Birlik İlmi
  NİHAN İLMİ 7, 3. AKIŞ
 

28.EYLÜL.2016 TARİHLİ NİHAN İLMİ 7

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ

 

“Dağlarım, kim, dünyayım” derse, “öz görevlidir.”.. “Ben dünya ama dünya ekmeğim benim” diyen varsa o kontrol için gelmiştir. “Ben, canlı, cansız, her şeyde varım” diyorsa, insan, kardeşimiz olur. Ama aklın kalemi olmaz.

“Ben, toprak topluma tohumum” diyen varsa… “Oh” deriz.. Aha!.. Şimdi!.. Ve yarın için kendini hak etmek isteyense o, “kontrol bilgide” deriz..

“Ben dünya, dünya bense”, Allah’ın dağı, insan soyudur diye düşünülür. Kodlanmış toplumların, tohumlanışı için bütüne hizmetçi olan birliklerin tümü, dünyanın yolu açmaya indiler.

Her şeyde yer ve gök, birleşik olarak çalıştı. Dürümlenen, dürenlerin, dürümlenen ilminde bizler, yok edilemeyenleriz. Alıp götürdüğünüz her ne varsa insanın ilmiyle alınır, götürülür…. Ama yol, insan olmadıkça o yol, yarını tohumlayamaz …Ve yaşamda, kaynak olunmaz.

Bu nedenledir ki sizden beklenti, dünyanın yaşama inmesini sağlayın. Dünya yaşamda yok mudur?... Dağ taş, şunu sordu. Dünya yaşıyor zaten. Yarat, yaşat ve deki “ben, dünyayım.” Sen dünyaysan yaşar…. Ama değilsen, yaşayamaz dünya.

Sevgililer, cennete insanı ektik dedi ki insan,” ben cemaat olayım, cennete, kelam olmayıp, gelip gür bir ilim yapayım…. Ama cennet, insan sırrıydı.

Değerliler bütün bunları yeniden ve yeniden düşünün. Ben dorukların topraklarını, tohumlayan insanlığın, kelama, insan olup inmesi için bütünün gücünü dürümlere çekenim.

Cennete, arzın gücünü indirenim ve yoğunluğu artıranım. Burada oluş sebebim, tükenen dünyaları kontroldür. “Tükenen dünyalar” dedim, bu kesindir.

Dünya makberinde birlik kapım vardır ve bu kapıdan öte kapılarım vardır…Hepsinin üstünde yaşamlar vardır ama tohum olabilmek için bütün kötülükleri aşıp, geçmek, şarttır…

Ama başka planetlerde insanlık, kelamda olmadığında yaradan olma imkanı olmadığından, bütün kütler kodlanmış olsa da toprakta kısırlaşmalar olur…Ve ayıplar, görünür. Biz, o ayıpları örtmek için çabalarız.

Dağlarım, dünya örtüsünü örtmeden evvel bütün bilgilerin aşiyandan sessizce inmesini bekledik. Ama insanla inmesini bekledik...Herkese kendini anlattık dünyada… Ama tüm insanlığa açıkça vermedik.

Nedir insan? İmparatorluğun gücü olan, insan kimdir? Neden yaşıyor? Bunları anlatmadık… Sanıldı ki dünya, evrim için tüm insanlığın kulluğu için ve biliş için geldi. Dünya, Allah’ın, Tanrı kapısıdır zaten. Dünyaya gelen, kendine gelir canlar…

Ama hiçbir zaman evrim için gelinmedi dünyaya.. Ekmek için gelindi ve ekmek ilimdir ve yaşamdır. Bizler, dünya yolunda, bütünün gözü olanlar, her şeyin gücü olanlar…. Biliyoruz ki yaşamı tohumlayabilmek için dümenin başına oturtulacak olan insanlığın kodlanmış olması şarttır… Ve kodlanan insan, toprağa inmelidir.

Toprağa inmeyen, kontrol kuramaz canlar. İmparatorluğun gücü olarak dünyanın yolunu açabilecek olanların, bugün burada olmalarıydı amacımız ve olan buydu.

Birlik kapımıza insanı çağırdık ve dedik ki “gel”. Amonların kulluğundan öte bir kulluktu tohumlarda kodlanan… “Al, bil” dedik. “Ak” dedik. “Yerkürenin gücünü tüm zamanların Kürzi kapısında aşırt, geçir”, dedik...

Nerede insan soyu varsa orada levhiler var, orada yarınlar var, orada aşk var… Ama kaynakta var. İşte dünya, budur.

Bu dünya, kodlanmış bir ışık kalemidir. Ve bu dünyanın yoğunluğu çok farklıdır. Birçok planet vardır. Birçok planette yaşamlar vardır. Her planet, kendi yoğunluğuyla, bütünün gücünü türevleriyle tohumlarken…. Dünya gücü mutlak kullukla, kalem olanların, yaşam sayfalarından ibaret olandır.

Dünyada yırtılan zaman yoktur ama başka planetlerde yırtılan zamanlar vardır… Ne demek istedim?... Size şunu izah edeyim. “Ben davayı kaybettim” dediğim anda Tarıkların tahtı kırılır. Kırılan, yoğunluğu kırar ve bütün Kürzi kapılar kırılır… Kıranın kırılması yoktur oralarda …Sadece ışığın yıkılması vardır …Ve ışık yıkıldığında, yarınlar kırılır. Yarınların kırılışı işte zamanın yırtılışıdır.

Devinim artmadan yaşam olmaz, canlar ve. Devinimi artırmak için tüm zamanların gücünü dürümleyerek, bu meclise geldik.

Her insan, kendini hak etmeye gelir, bu meclise. Bizlerde buraya bu yoğunluğa, kendimizi hak etmeye geldik.

Dünya dışında varlık süren birliklerimizin çoğu bugün buradalar. Soylu, soysuz, herkes... Okuma yazma bilen, bilmeyen herkes… Ağırı hafifleten, ya da hafifletemeyen, herkes... Nefesi hak eden, halik olan, ağır olan, hafif olan, herkes… Ama Yaradan… Ama Yarattıran… Ama kapı olan.

Canlılar, şeytan, şarkısını okurken de aşkla okur ama şarkıda ışık yoksa o aşkın kulluğu olmaz. Bizde öyle çalışırız. Burada ortalık karışır mı? Asla karışmaz… Çünkü “RA KAHA” dediğimiz yaşam, Astral boyutların gücünün örtüsünü örtmeden evvel…. Bütünün kötülüğü önlenmişse artık orada kısırlık kalmaz.

Meyhane insanlıktır, canlar, için yüreklerinizi, için. Ama o meyhanede yaşam olsun… Biz, siz olalım. Akın ama aktığınızda, aşk olsun. Yapmayın dünyada küçültücülük, köklerin gücünü artırın ki yol olsun. Hepimizin yaşamı mahrek olsun.

“Misafir ben, senim” deyim gelene. “Girdaplara inme” deyin. O girdap, insanın levsinde kodları, kontrolden çıkaran girdaplardır... Ben zamana kaynak olan, insan soyu.

Sormayın, dünyayı niye kontrol etmeye indim… Çünkü robotik timlerin tümünde Kübra kapıları var. Biz, bunu bilerek geldik, canlar.

Dağlarım, savaş, insanlık savaşıdır bilin. Zaman savaşı olsa hak teknik sizinledir... “Eşyada insan, ben varım” der.. “Başkası yok” der. “Bizdeyse herkes var”, deriz.

Bugün burası çok ama çok farklı.. Çoluk, çocuk toplaşmışlar, birlik kaleminden Kürzi kapı açmak ve bütüne varmak istiyorlar…Bunun için konuşuyorum. Aşkla konuşuyorum canlar . Siyahın, simsiyahtaki ilmini konuşuyorum burada.. Ama varın, yoktaki tohumunu da kodluyorum.

Hepinizi hak ettiğimiz zaman Havunya ilim, Allah’ın levhisi olur… Ben, o ilimim, canlar.

“Kile kum” demem… Ama “insana da ilim” demem. İnsan, kelam olmadıkça ilme varamaz ki.

“Beş gündür buradayım” diyor birisi. Alemlerin Rabbi diyor ki “ben ortalıkta yokum, oraya git”. Alemler, levhide laf etmez ki. İnsandır laf eden. Kelamda insan, aklın kapısıysa aşka varmadan, tahta varamaz ki.

“Haya, haya” dediler. “Aha”, dedik. “Hah”, dediler. “Hah”, dedik. Astral boyutların kulluğunda tohum ektiler… “Öf” dedik… “Vallahi öf, billahi öf”…

“Neden bu kadar çok konuşuyor,” dediler. Korkmayın konuşmam, bitti. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/1pOVlq6s4PA

 
  Bugün 126 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol