KARANLIĞIN IŞIĞI (4/2)
26.09.2018
(YÜCE İNSAN’ı Dinliyoruz:)
Dert mi SAHRALAR, İLİM’e!? Yok be Can!... İNSAN, İLİM’e derttir!.. Bilin! İnsan, ilme derttir!... Sizin, sizi tohumlamanız; bizi, bizde dillemeniz. “BİR TEK” olmanız, bizi mutlandırdı.
Olgun SAHRALAR, İnsanlık Boyutları’nda dürümlendi. Etken ve hakim İNSAN, CEVHER oldu; YARIN oldu; NUR oldu!… “OL!” dedik oldu!…
Verdiğim tüm bilgiler; “BİR TEK” oluş içindir. Bu BİRLİK, İNSANLIK BİRLİĞİ’dir… Oğullarım, toy olmayın!... “OL” deyin; oldurun. Oldurun ki hasat yapın. İMPARATORLUK olarak, KÖK GÖREV’imizi hakim kılalım. “OL” diyelim; olduralım.
Uzun zamandan beri çalışmalarınızı izliyorum. Burada oluş sebebim, İMPARATORLUĞUN İLMİ içindir. Sizi, “BİZ” diye dilledim. Sizi, “BİR” diye dilledim. Siz olup dillendim ve YOL oldum ama NUR’dum; mutluydum; “OL”durdum; “OL”dum.
Umutlarımı hiç kaybetmedim. İLMİN SİSTEMİ olarak YOL oldum… Önce geçtim; size, Sizlik Kapıları’ndan girdim; sizi hakettim.
Eller, İLİM’e ulaştığında; ben, dünyaya İNSAN olup indim. Umut olur ki her bir “YARIN TOHUMLAYICISI” sayfa sayfa yazılan, tüm zamanların kaydı olan bu bilgileri, okur ve hakeder… YOL olur; OĞUL olur; TOHUM olur…
Çorba (İlim Çorbası) piştiğinde, o çorba olur; her anda KELAM olur; lokomatif olur insanlığa.
Arkanız, arkamdır Canlar. Önünüz, önümdür… Yürüyen dünya, koştuğunda; koştuğunuz her SAHRA, bedenim olacak ve ben, temiz bir İLİM olacağım.
Bilinmeli ki erkek ve kadın “TEK”tir yaşamda. Cinsiyet ayırımcılığı, tüm sahraları kıran bir “SİYAHLIK”tır. (“Siyah Kült Alan”dır) Siyahlık ama kırıcı siyahlık!... Bunun, mutlaka bilinmesi gerekir.
Her insanın, bir CEVHER olduğu anlaşılmalıdır. Hepiniz, kendi sistemleriniz ile dünyaya doğdunuz ve ROBOTİK TİMLER’in (Ruhsallığı olmayanların) diriliklerini kodlayarak, SİYAH SAHRALAR’ı (Ruhsal Sahralar’ı) kontrol ettiniz.
Bugün bu yoğunluk, ekmeğimiz oldu. Çorbamız, ilminiz oldu. Yaşamımız, ZİYA olan SİYAH’ınız oldu.
Umutlarımızı asla kaybetmedik ve kaybetmeyeceğiz. Sizinle görev taşımak hepimiz mutlandırdı. İMPARATORLUK olarak görev taşıyan bu Meclis; cevherinde, dirilik olan BİLİŞİN YAŞAM KAYDI’dır.
Beklenen Ortadoğu Savaşından da size söz etmek isterim:
Dünyanın sonu beklenir. Öyle bir son beklenir ki herkes, yok olacak ama HALİK olanlar, GÖK ÇÖZÜMLEMELERİ ile kodlanacaklar ve korunacaklar. Bu anlayış, ışığın sıhhati bakımından son derece hatalıdır. Bir insan, “ben varım; benim dışımdakiler yokturlar. Yokluğu hakettiler.” diye düşünürse; o insan, yolunu bulamaz ve kontrol kuramaz.
Herkes, her bir insanın, KELAM’ı olduğunu ve hasatını yapmak üzere, gerekli olan her şeyi yapması gerektiğini bilmelidir. BÜTÜN İNSANLAR, KARDEŞTİRLER VE “TEK”TİRLER… Kimse kimseyi, kontrolsuz saymasın!...
Hepimiz, “BİZ” olarak çok mutlu bir dönemi başlatıyoruz… Bu dönemde, tükenen her insanın, yarını kodlanacak ve tüm insanlık kontrol kuracaklar. Eğer biriniz, “o kötüdür. Onun ruhu yoktur. O, çorba bile pişirmedi” diye düşünürse; iyi bilin ki onun ruhudur olmayan… O, kontrolsuz olduğu için kötülük ister.
Bizler, İLMİN KAPILARI’ndakiler, tüm insanlığın koruyucularıyız. İzin verin de anlatayım!...
TÜRKİYE’de çok özel bir çalışma var. Burada, bir lekesiz İLİM; tahditsiz bir “SİYAH KÜLT ALANI” oluşturdu. Bu SİYAHLIK’ta, her insanın, eşitliği kodlandı. Her insan, MİKAİL KAYNAĞI olduğunu anlayacaktı ve anladı.
Temizlik, tüm insanlık için başlatıldı. İnsanlığın temizlenişi!... Bu, herkes için geçerlidir. Tüm insanlık için!... Temizlik, DİRİLİK’le, teknik olarak sürmektedir!... Ağırlık hafifliyor… Her bir DİRİLİK, yenileniyor. Tüm insanlık için güzel günler, SAHRA’ya çekiliyor.
Şu anda Dünya Planeti’nde yapılan çalışma, tüm zamlar için önemli bir çalışmadır. Dünyanın geleceğini ilgilendiren bu çalışma, tüm zamanların ilmi olan ve insanlığın barışını sağlayacak olan bir çalışmadır!...
Barış, insanın insanlığıyla mümkündür ki her insan; insansılıktan, insanlığa varabilecektir.
Tohumları yaşatabilmek için TOHUM olmamız gerekti ve “OL”duk. İSA-MUHAMMET bileşkesinde, netlik kazanan bir SAHRA oluşuyor. Bu sahraya, “İLİM SAHRASI” diyeceğiz.
Hepimiz, hepimizi hak etmeliyiz ve hakim olmalıyız ve olduk. İşte bu!… Şimdi!... Şimdi!…
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
