Birlik İlmi
  KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 2, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM
 

04.01.2017 TARİHLİ KARANLIĞIN TINISI OLAN İNSANLIK 2
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Yek değerlerimizin görevini tohumlarken, bütünün Kürzi Kapıları'nın tümünü açtık... Gök çözümlemeleri için buraya gelenlerin Mikail'in Kürzi Kelamı'yla gelmeleriydi maksadımız...

Evrenlerin Sistemleşmesini sağlayan görevlilerin, bugün burada mutlak kulluk için tohum olmaları gerekir. İsmaili Kalemler'in kulluk için çalışmaları kolay değil ama onların toprak topluma tohum ekmeye gelmeleri, hak teknikledir..

İki Medine aradılar dünyada. Ayrı gayrı gözetmek için... Bilinsin dileriz ki Medine Allah'ın Tınısı'nı tohumlayan Yek Sistemleşmeleri'de sağlayan kelam olan İnsan Soyunun; toplum tahtidini kontrollu olarak yaşama indiren ilk hakiki İnsan Soyu koyu ışığıdır. Bu ışığı, olgun başakların tüm insanlıkla kodladıkları tohumlanışla kaynağa alıyoruz.

Ölü dirilirken, Bütünün Gücü'nün de dinleştirilmesi gerekir. İnsana, Allah'ın dediğini diyen denir. Ama insan aklın kalemi olmadıkça hasatını yapamaz. Aklın kalemi olan artık tüm insanlığın kulu olacak. Ana Kapıların tümünde İmparatorluğun gücü var... Ve bu gücü hepimiz tüm zamanların kuranı olarak kodluyoruz.

Umut olur ki dünya insanlığı artık kelama,kendi yoğunluğuna ve tüm zamanlara insan olup varabilir... Ağırı hafifletenlerin dürümlere inmesine iznimiz vardır...

Dünya örtülerini açanların, her birinin kendi yüreğini dürümleyerek mutlak kapı açmaları gerekir. Eminim ki dünyanın umududur insan... "Ve insanın ağır yük taşımasına rağmen, ağır hafifler ve biliş kodlanır" diyerek bu çalışmaları yapmaktayız...

Orada tanrılık kapısı var... "Orada hasatçılar var... Orada Rahmanlar var... Kaynaklar var... " Dendi ya hani!.. Ve dedik ya "onların tümünde kürzi kapımız var... Aha biz oyuz ve o bizdir..."

Ene öne geçen, Altın Işığın gücü alıp mutlak olsun isteriz ki hakka varan Allah'ın tahtına oturabilsin...

Emek sarfederek buradayız. Bugün burada olanların hepsi ağır yükü hafifletebilecek görevi hak etmiş olanlardır.

Reyim dünyayadır benim... Çok planet vardır ki bize kendi yüreklerini dilleyerek kodlanmış tohumları, mutlak kapıya taşıyacaklarını bildirdiler...

Her bir planetin Levhi Kapısın'da aklın karanlığı vardır... Ama bilinsin dileriz ki aklı hak eden mutlaktır ve toprağın toplumunda tohumu vardır.

Emin olun ki bu dünya yerin gücüdür. İlmin kalemidir. Ve bizim yolculuğumuz bu nedenle, bu meclis iledir ve bu meclisin yürğindeki kültler iledir.

Tarık Tahtına insanlık otururken, aklın kapısını açan, en boyu tohumlayan yine insanlıktır. Eşyada insan yoksa, o eşya kaynakta olamaz. Ama eşyada insan varsa her şey insanlık levhisiyle mutlak kuranla ve toprak toplumla her insanın ışığıyla kaynak tahtı kodlayabilir ve o kaynak tahta kendi yüreğini oturtabilir.

Sultanlar, ben suyu insana kaynak yaptım. Suyu ilme Kuran yaptım. Suyu akla karanlığın tınısı yaptım ve ben o aklın kapısını açarak hepinizin gücünü arttırdım. Toprak dediğiniz ilim, insanlık ilmidir. Barışın tohumu insanlıktır... Yarının kulu insanlıktır. Kapısı akıldır ve bilişi hakiki insanın levhi kaydıdır...

İnsana derim ki "evrenlere insan olup in... Oku her şeyi oku... Alıp götürdüğün her kim varsa insanlaştır. Yerin gücü haline dönüştür onu... Hulusi kelamla kalem yap onu... Ölüyü dirilt ve bize bizim yüreğimize kaynak olup in...

Çok mu zor bunları yapmak ha diyeceksin ki "sen niye yapmıyorsun?.. " Yaptığım en yüce ışıma ilimledir ve ilmin kapısı olanda bitişik toplumları, teknik tohumlamalarla kodlayabilen insanlığız biz... Bunu anlayın... Bizim yapacağımız, yada yaptıracağımız şeyler hepiniz için değil. Ama İnsan Soyu içindir. Hepiniz içindir, diyemem. İnsan Soyu içindir... Vurguluyorum.

Bulan... Olan... Halik olan, tohum olan, inen... Emin olan ve bilen... Bizsiz kalmaz... Ama umutsuz olan, kutsal ışığı hak etmeyen, tanrının ışığında kendini yıkan, kıran, kısırlaşan, aşkta yaşamda olamayan sığdır. Biz onsuzuz... O kendi, biz onda kendi yüreği oluruz da bizi anlatmasına imkan yoktur...

Çorbam insanlık çorbası... Elimde onun ilmi var ve ben bugün burada tu haf bir çalışma yapıyorum.. Tu haf... Herkese tuhaf gelen bir çalışma. Çünkü anlama imkanları yok. Çünkü anlasalar Levhi Kapı açıp girip geçecekler. Ama anlamadıklarından, yolu bulamadılar.

Rahman Kapıları'nın tümü aklın kelamıyla kodlanmışsa da kontrol kuramayanlar o kapılara varamadılar. Arzın gücünü anlayamayanların, kelama kalem olma imkanları olamayacak.

Çorbalar, çorbalar, çorbalar... Çok ama çok çorba var. Ama bunların hiç birisinde kaynak ışık yok... Bilinsin isteriz ki bu çorba, kelam ilmi ile tohumlanan teknik kapıları açan mutlak kuran olanların kaynağı olan, insanlığın çorbasıdır...

Biz oraya kulu verdik. Umut verdik. Kalem verdik... Aklın kalemini tükenen dürümlere ilm-i Ka olup kayıtladık ve biz bizi verdik o çorbaya... Hepimiz o çorbayız anlayın...

Kaç kere dünyayı izledim bilseniz... Her seferinde esmaları dürümleyen insanlıkla tohumlandı bütünlükler. Ama biz onları kontrol etmekten hep kaçındık. Ziyan olduklarını bile bile kaçındık. Çünkü onların Kare, Küre olup kodlanabilecekleri yoğunlukta tohumlarını hak etmeleriydi amacımız.

Biz ocaklarını yer gökle dürümler, iner tanırız, tartarız, hasatı yaparız, alır taşırız hepsini de eşya olanın şarkısı okunur o zaman tüm zamanlarda... Eşya olanın kaynağı tohumları, kutsal tanrılıkları kayıtlara çekildiğininde; ekmekler kontroldan çıkarlar. Ve yoğunluk kırılır, kısırlık başlar... Bunu asla dilemedik.

Ve yarınları hak ettirmek için kendi yüreklerimizi alıp göçtük dünyaya... Hak levhide, has insanda, mutlak kuran olup kulluk yapmada hepimiz birbirimizle yarıştık. Ama anlayın ki yolun başı İnsan Soyu'dur. İnsan Soyu olmadıkça yorulur dünya... Yorulur... O yorulmasın diye biz geldik zamana bilinsin...

Ya Ka Ha, "ben zaman" diyen var... "Ben yarın" diyen var... "Ben ana kapı" diyen var. "Ben elini, ayağını öptüğüm insanlığım" diyen var. Ya Ka Ha ben Altın Işığın gücünü istiyorum dünyaya... O güç dünyaya görevli olmadıkça yarın olmaz... O güç yolu açmadıkça, yaşam olmaz. O güç mutlu olmadıkça, toprak mutlanmaz... O gücün kul olması, kürzi kapıyı bulması, yolu açması, hepimizin göreviydi ve günü gün edenlerin yürek kapılarında, rahmi kalemde aklın kapısını açıp, BSUİ olmaları şartı vardı...

Çalı çırpıdır insan, canlılar... Çalı çırpıdır... Altona kodu, İnsan Soyudur. Ölüleri dirilten de ilimdir. Ama bitişmedikçe yarınlar kodlanmaz.

Kaç akıl dünyayı tohumlamaya indi bilseniz!?.. Hepsi yırtıldılar... Kırıldılar, hırslandılar, kuruldan çıktılar. Bugün biz size kurulla geldik. Dünya ilmini tohumlayan kurul. Bu kurul muktedir ve hakiki insanın ilmi ile kaynak olabilen kuruldur.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://vimeo.com/198069323?ref=fb-share&1
 

 
  Bugün 348 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol