Birlik İlmi
  KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 12, 4. AKIŞ
 

15.03.2017 KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 12
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Ermek ya da erdirilmek, altın ışığın gücüyledir. Hepimiz yolcuyuz dünyaya, yolcuyuz; yahu biz dünyada değimliyiz neden hala dünyaya yolcuyuz.

İnsan, kelama hakiki insanlık olup koklanmış kayıt olarak çekilmedikçe, o yol devem eder.

Ben bu dünyaya yol oldum ama yol olmadan da yoldum. Ölüydüm; oğul verdim, tohum oldum, kul oldum… Ama hep yoldum…

Mutlaka bu bilgileri herkes kendince dinleyecektir. Hepimizin dinlediği bilgi farklı olabilir. Ama bilgi hakiki insanda tahditsizdir. Biz dünyaya yer ve gök diye baktık ama dünya kelamdır. Saltanatın kulluğu için burası var edildi, saltanatın kulluğu… Ya Ka Ha, kulluk diyorum! Netice kulluk ilmedir ve saltanat kelamda kendini ilmi ko olup tohum olacak. Olacak ama kontrol kurmalıdır önce.

Cennet, dince konuştuğunuz zaman bir mana ifade ediyor sizlere belki, belki bir kısmınız hakiki levhice de konuşup cennetin ne olduğunu kavrayabilirsiniz. Ama cennet, yaşamın tınısını duyamayanlarda yoktur.

Sistem, nizam ve düzen; hepsi yaşamda kodları tohumlamak için kontrollü olarak kayda indirilen cevher çalışmalardır. Ve bizler bugün dünyada nesillerimizi bulmaya çalışanlar değiliz, bilen ya da bildiren de değiliz. Hayrın tınısı olanlarız!... Hepimiz hayrın tınısı olup geldik.

Değer geçeriz yolculukta her ana, her ilmi hak ederiz, çalı çırpı değiliz ki insanlığız bizler, insanlık!... Haliki hak olan, tahditsiz olan, diri olanlarız bizler.

Çamur yoğurmuyoruz dünyada, yaşamı tohumluyoruz. Çamur yoğurulur, ilimi hak eden çalı çırpı olur; çamur olur… Ama yoğuran kelamdır…

Ben dara düşene dirilik kattım dedim ki; “hadi kendini hak et”… Doğdu, tohum oldu, yoğunlaştı yarın oldu, aktı hak oldu, tahtta vardı sessizleşti. “Niye” dedim, “cennet yok ki” dedi… “Ya Ka Ha, cevhere inde cennetini hak et” dedim. Seyretti dünyayı, “hani nerede” dedi…

Partiküler tek, tek kalem, partiküler ama her biri kelam ama tahditli ama yarın ama hak tahtan insanlık için inen birlikler ve hepsi insan soyu.

Çorbam tuzlu mu geldi yoksa… Niye anlaşılmıyor verdiklerim diye düşümdüm, dediler ki; “yer kök, gök kök, sen gök, biz kök hadi gel de dilleş, dinleş” dediler.

Çamur ilimdir canlar. Yoğuran levhide kelam, kendinde kalemdir. Ama çamuru tohumlayan, yaşamdır… Çamurda ses olansa diriliktir. Diriliği anlamayanın sevgisi yoktur, sevgiyi hak etmeyenin yarını olmaz. Yarına varmadan, el ayak tutsa da yaşamı olmaz…

Müsterihiz ki deli dumrul insan, yel oldu aktı; yaşam oldu hak kapıları açtı, cennet oldu, mutlak oldu, turkuazın kulu, kuranı oldu; yer küre oldu!...

Peki neye yaradı bu?... Simsiyahın yer küreye çekilişine yaradı. Simsiyah yer küreye çekildiğinde ne oldu?... Kuranı Kerimdeki insan, kelamdan; hak ilmine vardı yarını hak etti, tanrılık yaptı. Ya Ka Ha, Tanrı olduysa ne oldu?... Kime ne faydası var?... Şer yaratanın şarkısında Tanrı; rahman olana, kuran olana, tek tek İsrafil olarak dinletildi. Ve dediler ki; “insan, yarında olmadıkça yaşamda yoktur”. Bunun içindir ki dünyayı koruyacak olan insan, nihan olup, kelam olup, yer olup kök olmalıdır ki; dünya korunsun…

“Oğul ben dünyayım” demem yeter mi?... Yetmedi!... “Peki ne demeliyim?”... Devre, devre dünyayı ziyaret eden her kim varsa, büyük kült olup burada kontrol kursun.

Çoğu, kaptılar kalemlerini aktılar geçtiler… “Hani nerede, nerede yapalım” diyerek… Dedim ki; “servisiniz dünyaya kalkıyor, hadi dünyaya”… “Ya hu” dediler “hangi servis?”... İlmin servisi!... Sizi dünyaya götürsün, özellikle dünyayı izleyin, sonra yaşam olup olmayacağını siz kendi yüreğinizde dinleyin…

Baktık ki o servis, torbalar, torbalar, torbalar, torbalar olup geldi… Ne vardı o torbalar da?... Yığın, yığın yaşamlar vardı canlar! İşte servis, bilgi kapımızdaki servis; ilmin kalemi olanın dürümlerdeki levhi kayıda indirdi.

Düzen kurmaya geldik, oh iyi kuralım ama düzen; kuranla olur… Kuran olalım!... Düzen, yarınla olur…. Yaşamak, yarınlaşmak; yaşayalım!... İnsanlaşalım, hadi gelin… Ya Ha Ha, nesillerimizi ne yapalım?... Alın getirin… Ya Ka Ha, yeşili mora tohumlayalım… Ölüler diyarı morda da olur, yer kürede her anda da olur!

Bilgi hepimizde mevcut, ölüyü diriltmek yaşamla olur… Hadi gelin!... Çok sorumlulukla gerçek çatışmayı önledik. Neydi gerçek çatışma?... Yenilik, dünyanın yer kökten güç çekmeden, gök kökü; geçtiği ana sayfalaması ve o anı bütünün kültü yapması.

Öyle zamanlar olacak ki; dünyadakiler bunu yapmaya kalkacaklar ve bunu yaptıkları zaman; yol kapanacak ve bunu yaptıkları zaman, yoğunluk azalacak. O zaman yeşil mordan çıkacak, mor namazda kuldan çıkacak ve bütün kötülükler yaşatılacak insanlığa. Buna izin veremezdik canlar, insanlık boyutları bunu asla istemedi.

Çelik çomak değil ki insan, yerdir ve yoldur!...

Buyurun, murat ettiğimiz budur ve biz bunu hak ettirmeye geldik dünyaya.

Başkalık yok dünyada, birlik var… Şarkımızda bu var, başkalık yok! Sen insan, ben insan; hepimiz tek, tek insan ama levhi olan farklı, hakiki insan olan farklı ya da Beşir farklı… Aşkla kelama varan bilsin ki; yaratan, yarattıklarında teknik tohum olur; hepsi olur!... Bunu hak etmeyen mi var? Buyurun hak olun, hakim olun, insan olun; yaşayın!... İşte bu!

Süper İnsanlık Realitesi


https://vimeo.com/209097626
 

 
  Bugün 14 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol