Birlik İlmi
  KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK (9-1)
 

KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK (9/1)
22.02.2017

(AMONLAR’A:)

Kontrol dışı bilgim olmaz… Allah der ki “hak et!...” Varlık Boyutları iyi bilsinler ki hak etmeyen; hakim olamaz…

Zayiat, kaynak dışı olan hakiki Nihan Kapıları’nın kapatılmasından sonra; kodlanmış olanların yolculuğunda; kuyu kazanlarda ve yolsuz kalanlarda olur… Zayiatı önlemek için bu yaşam yolculuğunda; Kare ile Küre buluşmamalıdır.

Kare, kelamda Kuran olup küre olmadan hasat olamayacağından; has tin ve ten olamaz ve yol bulamaz.

Canlarım, Ata Kapılar’ın temel bilgisi Kuran’dır. “Kuran” dedikleri, hakim ilimdir. O ilmi, hak etmeyen dinleyemez. Cevhere, insana, bilişe ve yola hakim olmayan, tahta varıp o tahta oturamaz…

Zorlukları aşarım… Yarınları hakim olup kodlarım… Tohum eken; bilgi kodlaması yapan kim varsa, onları korurum. Varlığın hakimiyim… Yokluğu hologramda kontrol edenim…

Kutsal Nefes kervandır. Alır ilmi; hakim olur… Oldurur ve kodlar!... “Hoca, Hacı” der. Ama iyi bilin ki Hacılar, Hocalar ışık yakamazlar.

Din Kapıları, artık insan soyunda kodlayıcı değildir. İtibarı hak etmeyen; dinde kalır… Diri kalemden, Kuran’dan kodlama yapmaya çalışır. Onların Hocaları, hakim olsa da Nuh Kapıları’nda o hocalık, kervandaki hasattan çok farklıdır…

Tahditsiz bir güç, devreye girdiğinde; o gücü, hiçbir Hoca kontrol edemez. Ortalık karışmasın diye o gücü kodlamaya çalışsa da tohum ekmesi gerekir ki hakim olsun. Tohum ekmek için kervan olması gerekir… Her insanı hak etmesi ve dürümlemesi gerekir… “Hani neden bunları hak etmedi o Hoca!?” derseniz. Tek bir nedeni vardır bunun. Kaynak dışıdır o!... Kaynak İlmi, anlayamaz; zorlukları yaşar… Yarınları hak etmek ister. Ne yazık ki kaynakta olmadığından; korunan, koruyan olacak güce varamaz. Zati hakiki, has ve hakim olsa da toydur… Açtır…Doyumsuzdur…

Suya, suyu katarsa; su, yükselir belki ama suyu, sudan ayırırsa; su, yolu açamaz… Öyleyse, yolu hak etmek için Hakiki İnsan olmak gerekir ki her anı, hasata kodlayabilsin. Tüm sular, onun kulu olsun ve o tüm sularda, tohum olsun…

“Kontrol dışı; hakiki; hakim insan” diye dillediler onu. Hakim değildir aslında… Sadece hakim olmayanlarca, hakim sayılır… Öfkeyi aşmamışsa; yarını tohumlamamışsa; yerküreye hakim olup da dürümlenmemişse, eşyadır ve eşya olması; onu, ona kodlamazsa; yaşamı, hakim değildir.

Kürece dillenen; kürece dürümlenen ve kürece kodlanan her kim varsa; ocaklarında kontrol vardır… Süyah, siyah ya da sayah… Her biri, bir ilimdir ama “sadece harf değişti… Başka değişiklik yok!” derseniz; bilin ki her harf, bir yaşam ışığıdır… Sizi, sizden size kodlar.

Ben bir insan soyu olarak, size bilgi verirken; misafir gelir ve harfe, harf ekler… Der ki “hakiki insan, kulu kuldan ayırmaz.” Ama kült halinde bunu dediğinde; olgun Seyfullahlar, cevhere insan olup inerler… Siyah, sayah ya da süyah!… Her biri, bir siyahlıktır ama işçilik, diriliğin işçiliği; kodlamalar yaparken, her bir insan da farklı kodlama yapmaktadır. Büyülü ya da kodlanmış nefesli... Cevheri ya da hakiki… Her biri bir kod ama iyi anlayın ki siyahtır hepsi de…

Deyim ki “ben yokum!” Bu da bir koddur. “Ben yokum…” Ohh!... Öyle mi!? Yine bir kod!… “Sevgiyim ben!” deyin… Bu dahi bir kod!... Her kelam, koddur… Her kelam, hologramı tohumlayan bir koddur…

Ve bizler; kodlamalar yaparken, sesleşerek Kaynak Işıklar’ı hasata kaynak yapıyoruz. Böylece, yerde Birlikler, hologramı tohumluyorlar ama hologramın aşılması ile birlikte, toplantılar başlıyor… Toplantılara davet edilenler, hologramı aşabilenlerdir… Onlar, görev için hakim olmaya gelirler…

Bilgi vermek değildir toplantılarda maksat; biliş halinde, kontrol kurmaktır… Her insan, kendinde var olan bilgileri kodlarken; tohum olup tüm insanlığı kodlar… Böylelikle, hepimiz hepimiz oluruz. Ben ses verirken, bir tek ben sesleşmem. Burada; hapimiz, hepimizle sesleşiriz. Cemaat olmak budur. Herkesin, kelamda herkes olması…

“Ben, Ana Kalemim!” dediğimde; bu yoğun ışık, tüm insanlığın ışığı haline dönüşür ve tüm insanlık, Ana Kalem olur… Buyurun olun!... Ben, beden olarak tüm insanlığım. Hepinizim… Ve SİZ, BİZ olun; her biriniz, Siyahın İlmi’nden, Sonsuz Zamanlar’ı kodlayın ki Hakiki İnsanlık Tınısı, tüm insanlığın kaynağı olsun…

Amonlar’a bu bilgiyi mutlaka bildirmeliydim. Her an-a kalem olan onlar, bugün burada, “HUCCA Cevherleri” olarak çalışıyorlar… Onlar, Rahman’dırlar; Hakk’tırlar ve Rahman Kalemi olanlara, toplum olarak çatışmaya gelirler.

Tayinler yapılır dünyaya. Her insan, Düzen kurumaya indirilir… Tüm insanlar, kodlanmış halde gelirler ve onların görevleri, İlmin Kalemi olmak ve yol olmaktır ama iyi anlamalılar ki hasat olmadan hakim olamazlar…

Hasat olmaları için yarınları tohumlamaları gerekir… Yer ve Gök olup kontrol kurmaları gerekir… Bu nedenle bilişi hak etmelidirler… Birlik Kalemi olmalıdırlar ve yol olmalıdırlar!… Yoğun ışık halinde cevhere görev taşırlarken, mutlaka Uluların Toplumları ile hakim olmalıdırlar. Bunun için görev yaptıracak Hocalar, Hacılar isterler… Kelamda, kendilerini hak ettirmek isterler… Şarkılar, türküler onların kontrollarında okunsun ve yol, kontrol kursun… Talepleri budur…

Korkmadan, kontrol kuranlar, hasat olanlardır. Onlar, korkmazlar. İzah ederler; anlatırlar… Hakim oldukları bilgiler, tüm insanlık tarafında dillenir ve dinlenir… Ocak, ocaklar ve ocakça kodlanan tüm sayfalar, onların kayıtlarıdır… Temel direk ilimdir o kayıtlarda. Şuurlu çalışmalardır bunlar… Şuurlu ve hakiki!… Dince, insanca, kaynakça ve yolca ama mutlaka şuurlu olarak!...

“Çalı çırpıdır ilim!” dediklerinde; biliriz ki çalı olan; çırpı olan; ilmi hak etmeye başlamış. Kendini, hakim görüyor ve o bilgiyi küçümsüyor!... “İyi!” deriz; “O halde daha güçlü bilgi verelim!…” “Hah!” Der. “Bırak bilgi vermeyi; ben, biliş halindeyim. Ben sana vereyim bilgiyi.” “Aha şimdi!” deriz… Zurna çalmaya başlar… “Aha! işte bu!...” diyebiliriz artık.

Tayinler yapılmıştı ya!... Her dünyaya gelen, ilme gelir!... İlim hakimdir. İnsan, Kuran okur; Nur Kulu olur; yol olur… Aha kervan yürür!... Kürzi Kapılar’ın tümü, Ümmi Kalemler’e güç katar ve Ruh, Kaynak’ta ten olur… Şükrettik ki bugün artık bütün kütle kodlandı ve yol, Kuran okuyor… Aha bu!…

Boş konuşanlar!... Dolu konuşanlar!... Nefeste kervan olanlar!... Halik Kapılar!... Eşya yaşam, “YER GÖK” olup konuşuyor!... Oyun yok!... İnsan; “ÖZ GÖZ” olup; Gökçe cennet kuruyor…

“Cennetler, Vurmayın yarınlara İnsan İlmi ile!…” Diyebilir misiniz!? Hah! diyebilir misiniz “BİZ yokuz; SİZ olun; hak edin; insanlaşın!...” Yoo! bunu da diyemeyiz!…

Her bir cennet için, AKIL KAYNAĞI oluşturmalıyız. AKIL KAYNAĞI… Nesiller boyu bunun için çalıştık. HAKK KAPILAR’ı bunun için açtık. Tınıyı, bunun için tohumladık. Korkmayın!... Kontrol Bütün’ündür.

“BÜTÜN” dediğim, NİHAN olan YARIN’dır.

Ocağa bakın! Temiz dönemleri tohumluyoruz… Ocağa bakın!... Aklın tınısını kodluyoruz… Oğul, beden aldın; aktın ama hakim de ol… Nesillerini hak et koru!… Örüş… Örüş… Örüş!... Türkiye örü-yor insanlığı… Örüyor!… Dünya insanlığı; örgümüz, tüm insanlıktır… Kök, Gök ve Yol!… Örüş… Örüş… ve örüş!... Aha Örüş, kükreyerek güç katıyor yoğun ışığa… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 195 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol