra dünyanın yolunu daha farklı çorbalarla kodlamalıyız.

Hani nerde çorba?.. İlim çorbasından söz ediyorum. Bir tek bizim çorbamız dünyanın yoğunluğunu tohumlamadı… Bütün çorbalar bunu tohumladı… Bizim yaptığımızsa bilgi kalemi olmak ve tükenen dürümlerdekileri dillemekti… Biz tüketilenleri kodlayarak, ocaklarını yeniledik …Ve onları temiz zamanlara çektik. Şimdi daha ne yapalım?

Tayinlere geçelim. Artık yaşama ilim kapılarını açarak, herkesi dünya şarjına çağıralım.. Yani dünya ışığına çağıralım. Hepsine yaşam kapısını açalım ve toprak toplumla, tohumlayalım hepsini de.

Devinim artmadı mı?...Arttı.. İşte bu! Ben çok mu konuşuyorum?..Dava şu. Devinmek için. Devindirmek için her diriyi hak ettiğince dürümletmek için.

Konum insandır ya. Ben, dince değil insanca bu çalışılmayı yaparken, çalışmak ve çalıştırmak için ses kayıtlarımı koklatıyorum zamana. Koruma ve kontrol için. Yaptığım budur.

Konu insansa, yapılan budur. Hepinizi kucaklıyoruz, canlar.

İşte bu!

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://youtu.be/y2UjudDXU_Y

 
  Bugün 357 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol