Birlik İlmi
  KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 15, 2. AKIŞc
 

05.04.2017 KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 15
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Takdiri ilahi dersiniz ya hani, Allah’ın takdiri… Yaradan der ki; “aklın kalemi olun ve ben yarattım… Takdiri ilahi, benim levhi kapımdaki insanlığım ve hakkımdır… Ben bunu hak ettim ve bunu yaptım”… Bunu deyin…

Arzın gücü sizin yüreğinizdedir. Ne taktir ederseniz yarınlarınızda o olur, hak ettiğinizce, hak ilmiyle ve hakiki levhiyle. Ama daha da önemlisi, kini aşmadan hiç bir şeyi hak etmediğinizi bilin.

“Ben kinle hakiki ilmi tohumlarım” demeyin… Kin sizi, sizin yüreğinizden kontrollü olarak çıkarır. Yüreğinize vardığınız zaman, kil kum olmazsınız artık. Artık siz kinsizsiniz ve hakimsiniz.

Kübra kelamda levhi ve biz; Allah’ın dediğini diyenler, muktedir insanlığız!... Hiç birimizin yüreğinde kin yoktur. Hiç birimizin yüceliğinde kil, kum yoktur. Mutlaka iyi bilin ki; hakkın kapısıyız biz!

Ağır yük taşır mıyız!?... Asla!... Aşkın sırrını kükreyen dürümlerde diller miyiz!?... Kesin!... Ve bizler, kardeşlerimizi kontrol eder miyiz!?... Mutlaka!... Ha diyeceksiniz ki; “hak eden, hak ettiğini bulur”. Ölüler diyarı burası canlılar, ölüler diyarı… Ölü, yürüyen dünyada kontrolü kaybetti ise; ölümlü olmasından mı yoksa öldürülmüş olmasından mıdır!?...

Boşuna mı anlatıyorum? Anlayın diye anlatıyorum!... Hiçbir insan kardeşinin yüceliğinde kendi yüreğini yıkmamalı… Ve hiçbir insan, kendi yüreğiyle başkasını; yüceliklerin dürümlerinden çıkarmamalı…

Bize, “Allah’ın dediğini diyenler” derler ya, aklın kapısı olanlarız biz!... Hakkın tınısını duyanlarız!... Mutlak olanlarız, bunları iyi anlayın!

Kaçar gideriz dünyadan, her anda… Hakkın kapısını açar, çıkarız… Çekip götürürüz yüreklerdekileri her anda, her levhide varız ama iyi bilin ki; karanlığın tınısını duymadıkça, yarınlara varamazsınız!...

Kantar insanın keramıdır, hangi kelam hangi yüreği tartar?... Hiçbir kelam, hiçbir yüreği tartmamalıdır. İyi anlayın ki; kini aşmayan, aklın kapısına varamaz. Kini aşın, aklın kapısına varın ki; dümenin başında siz olun, yolu bulun, ölüleri diriltin…

Allah dedi ki; “ sevgiyi hak etsin yürekler, yolu açsın”… Sevgi birliktir canlılar, barışın tınısını duymayan sevgiyi anlayamaz ki… Beşer, ilimi anlar ama yaşamı anlamaz. Beşer, aklı bilir ama hakkı dillemez… Beşer yolu bulur ama toprağa tohum olamaz. Peki ne olmalıdır?... Kelam olmalıdır!... Ne olmalıdır?... Akıl tınısında mutlak olmalıdır ve dünyalı olmalıdır!... Dünyalı olmadıkça hiçbir şeyi anlayamaz.

Büyük güç akıldır, aklın dışında hiçbir yürek; ocağa insanlığın ilmini dinletmez. Aklı bulan hakkı bulur ama tınıyı duymayan, teninde helak olur; bizsiz kalır…

Beyler, ekmek yapmaya geldik… El ayak çekilmeden hakkın kapısına kaynak olmaya geldik… Tüm insanlığı mutlak kullukla kodlamaya geldik… İnsana arzın gücünü, hak tınıyla dillemeye geldik…

Bir tek Medine var, hakkın kapısını açabilenlere; tek bir Medine var ama aklın kapısını açanlara, merdiven kurduk hepsi yol hepsi yürek. Ama “ük se si ka” dedikleri sistem, hepsi bilişsiz ama ikmal tamamlamaya çabalayan… Peki canlılar, nerede ne oldu da biz buradayız?... Nerde ne oldu da biz buradayız!?...

Dolu dizgin yapılan tüm çalışmaların sonsuz sır olan ilminde, müthiş bir yaşam kapılanışları oldu. Beden almaları gerekenlerin tahditsiz olmaları sağlandıktan sonra yoğunluk arttı. Eşkal tanımlama dediğiniz tanımlama gerçekleşti. Düzenin kurucuları tüm insanlığı kodlamaya çekildiler ve mutlak kalem olanlar; has ışıkları yere çekmeye başladılar. Öfkeyi aşanların çoğu mutlak kaynak oldular. Tükenen insan, yerkürede yaşama çarptı, çarptı, çarptı ve yaşam ışığına vardı! Çarpa çarpa…

O yaşam ışığı ilimdir canlar!... İlmi hak etti ve yolu kodladı… İşte kodlanmış yoldan, tüm insanlığın kulluğu için buraya geçtik. “Hadi gel” dedim imparatorluğun yüceliklerine, “hadi gel”…

Genç, ihtiyar, gerçek ama hakiki insan; hepsi yüreğe indiler, baktılar ki tabular var… Tabuları yıktık!... Baktılar ki kontrol dışı ışıklar var, yaşamı kodladık ve kontrol kurduk. Rusuzdular, ruhlarınında kırıcılık vardı. Hani yoğunluk varda orada yaşam yoktur ya, işte o yoğunluktu yarınlara kodlanmış olan. Ve ruh denilen o yüceliğe varmaları için hakim olmaları şarttı.

Her şeyi, her şey için yaptık… Ve dünya, Allah’ın dediğini diyebilecek yoğunluğa vardı. Burada oluş sebebimiz, muktedir olmaktan çok mutlak olan yarınları tohumlamaktır!... Mutlak olan ve hakim olan, Allahın tınısını duyan, yaşamı hak eden ve her insanda her ilmin bulunduğu bir yenilik. İşte yapmak istediğimiz budur!

Burada toprak, insandır ama yüreğe indiği zaman yaşam; ilim olacak!... Daha sonra toprak teknik tahdit koyacak ve ilme varacak!... Daha sonra yaşayan, yarına varacak!... Yarına vardığında, levhi olduğunu anlayacak; yaşayacak!... İşte, “ışıyacak” dediğimiz o yüceliğe varıldı dünyada!. Ve herkesin kendi yoğunluğundaki ışığa vardığı bir döneme girildi!

Deli dumrul insan, geri çekiliyoruz biz… Dünya dışı bizi çekmek istedi… Geri çekiliş ne demek izah edeyim.

Kalan bizsiz değildir, biz gideriz kalanlar; yine bizdedir… Geri çekiliş, gelişi kelam olanın; geri çekilişi hakim olan olduğunda olur… Hakim olmadan bu meclisi asla bırakmayız. Hakim olduktan sonra meclis dediğimiz karanlığın tınısı olur ve o tını hep tüm zamanlarda kodlanmış kontrollü bir yarın olur.

Ve bizler, çelik çomak oynamıyoruz burada… Yürüyoruz!... Yürütüyoruz!... Korkmayın, deli dumrul burada ama yolunu açıp, yaşamı kodlayıp geri çekilecek! Şimdi mi!?... Yo daha vaktim var… Şimdi çekilmiyorum… Geliş insanın ilmi, gidiş ise aklı; biz geldik, gideriz!... Canlarım, ruhsal ışığımız hep burada olur; bunları iyi bilin!...

“Geri gel” dediler, aha bu!... Geliriz, “beri gel” dediler, aha bu geçip geldik… Yine “beri gel” derler, gerçek kapımızı açarız bu kez ve geliriz!... Şu anda ki kapımız gerçek mi? Asla değil… Biz kardeşlerimizi kodlamaya, koklamaya, tohumlamaya ve toplamaya geldik, yaptığımız budur!

Süper İnsanlık Realitesi derneği olarak görevliyiz ama yüceliğin cevherindeki Ka Ha olarak da ekmeğiz!... Ekmek demek, insanlık ilmi demektir!... Herkesin bu ilmi anlayıp, hak etmesi gerekir.

Devre, devre dünyayı izleyen birliklerimiz olur dünya ötelerinde… Bunlar da bizimle olurlar, çok kez çarpışırız, çakışırız ama çok kez de karanlıktaki o yoğunluklara kontrollü ışık yakarız. Her biri bedenlidir onların, her bir hakkı, hakikiyeti olanlardır… Çantaları da vardır, taşırlar… Çantaları kendi yoğunluklarıdır.

Büyük kült insanlıktır, bunu hepsi bilir… Düzeni kurmak, çorba yapmak, yol olmak mutlaka gerekir ama hamur yoğurmak da gerekir insanlık için… Biz yol açtık, yolculuk yaptık, toprakta tohumları kodladık da hamurlarını yoğurduk insanlık için!...

Her şey budur canlılar; yenilik, yenilik, yenilik an ve an yenilik… Hep yenilik yaptık… Ve yenilik ve yenilik, aha bu!...

Çabuk yorulmayın, bu gün çok işimiz olduğunu bilin! Ha kaçmak mı niyetiniz, aha canlılarım aha, ben sevgi oldukça kervanla kelam olurum sizle giderim gitdiğiniz yere… Ama iyi anlayın ki; kalan, ekmek yapar… Kalmayan, kendini hak etmeye çabalar…

Süper İnsanlık Realitesi


https://vimeo.com/212484449
 

 
  Bugün 119 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol