Birlik İlmi
  KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK (13-2)
 

KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK (13/2)
22.03.2017

Alkanlar, Ak Tahtlar!... Allah der ki “hologramı aşanlar, görev taşısınlar…” Allah der ki “Halik olan hasat olsun ve yol olsun!… Çorba, insan olsun ve tohum yere insin…”

Hangi tohum!? İlmin tohumu!… O tohum, yere indi. Tek Melik olan yaşam, insan olan kaynak, diri yüreğe indi…

Aslı insan olanlar ve aslı yaşamda olmayanlar; hepsi, tekliğin ziyanda olanlarıdırlar. Çünkü “Dünya” dedikleri bu planet; herkesi, kelama kodlayabilirken, çokları Hakk’a varamadıklarında, yalın halde olsalar da Hakk’ın sıkıntı sayfaladığı tohumlar oldular.

Her insan kendini dilleyemez ama dilleneni dinleyebilir. Dilleyip dinlerken, kelam olabilir ve ses verebilir… O kelam, kalemle yaşamdan, insan soyuna indiğinde, az (nadir) ve söz olan öz, insanlaşır…

Büyük Kült, insanlık için ışık yakan bir Taht’tır. O Taht, nefes olanlar tarafından, “Kaynak Işık” haline dönüştürüldü. İşte dünyada bugün bunlar oldu. Her insan, o yoğun ışığa kaydoldu ama her insan, o yoğun ışığa varamadı.

Tel tel oldu dirilik; Tanrılık, nefes oldu ve yol, tüm insanlığın toprağı oldu… Bu toprak, cennet dedikleri bilişi hak ettirecek ve yaşam sesleşecek.

Sevgililer iyi ki bugün burası çok kalabalık... İyi ki bugün dürümlere çektiklerimiz, BSUİ olup yarınları anlayabiliyorlar. “Taht’ı, hasata kodladık” derken; herkesin, kendi yaşamının hasata kodlandığını anlatabildik…

Dağlarım, dans ediyoruz yaşam sayfalarında… Bu dans, Işık Kalemlerin kervan olan yarınlara; şarkılar türküler ile Tan Kapıları’ndan geçip varışlarının dansıdır… Her insan, dansıyla ve yaşamıyla oralara varmaktadır… “Dans” dediğim; sese, ses olup tükenen her anı kodlayarak, sayfalanmaktır. Her bir kodlanış, farklı yaşamları, has tende kontrol altına alarak yaşam dansını sürdürecektir…

Bizlere, dendi ki “Halik’siniz!” “Has tınıyı kodladınız” dendi ama denmedi ki “bizi, hasata ışıkla kodlayın!...” Bu denmemeliydi zaten!... Bunca zamandır dense de artık İnsanlık Boyutları, yaşam sayfalamaya başladı. İnsan ve İnsanlık Boyutları arasındaki ayrılık bitti… Her insan bir cennet; her insan bir Sistem olacak!... Ayrılık bitti!... Kullar, Kuran olacaklar ve zaman, sevgi olacak…

Suyu, bütün kültlere kaynak yaptık… Herkes, suya insan olup vardı. Her insan, kendinde kodladığı ışıkla, tüm yaşamlara kalem oluyor ve o yaşamları tohumlayıp var ediyor.

Kurullar var İsrafil olarak görev yapan… Bu Kurullar’ın hepsi, yerküreye indirildiler. Her Kurul, kelam olan yarınları için çalışmaya başladı. Her birinin, başları eğik ama yaşam sayfalamaları gerekliydi ve onlara bu imkan tanındı. Ziyan olmamaları ve hasat olmaları için çalışmalar başlatıldı…

Hana gelen, han olur ama hakim olmadan kaynak olamaz. İşte fark budur… Biliş haline varanlar, bu handa kaynaktırlar. Bilen ve bilineni hak edenler, kul olurlar; bilişi tohumlarlar; yol açarlar ve Kaynak Sistem olurlar… Kaynak Sistem, Cennet İlmi’ni hak edenlere tanınan bir imkandır…

Sultanlar, insanlar, Yaradan ve yaratılanlar, el ve kol olanlar, mutlak olanlar, Turkuaz’ın, zamana kapısı olanlar; aşk olanlar; analar, atalar anlayın ki yarınlar hepimizin Yaşam Sayfaları’ndan ibarettir… Ulu bir geçiş; ulu bir Sistem; BİZ olan; Mikail ve yol olan nefes!… Cennet, hepimizin kaynağıdır. O kaynağı kim ki hak eder ve diller o cennet, kalem olur. O kelam kalem, kendi yaşamı olur ve o cennet olan Cennetli, her insanı hak eder; hak olup var eder ve var ettikleri; cevherinde cennette olurlar.

Analar, canlar anlayın; ten hepimizindir. Teni hakim olan hep insandır… Atlanta Ata Kalemi, hakiki insanlıktır. O kalem, merdivenimiz oldukça; her insanı, kontrol edebiliriz ve yaşama çekebiliriz…

O İnsanlık Boyutları’nda, “dünya” dedikleri bir planette, cevher olarak; canlı, her ana, yaşam sayfası oluşturabiliriz.

Üstümüz ve altımız cennettir bizim… Her vardığımız yaşam, bize cennettir… Bize, bizi bizleştirenlere, Birlik Levhisi’nde, “cennet olan yolcu” denir.

Kusura bakmayın. Herkese “sen bir teksin!” dedim. Bunu izah etmek isterim: Cennet olabilmek için hakim olmak gerekir. Hakim olabilmek için Halik olmak gerekir. Hakk’a varmak yetmez; “zaman yaşam kulluğu” gerekir. “Birleş” dedikçe; harika yaşamlar, harika yoğunluklar, yek diğerlerinden ayrıştılar. Bu nedenledir ki biz, Dünyalılara; “sen herkesten farklısın” deriz. Deriz ki herkes, kendini anlasın ve kendiyle kodlansın…

Bu çalışma, şu anda yaptığımız en önemli çalışmadır. Bu çalışmada bulunanlar, Lütfi Yaşamlar’a kaynaktırlar. Onlar, kendi yollarını buldular ve kodlamalar yaparak sırrın sırrı olan yolu açtılar.

İsmali Kalemler, yer ve gökte cennet kurarlarken, o cennetlere kervan olanlar, mutlaka aklın sırrını anlayacaktılar. Onlara verdiğimiz her bilgi, ocaklarını yakan Nefesin Sistemi’dir. Unutmayınız ki Yaradan, yaşam sırrını bilip yarattı. Yaşama inenler ise yarını hak ettiklerinden yarattılar… İkisi ayrıdır.

Dünya üzerindeki has haldekiler, Biliş Kodları ile yaşamı kodlarlarken, bilerek kodladılar ve sonsuz zamanları kontrollu olarak yarattılar… İşte bu Meclis, bu şekilde çalıştı… Asa, size verildi analar. Analar size verildi asa!… Bu asa, bu Meclis’e verildi. Herkese kelam etme yetkisidir verilen. Sizin, öze söze ve yüceliklere kaynak olmanız, bundandır.

İsmi dilletilmeyen bu yoğun ışık; kaynak olarak, her anda mahrektir ve mevcut olan yoldur. Üzeri, üzerimiz yarını yarınımız, yaşamı yaşamımızdır. Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 138 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol