Birlik İlmi
  KARANLIĞIN IŞIĞI (8), 3.AKIŞ 1.BÖLÜM
 

24.10.2018 KARANLIĞIN IŞIĞI 8
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ 1. BÖLÜM

Canlarım sıhatli bir çalışma yaptık biz burada bugün, bu çalışmaya herkesin kontrollü olarak kaydı yapıldı. Merdivenin en aşağısı ve en yukarısı tekleşti ve bugün burada mutlu huzurlu bir tohum olduk. Öksüz kalmayacağımız bir sahradayız, kendimizi, yüreğimizi ve tüketilen tükenen ne varsa hepsini kodladık.

Çok huzurlu bir dürümde bu çalışmayı yaptık. Altın ışığın gücü devreye çekildi ve bu güç muktediriyeyle kelamı kodladı.

Hırsınız olmadığı, yaşamınızda hırs diye bilinen o yoğunlaşmanın hakikiyetinizde dillenmediği ve zeytin dediğiniz o yaşamlardaki yoğunluğun hakikiyetinizde dillendiği bilinmekteydi. Ulu bir dünya kurmalıydık ve bu dünya mutlu huzurlu bir sahra oluşturmalıydı, bu sahrayı oluşturabilmek için her birinizin ilmi gerekliydi ve bu ilmi hepimiz kelam olup dilleyebilmeliydik ve dinletebilmeliydik.

Yaradan tınıyı kodladı ama yaşam ilmi kodladı, bunlar anlaşılmalıdır. İnsanın kelamı Allahın ilmiydi ama biz bunu hiç anlayamadık ve anlatamadık. Bugün robotik timler bile bizi dinliyorlar biliyor musunuz? Çünkü rahmi kapıda nefes olarak büyük kötülükler önleniyor.

Külü kalem diye bilenler, küçük küçük ışıklarını kodlamıştılar bugüne kadar ama örtü örtülmüştü her bir siyah renge. Siyahı anlayacak güçleri yoktu, ölüydüler, ortalık karışırdı biliş kodlanırsa çünkü robotik timler mutlak kuranları kontrol edemeyecekler kalemi kıracaktılar. Ve bizler çantamızı aldık dünyaya indik.

Nesillerimizi koruyacak mıydık yoksa kodlayacak mıydık bunu sormadık ve hak edip dillemedik ama geldik gördük ve bildik ki; dünya planeti kıranın kırılacağı bir planet olarak kodlanmıştı. Ve biz dünyanın ölü planet olarak kalmasına izin veremezdik. Çünkü kıran kırıldığından mutlak kuran kontrol kuramayacaktı ve her an kati olarak kırılacaktı çünkü kınayan ve kırılan kalemde kalite diye bilinen o yaşam sahrasında oluşturulan bilişte olamayacaktı.

Ve dönem sonlarında her insan kendini anlatabilir, her ilim kelama halik olup inebilir ama yasalar vardır, bu yasaları bilmez dünyalılar. Nedir yasa?... Allahın şafağı, ilmin kelamıdır!... Eğer şafak varsa kelam insana kült olur ve bütünün gücü olup iner ve bunun sonrası ulu bir dünya kodlaması yapılır. Ulu bir dünya kodlamasının olması, hakikiyetin kontrolü gerektiğinde olur ve biz halik olanlar hakikiyeti dilledik ve bütüne hizmetçilik yaptık.

Kimse bizi dinlemedi bilir misiniz?... Biz bizi dilledik sadece ama bizi dinleyen yoktu. Okuyan, bilgilerimiz okumaya çalışanlar bile anlamadılar... Anlatmaz mıydık? Elbete ki anlatırdık ama şarkılarında şerleri vardı, yerkürede gözleri közdü, söz özde yoktu, ses sahrada insansızdı ve kelamsızdı. Biz ocak yakıp onlara bilgiyi anlatmaya kalkışsak, ceyhan nehri bile kontrolden çıkardı. Biz fıratı kodluyorduk ama fıratı anlayacak kim vardı ki...

Değerliler, rahman kuranların mutlak kalemleri; size sizi anlatıyorum şu anda... Kelamı halik olanın kare olmadığı, kürzi kapıda mütiş bir ışık olduğunu anlatıyorum. Uzan bak yarına neler göreceksin bilsen... Yeni dönemin nasıl bir dönem olduğunu, telif hakkının herkezin olacağı bir dönem...

Biz bugün burada bizin ilminin telif hakkına sahibiz... Bizin ilminin telif hakkına sahip olan bu meclis, kulun kulluğunda ötede mutlak kuranın tohumudur. Ve tüm sahraların güçlü insanlığıdır ve dünya planeti yaşam safhalarının en güçlü yoğunluğuna ulaşmıştır bugün... Ama bugün ölüler planeti diye bildikleri planetin sistem olduğunu da görmekteler. Ve bugün bu sistem din değil insanlık sistemi haline dönüşmüştür. İnsanlık sistemi derken; cemaatin kelama kalem olduğu bir sistemi kastetmiyorum, yasaların dil olduğu bir sistemi kastediyorum. Öz görevin ilim olduğu bir sistemi kastediyorum. Şeytanın şarkısını mutlak kuranda dürümlenen insanın kelamı da kontrol edildiğini kastediyorum. Ve cennetin cennetlinin ilim oduğunu ve bütünün kübra olan kelamında dil olduğunu anlatıyorum. Karanlık aydınlığı kodlamıştır, yarınlar mutlak kuran olmuştur ve kontrol kurulmuştur canlar.

Sormayın dünya insanı ne olacak diye... Herkes ilim olacak, herkes!... Ne olacak insan? Allahın tahtıdır insan, Allahın tahtı insan olmasa o taht kurulamaz... Ve biz bütünün gücü olsak da yerkürenin görevini halik kılan o şevkin şavkın kaydını yapamayız.

Kantar Allahın ilmi ama anlayan var mı?... Medine ilim, Allah ilmi onu dilleyen var mı?... İnsanın turkuaz kapısı insanlık ki; o insanlık muktediriyet ve yolun kuranı aklın kalemi... Hanginiz bitki hayvanı anlayabildiniz ki?...

Biz size sorduk, bitki nedir, hayvan nedir diye?... Dediler ki; "yaşayanların ihtiyacı olandır"... Olgun başaklara sorduk, "toy olmayın" dediler "onlar kuldurdurlar, bütün kökleriyle tüm sahralar insan sırrını dilleyebilecek olan Mikail kürzi kapılarıdırlar ve her bir yaşam biz için kurandır"...

Bir cennet kuracağız insanlıkla canlar, öyle bir cennet kuracağız ki; müdir insan olacak, mürit kelam olacak, kendiniz kelamınız, yeryüzü kuranınız ve sistem nesilleriniz olacak!

Hani neredesiniz? Beşere kelam, bize kalem; biz her anız canlar...

Kaçtık yarattık, aktık yaşattık, hasatı yaptık; tahtı toprağa tohum diye kattık ve yolu kontrol ettik. Kürzi kapıların tümüyüz bizler. Esmer, sarışın, simsiyah ya da, ya da kelam olan her insan; yahu hepsi bendir ben, benim dışım yok ki...

Devamı 2. bölümde yayınlanmıştır...
https://youtu.be/qmzo9e_qTc4

Süper İnsanlık Realitesi

 
  Bugün 92 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol