Birlik İlmi
  NİHAN İLMİ 9, 3. AKIŞ
 

12.10.2016 NİHAN İLMİ 9
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Canlarım, yaradan yarattığında kodlanır… Hani dersiniz ya; “o biz, biz oyuz”… Yarattı, yaşattı!... Yaradan, arzın gücüydü… Öfkeyi aştı, yolu açtı; gök sözcülüğü için aktı geçti yüreğe…

Başka, başka ama her başkada hak taht; bir tek ha, aha işte diyen biliş bu!...

Sevgililer, dün ölü olan artık bu gün dirildi. Dünde ölü olan bütün kötülükleri aşıp geçti ve dirildi. Şimdi ne olacak!?... İyi ve kötü tektir, iyi bilin! Aşk sessizce akar, yaratır, tahtını tohumlar, kodlar ama yol yoksa; hakka varma imkanı olmaz.

Büyük kökleri göklerle dürümleyen bu birlik artık yüreğin ilmiyle herkesin yere çekilişini gerçekleştiriyor.

Büyük ölüm artık yok. Neydi büyük ölüm!?... Bunu size kısaca ama çok kısaca vereceğim… Tinsel kapıların tümünün kapanışıydı. Öfkenin kontrollü olarak kayda girişiydi, yok edilmişlikti, hasattan hak teknikle ayrı tutuluştu.

Ve biz köpük, köpük olan yürekten; kök göklerin gücüyle geçtik ve tüm zamanların gök sessizliklerini dürümleyerek yolculuk yaptık.

İki marka vardı dünyada, bunu size daha açık vereyim… İki marka, çarçabuk tekleşti… Marka tek çalışmadır, asla benzerleri olmayan çalışmadır! Bir marka diğer markayı hak edip kodlamadıkça, yarınlar kodlanamazdı. Ve dünya israfili kapılarında bir tek kapıydık ama yarınlar için hakiki levhide; çerçeveli iki kaynak vardı. Dünya yolculuğu başladığında, birinde ergin sistem, diğerinde; hakiki yaşam vardı. “Biz artık yenilenmek istiyoruz” diyenler, ve “biz hakikiyiz” diyenler… “Biz hakikiyiz” diyenlerdik!...

Ocak olduk ve toprak topluma kuran okuttuk!... Öfke yoktu yüreğimizde… Hakiki hak teknik, Ka Ha olan aklın kapısı olan birliğimizde; astral yürekte yoktu. Tohum, tohum, tohum; hep tohumdu yaptığımız. Ve tohum ektik tüm zamanlara…

Öfkesi çok olanlarsa, bizi bizden kırmak istediler. Dediler ki; “yarında siz ölü olacaksınız”… Çay içmekten başka iş yapmıyorsunuz. İlim, ilim, ilim ama ilim kapısında yarında olsun.

Oynadık, oynadık canlar, biz onlarda oynadık… Neden bilir misiniz!?... Kardeşlerimizdiler de ondan!... Biz onları korumalıydık! Örtülerini örttük ve oyun yaptık. Hadi dedik, oynattık onları. Oyundu, oynattık…

Öfke, öfke, öfke… Çatı kurduk, öfke… Hasat olduk, öfke… Yolu ummanlara açtık, hep öfke… Öfkeliydiler!... Çarşı Pazar gezerler, “ölüler diyarı” derlerdi dünyaya… Bizde ölümsüzlerdik ve bize öfkeleri çoktu.

Doğanın gücünü kodladık, kodladık, kodladık, kokladık canlar kokladık!... Of, of, of ne kokuydu ne koku… Soylar soyu, koyuluk koyuluğunda oh, aha, işde misler gibiydi her an… Koktukta, koktuk…

“Dört gök sözcüsü” dediğimiz anda, “eh” dediler daha neler… “Hani neredeler” dediler… Dört gök sözcüsü… Çoban, çoban, çoban hepsi çobandı aslında. Biz ise hiç çobanlık hiç yapmadık ve çobanlıkla kodlamadık dünyayı!...

Sıhhatsizdiler, kesirdiler, hırslıydılar, kısırdılar; hardılar, hardılar, hardılar… Hakka vardıklarını sandılar. Çantaları boştu, öfkeleri çoktu; “öksüz kalmasınlar” dedik, ölüyle öldük, ölüyle öldürüldük… Ölük, onlar ölüydü; bizde öldük. Dedi ki; “hadi gel, kodlayalım, koklayalım zamanı, yaratalım, yaşatalım, aha kontrol kuralım”… “Çeyrek bilgi veriyorum, bak oku, anla” dedi… “sende anlat” dedi… Çeyrek, çeyrek bilgiler verdi ki; anlasınlar diye…

Nereden nereye canlar, nereden nereye!?... “Elim dünya” dediğimde, dediler ki; “eli mi varmış ki dünyaymış”… Çok huzurluyuz şu anda biliyor musunuz? Öfkelerini aştılar, yaşamlarını kodladık onların, koruduk, ocaklarını yaktık. Şikâyetçiydiler, hırslıydılar; koruduk onları koruduk…

Of canlarım of, şimdi ne pay; ne payda… Tek bir zaman ve tek bir yaşam; her şey yenileniyor. Öyle bir yenileniş ki; meyhane gibi bir zaman, aşk içkisi her anda ve biz o içkiyle içilen sayfalar… Ve diyoruz ki; “buyurun, koklayın; yoğunluğunuzu koklatın, neticeyi anlayın bu dünya yolu buldu. Bu dünya, kulun kulluğunda ummana vardı, öz görevini hak etti anladı. Hadi buyurun aşk şarabınızı dikin yüreğinize, için”… Daha ne diyelim ki!?... Hadi canlar, yığın yığındık ya; hani canlar, yaşam kapılarındaydık aşk sayfaladık ya, hepsiydik ya, daha ne diyelim!

Kare, küp, küre, hepsiyiz biz ya Ka ha… Eşya biziz, hadi şu eşyayız biz anlayın; daha ne diyelim ki!... Kırk kapı, hepsiyiz… Saltanat, BİSUİ; barış, sevgi, umut, insanız biz canlar! O yaşam biziz, aha bu… Başka ne diyelim ki!?

Fahih, hak… Biz, tahtız, taht!... Hadi gel kodla kendini… Koru, kodla; “o ben, ben o” de… Kontrolünü kur…

Çorbam çorban olur, oğullarım; toplumunda torba torba kuran olur, öfkeyi aştığında, aklın kapısı olur hepsi senin yüreğinde sana aşk olurlar!... Akıl olurlar, ruhsal kapıların tümü olurlar!... Ve biz sen oluruz canlar. Ve bu dünyayız biz, unutmayın!

Hangi yaşam olduk?... Hangi yaşamda kullandık?... Hangi yaşamda tohumlandık?... Barış mıydık? Savaş mıydık?... Aşın geçin hepsini de. Dünyada savaş mı var!?... Hepsiyiz… Ölü mü!? Ölüyüz!... Ama o ölü de dipdiriyiz aslında.

Kardeşlerim, çamur yoğurmayacağız artık bu yaşamda. Biz ışıklar olarak şarkılar okuyacağız. Çamur yoğurmayacağız artık, çamurdan insan yaratmayacağız bilinsin!

Biz imparatorluğun görevlileri olarak gömüleri açıyoruz. Buyurun alın, hepsi biziz!...

Hepimiz, “yarat, yaşat” dedik ya hani… Hepsinde yarattık, yaşattık ya… Hani zahiyat, var mıydı zahiyat!?... Yoktu ki… Zahiyatta olduğunu sanan, kılın kırk yarıldığı o yoğunlukta; kendini kontrolcü sayan değildi.

Korkmayın dünyadan; o gök, o kök biziz!.... Öfkeyi aşın geçin hepsiyiz… Sıkıntıyı aşın, görev taşıyın!... Biz dünyayız canlar, dünya! Vurmayın dünyanıza artık vurmayın, bu dünya; insanlık ilmiyle kodlama yapabilen tahditsiz bir sayfadır. Vurmayın dünyamıza artık, vurmayın!...

Kemal Atatürk, ana kapım insanlık” der… O bilge biziz!... Kemal Atatürk, Allahın tınısını duyabilen tek kaynaktı! O biz, biz oyuz canlar!... Onun kim olduğunu sordular. Muktedir insanlıktır o, ocağımızdır o bizim. Aklımızdır, tınımızdır, tertipli tabusuz tinsel kervanımızdır bizim o… Ondan ötesi yoktur, oyuz biz canlar oyuz. Üye miyiz?.. Ocağıyız biz onun… O bizde her anda dipdiridir, bilinsin!... O bizde an kapısıdır, insanlıktır bilinsin!...

Han; ana kap… Hak taht, eprövsiz bir zaman; bütün köklerin gücü olan imparator insan! Aha bu, şimdilik ve şimdi, işte bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/zwOqkpNxNdo

 
  Bugün 76 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol