Birlik İlmi
  KARANLIĞIN IŞIĞI (9), 1.AKIŞ 4.BÖLÜM
 

31.EKİM.2018 TARİHLİ KARANLIĞIN IŞIĞI (9)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 4.BÖLÜM

Dünya dışı ziyaretçilere hitaben:

Her biriniz “insanla” yaşama iniyorsunuz… Ve bu iniş Bir’e, hakikiyete iniştir.

Canlarım, er ya da er kervanından diriliğe iniştir bu… Bu bir sahraya iniş hareketidir.

Canlarım, herkesin herkesten geçişidir bu… Ve bütün köklerin görevi hakedişidir.

Dünya planetinin yeniden kodlandığı bir güç devreye girecek. Ve bu güçte hepimiz bitki, hayvan ve tüm yaşamları dirilteceğiz. Yeni formal sahralar oluşacak… Yeni güçler dürümlere indikçe, o formal sahralar da gerçek kalemlerini kontrol altına alarak türevlenişi gerçekleştirecekler. Ve türevlenişin neticesinde, dünya planetindeki yaşam forumları çok daha hızlı şekilde “doğal kodlama”ya başlayacaklar.

Herkes herkesi kodlarken, tüm şafak sahraları da kodlayıcılığını devreye alacak.

“İlim” dediğiniz bilgi, Allah’ın diriliğiyle kodladığı bilgidir ve artık dünya planeti kodlanmış ışığını bütün planetlere hakiki teknikle kontrollu olarak sevk edecek ve her planette yeni forumlar dürümlere inecek.

Yeni şafak sistemleşmesi olacak… Birçok planet suyu bilmez. Sunun olmadığı planetler var… İşte dünya planetin bu su sorumluluğunu da taşıyor ve hepiniz “biliş kapıları”ndan geçirdiğiniz yoğun şafakla, bunu da tüm sahralara nakledebiliyorsunuz. Hepimizin istediği budur.

Bütün forumların tüm sahralara geçişinin yapılabilmesi… Ve bunu artık bilgiyle değil, ilimle yapacaksınız.

İlimin siyaha geçişidir bu… Ve turkuazın kuranı’ndan ötedeki şafağın söküşüdür bu.

Olgun, farklı sahralar oluşmaya başlayacak. Gerçek budur.

Dünya yaşamı, “teknik kalem” oluyor ve Yaratan, yaratılan tahditsizleşiyor.

Canlarım, dünya planeti sofra kurdu yaşamlara. Bu sofraya insanı koyduk… Ve insan kelam ediyor ve kelamı “kalem”dir insanın. Ve hepimiz o kalem olarak “gök çörekleri” pişirdik yaşam safhalarında…

Sarıdan mora vardık ama her anda vardık. Ve bugün artık yenilik başlıyor… Umutlarımız, mutluluklarımız var… Görevimiz var… Ve bu görev, insanlık görevidir.

Allah insana kelam etmeyi öğretti ama insan kelamdı zaten. Ama kelamı “kuran” değil miydi? Mutlak kurandı… Ama insan okunanı okuyamadı ki.

Hep toprağı anlamaya çalıştı. Kendini hiç anlamak istemedi. İnsan, mükafattır yaşamlara. Bunu iyi anlayın.

“Sarı renkte.” derler ya hani insan, evrim yapmaya gelir. Allah size sizi anlatamaz ki! Siz, sizi anlayacaksınız.

İnsan evrim için geçiş yapmaz yaşama… Evrimsizliğe iner ki kelam etsin de tüm zamanlar evrimleşsin diye.

İnsan, “mutlak” olandır… Hasat yapandır insan… Aşkın kapısı olan, şevkin şafağı olandır. Ağırdır, çok ağırdır insan… Öz gerçekliktir ama.

Değerliler, bunu hepiniz net bilin. Diriliktir insan… Dorukların kuranıdır, anlayın. Ama anlayın ama anlayın… (Haziruda oturan bana hitaben)
-Sıkıldın biliyorum!? (ve akış devam ediyor.)

Size ne deyim ki canlarım?! Daha ne deyim ki size?! Keşif yapmıyoruz yaşamda, insanlık yapıyoruz. Sarf edilen çabanın “keşif” için olduğunu zannederler. Bu dahi hatadır.

İtibarınız kaybettiğiniz o gün, Medine’nin kelamsız kaldığı gün olur. Siz o kelam olun, hakikiyetin hakimi olun da hakk olun.

Biz, Allah’ın tınısını duyarken, siz Saltanatın gücünü fark edin. O güç bizim gücümüzden öte değildir.

Tüm insanlığın kükreyen sayfalarında her şey aşkla kodlanır. Yeni dönemde hepiniz daha güçlü olacaksınız. Eski dünya, yeni dünya hadisesi artık sonlanıyor…

Ana kapı tektir ve o tek olan “Merkezi kapı”dır. O merkezi kapı, kürzi kapıların en aşağısı ve en yukarısıdır.

Sizler sanıyorsunuz ki aşağıya inmek, yukarıyı kodlamak için yeter. Hayır. “Her an” olmalısınız ki “kürzi kapı” olabilesiniz.

Koca bir doğa, yakıştı yaşama… Ama o doğa sır olanı anlayacak tek bir varlıktır insan. Sırrı insandan başka hiçbir varlık anlayamaz. Ve insan, o sırrı halik kılabilen tekniğin de sahibidir.

Dalı, Allah sayın… Ama kökü insan sayın canlar. Anlatabildim mi?

Allah insanın kuludur. Bunu da anlayın. Gülmeyin, gülmeyin!! Allah insanın kuludur. Peki, Allah nedir? Seyrettiğiniz an sahrasıdır. Her an olandır. Şevkin şavkıdır o. Aşktır ama her anı hologramdan öteye ulaştıran imparatorluk gücü olan insanlıktır.

Değerliler, insan yoksa akıl yoktur. Aklın kuranı yoktur. Toprak topluma tohum olacak şafak yoktur. Biz dünyalılara bunları anlatamaz mıyız? Anlatıyoruz işte!

Ama alıp götürecekleri ne varsa, “insan” dediğimiz o yaşam, ağır taşıyor biliyor musunuz? Nedir taşıdığı ağırlık? İlim.

En ağır olan halikiyetin hakikiyetindeki tekniği kodlayan insan, kendinden öte ağır olan ilmi taşıyor…

Yerkürenin gücüdür insan ama karanlıksa, aydınlık olmalıdır, çünkü kelamı kuransa “Aklın kapısı”nı bulacak ve yolu bulacak. “Olgun başakların seçimi” deler ya han, hasat için… Olgun başakların seçimi… Yazar, çizerler ve derler ki “İnsan olduğunda hasat olacak.” Koşun koşun dinleyin onları! Daha neler anlatırlar? Zaman kapılarının hepsi ilimse, olmayan mı var?! İnsan tekse, oluş için hakikiyeti mi yok ki olamasın kontroldan çıksın?!

Peki, neden kırıcılıklar var yaşamda? Kaynak olan her şey yaşama iner; senle, benle ve tek bir kelamla… İşte biz o mutlak olanın şafağı olarak her şeyi hakeder ve var ederiz. Elimizin gücü buna yeter.

(Devamı 5. bölümde)

https://youtu.be/yEiDYP9UULw

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 33 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol