Birlik İlmi
  KARANLIĞIN IŞIĞI (3), 4.AKIŞ
 

19.EYLÜL.2018 TARİHLİ KARANLIĞIN IŞIĞI 3
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Atonların kodlarından birliklerimizi tohumlamaya inerken, muktedir olarak sofranıza oturduk... Bu sofra Allah’ın tahtında kök göklerin sözünü söyleyecek güçlerde dillenirken, bizler de sistem olup geçtik. Netice olarak; burada kodlanmış olan sistem, bizi de kodlayacaktı... Aha gözümüz görüyor, yoğunluk arttı... Çay demlenmiş ve çay diriliklere inmiş mi ki, yarınlarda ne var? Hah, aha, şimdi... İşçilik... Peki o işçilik hakikiyetle mi? Mutlaka... Tahditli mi? Asla... Peki cevherde cennet var mı? AŞK VAR... O HALDE HASAT TAMAM...

PERDE PERDE AÇILIR YAŞAM... VE HERKES O PERDEDE KENDİ YOĞUNLUĞUYLA TOHUMLANIR... Her bir ilim kalemi mutlaktır... Ama o perdelerin herkese KELAM etmesi gerek ki, Hakk’ın kapısını HAK olup açabilelim...

YARINLAR, ALLAH’IN TINISIYLA KODLANACAK VE YOL, AKLIN TOPRAĞINA TOHUM OLACAK... Peki toprak tahditsiz iken, yarınlar halik olabilecek mi? Toprağın tahditsizliği yaşamı kontrol için, yarında diriliği kıracak yoğunlaşmayı da sağlayacak mı? Peki ne olmalı? HALKIN HAKKI GEREKİR... Hakkın KA HA olması ve tahditsiz olması gerekir... HAKİKİ İLMİN KELAMA VARMASI GEREKİR ve et kemik olanın ekmek yapması gerekir...

Hakk’ı hakikiyetle dilleyenler, Hak tahtına ekmek olurlar... Peki ekmek, yasalarla mı kodlanacak? Yoksa yaşamla mı? AYRILIK BİTTİĞİNDE, HERKES BİR TEK OLACAK!... O BİR TEK OLUŞ, MUTLULUK OLACAK... Peki 4 GERÇEK KAPI açıldı mı bugün? AÇTIK... HEPSİNDE ŞAFAK SÖKTÜ... HER KAPIDA “AŞK” OLUŞTU... Muktediriyet oluştu ve toprak toplum tohumunu kodladı... Avukat insan, Hakk’a vardı ve dedi ki; “AKLİ KALEMLERİN KELAMI GEREK...” Aha akli kalem, MUKTEDİRİYET... Peki KELAM... MUTLAK... AŞK, SAHRA SAHRA... Yaradan, tahtını kelamla dilledi ve kelam mutlak kuran oldu...

Peki, HALİKİYET var mı? Mutlaka... Hakk’ı, hakikiyeti dillerken tahdit var mı? Asla... Şeytan şafakta İLMİ KO oldu mu? Mutlaka... Peki kodlanmış olanlar yoğunluğunu kontrol edebildiler mi? Eşya insan, mutlak sahra iken, her an kodlanır ve kontrol edilir...

KENAN KELAMI, Allah ilminde tohum ektiğinde, o KENAN KELAMINDA KALEM mutlakiyeti kodladığında... Ve kapılar kontrollu olarak kayda indiğinde, artık KENANİ KAPISI MUTLAKTIR VE O KAPI KUTSALDIR... Peki o kapıya inen AKLIN KAPISINI HAK ETTİ Mİ? Mutlaka... Hakk’ın kapısı MUTLAK KURANDA toprağa tohum ekti mi? Kesin olarak...

Ya insan, KERİM olup KALEM ilmiyle dillendi mi? Allah ilmiyle de dillendi, hakikiyette teknik olan o kervanla da dillendi... Ekip kurduk ya canlar... O ekip, hepimizin ilmidir... Yeni dönem, hepimize ışık kodlarıyla, tohumlarıyla kayıtlanma imkanı veriyor... Yeni dönemde MUTLAK KURANLARIMIZ toprağa, teknik olarak da KAYD-I HALİKİYETLE inecekler... VE ZAMAN KAPILARI AÇILACAK!...

AÇIN KAPILARI DA, İNSANLIĞI DİNLEYİN... BAKIN NELER OLUYOR... KÜBRA olan KELAM KAPILARINDA, insanlık kendi tohumlarını kendi yoğunluğuyla kodluyor... Karanlık aydınlığı ve AYDINLIK TAHDİTSİZLİĞİ TOHUMLAYACAK... Ve bizler; mükafat olan, her insanın kontrolu için bu çalışmayı devreye aldık...

KİNİ AŞAN YOLU AÇAR VE YOĞUN IŞIK ALTINDA MUTLAK OLUR... KİNİ AŞMAYANIN, LEVHİ KAPISINDA İLİM OLMAZ!... Ve o, müthiş bir ışık halinde güç kodlaması yapsa da, hasatı insan ilminde MUTLAK KURANDA kontrol dışı olur... Hem DİN için çalışan, hem de İNSANLIK için çalışan BİLİŞ KAPILARIMIZ da var... Onların da toy olduklarını görüyorum... ÇOĞU ANLAYAMIYOR BİLGİYİ... ÇOĞU YANLIŞ BİLGİ ALIYOR... Çoğu, yanlış bilgi almadığı halde BİLGİYİ YANLIŞ ANLIYOR...

Peki canlarım!...

Ne yapmalıyız? Kimse kimsenin ilmini dinlemeyecek... Öyle... Peki, dinlemeyecek mi, mutlaka... Ama insan, ulular toprağına tohum ekecekse, her birinin kendi dili olmalı mı, yoksa müthiş bir ışık kodlamasıyla her biri o ululuğa mı varmalı? Ve ulu olup mutlak mı olmalı?

Bizler; döndüğümüz zaman, her bir insanın, kendi levhi kapısına AŞK olduğunu dilledik... Yazı yazarken de, her birinin kelamla kendini dinlediğini dilledik... Verdik bilgiyi, aktık ama aktığımız zaman bildik ki, Hakk’a varabilen çok ama çok kaynak dışı bilgi oldu...

Peki, kaynak dışı ama Hakk’a vardı... Bunun neticesi ne oldu? Şarkı türkü değil, insan sıhhati kontrol edilemedi ve sıhhatlerde sınırlar kodlandı ve kırılmalar başladı... Ve deve kalkmadı... O deveyi kaldırabilmek için, herkesin hakkını ve hakikiyetini dilleyebilmesi şarttı...

DÜNYA NURU AKLIN KÜLTÜDÜR... Bütün ket vurucular dünyaya indiler ve ket vurdular zaman sahralarına... Ve dedik ki “kanatlanıp uçalım da, yarattıklarındaki o yoğunlukları yarattıralım tekrardan çünkü, yarattıklarında kırılışlar var... O yaratılanları yenileyelim... VE GÖREV ŞİMDİ BAŞLADI... Bu kez, yer kürzi kaleminin yenilenişi... Peki bu kürzi kalem yenilendiğinde, yarınlar tohum olacak mı? Mutlaka olacak... Koruyuculuk olacak mı? Mutlaka olacak... HAZIR OLANLAR, GEÇİŞLERİNİ YAPACAK... AMA HAZIR OLMAYANLAR, Hakk’ın kapısında DİRİLİKLERDE kendilerini anlayacaklar ve geri çekiliş esnasında ocaklarında dil olacak... O DİL HAKİKİYETİN TEKNİĞİ OLACAK... BÜTÜN KÖTÜLÜKLER BU ŞEKİLDE AŞILACAK...

KURAN İNSAN, ALLAH’IN IŞIĞIYLA KODLAMA YAPTIĞINDA, HERKES O KURANDA KELAM OLACAK... Peki zaman? Zaman da kaynak olacak... Yarın ne oldu diye sorarsanız, ÖLÜ DİRİLDİ!... YÜKSEK ŞAFAK SÖKTÜ... ENDİŞE ETMEYİN... HER ŞEY MUTLULUKLA SONLANACAK... Ama mutlak olmadan MUKTEDİRİYET, toplu çalışmalarla kodlama yapmaz ve yapmayacak ama, karanlık aydınlandığında hakikiyet dillenecek ve dümen dümen olan dürülenler, yarınlanacaklar... EMRE İTAATLE bütüne hizmetçi olacak her insan... HEM İNSAN, HEM İLİM OLACAKLAR... Yeri göğü yaratan bunu diledi... HER İNSANIN KENDİ OLMASI... HER İNSANIN HAKİM OLMASI... VE HER İNSANIN ŞAFAK OLMASI... Mutlaka oldu... Çünkü ruh, Allah kültünde bütüne hizmet için yezidlerin kelamından öteden kaynak oldu... Aha; göz, öz, söz olanlar mutlaka uluların toprağına indiler ve ölüyü dirilttiler...

KENDİ NEFESİNİZİ, KENDİ YAŞAMINIZI HAK EDİN... Ama kendi lekesiz ilminizle hak edin... İNSANLIK İLMİYLE DÜRÜMLENİN, muktedir olun... KÖR OLMAYIN!... GÖREVİNİZ, GÖZ OLMAKTIR... GÖZ OLAN, “RA KA HA” dır... “RA KA HA” olun ki, “SA HA” olun...

YENİ DÖNEM MUTLULUK VERSİN HEPİNİZE... Ve biz DÜNYALILAR, SURA ÜFÜRENİN “İLİM” OLDUĞUNU BİLEREK; BUGÜN BURADA, BU YAŞAMDA BÜYÜK KÖTÜLÜKLERİN ÖNLENDİĞİNİ DE BİLEBİLDİK...

KIBRIS ŞAFAĞI da söktü... Orada da ışık var... Kıbrıs da elimiz olacak bundan böyle... Oradaki yüce insan, bütüne hizmetçi olacak... Adı, “ZEYTİN” dir onun... Ama o zeytin, kelamda kalem ve biz o, o bizdir... İnsanlık boyutları bunu mutlaka anlayacak ve anladı... “KİMSE YOK ORADA” derseniz, “ORASI ALLAH’IN TAHTINDADIR” demektir bu... Peki kim var orada? İNSAN VAR... Aha o insan, hepimizin yüceliğidir... Biz o gün orada, o yücelikte bütüne hizmet ederken, BİZ OLUP ETTİK... Bugün de burada yok olmadan, HAK olup bütünün gücü olduk... Ve insana İNSANLIK İLMİYLE indik... KİNİ AŞAN, YOLU BULUR; YOL OLUR VE TOPRAK OLUR... Biz o gün orada tohumduk, bugün orada hakikiyetiz ve HAKİM-İ HAKK’da KELAM olduk, insanlaştık...

“EKMEK, EKMEK” dedikleri, ALLAH’IN TINISIDIR... BUNU DA BİLİN ARTIK... EKMEK İLİM VE ALLAH’IN İLMİDİR... Ve biz o ilmi, büyük kötülükleri önleyecek güç diye dilledik... İtibarı olan insan, kelamı KUL olan, MUTLAK olan insan ve KUTSAL olan insan... Hepsi dirilikte tahditsizleşti... Yeri yarattık, yaşamı tohumladık, mutlak kuranda kelama vardık, hakikiyetle dillendik; kini aştık, yolu açtık ve bütün kötülükleri aşıp geçtik...

İş budur... İş budur... İş budur...

https://youtu.be/X8W8zGMrlXc 
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 144 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol