Muhammet Mustafa ruhsuz değildir. Onun kontrolunda kurullar toplandılar. Bu kurulların her birinde yerin ilmi var… Bizlik ve birlik var.

Biz, Allah ilmiyle ses kodlarken, hepiniz hepimiz bir tek oluruz.

Huzur vermenizi diliyoruz. Her insana huzur verin. Hepsi kendini dinlesin ve toprağını hakikiyetle dillesin.

Sizin eviniz Allah’ın evidir ama yüreğiniz de o ev olsun ki her insanı elleri ayakları tutsun tutmasın, o eve alın. Sizden beklediğimiz budur.

Biz mutluyuz, çünkü sizler dünyadasınız.

Biz mutluyuz rüya boyutları aşılıyor, tükenen insanlık yaşama dönüyorlar.

Biz mutluyuz, çünkü sura üfüren kelam, kalem ve hasat yapmış. Onun ödevi BİZ olmaktır.

Mutluyuz, çünkü yol Allah’a vardı. Allah, evrak katibi istemez karşısında! İnsan ister.

Tüm insanlık iyi bilsin ki ‘türleşme’ başlıyor. Bu türleşme her şeyle, her şeyin halik kayıtları tohumlamasıyla oluyor. Sirayet halinde, her şey dile varır ama sirayet, sistemli olmalıdır.

Sistem varsa, İslam İslam İslam… Bir tek kelam, “ol!” deyip tohum olduğundan, aklın sahraları koruyucu hale dönüşür.

Sirayet, birlik ilmiyle olur. Bende ve benim yüreğimde olan birlik kelamı, herkesin ilmi olur.

Telif hakkımız yok bizim. Bizler telif hakkı, kaydı yapmadık… Ama sizin telif hakkınız var. Siz yaşam sahralarına indiğinizde, hakettiklerinizi kodlarken, kodlanmış tohumları mutlak kurana çektiniz ve koruyucu ışığınızı o yoğunluğa aldınız.

O yoğunluk sistemi hakiki teknikle kodladı ve her an sizin ilminizde hasat kodu oldu. Her anın hasat kodu oluşu sizin tekniğinizle oldu ve bunun kodlanmış hali, herkesin kelamına, kalemine vardı.

Bu size ait bir haktı ve siz bu hakkı her ana kodlayarak, tüm insanlığın bu hakkı hakikiyetle dinlemesini ve mutlak kuranı tohumlamasını sahrada “kayar” gibi bir halde -kaygan bir sahrada- BSUİ olarak yaptınız.

Bu kayıtlara girdi; kaygan bir sahrada bu bilginin, bu ilmin her yoğunluğa akışı sahra ilmi olan o tahditsizlikle yoğunlaşarak kayıtlarda telif hakkınızı tohumladı.

https://youtu.be/Bd8CYEErtcs

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ