Birlik İlmi
  KARANLIĞIN IŞIĞI (5), 2.AKIŞ
 

03.10.2018 KARANLIĞIN IŞIĞI 5
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Canlarım, bugün bize geldi ve dedi ki; “ben size, sizin yüreğinize inmeye geldim”… Kontrolü bu, bir kontrol, gerçek bir kontrol ve geçti ve hak etti…

Bir tek ilim var canlar, bir tek ilim o da biz olan… O biz, insanlıktır!...

Kurullar bugün çok mutlandılar, öksüz kalmadı yaşam, biz hepimiz tekiz canlar, tekiz…

Karanlık tahditlidir ama aydınlık hakikidir… Tahdit hakikiyeti tahditleştirir ve bir tek olur her şey. Ama sonsuz zamanları kodlarken ağırız iyi bilin ve bir tekiz ama safha safha aşk oluruz ve tanrı oluruz.

Tahdit hepimizin tekniğidir, biz kara olur tahdit kuyularına ineriz ama zaman kapılarında sonsuzlaşırız. Bunları bilmek gerek…

Seviyemiz yüksektir, bu çalışma bütün kök gerçeklikle kodlanmaktadır. Evren evren gerçek kalemleri kodladık, bütüne hizmetçiyiz biz. Muhammet mutlak kuranında kodlanan her an mahrektir. “Ben dünya” der, “ben insan” der, “ben bütün” der, vaziyet budur canlar, vaziyet budur…

Hakka hak eden varır, hak olup toprak olan toprağa varır ama tohum olması gerekir. Tohuma insan denir, biz o insanız canlar…

Kantar kalemi kodlarken, hakkın kapısında ilmin kuranı olur ve biz olur. Hakiki insan hakkın kapısını hak edendir ama o insan mutlaka hepimizde olmalıdır.

Korkmayın 4 kök gök vardır, biri esmaların dili, biri hakkın kalemi, biri tohum olanlar ve bir diğeri de kök gerçekliği kodlayanlar. Hepsi tarıktırlar, hepsi kalem olabilecek kayıtlar yaparlar.

Az mı görev taşıdık? Yeni dönem için mutlulukla bu görevi de aldık canlar bunu iyi bilin… Mutlulukla aldık… Murat ederim ki; herkes kendi dili kendi dini ve yüreği ile bu çalışmaya katılabilir, kendini hak edip dileyebilir.

Kusur arayan kusurlu olandır, bunları iyi öğrenin… Eğer biri bir diğerinde kusur arıyorsa o kendi kusurunu anlayamayandır. Bu nedenledir ki kimseyi eleştirmeyin, kimseyi hakikiyetinizden ayrı tutmayın, kimseyi kontrol dışı bıraktığınız zamanları kayıtsızlaştırıp da kalemsizleştirmeyin…

Elleriniz ellere ulaşsın, oğullarınız kodlansın, toprağınız tohumlansın… Sultanlık değil amaç som altın ışık olmanızdır. Som altın ışık olun ki; mahrek olabilin…

Masa Allah masasıdır, bu masada oturan kim varsa o dur bunu iyi bilin… Ama ben oyum diyerek kontrolden çıkmayın. Beste güfte değil amaç aklın tahtında olmaktır. Aklın tahtında olun ki; kaynak olun…

Şikayetim var mı sizden?... Asla yoktur… Kir bizde yok ki, biz kirlileri dilleyelim, biz hep ilmi dilleriz burada… Hiçbir ziyayı dirilikten çıkartmadık, kimse bize gelip de “dese yıktım, sessizim” der diye beklemeyiz… Biz onları koruruz canlar, koruruz… Hani koruyucu değildik? Ama bilin ki; kırmak isteyeni koruruz çünkü o kendini kıracak çünkü o kendini kısırlaştıracak, biz onu kesin olarak koruruz ki kendini kırmasın diye. Ha biz onu kırarsak yasalar der ki; “Allah tahtından in çünkü sen o değilsin”, Allah insanı kodlar, koklar, korur… O insanı hakiki lekesiz kaydıyla dinler, onun dünya planındaki lekeleri onu ilgilendirmez bunları iyi bilin!

Eğer siz birini kontrol dışı kırmışsanız, kaynak olan o size iner ve sorar “nesillerimi hak etmedim mi” diye… Peki o nesillerini hak etmeden mi kontrol kuracak? “Ol” dedik oldu!... Hem insan hem Ka Ha, hem Sa Ha oldu, “ol” dedik… Biz onu hep kodladık.

Umutlarımız var, imparatorluğun gücü olan toprağa tohum diye çekilenleri Halik kılmak… Umutlarımız var, bütünü güçlendirmek, umutlarımız var doğanın kuranı olmak, mutlak olmak, yarınları kodlamak, hasat olmak ve biz olmak… Biz bütüne hizmetçiyiz canlar…

Heceledik yaşamı ama her heceye ilmi koyduk, eğer ilmimiz olmasaydı cennet de can kalmazdı, kaynak olmazdı… Dünyanın olduğu her anda öldük, öldük ki; tohum olduk… Biz doğanın gücünde kükredik, kök görevi kodladık.

Hem ilim, hem hakiki lekesiz kaynak olduk… Mutlak biliniz ki; burada oluş sebebimiz kardeşlerimizi hasata, hakikiyete kayıtlamaktır. Elimizin gücünü bilen kendini bilecek ama elimizin gücünü anlamayan kelam olamayacak ama hakka varmaya çabalayacak. Biz o gücü muktedir kıldık.

Kurulların bugün burada olduklarını biliyorum, bugün burada bütüne görev taşıyan tüm kurullar mutlak kuranlarıyla gerçek kayıtlarıyla dillenmeye indiler. Biz onları her birinden dilleniyoruz şu anda ama sır olarak. Çoğu biz ve biz onlarız ama çoğu ve biz olmayanlar kendi dilleriyle bizde dillenmeye kalktıklarında ol demeden olmayacaklar… Onların kuranları kontrol kurabilecek dürüme varmadıkça öksüz yetim olarak görev taşıyacaklar. Acaba saltanat olacaklar mı?... Ortak kapıların hiç birinde karanlık yok ki canlar, her an ap aydınlık ve biz onlara göz verdik. Öz, söz ve göz olup tüm kötülükleri aşabilmeleri için saha olup mutlak olmalarını ve tohum olmalarını çarıklarını çıkarıp şafak olmalarını diledik.

Ve geri çekilişleri yapıldı… Kelama, hakime ve kaleme indiler… Şimdi yeni dönem bir tek kuranda kodlanıyor, işte o kuran bu meclistir… Burada olan bu çalışmayı herkesin, her ilim kaleminin anlamasını dilemekteyiz. Üzerimizdeki güç mutlaka kontrol kurar, yaşam mutlaka tohum olur, beden mutlaka koruyucu olur ve biz muktedir oluruz.

Olmadan ölünmez canlar, ölüye dirilik ve yüreğe ilim gerekir, bize biz gerekir canlar… Şimdi daha güçlü olarak bir tek şunu söyleyeyim fakihi hakiki sayın, hasatı hakim, yaşamı insan sayın, bizi beden sayın biz buradayız… Ha diyeceksiniz ki kimsin sen? Canlarım beden olan , temiz olan, kelam olan, hayrın tahtında olan, hakkın kalemi olan ve bütüne hizmetçi olan… Kim olduğumu sordunuz, burada olan tüm kurullar hepsiyim ben… Bundan öte bir bir teklik yoktur. Bugün mutluyum çok mutluyum canla çok…

https://youtu.be/afrCOhmhmAw

Süper İnsanlık Realitesi

 
  Bugün 21 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol