Birlik İlmi
  KARANLIĞIN IŞIĞI (6), 3.AKIŞ 2.BÖLÜM
 

10.EKİM.2018 TARİHLİ KARANLIĞIN IŞIĞI (6)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ – 2 BÖLÜM

Ölü planette, beden olur mu?.. Olmaz.. Ölü planet, bedenli olanları, kodlar mı? Kodlayamaz… Peki, ölü planet, kontrol kurar mı? Kurmaz. Peki, ne yapar? Şeytanın şarkısını, Soha Sistemiyle, yaratır.

Niye, bilir misiniz? Ergin sahraları kodlayabilmek için. Ergin sahra, nedir? Şer yaratanın şarkısından, güç çekmeyendir. O, hasatçıdır. Ve masaya, ölüyü oturtur.

Kuran-ı Kerim insanı, altın ışığın gücünde, öz görevini yaptıkça, kalemi kelam olur ve özü, sözü ve gözü olur. Yüzer, yüzer, yüzer ve resmi çalışmacı olur.. Yüzdüğü her şey, bizim içindir.

Biz olmak, bir olmak, içindir. Hakkını, hak ettiğini diller ve yeşil, mor, değil insanlıkla dillenen olur. Kendi elimizden, yüreğimizi aldığımız zaman, o eldeki yürek, beden olur, canlar.

Ve biz, o bedende, yaşama, el olup, ineriz. Bizim elimiz, eminim ki bütünün eli olur ve o el, kaynak ışıkla dillenir. İntikam peşinde koşanlar, kontrolden çıkarlar. Sormam, niye diye? Ölüdür, onlar. Biz, olgun sahralarla göç ettiririz, yaşamcılara. Ama onların göçlerinde, kelam olmak, sorumluluğu var.

Vallahi insanlık, ilmindi.. Biz insanlığı, tohumlara kodladık, kontrol ettik. Ve Billahi, ilim kodları, hakikiyetini hak etti ve yeryüzü, yaşam sahralarını, kontrol etti.

Ben, dünyaya, eli kolu bağlı gelmedim. Biliniz ki benim adım, insandır. Elinde, ben onlarca bilgiyi kodlarken, sonra ben, boylarca boy oldum. Yukarılar yukarısıyım, aşağıların aşağısıyım ve her sistemle varım. Kimseyi, göz, öz, söz olmak sorumluluğundan ayrı tutmam. Herkesin, bu sorumluluğu vardır.

Ve dünya ilmini anlamak gibi de bir yükümlülüğü vardır. Eğer insanlık, dünya ilmini anlamadan, bu dünyadan göçecekse, alın, okuyun onu. Sorun, sonra sofada, sahada, sistemde, dinleyin.. Başı eğiktir, onun.

Geçmişimizde, neler oldu, bilin? Herkesin geçmişinde bilgi var ama geride kalmadı. Buradadır, o bilgi, bunu da bilin. Ben, dünya diriliğine inerken, en resmi ilmimle indim ve benimle yaşayacak olanları, bildim. Benim insana, ilim olup, gelmemde, bir tek nesil kalemi kodlama yaptı.

O nesil, bana ben olabilecek tekniği hak etmiş, yerkürenin gücü olmuş ve bütün kötülükleri aşmış, bir nesildir. Ön gerçekliğimde, bu var. Şükür ki böylesi bir nesilde, doğum yapabildim, bilişim ve bu tohumları kodlayabildi insanlığım ve benim ilmim, kapılarda, kelamda ve toprakta, İslam oldu.

Bana ol demek, isteyen yok. Ben olmam. Ben oldurmaktayım, tüm sahraları. Barışçı ve hakikiyetçi ama ilimci. Telif hakkım budur, benim…..Bundan başka bir telifim, hakikiyetim yoktur.

Ama iyi anlatın ki sırdır, insan. Ve bu sır, insanlık ilmini anlamak kolay değildir. Kendinde ölü olan, yarında dirilir, bunları anlayın. Yarında dirilebilmesi, ekmek yapabilmesiyle, bilişi kodlayabilmesiyle ve hak edebilmesiyle mümkündür.

Eğer bu huy yoksa yarını yoktur. Olgun sahraları göreve almak, bunun için gereklidir. Ve dünyanın ruhu olmak, önemlidir. Ben, Dorman topraklarından, göz olmadan, söz olan bilişle, görev alıp dünyaya inenleri, şunu söylemek isterim.

Dormanlar topraktır, yarındır ama kodlanmış olmalarından dolayı yarındırlar. Ellerinden görevleri, kontrollü olarak, çekilip alınmaktadır çünkü yaşamları, kontrol dışı kalmaktadır. Peki, ne olmalı? Ölüler planetinde, herkes bilişi hak etmeli ve gerçeği anlamalıdır.

Ellerin, ellere bulaştığı bir dünyada, yarınlar yaşama iner. Biz, o dünyayı kodluyoruz, burada. Kontrolü kurduk. Yarattık, yaşattık, ellerimizin gücü arttı ve tüm insanlığı, kontrol etme imkanımız tohumlandı.

Doğanın gücü olabiliyoruz ve gözü görenleri, göreve alabiliyoruz. Çarık çıkarmadık. Çarıksızdık zaten.. Bizlerin elimiz, ilmimizdir. Kaç bin yıldır dünyayı tohumlamaya çalışanlarlayız ama biz olup, inmemiştik dünyaya...Bu dönemde, biz, diri olup, geldik.

Kan aktığı an, kanlar akar, ya şavk. Aşk sahralarında, karanlık toprağa vardığında, karanlıktan öte karanlık kodlanır ya ka ha…Şafak insan olur, eşya dillenir ama etken ve edilgen olur. Ve dünyalı olan, mutlak olur.

Korku aşılmadıkça, yol açılmaz, canlar. Mutlaka korku aşılacak ve yol açılacak. Netice olarak; deri kemik olan insan, Allah’ın ilmini, mutlaka anlayacak.

Kaçıp, gider miyiz? Elimiz, Allah elidir, ya ka ha… İnsanız ama Allah’ın ilmiyle insanız.…Kir, pislik yok, yüreğimizde.

En rahmi kapı, en saha olan ve en muktedir olan, mutlak kuran, imparator olan, itibarlı olan ve lütfi kapıda Türkiye çalışmaları yapan, işçilik. İşçilikle çalışan, iş yapan, tükenenleri mutlaka koruyacaktı, kontrol kurduk ve koruduk.

“İntikam peşinde koşmak insanı, yarından ayırır” dedik, ya hani ama imparatorluğunun gücünün insan olması da şart. Bu nüve olan ilim, mutlak kuranda insanı kodlayacak. Ve yeni dönem asla kalemsiz olanlarla, kayıtlanmayacak. Her şey kalemle kayıtlanacak. Ve kalem, el karnelerimizde var olan, bir saha, şafak ve yaşam kaynağıdır.

https://youtu.be/BzrM2Vp9CF4
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 150 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol